21 Oca 2015

It's Ok, That's Love / Kore Dizisi


2014'ün izlediğim en iyi yapımlarından biriyle daha karşınızdayım. Güney Kore dramaları arasında ilk psikiyatrist dizisi olan It's Ok That's Love uzun yıllar türünün en iyisi olarak kdrama sektöründe yer alacak diye düşünüyorum. Dizi yayınlandığı dönemde bir çok kişi tarafından gerek oyuncuları gerek konusu gerek müzikleriyle sevilip, sayıldı.. Dizinin konusundan oyunculardan bahsederek bahsetmek istiyorum.

Gong Hyo Jin; Ji Hea Soo karakterini canlandırıyor. Daha önce Pasta dizisiyle tanıyıp, Master Sun dizisinde ki karakteriyle sevmiş ve It's Ok That's Love dizisiyle gönlüme taht kurmuştur. En sevdiğim aktirstlerden biri. Girdiği her karakterin hakkını sonuna kadar veriyor. Bu sebeple tarzını seviyorum. It's Ok, This is Love dizisinde Hae Soo; üniversite hastahanesinin psikiyatr kliniğinde uzman doktor olarak görev yapmakta. Küçük yaştayken ablasıyla birlikte, annesini başka bir adamla yakalaması sonucunda birlikte olduğu erkekler konusunda "yakınlaşamama" sendromuna girmiştir. Çocukluğunda yaşadığı bu olay sonucu tramva yaşayan Hae Soo doktor olmasına rağmen kendisini tedavi edemez. "Kelin ilacı olsa" misali..
Zo In Sung; Jang Jae Yeol karakterini canlandırıyor. That Winter, The Wind Blows dizisinde ilk kez izledim. O diziyi izlediğimde ve yazdığımda dile getirdiğim gibi "bir erkeğe ağlamak bu kadar yakışır". Bu sözümün hala arkasındayım. Sadece iki dizisini izlemiş olmama rağmen gözümde ki en iyi aktörlerden biri. Önceleri aşk romanı yazan sonrasında polisiye/gerilim türünde roman yazmaya devam eden ünlü bir yazardır. Hobi olsun diye djllik yapmaktadır. Kendine has sırları vardır. Fakat bu sırlar hakkında bilgi vermeyeceğim zira verdiğim takdirde izlediğinizde bir anlamı olmayacaktır. Jae Yeol ve Hae Soo'nun yollarının kesişme noktası ikisinin aynı programa katılmış olmalarıdır. Bu programda psikolojik tramvalar hakkında fikir ayrılığına düşerler. Fakat, çapkın yazar boş durur mu? Psikiyatrist Hae Soo'ya yanaşmak için elinden gelenin fazlasını yapacaktır. Hae Soo, Soo Kwang ve Dong Min ile kendini aynı evde yaşıyor bulacak. Aslında hikayenin komik bölümleriydi. Bu iki oyuncunun performansı ise kendine hayran bıraktıracak kadar iyilerdi. 
Usta oyuncu Sung Dong II; Jo Dong Min karakterini canlandırıyor. Bu jenerasyon aktörler arasında en sevdiğim. İzlediğim her yapımında farklı rollerle insanı hayretler içinde bırakıyor. My Girl Friend is Gumiho, IRIS 2,  Reply 1997, Reply 1994, Gap Dong ve daha niceleri. It's Ok, That's Love dizisinde ki oyunculuğuyla kendini bir kez daha sevdirdi. Hae Soo ve Park Soo Kwang ile aynı evi paylaşıyor.Ünivertsite hastanesinin Psikiyatri Kliniğinin en başarılı doktorlarından. Çözmediği vak'a yok. İlgisini en çok çeken olay ise; Jang Jae Yeol'un abisi Jang Jae Bom olduğunu düşünüyorum. 
Lee Kwang Soo; Park Soo Kwang karakterini canladırıyor. İzlediğim tek dizisi Nice Guy. Fakat daimi izleyicisi olduğum Running Man'in Asya Prensini yakından takip ediyorum. Soo Kwang rolüne gelecek olursak; dizide Hae Soo'nun ev arkadaşıdır. Evin en küçük olmasının yanı sıra Troutte sendromuna sahip, ailesi tarafından reddedilmiş biridir. Nedir bu troutte sendromu? diye soracak olursanız. Anlatayım; tekrar tekrar meydana gelen istemsiz, hızlı, ani hareketler veya sesler içeren tiklerle karakterize edilen nörolojik veya nörokimyasal kalıtsal bir rahatsızlıktır.  Troutte sendormu daha çok müstehcen veya küfürlü sözlerin uygun olmayan ortamlarda söylenmesi ile karakterize edilen nadir ve garip bir sendromdur. Kwang Soo ise bu sendroma dair mimiklerini oldukça iyi kullanmakla birlikte harika bir oyunculuk sergiledi.

