28 Şub 2016

Beyaz ve Sağlıklı Dişlere Kavuşmanın En Pratik 5 yolu


Bugün hayalinizdeki beyaz ve sağlıklı dişlere en pratik şekilde kavuşma yollarını paylaşacağım. İşte dişlerimi korumamı sağlayan ve rahatça gülümseme nedenim 5 diş temizleme pratiğim :)

Beyaz ve Sağlıklı Dişlere Kavuşmanın En Pratik 5 yolu

1. Rutinlerinize Uyun
Hayatta en önemli şey sanırım sizin için iyi olan ne varsa alışkanlık haline getirmek. Spor yapmak, sağlıklı beslenmek gibi aslında kişinin kendisine bakması ve temizliğine dikkat etmesi de önemli. İşte bu yüzden diş temizliği rutinlerinizi belirleyin ve ona uyun.
Her sabah ve gece yatmadan önce dişlerinizi mutlaka fırçalayın! Bu alışkanlığınızı halen kazanamadıysanız bugün zaman kaybetmeden kendiniz ve diş sağlığınız için büyük karar verebilirsiniz.

2. Size Uyanı bulun!
Nasıl ki giydiğiniz kıyafetler tarzınızı yansımadığında kendinizi o kıyafetin içinde yabancı gibi hissediyorsunuz, aslında kişisel bakımlarınız da öyle. Diş ve diş ati yapınıza en uygun fırçayı bularak diş temizliğinizi daha verimli yapabilirsiniz.

3. Kendinize Zaman ayrın!
Bir şeyi yapıyor olmak kadar onu doğru sürede ve doğru şekilde yapmak da çok önemli. Özensiz bir biçimde yaptığınız hiçbir şey tam olmayacaktır. O yüzden dişlerinize ve kendinize zaman ayırın. Bu zamanı doğru fırçalama teknikleriyle yaparsanız emin olun kısa sürede farkı siz de fark edeceksiniz.

4. Bazı Ayrılıklar Çok Güzel!
Vedalar ve ayrılıklar hep can yakar ama aslında bazı ayrılıklar size çok iyi gelebilir :) Nasıl mı? 3 ayda bir diş fırçanızla vedalaşın ve hijyen açısından önemli bu değişikliği bir alışkanlık haline getirin.

5. Yol Arkadaşınızı İyi Seçin!
Geldik en önemli maddeye. Diş fırçanızı seçtiniz, kendinize zaman ayırdınız, her şeyi tam yaptınız ama diş temizliğinde istediğiniz verimi halen alamıyor musunuz? O zaman doğru diş macununu kullanmıyor olabilirsiniz. Bu konudan mustarip olanlara önerim; Procter and Gamble’ın dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana olacak.
Yeni İpana 3D White PERFECTION diş macunu İpana’nın en hızlı ve en güçlü beyazlatıcı diş macunu. Perfection diş macunu 3 Boyutlu Beyazlık ailesinin en ileri ve etkili beyazlatıcı diş macunu teknolojisini içerir. Böylece diş minesine zarar vermeden sadece 3 günde diş yüzeyindeki lekelerin %100’e kadarlık kısmını etkin biçimde çıkarıyor. Ben bu ürünü çok sevdim, satın almak isterim derseniz tıklayınız.

Tüm bu maddeleri eksiksiz yerine getirenler olarak bol bol gülümsemeyi hak ettik sanırım :)

P.S. Bana bu bilgiler yetmedi, ağız ve diş sağlığı üzerine daha çok şey merak ediyorum diyenleri aşağıdaki siteye alalım.  
http://www.agizbakimuzmani.com/

#ipanaperfection  #gülüşünügöster

İçerik Kaynak: http://www.e-gunlugum.com/
Video Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=RZ5ymuChrW0

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

16 Şub 2016

SS301 "Ur man is Back"

Kpop'ın efsanesi sayılabilecek sayısız başarılara imza atmış SS501 grup dağılmamasına rağmen 7 yıllık özlemin ardından SS301 alt grubu olarak geri dönüşünü gerçekleştirdi. Alt grupta Kim Hyung Jun, Kim Kyu Jong, Heo Young Saeng üyeler yer alıyor.  Grubunun geri kalan iki üyesi Kim Hyun Joong ve Park Jung Min ise vatani görevini yerine getiriyor. SS501 grubunun Love Ya; Love Like ThisForever, One Only Day, Sometime, Boys Over Flowers dizisini izleyenlerin bildiği efsanevi şarkı Because, I'm Stupid gibi sayabileceğim efsane şarkılar çıkar arşivden. 

