2 Kas 2016

Elveda Haziran - Sarah Jio


Elveda Haziran, İnsana kış günlerinde umut aşılayan, yeni şeyler yapma gücü veren bir motivasyon romanı.

June Andersen New York City’de acımasız bir bankacıdır. Seattle de ki geçmişini geride bırakmış, duygularını kilitlemiş genç bir kadın. Ancak hayatındaki birçok şey, Teyzesi Rubby’nin ölümü ve çok sevdiği ve hayatını adadığı Mavi Kuş Kitapevi'ni kendisine mirası bırakması ile değişecektir. O kitapevi June için çocukluğu, anıları demektir ve oradan 18 yaşında ayrılmıştır. Seattle giderken tek düşüncesi Kitapevini satmak ve  New York daki rahat yaşamına geri dönmektir ancak işler hiç de umduğu gibi gelişmez. Geçmişin sırları ile dolu bu Kitapevinde keşfettiği mektuplar ile hayatı bir anda değişir. Bu sırlar yalnızca teyzesini daha iyi tanımasını değil, kendi hayatını da tamamen değiştirecektir.Diğer yandan geçmişte yaşadığı acı bir hikayeden dolayı aşka kapılarını kapatan ve güveni kırılan Jude için buzlar erimeye başlar ve hayatının aşkını yanı başında bulur. Artık tek bir amacı vardır, borç içinde olan Kitapevini ayakta tutmak ve bunun için ne gerekiyorsa yapmaktır..
"Masalsız bir çocukluğa çocukluk mu denir? Peki, kitabevleri olmadan çocuklar masalları nasıl sevebilir? Bir bilgisayar insana bunları veremez."
Yine bir Sarah Jio klasiği, yine hayran bırakan güzel bir anlatım ve yine esrarengiz muhteşem bir konu. İlk başlarda mektuplar biraz konu tekrarı gibi görünse de bu romanında bu sefer geçmişe ait olayları mektup halinde okuyucuya seren Jio, gerçekten güzel bir iş başarmış. Aşkın en güzel halini anlatmış, aile bağlarının önemini vurgulamış. Ve en önemlisi affetmemiz gerektiğini söylemiş. Diğer kitaplarının önüne geçirdiğim ve önerebileceğim bir kitap oldu. 

24 Haz 2016

Şimdi Benimsin- Güneş Demirel


"Kötü bir başlangıçtı onlarınki. Ne Elif hak etmişti başına gelenleri, ne de Fırat istemişti böyle olmasını. Bir gecede hayatlar değişmiş, hayaller yıkılmıştı. Zaman unutturabilir miydi kötü anıları? Affedebilir miydi günahı? Haksızlıkların en büyüğünü yaşayan Elif, ailesi tarafından dışlanırken, felaketi olan insanlar tarafından sarılıp sarmalanır. Her geçen gün nefret ateşiyle bilense de, hayata tutunmaya çalışır. Fırat ise pişmanlıkları ve vicdanı ile savaşırken, Elif'in masumiyetine ve güzelliğine yenilir. Gün geçtikçe ilmek ilmek her hücresine işler Elif. Artık Fırat için hayatın amacı, affedilmek ve kara sevdasına karşılık bulabilmektir. "
Fırat aşiret ağasının oğludur. Aşiretten olan Beril ile nişanlı olduğu halde Cemal ile evlenir. Fırat bunu yanlarına bırakmaz. Ya onları öldürecek ya da Elif ile karşılık verecektir. Bu hikayenin en masumu Elif; üniversitede hemşirelik okuyan güzel kız. Hiç beklemediği bir günde törenin kurbanı olur.  Bir de  kendi suçuymuş gibi ailesi ona sırt döner Kayseri'de başka biriyle evlendirmeye çalışacaktır. Fakat buna engel olan Fırat, Elif'i de alarak ailesinin yanına dönerek, onunla evlenir. Fırat günler geçtikçe güzel karısını tanıdıkça ona yaptıkları için pişmanlık duyar. Kendisini affettirmek için hayatı boyunca mücadele verecektir 

Güneş Demirel'i okuduğum ilk kitabıydı. Şimdi Benimsin kendisininde kaleme aldığı ilk kitap olduğundan olacak hem yazım hataları hem de kurgusal hatalar mevcuttu. Kitap çok güzel başlamasına rağmen ortalarından sonra akıcı olan anlatımı bir süre sonra sıkmaya başladı. Fırat'ın yaptığı büyük hatanın ardından  Elif'in de onu affetmemesi çok normal geldi. Bunların üzerine Fırat'ın sürekli ona aşkını dile getirmesi okurken biraz yordu diyebilirim.  Kitabın kurgusal sıkıntılarından biri Fırat'ın ailesi. Bir diğeri Elif'in ailesi idi. Fırat'ın ailesi değil miydi Fırat'ı zorlayan? "Törelerimiz oğul" diyerek evlenmeden önce Elif'e bu denli büyük yaralar aça.. Konağa ilk geldiğinde Elif'i hemen bağrına basmaları, kızları gibi sahiplenmeleri ve Elif'in de Fırat dışında onun ailesinden kimseye bir şey söylememesi kesinlikle saçmaydı. Bir diğeri ise Elif'in ailesi.. Sanki kızları bilerek bu duruma düşmüş gibi yıllarca affetmemiş olmaları saçmanın da ötesinde bir durumdu. Kurguda bu şekilde sıkıntılar mevcut iken kitabın konusu da uzadıkça finalde özensiz olmuş diyebilirim.

