24 Oca 2020

Tune in For Love / Kore Filmi


Tune in For Love 28 Ağustos 2019 yılında vizyona girdi. Senaristliğini  Lee Sook Yun ve yaparken Jung Ji Woo yönetmen koltuğundan onlardan biri olan Jung Ji Woo  oturmakta. Başrollerinde Kim Go Eun ve Jung Hae In yer alıyor. Yönetmen daha önce Kim Go Eun ile Eungyo filminde 2012 yılında beraber çalıştı.

Tune in For Love filmi 1994 yılında, şarkıcı Yoo Yeol’un “Müzik Albümü” adlı radyo programında DJ olduğu ilk gün Mi Soo (Kim Go Eun), Hyun Woo (Jung Hae-In) ile tanıştı. Hyun Woo, ıslah evinden yeni çıkmış ve Mi Soo’nun ablası Eun Ja’nın (Kim Guk-Hee) işlettiği ekmekçide yarı zamanlı çalışmaya başlar. Mi Soo başta Hyun Woo’dan korksa da zamanla yakınlaşmaya başlamışlar ve aile gibi olurlar. Hyun Woo geçmişte yaşanan kötü bir olaydan dolayı çok pişmanlık yaşasa da bu durumu kimseyle konuşmak istemiyordur. Bir gün Hyun Woo’nun arkadaşları ekmekçi dükkanına gelir ve birlikte dükkandan ayrılırlar. Mi Soo, Hyun Woo’nun bir daha gelmeyeceğini düşünse de gelecekte yolları yine kesişecektir.

Gerçek hayattan basit ama çok güçlü bir film. Onların aşk hikayesi 1994'ten 2005'e kadar uzanıyor ve radyo, telefon kulübesi, Windows 95, flip telefon ve benzeri retro teknolojiyi görüyoruz. 90'larda büyüyen izleyiciler için güzel bir anı.  Jung Jae In ve Kim Go Eun arasındaki kimya çok iyiydi ve üyler diken diken diken etti. Oyuncular bu film için mükemmel bir seçimdi. Hikaye, müziğin yıllar boyunca nasıl değiştiğine ve aynı zamanda her ikisinin de yayınlanmasının ilk gününden beri sevdiği bir radyo programı üzerinden işleyişi çok güzeldi.

17 Tem 2019

One Spring Night / Kore Dizisi



MBC ve Netflix kanalında yayınlanan One Spring Night dizisi 32 bölümden oluşuyor. Her bölüm 35dakika sürüyor. Dizinin senaristliğini Kim Eun yapıyor. Yönetmen koltuğunda ise An Pan Seok oturuyor. An Pan Seok'u Secret Affair, Heard It Through the Grapevine ve Something in the Rain dizilerini izleyen tarzını bilir. One Spring Night dizinin oyuncu kadrosu hemen hemen Something in the Rain kadrosuyla aynı diyebilirim.

Dizi, hayatındaki mutluluğu ön planda tutmaya çalışan Lee Jung In  ile bekar bir baba olan Yoo Ji Ho’nun arasındaki aşk hikâyesini konu almaktadır. Her ikisininde tanışması beklenmedik olur. Belki de sadece bahar gelmiştir ve her şey mümkündür.


Han Ji Min; dizide Lee Jung In karakterini canlandırıyor. Rooftop Prince, Hyde Jekyll, Me, Familiar Wife, The Light in Your Eyes  dizilerinde izledimLe jung In, bir kütüphanecidir ailesinden bağımsız tek başına yaşamaktadır. Han Ji Min enteresan bir kadın. İzlediğim rollerden biride mi onu yakışmaz. Her biri birbirinden farklı karakterler ve hepsini başarıyla canlandırdığı kanısındayım. Onun rollerine bayıldım!  Birde minyon oluşunun verdiği avantajdan ötürü beraber rol aldığı aktörlerle uyumluydu.


Jung Hae In; dizide Yoo Ji Ho karakterini canlandırmaktadır. Daha önce Bride of the Century, Blood, Reply 1988, White Nights,  Goblin, While You Were SleepingPrison PlaybookSomething in the Rain dizilerinde izledim. Ji Ho bekar bir baba, eczacı ve sıcak kalpli birisidir. Jung Hae In Prison Playbook sonrasında ilk başrolünü Something in the Rain dizisinde aldı. Oradaki karakterinden sonra böyle bir karakteri için hiç yabancılık çekmedim. Bu tarz diziler ona yakışıyor.


