24 Ağu 2017

My Secret Romance / Kore Dizisi


OCN kanalında izlediğim ilk romantik komedi My Secret Romance. Kdramaları yakından takip edenler bilir OCN daha çok aksiyon, polisiye, gerilim türü dizileriyle ünlü. Dizinin senaristliğini Kim Na Ha yapıyor. Kendisinin ilk çalışması. Acemi işi olduğu belliydi. Yönetmen koltuğunda ise Kang Cheol Woo oturuyor. İzlediğim ilk yapımı. Dizi, zengin bir ailenin oğlu (Sung Hoon) ile hayatında daha önce hiç sevgilisi olmayan bir kızın (Song Ji-Eun) arasındaki romantik ilişkiyi anlatılmaktadır.
  • Sung Hoon dizide  Zengin bir iş adamının oğlu olan Cha Jin Wook karakterini canlandırıyor. Daha önce Oh My Venus dizisinde izledim. O, kibirli ve bencil birisidir. Sadece kısa süreli aşkların adamıdır kısacası çapkındır. Bir gün, adı bir kadınla skandala karışır. Bunun üzerine babası onu daha iyi biri olur, hatalarının bedellerini öder umuduyla sahibi olduğu tatil beldelerinden birine çalışması için gönderir. Orada Yoo Mi ile karşılaşır ve tamamen değişir.
  • Song Ji Eun dizide bir beslenme uzmanı olan Lee Yoo Mi karakterini canlandırmaktadır. Secret grubunun üyesi olarak bildiğim Ji Eun daha önce hiçbir dizide izlemedim. O,karakteri parlak bir kişiliğe sahiptir ve dış görünümüne önem vermeyen sıradan bir genç kızdır.
  • Kim Jae Young dizide Yoo-Mi’nin çocukluk arkadaşı olan Jung Hyun Tae karakterini canlandırmaktadır. Daha önce  Blade Man, Hello Monster dizilerinde izledim. O, bir kitap dükkânının sahibidir. Aynı zamanda çok ünlü bir yazardır.
  • Dizi 13 bölümden oluşuyor. Zengin erkek, fakir kız klişesini esas alarak oluşturulmuş romantik-komedi dizisi. 
  • İki kızın da oyunculukları gözleri kanatacak cinstendi. Sung Hoon'un oyunculuğunun karşısındaki kişiye göre değiştiğini düşünüyorum.mesela; Oh My Venüste oyunculuğu gayet iyiyken burada 'eh işte' idi
  • Dizi neredeyse Noble of My Love'ın devamı gibiydi zaten atıf da yaptılar. Karikatür çizimleri, müzikleri, sekreter birebir aynıydı. 
  • Çekim hataları, özensiz hazırlıklar hep dikkat çekti. İlk önce kızın aniden gelişen yemek becerisi, sonra da Hyun Tae'ye kimse kızla oğlanın nerede tanıştığını söylemediği halde "Siz sahilde tanışmıştınız, sahile gitmek istiyorum dedi" demesi oldu. Bunun dışında  erimediği aşikar olan kar olayı olsun, telefondaki photoshop olduğu ayan beyan ortada olan fotoğrafa bakması olsun (gözlüğündeki yansımada da kapalı telefon gözüküyordu) sonra babasıyla konuşurken de telefonu kulağından uzaklaştırmasına rağmen ekran gözükmedi kapalıydı hala, çok mu zor yani bu sahneyi çekerken telefonla birini aramaları. Çok özensiz çok kalitesiz geldi bana dizi maalesef, hiç profesyonelce değildi.
  • Dizi müzikleri Sung Hoon & Song Ji Eun from "Same", Moon Myoung mi "Love is so good",  Eun Ji-Won, Lee Su Hyun, Kim Eun Be "Love song" bunlar benim dikkatimi çeken şarkılar oldu.
Albümü dinlemek için; TIKLA
  • Çerezlik ve keyifli zaman geçirmelik bir dizi. Senaryodan pek bir şey beklemeden izlemenizi tavsiye ederim.
Dizi için puanım;4,5/10

16 Ağu 2017

Circle: Two Worlds Connected / Kore Dizisi

"İki Dünya… Onların aradıkları tek bir gerçek var.”


