29 Tem 2020

Crash Landing on You / Kore Dizisi



Dizi, bir Güney Koreli kadın ile bir Kuzey Koreli adamın arasındaki aşk hikâyesini konu almaktadır. Güney Kore'deki bir holdingin mirasçısı olan Yoon Se-Ri (Son Ye-Jin) yamaç paraşütü yaparken sert rüzgâr nedeni ile Kuzey Kore’ye acil iniş yapmak zorunda kalır. Burada, Kuzey Koreli bir subay olan Lee Jung-Hyeok (Hyun-Bin) ile karşılaşır. Lee Jung-Hyeok, Yoon Se-Ri’yi koruyup gizler ve bu süreçte gönlünü Yoon Se-Ri’ye kaptırır.

Hyun Bin dizide Kuzey Koreli bir subay olan Lee Jung Hyeok karakterini canlandırmaktadır. Daha önce Secret Garden, Hyde Jekyll, Me, Memories of the Alhambra  dizilerinde izledim. Jung Hyeok, Avrupa'da piyona eğitimi alan bir piyanistti aslında ama subay olan abisinin ölümü nedeniyle Kuzey Kore'ye döner ve onun gibi subay olmaya karar verir. Onun bu kararı almasındaki sebep ise, abisinin ölümünün arkasında gizemi çözmektir. 

Son Ye Jin dizide varlıklı bir ailenin kızı olan Yoon Se Ri karakterini canlandırmaktadır. Daha önce Personal Taste, Don't Look Back : The Legend of Orpheus, Something in the Rain  dizilerinde izledim. Dramların kadını diyorum Ye Jin'e. Müthiş bir dram oyunculuğu var. Fakat romantik komedi türünde harika işler çıkardığıda bir gerçek. Yoon Se Ri'nin her yaptığı olay ve bir marka değer var. Bir o kadarda şımarıktır. Bir gün paraşütle atlar ve bir olay sonucunda  Kuzey Kore askeri sınırları içinde kendini bulur. Lee Jung Hyeok ile macerası bundan sonra başlar.
Seo Ji Hye dizide Kuzey Koreli bir müzisyen olan Seo Dan karakterini canlandırmaktadır. Daha önce 49 Days, Jealousy Incarnate, Whisper, Black Knight: The Man Who Guards, Dinner Mate dizilerinde izledi. Annesi Pyongyang'da elit bir mağazanın sahibidir ve babası üst düzey bir devlet memurudur. Varlıklı ailesinden ve güzel bir kadın oluşundan daha çok yeteneklerine ve hayatta kalma azmine güvenen akıllı bir kadındır. Aynı zamanda Lee Jung Hyeok nişanlısıdır.

Kim Jung Hyun dizide zengin ve yakışıklı bir iş adamı olan Koo Joon Hee karakterini canlandırmaktadır. Daha önce Jealousy Incarnate, Eulachacha Waikiki,  The Time dizilerinde izledim. Kang Dong Goo, Bir gün, aniden ortadan kaybolur. O da birilerinden kaçmaktadır. Kuzey Kore'de Yoon Se Ri ile karşılaşırlar. Onun için işler Kuzey Kore'de daha farklı ilerleyecektir.

Başrol karakterleri kadar ilgi gören ve izlemekten keyif aldığım gençler. Lee Jung Hyeok'un altındaki askerleri. Se Ri'nin Kuzey Kore'de ki dostları. Se Ri ve askerler arasındaki bağ en az başroller kadar keyif verdi.
Senarist, klasik senaryoyu romantik komedi türüyle iyi eşleştirmiş. Tadında bir romantik komedi türü olarak iç açıcı hareketler, esprili diyaloglar ve olaylar vardı.  Hyun Bin zaten çok iyi oyuncu. Sevimli, dürüst, onurlu ve nazik bir karakteri canlandırıyor. Oyunculuğuna diyecek lafım yok ama dizinin öne çıkan ismi Son Ye Jin oldu. Havalı, şımarık bir zengin kadını canlandıran oyuncuları uzun süredir kimsede izlememiştim. Son Ye Jin o kadar çok dramatik dizilerde ve filmlerde oynadı ki onu böyle zıt bir karakterde izlemek çok keyif verdi. Şımarık mirasçı dengesini çok iyi oturttuğunu düşünüyorum. Fakat Yoon Se Ri karakterini bu kadar iyi yapan, bu karakteri destekleyen yardımcı karakterlerdi. Bazen köyün içindeki kadınlar bazen asker bazende aile üyeleri.. Bu insanların her biri Se Ri karakteriyle uyumluydu. Aralarındaki etkileşimi izlemek için can attığım zamanlar olmadığı değil. Senaristi tebrik etmek lazım, aradaki dengeyi çok güzel sağlamış. Yardımcı karakterlerin sahneleri arttıkça dizi daha çok içine çekiyor. Bu diziyle beraber Lee Sin Young dikkat çekti. Başrol oyunculuğunu kaptı bile.
Kuzey ve Güney Kore değerler ve kültür bakımından birbirinden zıt iki ülke. Kapalı bir kutu olan Kuzey Kore'nin erişilemezliği göz önüne alındığında yaşamları arasındaki farkı çok güzel işlemiş senarist. Dizide birbirlerinin farklı kültürleriyle nasıl başa çıktıklarını ilginç diyaloglarla göstermiş. Güney Kore izleyicisi, Kuzey Kore romantikliğini pek benimsedi. Tekrarlanan bazı ifadeler, seçilen aksesuarlar, diğer ayrıntıların yanı sıra ilişkilerin derinliği insana keyif veren türden. 