Double S 301 bugün Ertanal 5 isimli albüm ile geri dönüşünü gerçekleştirdi. Triple S'i uzun bir süre bekleten üyeler gerçekleşen bu geri dönüşün ardından yoğun bir programla karşı karşıya kalacak. Mart ayında Seul'de yapılacak konserin biletleri 3 dakika içinde bitmiş olması bile Triple S'lerin nasıl özlemle beklediklerinin göstergesi değil mi? İşin güzel yanı ise bu grubun hayranı olmayan fakat desteklerini esirgemeyen bir insanlarda bir hayli fazla.
Grubunun geri dönüş tanıtımlarında yayınlanan skeç tarzı olan video, herkesin anlayabileceği, öğrencilik hayatının acısını gözler önüne seriyor. 

"Pain" şarkısının klibi yayınlandı.

Şarkı da biraz latin biraz trot esintisi görebiliyoruz. Bu sebeple herhangi bir türe ait demek güç.Şarkı; yumuşak anlarda ki piyano sesi şarkıda enstrümantal bir hava olarak oldukça mükemmel bir his uyandırıyor.
"Erternal 5" albümünde ikisi enstrümantal olmak üzere yedi şarkı ve her bir üyeye yönelik üç solo şarkı içeriyor. 
Albümü dinlemek isteyenler için; TIKLA

12 Şub 2016

Interstellar


Gelmiş geçmiş en iyi birkaç bilim-kurgu filminden biri olan Insterstellar (Yıldızlararası) filminin senaryosu Nolan kardeşlerin elinden geçerken yönetmen koltuğuna ise Christopher Nolan oturuyor. Ünlü yönetmen tabiri caizse her geçen gün Steven Spielberg'ün yerini almaya bir adım daha yaklaşıyor. Yönetmenlik kariyeri boyunca ilk filminden bu yana kadar kötü diyerek eleştirebilecek hiçbir yapıma imza atmadı. Bir ekol haline gelen Nolan yine destansı bir şovu bizlere gururla sundu. Şimdiye kadar hep merak konusu olan uzayda ki kara delikleri tema edinen film; Amerika'nın Büyük Burhan döneminde yaşanan kuraklıktan ilham alınarak 1930'larda ekonomik kriz yaşanırken bir yandan kuraklık ve rüzgar erozyonunun önlenememesi sebebiyle toprak toza dönüşmüş. Kirli 30'lar olarak anılan dönemde yaşayan insanlarla çekilen 2012 tarihli The Dust Bowl belgeseli Nolan kardeşlere ilham olmuş.

Filmin ana karakterleri Matthew McConaughey, Anna Hathaway, Jessica Chastain, Elyes Gabel, Wes Bentley ve Matt Damon  filmin ana karakterleri olarak yer alıyorlar.
Yasal Uyarı: Bundan sonra ki 3 paragraf spolier içeriyor.
En güzel sahnelerden biri de kuşkusuz bağıl açısal hızı sıfırlayıp kendilerini ana gemiye bağladıkları sahne oldu. İzafiyet bir kez daha devreye çıktı. Hem de bildiğimiz basit lise 1 hız fizik kuralları ile.

2.gezegende kaşiflerin henüz yüzeye ulaşamadıklarını izledik. Gökyüzünde donmuş amonyak bulutlarının üstünde yaşamaya devam etmişler. Aşağıda ne olduğuna dair hiç bir fikirleri yok. İşte burada insanoğlu faktörü devreye giriyor.Yabancı bir galakside, bambaşka kuralların işlediği bir gezegenin üstünde bile kendi türümüzü öldürmekten çekinmiyoruz. En temel yaratılış hikayeleri de tam bunu anlatıyor. Cooper ve Dr Man'ın kavgası da bunların göstergesiydi. Milyonlarda ırka ev sahipliği yapan dünyanın döngüsü bile yüz yıllarca bu şekilde devam etti. Benim bu sahneden anladım buydu.

