1 Ağu 2024

Wonderland / Film

Wonderland, simüle edilmiş bir evren aracılığıyla insanların kaybettikleri sevdikleriyle yeniden bağlantı kurabildikleri bir dünyayı keşfeden etkileyici bir yapım. Ancak, filmin genel yapısı ve anlatım tarzı, birçok izleyici için eksik ve tamamlanmamış bir deneyim sunuyor.

Hikaye ve Karakterler:

Film, çeşitli karakterlerin Wonderland adlı sanal dünyada yaşadıkları duygusal yolculukları anlatıyor. Jeong In ve Tae Ju'nun öyküsü, Tae Ju'nun komaya girmesiyle başlamış, Jeong In'in onunla yeniden bağlantı kurmak için Wonderland'e gitmesiyle devam ediyor. Wonderland'deki deneyimleri denetleyen Harry ve Hyun Soo karakterleri, ziyaretçilerin duygusal kapanış ve rahatlama bulmalarını sağlamakla görevli. Diğer bir hikaye ise, Bai Li'yi kaybeden He'nin Wonderland'de teselli arayışını konu alıyor. Her iki öykü de, geçmişle yüzleşme ve kayıplarla başa çıkma temalarını işliyor.

Eksik Bağlam ve Karakter Analizi:

Wonderland, bilimkurgu unsurlarına sahip bir film olmasına rağmen, Wonderland hizmetinin nasıl çalıştığına dair yeterli açıklama sunmuyor. Film, yapay zeka karakterlerinin nasıl programlandığı ve bu sürecin detayları hakkında net bilgiler vermiyor. İzleyiciler, Wonderland'in işleyişi hakkında kafalarını karıştıran birçok soru ile baş başa kalıyor. Senaryo, bu önemli noktaları yeterince açığa çıkarmıyor ve bu da filmin birçok yönünü belirsiz bırakıyor.

Senaryo ve Karakter Derinliği:

Filmdeki senaryo, bazı bölümlerinde ilgi çekici ve karmaşık bir yapı sergiliyor, ancak bu karmaşıklık çoğu zaman yeterince derinlemesine işlenmiyor. Özellikle Suzy ve Park Bogum'un karakterleri, ekran süresinin yetersizliği nedeniyle yeterince geliştirilemiyor. Bu durum, izleyicinin bu karakterlerle empati kurmasını ve hikayelerine dair duygusal bir bağ geliştirmesini zorlaştırıyor. Diğer taraftan, Tang Wei'nin karakteri, en eksiksiz ve dokunaklı hikayeyi sunuyor. Bu durum, onun öyküsünün filmdeki en güçlü yönlerinden biri olduğunu gösteriyor.

Genel Değerlendirme:

Wonderland, potansiyelini tam olarak gerçekleştiremeyen bir film olarak öne çıkıyor. Her hikayenin daha derinlemesine işlenmesi veya bazı yan öykülerin çıkarılması, filmin kalitesini artırabilirdi. Film, izledikten sonra ilginç tartışmalara yol açabilecek bir yapı sunsa da, eksik yönleri ve yetersiz karakter geliştirme, genel deneyimi olumsuz etkiliyor.

Wonderland, çok sayıda karakter ve hikaye barındırmasına rağmen, çoğu yüzeysel kalıyor ve bu da filmdeki bazı önemli öykülerin yeterince etkileyici olmasını engelliyor. Sonuç olarak, film daha kapsamlı bir anlatım ve karakter analizi ile çok daha başarılı olabilir ve izleyicilere daha tatmin edici bir deneyim sunabilirdi.

15 Ara 2017

Love in the Moonlight / Kore Dizisi



KBS2 kanalında yayınlanan dizinin; webtoon yazarları Yoon Yi-Soo (web novel), kk (web novel), senaristleri Kim Min-Jung, Im Ye-Jin yönetmenliğini  Kim Sung-Yoon ve Baek Sang-Hoon yaptı. 

Hong Ra On (Kim You-Jung), erkek kılığına girerek kadın olduğunu gizler ve erkeklere kadınlarla olan ilişkileri hakkında öğütler verir. Bir müşterisi için yazdığı bir aşk mektubunun aracılığıyla Veliaht Prens Hyomyeong (Park Bo-Gum) ile karşılaşır. Hong Ra-On, ne onun Veliaht Prens Hyomyeong olduğundan ne de Veliaht Prens Hyomyeong,  Hong Ra-On’ın bir kadın olduğundan habersizdir. Veliaht Prens Hyomyeong, Hong Ra-On’a karşı ilgi duymaya başlar.


Park Bo Gum; dizide Lee Young (Crown Prince Hyomyeong) karakterini canlandırıyor. Daha önce Bridal Mask, Naeil's CantabileHello Monster, Reply 1988 dizilerinde izledim. 19 yaşında olan Lee Young veliaht prens olduktan sonra Veliaht Prens Hyomyeong olarak anılmaya başlanır. Onun karakteri; seçici bir kişiliğe sahip, zeki, iyi görünümlü, eğlenceli ve dışarıdan bakılınca soğuk birisi gibi görünmesine rağmen aslında sıcak kalplidir. O, geçmişte kendisini küçük düşüren ve sonra sarayda tekrar karşılaştığı Hong Ra On  ile arasında romantik bir ilişki gelişir.


Kim You Jung; dizide Hong Ra On karakterini canlandırıyor. Daha önce The Moon Embracing The Sun, May Queen, Golden Rainbow, Secret Door, Angry Mom dizilerinde izledim. Klişe konularımızdan biri olan erkek kılığında kendisini gizleyen Hong Ra On, asi ruhlu bir genç kızdır. O, beklenmedik bir şekilde saraya, saray beyi olarak kabul edilir ve orada bir bilim adamı sandığı kişinin aslında veliaht prens olduğunu öğrenir.


B1A4 grubunun lideri Jin Young; dizide Kim Yoon Sung karakterini canlandırıyor. Daha önce Persevere, Goo Hae-Ra, Warm and Cozy dizilerinde izledim.  prestijli bir aileden gelen Kim Yun Sung, halkın övgülerine rağmen ağırbaşlılığını koruyan onurlu ve oldukça kültürlü birisidir. O, çiçek çocuk olarak anılan bir bilim adamıdır. O, Hong Ra-On ve Veliaht Prens bir aşk üçgeni içerisinde olacaktır.




