24 Nis 2014

The Wov // Bir hafıza kaybının öyküsü..

Biraz da filmin gerçek ohikayesinde kısaca bahsetmek istiyorum. İzleyen yakın bir arkadaşımın bana bu filmi kesin izlemesinin gerçek bir aşk hikayesi dediğinde dikkatimi çektiği için bi kaç araştırma yaptım. Kim ve Krickitt Carpenter isimli bir çiftin kendi hayatları ve evlilikleriyle ilgili yazdıkları The Vow isimli kitap tan uyarlamadır. Evlendiklerinden belli bir süre sora trafik kazası atlatır. Krickitt evliliklerinde yaşadıkları iyi,kötü bütün anılarını, hafıza kaybına dair her şeyi kitabında paylaşmıştır. Eşi kendine yabancı gibi davransa da, eşine delicesine olan aşkı onları evlilik yeminleri hayata bağlamıştır.   The Vow,  "Aşk Yemini" olarak da tabir edilen film kitap uyarlamasıdır.. Kitabı okumadığım için uyarlama konusunda pek yorum yapamayacağım.

Yeni evlenmiş birbirine delicesine aşık bir çift olan Paige ve Leo bir gece arabada evlerine dönerken trafik kazası geçiriyorlar. Kazadan ikisi de sağ kurtulmasına rağmen Paige beş sene komada kalır. Her gün Paige'nin uyanmasını bekleyen Leo, karısı komadan çıktığında beklenmedik bir olayla karşılaşır. Zira, Paige ağır bir hafıza kaybı yaşamaktadır. Paige kazadan önceki hayalarını anımsayamaması, yaşamıyla alakalı aldığı kararların nedenlerini ve görüşmediği ailesine dair soru işaretlerini, zamanı bir türlü geriye sarark gündeme getiriyor. İşte tam da bu noktada, fil iki yönlü ilerlemeye başlıyor.. İzleyicileri meraklandıryor..
Senaryonun en güzel yanı, Leo'nun hilelere başvurmadan yeniden, sıfırdan Paige'nin sevgisini kazanmak için sabırla hareket etmesi, filmin adını veren "evlilik yemini"; bir kez yemin edildi mi geriye dönülmez, dönülmemeli...
Filmi bir hayli güzel kılan önemli etken oyuncular. Dünya'nın neresine giderseniz gidin her çiftin başına gelebilecek romantik dramın karakterlerini canlandırırken, duygusallığın içinde gerçekliği yakalamışlar. Bu devasa oyunculuğu Charnning Tatum ve Rachel McAdams paylaşıyor. Rachel McAdams; Paige karakteriyle hafıza kaybı sonrası şaşkınlığı ve çelişkili duyguları dozunda yansıtıyor. Channing Tatum'un sergilemiş olduğu eşine aşık karakter her eve lazım cinsten.. Yaşanmış hayatın öyküsü samimiyetle aktarıldığı için filmi ister istemez seviyorsunuz.
Umarım sizde seversiniz..


22 Nis 2014

Dear John

2006 yılında en çok satan romanlardan Nicholas Sparks imzalı "Dear John" 2010 yılında yönetmen Lasse Hallström tarafında beyazperdeye uyarlandı. Sparks romanlarını sevdiğim gibi aynı zamanda romantizm ve trajedi ağırlıklı temalar içeriyor.  

Hikaye 2001 yılında geçmektedir. Ailevi sorunları sebebiyle orduya yazılan John Tyree özel birlikte yer alır. İki haftalık iznini kullanmak için yaşadığı kasabaya geri döner. Burada tesadüfen hayır kurumlarında çalışan üniversite öğrencisi Savannah ile tanışır, aşık olur. Görev yerine geri dönmek zorunda kalan John, Savannah ile mektuplaşmaya devam eder. İzin zamanı aşkının yanına gitmek isterken 11 Eylül saldırısı yüzünden orduya geri çağrılır. Filmin konusu bundan ibaret.
Filmin başrollerini Channing Tatum ve Amanda Seyfried paylaşıyor. Channing Tatum'u Step Up serisinin ilk filmini izleyenler varsa oradan anımsayabilirler. Filmde ki karakterlerinden bahsedecek olursak, iki oyuncuda yaşadıkları aşkı yansıtışları, çok inandırıcı. Yönetmenimiz, birbirlerine karşı kimyası tutan iki güzel oyuncu bulmuş. Filmin tek bir kaç sorunu var bana göre ağır ilerlemesi onu da ani çıkışlar yaratarak kurtarıyor yönetmen. Üzerine gidebilecek karakter analizleri sönük kalmış. Şunu da belirtmek isterim ki; 11 Eylül adına bir şey yok sadece küçük bir detay o kadar. Fakat filmde sinir olduğum bir olay vardı ki; Afganistan sahnesinde askeri tuzağa düşürmüş kişinin ciddi ciddi Türkçe konuşuyor olmasıydı. Anlayacağınız bize terörist muamelesi yapmışlar. O yüzden filmi sırf başladığım için bitirmek zorunda kaldım o yüzden sinirlerim bozulmadı değil. Neyse; Savaş ve aşkın bir arada işlendiği bir film dersem yeridir. Savaş kısmı romantizm karşısında sönük kalıyor. Duygusal bir hikaye özledik diyorsanız, "Sevgili John" tam da size göre..  Ben bu filmi izlediğim zaman izleyecek bir şeyler ararken denk geldiğimden izledim. Beğendin mi? diye sorarsanız.. Tartışılır.. Duygusallığını sevdim. Filmin duygusallığı gibi müziklerinin de hakkını yememek lazım.