2012 yılı yapımları arasında izlerken en çok güldüğüm, sinirlendiğim ve zaman zaman ağladığım bir dizi Rooftop Prince. Uzun zaman önce olmasına rağmen hala neden bu diziyi yazmadığımı düşündüm ve hemen bloğumun başına geçtim.
Dizinin konusu; Joseon'da velihat prens olan Lee Gak; Velihat prensesin gizemli ölümünü araştırırken Lee Gak ve adamları Joseon döneminden günümüz Seul'üne 300 yıl sonrasına zamanda yolculuk yapıyor. Park Ha'nın evine düşmsiyle hikaye başlıyor. Prens ve onun üç adamını döneminin kıyafetleri içinde evinde görünce neye uğradığını şaşırıyor. İlk başta bunun komik bir şaka olduğunu düşünse de ilk başta onları başından savan sonrasın da olayın ciddiyetini anladıktan sonra evine alıyor.
Man Bo - Lee Gak(velihat prens)- Yong Sul- Chi San
Bu dört adamın Joseon döneminde yaşadığı hayat ile günümüzde insanların yaşadığı hayatın farklı olduğunu anlamaları geç olmadı allahtan. Benim dizi adına en çok güldüğüm olaylardan biri, günümüze adapte olma anlarıydı. İzlediğim dönemde gülme sesimle evi ayağa kaldırıyordum o derece. Park Ha'nın Bu adapte sürecini öğretmesi çok eğlenceliydi. Park Ha, evine düştüklerinde çok aç olduğu için onlara pilavlı omlet hazırlar onu yeme tarzları efendime söyleyeyim ardında tvden gelen sese ok atmları, pilav makinasından gelen sese susturun şunu diye bağırmları evin altını üstüne getirmelerine ilk kahkahamı atmıştım. Dönem kıyafetlerinden kurtulmaları için aynı eşofmanın 4 farklı renkte alması ve onlara çöpten kıyafet seçmesi, Hele bir sahne vardı ki hala aklıma geldikçe gülüyorum. Prensin yanında ki o üç şapşal Park Ha'nın kamyonetinde hep arkada duruyor olduklarından arabaya arkaya binin diyen prensi dinleyerek arkaya geçerler. Arabaya binen prensin arkada onları göremeyince inip bagajda onları görmesine uzun bir süre güldüm. Diş fırçalamayı, trafik ışıklarını ve alafranga tuvaleti nasıl kullanacaklarını öğrenmeleri kısaca bu adapte sürecine kahkahalarla tanık olmak çok güzeldi :)
Adapte sürecincen bahsetmişken birazda onlardan bahetmek istiyorum. Dizin en başta prensle prensesin çocuk yaşta ki evlenme sürecinden bahsediyor eş zamanlı olarak da Park Ha ve Se Na çocukluk hikayesini anlatıyor. Park Ha; öz annesi daha o bir yaşındayken terk ediyor. Babası Se Na'nın annesi ile evleniyor. 9 yaşındayken ablasının kıskançlığından dolayı onu bir kamyonetin arkasında terk ediyor. O kamyonet kaza yapınca da hafızasını yitiriyor. Küçük yaşta Amerikada bir aileye evlatlık veriyor ve uzun bir süre orda yaşıyor. Bu kadar çok acı olayı daha küçük yaşlarda yaşamasına rağmen hayata tutunmayı asla bırakmamış. Ona kötü davranan üvey ablaya rağmen hep iyi olmayı başaran bir kız Park Ha. Amerika'da bir barda çalışırken onu gören Yong Tae Yong ona gördüğü anda aşık olur. Yong Tae Yong; Kore'nin ileri gelen bir ailenin tek varisidir. Aile işleriyle alakası olmayan bir çocuktur. Onu görmeye gelen kuzenin işlerin başına geçmesini istemesiyle aralarında bir tartışma olur ,ona yumruk atan kuzeni yüzünden denize düşer ama vicdansız kuzen Yong Tae Moo onu kurtarmaz. Yong Tae Moo ; Yong Tae Moo'nun tam tersi bir yapıya sahiptir. Aslında ilk izlediğimden ne güzel kuzen bunlar desem de kendimi haksız çıkardım izlerken. Şirkette yönetici olan Tae Moo, kötü adam karakterinin dibine kadar ardında olabilecek bir karakter. Hırsları yüzünden Se Na'ya olan aşkından dolayı herşeyi yapabilecek derecede bir adam. Tae Moo Playfull Kiss'de izlemiştim. Orada ki karakteriyle tamamı ile zıt :). Se Na demişken; çocukluğunda ki kıskançlığı, para manyağı ve Park Ha'nın üvey ablasıdır. Daha küçük yaşlarda bile kıskançlığından kardeşin kaybolmasına sebep olmuştur. Kötü kadın rolünün hakkını seve seve vermiş bir kadın. Her ne kadar iyi yola gelse de finale doğru yinede sevmedim hiç bu karakteri..