Chae Soo Bin; dizide Jo Ha Yeon karakterini canlandırıyor. Daha önce Spy, Cheer Up!Shopping King Louis (konuk oyuncu), Rebel: Thief Who Stole the People, Strongest Deliveryman dizilerinde izledim. Veliaht Prens Hyomyeong’un eş adayı olan Jo Ha-Yeon karakterini canlandırmaktadır. Onun karakteri, iyi kalpli, güzel olduğu kadar hırslı ve bilge bir kadındır. O, Veliaht Prens Hyomyeong’u gerçekten çok sevmektedir. Bu kız her kara


Kwak Dong Yeon dizide Kim ByungYeon karakterini canlandırıyor. Daha önce Jang Ok Jung, Living by Love, Inspiring Generation, Modern Farmer , Hwajung, Fight for My Way, Reunited Worlds dizilerinde izledim. Veliaht Prens Hyomyeong’a hizmet eden ve onun koruması olan Kim Byung Yeon, Veliaht Prens Hyomyeong’un çocukluk arkadaşıdır. Onun karakteri, basit bir kişiliğe sahiptir ve her şeyden habersizmiş gibi görünmesine rağmen güvenilir bir sığınaktır. Bu yüzden de Veliaht Prens Hyomyeong ona her şeyini anlatmaktadır. O, aynı zamanda Hong Ra-On (Kim You-Jung) içinde önemli bir kişidir.

Dizinin genç kadrosu fazla olunca seyir zevki de pek bir güzel oluyor. Park Bo Gum'un farklı bir çekiciliği var. Uyum sağlayamayacağı kimse yok gibi. Reply 1988 dizisinde Hyeri ile olan uyumunu açıkçası hiçbir şeye değişmem. Ona yakın en iyisi kesinlikle Kim You Jung ile oldu. İkisinin kimyası çok iyi uyuştu. Kim You Young'u bu tür başrolde izlemek garip geldi. Yanlış anlaşılmasın garip derken kötü manada değil. KDrama izlediğim zamanlarda bu yana hep çocuk karakter olarak karşıma çıktığı için onu bu şekilde izlemek keyif verdi. Bir de partneri Park Bo Gum olunca diyecek bir şey bulamıyorum. Jin Young oyunculuğunu çok geliştirmiş. Yalnız dönem kıyafetlerinin ona bu kadar yakışacağını hiç düşünmemiştim. Çok iyi görünüyordu. Chae Soo Bin yeni dönem oyuncuları arasında günden güne yükselişe geçiyor. Her karakteri canlandırabiliyor olması müthiş bir şey. Yani diyorum ki yeri geldiğinde müthiş bir şekilde kötü karakter oluyor. Yeri geldiğinde de narin bir karakter olabiliyor. FNC Kwak Dong Yeon'u idol olarak çıkaracak diye çok beklemiştim fakat onu oyuncu olarak çıkış yaptırmıştı. Kırk yılda bir doğru hareket yapabildiler. Sesi de güzel, oyunculuğu her geçen yapımda iyi oluyor. Umarım çok başarılı olur.
  • Güney Kore'de çok iyi reyting aldı dizi. Hatta aynı dönem yayınlanan  Moon Lover'tan bile geçti. Moon lovers IU'nun oyunculuğundan dolayı çok yüksek izlenme almadığını düşünüyorum. Ben oyunculuğunu seviyordum fakat Kore halkı yayınlandığı dönemde fazlasıyla eleştirmişti. İzlediğim dizileri arasında en iyi rol kestiği yapımdı bence. Neyse konumuza dönelim.
  • Park Bo Gum'u ilk kez bir tarihi dizide izledim. Bir insana dönem kıyafetleri bu kadar yakışır. Resmen o kıyafetlerin içinde kuğu gibi süzülüyordu. Şu zamana kadar izlediğim tarihi dizilerde Jung Il Woo'ya dönem kıyafetlerinin yakıştığını düşünüyordum. Fakat Bo Gum'u tarihi kıyafetler içinde görünce bütün fikrim değişti. Ondan daha iyisi gelene kadar en iyisi o.
  • Kdrama tarihi dizilerinin aksine prens karakteri çok zeki kurgulanmıştı. Normalde senaristler velihat prensleri ilk başlarda kendi başına bir iş beceremeyen bir karakter olarak oluşturuyorlar. Fakat, velihat Prens dizi boyunca tek başına herkese yetti. Her zaman olayların bir şekilde altından kalktı ve tek tek hepsinin ağzını kapadı. Bu da kendi adıma artı bir sebeo oldu.
  • Kim Yoon Sung bu dizide ki en anlaşılamayan karakterdi. Gerçek anlamda dosttu ama dostluğu hak ettiği değeri görmedi. O da aşıktı hem de herkesi kendi ailesini karşısına alacak, sevdiği kadının başka bir adamla olmasından o mutlu olduğu sürece, kendini iyi hissedecek kadar. Onun dostluğunu sevdim.
  • En sevdiğim olaylardan biride yan çift oldu. Bu dizininde yan çiftini çok sevdim. Birde kilolu olup zayıflama olayını filanda çok severim, onu da işlemişler. Tadından yenilmez oldu benim için. Erkek pek beğenilmemiş galiba ama bence bu aşk hikayesine uygundu. Bilmiyorum belki saf, iyi niyetli, zeki oluşu beni etkilemiş olabilir. Kızı kilolu olduğunda sevmesi de ayrı bir puan kazandırdı. Keşke daha fazla sahneleri olsaydı diye düşünmeden edemiyorum.
  • Tarihi dizilerin vazgeçilmez olayı olarak kayıtlara geçsin. Senaryo bir ara hep kızın etrafında geçmeye başladı. Başrol ve onun etrafında dönmesi gerek fakat koskaca sarayda insanların tek uğraştığı şey kız oldu. Prensin zayıf noktası olduğu için herkes ona oynadı ama yine de gereksiz gelen yerler vardı.
  • Beni güldüren bir başka karakter harem ağası jang. Onun 'hıck' yapmalarını unutmayacağım herhalde. Dizide o kadar tatlı, eğlenceli karakterler vardı ki gerçekten dizinin en sevdiğim yanlarından biri de buydu. Bir tarihi dizide bu kadar iyi insanı görmek çok hoşuma gitti
  • Sonu güzel bitmiş olsa da final benim için vasattı. Tamam her şeyin üstünü kapattılar hiçbir konu soru işareti olarak kalmadı en sevindiğim nokta bu ama niye mutluluğu, kavuşmayı son 4 dk ya sığdırdınız be vicdansızlar? Bölüm bittiğinde "bitti mi? bu kadar mı? final bu mu?" diye anlamsızca kaldım resmen. Kızımızın 3-5 bölüm kız haliyle elbise giyerek rahat rahat yaşamasını isterdim mesela. Her şeyin son bölüme sığdırılması olmadı. Final bölümünde en çok sevdiğim kısım veliaht prensimizin kral olduğu ve olduktan sonraki kısmı oldu. 
Albümü dinlemek için; TIKLA
  • Tarihi dizi izlemeyen insanlara bile sevdirecek türde oyunculuklar göreceğiniz bir yapım. Ben dönem dizilerini sevdiğim için izlerken fazlasıyla keyif aldım. Bir de buna sevdiğim oyuncularda eklendiğini düşünürsek keyfin dibine vurdum. Umarım sizinde beğeneceğiniz bir dizi olur.