Bir dizinin kadrosu ne kadar güzel olursa olsun birbirleriyle olan uyumunu izleyenlere yansıtmıyorsa o iş çok fazla başarı sağlayamaz. It's Ok, That's Love dizisinin başarısının altında yatan en büyük pay, oyuncuların birbirleriyle olan uyumu sonrasında senaryo, müzik geliyor diye düşünüyorum. 
Dizi boyunca güleceğiniz bu tarz bir çok sahneyle karşılaşacaksınız.
Jae Yeol ve Kang Woo arasında ki iletişimi iki oyuncu o kadar iyi yansıttı ki; dizinin kopma noktalarından ilkiydi..
EXO'nun güçlü solisti D.O; dizide Han Kang Woo karakterini canlandırıyor. D.O'nun gerçek anlamda oynadığı ilk dizi. Aslında daha önce To The Beautiful You dizisinde sınıfta yer alan sahnelerin bir çoğunda repliği olmadan görünüyor. Bu sebeple gerçek anlamda ilk dizisi olduğunu dile getirdim. İlk oyunculuğu olmasına rağmen bir çok idole nazaran harika oyunculuk sergiledi. Müzik piyasası dışında oyunculukta da varım dedi. Kang Woo lise öğrencisidir. Tek hayali yazar olur annesini, babasının elinden kurtarmaktır. Bu yüzden kendine rol model seçtiği Jae Yeol'un peşini asla bırakmaz. 

 Güney Kore dizilerini ele alırsak bu türde çekilen ilk yapım. Gerçi tam emin değilim. Senaryonun çok iyi olduğunu düşünsem de ufak tefek mantık hataları da yok değildi. Fakat çok göze batmadı.Dizinin ilk yarısı olaylar ve olayların sıralanışı hızlı bir şekilde ilerlerken dizinin son yarısından sonra olaylar sadece tek bir konu üzerinde işlenmeye başlandı. Benim için her iki tarafta etkileyiciydi. İlk bölümler yazar ve psikiyatrist kızımız arasında ki aşk ve kızın yaşadığı tramvanın çözümlenmesi etkileyiciydi. Fakat beni en çok etkileyen olay dizinin ikinci yarısı oldu. Buradan sonrasını izlemeyen arkadaşları okumasa daha iyi olur. Hae Yoo'nun Jang Yeol'ün şizofren olduğunu öğrendiği ve hastane süreci tam bir dram tadındaydı. In Sung ve D.O'nun vedalaşma sahnesi oldukça trajikti. İkisine hayran kaldım.
Dizinin afişleri çok güzel. Yazımın başında paylaştığım afiş aslında bir çok şeyi anlatıyor. İlk başlarda neden bu şekilde diye düşünmüş olsam da dizi bittikten sonra taşlar bende yerine oturdu.  Psikolojik türdü çekilmiş bir dizinin afişi de böyle olmalı demekten kendimi alıkoyamadım. Zira aslında afiş bir çok şeyi anlatıyormuş.Dizinin finali tatmin ediciydi. Aslında insanlara verdiği"psikolojik sorunları olan insanları dışlamayın" mesaj kesinlikle yerine geldi diye düşünüyorum. 
Dizide küçük ama güzel ayrıntılarda yakalamadım değil hani. Ev ahalisini Running Man izlerken görmek.. Güzel ve hoş ironilerden biriydi. 