Geçmişe ve 3.boyuta mesaj göndermek harika bir düşünce idi. O ana ve mekan giden gravitonları fiziksel olarak etkileyerek, geçmişe mesaj göndermek, dokunabilmek. Burası sicim teorisi ile filmi bana göre zirveye çıkardığı an. Olur da gelecekte gravitonlarla mesajlaşırsak nasıl olacağını Nolan bize göstermiş oldu. Solucan deliğinin de, hayaletin de aslında Cooper'ın hayatta kalma mücadelesini sınırları aşarak zamanın içinde yolculuğu olduğunu anlıyoruz. Bununla birlikte aslında  Solucan deliğinden geçerken 5.boyuttan,4. boyuta iniş sırasında aslında orada olduğunu görünce etkisinde çıkamıyoruz.

Filminden bir alıntı ile aslında bi nevi Nolan'ın anlatmak istediği düşünceyi görebiliyoruz. 

"Şimdi dinle, aşk bizim icat ettiğimiz bir şey değil. Bu gözlemlenebilir bir şey.Güçlü de. Balki daha fazlasıdır, henüz anlamadığımız bir şeydir. Belki bir kanıttır. Belki de daha ileri bir boyutun bilinçle algılayamadığımız eseridir. On yıldır görmediğim ve muhtemelen ölü olduğunu bildiğim birine uzay boyunca sürüklendim. Aşk, zamanın ve uzayın boyutlarını aşan bildiğimiz tek şeydir. Belki de onu anlamasak da ona inanmalıyız."

Uzay solucan delikleri, bilinmezlik ve zaman kavramı. hiç Kimsenin henüz açıklayamadığı şeyleri film yapmak nasıl bir deliliktir? Nasıl bir özgüvendir? Bu kadar insanı bilinmezlere sürükleyen bir film yapabilmek nasıl bir başarıdır Sevgili Nolan? Cristopher Nolan, bu dönemin tartışmasız en değerli, kıymetli yönetmen-senaristlerden biri. Film durağan bir şekilde başlamasına rağmen sonlarına doğru akıl almaz bir hale dönüşüyor. Özellikle 5.boyut kavramını gözümü kırpmadan izledim. Okullarda öğretilen denklem ve teorileri alıp gerçek hayatta nasıl olur sorunun cevabını filme aktarmışlar. Denklemlerin sıkıcılığının aksine ortaya tam bir başyapıt çıkmış. Konusu, kurgusu zekice planmış. Çok uzun yıllar geçse bile tadından bir şey kaybetmeyecek harika bir film. 

11 Şub 2016

Emperess Ki / Kore Dizisi


Emperess Ki; 2013'ün Ekim ayında başlayıp 2014'ün başlarında son bulmuş 51 bölümden oluşan tarihi dizi. Normalde 50 bölüm olarak planlanan dizi bir bölüm daha uzaltıldı. Senaristliğini Jang Young Chul, Jung Kyung Soon yaparken yönetmen koltuğunda ise Han Hee oturuyor.

Emperess Ki, konusunun yanı sıra oyuncu kadrosunun zengin olması fazlasıyla dikkat çekiyor.51 bölümlük tarihi dizi olduğundan oyuncu sirkülasyonu bir hayli fazla. Ana karakterlerden kısaca bahsetmek dışında diğer karakterleri dizi hakkında ki yorumum arasında görebilirsiniz.



Konun çıkış teması; Cengiz Han'ın kurduğu Yuan Hanedanlığına 37 yıl hükümdarlık eden Demir Leydi olarak bilinen İmparatoriçe Ki'nin hayatından esinlenilerek tarihi gerçeklerden bir nebze şaşılarak kurgulanmış bir dizi diyebiliriz.