Bir TVN klasiği güzel bir diziyle daha sizlerle birlikteyim. Dizinin senaristliği Kim Jin-Hee, Yoo Hye-Mi, Ryoo Moon-Sang, Park Eun-Mi yaparlarken yönetmen koltuğunda Min Jin Ki oturmaktadır. Dizi İki farklı zamandan oluşacak. Birincisi günümüzde (2017), ikincisi 2037'ye ilerleyecek. İnsanlar, dünyaya gelen uzaylılardan yararlanmaya çalışırlar ve ardından gelen ittifak, direniş ve sevgi konusunu içerir.

Uzaylı ya da değil, önemli değil. 
Sadece unut ve yaşa."

Yeo Jin Goo; dizide Kim Woo Jin karakterini canlandırıyor. Daha önce The Moon Embracing The Sun, I Miss You, Orange Marmalade dizilerinde izledim. 2017 yılında yaşayan ve bir üniversite öğrencisidir. Küçük yaşta babası kaybolmuş, ikiz kardeşide hapise girmiştir. Her şeyden uzak kendi halinde üniversitesini okurken gizemli intiharlar meydana gelir ve olaylar silsilesi burada başlar. Jin Goo çocuk oyuncu olarak başladığı kariyerine başarılı bir aktör olarak yaşamına devam ediyor. Ses tonu ve gülüşü kesinlikle efsane!



"Bekle, nerede olursan ol seni bulacağım."
Kim Kang Woo; dizide Kim Joon Hyuk karakterini canlandırıyor. Daha önce Goodbye, Mr Black dizisinde izlemiştim. 2037 yılında yaşayan ve bir dedektif olan Kim Joon Hyuk'un yaşadığı zaman iki alana ayrılmıştır. Birine 'akıllı bölge' denilmektedir. Bu bölgede suç, hastalık ve mutsuzluk duygusu olmaksızın yenilikçi bir sitem vardır. Diğer bölgeye 'genel bölge' denilmektedir. Bu bölgede ise 'akıllı bölge'nin tam tersidir. Burada suç ve hastalık kol gezmektedir. Joon Hyuk 'genel bölge'de dedektif olarak görev almaktadır. Kim Kang Woo aşırı karizmatik Oyunculuğu da kendisi kadar iyi diyebilirim.


 "Benimde bir uzaylı olduğumu
düşünüyor musun?"
Kong Seung Yeon; dizide Han Jung Yeon karakterini canlandırıyor. Daha önce My Lovely GirlSix Flying Dragons dizilerinde izledim. dizide 2017 yılında yaşayan ve bir üniversite öğrencisi olan Jung Yeon karakterini canlandırmaktadır. Onun karakteri, Woo Ji  ile aynı üniversiteye gitmektedir. Bir gün, arkadaşı birden bire ölür. Bundan şüphelenen Jung Yeon gerçeği araştırmaya karar verir. O, 2037 yılında gerçekleşen gizemli bir davanın anahtar figürüdür. Kong Seung Yeon'un bende bıraktığı iz Six Flaying Dragons dizisiyle oldu. O dizide olduğu gibi bu dizide güçlü bir karaktere hayat veriyor. Güzel işler başaracak aktristlerden biri.


"Mantıklı olan kötü duygular hissetmemektir."

Lee Gi Kwang; dizide Lee Ho Soo karakterini canlandırıyor. Daha önce Me Too, Flower! dizisinde izledim. Dizide 2037 yılında yaşayan Ho Soo, 'akıllı bölge'de bir kamu görevlisi olarak görev almaktadır. Gizemli bir dava için akıllı bölgeye geçen dedektif Joon Hyuk ile davanın peşine düşerler. Eski Beast adıyla bilinen şimdi isimleri Highlight olan grubun üyesidir. Gi Kwang çok fazla dizisine hakim değilim. Bununla birlikte bu diziden sonra hepsini izlemeye karar verdim.





An Woo Yeon,dizide Woo-Jin'in  ikiz kardeşi olan Kim Beom Gyoon karakterini canlandırmaktadır. Daha önce Bubble Gum, Jealousy Incarnate, Strong Woman Do Bong-Soon dizilerinde izledim. Onun karakteri, takıntılı olabilecek derecede uzaylılar hakkında komplo teorileri olan birisidir. An Woo Yeon gümbür gümbür geliyor. Strong Woman Do Bong Soon ile güzel bir çıkış yakalayan genç aktör, bu diziden sonra dört farklı projede daha yer alacak.




