9 Ara 2014

Cantabile Tomorrow / Kore Dizisi

Şükür kavuşturana! Son zamanlarda yoğunluğum nedeniyle blog sayfama uğrayamadım. Neyse ki; kısa sürelik ayrılığa izlediğim en güzel müzikal dizilerinden biriyle son veriyorum. Kendi alanında tartışmasız en iyilerinden biri Cantabile Tomorrow dizisi. Dizinin son haftasını bekledim izlemek için iki günde finalini yaptım Anlayacağınız müziğe doydum.
Dizi 16 bölümden oluşuyor. Bir müzik kolejinde okuyan başarılı piyanist Cha Yoo Jın ve tuhaf olmasının yanı sıra enerjik bir müzik öğrencisi Seol Nae Il arasında geçe aşk hikayesini konu alıyor. Birbirlerine tamamiylezıt olan bu iki insan müziğe duydukları aşk ile yakınlaşmaya başlayacaklar. 
Joo Won; 1987'li yakışıklı oyuncu Cha Yoo Jin karakterine hayat veriyor. Good Doctor dizisini izleyenler bilir oyunculuğu konusunda bir çok ödülün sahibi oldu. Gelelim Cantabile Tomorrow dizisinde ki performansına. Çocukluğundan beri müzikle iç içe yaşamış hayatının odak noktası yapan bu çocuk; soğuk kişiliğe sahip, duygularını belli etmeyen ve bu sebepten hiç kimseye güvenmeyen biri haline gelmiştir. Bunun temelinde babası ve küçük yaşta yaşamış olduğu tramva yatmaktadır. Bir sabah kendisini bir çöp evde uyanmış olarak bulur. Bu ev kapı komşusu, aynı okulda piyano öğrencisi olan Seol Nae Il'den başkası değildir. Onun için hayat hiç olmadığı kadar eğlenceli ve sevgi dolu geçmeye başlayacaktır. Piyano bölümünden ayrılıp orkestra şefliğine geçmek isteyen Yoo Jin için her şey daha yeni şekillenmeye başlayacaktır. Onun için bu bölüme geçmek sancılı ve güzel olacaktır. Gerçek dostlukları, gerçek aşkı bulacaktır.

Shim Eun Kyung; 1994'lü oyuncu Seol Nae Il karakterine hayat veriyor. Çocukluğu piyano derslerinde hocasının baskısı yüzünden yaşadığı tramva sonucu dersleri eğlenceli hale getirecek şekilde davranmaya başlamış. Mesela; piyano çaldığı vakit notalardan çok duygularını ön plana çıkaran bir öğrenci. Bir müziği sadece dinleyerek piyano ile hayat verebiliyor. Onunda hayatı Cha Yoo Jin ile karşılaşınca değişecek. yakışıklı piyaniste ilk gördüğü anda aşık olan Nae Il, tavırları, peşinden koşması, her saniye yanında bitmesi falan ilk başta izleyicilere abartı gelse de beni rahatsız etmedi. Ben izlerken eğlendi benim için önemli olan da bu.


Seol Nae Il karakteriyle Shim Eum Kyung çok fazla eleştiri almış. Oynadığı karakter konusunda abartıyla kaçıldığı düşünmüş bir çok kişi. Fakat ben böyle düşünmeyen kişilerden biriyim. Zira; birbirine zıt iki karakterin müzik sayesinde kendilerini bulmaları dışında yaşadıkları sevginin farklı boyutlarda ele alındığını düşünüyorum. İki karakter arasında ki aşk güncel dizilerde gördüğümüz aşklardan çok farklı. Birbirlerine hayran olan bir çift. Ona her şeyiyle aşık olan bu kız da, Kimseye yan gözle bakmayan, Yoo Jin'in evine izin istemeden girip yemek yiyen ona aşık olduğu kadar müziğine de aşık bir kız gördüm ben. Yoo Jin'in Kıza bakışları ve güldüğünde ortaya çıkan gamzeleri insanın içini eritecek seviyede. Victor Hugo'nun  bir sözü var " Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh kalbi bağlayamaz mı? " Yoo Jin'in hali tam da bu alıntıyla açıklanabilir. Kıza sırılsıklam, çocuklar gibi aşık oldu. Bir dediğini iki etmedi resmen.  Onun sayesinde bir çıkar olmaksızın başkalarına değer vermeyi, saygı duymayı, fedakarlık yapmayı öğrendi. En güzeli de herkesin önünde değil yan yana yürüyerek dostlarının yanında olmayı başardı. "Benim orkestram değil bu orkestrada beraberiz sözüyle" bunu kanıtladı.


