16 Eki 2013

The Innocent Man / Kore Dizisi




Bu diziyi 1 günde bitirdim, nasıl anlatacağım bilmiyorum. O kadar sürükleyiciydi ki başında kalkamadım. Resmen dramayı izledikçe yaşadım. Sinirlendiğim yerlerde sövdüm, duygusal anlarda ağladım, komik olaylarda güldüm o kadar içine aldı beni. Bir diziyi daha izlerken "bunu izlemeyi nasıl ertelersin?" sorusunu binlerce kez sordum kendime.. Bir sürü intikam dizisi veya filmi izlemişimdir bu kadar etkilendiğim olmamıştır heralde.
Kang Ma Roo diye bir çocuk var sevdiği kadının hayalleri uğruna kendi hayallerini hiçe saydı. Oysa ki tıp okuyan ve geleceği parlak olan bir öğrenciydi. Hasta ve ona muhtaç kızkardeşini bile düşünmeden sırf aşkı uğruna sevdiği kadının suçunu üstlendi. Neymiş efendim o hayalleri olmadan yaşayamazmış, öyle de bir yaşadı ki işte onca zaman bir hiç uğruna  hayallerinden, kardeşinden, özgürlüğünden vazgeçtiğini anlayan Kang Ma Roo nun intikam hikayesi..
Kang Ma Roo; tıp fakültesi 3. sınıf öğrencisidi. Çocukluk arkadaşı muhabir olan Han Jae Hee nonnasına aşıktır. Daha ilk bölümden uyuz olmuştum bu aşka, hasta olan kardeşini bırakıp şu kadının yanına gidip suçu üstüne falan alması beni deli etmedi desem yalan olacak. Hatta çıldırdım.. Neyse; hiç  temiz yürekli bu adamın aslında intikam uğruna taş yürekli birine dönüşünü hatta bunun uğruna bir insanın nasıl değişebileceğini gösterdi bize Kang Ma Roo. Kesinlikle Song Joong Ki daha önce izlediğim dizilerinden farklı bir rolle karşımızdaydı. Düşündüğüm zaman onun dışınsa heralde bu intikam hikyesini başkasının oynamasını istemezdim.Çünkü kendi bunu bize çok güzel işledi. Yalnız taş kalpli olduğu an ki bakışları, konuşması tavırlarıyla mest etti beni. Bende onunla beraber resmen intikam aldım...

Seo Eun Gi; Zengin bir ailenin hırslı kızı.Babasının ikinci evliliğinden bir kardeşi vardır ama üvey annesiden o kadar nefret ediyor ki çocuğa bile başlarda kötü davrandı. Eun Gi ise; kendini beğenmiş, hiç bir şekilde duygularını belli etmeyen, işi söz konusu ise sonuna kadar savaşan bir kadın. Babasıyla kötü gibi görünse de aslında iyi bir ilişkileri vardır. Çünkü babası da duygularını belli etmeyen kızını kendi gibi yetiştirmiş bir adam olduğu için kimseye güvenememiştir. Moon Chae Won oyunculuğuna gelecek olursak zaten sevdiğim biriydi. Bu diziyle kendini de daha fazla sevdirdi İlk başlarda ki sinir bozucu tavırları ile başına gelen olaylardan sonra ki halleri arasında dağlar kadar fark vardı. Bunun üstesinden çok iyi geldiğine inanlardanım.