Dizi için puanım; 9,5/10

29 Oca 2016

Reply 1988 / Kore Dizisi

Sokakta delicesine oynayan son nesil olarak doksanlara  karşı zaafımı her fırsatta dile getiririm. TVN kanalının sırasıyla Reply 1997 ve Reply 1994 dizilerinde o yılları tartışmasız efsane yaşatmasının ardından seksenlere de el atarak Reply 1988 yayınlandı. O dönemi yaşamış, özlemiş olan herkesin içinde bir parça burukluk yaşatacağına emin olduğum bir dizi.

Dizi ilk olarak şu sözlerle başlıyor.
"Yıl 1988. Soğuk günlerdi fakat yüreğimiz yanıyordu. Çok fazla şeyimiz olmasa dahi halkımızın yüreği sıcacıktı. Elbette günümüzdeki şeylerle kıyaslarsak tam bir "analog çağı"ydı. Yine de, 18. yaşımızın son demlerini yaşıyorduk. Spor ayakkabı ve elbette bir sürü koy giyiniyorduk. Yeni şarkıları walkmanlerimiz ile dinliyorduk."


Reply 1988 diğer bir adıyla Answer Me 1988 olarak biliniyor. Dizi, bir mahallede yaşayan beş farklı ailenin hayatı, dostlukları, aşkları, komşuluk ilişkileri ve aile bağlarını esas alıyor. 1988'i diğer iki seriden ayıran iki fark var. Biri komşuluk ilişkileri bir diğeri ise drama daha fazlasıyla yer vermiş olması

Dong Ryong-Taek-Duk Sun-Jung Hwan-Sun Woo
Duk Sun karakterini Girls Day grubunun üyesi Hyeri canlandırıyor. Hyeri daha önce Hyde Jekyll, Me dizisinden hatırlayabilirsiniz. Duk Sun karakteri; Reply 1997 ve 1994 dizilerinin de vazgeçilmez teması olan "başrol kızın ileri ki yıllarda eşi kim olacak?" sorusu üzerine kurulu bir senaryonun ana karakteri. Duk Sun; Sung Dong Il ve Lee Hwa Il ailesinin 3 çocuklu ailesinin ortanca çocuğu.Beş arkadaş arasında tek kızdır.

Jung Hwan karakterini 1986'lı oyuncu Ryoo Joon Yeol canlandırıyor. Kim Sung Kyun ve Ra Mi Ran ailesinin iki çocuğunun en küçüğü. Jung Hwan; çevresinde sevgisini belli etmeyen ve bu huyuna rağmen ailesine ve arkadaşlarına düşkün bir karakter. Beş arkadaş arasında sözünü esirgemeyen kişidir.

Teak karakterini Park Bo Gum canlandırıyor. Cantabile Tomorrow ve Hello Monster dizisinden hatırlayabilirsiniz. Taek; beş arkadaş arasında en sakin, IQ'su çok yüksek bir baduk oyuncusunu canlandırıyor. Annesini kaybetmiş babası Go Gil Dong ile  yaşayan tek çocuktur.

Sun Woo karakterini Go Gyung Po canlandırıyor. Daha önce Flower Boys Next Door ve Cantabile Tomorrow dizilerinden hatırlayabilirsiniz. Babasını kaybetmiş annesi Kim Sung Yoon ve kız kardeşi Jin Goo yaşamaktadır. Beş arkadaş arasında en olgun ve zeki olanıdır.

Dong Ryong karakterini Lee Dong Hwi canlandırıyor. İzlediğim ilk yapımı ama son olmayacak. Yoo ailesinin en küçük oğludur. Beş arkadaş arasında gereksiz bilgilere sahip olandır.

Mahalleye sonradan taşınan Taek'in ekibe katılımı;

"Annesi öldükten sonra onun kokusuyla dolu memleketindne ayrılıp Seul'e gelmişler.Bu baba ve oğlun neden bu özellikle burayı seçtiğini kesinlikle bilmiyoruz. Ama eminim ki buranın dört kafadarı kendilerine yeni bir arkadaş buldular. Teak sessiz bir çocuktu. Bu yüzden bu taşkın çocuklar ona fazla geliyor olabilir. Yaramazlıklar yapsak bile hep bizim yanımızdaydı.Her zaman ifadesiz yüzü vardı tabi. Ama yine de hep bizimleydi. Hala burada zamanın gücüyle yeni arkadaşlıkla kuruluyor. Böylelikle suskun çocuk dört gürültücüyle arkadaş oldu. Beş kişi haline geldik.

Sung Bo Ra karakterini; Ryoo Hye Young canlandırıyor. Sung ailesinin bir numaralı kızları, Duk Sun ve No Eul'un zeki ablası. Sert mizacının altında sevgi pıtırcığı yatan ama babası gibi sevgisini belli edemeyen karakter.

Sung Ne Eul karakterini Choi Sung Won canlandırıyor. İzlediğim ilk dizisi Sung Bo Ra ve Sung Duk Sun'un küçük kardeşleri. Fakat ablası rolünde ki iki kızdan yaşının büyük olduğunu belirtmek isterdim. Dizi boyunca yaptığı tahminler, sürekli tv başında olması ve ablalarından yediği dayaklara bayıldım.