Bölümleri 2 kısma ayırmışlar, ilk kısımda günümüzü 2. kısımda 2037'yi izliyoruz. 2. kısmın adı Cesur Yeni Dünya. Ardından gelen bir çok dizi, film, romana esin kaynağı olmuş Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya'sından bir çok iz görüyoruz. Sırf bunun için bile türünü seven biri olarak bile izlenir. Huxley'in Brave New World/Cesur Yeni Dünyası bilim kurguda önemli bir dönemeç olmasıyla birlikte burada bir biçimde anmaları hoş olmuş. 

Dizinin konusu alıştıklarımızdan çok farklı, taze bir konu bu yüzden işlenen cinayetlerle, kaybolan kardeşlerle bir de içine 2037 hikayesinin girmesiyle çok heyecanlı. Yıl 2017 de olsa 2037 de olsa hep parası olanlar yaşıyor. Kore'nin o dönemdeki toz bulutu altındaki hali çok korkutucuydu. Geçmiş ve şimdiki zaman şeklinde oluşu ve bunu işleyişleri mükemmeldi. Senaryo, kurgu, oyunculuklar tam yerindeydi. Hiçbir sahne olmadı ki 'ne gereksiz, bu olmasa da olurmuş, ne mana' dediğim, ya da hiçbir ayrıntı olmadı ki boşu boşuna gösterilmiş, bir bulmaca çözer gibi izledik diziyi resmen. Son zamanlarda izlediğim en iyi dizilerden biriydi. Fantastik diziler arasında da en'lerle yarışır cinstendi. Zira zor bir kulvar ve genelde ele yüze bulaşır ama bu sefer olmuş. Tek eksiği sinematografiydi, keşke daha fazla bütçesi olsaymış da geleceği daha iyi gösterebilselermiş. He bir de bilim etiğine teğet geçmişler, biraz daha yer verilebilirmiş sanki ama 12 bölüm için gayet tadındaydı. Dizi son iki bölüme kadar her şey geçmiş ve şuan ki zaman programlı olduğundan daha yavaş ilerledi ve son iki bölüm her şey bir anda bir nihayete kavuştu gibi durdu. Aslında her şey bir anda açığa çıkmadı. Senarist bunları önceki bölümlerde hissettirdi zaten. Bir çok izleyici 16 bölüm olsaydı diyordu ama zaten artık adım adım final içerisine girdiğimi 9. 10. bölümlerde hissettirmişti bize senarist. Ekstra 4 bölüm daha bizi fazlası ile boğar ve sıkardı. 
Dizide ikisinin diyalogları en çok hoşuma giden kısım oldu :)


Uyarı: Spolier içerir

Dizi farklı bir sonla bitebilir miydi? Evet. Ama önemli olan sonu değil sürecin kendisiydi, o yüzden nasıl bittiği pek de önemli değil zira hiçbir son tatmin etmeyecek zaten bizi. Oyuncuların hepsi iyiydi ama Byul, Bluebird ve Jung Yeon'a can veren Kong Seung Yeon bence çok çok iyiydi. Bum Gyun'un 2037'de neden gözlük takmadığına bile değindiler. İki kardeşin bir uzaylının gelmesiyle neler yaşadığını izledik. O bakımdan uzaylı neden geldi gibi kısımlara çok takılmadım. İleri teknolojiyi getirmek için gelmiş olabilir ama Byul'un dediği gibi insanların açgözlülüğü böyle bir şey gerçekten yaşansa benzer sonuçları doğurur sanırım. Hikaye tam dizinin adına uygun şekilde bağlandı bence. İkinci sezon için de açık kapı bıraktılar. Sonunda dizide yer almış tüm karakterleri göstermeleri de ayrıca hoşuma gitti.