Nyang/Empress Ki karakterini başarılı aktirist Ha Ji Won canlandırıyor. Secret Garden, The King 2 Hearts, As One yapımlarından hatırlayabilirsiniz. Çocukluğunda, annesi dahil olmak üzere bir çok kadının esir düşüp Yuan'a zorla cariye gönderiliyor ve ölüyor. Küçük kız ise ans eseri hayatta kalır. O dönemler  kadınlar için bir dönem olduğundan hayatının bundan sonra ki senelerinde Nyang adında erkekmiş gibi davranmayı tercih ediyor. Yıllar sonra annesinin kaderini yaşayarak Yuan'a cariye olarak gönderilir. İmparatoriçe ve bir sonra ki imparatorun annesi olarak konumunu koruyacak. En düşük pozisyondan en yüksek pozisyona giden zorlu ama bir o kadar büyülü bir yolun dizi boyunca tanığı olacaksınız. Ha Ji Won her ne kadar erkek gibi bir görünüme sahip olmasa bile dizide yer alan aksiyon sahnelerinin vazgeçilmez unsurları olan ok atma ve dövüş tekniklerini harika bir şekilde yerine getirdiği düşüncesindeyim.


Wang Yo karakterini Jo Jin Mo canlandırıyor. Koryo'nun kendi halinde ülkesini kaybetmek üzere olan bi yandan da kral olmaya çalışan bir kral. Tarihi gerçeklere bakacak olursak aslında Wang Yo hakkında edilecek iyi bir yönü dahi bulunmamakta. Dizide ki karakterinin aksine kadınlara düşkün, cani bir kraldır. Koryo Kore'nin temeli olduğundan olacak ki prestijlerini korumak adına Wang Yo karakterini kendi çapında fazlasıyla iyi bir karakter olarak ortaya çıkarmış. Jo Jin Mo'nun oyunculuğu ve dövüş sahneleri oldukça güzeldi. Bununla birlikte dizinin içinde ki aşk üçgeninin içinde yer alacak olan Koryo Kral'ın çok aşık tripleri açık konuşmak gerekirse izlerken çok bunalttı.
Yuan İmparatoru Ta Hwan/Togon Temur karakterini Ji Chang Wook canlandırıyor. Emperess Ki dizisiyle büyük bir ün kazanan oyuncu sonrasında başarılı dizi Healer'da yer aldı. Tarihte; Cengiz Han ve  Kubilay Han'ın soyundan gelen Togon Temur, 50 yıl boyunca Yuan'ın tahtında kalacak, günümüzde bilge Kral olarak anılacak. Senaristin kurgusunda ise  ilk bölümlerde Bilge Kral olarak bilinen Togon Temur'un aksine anne babası kaybetmiş, tahtın varisi olmasına rağmen El Temur tarafından korku içinde yaşamış bir karakter ortaya koymuş. Dizide yer alacak intikam sürecinin baş karakteri olarak göz dolduracak. Ji Chang Wook duygu geçişlerini en iyi yapabilen aktörler arasında yer aldığı kanaatindeyim. 

Dizinin başrolleri kadar konuşulan yardımcı karakterlerden kısaca bahsetmek gerekirse;

Tarihi bir kurgu var ise orada mutlaka entrikanın dibine vuracak kötü karakterler tabi ki mevcut olacak. Sınırlarını sonuna kadar zorlayan El Temur sülalesi ve yardakçıları da diziye bu konuda oldukça  katkı sağlıyor. Öyle bir evlat ki bunlar  kötü olan babalarının kanına sahip olduklarını sonuna kadar belli ettiler. Danashri Togon Temur'un ilk eşi. Kötü bir İmparatoriçe nasıl olur canlı örneği. Güç ve kıskançlık için yapamayacağı kötülük yok.