Güneş Demirel'in kalemine sağlık. İlk iş diğer kitaplarına da göz atmak olacak. Şimdi Benimsin kurgusal hatalara rağmen kendini bir solukta okutturan bir kitap. Tavsiye edebileceğim kitaplar arasında. 

Şimdiden iyi okumalar.

17 May 2016

Trendeki Kız - Paula Hawkins


Paula Hawkins hakkında bir kaç araştırma yaptım. Bir çok kitabı olmasına rağmen  Türkçe'ye çevrilmiş bir tane bile kitabı yokmuş. Türk okurlarla buluştuğu ilk kitabı "Trendeki Kız" romanı oldu. Polisiye türünde yazdığı ilk roman özelliğini de taşımaktadır. Romanı incelerken ilk dikkatimi çeken, kitabın arka yüzündeki açıklama ve kapak tasarımı oldu.
"Rachel her gün aynı trene binip aynı çifti izliyordu. Çiftin başına gelenleri bütün ülke duyduktan sonra, hayatlarına dahil olmaya karar verdi."
Rahhel eşi tarafından aldatılmış, alkolik olan işsiz bir kadındır. Yaşadığı depresyon sonucu sıkıntılar yaşan karakter her gün aynı tren ile yolculuk yapıyor. Bu yolculuk sırasında trenin penceresinden bir evin içinde yaşayan aile dikkatini çekiyor. Kendine engel olamıyor bu çifti her gün izliyor hayatlarına tanıklık ediyor. Bundan sonrası için kitabı okuyabilirsiniz.

Trenden baktığında gördüğümüz insanların hayatları aslında hiç de öyle düşündüğümüz gibi olmadığı fikirini  gayet güzel yakalamış yazar. Fakat yazarın ilk polisiye romanı olduğunu hissedebiliyorsunuz. Saplantılı karakterler, karmaşık ilişkiler yumağı, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı yapay bir dünya. Kitabın olumlu taraflarıdan biri, birçok soru işaretleriyle sonuna kadar okuru şüphe içinde bırakması ve karakterlerin gerçekliği. Olumsuz taraflarından biri ise heyecan seviyesinin düşük olması. Birbirine benzer olayların gerçekleşmesi, kitabın kendini tekrar eder duruma düşmesi doğal olarak bazı okurların kitabı yarıda bırakmasına neden olabilir. Kitabın baskı kalitesi güzel olmakla birlikte, kapak tasarımı çok çarpıcı.

Kitap ülkemiz dışında dünya üzerinde büyük bir yankı uyandırdı. Trendeki kız gibi orjinal konusu olan bu romanı beyazperdeye aktarmak olmazdı değil mi? Uyarlama filmi 7 Ekim 2016 yılında vizyona girecek;

Fragman için; TIKLA

Polisiye, gizem türü kitapları seviyorsanız. Sizler için ideal bir roman. Yazarın ilk polisiye romanı olmasına rağmen ortalamanın üzerinde bir iş çıkardığını söyleyebilirim. 

4 Şub 2016

Limon Ağacı-Sandy Tolan



1967 yılının yaz aylarında, Altı Gün Savaşından uzak olmayan bir tarihte, genç bir Filistinli adam ve iki kuzeni İsrail'in Ramla kasabasına giderler. Yaklaşık yirmi yıl önce ailelerinin terk etmek zorunda kaldığı çocukluklarının geçtiği evi görmek isterler. Gitmiş oldukları Ramla kasabasında ise; bir kuzenin yüzüne kapı kapanır, diğerinin yaşadığı o evi okula dönüştürülmüştür. Fakat Bashir, kendisini içeri davet eden Daila tarafından karşılanır. Sonrasında başlayan ebedi dostluk...

Daila Eşkanzi Yahudi bir kız, Beşir Hairi ise Arap bir çocuktur. Onların öyküsü, kanlı, buhranlı bir savaşın ortasında adeta bataklıkta açan saf ve temiz bir çiçek gibi sımsıcak. Dostlukları ne savaşın içinde ne de savaşın dışında aslında tam da ortasında. Aynı romana ismini vermiş LİMON AĞACI gibi.

Kitapta yer alan İsrail-Filistin tarihi ile ilgili kısımları oldukça ayrıntılı ve objektif. Zaman zaman okurken çok fazla ayrıntı olduğundan zorlamış olsam bile İsrail ve Filistin arasında geçen diyaloglar yaşanmışlıkla dolu olduğu hissettim. Bir yaşamın nasıl değiştiğini, iki tarafın insanlarının nasıl adapte olmaya çalıştıklarını, yazar tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Olayların gerçek yaşamdan alınması da kitaba ayrı bir hava kattığını söyleyebilirim. Kitabın sonunda yer alan teşekkür bölümü ve kaynakalr kitabın ne kadar emek çekilerek hazırlandığını gösteriyor. Konunun gerçek olması ve şu sıralar kanayan bir yaradan bahsediyor olması ise kitabı okunur kılıyor. 