Kim Joon Han, dizide Kwon Ki Seok karakterini canlandırıyor. Daha önce Prison Playbook ve The Time dizilerinde izledim. Kwon Ki Seok, Lee Jung In'in uzun zamandır erkek arkadaşıdır. Zengin bir aileye sahiptir. Bir bankada bölüm başkanı olarak çalışmaktadır ve kariyerinde oldukça başarılıdır. Onuna ailesinden bir tek babası var ve statü gereki Lee Jung In'i gelini olarak istememiştir. Joon Han yavaş yavaş dikkat çekmeye başlayan aktörlerden biri. Dizide en çok rolünün hakkını kim verdi? derseniz. Kesinlikle Kim Joon Han derim.


Bu dizi en çok neyi sevdin?

Sakinliğini, doğallığını, duygusunu, dramı, samimiyeti, arkadaşlık ve kardeşlik bağını..

Bu dizide en çok neyi sevmedin?

Aldatılmışlık ve terk edilen tarafın yüzsüzlüğü. Kızların babasını. En büyük kız kardeşin eşini.


Sessiz sakin gözüken, sonbahar tadında bir diziydi. Diziyi her izlediğimde  Something in the Rain aklıma geldi durdu. Yönetmen aynı olunca aynı tadı yakalayabildim. Hayatın içinden bir konu. Her herkesin yaşayabileceği duygu karmaşası. İşte bu duygu karmaşasını ekrana çok güzel taşıdılar. En güzeli ise iki ana karakter çok güzel sevdi. Terk edilen Ki Seok ise sevdiğini zannetti ama sevgiyi başaramadı. Onun sevgisi hırsa döndü. Alışkanlık olan ilişkisini bir üst seviyeye taşıyamadı.

Jung Jae In, Something in the Rain dizisinde "Duyguyu en iyi yansıtan oyuncu" ödülü verilmişti. Net olarak ödülün hakkını vermeye devam ediyor. Prison Playbook diziden psikopat gibi görünen bir karakteri de başarıyla canlandırmıştı. Fakat bu dizide bambaşkaydı. Bir baba olarak izledik onu. Hem de bekar bir baba. Kendinin önünde tuttuğu minik oğlu ve o. Onların öyküsüne sonrada dahil olan bir kadın. Ne kadar zor değil mi toplumda bekar baba olmak? Ön yargıları.. 

Lee kardeşlerin en küçüğü Jae In sen nasıl tatlı bir kardeşsin öyle. Ablasının şiddet gördüğüne tanık olduğunda ne de güzel yakasından tuttuğu gibi kovdu evden eniştesini. Çok dizinin en hakkaniyetli karakteriydi. Hovarda gibi gözüküyor ama ailesine düşkün küçük bir kız çocuğundan farklı değildi.
 

 Lee Jung In'in babası dizi boyunca seni hiç sevmedim. Hiç!

Dizinin konusu bir yana müzikleri de harikaydı. Rachael Yamagata "No Direction" Oscar Dunbar "Spring Rain" Rachael Yamagata "Is It You" Rachael Yamagata "We Could Still Be Happy" Carla Bruni "Spring Waltz" dizi kadar naif şarkılar..

Sonbahar geldiğinde eline kahveni al ve izle. Çünkü o baharın renklerini hissedebileceğiniz bir yapım. Karmaşıklık yok aksine naif bir dizi. Sevgi ve hırsın bir arada olduğu harika bir yapım. Ben izlerken her bir karakterin içine girdim.  Hepsinden kendime bir pay buldum. Umarım sizinde seveceğiniz bir yapım olur.



Dizi için puanım; 10/10

19 Haz 2018

Something in the Rain / Kore Dizisi


JTBC kanalında yayınlanan 16 bölümden oluşan dizi, 30’lu yaşlarındaki bir kadının ) en yakın arkadaşının erkek kardeşine âşık olmasını konu almaktadır. Dizinin bir diğer adı Pretty Sister Who Buys Me Food. Netflix'in satın aldığı dizilerden biri olur.



Son Ye Jin dizide Yoon Jin A karakterini canlandırıyor. Daha önce  Personal Taste dizisinde izledim. 30’lu yaşlardaki Yoon Jin A, bir kahve şirketinde müdür olarak çalışmaktadır. "Her şey iyi olduğu sürece iyi bir hayat yaşarsın." sloganını benimsemiş birisidir ve hayatında da her şey iyidir. Ancak tüm bunlara rağmen içinde bir boşluk hissetmektedir. Bir gün, en yakın arkadaşı Seo Kyung-Sun’un  erkek kardeşi Seo Joon Hee  çalışmak için gittiği yurt dışından Güney Kore’ye geri döner. Çocuksu ve olgunlaşamamış biri olarak hatırladığı Seo Joon Hee artık farklı biri olarak görünmektedir.