Dizinin olmazsa olmaz karakterlerinden biri de Kraliçe Dowager. Dizinin başından sonuna kadar Togon'u kullanarak bir yerlere gelebilmek umuduyla bir şeylerin peşinde koştu. En büyük yanlışı ise Koryolu olan Nyang'ın, Yuan'a karşı içten içe duyduğu nefreti bilmesine rağmen El Temur'a karşı zafer kazanmak uğruna hem saray içinde hem saray dışında ona sağlamış olduğu güç oldu.  Bayan; ara ara sinirlendiğim ama genel olarak sevdiğim karakter. Ölümüne kadar olan süreçte İmparatora Togon'a, Nyang'tan daha fazla saygı duydu. Eksik bile olsa her adımını haber verme ihtiyacı duydu en azından arkasından iş çevirmedi. Gerçi bazı zamanlarda kendini El Temur gibi yapmasa daha iyi bir adam olabilirdi o ayrı. Tal Tal; dizinin zeka küpü, adaletli, doğruyu yanlışı anında tespit eden, Koryo Kralı Wang Yoo'yu sevmemesine karşın hakkını teslim eden bir komutan. Dizi boyunca Nyang'a karşı sevgisi olduğu düşünülse de kanımca onun duyduğu şey hayranlık hissidir. Tarihe gelecek olursak; Tal Tal aslında Togon ile yakınlığı ile biliniyor. İmparatoriçe Ki ile aralarını bozmak için bir çok entrika döndürmüştür. fakat senaristler dizide bu yakınlığı Nyang vermiştir.Bir adamın sessizliğiyle, zekasıyla nasıl harikalar yapılacağını senarist güzel kurgulamış.Dokman; sadık bir hizmetkar nasıl olur canlı örneğiydi. Koryolu olmasına rağmen benim vatanım yok dese de Nyang ve diğerlerine olan yardımlarından aslında gizliden gizliye sürekli vatanını destekledi.Onu diğer Koryolulardan ayıran ise, ekmek yediği kaba tükürmemiş olması. Yani diyeceğim şu ki; hiçbir yanlışı olmayan Togon'a , belli bir noktaya kadar Kraliçe Dowager'e hep sadakat göstermiş, Nyang'ı desteklemiş ama Koryo ortaklığını ise kesin dille reddetmiş olması onu  harika kılmıştır.

Dizide Wang Yoo'nun yersiz kahramanlıkları normal şartlarda hoşumuza gidebilirdi lakin Togon'un İmparatoriçe Ki'ye olan sevgisi her şeyi sıfırladı gözümde. Tahtta az denecek kadar az kalmış, kadın düşkünü, sapkın ve 35 sene yaşamış. Wang Yoo'nun senaristler tarafından efsane bir karakter haline dönüştürmeleri hiç hoş değil. Mesela; bir kız uğruna ülkesini tamamen gözden çıkardığı yersiz kahramanlıklara girişmesi saçmaydı. Zira bu adam sıradan bir Koryo'lu değil ki Kral olarak biliniyor. Ülkesine bu konuda zerre yardımcı olamadığı düşüncesiyle birlikte 51 bölümde Koryo için yaptığı tek şey sanırım kağıt para olayını çıkarması oldu.

Tarihte İmparatoriçe Ki 1315 yılında Koryo'da dünyaya gelmiş. 35 sene cariye hayatı yaşamıştır. İmparator'un eşi Tanashli öldüğünde onu İmparatoriçe yapmak istemesine rağmen başaramamıştır. Bayan'ın ölümünün ardından 2. İmparatoriçe konumunda yerini almıştır. Oğlu, velihat Prens Ayu tahta geçtikten sonra ortadan kaybolduğu bilinmektedir. Akibeti ne olduğu konusunda bir bilgi yoktur. Tarihte adı geçen en büyük destekçisi ise Harem Ağası Park. Dizide ki Ki'yi kötü bir karaktere büründürme çabaları bence oldukça vasattı. Sürekli etrafta mavi boncuk dağıtan biri haline getirilmiş bir İmparatoriçe izledik. En çok kızdığım ise Togon Temur'a olan sevgisini geç belli etmesi oldu. Cariyelikten İmparatoriçeliğe yükselirken bile, intikam uğruna abuk sabuk işler peşinde olması da biraz şov bence.