Hyun Bin ve Son Ye Jin arasındaki uyumu çok beğendim. Benim gibi düşünen çok kişi olacak ki Güney Kore'de aralarında aşk söylentileri bile çıktı. İkisinin kimyası çok uyumluydu.Koo Joon Hee ve Seo Dan  arasındaki kimyada uyumluydu. Ana karakterler dışında bu iki karakterin ilişkilerine dair daha çok şey görmek istedim. Seo Dan'ı canlandıran Seo Ji Hye bu diziden sonra Dinnet Mate dizisinde başrol olarak yer aldı. İlk bölümüne Kim Jung Hyu  sevgilisi olarak konuk oldu. Diziler ve oyuncular arası böyle durumları pek severim. Seo Dan karakteri çok soğuk ama onun buzlarını eritecek Joon Hee var. Jung Hyun komedi, romantik komedi, mizah konulu yapımlarda çok iyi fakat en çok dram dizilerinde yakıştığını düşünüyorum. Kesinlikle dramda yer almalı. 

Diziyi izleyenler bu sahneyi hatırlar. 
Büyük jest değil miydi?
,

Dizi müzikleri; 10cm "But it's Destiny" Yoon Mi Rae "Flower" Davichi "Sunset" Yerin Baek "Here I Am Again" Kim Jae Hwan "On One Day" Song Ga In "Picture Of My Heart" April 2nd "The Hill of Yearning" Guguda-Sejeong "All of My Days" So Soo Bin & Sohee (NATURE) "Good" Crush "Let Us Go" IU "I Give You My Heart" Nam Hye Seung & Park Sang Hee "The Wind of the Day"

Albümü dinlemek için; TIKLA

Dizinin bendeki önermesi; belki de sadece bir kişiyi sevmemiz gerekir. Bazı kişiler uzun süre aşık olmak için bekledi. Bazıları aşktan vazgeçti. Bazıları hiç aşık olmayı planlamamış da olabilir. Bu sadece kaderin ortaya çıkmasını beklemenin bir parçası. Yapıp ettiklerimizle veya yaşadıklarımızla aşk hakkında bildiğinizi düşündüğünüz her şey değişir. Her şeyi bırakıp onlar için her şeyi yapmaya istekli olur hale gelirsiniz. Sonunda, kader sizin tarafınızda olabilir veya olmayabilir. Ancak her iki durumda da, yollarınız ne kadar kısa olursa olsun, hayatınızı bir kişiye adamanın güzelliği vardır

Dizi için puanım; 10/10

19 Haz 2018

Something in the Rain / Kore Dizisi


JTBC kanalında yayınlanan 16 bölümden oluşan dizi, 30’lu yaşlarındaki bir kadının ) en yakın arkadaşının erkek kardeşine âşık olmasını konu almaktadır. Dizinin bir diğer adı Pretty Sister Who Buys Me Food. Netflix'in satın aldığı dizilerden biri olur.



Son Ye Jin dizide Yoon Jin A karakterini canlandırıyor. Daha önce  Personal Taste dizisinde izledim. 30’lu yaşlardaki Yoon Jin A, bir kahve şirketinde müdür olarak çalışmaktadır. "Her şey iyi olduğu sürece iyi bir hayat yaşarsın." sloganını benimsemiş birisidir ve hayatında da her şey iyidir. Ancak tüm bunlara rağmen içinde bir boşluk hissetmektedir. Bir gün, en yakın arkadaşı Seo Kyung-Sun’un  erkek kardeşi Seo Joon Hee  çalışmak için gittiği yurt dışından Güney Kore’ye geri döner. Çocuksu ve olgunlaşamamış biri olarak hatırladığı Seo Joon Hee artık farklı biri olarak görünmektedir.