Jung Hae In dizide Seo Joon Hee karakterini canlandırıyor. Daha önce  Bride of the Century, The Three Musketeers, Blood, White Nights, While You Were Sleeping, Prison Playbook dizilerinde izleidm. Bilgisayar oyunları enstitüsünde karakter tasarımcısı olarak çalışan Seo Joon Hee, 3 yıl boyunca alanında yurt dışında çalıştıktan sonra Güney Kore’ye döner. Yurt dışındaki özgür hayata alışan Joo -Hee başlarda dönmüş olduğuna sevinmez. Ancak bir gün ablasının arkadaşı Yoon Jin A  ile karşılaştıktan sonra bu konudaki düşüncelerinin hepsi değişir. Ona karşı olan ilgisini açıkça belli etmekten korkmasına rağmen gözlerini ondan alamaz.

Bundan sonrası ağır spolier içerir.

Bu dizi benim için çok başka bir yerde olacak. Her insanın başına gelebilecek bir durumu konu alan senaristi tebrik ediyorum.  Ben böyle ağır işleyen dizileri pek seyredemem ama bu dizinin her dakikasını büyük bir zevkle izledim. Her mimiği her hareketi... Bunun sebebi başrollerin uyumlu kimyası mı yoksa aşkı güzel aktarmaları mı ya da ikisinin de inanılmaz naif oluşu birbirlerini güzel sevmelerimi bilemiyorum. Çoğunluğun aksine her iki tarafında haklı ve haksız yönlerinin olduğu kanaatindeyim. Her ilişki de olduğu gibi. Fakat Jin A'ya fazla yüklenildiğini düşünüyorum. Bu nokta da biraz empati yapılmasını isterim. En yakın arkadaşınızın kardeşine aşık olursunuz adam sizden küçük. Bunu kalkıpta eşe dosta biz birbirimize aşığız diye açıklamak gerçekten zor. Hadi Jun Hee bir ablasına hesap veriyor Peki Jin A? Allah aşkına bir annesi var dünyaya bedel. Çocuğa yaptıkları kadın açısından da çok zordu. Elbette Jun Hee hiç birini hak etmedi ama annenizin sevdiğiniz adama bu şekilde davranması ve sizin hiçbir şey yapamamanız kötü bir durum. Annesinin karşı çıkması çoğunluğa abes gelmiş. Türkiye de bu tarz hikayeler çok olduğu için bana bu durum pek abes gelmedi. Bugün her ne kadar öyle değilmiş gibi gösterilse de birçok faktör ailelerin devreye girip iki insanın ayrılmasına sebep olabiliyor ya da birinden hoşlanıyorsanız ve aile değerlerinize bir şekilde uymuyorsa o kişiyi reddetmek zorunda kalabiliyorsunuz. Hadi ama bir sürü genç ailesinin önüne geçemeyip kaçarak evlenmek durumunda kalıyor. Aile önemli değilmiş gibi düşünüyoruz belki Kore olduğu ya da daha modern gözüyle baktığımız için. Ancak kültürel özelliklerimiz çok benzer ki ebevynlerin bazı konulara takılıp ilişkileri onaylamaması her toplumda görülebilecek bir şey. Neyse uzatmayayım Jin A ailesiyle arkadaşlarıyla işiyle savaşmak durumunda kaldı. En yakın arkadaşıyla arası açıldı. Ateş hattı gibi bir ortamda sevdiği adamdan ya benimle gel ya da ben gideceğim sözlerine maruz kaldı. Jun Hee gerçekten çok güzel seven bir adam lafım yok ve bu durumlardan yorulmuş olması çok normal gerçekten. Jin A'nın annesi patavatsız ve gözü kararınca dünyayı görmeyen bir tip. Ama böyle insanlar her yerde var malesef. Jun Hee bu kötü olaylara göğüs germeye çalıstı çok sağduyulu ve beyfendi tavırlar sergiledi gerçekten çok beğendim. Ama o son olaylar da Jun Hee doğru yapmadı. Kaçmanın çözüm olmadığı bir gerçek ki bir kadınla karşılıklı konuşmadan ondan bütün herşeyini geride bırakıp başka bir ülkeye gitmesini beklemek bana göre yanlış. Evet aşk güzel bir şey büyük bir şey ama herşey değil. İki tarafta çok yoruldu bu süreçte. Ama bence Jin A daha çok yoruldu buna rağmen iyi idare etti. ve araya bir ayrılık girmesi bana göre güzel oldu böylece birbirlerinin kıymetini daha iyi anlamış oldular. Ayrıca Jin A sevgili edinmiş olabilir bu süreçte bu çok normal Jun Hee'nin sevgilisi olup olmadığını bilmiyoruz bunu bize yansıtmadılar sonuçta. bu noktada Jin A için hemen birini bulmuş sözleri bence yanlış. Gelmeyecek bir gideni beklemiş de olabilirdi sonuçta. Herkes bir şekilde hayatına devam etti. En sevindirici olay iş yerindeki davasını kazanmış olması ve işten ayrılıp sahil kasabasına yerleşip dinlenmeyi seçmesi bence. Söylenecek daha bir sürü şey var ancak uzatmanın manası da yok. Ben diziyi çok sevdim her yönüyle.. ve sonunu bu şekilde bitirmeleri de hoş olmuş hikayenin tamamını herkesin kendi hayal dünyasına bırakmışlar. Eh tabi gönül isterdi ki onların aşk dolu sahnelerini daha fazla izleyelim ama bu kadarı bile çok güzeldi. 
Bu sahne çok hoşuma gitti. Karakterlerin birbirleriyle 
olan uyumuna bayıldım