Prens Lee Gak ve üç şapşal yaşadıkları dönemin 300 yıl sonrasına geldiklerinde Prensesin ölümünün gizemini çözmek için zaman yolculuğunu düşünürler. Dizi 20 bölüm olmasına rağmen konuyu abartmadı, sıkmadı. Sonuna kadar üzerinde ki gizemi sürdürdü. Gizemi finalde çözmüş olmalarına rağmen ben bir kere bile sıkılmadan acaba ne olacak ? diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi.
Se Na'nın Park Ha'ya neden bu kadar sevmediğini bir türlü anlayamıyordum. Kıskanç olursun, hırslı olursun da o kadar olmazsın. Bölümler ilerledikçe nefret duymaya başladım. Park Ha'nın elinde ne varsa alacağım diyerek yaşadı resmen dizi boyunca neyse ki çok bir şey yapamadı hatun. Dizinin son bölümlerinde Lee Gak'ın siz kardeşsiniz, aynı kandansınız demesiyle aklı başına geldi geç de olsa. Yine de sevemedim :( Daha bir çok sır açığa çıktı da o kadar detay vermeyeyim diyorum.
Lee Gak; Park Ha'yı sevdiğini anlaması uzun sürdü. Daha doğrusu amacının dışında olacağından kabullenmesi zor oldu. Park Ha'ya "Beni sevme" demesi finalden önce ki bölümde yok olduğu ve gözyaşlarına boğulduğu o sahne beni bitirdi, öldürdü resmen.. Bir ara inşallah finalinde rüya olarak bitirmez diye korkmadım desem yalan olur. En azından o şekilde bitirmediler. Sadece kendi adıma havada kalan bir konu var ki; Tae Yong muydu yoksa Lee Gak mıydı finalde ki ? :( Dizi genel olarak iyiydi. Tabi ki çelişkide kalınan anlar olmuş olsa da sırıtmadığını düşündüğümden çok da fazla umursamadım o kadarını..
Dizinin Ost'unda bahsetmeden geçemeyeceğim. Bütün duygusal sahnelerde bir şarkı vardı ki izleyiciyi ağla ağla sonuna kadar ağla diye düşünmüş olacaklar. Keza benim öyle oldu. Dizilerde mutlaka etkiyelen bir şarkı olmuştur onlardan biri Baek Ji Young'un güzel sesinden dinlediğimiz "After a Long Time" şarkısı. Harikaydı.
Dizinin bir çok olayına değindim fakat içeriğinden ve gizeminden çok bahsetmedim. Umarın izledikten sonra benim gibi memnun kalırsınız :)
Ha Ji-Min /Park Ha- Bu Young
Park Yoo Chun/ Lee Gak-Yong Tae Yong
Lee Tae Sung/ Yong Tae Moo
Jung Yoo Mi/Hong Se Na-Hwa Yong
Lee Min Ho/Song Man Bo
Jung Suk Won/ Woo Yong Sul
Choi Woo Shik/Do Chi San