Kendi açımdan bakınca dizinin senaryosu ve oyunculukları dışında şarkıları da efsaneydi. . EXO'yu severim. Grupta Chen ve D.O'nun sesini ayrı severim. Dizinin ilk ost'u Chen "Best Luck" oldu. Sevdiğim kız gruplarından Davichi "It's Alright This is Love" dinlediğim en duygu yüklü şarkı. Her dinlediğimde tüylerim diken diken oluyor. Bir de Cursh feat Punch "Sleepless Night" Sunboat "Little Suns" Yoon Mi Rae "I Love You" dinleyip sevdiğim şarkılar. Diziyi sevdiğim kadar şarkılarını da sevdim.
Dizinin tanıtım toplantısında dikkatimi çeken en güzel fotoğraf karesi.En sevdiğim afişte ki duruş sıralamasıyla sahnedeki sıralamanın sıralamasıyla birlikte yakalanan bu kare çok hoşuma gitti

7 Nis 2014

Bu Ekip Bi Harika >> Running Man

Uzun zamandır dizi ya da film izleyemiyordum bunun tek bir sebebi var o da Running Man. Sevdiğim oyuncular ya da gruplar konuk olduğunda anca izlerdim. Fakat bir gün ne izlesem diye gezinirken  gözüme çarptı napsam falan düşünürken bölümleri indirmeye başladım.Arka arkaya izlemeye başlayınca da müptelası oldum. Türkçe altyazı olanları izledim dayanmayınca artık İngilizce altyazı olanlara geçtim. Hala severek takip etmekteyim..


Running Man SBS kanalında yayınlanan en güzel programlardan biri. Güney Kore izleyicisi de benim gibi düşünüyor olacak ki program 2010 yılından beri hala devam etmekte. Bir çok grup ya ilk ya da iki, üç.. kez yer alıyor. Güney Kore'nin en iyi komedyenleri bir araya gelirse neler olur sorunun cevabıdır Running Man.

Yoo Jae Suk: 1972'li komedyen ve program sunucu olarak bilinir. Güney Kore'de beş yıl üst üste en popüler komedyen olarak seçilmiş. Bunu ilk okuduğumda aslına bakarsanız hiç şaşırmadım tepkileri yaptıkları falan izlerken beni çok güldürüyor. Progmram ilk başladığı zamanlarda zayıf oyuncu gibi görünse de aslında Running Man ekibinin en sağlam oyuncularından biri.. Hatta en güçlü iki oyuncudan biri desem yeridir. Mesela; Su tabancısyla arası çok iyidir. Bunu neden dedin diye sormayın izlemeye başladığınızda bana hak vereceksiniz.Bir de kıvrak zekasıyla bir çok oyunun şifresini rahatlıkla çözebilme yeteneği var. Oyunlarda galip gelebilmek için yapmayacağı şey yoktur. Böyle durumlara tanık olursanız bilin ki orada Yoo Jae Suk vardır.


Gary: 1978'li Güney Kore'nin ünlü rapçilerinden biridir. Bir tek rapten ibaret değil tabi ki söz yazarlığı, prodüktör, dansçı, şovmendir. Anlayacağın on parmağında on marifet kişiliğe sahip bizim Gary. Doğru konuşmak gerekirse Running Man ekibinde en çok güldüğüm üç kişiden biri. O ekibin bana göre en saf üyesi bu da onun dürüst olmasına sebep oluyor. Running Man programında her bölüm farklı oyunlar olduğunu az çok biliyorsunuzdur ya da şimdi öğrendiniz. Yarış konusunda Gary' tek geçiyorum. Bir bölümde hapishanede kurtulma görevi vardı adam o kadar rahat ki olmasada olur havasındaydı "sülalem rahat panpa" modundaydı. O yüzden nerde ne yapacağı bilinmiyor.


Haha:1979'lu Berlin doğumlu Güney Koreli olan ekibinin şarkıcısı, aktör, sunucu, stand up komedyeni olarak biliyorum belki meziyetleri de vardır tabi ama pek bakmadım açıkçası. Az önce Gary'den bahsederken güldüğüm üç kişiden biri demiştim ya ikiniciside Haha'dır. Oyunlar esnasında yaptığı şakalardan dolayı seviyorum. Özellikle sözlü olarak yaptıklarında kahkahalara boğulabilirsiniz, garanti veriyorum. Onun en büyük özelliği ise; konuk olarak gelen her bayana aşkını itiraf etmesinden dolayı Running Man'in çapkını olarak da bilinir. Oyunlarda başlarda pek kendini gösterememiş performanslarında görünüyor. Ekip birbirine alıştıkça hepsinin meziyetleri ortaya çıkmış..