Sözün özü kitap ders çıkarılacak nitelikte. Finalini yaptıktan sonra etkisini uzun bir süre üzerimden atamadım. Aklıma her geldikçe tüylerimin diken diken olduğu ve bir çok insana umut ışığı olan bir eser ortaya çıkardığı için yazara minnet duyuyorum. Yakın tarihte yaşanan Filistin- İsrail arasındaki yaşanmışlıkları objektif olarak öğrenebilirsiniz. Bende bıraktığı en derin his; Allah kimseyi vatansız bırakmasın oldu. Mutlaka okumanız gerektiğini düşündüğüm bir roman.

7 Eyl 2015

Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna

Yılllardır eksiklerini hissettikleri şeyin birbirlerinin varlığı olduğunu anlayan, yalnızlıklarına gömülmüş iki kişinin aşk hikayesi. Temiz ama tutkulu, ölüm kokan ama yaşam dolu bir aşkın hikayesi. "hasta bir köpek kadar yalnız olan" bir kadının "şimdi ben gidiyorum fakat ne zaman çağırsan gelirim" yakarışı; "küçüklüğünden beri saadeti israf etmekten korkan" bir adamın "çağıracağım" diyen umudu.. Her okuduğunda yeni bir son beklenip, aynı sonla biten; biten başka hiçbir sonun yakışmayacağı bir hikayedir. Kelimelerin yan yana durduğunda ağladığını, yalvardığını, sevindiğini gösteren; umut yazgılı ama umutsuz hikaye..

Kitabın ana fikrini Sabahattin Ali'nin bir sözüyle anlatmak gerekirse;

"Dünya'nın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir! Niçin bunu anlamaktan kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz"

Kitabın gidişatı ve sonu insanın içini burkar. Raif Efendi ve Maria Puder'in düş gibi başlayan ve süren trajediyle sonlanan aşkının hikayesidir. Diyalogları muhteşem, karakter tahlilleri derin. Okurken göz yaşartır, iç burkar, of çektirir. Başladığınızda elinizden bırakamazsınız. Bir süre sonra kendinize "Birini tanımak hem bu kadar zor hem de bu kadar kolay nasıl olur? Bir insan hem bu kadar talihsiz hem bu kadar şanslı nasıl olabilir" diye sorarsınız kendinize.

Kitaptan aklımıza kalan detaylardan biri Maria Puder'in bir insanı ancak belli bir noktaya kadar tanımanın mümkün olduğundan bahsettiği bölümdür. O noktayı geçmeye çalışmak, daha fazlasını talep etmek iki insanı ancak uzaklaştırır.

İnsanın gözlerini yaşartan bu eser basit bir aşk ve kavuşmama hikayesi değildir. İnsan ruhuna ve duygularına dair yerinde analizler ve tespitler de içerir. Kürk Mantolu Madonna kitabını okumayanlara tavsiyede bulunmak boynum borcu.
"İnsanlar birbirlerini ne kadar iyi anlıyorlardı. Bir de ben bu halimle kalkıp başka bir insanın kafasının içini tahlil etmek, onun düz veya karışık ruhunu görmek istiyordum. Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?”

26 Mar 2015

Son Kamelya-Sarah Jio

Sarah Jio'nun elinden kaleme alınmış benimde severek okuduğum  Mart MenekşeleriYağmur Sonrası veBöğürtlen Kışı kitaplarının ardından bu sefer Son Kamelya ile karşısınızdayım. Bir yazarın kalemini beğendim mi bütün kitaplarını okumadan edemiyorum. 
Son Kamelya, yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi geçmiş ve gelecek arası kurguyla sizlerle. 1940 ve 2000'ler arasında mekik dokuyor. 
Flora Lewis; 1940 yılında New York'ta yaşayan genç bir botanikçidir. Ailesinin tek geçim kaynağı ise fırınlarıdır. Botanikçi olan Flora kendi işini yapmak yerine ailesine yardım eden bir genç kızdır. Bir gün fırında Price adında bir adam karşısına çıkar ve ona iş teklif eder. Yapması gerek iş ise; Londora'ya gidip Livingston Köşkünde bulunan Middlebury Pembesi olarak adlandırılan kamelya türünü bulmaktır. Bunun karşılığında ailesini kurtarabilecek kazanç elde edecektir. Bu teklifi kabul eden Flora'yı neler beklecektir?
Addison Sinclair; 2000 yılında peyzaj mimarı olarak New York'ta çalışan bir kadındır. Geçmişinden gelen bir pişmalığı vardır ve kocası Rex'den gizler. Addison geçmişinden kaçmak için Rex'in ailesinin yeni aldığı köşke yaz tatili için gitmeye karar verir. Köşkün adı Livingston'dur. Zamanla içinde yer aldığı köşkün gizemini ararken bulacak kendini. 
Kitabımızın iki kahramın Flora ve Addison'un kesişim noktası Livingston köşküdür.
Geçmiş ve gelecek arasında ki kurgu, geçişler, gerilim ve benzerlikler güzeldi. Bu özelliklere Sarah Jio'nun akıcı üslubunu eklersek etkileneceğiniz bir hikayenin ortasında kalacağınıza eminim. Bir çok okur,  Son Kamelya kitabının final bölümünün açık kaldığını, kesin olarak bağlanmadığı düşünüyorlar. Bence durum hiç öyle değil. Dikkatli okurlarsa aslında her şey küçük bir ayrıntıda gizli. Kitabı okuyacaklar için bilgi vermek istemediğimden detaya girmiyorum.
Son Kamelya, çok güzel, insanın içini ısıtan bir roman, herkese tavsiye ediyor, keyifli okumalar diliyorum.
"Önce küçük bir tohum düşer kalbin odasına, sonra aşkla yeşerir.
Kulak verin, umudun sesini duyabiliyor musunuz? "

