15 Kas 2016

Arrival

Sonunda Arrival vizyona girdi. Gelir gelmez kendimi sinema salonunda buldum. Hayranlıkla izlediğim Arrival 2016 yılının en iyi bilim-kurgu filmi olarak sektöre adını altın harflerle yazdırdı. Bir kesim filmi Intestellar'a benzetmesine rağmen konusu itibariyle ne yazık ki ben benzetemedim. Bu yorumumu da filmi kötü gibi göstermek için yapmıyorum.Sadece, Interstellar kadar müthiş olacağına dair beklentiye girerseniz sonunda üzülebilirsiniz diye söylüyorum. Asıl yorumuma gelirsek; Interstellar'dan beri izlediğim yeni çıkan en kaliteli filmlerden diyebilirim. Bir bilim kurgu hayranı olarak filmden oldukça etkilendim. 

Ünlü bilim adamı Stephen Wolfram ve oğlu Christopher Wolfram'ın danışmanlığında çekilen filmde, kullanılan bilimin doğru işlenmesi ve doğruluğunu koruması için çok büyük bir özen gösterildiği çok belli. Kurgusal boyutunun olabildiğince az olmasıyla birlikte, filmdeki bilimsel teknikler dikkatli bir şekilde kullanıldı. Film, Ted Chiang tarafından 2000 yılında yazılan "Story of Your Life" öyküsüne dayanıyor.Film de yer alan uzaylıların iniş yaptığı 3 lokasyon var; Birleşik Krallık, Amerikan eyaleti Montana ve Rusya. Bu lokasyonlar aynı zamanda  John Christopher'ın 1988 imzalı romanı "When the Tripods Came"de de uzaylıların iniş yaptığı noktalardı

Üniversitede antik diller üzerine ders veren dilbilimci Louise Banks (Amy Adams), bir ders esnasında ABD'ye gizemli bir uzay aracının indiğini öğrenir. Dünyanın farklı ülkelerine, toplam 12 yere bu uzay araçları inmiştir.Amerikan Ordusu'ndan Albay Weber (Forest Whitaker), uzaylılardan alınan ses kayıtlarının çevrilmesi için Banks'ten yardım ister. Banks, matematikçi Ian Donnelly (Jeremy Renner) ve uzmanlardan oluşan ekip, uzay aracının içine girerler. Mesajı anlayabilmek için çalışmalar sürerken uzay araçlarının indiği diğer ülkeler, uzaylılara saldırma hazırlığına başlar. Banks ve ekibinin tüm riskleri alarak tüm dünyayı etkileyecek bir savaşı önleyebilmek için çok az zamanı olacaktır. Film, 2013 yapımı Düzenbaz filminde birlikte boy gösteren Jeremy Renner ve Amy Adams'ı başrollerinde buluşturuyor

Uzaylıların dünyaya saldırdığı, dünyamızı ele geçirmeye çalıştıkları bol aksiyonlu, görsel efektlerle süslenmiş insanoğlunun varlığını koruma temalı filmlerinden sıkıldınız mı?  İşte Arrival tam sizler için! Uzaylılara bu bakış açısıyla yaklaşan bir film daha önce izlememiştim. 

Filmde aksiyon var mı? 
Çok çok az.

Peki Görsel efektler? 
Çok az

İnanılmaz oyunculuk performansları nasıl? 
Amy kesinlikle harikaydı. 

Film özetle uzay gemilerinin belirli stratejik bölgelerde dünyaya konumlanmalarını ve insanoğluyla iletişim kurma çabalarını anlatıyor. Sonuçta ortada ortak bir dil, işaret, ses, iletişim aracı yok. İşte bu durumda dil bilimcimiz ve ona yardımcı olan matematik hocamız devreye giriyor.Uzaylıların dilini sembolize eden dairesel işaretlerle sonsuzluk kavramını, tüm kainattaki canlıların (uzaylı-insan) günü geldiğinde kendi türlerini, varlıklarını koruyabilmek devam ettirebilmek için birbirlerinin yardımlarına ihtiyaç duyacaklarını dram,felsefe,müzik üçgeninde izleyiciye çok güzel aktarabilen bir film.Festival filmi olarak ilk kez gösterime giren ardından vizyon filmi olan bu yapıt Interstellar ve Inception gibi türünün ilk örneği sayılabilecek bir senaryo ve kurguya sahip bir film.

Bir sonraki paragraf spolier içeriyor. 

Film zeka testi gibi olduğundan kendimce bir kaç açıklama yapmak istiyorum. Uzaylılar nsanlardan yardım istemeye geldiler çünkü onlar bizden farklı bir şekilde evreni ve zamanı yaşıyorlar. Zaman onlarda lineer değil ve öngörülebilir ama nasıl anladıklarını bize anlatmak için önce onların dilini öğrenmemiz gerekiyor. Buraya kadar her şey tamam. Öyleyse 3 bin yıl sonra kendilerinin bir felaket yaşayacağını öngördüler ve bundan kurtulmak için de bizi 3 bin yıl sonra ki felaketten kurtulmak için kullanacaklar. Tabi bundan önce ayrı ayrı toplumlar halinde yaşayan insanların aynı amaç etrafında birleşmelerini görmeleri gerekiyordu. Gördüklerinde dünyamızdan ayrıldılar bize bıraktıkları hediye, dil ve kavramlar sayesinde belki de yüzlerce yıl sonra onlarla iletişime geçebileceğiz. Şu an için bize ne bıraktıkları belli değil zamanı anlamak ve onu bir silah olarak kullanmak denebilir. Mesela düşmanınızın ne yapacağını öngörürsen onu engelleyebilirsin hangi silah bundan daha güçlü olabilir? Louise onlarla uğraşırken geleceği gördü gelecekte Ian ile evlenirse çocuğundan büyük sevgi alacağını ama onun öleceğini öğrendi. Buna rağmen seçiminde değişiklik yapmadı. Özetle kardeş kardeş yaşayın bugün yapmış olduğunuz seçimleriniz sizin geleceğinizi şekillendirdiğini unutmayın mesajı verdiler.

Filmde aşırı teorik bilgiye dayalı sahneler olduğunu söylemem. Fakat gerek dil gerek bilim ve bilişim anlamında izleyiciyi tatmin edecek diyaloglar yer alıyor. Uzaylılara farklı bir bakış açısıyla yaklaşması ve uzaylı filmlerinde o hep gördüğümüz klişelerden biraz uzak bir film olduğu için daha çok cezbediyor.  Interstellar ve Inception filmlerinden bu yana sinemada bu kadar kaliteli ve kendimce güzel bir film izlediğimi hatırlayamıyorum. Özellikle yönetmeni tebrik etmek gerekir bu kadar klişe gibi görünen bir konudan bu denli özgün ve yoğun bir film çıkarabilmek pek de kolay olmasa gerek. Ayrıca müzik-sahne uyumu da bundan etkili olamazdı herhalde. Sağlam ve özgün bir film arıyorsanız mutlaka kaçırmayı, sinemada izleyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi lütfen benimle paylaşın..