Kim Jung Bong karakterini Ahn Jea Hong canlandırıyor. Sung Jung Hwan'ın  abisi. Dizide ki en sevdiğim karakterlerden biri kendisi. Özellikle son bölümlere doğru mutlu olmalı dediğim karakterlerden biri.
Kim Sung Kyun-Ra Mi Ran-Lee Hwa Il-Sung Dong Il-Choi Moo Sung-Kim Sun Young
Dizinin gençleri kadar ebeveynlerin yaşamlarını da ele alan dizi her birinin çocuklarına olan düşkünlükleri, aile yaşantıları ve birbirleriyle olan dostluklarını nasıl uzun yıllar sürdürdüklerinin kanıtı gibiydi. Anne ve babalar bu şekilde dostluk kurunca çocuklarının kuracağı sağlam arkadaşlıkların bir nevi temeli atıldı diyebiliriz. Her bölüm birisinin hikayesine tanık olduk. Çocuksu tarafına tanık olduğumuz Kim Sung Kyun, sevgisini içinde yaşayan Taek için iyi bir baba olan Moo Sung, tek bir maaş ile çocuklarını kadın başına büyüten Sun Young, çocuklarının mutluluğunu kendi hislerinin önünde tutan Hwa Il ve ong Il, eşi ve çocuklarından sevgi bekleyen Ra Mi Ran'ın hikayelerine tanık oluyoruz. Onların hikayelerini izlerken gözyaşları sel olup giderken, samimiyetin dibinde bulacaksınız kendinizi.
Sung Bo Ra karakterinin dilinde şu sözler etkileyen sahnelerden biri diyebilirim. "Bazen annemin beni utandırdığını düşünürdüm. Bazı zamanlarda gururu da kendine güveni kaybettiği zamanlar oluyor. Kendisinden çok bizi koruma iç güdüsüyle didindiği o zamanlar anlamazdım. Ve benim yüzümden böyleydi. Gerçek sevigiyi diğeri için duyduğun endişe kendi gururunun üstüne çıkmasına bir köşeye fırlatıp atmasına bu yüzden anneler güçlüdür." 
"Annemizi teselli edebilecek yaşa geldiğiniz zaman sadece "seni seviyorum" "teşekkür ederim" demenin yetmediği zamanlar olur. Şu an annenizin gönlünü hoş tutmak istiyorsanız "anne, san a ihtiyacım var" demeniz yeterli olacaktır. 

"Bazen insanı en çok kendi ailesi ihmal eder. Fakat asıl önemli olan nedir? Nihayetinde önümüze çıkan engelleri aklımızla değil, elimizi tutup asla bırakmayacak birinin yardımıyla aşabiliriz.İşte o eli uzatan kişi ailemizdir.En cesur kahramanlar bile günün sonunda ailesinin yanına döner." Duk Sun
"Zaman akıp gidiyor bu yüzden zaman vedaları yaratır ve insanlar pişmanlıklarıyla bırakır. Eğer birini seviyorsanız ona bunu şimdi söyleyin. Yoksa geçen zaman pişmanlığa  dönüşebilir. Bazen zamanın bize bıraktığı en büyük hediye sevdiklerimizin anılarıdır." Duk Sun  
Taek ve babası arasındaki ilişki gözler kalbin aynasıdır misali, birbirlerine sevdiklerini dile getirmeseler bile her hareketleriyle belli eden babao-oğul. Bu yüzden senaristin şu sözleri derinden etkiledi
"Duygular kelimelerle ile ifade edilebilirler. Sıcacık açıklamanın sebebi de budur. Bu soğuk acımasız dünya sıcaklığı ve hayatın kendisinin bir hediye olduğunu hatırlayabilmek boş laf şaka ya da klişe değildir. Bir kişinin olduğu gibi karşısındakine sıcaklığı saf haliyle hatırlatabilmesidir. " 

Uyarı: Bundan sonraki paragraf sadece spolier içeriyor.

 Duk Sun gelecekte kiminle evlendi sorusunun cevabını senarist dizi boyunca bas bas bağırdı. İzleyicilerin bir kısmı dizinin içinde yer alan küçük ayrıntıları kaçırdıklarından büyük ayrıntıların içinde kayboldular. Aslında dizinin başından sonuna kadar bir çok ipucuyu gözler önüne serdi fakat kabullenmek biraz zor oldu sanırım.  Dizi boyunca bir çok kişi Jung Hwan olacağı gerçeğini gözleri kapalı gördükleri düşüncesindeyim. Bununla birlikte aslında başından beri ayrıntıları göz önünde tutarsak Taek olduğu belliydi. Benim için hangisi olsa üzüleceğim için taraf tutmadım. Sadece anlam veremediğim diziyle alakalı iki şey söz konusu, ilki son iki bölüm Jung Hwan'ın az gösternmiş olmaları. İkincisi ise; diğer reply serisinde olduğu gibi bu dizide beş arkadaşın son halleri bir arada gösterilmediği oldu. Onun dışında dizide eksik ya da yanlış bulduğum bir sahnesi olmadı.


Güney Kore dizilerinde  School ve Reply serisinde yer alan oyuncular, bu diziler sonrasında şansları açılıyor, başarı elde ediyorlar. Bu dizilerin oyuncu seçimini kim yapıyorsa harika bir iş çıkardığı düşüncesindeyim. 1988'in oyuncu kadrosu şekillenmeye başladığı sırada Hyeri'nin başrol olacağı konusu fazlasıyla tartışıldı. Bununla birlikte dizi yayınlanmaya başladığı andan itibaren "ondan oyuncu olmaz" diyenlere oyunculuğu ile efsane cevap vermiş oldu. Duk Sun karakterine hayat veren Hyeri kesinlikle bu senenin parlayan bütün ödüllerinin sahibi olacak. Özellikle Jung Hwan ile olan bir sahnesinde(ne olduğunu açıklamayacağım)gerçekten ağladığı ve uzun bir süre o sahneyi çekemediklerinin haberini okudum. 
Reply 1988 dizisinin klişe haline gelen selamlaşması.
Bu dizinin parlayan oyuncularından biri de Jung Hwan karakteriyle Ryoo Joon Yeol. Geç keşfedilmiş bundan sonra bir çok yapımda göreceğimiz şansı açılan oyunculardan biri. Park Bo Gum; üzerine konuşulacak bir oyunculuk sergiledi. Bir önceki yapımında seri katil olarak rol alan oyuncu bu sefer temiz kalpli bir baduk oyuncusu olarak karşımızda. Onun oyunculuğunu seviyorum.
Çocukları yemek yerken mutlulukla izleyen ebeveyn:)
Bundan delicesine keyif alan çocuk :) 
İzlerken Teak karakteri kadar eğlendim

Reply 1988'i diğer serilerden ayıran en güzel özellik komşu bağları idi. Ben sitede büyümüş bir çocuğum. Çocukluk yıllarım doksanların son yıllarıydı. Okula servisle giderdim. O servis gelmeden 1 saat önce bütün arkadaşlarım ve ben oyun oynamak için dışarı çıkardık. Analog çağının son demlerini yaşadığı bu dönemde hatırladığım komşuluk ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri daha samimiydi. Reply 1988'de komşuluk ilişkilerine bayıldım. Kendimi  çoğu zaman dizinin içinde buldum. 80'lerde yaşamış olmasam bile senaristin vermek istediği duyguyu, arkadaşlıktan öte dostluğu, her daim birlikte geçirdiğin komşularınla aile olabilmeyi,  fedakarlık, saflık gibi insani duyguları derinlemesine yaşatan bir dizi. 