11 Kas 2014

Çizgi Roman Dünyası "Büyülü Dükkan"

Haftasonu zamanımın çoğunu Kadıköy'de geçirmeyi severim. Geçen cumartesi uzun zamandır görmediğim arkadaşımla vakit geçirdik. Öyle güzel bir dükkan keşfettik ki, mutluluktan uçabilirdik. Aslında daha önce nasıl keşfetmemişim kendime hayret ettim. Halbuki, Kadıköy'e yolum düştüğünde gittiğim Big Yellow Benzin Cafe'nin tam karşısında. Daha içeride sohbet ederken "Büyülü Dükkan" adıyla dikkatimi çekti. Sohbetimiz sona erdiğinde ilk işimiz bu sevimli Çizgi Roman dünyasının içinde kaybolduk. Resmen çocuklar gibi şen olduk.

Çocukluğumun simgesi ŞİRİNLER.  "İyi bir çocuk olursanız belki şirinleri görebilirsiniz"
"Büyülü Dükkan"; Türkiye'nin en büyük çizgi roman mağazası. Yerli-yabancı çizgi romanları bünyesinde barındırıyor. Karikatür ve çizgi roman dünyasına ait hemen hemen her sayının bulunabileceği sıcak samimi ortamın yanı sıra, çalışanların bilgisi ve güleryülzü davranışları ile kolay kolay çıkmak istemeyeceğiz mekan olacağını garanti veriyorum. Çay ve kahveyi esirgemeyen eşine pek rastlanmayan nezih bir ortam.


Çizgi romanların yanı sıra; fantastik dünyanın kahramanlarının bulunduğu kupalar, anahtarlıklar gibi bir çok hediyelik eşyaya rastlıyoruz. En çok mutlu olduğum şey ise; Zagor serisini görmüş olmam. Çünkü çocukken annemden çok dinlerdim. Onların zamanında çizgi romanlar şimdi ki döneme göre oldukça popülermiş. Anneme hediye etmek için "Zagor" çizgi romanını temin ettiğim 
 için mutluyum.

Zagor, annemlerin çocukluğun çizgi romanlarından. O kadar çok dinledim ki annemden gördüğümde çokmutlu oldum
Kadıköy'de PTT  sokağında; Big Yellow Benzin Cafe'nin hemen karşısında.  
Adres: Neşey Ömer Sok. No:3/1-Kadıköy
Facebook adresleri: TIKLA
twitter adresler: TIKLA

İsmi gibi Büyülü bir ortama tekrar girmek için sabırsızlanıyorum. Umarım en kısa zamanda yolunuz "Büyülü Dükkan" mekanına düşer.. Benim yaşadığım hazzı sizde yaşarsınız.

6 Kas 2014

33. Tüyap Kitap Fuarı Başlıyor!

Her yıl dört gözle beklediğim bu sene 33. düzenlenecek olan İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı 8-16 Kasım tarihleri arasında başlıyor. Fuar bu sene "Sinemamızın 100. Yılı" teması ile gelenleri selamlayacak. Bu konuya ait onur konuğu Atilla Dorsay; sinema eleştirmenliği, yazarlığı ve yaşamı üzerine söyleyişiler gerçekleştirecek. Bir diğer onur konuğu  ülke ise Macaristan olacak. Macar kültürüne dair bilgi edinmek isteyenler 8-11 Kasım tarihleri arasında Uluslararası Salonda etkinliklere dahil olabilirler. Farklı kültürlere merakım olduğundan mutlaka uğrayacağım..
O fuar alanında içer girdiğimiz kitapların kokusu beni mest edeceği için heyecanlıyım. Sene de bir kez gerçekleşmesi haksızlık değil mi sizce de ?
Birbirinden çok sevdiğimiz kitap yazarlarımızın imza günleri; TIKLA
İmza günlerinin tarihinin hafta içine denk gelmesi beni derinden yaraladı..
Yinede kitap fuarlarını seviyoruz. 
Fuardan kaç kitap ile ayrılacağımızı düşünemiyorum bile..
Fuar sonrası yazımla görüşmek dileğiyle..

14 Eyl 2014

Kıyısızlar


Bu yaz bir çok deneme kitabı okuma fırsatı yakaladım. Kahraman Tazeoğlu "Kıyısızlar" kitabı bunlardan sadece biri..