Yorumlardan anladığım kadarıyla bir çok kişi 2022 de çekilen fotoğrafa senaristin açıklık getirmediğini söylüyor. Ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum. 2022 de ilk başarılı klon (yani hayatta kalabilen klon) yapılıyor. Woo Jin den alınan bellek klona yüklenmeden önce fotoğraf çekildi ve ondan sonra klona Woo Jinin hafızasını yükleyip, uyuttular. Boşuna yönetmen ilk başarılı klonun 2022 de olduğunu gözümüze sokmazdı. Orada ki amaç 2022 de çekilen fotoğrafa atıf yapmaktı. Finalle ilgili yorum yapmaktan ve Woo Jin'in 2022'deki fotoğrafına açıklama getirmekten asıl yazmak istediklerimi atladığımı fark ettim. Son bölümde verilen mesajları ciddi anlamda beğendim. Prof. Park'ın "Tek istedikleri mutlu olmaktı, ben de istediklerini verdim onlara" sözleri ve bunun bedelinin bizi biz yapan anılarımızı unutmak ve bizi insan yapan duygularımızı yaşamamak olduğunu anlatan Lee Ho Soo'nun konuşması üzerine çok şey yazabilirim ama kısaca günümüz değerleri ve içinde yaşadığımız sisteme finalde sağlam bir gönderme yapıldı. Konuşmayı Lee Ho Soo'ya yaptırmaları da çok hoşuma gitti ve izlediğimiz hikayesini düşününce ona yakışırdı zaten.


Bir de son sahnede Jung Yeon'un gözlerinin değişmesi 2. sezon için açık kapı bırakmak amaçlı olabilir diye düşünmüştüm ilk izlediğimde ama klon Woo Jin ile uzaylı Byul aşkı mantığını da tamamlayan nokta oldu bence. Umarım 2. sezonu olur dizinin. Bilim kurgu bir dizide karakterlerle bağ kurmadan uzaylılar konusuna girilseydi sanırım bu kadar beğenilmezdi dizi. Şimdi artık 2. sezon olursa rahatlıkla girebilirler o konulara. 

Dizide iki güzel şarkıyı sizinle paylaşacağım. Kwak Jin Eon "Walk with Me" U JI (BESTie)Feat. Andup - "Alive" benim dikkatimi çeken dizilerden biri. Bilim kurgu severler için biçilmiş kaftan bir dizi. Umarım beğenirsiniz.

Dizi için puanım; 9/10

15 Ağu 2017

Voice / Kore Dizisi


OCN kanalının vazgeçilmezi polisiye-gerilim-suç dizileri. Voice dizisinde bunlarda biri olarak tarihi adını yazdırdı. Dizinin konusundan bahsedelim. Moo Jin Hyuk (Jang Hyuk) büyük vakaları çözen popüler bir dedektifti, fakat eşi bir seri katil tarafından öldürülünce hayatı alt üst oldu. Gizlice katili aradı ve onu koruyamadığı için sürekli kendini suçladı. Diğer yandan, Kang Kwon Joo (Lee Ha Na) en yüksek puanla polis akademisine girer. Acil 112 arama merkezinde çalışmaya başlar. Vahşice bir cinayet vakası olur ve polis olan babası olay yerine gider. Babası orada can verir ve Kwon Joo neler olduğunu telefonda işitir. Daha sonra, Amerika gider ve orada okur, Koreye döndüğünde işini profesyonelce yapan bir dedektif olur. Dedektif Jin Hyuk ve Kang Kwon Joo vakaları birlikte çözerler. Ailelerinin hayatına son veren seri katili birlikte arıyorlardır.