Jung Hae In dizide Seo Joon Hee karakterini canlandırıyor. Daha önce  Bride of the Century, The Three Musketeers, Blood, White Nights, While You Were Sleeping, Prison Playbook dizilerinde izleidm. Bilgisayar oyunları enstitüsünde karakter tasarımcısı olarak çalışan Seo Joon Hee, 3 yıl boyunca alanında yurt dışında çalıştıktan sonra Güney Kore’ye döner. Yurt dışındaki özgür hayata alışan Joo -Hee başlarda dönmüş olduğuna sevinmez. Ancak bir gün ablasının arkadaşı Yoon Jin A  ile karşılaştıktan sonra bu konudaki düşüncelerinin hepsi değişir. Ona karşı olan ilgisini açıkça belli etmekten korkmasına rağmen gözlerini ondan alamaz.

Bundan sonrası ağır spolier içerir.

Bu dizi benim için çok başka bir yerde olacak. Her insanın başına gelebilecek bir durumu konu alan senaristi tebrik ediyorum.  Ben böyle ağır işleyen dizileri pek seyredemem ama bu dizinin her dakikasını büyük bir zevkle izledim. Her mimiği her hareketi... Bunun sebebi başrollerin uyumlu kimyası mı yoksa aşkı güzel aktarmaları mı ya da ikisinin de inanılmaz naif oluşu birbirlerini güzel sevmelerimi bilemiyorum. Çoğunluğun aksine her iki tarafında haklı ve haksız yönlerinin olduğu kanaatindeyim. Her ilişki de olduğu gibi. Fakat Jin A'ya fazla yüklenildiğini düşünüyorum. Bu nokta da biraz empati yapılmasını isterim. En yakın arkadaşınızın kardeşine aşık olursunuz adam sizden küçük. Bunu kalkıpta eşe dosta biz birbirimize aşığız diye açıklamak gerçekten zor. Hadi Jun Hee bir ablasına hesap veriyor Peki Jin A? Allah aşkına bir annesi var dünyaya bedel. Çocuğa yaptıkları kadın açısından da çok zordu. Elbette Jun Hee hiç birini hak etmedi ama annenizin sevdiğiniz adama bu şekilde davranması ve sizin hiçbir şey yapamamanız kötü bir durum. Annesinin karşı çıkması çoğunluğa abes gelmiş. Türkiye de bu tarz hikayeler çok olduğu için bana bu durum pek abes gelmedi. Bugün her ne kadar öyle değilmiş gibi gösterilse de birçok faktör ailelerin devreye girip iki insanın ayrılmasına sebep olabiliyor ya da birinden hoşlanıyorsanız ve aile değerlerinize bir şekilde uymuyorsa o kişiyi reddetmek zorunda kalabiliyorsunuz. Hadi ama bir sürü genç ailesinin önüne geçemeyip kaçarak evlenmek durumunda kalıyor. Aile önemli değilmiş gibi düşünüyoruz belki Kore olduğu ya da daha modern gözüyle baktığımız için. Ancak kültürel özelliklerimiz çok benzer ki ebevynlerin bazı konulara takılıp ilişkileri onaylamaması her toplumda görülebilecek bir şey. Neyse uzatmayayım Jin A ailesiyle arkadaşlarıyla işiyle savaşmak durumunda kaldı. En yakın arkadaşıyla arası açıldı. Ateş hattı gibi bir ortamda sevdiği adamdan ya benimle gel ya da ben gideceğim sözlerine maruz kaldı. Jun Hee gerçekten çok güzel seven bir adam lafım yok ve bu durumlardan yorulmuş olması çok normal gerçekten. Jin A'nın annesi patavatsız ve gözü kararınca dünyayı görmeyen bir tip. Ama böyle insanlar her yerde var malesef. Jun Hee bu kötü olaylara göğüs germeye çalıstı çok sağduyulu ve beyfendi tavırlar sergiledi gerçekten çok beğendim. Ama o son olaylar da Jun Hee doğru yapmadı. Kaçmanın çözüm olmadığı bir gerçek ki bir kadınla karşılıklı konuşmadan ondan bütün herşeyini geride bırakıp başka bir ülkeye gitmesini beklemek bana göre yanlış. Evet aşk güzel bir şey büyük bir şey ama herşey değil. İki tarafta çok yoruldu bu süreçte. Ama bence Jin A daha çok yoruldu buna rağmen iyi idare etti. ve araya bir ayrılık girmesi bana göre güzel oldu böylece birbirlerinin kıymetini daha iyi anlamış oldular. Ayrıca Jin A sevgili edinmiş olabilir bu süreçte bu çok normal Jun Hee'nin sevgilisi olup olmadığını bilmiyoruz bunu bize yansıtmadılar sonuçta. bu noktada Jin A için hemen birini bulmuş sözleri bence yanlış. Gelmeyecek bir gideni beklemiş de olabilirdi sonuçta. Herkes bir şekilde hayatına devam etti. En sevindirici olay iş yerindeki davasını kazanmış olması ve işten ayrılıp sahil kasabasına yerleşip dinlenmeyi seçmesi bence. Söylenecek daha bir sürü şey var ancak uzatmanın manası da yok. Ben diziyi çok sevdim her yönüyle.. ve sonunu bu şekilde bitirmeleri de hoş olmuş hikayenin tamamını herkesin kendi hayal dünyasına bırakmışlar. Eh tabi gönül isterdi ki onların aşk dolu sahnelerini daha fazla izleyelim ama bu kadarı bile çok güzeldi. 
Bu sahne çok hoşuma gitti. Karakterlerin birbirleriyle 
olan uyumuna bayıldım