Kitabı arka yüzünde ki 
"KIYISIZLAR; kaybedenler ve yalnzıların kitabıdır. Ve her kaybedenin mutlaka söylemek istediği son bir sözü vardır. İşte o sözler "Katilime Mektuplar" olarak yer alıyor kitapta." 
yazarın bu şekilde kitabını betimlemesi hoşuma gitti.. 
Kahraman Tazeoğlu'nun okuduğum ilk kitabıdır. 
Yazarın, üslubu sade olduğu için sevdim.
Mektupların ardından yazarın şiir ve aforizmalaryla süslenmiş olması etkileyici. Kendinizi bulacağınız, hüzünleneceğiniz, ders çıkaracağınız denemelerle karşı karşıya kalacaksınız..

"Kimi yaralar kapanır "İzi" kalır, kimi yaralar kapanır "Sızı" kalır..

15 Ağu 2014

Issız Erkekler Korosu



Piraye, Yüreğim Seni Çok Sevdi, Eroinle Dans ve İz gibi kitapların yazarı Canan Tan'ın kaleminde bir kitap daha kütüphanemde yerini aldı..


"Ömrüm seni sevmekle nihayet bılacaktır!" sözleriyle beni tav eden kitabın en güzel özelliği ise; Ademoğlu pansiyonunda bir araya gelen Piraye'nin Haşim'i, Yüreğim Seni Çok Sevdi'nin Murat'ı ve eskilerin eylemcisi Vedat'ı bir kitapta birleşirse neler olur diye düşünmüş yazarımız. Bence pek bi güzel olmuş!


Kitabın konusundan ziyade arka kapağında yer alan benimde çok sevdiğim şarkı "Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır" sözleriyle kitap beni al beni almalısın diye haykırdı resmen..
Her birinin ayrı hikayesi,o hikayeye uygun ayrı bir şarkı var.. Fasıl ortamını sevenlere, şarkılarda kendini bulmak isteyen herkesin seveği bir kitap. Ben bir çırpıda bitirdim..

Nazım Hikme'in dizelerinden
"...uzak bir şehir ve şarkı vardı
...şarkı nihavetti."

5 Ağu 2014

Küçük Mucizeler Dükkanı


Dünyaca ünlü yazar Debbie Macomber'den yürekleri ısıtan roman serisinin ilk kitabı "Küçük Mucizeler Dükkanı"..
Çeviri:Ozan Aydın

İki kez kanseri yenen Lydia'nın örgü dükkanı açar hızını alamayan karakterimiz birde örgü kursu açmaya karar verir.. Carol, Alix ve Jacqueline bu şekilde bir araya gelirler..
Çocuk sahibi olmak isteyen Carol..
Arkadaş kurbanı Alix..
Aile sorunlarıyla yüzleşemeyen Jacquline..


Birbirinden tamamıyla bağımsız dört kadının dostluklarını örgü örerken pekiştirdikleri hikayemiz; 
yumuşacık, sıcacık, insana umut veren bir roman haline geliyor. Mükemmel örülmüş bir kazağı oluşturan ilmekler gibi birbirine örülmüş hayatlarımız, renklerimiz ve motiflerimizden parçalar bulacağınız bir hikaye..
Yazar; Hayatın içinden sıradan karakterlerin hikayelerini, yumuşacık bir kurgu ve pozitif bir dil ile anlatıyor. Fakat yazarı ilk okuyanlar benim gibi ilk sayfalarda biraz sıkılabilirsiniz. Fakat yazarın olayları birbirine inanılmaz şekilde bağlayıp farklı dört hayatı birleştirdiğinde kalemine hayran kalabilirsiniz..
İlginç tesadüfler ve küçük adımlarla büyük zorlukların aşılabileceği gibi görünüyor. 
Sizinde beğenerek okuyacağınızı düşündüğüm bir kitap. 
Dört kadının hikayesini okurken kendinizden bir şeyler bulacağınız bir kitap.. Umarım sizde seversiniz..

24 Tem 2014

#Kitap Mimi

Her zaman Güney Kore alakalı mimlenecek değiliz değil mi? Bu sefer ki mim'in konusuna bayıldım. 
Bu güzel konuda beni mimlediği için Düda'ya teşekkür ederim.
1-Ne sıklıkla kitap okursunuz?
Çok sık kitap okuduğum doğru.. Özellikle işe gelip giderken yolum uzun olduğundan mutlaka yanımda kitap bulundururum. Böyle durumlarda boş zamanlarımı kitap okuyarak geçiririm.
2-En sevdiğiniz yazarlar?

Güzel bir kitap arşivine sahip olduğum için doğal olarak sevdiğimde yazarlar fazlasıyla var. Kategori bazında bakarsak;
Kişisel Gelişim: Tony Buzan, Joe Vitale ve Metin Hara
Fantastik: J.R.R. Tolkien (tek geçerim), Stephen King, George R.R. Martin 
Şu an aklıma ilk gelen yazarlar bunlar oldu. 
3-En sevdiğin kitaplar?
Ortraokula giderken Türkçe Öğretmenim doğum günümde bana Alexandre Dumas "Monte Cristo Kontu" kitabını hediye etmişti. . Olay örgüsünün ince tığla harika işlendiği bir kitap olduğunda vazgeçilmez olarak sevdiğim ilk kitabımdır.
4-Bugüne kadar en beğendiğin kitap serisi?
Bunu takip eden kitapların başında J.R.R. Tolkien'in harika hayal gücünü bize yaşatan kitap Yüzüklerin Efendisi serisi.. Filmini ayrı severim ama kitabının yeri okuyanlar bilir, farklıdır. Bir diğeri iseGame Of Thrones'un kitap serisi olan Taht Oyunları serisi..