  • Jang Hyuk; daha önce IRIS 2, Fated To Love You, Beautiful Mind dizilerinde izledim. 
  • Kwang Kwon Joo daha önce King of High School Life Conduct ve Oh My Ghost (konuk) olarak izledim.
  • Beak Sung Hyun daha önce Big,  IRIS 2, Adolescence Medley, Melody of Love, My Love Eun-Dong, Doctors dizilerinde izledim.
  • Super Junior grubun kadife sesli üyesi Yesung'u ilk kez Awl dizisinde izlemiştim. O diziden sonra rol aldığı yapım Voice oldu.
Uyarı; Spolier içerir.
  • Yönetmen,  görüntü yönetmeni, oyunculuklar, müzikler, hiç bitmeyen heyecan ve konuların bağlanışında ki ustalık, verilmek istenen mesajların oluşturduğu hisler ve daha pek çok güzel özelliği olan bir dizi. Tam anlamı ile bir aksiyon dizisi. Aksiyon gerilim hiç düşmedi. Hiç sıkılmadan  merak içinde izleyeceğiniz bir yapım. Genelde polisiye dizilerde olduğu gibi devam eden bir olay örgüsü ile beraber her bölümde farklı bir ihbarın işlenmesi senaristin yaptığı en iyi hamlelerde biri oldu.  İhbarlar sonucu işlenen her olayın kurgusu iyi dizayn edilmiş olmasıyla birlikte ders niteliğinde mesajlar verildi. Dizi ilk bölümünden itibaren heyecanını kaybetmedi her bölümü çok güzeldi hiç sıkılmadan izledim İster oyunculuklar olsun ister konusu her şeyiyle sevdim diziyi en önemlisi sıkılmadım ve heyecanı azalmadı. Her bölüm bir olay bir hayatı izledik üzüldük bazı sahneler ders verir nitelikteydi.
  • Zeka, hırs, öfke ve asla pes etmeyi düşünmeyen Moo Jin Hyuk ve Kang Kwon Joo başta olmak üzere tüm ekip insanı başarma isteğiyle dolduruyor, duygulandırıyor. Onların da insan olduğunu hissettiğimiz anlar dizinin etkisini artırıyor bence
  • Bir tarafta da tüm o caniliklerine karşı kendisine hayran bırakan, gözlerde ve kulakta bayram etkisi yaratan fiziği, sesiyle izlediğim en tuhaf karakterlerden biri olan Mo Tae Gu vardı. Adım adım nasıl bu hale geldiğini izlemek acı verdi. Özellikle son bölümlerde. Bulunduğu durumun babasının tercihleriyle oluşması çok acıydı. Mo Tae Gu, katil olması kaçınılmaz olan bir çocuktu sadece. Ama o kadar insana verdiği zararı ve aldığı canların bedelini ödemesi gerekiyordu ki ödedi de. Bence o sahne hala gözümün önünden gitmiyor. Hasta ve psikopat olabilir ama bu masum insanları öldürmesini meşru kılmaz. Babası ve parası ile satın aldığı herkes katilden daha suçluydu buna Dae Shik de dahil. Yardım ederek birçok insanın ölümüne ortaklık ettiler. Sadece emniyet müdürü değil savcı ve hastanedeki doktora da soruşturma açılmalıydı.
Katilimiz Moo Jin Hyuk'u oynayan Kim Jae Wook şahane bir iş çıkardı, duyduğuma göre herkes de oyunculuğuna hayran kalmış. Tevekkeli değil tüyler ürpertici idi dizi boyunca, tek bir an bile tempoyu düşürmedi aksine gittikçe daha da merak saldı.
  • Kötüler elbet kaybeder dediler ve başardılar . Oyuncular gerçekten efsaneydi. Jang Hyuk her dizi de daha bir başarılı oluyor.  Katili yakışıklı seçip bizi zor duruma sokan senarist. Dizi polisiye gerilim türünün hakkı verdi dizide aşka dair bir şey yoktu.  OCN kanalında pek rastlanan bir durum değil.  
  • Polisiye,suç, gerilim türü dizileri arasında üst sıralara yerleşen bir dizi oldu. Gerek senaryosu gerek oyunculuklar beklediğimden oldukça iyiydi.
  • Katil ve başrol kızımızın uyumları iyiydi.Daha kansız mesela romantik bir dizide esas çift olabilirler mesela. Yanlız Korede de rüşvet, yolsuzluk, hukuksuzluk çok tanıdık..dünyanın her yerinde para ve güç her mevkiyi satın alabiliyor demek 
  • Final bana göre çok tatmin ediciydi bir çok Kore dizisine rağmen çünkü genelde bazı konular havada kalır hiç olmadık bir şekilde son yapılıyor ama burada öyle değildi her şey yerli yerine oturdu. Son 10-15 dakika tam bir dramdı Mo Jin Hyuk eşiyle ve Dedektif Kang'ın babasıyla konuşması fazlasıyla duygusallaşmama neden oldu. Mo Tae Gu sonunda hepten yedi kafayı sanırım son sahne gerçek değil onun hayal ürünüydü ve bu güne kadar öldürmüş olduğu tüm kişiler aynı onun onlara yaptığı gibi işkence ederek onu öldürdüklerini gördü. Dediğim gibi bu sahne gerçek değil sadece onun hayal ürünüydü bana göre çünkü sonunda Dedektif Kang akıl hastanesinde bir hastanın Mo Tae Gu'yu öldürdüğünü duydum demesi de bana böyle düşündürdü.
Dizinin müzikleri; Youngkeun Kim "Word Up", Yuna Kim "Voice" CHANGMO "My Ears Are Open" benim dikkatimi çeken şarkıları oldu. Her karakterde kendimden bir parça bulduğum ama bazen de öfkelendirmekten başka bir şey hissettirmeyen, gerim gerim gerildiğim, olay örgüsüyle tatmin eden, dizide yer alan her oyuncunun oyuncu değil de gerçek olduğu çok orijinal ve kaliteli bir yapımdı. Polisiye, gerilim, suç, seri katil türü dizileri seviyorsanız kaçırmayın derim.