İki kız kardeşin kıyafet kavgası, gizli günlük okumalara kadar yaptıkları çekiştirmelere bayıldım. Ablamın bu yazımı okuyacağını bildiğim için sırası gelmişken itiraf edeyim; Ablacığım, senin günlüklerini, şiirlerini gizli gizli okurdum. Serinin bu dizisinde, güldürmekten daha çok drama ağırlık verildiği için her bölüm mutlaka bir gözyaşı döktüm. Taek'in yaşadığı anne özlemini dindirmek isteyen çocukluk arkadaşlarının annelerinin çocukluklarından çok onu düşünmesi harikaydı. Sun Woo'nun annesine olan şefkati, saygısı, üzmemek için çırpınışları, Jung Hwan'ın soğuk ve umursamaz görüntüsünün altında gizli olan sahip çıkışı, Dong Ryong'un yanlarında olmasına rağmen ailesine olan özlemini, Bo Ra'nın sert mizacının içinde ki yumuşak yüreğinin derinliklerindeki samimiyeti izlerken yaşamamıza sebep oldular.

Diziyi izlemek isteyenlere önerim; İZLEYİN. Çünkü bu dizi de sende varsın. Annen, kardeşin, arkadaşların hatta komşuların da var. Öylesine içten öylesine dostane. Her bölüm ayrı bir mesaj içeren bu dizide, eğer 80'li dönemlerde yaşamışsanız nerede o eski günler şekilde düşündürür,  80'ler de yaşamamış biriysen şayet keşke o dönemlerde yaşama şansımız olsaymış şeklinde zamana yakınırken bulursunuz kendinizi. Her yaşa her kesime hitap eden, zaman zaman gözyaşı sebebi, kimi zaman gülmekten karnınızı ağrıtan, bazen derin düşüncelere daldıran bazen de umudunu asla kaybetme diye bas bas bağıran bir serinin içinde olacaksınız. Teknoloji çağının içinde gençliğini geçiren biri olarak nerede o analog çağında ki aşklar diyerek şiddetle önerdiğim bu dizi hayatınıza çok şey katacak.

Dizinin müzikleri kendi kadar harikaydı. Feel Kim "Youth" Oh Hyuk "A Little Girl" Park Boram "Hyehwadong" Kihyun "As time goes time" Girls Day Sojin "Everyday with You"
Albümü dinlemek için; TIKLA

Reply 1997: istediğim gibi ilerleyen bir seri ve istediğim çift
Reply 1994: En çok güldüğüm hatta serinin komedi bakımından birincisi.
Reply 1988: Aile ortamı ve komşuluk ilişkilerini izlerken ağladım, serinin bu konuda en iyisi

Dizi için puanım; 10/10

15 Eki 2015

Hello Monster / Kore Dizisi


Hello Monster, cinayet suçlarında uzmanlaşmış bu konuda Amerika ve Güney Kore'de ki üniversitelerde eğitim veren Lee Hyeon, kendini polis teşkilatının Özel Soruşturma Ekibinin içimde bulur. Özel soruşturma ekibininde yer alan Cha Ji An'ın ısrarları üzerine ekibe dahil olan Lee Hyeon zeki ve kıvrak zekasıyla davaların çözülmesi konusunda büyük yardımları dokunacaktır. Konusundan anlaşılacağı üzerine fazlasıyla polisiye biraz dram biraz psikolojik temalı Hello Monster diğer bir adıyla I Remember You kendi türünün örnekleri arasında 2015'in en iyi yapımlarından biri olduğunu kanıtladı. Dizinin yazarlığını Protect the Boss dizisinin de senaristliğini yapmış olan Kwon Ki Young yaparken yönetmenliğini ise No Sang Hoon üstlenmiştir.

Lee Hyun'un küçüklüğünü Hong Hyun Teak kardeşi Min'in küçüklüğünü ise Hong Eun Teak canlandırıyor. Bu yaşta kestikleri rolü düşünecek olursak geleceğin parlak oyuncu adayları olarak kendilerini gösterdiler. Özellikle Lee Hyeon rolünde ki Hyun Teak yaşına rağmen bakışları ve mimikleriyle mükemmele yakın oyunculuk sergiledi.

Güney Kore'de "idollerden oyuncu çıkmaz" gibi saçma bir ön yargı söz konusuyken Lee Joon, Eun Ji, Dujun, Sung Jae, Yoochun gibi sayabileceğim bir sürü idol bulabilirim. Oyunculuğa yavaş ve emin adımlarla adımını atmış olan Exo'nun güzel sesi D.O (Do Kyung Soo) onlardan biri. It's Ok, That's Love performansının ardından ardı ardına film anlaşmaları yapıldığını belirtmekte fayda var. Hello Monster dizisinde D.O Lee Joon Young isimli psikopatı canlandırıyor. Bakışlar ve mimikler arası geçişlerde oyunculuğuyla göz doldurdu. Bu psikopatın davasına Lee Hyeon'un babası baktığı için tesadüf eseri karşılaştığı Lee Hyeon'un Lee Joon Young'a söylediği sır doğrultusunda senaryonun şekillendiğini dizinin finaline doğru anlaşılıyor.