Kim ne derse desin  çocuk çok sevdi hepimizin hayalindeki sevgiyi Jin A'ya yaşattı. Kızın gözünün içine bakıyordu, her ne kadar kızın annesine daha fazla sabredemeyip Amerikaya gitmek isteyip ayrılmak zorunda kalsalarda onun aşkı dizi boyunca süperdi. Kıza gelince oda sevdi ama yaptığı yanlışlar bencilliktendi. 




Dizinin müzikleri konusu kadar naifti. Hatta şarkılara göre dizinin yazıldığını bile düşündüm. Rachael Yamagata "Something In The Rain" Rachael Yamagata "La La La" Carla Buruni "Stand By Your Man" Bruce Willis "Save The Last Dance For Me" benim dikkatimi çeken şarkılar oldu.

albümü dinlemek için; TIKLA

Yine de iyi çift kimyasına sahip, naif, sevecen, entrikasız, sanal değil de gerçekten gizli kameradan gösteriliyormuş gibi doğal ve bir yanıyla gerçekçi ve cesur bir diziydi. Cesur yaklaşım derken sadece tensellikten bahsetmiyorum. Ana akım kdamalarda kız tarafı açık olmaz, kaçar, kabullenmez, kendini naza çeker, oğlansa astığı astık, maçodur da sonra yumuşar filan...Oysa Pretty Noona'nın oyuncuları bu klişelerden kaçınıp uzatmadan çift olabildiler. Bu noktadan bakıldığında, konu bilindik olsa da işlenişi görece doğal ve yenilikçiydi.  Öte yandan sevginin yanı sıra mobbing konusuna değinmesiyle farklılık yaratmaya çalışılmış ama nedendir bilinmez asıl temayla doku uyuşmazlığı sebebiyle hayli ayrıksı kalmış,üstelik olumlu yönde ilerlerken son iki bölümde 180 derece dönüş yapılarak statüko korunmuş ve bir şeylerin değişmeyeceği vurgulanmış oldu ki anlam vermek zordu. Belki de gerçek buydu. Yabancı siteler olsun, bu platform olsun,son bölümlerde Jin Ah'ın günah keçisi ilan edilmesi beni şaşırttı doğrusu. Neymiş,her şeyi bırakıp Joon Hee'yle Amerikaya gitmeliymiş. Peki Jin Ah'ın mücadelesi ne olacaktı...annesiyle anlaşamasa da bir ailesi,işi yok muydu? Joon Hee'nin enine boyuna konuşmadan,tartışmadan yaptığı teklif bencilce değil miydi? Nitekim sonunda Jin Ah'sız yapamayacağını anlayıp özrünü diledi,onlar kavuştu, bu masal da bitti biz çıkalım kerevetine hesabı.

PS: Geçenlerde Jin Ah'ın kardeşini oynayan Wi Ja Hoon'un bir ropörtajını izledim, dizidekinin aksine öyle güler yüzlü,öyle tatlıydı ki bayıldım.Ses getirecek bir sinema filminde oynamış, ufku açık olsun.

Dizi için puanım; 8,7/10

19 Nis 2018

Prison Playbook / Kore Dizisi


TVN kanalının bir efsanesi daha dizi listemde en baş sıralara yerleşti. Reply 1988, Reply 1994, Reply 1997 dizilerinin yönetmeninden de bu beklenirdi. Bu afişten böyle bir dizi çıkabileceğini kim tahmin ederdi ki? Cidden izlemeye karar verirken baya kararsızdım, kara mizah denince bayağı kara bekliyordum ve sevdiğim oyuncular olunca izlemeden duramadım. Bir baş yapıtla karşılaştım. Oyuncuların her biri harikaydı. Kötü karakter olarak atfettiğimiz oyuncuları iyi rollerde görmek çok keyifliydi. Artık kötü rollerde oynarlarken nefret edebilir miyim bilmiyorum.

Bir dizinin bu kadar çok karaktere yer verdiğine çok az tanık oluruz. Hemen hemen her karakterin hikayesine bir şekilde dokunduk. Bunda dizinin bölüm süresinin büyüklüğünün etkisi var tabi ki. Her haliyle hepsi birer başroldu kesinlikle.Kıyıdan köşeden izlediğim oyunculara genel çerçeveden bakmak ve bundan sonraki projelerini izlerken buradaki karakterlerini anımsamak gerçekten zevkli olacak. Dizide çok fazla karakter olduğu için her birine yer veremeyebilirim. Fakat bana dokunan oyunculara yer vereceğim.