Beni mutlu eden olay ikinci karakterlerin yerini bilmesiydi. Yani iyi olan kişiliklerine zarar gelmemesi oldu. Gerçi Yoo Jin'in eski sevgilisinin tavırları ara ara ortaya çıksa da o da bu iki insanın arasında giremeyeceğini anladı. O an annesine "Hani İtalya'ya yerleştiğimizde hiç bir dil bilmezken, çocukların oynadığı oyunlara bile katılmak için çabaladığım o an vardı ya işte yine zaman içindeyim" tarzında bir şeyler söylemişti. İki karakter için yapılacak en iyi benzetmeydi.

Nae Il'e aşık ikinci karakteri Lee Yoo Ho'yu Park Bo Gum canlandırdı. Joo Won ile ikinci yapımı.Ünlü çellist olan Lee Yoo Ho; Sol elinden dolayı çello çalmayı bırakmak zorunda kalacağından ısrarla ameliyat olmayı red eder. O da diğer başarılı öğrenciler gibi her insan rakibimdir mantığıyla büyümüştür. Neyse ki; o da bunu aşıyor. Yoo Jin ve Nae Il arasındaki bağı koparamayacağını anlayacaktır. Onun için ne kadar sancılı olursa olsun senarist onu kötü bir karaktere dönüştürmediği için sevindim. S orkestrasına şeflik yaptığı klasik müzikte şefliğiyle devleştiğini düşünüyorum.

Dizinin en sevdiğim karakteri Yoo Il Rak. Bu karakteri Go Gyung Pyo canlandırıyor. Daha önce Flower Boy Next Door dizisinde Park Shin Hye'nin kapı komşusu çicek çocuklardan birini canlandırmıştı. O dizide sevmiş olmama rağmen burada kendini daha fazla gösterdiğine inanıyorum. Kemal bölümü öğrencisidir. Yeni gelen maestro tarafından kurulan S Orkestrasının başkanıdır. Onun için dostluk çok önemli. Nea Il ve Yoo Jin ile kurduğu güzel dostluğa bir de Choi Min Hee (Min Do Hee) ve Ma Soo Min (Jang Se Hyun) eklenince tadında yenmedi. Orkestra başkanı olarak girdiği havalar Yoo Jin'de bile yoktu siz düşünün. O değilde Yoo Il Rak ile babasının arasında ki diyalog harikanın ötesindeydi. Güney Kore dizilerinden alıştığımız sert baba imajının dışına çıkılmış. Aksine küçük yaşta annesiz kalan çocuğuna hem anne hem baba olan Yoo Wang Sang'ın oğlunun bi dediğini iki etmemesi çok güzel düşünülmüş. Hele ilk aşkını bulan oğlunun sevgilisine kaynana edasıyla kıskanmasını gülerek izledim. İnce ve güzel ayrıntılardı.