Seo In Guk; Dizide Lee Hyun karakterini canlandırıyor. Love Rain, Reply 1997, Master Sun, Reply 1994 (konuk oyuncu), King of High School Lide Conduct, Oh My Ghost (konuk oyuncu) dizilerinde No Breating filmlerinde hafızalarımıza yer etti. Lee Hyun, suç psikolojisi üzerine eğitim almış ve öğretim görevlisi olarak hayatını idame ettirmekte. New York şehrinde suç soruşturmasında danışman olarak göre alırken kendine gelen gizemli e-posta ile Güney Kore'de Özel Soruşturma Ekibine dahil olur. Dahi bir çocuk olmasından dolayı suç mahalli analizi etmekte oldukça yeteneklidir. Çocukluğunda yaşadığı tramva sonucu bir çok anısı hatırlamamaktadır. Aslında onun Güney Kore'ye dönmesinde ki amaç, farklıdır. 

Jang Na Ra; dizide Cha Ji Ahn karakterini canlandırıyor. School 2013, Fated To Love Me, Mr Beak dizilerinden hafızamız da yer etti. Merkez Polis Teşkilatının Özel Soruşturma Ekibinin üyesi olan Cha Ji An, babasının ölümünün ardında yer alan gerçekleri çözmek için polis olmuştur. Onun saf görünümünün ardında fazlasıyla derin bir hikaye olduğunu ilk bölümlerden anlaşılıyor. İşini iyi yapan Cha Ji An her olaya balıklama dalan kendini olayların merkezinde bulan bir polistir. Yemediği dayak kalmadı.

Dizinin oyuncu kadrosu şekillenmeye başladığı sıralarda Seo In Guk ve Jang Na Ra'nın aynı proje içinde yer alacağını öğrendiğimde "yaş farkından dolayı acaba mı?" diyen kesimin aksine fazlasıyla sevinmiştim. Jang Na Ra yaşını gösteren biri olmadığından dolayı benim için herhangi bir sorun teşkil etmedi. Zira; Seo In Guk'un yaşı da çok küçük değil. Oyuncuların canlandırdığı Lee Hyun ve Cha Ji An arasında ki uyumu sevdim.Seo In Guk'u oyunculuğunu göz önünde bulundursak Reply 1997 dizisinden beri sıkı takip ediyorum. Her projesinde karakterlerinin üzerine biraz daha ekliyor. Ortaya harika bir oyunculuk çıkıyor. Jang Na Ra'nın oyunculuğunu ise çok naif buluyor. İnsanda daha çok izleme isteği uyandırıyor. Naifliğinden dolayı olacak Cha Ji An karakteriyle ilk başlarda polis olarak nasıl olacak gibi ön yargım olmadı değil. Fakat bölümler ilerledikçe oyunculuğunu daha fazla sevdim.
Özel Soruşturma Ekibi
Genç oyuncular Kim Jae Young; Blade Man dizisinden,  Son Seung Won'u Healer dizisinin gençlik dönemlerinden, Min Sung Wook'u Pinocchio, 3 Days, The Prime Minister and I dizilerinden, Lee Chun Hee ise Master Sun dizisinden hatırlayabilirsiniz.

Güney Kore aktörleri arasında oyunculuğunu en çok sevdiğim oyuncu Chio Won Young. Heirs, The Nightwatch Man, 3 Days, Kill Me Heal Me hafızamıza yer eden dizileri. Canlandırdığı her karakter birbirinden farklı. I Remember You dizisinde Lee Joon Ho karakterini canlandırıyor. Adli tıp takımlarının laboratuarında uzmanlaşmış yurtdışı kaynaklı bir şirketin bilim adamıdır. Emniyetle olan bağlantısı sayesinde özel delillere ve devam eden tüm suç soruşturmalarını görebilecek konumdadır. Fazlasıyla zeki bir adamdır. Bu karakterini çok sevdim. İzleyenler ve izlemek isteyenler bana hak verecekler.


Park Bo Gum; dizide Jung Sun Ho karakterini canlandırıyor. Cantabile Tomorrow ve Bridal Mask dizilerinden hatırlayacaksınız. Oyunculuğunu sevdiğim bir aktör daha. Fakat I Remember You dizisinde sergilediği oyunculukla kendinden fazlasıyla söz ettirdi.  Onun karakteri, güçlü ve savunmacı bir avukattır. Ancak müvekkilliğini yaptığı insanlar fazlasıyla acımasızdırlar. Durum böyle olunca Özel Soruşturma Ekibiyle karşı karşıya gelecekleri bir çok dava yüzünden karşı karşıya gelecekler.
Yasal Uyarı: Diziyi izlememiş olanlar kesinlikle okumasın! Bundan sonrası spolier içeriyor.
I Remember You kurgusunda efsane dizi Dexter'ı izler gördüğümüz inkar edilemez bir gerçek. Dex, abisiyle beraber annesinin ölümüne tanık olmuş sonrasında abisini kaybetmiş yıllar sonra onunla seri katil olarak karşılaşmıştı. Bu yüzden fazlasıyla Dexter havası sezdiğim için senaristin Dex hayranı olduğunu tahmin etmek güç değil. Dizinin kurgusu ve olay örgüsünün çözüm süreci izleyici ekrana kilitledi. Dizinin ilk bölümlerini dikkatli izlerseniz daha 2 ya da 3. bölümde karakterleri çözebiliyorsunuz. Özellikle Park Bo Gum'un seri katil olarak canlandırdığı karakter bazen şeytansı bazen de meleğimsi gülümsemesiyle oluşan mimik geçişlerine ba-yıl-dım.  Dizi bütün karakterleri bir yana temeli abi-kardeş ilişkisi üzerineydi. Min'in buz gibi olan bakışlarının ardından aslında  çocukluğundan beri abisine olan düşkünlüğü, yıllar boyunca ona gönderdiği mesajların abisine ulaştığını sanıp ona içten içe kızması ve Min'in aslında abisinin sevgisine muhtaç olmasıydı. İki kardeşin sahneleri gerçekten çok duygusal olmasıyla beraber Lee Hyeon'un çaresizliğiyle duvarlarla örülü kardeşinin karşısında nasıl savunmasız olduğuna tanık olduk. 

Cha Ji An'ın hikayesi de en az Lee Hyeon ve Min gibiydi. Hep bir umut söz konusuydu. Umud etmek, beklemek, bazen en kötü ihtimali düşünürken, bazen korktuğunun olmayacağını umud etmek.. Cha Ji An'ın 20yıllık umudu, beklentisi bir gecede yok oldu ve sonunda babasının ölümü ile yüzleşmesi de güzel ayrıntılardan biriydi.  Dizinin içinde zerre romantizm yer almıyor, hiçbir sevgi sözcüğü yok ama Cha Ji An ve Lee Hyeon arasında olan sahneler bildiğiniz aşk dolu. Lee Hyeon'un gülümsemesini saklaması, ona yavaş yavaş yaklaşıp dibine girmemesi, saçını okşaması, elini tutması o kadar ince işlenmiş ki izlerken keyif almamak mümkün değil.