Bundan sonra spolier içerir.
Kim Je Hyuk karakterini Park Hae Soo canlandırıyor. Daha önce Six Flying Dragons, The Legend of the Blue Sea, The Liar and His Love dizilerinde izledim. Kim Jae Hyuk başarılı bir beysbol oyuncusudur. Kardeşine tecavüz etmeye çalışan birini öldürmesiyle hapise giriyor. Neyse ki Sorunsuz bir şekilde çıktı da sahada görebildik, bir ara dedim gerçekten gözünü kararttı her şeyi bırakıyor galiba ve haksız da sayılmazdı ne yazık ki, yoktan yere insanın damarına bastı o pislik,Müebbet ortaya çıkıp öldürdüğünde yine çok içlendim, teşekkürü çok içtendi ve yaptığı şey paha biçilemez bir şey olmasına rağmen senin için en azından bunu yapabildim dedi Kim Jae Hyuk'un verdiği röportajda herkese tek tek(birini unutmadı herhalde di mi?) teşekkür etmesi de benim için çok anlamlıydı, özel timin şefine varana kadar özenle ve vefa ile teşekkür etti ben de yüzlerindeki o gülumsemeleri gördüm ya cidden  mutluluk sebebi.
Jung Kyung Ho; dizide Lee Joon Ho karakterini canlandırıyor. Daha önce Sorry, I Love You, Cruel City, Endless Love, Fall in Love with Soon-JungOne More Happy EndingMissing Nine, High-End Crush dizilerinde izledim. Teğmen Lee ile olarak karşımıza çıkan başarılı aktör hiç kuşkusuz en iyi karakterlerinden birine hayat verdi. Eski bir beysbol oyuncusu olan Joon Ho bir olay sonucu beysbolu bırakmak zorunda kalmıştır. Kim Je Hyuk ile kardeş gibi yakın büyümüş ve beysbol oynamışlardır. Lee Joon Hoo tuttuğunu koparan her işi başaran bir karakterdir. Onların yolları yıllar sonra hapishanede kesişti. Kim Je Hyuk'un tekrardan sahalara dönebilmesinde büyük etken olmuştur.
Han Yang yani nam- değer keş. Bu karakteri  Lee Kyu-Hyung canlandırıyor. Daha önce Goblin dizisinde izledim. Kyu Hyung müzikal oyuncusu. Bu karakteri onun dışında kimse canlandıramazdı sanırım. Dizi boyunca en çok izlemekten keyif aldığım karakterlerden biriydi. Hayal kırıklığım ve üzüntüm öyle derindi ki ağlayamadım hatta ilk etapta algılayamadım bile. Aklımdan türlü  düşünceler geçti  "Acaba hapse girmeden önceki yakalanışını mı gösteriyorlar" dedim ama "Hayır", Polis arabası geçerken Ji Won yani sevgilisi hala restoranın önündeydi. Ve evet ilk etapta ben de neden ailesi yine de almaya gelmedi ki diye kızsam da daha doğrusu çıkıp kimse olmadığı için üzüldüğünü görünce üzülsem de bu yaptığını haklı çıkarmaz çünkü o insanları ikna eden de oydu o halimi görmenizi istemiyorum dedi, kendi iradesi olmalı her zaman birileri yanında olamayabilir, olmak zorunda da değil... Yazık oldu, iç yaktı keş.
Yüzbaşı Yoo karkaterini Jung Hae In canlandırdı. Daha önce Bride of the Century,  The Three Musketeers, Blood, White Nights,  While You Were Sleeping dizilerinde izledim. Dizinin üçüncü bölümden sonra dahil oldu. Sen güzel bir karakterdin öyle. Hem narin hem de naif. Fakat ilk başlarda göz korkutucu biriydi. O abi dedikçe ben içleniyorum, adeta nefesimi tutup onu dinliyorum.Zarfı açarken hop oturup hop kalktım. Mululuktan ağlaması çok içime dokundu. Suçsuz yere giden günlerinin hesabını soracak olması diziyi açısıan üst seviyelere çıkardı. Jung Hae In cidden sonradan keşfedilen bir aktör oldu. İlk başrolünü bundan sonraki dizisinde kaptı bile. Oysaki uzun zamandır sektörün içinde  While You Were Sleeping dizisinden sonra dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.