5-Daha çok hangi tarz kitap okumaktan hoşlanırsın?
Elimden geldiğince her tür kitabı okumaya çalışırım. Fakat fantastik roman türleri daha çok ilgimi çekiyor. Ablam'ın üzerimde uyguladığı baskılar sonucu bir ara fazlasıyla kişisel gelişim kitaplarına hakim olma fırsatı buldum. Bu baskının sonucunda bu tür kitapları da sevdiğime kanaat getirdim.
6-En son hangi kitabı okudun?
Dün bitirmiş olduğum Debbiee Macomber- Küçük Mucizeler Dükkanı.. 
7-Şu an hangi kitabı okuyorsun
Metin Hara- Aşkın İstilası Yol kitabına bu sabah başlamış bulunuyorum..
8-Kitap blogları hakkında ne düşünüyorsun?
İnternet çağında olduğumuz şu dönemde kitap okuyan nesil günden güne azaldığını düşünüyorum. Elimden geldiğince çevremdekilere kitap okumayı aşılamaya çalışıyorum. Tıpkı ablamın bana yaptığı gibi..Kitap bloglarını takip etmeyi seviyorum Nabrut ve Seyhan'ın paylaşımlarını okumayı seviyorum. Bir çok güzel romanı onların sayesinde tanıyıp okuma fırsatı buldum. 
9-Kitap okumak sizin için ne ifade ediyor?
 Duygularımı en üst seviyede yaşayan biri olarak bir kitabı bitirdiğimde dünyayı fethetmiş gibi hissediyorum..
Benim mimlediklerim;

11 Haz 2014

Allah De Ötesini Bırak


"Allah De Ötesini Bırak" isimli kitapla tanışıklığımız tamamiyle arkadaş tavsiyesi üzerine gerçekleşti. Kendisi anlata anlata bitiremedi,sadece oku bana teşekkür edeceksin bile dedi.. Zira aynen dediği gibi oldu..
Yazar, Uğur Koşar.. Okurlarına Allah'a olan sevdasını farklı bir şekilde aşılıyor. Allah sevgisinin hayatları nasıl değiştirebileceğini gösteren, psikolojik olarak da rahatlama hissetmenize sebep olan son günlerde iyi ki okumuşum dediğim kitap. 

"İşin Allah'a Kalmışsa Olmuş Bil"

Bir çok yorumda "herkesin bildiği şeyler" diye geçiyor kitap hakkındaki fikirler. Evet herkesin bildiği ama uygulanmayab, hissedilmeyen şeyler. Bu kitapta ki kıssalari hadisler, ayetler ve yaşabmış örnekler insan ufkunu  ve kalp gözünü açıyor.


Klişeleşmiş bir kitap gibi düşünmeden faydalı olacağına inandığım bir kitap. Okumanızı tavsiye ederim.

"Her inan bir damladır, kainat denen okyanusa kavuşmak isteyen..
Oysa bir adım öndedir aradığı.
Ancak gözleri kördür görmez.
Ona tek engel ise yine kendi nefsidir..."

3 Haz 2014

Böğürtlen Kışı


Kalbinizin derinliklerine işlenen acıyı, tek kelimeyle nasıl dile getirirsiniz?


Çeviri:Duygu Parsadan

Mart Menekşeleri ve Yağmur Sonrası kitaplarının yazarı Sarah Jio'dan olağanüstü bir baş yapıt daha..
Vera Ray bir anne.. Para kazanabilmek için üç yaşında ki oğlunu evde bırakıp işe gitmek onun içinki en kötü tecrübe iken  işten döndüğü bir akşam oğlunu bulamayacağını nereden bilecekti ki... Hayatını oğlunu adayan bu kadın için hayat o dakika durmuştur..
Gazeteci Claire, 1933 yılında yaşanan bu trajik olayı araştırırken seksen yıl önce yaşanan kayıp olayını fark eder. Evlat acısını bilen Claire derinlemesine araştırınca gizemli olaylar ortaya çıkar.. Yazarın; Duygusal manada her yerden vuracağı acılar ile karşı karşıya kalıyoruz...Keder daha güzel nasıl kelimelerle resmedilir, sorusunun etkileyici cevapları tam da burada. 
Saraj Jio gerçekten iyi bir yazar. Kitaplarında; akıcı üslubuyla birlikte duygusal ve şaşırtıcı olayları harmanlayınca ortaya harika yapıtlar çıkardığını düşünüyorum. Böğürtlen Kışı kitabı da bunlardan biri. Kesinlikle elinizden kolay kolay bırakamayacağınız ve bir kerede okumak isteyeceğiniz türde bir kitap..
Sarah Jio'nun diğer kitapları gibi şiddetle tavsiye ediyorum.. 