13 yaşında tahta geçmiştir. Yaşı küçük olduğu için devlet işleriyle pek işi olmamıştır. Devletin işleri Bayan tarafından yönetilmiştir. Aklı ermeye başladığında Bayan'ın uyguladığı yönetimden memnun kalmayıp görevi devralmış, onun yerine ise Tal Tal'ı geçirmiştir. Kıtlık baş gösterdiği dönemlerinde siyasi ilgisini kaybetmiş onun yerine devlet işlerini Ki'ye ve oğlu Ayu'ya bırakmıştır. Kendisi bilge kral olarak bilinen biri hükümdar haline gelmiştir. Yuan'ın bilinen son hükümdarıdır.

Dizide zaman ve mekan kavramları dışında Togon ve Ki'nin hemen hemen bütün olaylarında benzerlikler var. Wang Yoo için aynı düşünceye sahip değilim. Bu tip tarihi dizileri kurgu üzerine yapılandırdıkları için mantıksal hatalar söz konusu olabiliyor. Dizinin başladığı sahne yüzünden mecburi değişiklikler olduğu kanısındayım. Hatta dizi tekrar yayınladığı sırada bir çok sahnenin değiştiğini okuduğumu söyleyebilirim. Tarihi dizi izlemek isteyenler için ideal bir yapım. Sırf oyuncu kadrosunun zenginliği için bile izlenir.

Dizinin müzikleri; Dizinin başrol oyuncusu Ji Chang Wook seslendirdiği "To The Bufferly" 4MEN "Thorn Love" Wax "Love wind" ZIA "The Day" Soyu "Once More" Park Wan Kyu "Wind Breeze" Jansu "I Love You" dikkat çeken şarkıları.

Albümü dinlemek için; TIKLA

6 Şub 2016

Hayallerindeki eşi karşılarında buldular!


Antalya Migros AVM, sanal gerçeklikle hayallerinizdeki kişiyi gerçeğe dönüştürüyor. 


Bir boomads advertorial içeriğidir.

4 Şub 2016

Limon Ağacı-Sandy Tolan



1967 yılının yaz aylarında, Altı Gün Savaşından uzak olmayan bir tarihte, genç bir Filistinli adam ve iki kuzeni İsrail'in Ramla kasabasına giderler. Yaklaşık yirmi yıl önce ailelerinin terk etmek zorunda kaldığı çocukluklarının geçtiği evi görmek isterler. Gitmiş oldukları Ramla kasabasında ise; bir kuzenin yüzüne kapı kapanır, diğerinin yaşadığı o evi okula dönüştürülmüştür. Fakat Bashir, kendisini içeri davet eden Daila tarafından karşılanır. Sonrasında başlayan ebedi dostluk...

Daila Eşkanzi Yahudi bir kız, Beşir Hairi ise Arap bir çocuktur. Onların öyküsü, kanlı, buhranlı bir savaşın ortasında adeta bataklıkta açan saf ve temiz bir çiçek gibi sımsıcak. Dostlukları ne savaşın içinde ne de savaşın dışında aslında tam da ortasında. Aynı romana ismini vermiş LİMON AĞACI gibi.

Kitapta yer alan İsrail-Filistin tarihi ile ilgili kısımları oldukça ayrıntılı ve objektif. Zaman zaman okurken çok fazla ayrıntı olduğundan zorlamış olsam bile İsrail ve Filistin arasında geçen diyaloglar yaşanmışlıkla dolu olduğu hissettim. Bir yaşamın nasıl değiştiğini, iki tarafın insanlarının nasıl adapte olmaya çalıştıklarını, yazar tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Olayların gerçek yaşamdan alınması da kitaba ayrı bir hava kattığını söyleyebilirim. Kitabın sonunda yer alan teşekkür bölümü ve kaynakalr kitabın ne kadar emek çekilerek hazırlandığını gösteriyor. Konunun gerçek olması ve şu sıralar kanayan bir yaradan bahsediyor olması ise kitabı okunur kılıyor. 

Sözün özü kitap ders çıkarılacak nitelikte. Finalini yaptıktan sonra etkisini uzun bir süre üzerimden atamadım. Aklıma her geldikçe tüylerimin diken diken olduğu ve bir çok insana umut ışığı olan bir eser ortaya çıkardığı için yazara minnet duyuyorum. Yakın tarihte yaşanan Filistin- İsrail arasındaki yaşanmışlıkları objektif olarak öğrenebilirsiniz. Bende bıraktığı en derin his; Allah kimseyi vatansız bırakmasın oldu. Mutlaka okumanız gerektiğini düşündüğüm bir roman.

