Katie adında gizemli bir kadın Southport'un North Caroline adındaki küçük bir kasabaya gleir. Aniden ortaya çıkışı kasaba halkının aklında soru işaretleri yaratmıştırç Kendine güvenen güzel kadın, buradaki insanlarla kişisel ilişkiler kurmaktan uzak durur. Ta ki bir dizi olayın arsından iki çocuğu ile dul kalmış Alex ile karşı karşıya gelene kadar. Her ne kadar sınırları olsa da Katie, Alex ve ailesiyle gitgide yakınlaşır. Aşık olduğunu hissetse de geçmişten gelen karanlık sırları onu korkutmaktadır. Kasabada ilişki kurduğu insanlardan biri de az konuşan komşusu Jo'dur. Kasabaya geliş nedeni ve kendi hayatı için tercih yapması konusunda Jo onun üzerinde etkili olacaktır..
Bir Nicholas Sparks romanı uyarlaması olan Safe Haven filminin yönetmenliğini Lasse Halsström. Nicholas Sparks romanlarına her zaman saygım olmuştur. Romanlarından uyarlama filmleri genelde güzel olur Filmin başrollerinde Las Vegas dizisi, Transformes seri filmlerinde boy gösteren Josh Duhamel ve Julianne Hough bulunuyor. Senaryo, oyunculuk performansları ve filmin yönetimi etkileyici. Filmin genelinde romantizmin yanında dram, gizem az da olsa gerilim ögeleri mevcut. Yönetmenin bu ögeleri konuya işleyişi ile çok iyi harmanlanmış. Filmde yer alan sahil kasabası ve mekanlar konuya ayrı bir hava katmış.
Sevgi, şefkat, güvende olma duygusu ve geride kalanların mutluluğu anlatılmış. Filmi bence zamanınız olduğunda izleyin detaylar çok fazla olduğunda dikkatli izlemek gerekiyor..
2006 yılında en çok satan romanlardan Nicholas Sparks imzalı "Dear John" 2010 yılında yönetmen Lasse Hallström tarafında beyazperdeye uyarlandı. Sparks romanlarını sevdiğim gibi aynı zamanda romantizm ve trajedi ağırlıklı temalar içeriyor.
Hikaye 2001 yılında geçmektedir. Ailevi sorunları sebebiyle orduya yazılan John Tyree özel birlikte yer alır. İki haftalık iznini kullanmak için yaşadığı kasabaya geri döner. Burada tesadüfen hayır kurumlarında çalışan üniversite öğrencisi Savannah ile tanışır, aşık olur. Görev yerine geri dönmek zorunda kalan John, Savannah ile mektuplaşmaya devam eder. İzin zamanı aşkının yanına gitmek isterken 11 Eylül saldırısı yüzünden orduya geri çağrılır. Filmin konusu bundan ibaret.
Filmin başrollerini Channing Tatum ve Amanda Seyfried paylaşıyor. Channing Tatum'u Step Up serisinin ilk filmini izleyenler varsa oradan anımsayabilirler. Filmde ki karakterlerinden bahsedecek olursak, iki oyuncuda yaşadıkları aşkı yansıtışları, çok inandırıcı. Yönetmenimiz, birbirlerine karşı kimyası tutan iki güzel oyuncu bulmuş. Filmin tek bir kaç sorunu var bana göre ağır ilerlemesi onu da ani çıkışlar yaratarak kurtarıyor yönetmen. Üzerine gidebilecek karakter analizleri sönük kalmış. Şunu da belirtmek isterim ki; 11 Eylül adına bir şey yok sadece küçük bir detay o kadar. Fakat filmde sinir olduğum bir olay vardı ki; Afganistan sahnesinde askeri tuzağa düşürmüş kişinin ciddi ciddi Türkçe konuşuyor olmasıydı. Anlayacağınız bize terörist muamelesi yapmışlar. O yüzden filmi sırf başladığım için bitirmek zorunda kaldım o yüzden sinirlerim bozulmadı değil. Neyse; Savaş ve aşkın bir arada işlendiği bir film dersem yeridir. Savaş kısmı romantizm karşısında sönük kalıyor. Duygusal bir hikaye özledik diyorsanız, "Sevgili John" tam da size göre.. Ben bu filmi izlediğim zaman izleyecek bir şeyler ararken denk geldiğimden izledim. Beğendin mi? diye sorarsanız.. Tartışılır.. Duygusallığını sevdim. Filmin duygusallığı gibi müziklerinin de hakkını yememek lazım.