Kim ne derse desin  çocuk çok sevdi hepimizin hayalindeki sevgiyi Jin A'ya yaşattı. Kızın gözünün içine bakıyordu, her ne kadar kızın annesine daha fazla sabredemeyip Amerikaya gitmek isteyip ayrılmak zorunda kalsalarda onun aşkı dizi boyunca süperdi. Kıza gelince oda sevdi ama yaptığı yanlışlar bencilliktendi. 




Dizinin müzikleri konusu kadar naifti. Hatta şarkılara göre dizinin yazıldığını bile düşündüm. Rachael Yamagata "Something In The Rain" Rachael Yamagata "La La La" Carla Buruni "Stand By Your Man" Bruce Willis "Save The Last Dance For Me" benim dikkatimi çeken şarkılar oldu.

albümü dinlemek için; TIKLA

Yine de iyi çift kimyasına sahip, naif, sevecen, entrikasız, sanal değil de gerçekten gizli kameradan gösteriliyormuş gibi doğal ve bir yanıyla gerçekçi ve cesur bir diziydi. Cesur yaklaşım derken sadece tensellikten bahsetmiyorum. Ana akım kdamalarda kız tarafı açık olmaz, kaçar, kabullenmez, kendini naza çeker, oğlansa astığı astık, maçodur da sonra yumuşar filan...Oysa Pretty Noona'nın oyuncuları bu klişelerden kaçınıp uzatmadan çift olabildiler. Bu noktadan bakıldığında, konu bilindik olsa da işlenişi görece doğal ve yenilikçiydi.  Öte yandan sevginin yanı sıra mobbing konusuna değinmesiyle farklılık yaratmaya çalışılmış ama nedendir bilinmez asıl temayla doku uyuşmazlığı sebebiyle hayli ayrıksı kalmış,üstelik olumlu yönde ilerlerken son iki bölümde 180 derece dönüş yapılarak statüko korunmuş ve bir şeylerin değişmeyeceği vurgulanmış oldu ki anlam vermek zordu. Belki de gerçek buydu. Yabancı siteler olsun, bu platform olsun,son bölümlerde Jin Ah'ın günah keçisi ilan edilmesi beni şaşırttı doğrusu. Neymiş,her şeyi bırakıp Joon Hee'yle Amerikaya gitmeliymiş. Peki Jin Ah'ın mücadelesi ne olacaktı...annesiyle anlaşamasa da bir ailesi,işi yok muydu? Joon Hee'nin enine boyuna konuşmadan,tartışmadan yaptığı teklif bencilce değil miydi? Nitekim sonunda Jin Ah'sız yapamayacağını anlayıp özrünü diledi,onlar kavuştu, bu masal da bitti biz çıkalım kerevetine hesabı.

PS: Geçenlerde Jin Ah'ın kardeşini oynayan Wi Ja Hoon'un bir ropörtajını izledim, dizidekinin aksine öyle güler yüzlü,öyle tatlıydı ki bayıldım.Ses getirecek bir sinema filminde oynamış, ufku açık olsun.

Dizi için puanım; 8,7/10