Ji Suk Jin: 1966 doğumlu komedyen aynı zamanda yapımcıdır. En popüler MC ödüllerini falan kazanmış.Jae Suk ile 20li aşkın dostlukları olduğunu okumuştum bir yerde. Onun yaşlı gibi gibi göründüğüne bakmayın dostlar kıvrak zekaya sahip. Oyunlarda genelde zayıf halka olarak gösterilir. Fakat kıvrak zekasıyla bir çok oyunda kendini ispatlamıştır. Özellikle zombi oldukları bölümde şifre çok zordu onu düşünüp bulması beni şaşırtmıştı.. Bu sebepten sıkı rakiplerden biridir.Yaşına göre de bayağı hızlı koşuyor..


Kim Jong Kook:1976'lı şarkıcı ve oyuncudur. Running Man ekibinin en güçlü oyuncusu desem yeridir adamdaki kaslar ekipte kimsede yok. Güney Kore'nin Spartaküsü olarak biliniyor. Oyunlarda diğer üyeleri çok kolay yenebiliyor. Güçlü olmasının dışında bir keskin zekada onda var. İnanmayacaksınız ama kas yığını olan bu adamı aegyo falan yaparken görürseniz şaşırmayın. Ben çok Kpop idol gruplarının katıldığı yaza veda bölümünde SİSTAR grubuyla onları ünlü danslarını yaparken gördüğümde yerlere yatmıştım gülmekten. O yüzden bu ekibe hayranım kim nerde ne yapacak kestiremiyorum.



Lee Kwang Soo:1985'li  şarkıcı,oyuncu ve modeldir. Güney Kore'de gördüğüm uzun oyunculardan bir kaçından sadece biri. Ben kendisini ilk Nice Guy dizisinde tanımıştım. Orada ki rolüne bayılmıştım. Running Man ekibinin en küçük elemanı. En genç olmasına rağmen benim gülme krizine girmeme sebep olan üç kişiden sonuncusu. Mimikleri, oyunları, dansları beni bitirdi. Her yarışmada muzipliğiyle alıp götürüyor.Onun oyunlarda ki misyonu genelde takım arkadaşlarına ihanet etmesiyle biliniyor. Hatta hapishane oyununda bu konuyla alakalı ceza kestiler her üyeye 6 saat ceza varken ona 72 saat ceza verdiler. O yüzden Running Man'in vazgeçilmezlerinden biri benim adıma.. Asya Prensi olarak bilinir.

Song Ji Hyo:1981li oyuncu ve modeldir. Running Man ekibimin tek bayan üyesidir. 2-5.bölümler arasında sadece konuk oyuncu olarak yer alsa da 6. bölümden sonra daimi üye olarak kalmıştır. . Bu kadını nerden hatırlıyorum diye düşünüyor olabilirsiniz. Düşlerimin Prensinde, Prense aşık kızımız. Şu sıralar final yapan Emergency Man And Woman dizisinin güzel oyuncusudur. En azından şu an hatırladıklarım onlar. Running Man'de ki rolüne gelince, tek bayan olsa bile aralarında ki en iddalı kişi. Bir çok oyunu tek başına alıp götürdüğü oluyor. Özellikle Gary ile takım oldukları her bölümde gülme krizlerine giriyorum.Hani bizim bir sözümüz vardır karda yürür izini belli etmez. Aynen o hesap. Kpop idollerinin katıldığı yaza veda bölümünde geride olmalarına rağmen çok iyi çıkarmışlardı. Birde bölümlerde Gary ve ikisinin taktığı şapkaların hastasıyım :)

Şu anda bu ekip Running Man programına devam etmekte. Fakat ilk 40 bölüm Song Joon Ki ekibimin içinde yer alıyordu. Zeki ve bulmacalar konusunda iyi olmasına rağmen oyunculuk kariyerine devam edeceğim diyerek ekipten ayrılmak zorunda kaldı. Fakat bir kaç bölümde konuk oyuncu olarak yer aldı. Ben daha bir tanesine denk gelebildim sırayla izlediğim için beklemedeyim. Joon Ki sevdiğim aktörlerden biri. Bu yaz sessizce askere gitti...
Program Güney Kore sınırlarını aştı Hallyu programı olarak bilinen Running Man yüksek meblaya 9 ülkeye satılmıştı. Tayvan, Tayland, Çin, Malezya, Hong Kong, Japonya, Singapur, Kamboçya ve Endonazya gibi ülkeler satın almış durumda. Hallyu Programı olduktan sonra tabi ki de Güney Kore dışında da bir çok ülkeye gidip çekim yapmaları olanak sağlandı. Mesela 2013 yılına bir Asya Turu gerçekleşti. 2014'ün başlarında Avusturalya Turizimi komisyonu ekibi davet etti. Hatta Avusturulaya da ki çekimlerde Bi Rain ve Kim Woo Bin yer aldı. O bölüm sanırım 188-189-190 olması lazımdı. Açık konuşuyorum gülme garantisi veriyorum. Mutlaka izleyin.