Kitabın başında Türk okurlarını unutmamış Sarah Jio.. Sanırım bu sene içinde kendisi Türkiye'ye ziyarette bulunacak. Beklemedeyim :)

14 May 2014

Sil Baştan



 "Sil Baştan" adlı romanın yazarı Ken Grimwood ilk kez 1987 yılında yayınlanmış fakat Türkiye'de 2011 yılında basılmış. Kitap ayrıca 1988 yılında en iyi fantezi roman ödülünün de sahibi olmuş. Bana sorarsanız sonuna kadar hak etmiş..  Yazar; 2003 yılında Bu kitabın devamını yazdığı sırada kalp krizinden ölmüştür. Üzücü..

"Hayatınızı tekrar, tekrar ve tekrar yaşamak zorunda kalsaydınız.." romanın kapak sayfasında ki bu alıntıyla beni kendine çekti...

Kitabın arka yüzü konusu hakkında bilgilendiriyor. 43 yaşındaki Jeff Winston hayatıyla alakalı kaybettiği heyecanı, bir sabah gözlerini açtığında kendini 18 yaşında, üniversitedeki yurdunda bulur ve anımsayamadığı anıları tekrar tekrar yaşamaya başlar. Geleceğiyle alakalı her şeyi avunun içi gibi bilmektedir.. Bu ona kimi zaman yarar kimi zaman zarar.. Kitabın serüveni bundan sonra bir hayli karmaşık bir hal alır.. Jeff Winston'un hayatı bundan sonra nasıl olacaktır?
Diyeceğim şu ki, kitabın ilk sayfaları biraz sıkılıyorsunuz fakat sonrasında yaratıcılığın sınırlarını bayağı zorluyor.  Aksiyon, romantizm, gerilim, sürpriz, drama, trajedi hepsi bir arada. Olay örgüsünü öyle güzel bir hale getirmiş ki yazar, zerre sıkılmıyorsunuz.  Hayatın karmaşık döngüsünü sorgularken hayat gücümüzü de bir hayli zorlayan bir roman türü olarak karşınıza çıkıyor. Kitabı bitirdikten sonra hayatınızla alakalı bazı şeylerin farkına varıyorsunuz..  İşin kötü tarafı yazar Sil Baştan kitabının devamı yazarken hayatını kalp krizinden kaybetmiş. O yüzden devamına dair bilgi edinemiyoruz...
Bir solukta okuduğum Sil Baştan Kitabını fantastik türü kitap sevenlere şiddetle tavsiye ediyorum. Yazarın hayal gücüne hayran kaldım.. Umarım sizde seversiniz.

28 Nis 2014

Yağmur Sonrası


"Umut Tükenmiş gibi görünse de ikinci bir şans her zaman vardır? Ya yoksa..."


Mart Menekşelerinin ardından Sarah Jio imzalı bir kitap daha.. 
Çeviri; Duygu Parsadan..

2. Dünya Savaşının ortasında yaşanmış tutkulu bir aşk..
Orduda hemşire olarak görevli nişanlı Anne..
Yüreğinin her zerresiyle Anne'yi tutkuyla bağlı asker Westry Green..
Bir aşk ne kadar tutkulu olabilir ki?

Kitabın arka yüzünde ki özet kitap hakkında fazla içerik barındırıyor olsa da aldırmayın. Çünkü sizi daha ilk sayfalardan itibaren hikaye öyle bir içine alıyor ki olayların akışına kaptırıp yer yer kahramanlara kızıyor, üzülüyor ya da seviniyorsunuz. Özellikle kendinizi hikayenin akışına bıraktıkça beklenmedik olaylarla karşılaşıyorsunuz.  Aşkın, dostluğun, savaşın kötü yönlerinin iç yüzünü anlatan bir solukta okuyacağınız  harika bir kitap.

 Mart Menekşeleri kitabının ardından Nabrut'un tavsiyesi üzerine başladığım Sarah Jio imzalı ikinci kitap.
Bu güzel aşk romanını şiddetle okumanızı  tavsiye ediyorum..
Ben çok sevdim umarım sizde seversiniz..

24 Nis 2014

Bir Gün

Bir Gün isimli aşk romanıyla David Nicholls mükemmel bir yapıt ortaya koymuş. İnsanın elinden bir türlü bırakamadığı bir solukta okumak isteyeceğiniz türden bir roman.

Emma ve Dexter 'ın hikayesi 15 Temmuz 1988'de başlayan hikaye günümüze kadar geliyor.
Birlikte geçirilen tek bir gün onların hayatını nasıl etkileyecek?
Dostluk üzerine kurulmuş aşk hikayelerini izler ya da okuruz bu sefer aşkın dostluğa dönüşen bir çiftin öyküsü.
Bir çok kitap eleştirmeni tarafından tam not alan ve okuyucularını tutkunu haline getiren bu kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.


Kitapların sinemaya uyarlamalarını genellikle izlemem. Kitabı kendi hayal dünyamda yaşadığım için ya bir şeyler eksik ya bir şeyler hep fazla gelir.  "Bir Gün" adlı romandan etkilenip, sinemaya uyarlanmasını izlediğimde etkisinden uzun bir süre çıkamadım. Yüzüklerin Efendisi serisinden sonra ilk kez bir romanın film uyarlamasına bayıldım.. Filmi uzun bir zaman önce yazabilme fırsatı bulmuştum.. Sizinde seveceğinizi umarak önce kitabı sonra filmi izlemenizi öneririm.
Umarım seversiniz..