İlk bölümden beri senaristin Lee Joon Young hakkında izleyiciye vurgu yaptığı kısım aslında dizinin en çok hoşuma giden bölümlerden biriydi. Hasta ruhlu Lee Joon Young'un aslında yaşayan bir ölü olduğu gerçeği, annesinin ona nasıl hamile kaldığı, doğduktan sonra gördüğü eziyet, nabzının fark edilmemesi, sahte kimlikle yaşaması ve finalde ki sonu.. Lee Joon Young, dünya da varlığı olmayan biri demeye getiren senaristin enteresan bir bir mesajlarından biriydi.

Benim en çok merak ettiğim olay senaristin finalde olay örgüsünü  "Acaba beklentimi karşılayabilecek miydi?" gibi soruların zihnimde dolaşması oldu. Fakat finalini izlediğimde yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal misali bir durumda olan senarist yapabileceğinin en iyisini yaptı finalde. Kötü karakterlerimiz ya ölecekti ya da hapse girecekti. Eğer bu ihtimaller üzerinde ilerleseydi diğer dizilerden ayıran o ufak denge bozulacaktı.Bu sebeple finalin ucunu açık bırakması hoşuma gitti. Durum böyle olunca  "Acaba ikinci sezon gelir mi?" sorusu akıllara yer etti. Eğer ikinci sezon gelirse güzel olacağı kanaatindeyim.

Dizinin şarkıları konusu ve oyucular kadar güzeldi. Dear Cloud "Remember" Hong Dae Kwang "It's Show" Ben "Hug Me" Lim Kim "Who Are You" Shin yong Jae "I See You" şarkıları zirveye oynayacak şarkılar. I Remember You, gerek kurgusu gerek oyunculuklarla göz doldurdu. İzlemek isteyenlerin vakit kaybetmeden izlemesi kanaatindeyim.
Dizi için puanım; 10/10

9 Ara 2014

Cantabile Tomorrow / Kore Dizisi

Şükür kavuşturana! Son zamanlarda yoğunluğum nedeniyle blog sayfama uğrayamadım. Neyse ki; kısa sürelik ayrılığa izlediğim en güzel müzikal dizilerinden biriyle son veriyorum. Kendi alanında tartışmasız en iyilerinden biri Cantabile Tomorrow dizisi. Dizinin son haftasını bekledim izlemek için iki günde finalini yaptım Anlayacağınız müziğe doydum.
Dizi 16 bölümden oluşuyor. Bir müzik kolejinde okuyan başarılı piyanist Cha Yoo Jın ve tuhaf olmasının yanı sıra enerjik bir müzik öğrencisi Seol Nae Il arasında geçe aşk hikayesini konu alıyor. Birbirlerine tamamiylezıt olan bu iki insan müziğe duydukları aşk ile yakınlaşmaya başlayacaklar. 
Joo Won; 1987'li yakışıklı oyuncu Cha Yoo Jin karakterine hayat veriyor. Good Doctor dizisini izleyenler bilir oyunculuğu konusunda bir çok ödülün sahibi oldu. Gelelim Cantabile Tomorrow dizisinde ki performansına. Çocukluğundan beri müzikle iç içe yaşamış hayatının odak noktası yapan bu çocuk; soğuk kişiliğe sahip, duygularını belli etmeyen ve bu sebepten hiç kimseye güvenmeyen biri haline gelmiştir. Bunun temelinde babası ve küçük yaşta yaşamış olduğu tramva yatmaktadır. Bir sabah kendisini bir çöp evde uyanmış olarak bulur. Bu ev kapı komşusu, aynı okulda piyano öğrencisi olan Seol Nae Il'den başkası değildir. Onun için hayat hiç olmadığı kadar eğlenceli ve sevgi dolu geçmeye başlayacaktır. Piyano bölümünden ayrılıp orkestra şefliğine geçmek isteyen Yoo Jin için her şey daha yeni şekillenmeye başlayacaktır. Onun için bu bölüme geçmek sancılı ve güzel olacaktır. Gerçek dostlukları, gerçek aşkı bulacaktır.

Shim Eun Kyung; 1994'lü oyuncu Seol Nae Il karakterine hayat veriyor. Çocukluğu piyano derslerinde hocasının baskısı yüzünden yaşadığı tramva sonucu dersleri eğlenceli hale getirecek şekilde davranmaya başlamış. Mesela; piyano çaldığı vakit notalardan çok duygularını ön plana çıkaran bir öğrenci. Bir müziği sadece dinleyerek piyano ile hayat verebiliyor. Onunda hayatı Cha Yoo Jin ile karşılaşınca değişecek. yakışıklı piyaniste ilk gördüğü anda aşık olan Nae Il, tavırları, peşinden koşması, her saniye yanında bitmesi falan ilk başta izleyicilere abartı gelse de beni rahatsız etmedi. Ben izlerken eğlendi benim için önemli olan da bu.


Seol Nae Il karakteriyle Shim Eum Kyung çok fazla eleştiri almış. Oynadığı karakter konusunda abartıyla kaçıldığı düşünmüş bir çok kişi. Fakat ben böyle düşünmeyen kişilerden biriyim. Zira; birbirine zıt iki karakterin müzik sayesinde kendilerini bulmaları dışında yaşadıkları sevginin farklı boyutlarda ele alındığını düşünüyorum. İki karakter arasında ki aşk güncel dizilerde gördüğümüz aşklardan çok farklı. Birbirlerine hayran olan bir çift. Ona her şeyiyle aşık olan bu kız da, Kimseye yan gözle bakmayan, Yoo Jin'in evine izin istemeden girip yemek yiyen ona aşık olduğu kadar müziğine de aşık bir kız gördüm ben. Yoo Jin'in Kıza bakışları ve güldüğünde ortaya çıkan gamzeleri insanın içini eritecek seviyede. Victor Hugo'nun  bir sözü var " Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh kalbi bağlayamaz mı? " Yoo Jin'in hali tam da bu alıntıyla açıklanabilir. Kıza sırılsıklam, çocuklar gibi aşık oldu. Bir dediğini iki etmedi resmen.  Onun sayesinde bir çıkar olmaksızın başkalarına değer vermeyi, saygı duymayı, fedakarlık yapmayı öğrendi. En güzeli de herkesin önünde değil yan yana yürüyerek dostlarının yanında olmayı başardı. "Benim orkestram değil bu orkestrada beraberiz sözüyle" bunu kanıtladı.