Choi Moo Sung, dizide Kim Min Chul karakterini canlandırıyor. Daha önce Cruel CityEmpress Ki, Heart to Heart,  Awl, Reply 1988Uncontrollably FondWeightlifting Fairy Kim Bok-Joo, Lookout dizilerinde izledim. Kim Chul hapis hayatına başlamadan önce kabadayı olarak anılıyormuş. Yolu bir şekilde hapishaneye düşüyor. Ömür boyu mühebbet ceza alıyor. Kim Je Hyuk'un başka hapishaneye transferinin ardından karşımıza yanlış hatırlamıyorsam ya 3 ya da 4.bölümde çıkıyor. İlk izlenimde yeni düşman sen misin dedirtse de yılların vermiş olduğu yorgunlukla uysal biri haline dönmüştür.

Park Ho San dizide Kaist karakterini canlandırıyor. Daha önce Liar Game, Wanted, Defendant dizilerinde izledim. Onunda yolu bir şekilde hapishaneye düşüyor. Adamda kafa zehir gibi çalışıyor ama bir türlü normal çalışmıyor. Onunla Han Yang ile olan kapışmalarını izlemek aşırı keyif verdi. Hele aldatıldığını öğrendiği o bölüm gülmekten öldüm. Bu adamın tiplemeleri ve konuşma tarzına bayıldım.
Kang Seung Yoon; dizide Jean Valjean karakterini canlandırıyor. Seung Yoon Winner grubunun lideri. Uzun metrajlı ilk kez bir dizide yer aldı. Onunda yolu bir şekilde hapishaneye düşüyor. Kim Min Chul'a baba diye diye dolaştı. Aslında diziden ayrılmasına çok üzülmüştüm. En azından kendini hangi konuda yetiştireceğini bularak ayrıldı ama ne bileyim dizi boyunca yer alsa olurdu. Tabi gitmeden önce Kim Min Chul'a bir kazık attı ama sonradan kendini toparlaması mutlu etti. Kang Seung Yoon dizide Busanlı bir genç olarak aksanı efsaneydi. Kendisi reelde deBusanlı olduğu için pek zorlanmadı. 
Jung Woong In; dizide Teğmen Paeng karakterini canlandırıyor. Daha önce I Can Hear Your Voice, Empress Ki, Pinocchio, My Sassy Girl  dizilerde izledim. Teğmen Paeng, cidden belki de hakkında yorum yapamayacağım tek karakter, çok katmanlı, çok derinlikli, muhteşem bir adam. Muhteşem bir detay.

Senarist gerçekten ilmek ilmek işledi her şeyi, övecek söz bulamıyorum. En son Memur Paeng'in bölümlerdir merak ettiğimiz soruyu sorup "Teğmen Na'nın bir geçmişi mi var da bu hale gelip" demesi ve "yok be hep böyleydi" cevabını almasıysa senaristin bizi ufakça çimdiklemesi gibiydi. Zira dizi boyunca ilk görüşte sevemeyeceğimiz bazı karakterleri geçmişleri sayesinde sevdik, gerçek hayatta yüzüne bakmayacağımız insanlarla empati kurduk falan. Ama senarist dedi ki gerçek dünya her zaman da böyle değildir, bazıları öyle oldukları için öyledirler ve çiçekli bahçenizin yollarında koşmuyorsunuz. Dönüp dolaşıp şuna geliyorum ki, iyi ki bu diziyi izleme kararı almışım, zira harika bir diziydi. 

Senaryo hayat dersi veren, güldüren, ağlatan türdendi. Min Chul ajusshinin kel olan adam o hücreye geldiğinde sırf onu korkutmak için yıllardır kullanmadığı ganpe pençelerini çıkarması mesela, ya da Jae Hyuk'un hiç bir şeye tav olmayıp arkadaşlarına zarar gelince o sapık herife kızması, gerektiği yerde salak gevzek gerektiği yerde akıllı uslu birisinin olması. Teğmen Peangın serseri deyip durması ama aslında sevgi sözü olarak kullanması daha bahsetmediğim onlarca ayrıntı içeriyor.

İnsana ruhu olduğunu hissettiren, mutlaka ve mutlaka izlenmesi gereken, insanı çok daha derinlere inerek ruhumuza dokuna bir dizi. Tanımlayacak kelimeleri tam olarak bulamıyorum. Sözcüklere sığdırılamayacağını söylememe gerek yok sanırım. My Life adlı OST'yi dinlerken hem şöyle bir durup kendimize, hayatımıza bakıp memnuniyet duyuyoruz.