2 Şub 2016

Whats Happens to My Family? / Kore Dizisi


Güney Kore dizileri bir sezonda kısa bölümleriyle biliniyor. Fakat bir sezonda 50-150 bölümleri arasında yayınlanan aile dizilerini unutmamak lazım. Whats Happen to My Family dizisi de onlardan biri. Yayınlandığı dönemde reytinglerde üst sırada yer alan dizi bir ailenin çevresinde geçen acı,tatlı olayları ele alıyor.
Bir baba, üç çocuk, bir kardeş, bir yeğen, bir damat ve bir anda karşılarına çıkan bir genç kız aynı evde yaşamaya başlarsa neler olur? Senaryo, net bu düşünce üzerine kurulu. 



Dizide yer alan oyuncuların bir çoğunu daha önce görmüş geçirmiştik. Dizi yayınlandığı tarihlerde başlama sebebim Park Hyung Sik ve Seo Kang Joon. Bununla birlikte diziye devam etme nedenim tecrübeli oyuncu Yoo Dong Geun oldu. Tecrübesini konuşturarak efsane bir baba karakteri ortaya çıkardı demek yerinde olur. Benim gibi bir çok izleyicinin fikrinin bu şekilde değiştiğini düşünüyorum. Dizide dikkat çeken oyunculardan biri Seo Wool karkateriyle Nam Ji Hyun oldu. Daha önce Angel Eyes adlı dizinin ilk dört bölümden yer aldı. Angel Eyes dizisinin yazımda belirttiğim gibi ilk dört bölüm Nam Ji Hyun ve Kang Ha Neul sergilediği oyunculuk sonrası dizi sarmadı. Çünkü, çıtayı çok yükseğe çıkardılar. Durum böyle oyuncu Nam Ji Hyun'un bu dizide ki oyunculuğu kendi açımdan merak uyandırıcı oldu. Beklediğimin üstünde harika bir oyunculuk sergiledi. 

Dal Bong-Seo Wool-Eun Ho arasında gelişecek aşk üçgeni. 

Cha ailesinin büyük kızı Kang Shim karakteri hayatını işine adamış bir kadın. Müdürü Tae Joo arasında geçen her diyalog çok komik olurken başarılı bir doktor olan ailenin zeki ortanca oğlu Kang Jae ve Hyo Jin arasında gelişen diyaloglar bir o kadar ilginç. Dizi ve karakterler hakkında anlatacak yazacak çok şey var. Bununla birlikte spolier adına fazla karakterleri derinlemesine işlemek yerine yüzeysel anlatmayı tercih ettim.

Senarist; 53 bölüme kızgınlık, kırgınlık, üzüntü, nefret duygusu gibi insana ait duyguları sığdırmasıyla beraber bir dolu kahkaha, aşk, sevgi, bağlılık gibi unsurları da ihmal etmeden harika bir iş ortaya koydu. İlk bölümden son bölüme kadar dizide yer alan karakterlerin gelişimini, olgunlaşmasına tanık oluyoruz. Bu süreç içinde zaman zaman gözyaşlarınız tutmakta zorlanacağınız anda olacak gülme krizlerine girdiğiniz anda.  Dizi de baba figürü Cha Soon Bong'u canlandıran başarılı oyuncu Yoo Dong Geun   efsane karakter olmakla birlikte bir çok ebeveynin duygularına tercüman oldu. Hayat gailesine dalmış evlatların ebeveynlerine olan 
davranışları sonucu yaşanan kırgınlıkları ele alan dizi finale doğru aile olmanın önemini, güzelliğini çok iyi derecede ekrana yansıttı. Sevdiklerimiz hayattayken gereken değeri vermemiz gerektiği konusunda ciddi uyarılarda bulundu. 

Whats Happens to My Family şu sıralarda ülkemizin TRT kanalında "Baba Candır" isimli dizi olarak ekranlarda. Güney Kore yapımı bu dizi kadar ülkemizde dikkat çektiğini belirtmek isterim.