Dizi için puanım; 8,8/10

9 Ağu 2017

Dunkirk


2. Dünya Savaşı'nın ilk yıllarında Nazi Almanyası'nın net bir üstünlüğü vardır. Mayıs 1940'ta İngiltere, Kanada, Fransa ve Belçika'ya ait müttefik ordularından 400 bin asker, Fransa'nın İngiltere'ye çok yakın Dunkerque (Dunkirk) bölgesinde Alman Ordusu tarafından karadan tamamen kuşatılmıştır. Almanlar bu askerleri hava bombardımanlarıyla yok etmeyi planlarken, İngiliz Başbakanı Churchill'in yönlendirmesiyle askerleri kurtarabilmek için çok tehlikeli ve savaşın gelişimi açısından hayati önemde bir tahliye operasyonu başlatılır. Dunkirk, filmi, 2. Dünya Savaşı'nın seyrini etkileyen olaylardan Dunkirk Tahliyesi'ni karadan, havadan ve denizden farklı bakış açılarıyla izleyiciye aktarıyor.

Öncelikle Dunkirk günümüz Hollywood sinemasının duvarlarını yıkan bir film Sovyet film tarzını benimsemiş. Bu da kısaca ana karakter yerine bir grup bir veya bir alandaki olayları anlatan tarzda ancak bu tarz o kadar nadir ki bu filmde eleştiri olarak karakter gelişimi yok gibi yorumlar geliyor. Ancak Nolan çok başarılı bir yönetmen olduğunu bir kere daha kanıtlayıp çok zor bir şeyi başararak karakter gelişimi olmadan da kaliteli işler olabileceğini gösterdi. Hatta filmi öyle bir halde yaptı ki karakter gelişimi olsaydı bu film sıradan bir filme dönebilirdi. Film, kusursuz olmuş zaman kavramanın aslında herkese göre değişebildiğini gösteren anlarla doluydu. Çoğu insanın filmle ilgili eleştirisi aşırı yüzeysel oluyor. Gerçi onlarda haklı. Son zamanlarda Hollywood furyasında olan her şeyden azar azar verip herkesi çekelim gibi bir gayesi olmadan bir film yapılmış.Bu tarz filmlerin başarılı olması çok zordur bunun için her şeyin harika yapılmış olması gerekir ve her şey harika olsa bile işin içine çok azda şans lazım oluyor çünkü bu tarz filmler gerçek sinema kültürü sever insanlar tarafından beğenilse de seyirciyi içine çekmekte zorluk yaşıyor ancak Nolan zaman kavramını kendine göre yazarak aslında her olayı farklı açılardan farklı zamanlarda göstererek seyircinin ilgisini taze tutmayı başarabilmiş ben filmi aşırı derecede beğendim.

Bu filmi diğer savaş filmlerinden ayırmak gerekiyor çünkü arka planı savaş olsa da Nolan'ın bize göstermek istediği daha çok insanın bir savaşta nasıl zorluklar yaşadığı ve bu zorluklarla mücadele edip nasıl hayatta kalmayı başardığını anlatmış.Yani kısaca bu filmde çatışma sahneleri yerine insana ve psikolojilerine yönelmiş.Ve bunu kesinlikle muhteşem yapmış. Ama doğrusunu söylemek gerekirse Nolan'dan gerçek bir savaş filmi görmeyi çok isterdim. Bu denli büyük çapta maliyetli bir filmde efsane çıkarma, çatışma, patlamalar vs. fena olmazdı. Muhtemelen herkesin beklediği de buydu ki bir çok kişi hayal kırıklığına uğradı. Benim karşılaştığım gayet iyiydi,  memnunum. Sonuçta yine farklı bir film ve yine Nolan.