Joon Ho, Je Hyuk'un kız kardeşiyle cidden çok hoş bir ilişki içindeydi. İkisi de çocukluk aşkına geri dönmüş oldu. Je Hyuk'a ilişkilerini haber veriş şekli de çok komikti iyi buldu yerini. Kaist'i ve Doktor Ko'yu göremedik, bekledim durdum ama yok. Jean Valjean Min Chu'u almaya gelmiş o kadar duygulandım ki, belki de içeride adama o pisliği yapmasaydı bu kadar vefalı olmayacaktı, sonuçtan memnunum ama keşke görebilseydik çok isterdim. Flashbackleri de ayrı güzeldi. İnsan anladıkça, geçmişlerini tanık oldukça dizinin içine daha rahat giriyor. Şef Nanın flashbackini senaristin final bölümüne saklaması da beni ayrı güldürttü. Normal hapishane dizilerinde gardiyanların hayatına hiç değinilmez ama burada çoğunun hayatını biliyoruz ve bu beni çok mutlu ediyor. Bir hikayeyi 2 taraftan da dinlemek gibi. Müzik efektleri harikuladeydi. Tam diyorsun aa duygusal müzik çalıyor demekki üzgün bi şey olacak sonra bi anda o müziği kesip olayı mizaha çeviriyorlar. Daha bunun gibi onlarca sahne vardı ne kadar düşünülmüş bir dizi olduğunu gösteren.

Müdürü de çok seviyorum dongseng dongseng diye dolaşması çok güzeldi. Kim Jae Hyuk hyung dedikçe nasıl hoşuna gidiyor resmen kendinden geçiyordu. Şef Na'yı her şeye rağmen sevdim, zaman zaman kızdırsa da son bölümde özellikle kuralcılığını daha net gördük ve bir açıdan cidden eğlenceliydi.

 Kim Sung Cheol, dizide Beobja karakterini canlandırdı. İlk çıkışıydı. İlk olmasına rağmen güzel bir oyunculuk sergiledi. Dizinin ilk bölümlerinde diziden çıktı ama sonra geri geldi. Uçan kuştan haberi vardı. Je Hyuk'a gerçekten bir kardeş oldu. Annesinin ameliyatının yapılmasına isimsiz yardım etti. Bizim çocuk bunu öğrenince hayatta "umut" diye bir şeyin olduğunu farkına vardı. Hayatını doğru yaşamaya başladı. Je Hyuk'a gerçekten bir kardeş oldu dedim ya, he finalde senarist bunu bizlere gösterdi. Çünkü içeriden görüştüğü bir tek o vardı. 

Je Hyuk ilk gittiği hapishanede yaşadıklarından sonra beysbolda harikalar yaratmış olan sol kolunu kullanamadı.Yeniden antremana başladıktan sonra kolunun o hale gelmesine olmasına sebep olan kişi bulunduğu yer ve odasına transfer edilirse onu korumaya geçen oda arkadaşlarının bu hallerine bayıldım. Hem güldüm hem eğlendim. Özellikle Hang Yang'ın uykudan uyanıp kulağında kulaklık varmış gibi koruma şekline girmesi efsane müthiş bir detaydı.

Bir de bu sahne var ki evlere şenlik. Göz korkutmak için girdikleri bu haller cidden harika detaylardı. Kaist'in Yüzbaşı Yoo'ya beni bekleyecektin erken davrandın diyerek tepki vermesi falan çok güldürdü.

Malum uyuşturucuyu binbir zorlukla bırakınca çıktığında sevgilisi ve ailesi onu dört gözle kapılarda beklerken tekrardan uyuşturucu içerken yakalanması bende büyük şok etkisi yaratmıştı. Han Yang karakterini canlandıran  Lee Kyu Hyung'a karakterinin sonu neden böyle oldu diye sorulmuş. O da; 

"Açıkçası daha dizinin ortasındayken Haerongie'nin nasıl bir sonla yüzleşeceğini biliyordum. Yönetmen bana, karakterin hapisten çıkar çıkmaz uyuşturucuya geri döneceğini söylemişti. Song Ji Won ile ayrılmasından sebep mi diye merak ettim. Ama hikaye öyle ilerlemiyor. Senaryoyu okuduğumda çok şaşırdım. Yönetmen uyuşturucu sabıkalıları hakkında uzun araştırmalar ve görüşmeler yaptığını söyledi. Haerongie'nin sonunu gerçekleri sergilemek için bu şekilde yaptı. Hatta şöyle bir laf varmış, bir uyuşturucu sabıkalısı hapisten çıkar çıkmaz ilk önce ailesi erken davranıp onu (uyuşturucu tacirlerinden) kaçırmalıdır." bu ders niteliğinde bir karakter oldu. 