Dünyaca ünlü güney koreli şarkıcı Seven'in katıldığı bölüm

Cnblue albümlerini yayınladıktan sonra Running Man'e katılırsa nolur :)

Dünyaca ünlü oyuncu Jackie Chen ve Sujunun yakışıklı yüzü Siwon
Heirs ekibinin katıldığı bölüm gülmekten yarışamayan konuklar :)

16 Eki 2013

The Innocent Man / Kore Dizisi




Bu diziyi 1 günde bitirdim, nasıl anlatacağım bilmiyorum. O kadar sürükleyiciydi ki başında kalkamadım. Resmen dramayı izledikçe yaşadım. Sinirlendiğim yerlerde sövdüm, duygusal anlarda ağladım, komik olaylarda güldüm o kadar içine aldı beni. Bir diziyi daha izlerken "bunu izlemeyi nasıl ertelersin?" sorusunu binlerce kez sordum kendime.. Bir sürü intikam dizisi veya filmi izlemişimdir bu kadar etkilendiğim olmamıştır heralde.
Kang Ma Roo diye bir çocuk var sevdiği kadının hayalleri uğruna kendi hayallerini hiçe saydı. Oysa ki tıp okuyan ve geleceği parlak olan bir öğrenciydi. Hasta ve ona muhtaç kızkardeşini bile düşünmeden sırf aşkı uğruna sevdiği kadının suçunu üstlendi. Neymiş efendim o hayalleri olmadan yaşayamazmış, öyle de bir yaşadı ki işte onca zaman bir hiç uğruna  hayallerinden, kardeşinden, özgürlüğünden vazgeçtiğini anlayan Kang Ma Roo nun intikam hikayesi..
Kang Ma Roo; tıp fakültesi 3. sınıf öğrencisidi. Çocukluk arkadaşı muhabir olan Han Jae Hee nonnasına aşıktır. Daha ilk bölümden uyuz olmuştum bu aşka, hasta olan kardeşini bırakıp şu kadının yanına gidip suçu üstüne falan alması beni deli etmedi desem yalan olacak. Hatta çıldırdım.. Neyse; hiç  temiz yürekli bu adamın aslında intikam uğruna taş yürekli birine dönüşünü hatta bunun uğruna bir insanın nasıl değişebileceğini gösterdi bize Kang Ma Roo. Kesinlikle Song Joong Ki daha önce izlediğim dizilerinden farklı bir rolle karşımızdaydı. Düşündüğüm zaman onun dışınsa heralde bu intikam hikyesini başkasının oynamasını istemezdim.Çünkü kendi bunu bize çok güzel işledi. Yalnız taş kalpli olduğu an ki bakışları, konuşması tavırlarıyla mest etti beni. Bende onunla beraber resmen intikam aldım...

Seo Eun Gi; Zengin bir ailenin hırslı kızı.Babasının ikinci evliliğinden bir kardeşi vardır ama üvey annesiden o kadar nefret ediyor ki çocuğa bile başlarda kötü davrandı. Eun Gi ise; kendini beğenmiş, hiç bir şekilde duygularını belli etmeyen, işi söz konusu ise sonuna kadar savaşan bir kadın. Babasıyla kötü gibi görünse de aslında iyi bir ilişkileri vardır. Çünkü babası da duygularını belli etmeyen kızını kendi gibi yetiştirmiş bir adam olduğu için kimseye güvenememiştir. Moon Chae Won oyunculuğuna gelecek olursak zaten sevdiğim biriydi. Bu diziyle kendini de daha fazla sevdirdi İlk başlarda ki sinir bozucu tavırları ile başına gelen olaylardan sonra ki halleri arasında dağlar kadar fark vardı. Bunun üstesinden çok iyi geldiğine inanlardanım.