Oyunculara gelirsek öyle pekte ön planda olan oyuncu yoktu çünkü senarist rolleri herkese eşit dağıtmış ve fazla da diyalog sahneleri de bulunmuyor. Ama Tom Hardy, Cillian Murpy ve Mark Rylance'ı görmek çok iyi geldi. Bunların dışında müzikler tabii ki yine Hans Zimmer'a ait. Aynı zamanda filmin görsel efektleri, sinematografisi gibi teknik dalları da oldukça başarılı bu senenin tartışılmasız en başarılı filmlerinden birisi.Film dediğimiz sanat içinde büyük oranda matematik barındırır her unsuruyla bir denklem çıkarır ortaya. Bu bilmem kaç bilinmeyenli denklemi çözebilen isimlerden biride Christopher Nolan. Film esnasında adeta tepenize bombalar yağıyor, tekneden gemiye gemiden kumsala savruluyorsunuz, ciğerlerinize su doluyor, yüzünüz gözünüz petrol oluyor, korkuyorsunuz, seviniyorsunuz. Tam da bu kadar gerçekçiydi. Tom Hardy bir maske arkasında (Bane karakterine atıfla) birkaç sahneyle bile muazzamdı. Bunun dışında Nolan filmlerinin değişmez yüzü Murphy, genç oyuncu Fionn Whitehead, Jack Lowden vs. hepsi üstüne düşen rolleri kusursuz halde beyaz perdeye yansıtmışlar.

Televizyonda  Christopher Nolan'ın Kanal D haberdeki kısa röportajını izledim, diyor ki; "18-19 yaşındaki kişilerin ailesini bırakıp savaşa gitme ve dönüş hikayesini anlattık, oyuncuları tanınmayan kişilerden seçerek gerçekçiliğe önem verdik" diyor. Christopher Nolan bu hikayeyle 100 dakikalık Dunkirk filmini yaptıysa demek ki Nolan Çanakkale'de 15 yaşında cepheye omuzunda silahla giden bıyığı dahi terlememiş çocukların kahramanlıklarını bilse Batman gibi 3 seri film çekerdi herhalde.

Çoğu kimse bu filmi Er Ryan'ı Kurtarmak ile kıyaslamışlar.Bence böyle bir kıyaslama yapmak hem Er Ryan filmine saygısızlık olur hem de Dunkirk'ü anlamadığınız sonucunu çıkarır.Bu filmde kahraman bir ana karakter yok,kaldı ki gemisini kurtaran kaptan misali herkes kendisinin kahramanı (ya da bize göre korkağı).  Tarihle ilgileniyor ve 2. dünya savaşı hakkında yeterli bilgiye sahipseniz filmin tam olması gerektiği gibi olduğunu anlarsınız. Şimdi burada Dunkirk olayını tamamen anlatacak değilim ilgisi olan araştırmıştır fakat Dunkirk İngiltere ve Fransa için kader belirleyicidir. 2. Dünya savaşına devam etmelerini sağlayan yegane olaydır. Nazi Almanya'sının yok edici gücüyle ezilen Fransa'nın kalan askerleriyle, onlara yardım etmek için yola çıkan fakat herhangi bir başarı elde edemeyen İngiliz askerlerinin bir nevi dramına şahit olduk filmde, öncesinde belki birkaç sahneyle durumun vaziyeti daha iyi anlatılabilirdi fakat Nolan izleyicilerin biraz bir şeyler okuyup gelmesini istemiş belli ki. Olay sırasında tanklarını ve ordularını durduran Almanya ( ki neden böyle bir hamlede bulundukları hala tartışılır, filmde bizi havadan avlamak varken neden tanklarını harcasınlar denmiştir fakat bu yetersiz bir açıklamadır bana göre ) savaşı kaybetmelerini sağlayan en büyük 2. hatayı yapmıştır. (ilk hataları ise Rus topraklarının coğrafi şartlarını bilmeden Rusya'ya saldırmaları, ve Nazilerin göz nuru tanklarının bataklığa saplanıp kalmasıdır) Konunun bir kısmına hakim biri olarak filmi çok beğendiğimi söyleyebilirim. Bir savaş filmi olarak değil, bir kurtulma mücadelesi olarak bakıyorum filme.

Son olarak (bu kısmı biraz spoiler olabilir) filmde çok fazla diyalog yoktu doğru fakat bir diyalog vardı ki gayet etkileyici;
- What do you see?
- Home