Sanırım son iki bölümün en falsolu hareketi keş oldu sanırım.. Hiçbir spoiler yemeden bölümleri izlediğimden küçük çapta bir şok yaşadım diyebilirim. 15.bölümde yaşanan durum finale kadar kendini hissettirdi kendi açımdan.. Sahnesine iki farklı noktadan bakabilirim Birincisi;Keş kesinlikle koğuş arkadaşlarından ve gardiyanlardan destek alıyordu. Uzun süre kullanmamasının sebebi buydu. Gülerek dışarı çıktığında aslında ne kadar yalnız kaldığını hissetti. Özellikle kapıdan çıktığında gelme demesine rağmen onu ısrarla kapıda bekleyen babasını ve sevgilisini görmek istedi.İkincisi; Sahnenin kuruluş amacını anlayamadım. Bir ara Altın Vuruş yapacağını düşündüm ama bir anda polisin onu yakalaması çok havada kaldı.. Uyuşturucuyu kullanan yakalandı ama satan kişi gülüyor..Senarist bu durumu neden böyle havada bıraktı anlamışıtım Ta ki karaktere hayat veren aktörün dediklerini okuyana kadar.

Han Yang ile yıldızı en iyi barışan hiç kuşkusuz Lee Je Hyuk oldu. Uyuşturucuyu bırakmaya çalışan Han Yang'ın her zaman yanında oldu. Bir süre sonra ona çocuğu gibi sahip çıktı. O kadar ince işlendi ki ne ara bunlar böyle oldu demekten alıkoyamadım kendimi. 

Han Yang ve Kaist dalaşlarını, her kavgada masa devrileceği için üzerindekileri alıyor gibi düşünülen ayrıntıtılar efsaneydi. Kaist ile olan dalaşlarda Hang Yang'ın yüzündeki o ayakları unutmayacağım 

İşin içinde Han Yang varsa orada mutlaka olay vardır. Önce Kaist sonra Yüzbaşı Yoo ile aralarındaki münakaşayı izlemek aşırı keyif verdi.

Bu dizide her ayrıntı gerçekçiydi. Her birimizin yaşantısında olabilecek kardeş kavgaları da onlardan biriydi.
Abi- kardeş arasındaki ilişkiye bayıldım. Hem anne hem baba hem abi olmanın güzelliğini anlatıyordu. Özellikle iki kardeş arasındaki tatlı atışmalar efsaneydi. Tam da Reply serisinin yönetmenine yakışacak şekildeydi. Reply serilerini izleyenler beni anlayacaklardır.



Bunu da burada paylaşmadan duramazdım 

O kadar duygu yüklü bir diziydi ki bir çok sahnesinde duygulanmamak elde değildi.
Özellikle Min Chul'un şartlı tahliyesi haberini beklerken duydukları heyecan harikaydı. 
Sen harika bir detaysın Teğmen Paeng..

2. sezon konuşulduğunu duydum çekilse en çok sevinenlerden biri ben olurum fakat bundan aşağısı olsun istemem aynı senaristin elinden çıkacaksa eminim daha iyi olur ki inşallah olur da izleriz biz de. Ayrıca Kore'de beğenildiği için başka senaristlerde üstünde çalışıp bu tip diziler gelebilir gelsin de iyiyse onları da izleriz ama bu dizinin bende ki yeri ayrı ilk 10 dizim arasına girdi. Ayrıca dizi %11.2 gibi yayın döneminde ulusal kanalda yayınlanan diziler için rüya denebilecek kadar başarılı bir reyting oranıyla veda etti. Dizinin yayınlandığı ülkede seyirciden gördüğü ilgi ve takdir mühim benim için. 

Eric Nam "Bravo, My Life!" WINNER Kang Seung Yoon &MINO  "The Door" (Prod. by ZICO) BewhY "OK" (Prod. by GRAY) Heize "Would Be Better" Park Boram "Like A Dream"  Wise Man"Main Title" benim dikkatimi çeken şarkılar oldu.

Albümü dinlemek için; TIKLA

Bir dizide çok fazla duygu değişimi yaşadım kolay kolay üzülmem dizileri izlerken fakat bu dizi de sesli bir şekilde kahkahalara boğulurken bir yandan üzüldüğüm için gözümden yaş geldiğini bilirim. Her türlü ters köşeye yattığımı bilirim. Kötü karakterlerin nasıl iyi, iyi bildiklerimizin nasıl kötü olduğunu bilirim. Ve her insanın bir hikayesinin olduğunu. Daha çok şey öğrendim ve gördüm evet belki bir cezaevine fazla iyimser bir diziydi ama cezaevinde çekilmesi bu diziyi farklı yaptı. Gardiyanlarından mahkumlarına ve dışarıda bekleyen sevdiklerine kadar dizide ki her karakteri sevdim. En çok da Şef Paeng'ı sevdim onun yeri ayrıydı. Müthiş bir diziydi basit ve sıradan değildi kesinlikle unutulmayacak diziler arasında pek çok şey yarım bırakıldı tam bir mutlu son değil ama kesinlikle üzgün bir son da değil. Hayatın gerçekleri çok güzel yansıtılmış. Her bir karakter ayrı ayrı değerliydi. Bu diziyi izlemediyseniz ve kararsız kaldıysanız koşun.doyulmuyor.


Dizi için puanım; 10/10