11 Nis 2014

Kardeşimin Hikayesi


Doğum günümde aldığım en özel hediyelerden biriydi Zülfü Livaneli'nin "Kardeşimin Hikayesi" kitabının aldığı yorumları bir çok yerde hem duymuş hemde okumuştum..

"Mantıksız geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum.."

bu cümle ile merak uyandıran hikaye başlıyor.. Kardeşimin hikayesi meraktan çatlatacak, sonunu öğrenebilmek için bir solukta okumak isteyeceğiniz bir kitap..

Ahmet; kitap kurdu rutin hayat yaşayan 50 yaşlarında, insanlara tensel temasta bulunmayan bir adam, hastalık gibi düşünün..
Komşu Arzu'nun sırlarla dolu ölümü..
Bu cinayeti araştıran meraklı, genç gazeteci Pelin... Ahmet'in ilgisini çekiyor. Daha fazla ilgisini çekebilmek için kardeşi Mehmet'in hikayesini anlatıyor.. Rusya'ya uzanan yürek burkan bir hikaye. Mehmet'in hikayesini dinlerken meraktan ölebilirsiniz. 

Kitabı çok sevdiğimi söyleyebilirim Böyle merak uyandıran hikayeleri her zaman sevmişimdir. Sonunda neler olacak diye bin bir türlü senaryolar kurdum aklımda. Okurken hem merak edip hem de üzüleceğiniz yanları olacak. Tek kelimeyle, kurgusuyla harika!

"Birine aşık olmak, gözü bağlı olarak, bir uçurumun kıyısına yürümek demektir. Başına neler geleceğini hiçbir zaman bilemezsin. Sonu ölüm de olabilir, cinayette, intihar da"

Umarım benim gibi severek okursunuz..

7 Nis 2014

Mart Menekşeleri

En büyük zevklerimden biri kitap evlerinde zaman geçirmek. Bir kaç zaman önce Nabrut ve Seyhan'ın postlarında denk gelip dikkatimi çeken "Mart Menekşeleri" kitabını görür görmez içimde ki alma istediğini durduramadım..Kitapta beni kendine çeken şey ise kapağında ki şu söz oldu..

"Bir kadını yüreği sırlarla dolu bir denizdir"  

Kitabın yazarı Sarah Jio'nun okuduğum ilk kitabı. Açıkcası üslubunu çok beğendim. Tabi bunda çevirmen Nihan Giray'ın da payı çok büyük.. 

Gerçek aşkını mutlu mesut yaşadığını zanneden ünlü yazar Emily'nin aldatılmasını öğrenmesiyle başlar hikaye. Aldatılan bir kadın olmasına rağmen kendinden emin, güçlü duruşuna hayran kaldım. Kendini toplayabilmek için yengesi Bee'nin Bainbridge Adasında evinde bir süre inzivaya çekilir.  Çocukluğunun geçtiği bu adada ne kadar mutlu zamanlar geçirdiğini anımsar. Bir gece ansızın bir günlük eline geçer. İşte burada hikaye içinde bir hikayeye tanık oluyoruz. Sonun nasıl olacağını bilmeden bir solukta bitirdiğim okuyunca aklımda binlerce senaryo kurduğumu itiraf ediyorum. Elinizden zar zor bırakacağınız her insanın kütüphanesinde olmasına inandığım romanlardan biri.. 

15 Ara 2013

Soğuk Kahve


"Dünyanın en iyisi değilsin ki olsan da fark etmez; ölümsüz değilsin. Hepimiz biraz eksiğiz. Kimden ne kadar eksiğiz ya da neye kadar geç kaldık hayatta belli değil. Belli olan şeyse; hepimiz ölmeden önce oyalanıyoruz. Hayat bildiğin kaset; başa sarıyoruz zora gelince saklanıyoruz. "  demiş Ahmet Baran..

Ahmet Baran'ın "Soğuk Kahve" kitabıyla ironik ve mizahı ile beraber keskin bir dil kullanmış. Gündelik yaşamdan bir çok duyguyu bizlerle paylaşıyor. Herkesin kendini bulacağı bir kahve gibi sıcacık bir kitap. Özellikle kadın erkek ilişkilerimizin üzerinde ki toz pembe altında ki siyah ile beyazı net bir şekilde gösteriyor.
Kitaptan bir alıntı yaparak fikir sahibi olmanıza yardım edeyim

"Hayat aslında tamamen tercihlerimizden ibarettir ve bir çoğumuz yalnız kalmayı severiz. Zamanla hem sever hem seçeriz. Yanında birinin olması, karşılıklı kahve içmen elbette güzel ama yalnızlığın ayrı bir tadı var. İnsana kendini anlama şansı veriyor ve insan gerçekten kendini anladığı zaman istemsiz bir şekilde yalnız kalıyor. Hayatımızda ne kadar insan olursa olsun, istediğimiz an yalnız kalırız. Sevgilin var diyelim, ne kadar hayatına dahil olabilir ki? Bazen oluyor, tamamen hayatın bile oluyor. İşte o zaman yalnızlığı elektrikler varken bile mumla arıyorsun.

Seçeneksizliğim değil tercihimsin.."