 Hem orkestrasını hem kendini orkestra şefi olarak kanıtlayan Yoo Jin ve S Orkestrası


S orkestrası Fransz Stresemann tarafından kurulmuş artıklardan (okul yöneticilerinin oluşturduğu isim) oluşan grubun bir de büyük bir rakibi vardır, A orkestrası. Okulun köklü ailelerinin çocukları ve yeğenlerinden oluşan bu grubun öğrencileri bebek yaştab bu yana müzik eğitimi alan çocuklardır. İşte bu yüzden rakipler sağlam. Tabi orkestrada ön plana çıkan üç öğrenci vardı. Bu üç kişiden ikisinin ilk yapımı bunlardan biri Jung Si Won karakterini Bae Min Jung canlandırıyor. Bir diğeri ise; Goo Sun Jae karakteriyle 1995'li Lee Joo Hyung canlandırıyor. Ve bir çok dizide yüzünü gördüğümüz Lee Jae Yong karakterine 1991'li Joo Yoon Woo hayat veriyor. Daha önce Flower Boy Ramen Shop, Kpop The Ultimate Audition, Hotel King, The Heirs gibi dizilerde görebilirsiniz.

Franz Stersmann; ünlü orkestra şefi. Bu karakteri; Beak Yoon Sik canlandırıyor. Onun adına söylenecek çok şey var fakat yorumsuz bırakmayı tercih ediyorum. Sebebi onu izlerken çözmelisiniz..

Ben müzikleri seçilen her parçanın bölümünde ki ana duygu ile pekiştirilmesini çok sevdim sadece son vurucu parça Nae Il'in piyano da çaldığı beni pek heyecanlandırmadı. Oysa ki ilk bölümde seçilen parçalar muzzam keyif verdi. Klasik müzikten hoşnut olmayan insanları bile içine çekebilecek güçlükte olduğunu düşünüyorum. 
Joo Won'un sergilemiş olduğu oyunculuğa lafım yok. Orkestra şefliği yaptığı sahnelerde karşımda gerçek bir şef varmış hissi uyandırdı. Her oyuncunun tek tek harika işler çıkardığını düşünüyorum. Shin Eum Kyung'un rolünü yadırgamayın, izleyin. Senaristin vermek istediği mesaj farklıydı. Bunu'da 15. bölümde Yoo Jin çok güzel dile getirdi. 
"Gerçekten güzel mi yoksa güzel mi görünüyor gözüme"
Dizinin güzel olan yanlarından biri de klasikleşmiş "durun siz birlikte olamazsınız" sözünü kullanan anne-babaların olmayışıydı. Aksine Yoo Jin'in annesinin farklı bir tavrı vardı. Güzel ve hoştu.
Dizinin bir mangadan çekildiğini daha önce Japon dizi ve filmleri yer almakta. Bana kalırsa hepsi güzel. Orjinale sadık yapımları hep sevmişimdir.
İtiraf ediyorum ilk defa bir dizide ostlar ilgimi çekmedi. Klasik müziğe o kadar doydum ki dizi müziklerine ihtiyaç duymadım. Hatta bu dizinin ostu var mı diye düşünüp açıp baktığımı da itiraflarımın arasına ekleyiniz. Joo Won'un seslendirdiği "Innocente" ve Melody Day "Listen To My Heart" şarkılarını dinleminizi tavsiye ediyorum.