Han Jae Hee; Kang Ma Roo nun uğruna bütün hayatını, hayalleri hiçe saydığı kadın. Hani kötü kalpli kadınlar olur ya bunu hakkıyla yerine getirmiş bir kadın diyebilirim. Para, mevki, ün için herşeyi yapabilecek karakterde. Bu kadına dizi boyunca hiç inanmadım. Yeri geldi Kang Ma Roo yu seviyorum söyleyip ağladığı zamanlarda bile. Çünkü; karşısında onun için hayatını verecek bu adamı kaybetme korkusundan sevdiğini düşündüm. Ayrıca bu kadın Eun Gi üvey annesidir. Hayat işte nerden nereye...
Kötü olabilecek her şey vardı bu kadında, yeri geldi kendini bile dövdü ağzını burnunu patlattı sırf Kang Ma Roo yu kendi tarafına çekebilmek için, salak kadın bir düşün bunları yaşatmışsın çocuğa inanır mı sana kimseye bile güveni kalmamış biri yer mi bunları.. Sinirlendim yine..  Mesela; Kang Ma Roo nun kardeşi Çokomuzun dediği gibi;

Dizinin bir diğer kötü karaketeri Av. Ahn... Bu adam kesinlikle aşkı için her türlü kötülüğü yapabilecek karakterdeydi. Han Jae Hee nin bildiğiniz erkek versiyonuydu. Nefret tohumları attım her konuşmasında, sövdükçe sövdüm. Hele o kendine güveni yok mu beni benden aldı. Dizinin sonunda yaptığı o hareket keşke içerde çürüyip gitseydi diye bekledim resmen.. Resmen Han Jae Hee ye göre daha fazla kin doldum adama..
İyilerin yanında yani bizim tarafımızda olan Avukat Park; daha ilk bölümden Eun Gi ye olan aşkını hissettirdi bana. Hatta bizim kız onu gay olarak biliyordu. Neyse daha Teasanın başkanı yanı esas kızın babası ölmeden önce bir şeyler sezmeye başlamıştı. Ölmeden önce kızını ona "Yanında kimse olmayacak durumda bile olsa onu yalnız bırakma" diyerek emanet etti. O zaman babasının taş kalpli olmadığı sadece duygularını belli etmediğini anladım. Bu da insanmış dedim kendi kendime.. Av. Park cidden öyle yaptı son ana kadar iyi kalbini bozmadı. Eun Gi kaza geçirip hafızasını kaybettiğinde bile istese çok şeyi bozabilirdi o bunu yapmadı. Konuşmalarıyla Kang Ma Roo nun damarına bir çok kez basmış olsa da  Av. Park bile Eun Gi ye değer verdiğini anladı ve girmedi araya hatta yeri geldi Eun Gi ye Kang Ma Roo için yalan söyledi. Benim en çok takdir ettiğim davranışı ise benim sevmediğim diğer av.Ahn verdiği ibretlik ayar oldu. Ben bunu gördükten sonra işte adamım  diye resmen bağırdım :D