Han Jae Hee; Kang Ma Roo nun uğruna bütün hayatını, hayalleri hiçe saydığı kadın. Hani kötü kalpli kadınlar olur ya bunu hakkıyla yerine getirmiş bir kadın diyebilirim. Para, mevki, ün için herşeyi yapabilecek karakterde. Bu kadına dizi boyunca hiç inanmadım. Yeri geldi Kang Ma Roo yu seviyorum söyleyip ağladığı zamanlarda bile. Çünkü; karşısında onun için hayatını verecek bu adamı kaybetme korkusundan sevdiğini düşündüm. Ayrıca bu kadın Eun Gi üvey annesidir. Hayat işte nerden nereye...
Kötü olabilecek her şey vardı bu kadında, yeri geldi kendini bile dövdü ağzını burnunu patlattı sırf Kang Ma Roo yu kendi tarafına çekebilmek için, salak kadın bir düşün bunları yaşatmışsın çocuğa inanır mı sana kimseye bile güveni kalmamış biri yer mi bunları.. Sinirlendim yine..  Mesela; Kang Ma Roo nun kardeşi Çokomuzun dediği gibi;

Dizinin bir diğer kötü karaketeri Av. Ahn... Bu adam kesinlikle aşkı için her türlü kötülüğü yapabilecek karakterdeydi. Han Jae Hee nin bildiğiniz erkek versiyonuydu. Nefret tohumları attım her konuşmasında, sövdükçe sövdüm. Hele o kendine güveni yok mu beni benden aldı. Dizinin sonunda yaptığı o hareket keşke içerde çürüyip gitseydi diye bekledim resmen.. Resmen Han Jae Hee ye göre daha fazla kin doldum adama..
İyilerin yanında yani bizim tarafımızda olan Avukat Park; daha ilk bölümden Eun Gi ye olan aşkını hissettirdi bana. Hatta bizim kız onu gay olarak biliyordu. Neyse daha Teasanın başkanı yanı esas kızın babası ölmeden önce bir şeyler sezmeye başlamıştı. Ölmeden önce kızını ona "Yanında kimse olmayacak durumda bile olsa onu yalnız bırakma" diyerek emanet etti. O zaman babasının taş kalpli olmadığı sadece duygularını belli etmediğini anladım. Bu da insanmış dedim kendi kendime.. Av. Park cidden öyle yaptı son ana kadar iyi kalbini bozmadı. Eun Gi kaza geçirip hafızasını kaybettiğinde bile istese çok şeyi bozabilirdi o bunu yapmadı. Konuşmalarıyla Kang Ma Roo nun damarına bir çok kez basmış olsa da  Av. Park bile Eun Gi ye değer verdiğini anladı ve girmedi araya hatta yeri geldi Eun Gi ye Kang Ma Roo için yalan söyledi. Benim en çok takdir ettiğim davranışı ise benim sevmediğim diğer av.Ahn verdiği ibretlik ayar oldu. Ben bunu gördükten sonra işte adamım  diye resmen bağırdım :D