30 Eyl 2013

Flowers Boy Next Door / Kore Dizisi



Bilindiği üzere bu dizi "Oh! Boy" serisinin üçüncüsüdür: Diğer ikisi ise; Flower Boy Ramyun Shop ve Shut Up Flower Boy Band. Açıkçası bu son diziyi izlerken diğerleri kadar eğlenmedim Dizinin konusu ile sıkıntım olmadı aksine sürekleyici fakat nedense ısınamadığım anlar olmadı değil.
Go Dok Mi lisede yaşadığı kötü olaylar neticesinde kendini eve kapamıştır. Dış dünya ile bağlantısını kesmiş, yaşadıklarından dolayı insanlardan korkar hale gelmiştir.Geçimini ise kitap editörlüğü olarak devam etmektedir. Kendini eve kapatan bu kızın tabi bazı uğraşları olacaktır. Mesela karşı binada ki komuşusuna platonik olarak aşık olmak gibi. Hiç bıkmadan hergün karşı camdan onu izler dururdu ta kiiii Enrique gelene kadar. Bir sabah Go Dok Mi'yi gözetlerken görür. Zaten hikayede bundan sonra eğlenceli bir hal alır.
İlk başlarda Enrique'nin o tavırları bana "bu nedir yaaa" dedirttirse de diziyi izlemeye devam ettiktçe gözümde nedense daha bir şirin ve sevimli gelmeye başladı. Yalnız şunu söylemekte fayda var kesinlikle duygusal sahnelerde ki performansı komik sahnelere göre daha güçlüydü. Go Dok Mi'yi ancak Enrique gibi farklı kişilikli biri kendine getirebildirdi nitekim öyle oldu. Enrique'den bahsetmek gerekirse kendisi önüne gelebilecek her konu için iyi niyetli ve asla olumlu bakmayan bir yapıya sahip. İspanyada yaşamasına rağmen Kore'ye hem oyununun tanıtımı hem de yayınlamak isteği kitabı için gelmiştir.
Park Shin Hye'nin bütün dizilerini izlemiş biri olarak bana göre Go Dok Mi karakteri ile kendi performansının altında bir oyunculuğu vardı. Kendisini pek kimse sevmese de benim sevdiğim kadın oyunculardan biri. Kendisinin bu dizide ki rolü ise;dizinin konusunda bahsettiğimiz gibi yaşadığı kötü olay sebebiyle dış dünya ile bağlantısını kesmiş, kendini güvende hissettiği tek yer evidir. Evinden karşı komşusunu gözetlerken Enrique'nin onu görmesiyle birbirlerine karşı ilk başlarda ön yargılı baksalar da sonrasında Enrique'ye bu kız farklı gelir ve neden eve kapandığını merak ettiğinden etrafında dolaşmaya başlar iyi ki de başlamış diyelim ondan sonra kızımız kendine geldi..
Go Dok Mi'nin bir de 402'de kalan komşuları vardır. JinRak hayalinde ki hikayeleri manga oluşturarak geçimini sağlayan oppalardan. Aslında zengin bir ailenin oğludur ismini cismini herşeyini değiştirmiştir tabi bunun için sebebleri vardır. Neyse Bu arkadaş Go Dok Mi'yi 2 sene boyunca izlemiştir ve uzaktan uzağa sevmiştir. Enrique gelene kadar bir sıkıntısı yoktu o gelince onu kaybedeceğini anlayınca harekete geçer ve ondan sonra oluşan olaylar silsilesi hem duygusal hem komik sahnelerle karşılacağınıza eminim :)
Dizinin en çok sevdiğim çiftlerinden biri ise; webtoon editörü kadının her hareketine güldüm. Özelikle gözlerinin altında morlukları falan güzel ayrıtınlar olmuştu. Jin Rak'ın onun yalnızlıktan kurtulması için verdiği tüyoları not alması falan harikaydı. 401'de ki çocukları yaşadığı aşk falan çok iyiydi ya. Aynı çantaları takmaları falan dizinin en çok güldüğüm anlarıydı heralde..
O değilde ; Go Dok Mi ve Enrique kelime oyunu ile birbirlerine sevdiklerini söylemelerinden sonra ki bu sahne dizinin en etkileyici anıydı benim açımdan..
Bir diğer yürekleri hop hop eden sahne ise; Flowers boy erkeklerinin  tarzının belli olduğu bu güzel sahne aman allahım dedim yani :D
Dizinin finali bana göre normal geldi daha doğrusu bir diğer Flowers boy dizileriyle aynı olduğundandır. Arada yıllar geçiyor genç adam geri dönüyor saç rengini siyaha boyuyor falan filan. İlk başlarda ısınamamış olsam da sonrasında kendini sevdirmeyi başardı bu güzel dizimiz :)