Beni mutlu eden olay ikinci karakterlerin yerini bilmesiydi. Yani iyi olan kişiliklerine zarar gelmemesi oldu. Gerçi Yoo Jin'in eski sevgilisinin tavırları ara ara ortaya çıksa da o da bu iki insanın arasında giremeyeceğini anladı. O an annesine "Hani İtalya'ya yerleştiğimizde hiç bir dil bilmezken, çocukların oynadığı oyunlara bile katılmak için çabaladığım o an vardı ya işte yine zaman içindeyim" tarzında bir şeyler söylemişti. İki karakter için yapılacak en iyi benzetmeydi.

Nae Il'e aşık ikinci karakteri Lee Yoo Ho'yu Park Bo Gum canlandırdı. Joo Won ile ikinci yapımı.Ünlü çellist olan Lee Yoo Ho; Sol elinden dolayı çello çalmayı bırakmak zorunda kalacağından ısrarla ameliyat olmayı red eder. O da diğer başarılı öğrenciler gibi her insan rakibimdir mantığıyla büyümüştür. Neyse ki; o da bunu aşıyor. Yoo Jin ve Nae Il arasındaki bağı koparamayacağını anlayacaktır. Onun için ne kadar sancılı olursa olsun senarist onu kötü bir karaktere dönüştürmediği için sevindim. S orkestrasına şeflik yaptığı klasik müzikte şefliğiyle devleştiğini düşünüyorum.

Dizinin en sevdiğim karakteri Yoo Il Rak. Bu karakteri Go Gyung Pyo canlandırıyor. Daha önce Flower Boy Next Door dizisinde Park Shin Hye'nin kapı komşusu çicek çocuklardan birini canlandırmıştı. O dizide sevmiş olmama rağmen burada kendini daha fazla gösterdiğine inanıyorum. Kemal bölümü öğrencisidir. Yeni gelen maestro tarafından kurulan S Orkestrasının başkanıdır. Onun için dostluk çok önemli. Nea Il ve Yoo Jin ile kurduğu güzel dostluğa bir de Choi Min Hee (Min Do Hee) ve Ma Soo Min (Jang Se Hyun) eklenince tadında yenmedi. Orkestra başkanı olarak girdiği havalar Yoo Jin'de bile yoktu siz düşünün. O değilde Yoo Il Rak ile babasının arasında ki diyalog harikanın ötesindeydi. Güney Kore dizilerinden alıştığımız sert baba imajının dışına çıkılmış. Aksine küçük yaşta annesiz kalan çocuğuna hem anne hem baba olan Yoo Wang Sang'ın oğlunun bi dediğini iki etmemesi çok güzel düşünülmüş. Hele ilk aşkını bulan oğlunun sevgilisine kaynana edasıyla kıskanmasını gülerek izledim. İnce ve güzel ayrıntılardı.

 Hem orkestrasını hem kendini orkestra şefi olarak kanıtlayan Yoo Jin ve S Orkestrası


S orkestrası Fransz Stresemann tarafından kurulmuş artıklardan (okul yöneticilerinin oluşturduğu isim) oluşan grubun bir de büyük bir rakibi vardır, A orkestrası. Okulun köklü ailelerinin çocukları ve yeğenlerinden oluşan bu grubun öğrencileri bebek yaştab bu yana müzik eğitimi alan çocuklardır. İşte bu yüzden rakipler sağlam. Tabi orkestrada ön plana çıkan üç öğrenci vardı. Bu üç kişiden ikisinin ilk yapımı bunlardan biri Jung Si Won karakterini Bae Min Jung canlandırıyor. Bir diğeri ise; Goo Sun Jae karakteriyle 1995'li Lee Joo Hyung canlandırıyor. Ve bir çok dizide yüzünü gördüğümüz Lee Jae Yong karakterine 1991'li Joo Yoon Woo hayat veriyor. Daha önce Flower Boy Ramen Shop, Kpop The Ultimate Audition, Hotel King, The Heirs gibi dizilerde görebilirsiniz.

Franz Stersmann; ünlü orkestra şefi. Bu karakteri; Beak Yoon Sik canlandırıyor. Onun adına söylenecek çok şey var fakat yorumsuz bırakmayı tercih ediyorum. Sebebi onu izlerken çözmelisiniz..

Ben müzikleri seçilen her parçanın bölümünde ki ana duygu ile pekiştirilmesini çok sevdim sadece son vurucu parça Nae Il'in piyano da çaldığı beni pek heyecanlandırmadı. Oysa ki ilk bölümde seçilen parçalar muzzam keyif verdi. Klasik müzikten hoşnut olmayan insanları bile içine çekebilecek güçlükte olduğunu düşünüyorum. 
Joo Won'un sergilemiş olduğu oyunculuğa lafım yok. Orkestra şefliği yaptığı sahnelerde karşımda gerçek bir şef varmış hissi uyandırdı. Her oyuncunun tek tek harika işler çıkardığını düşünüyorum. Shin Eum Kyung'un rolünü yadırgamayın, izleyin. Senaristin vermek istediği mesaj farklıydı. Bunu'da 15. bölümde Yoo Jin çok güzel dile getirdi. 
"Gerçekten güzel mi yoksa güzel mi görünüyor gözüme"
Dizinin güzel olan yanlarından biri de klasikleşmiş "durun siz birlikte olamazsınız" sözünü kullanan anne-babaların olmayışıydı. Aksine Yoo Jin'in annesinin farklı bir tavrı vardı. Güzel ve hoştu.
Dizinin bir mangadan çekildiğini daha önce Japon dizi ve filmleri yer almakta. Bana kalırsa hepsi güzel. Orjinale sadık yapımları hep sevmişimdir.
İtiraf ediyorum ilk defa bir dizide ostlar ilgimi çekmedi. Klasik müziğe o kadar doydum ki dizi müziklerine ihtiyaç duymadım. Hatta bu dizinin ostu var mı diye düşünüp açıp baktığımı da itiraflarımın arasına ekleyiniz. Joo Won'un seslendirdiği "Innocente" ve Melody Day "Listen To My Heart" şarkılarını dinleminizi tavsiye ediyorum.