Dizinin bir diğer ikilisi vardı ki işte onlar diziye güzel anlar kattılar. Ma Roo nun kardeşi Çoko ve en yakın arkadaşı Jae Gi idi. Çokonun ilk aşkıydı, oppa diyerek sürekli çevresindeydi. Jae Gil bir insanın sahip olacağı dost diyebilirim. Hele bir sahne vardı ki bende onunla beraber ağladım. Hangisi mi? Kang Ma Roo nun hasta olduğunu öğrendiğinde ki hali falan içimi bitirdi nasılda yalvardı ona ameliyat olması için . Canım yaa.. Çoko ile dizinin sonunda evlenmeleri ohh be bizim kız muradına erdi sonunda demekten alıkoyamadım kendimi.. Ma Roo intikam almak için Eun Gi ye yaklaştığında yapma bunu ya falan desem de kendimi bir süre sonra böyle bir aşkı izlediğim için iyi ki onu da intikamına katmış dedim.. Eun Gi ye karşı duygularının sonradan oluştuğunu düşünmüyorum bence onu tanıdıkça daha bir sevmeye başladı onu. Bir sahne vardı yağmur yağdığında evinin önüne gelen Eun Gi duygularını onu açtığında ona sarıldığında bir şeyler oluşmaya başlamıştı... İntikam için kullanuldığını öğrendiğinde bile sevdi kızımız, oğlumuzu.. Ondan ayrılması bile çok asildi.. Ayrılığın asili mi olur diyorsunuz da oluyor, cidden oluyor. Zaten ne başladıysa ondan sonra başladı.. Babasının ölüm haberi aldığında geri dönen karşıdan gelen arabaya çarpmasıyla.. O arabanın içinde ise Ma Roo vardı..  Dizi bir anda neredeyse bir yıl ileriye gitti bütün görünüşü ile değişmiş bir Ma Ro karşımızdaydı. Bir tek görünüşü değildi hayata küsmüş kardeşini hayatını sağlama alacak kadar para toplayıp ölmek istiyordu. Yaşama sebebi kalmamış gibiydi. O büyüdüğü evden taşınmıyordu, beklediği biri vardı. Bir gün Eun Gi hafızasını kaybetmiş bir şekilde çıkageldi sekreteriyle. Herkes onun kaybolduğunu ya da öldüğünü düşünüyordu. Ma Roo onu görünce çok mutlu oldu belli etmesede çünkü ona bakışı çok farklıydı çok başkaydı izlerken hissetmemek elde değildi.. Sekreter bir tek ona güveniyordu. Bir tek ona çünkü eun gi hafızasın kaybetmeden önce ona aşıktı. Ma Roo kabul etmedi çünkü bir daha onun hayatına girip üzmek istemiyordu.. Taa ki kötü kadın Jae Hee nn onu ortadan kaldırmak için abisini Eun Gi yi kaçırdığını öğrendiğinden sonrasına kadar. İşte o zaman Eun Gi yi bu çakalların arasında bırakamazdı. Artık taşınma sırası gelmişti aslında beklediği kişi gelmişti.. Bunu Jea Gil ise şöyle dile getirdi;


Ma Roo için aslında hayat yeni başlamıştı, yaşadığını hissetmeye başlamıştı. İntikam ile yola çıksa da ilk başta çok pişman oldu. Sevdiği kadının hafızası yerine geldiğinde yine pişman olacaktı çünkü seviyordu Eun Gi yi, affetmeyecekti, gitmek zorunda kalacaktı. Bir gün uykusundan gözlerini açamadı. Rüyada olduğunu düşünüyordu, kardeşi, arkadaşı sevdiği kadın yemek yapıyor gülüyordu evin içinde. Mutluydu.. İlk defa mutluydu..
Ve o gün geldi "Eun Gi uyandı" işte o zaman Eun Gi için aşk bile yetmedi. Ma Roo ise; onun mutluluğu için kalbime gömerim giderim durumundaydı. Ama onun hedeflediği yere varabilmesi için onu yalnız bırakamazdı bu iyi adam. Hastalığı yüzünden ölüm yaklamış bile olsa kadını için savaşıyordu hala.. Maru ise "Yaşayacağım" diyordu..
Jae Hee sadece bir konuda işe yaradı. O da Eun Gi ye Ma Roo nun hastalığını söylemesi oldu... İşte dizinin son bölümünde olan beni ve eminim bir çok kişiyi etkileyen o sahne;

Beni neden mi çok etkiledi; sevmediğim o gıcık avukat Eun  Gi yi bıçaklayacakken onu farkeden Maru yu bıçakladı  baktırmadan yaptı resmen. Bizim esas oğlan ise bir şey belli etmedi. Çünkü uzun süredir beklediği bir andı onun için Eun Gi ona gelmişti. Sabredip beklediği.. Ameliyat olur hafızasını yitirse de aşk her yerde bulur onları, güzel bir sonla bitti bu drama..
Senaryonun başarısı dışında ben OST lara bayıldım. Şarkıların devreye girdiği her sahneyi izlerken yaşattı. Jansunun söylediği "  Love is like Snow" şarkısı benim favori ostlarımdan biri oldu. Bir dizi için ostlarının önemi çok başka oluyor özellikle kdramalarda.. şarkıyla beraber sahneyi oyuncukluklarıyla tamamlıyorlar.
Bir çok favori dizim olsa bile; Nice Guy benim için zirveyi zorlar artık...