Dizinin bir diğer ikilisi vardı ki işte onlar diziye güzel anlar kattılar. Ma Roo nun kardeşi Çoko ve en yakın arkadaşı Jae Gi idi. Çokonun ilk aşkıydı, oppa diyerek sürekli çevresindeydi. Jae Gil bir insanın sahip olacağı dost diyebilirim. Hele bir sahne vardı ki bende onunla beraber ağladım. Hangisi mi? Kang Ma Roo nun hasta olduğunu öğrendiğinde ki hali falan içimi bitirdi nasılda yalvardı ona ameliyat olması için . Canım yaa.. Çoko ile dizinin sonunda evlenmeleri ohh be bizim kız muradına erdi sonunda demekten alıkoyamadım kendimi.. Ma Roo intikam almak için Eun Gi ye yaklaştığında yapma bunu ya falan desem de kendimi bir süre sonra böyle bir aşkı izlediğim için iyi ki onu da intikamına katmış dedim.. Eun Gi ye karşı duygularının sonradan oluştuğunu düşünmüyorum bence onu tanıdıkça daha bir sevmeye başladı onu. Bir sahne vardı yağmur yağdığında evinin önüne gelen Eun Gi duygularını onu açtığında ona sarıldığında bir şeyler oluşmaya başlamıştı... İntikam için kullanuldığını öğrendiğinde bile sevdi kızımız, oğlumuzu.. Ondan ayrılması bile çok asildi.. Ayrılığın asili mi olur diyorsunuz da oluyor, cidden oluyor. Zaten ne başladıysa ondan sonra başladı.. Babasının ölüm haberi aldığında geri dönen karşıdan gelen arabaya çarpmasıyla.. O arabanın içinde ise Ma Roo vardı..  Dizi bir anda neredeyse bir yıl ileriye gitti bütün görünüşü ile değişmiş bir Ma Ro karşımızdaydı. Bir tek görünüşü değildi hayata küsmüş kardeşini hayatını sağlama alacak kadar para toplayıp ölmek istiyordu. Yaşama sebebi kalmamış gibiydi. O büyüdüğü evden taşınmıyordu, beklediği biri vardı. Bir gün Eun Gi hafızasını kaybetmiş bir şekilde çıkageldi sekreteriyle. Herkes onun kaybolduğunu ya da öldüğünü düşünüyordu. Ma Roo onu görünce çok mutlu oldu belli etmesede çünkü ona bakışı çok farklıydı çok başkaydı izlerken hissetmemek elde değildi.. Sekreter bir tek ona güveniyordu. Bir tek ona çünkü eun gi hafızasın kaybetmeden önce ona aşıktı. Ma Roo kabul etmedi çünkü bir daha onun hayatına girip üzmek istemiyordu.. Taa ki kötü kadın Jae Hee nn onu ortadan kaldırmak için abisini Eun Gi yi kaçırdığını öğrendiğinden sonrasına kadar. İşte o zaman Eun Gi yi bu çakalların arasında bırakamazdı. Artık taşınma sırası gelmişti aslında beklediği kişi gelmişti.. Bunu Jea Gil ise şöyle dile getirdi;


Ma Roo için aslında hayat yeni başlamıştı, yaşadığını hissetmeye başlamıştı. İntikam ile yola çıksa da ilk başta çok pişman oldu. Sevdiği kadının hafızası yerine geldiğinde yine pişman olacaktı çünkü seviyordu Eun Gi yi, affetmeyecekti, gitmek zorunda kalacaktı. Bir gün uykusundan gözlerini açamadı. Rüyada olduğunu düşünüyordu, kardeşi, arkadaşı sevdiği kadın yemek yapıyor gülüyordu evin içinde. Mutluydu.. İlk defa mutluydu..
Ve o gün geldi "Eun Gi uyandı" işte o zaman Eun Gi için aşk bile yetmedi. Ma Roo ise; onun mutluluğu için kalbime gömerim giderim durumundaydı. Ama onun hedeflediği yere varabilmesi için onu yalnız bırakamazdı bu iyi adam. Hastalığı yüzünden ölüm yaklamış bile olsa kadını için savaşıyordu hala.. Maru ise "Yaşayacağım" diyordu..
Jae Hee sadece bir konuda işe yaradı. O da Eun Gi ye Ma Roo nun hastalığını söylemesi oldu... İşte dizinin son bölümünde olan beni ve eminim bir çok kişiyi etkileyen o sahne;

Beni neden mi çok etkiledi; sevmediğim o gıcık avukat Eun  Gi yi bıçaklayacakken onu farkeden Maru yu bıçakladı  baktırmadan yaptı resmen. Bizim esas oğlan ise bir şey belli etmedi. Çünkü uzun süredir beklediği bir andı onun için Eun Gi ona gelmişti. Sabredip beklediği.. Ameliyat olur hafızasını yitirse de aşk her yerde bulur onları, güzel bir sonla bitti bu drama..
Senaryonun başarısı dışında ben OST lara bayıldım. Şarkıların devreye girdiği her sahneyi izlerken yaşattı. Jansunun söylediği "  Love is like Snow" şarkısı benim favori ostlarımdan biri oldu. Bir dizi için ostlarının önemi çok başka oluyor özellikle kdramalarda.. şarkıyla beraber sahneyi oyuncukluklarıyla tamamlıyorlar.
Bir çok favori dizim olsa bile; Nice Guy benim için zirveyi zorlar artık...