1 Ağu 2024

Wonderland / Film

Wonderland, simüle edilmiş bir evren aracılığıyla insanların kaybettikleri sevdikleriyle yeniden bağlantı kurabildikleri bir dünyayı keşfeden etkileyici bir yapım. Ancak, filmin genel yapısı ve anlatım tarzı, birçok izleyici için eksik ve tamamlanmamış bir deneyim sunuyor.

Hikaye ve Karakterler:

Film, çeşitli karakterlerin Wonderland adlı sanal dünyada yaşadıkları duygusal yolculukları anlatıyor. Jeong In ve Tae Ju'nun öyküsü, Tae Ju'nun komaya girmesiyle başlamış, Jeong In'in onunla yeniden bağlantı kurmak için Wonderland'e gitmesiyle devam ediyor. Wonderland'deki deneyimleri denetleyen Harry ve Hyun Soo karakterleri, ziyaretçilerin duygusal kapanış ve rahatlama bulmalarını sağlamakla görevli. Diğer bir hikaye ise, Bai Li'yi kaybeden He'nin Wonderland'de teselli arayışını konu alıyor. Her iki öykü de, geçmişle yüzleşme ve kayıplarla başa çıkma temalarını işliyor.

Eksik Bağlam ve Karakter Analizi:

Wonderland, bilimkurgu unsurlarına sahip bir film olmasına rağmen, Wonderland hizmetinin nasıl çalıştığına dair yeterli açıklama sunmuyor. Film, yapay zeka karakterlerinin nasıl programlandığı ve bu sürecin detayları hakkında net bilgiler vermiyor. İzleyiciler, Wonderland'in işleyişi hakkında kafalarını karıştıran birçok soru ile baş başa kalıyor. Senaryo, bu önemli noktaları yeterince açığa çıkarmıyor ve bu da filmin birçok yönünü belirsiz bırakıyor.

Senaryo ve Karakter Derinliği:

Filmdeki senaryo, bazı bölümlerinde ilgi çekici ve karmaşık bir yapı sergiliyor, ancak bu karmaşıklık çoğu zaman yeterince derinlemesine işlenmiyor. Özellikle Suzy ve Park Bogum'un karakterleri, ekran süresinin yetersizliği nedeniyle yeterince geliştirilemiyor. Bu durum, izleyicinin bu karakterlerle empati kurmasını ve hikayelerine dair duygusal bir bağ geliştirmesini zorlaştırıyor. Diğer taraftan, Tang Wei'nin karakteri, en eksiksiz ve dokunaklı hikayeyi sunuyor. Bu durum, onun öyküsünün filmdeki en güçlü yönlerinden biri olduğunu gösteriyor.

Genel Değerlendirme:

Wonderland, potansiyelini tam olarak gerçekleştiremeyen bir film olarak öne çıkıyor. Her hikayenin daha derinlemesine işlenmesi veya bazı yan öykülerin çıkarılması, filmin kalitesini artırabilirdi. Film, izledikten sonra ilginç tartışmalara yol açabilecek bir yapı sunsa da, eksik yönleri ve yetersiz karakter geliştirme, genel deneyimi olumsuz etkiliyor.

Wonderland, çok sayıda karakter ve hikaye barındırmasına rağmen, çoğu yüzeysel kalıyor ve bu da filmdeki bazı önemli öykülerin yeterince etkileyici olmasını engelliyor. Sonuç olarak, film daha kapsamlı bir anlatım ve karakter analizi ile çok daha başarılı olabilir ve izleyicilere daha tatmin edici bir deneyim sunabilirdi.

10 Tem 2018

One Way Trip




One Way Trip 2016 yılının filmlerinden. Başrollerinde Ji Soo, EXO'dan Suho, Reply 1988 ile gönlümüze taht kuran Ryoo Joon Yeol ve School 2017'nin uslanmaz çocuğu Kim Hee Chan yer alıyor. Choi Jeonh Yeol hem senaristliğini hem de yönetmenliğini yapmaktadır. Baştan söyleyeyim oyuncular gerçekten iyiydi ve sağlam bir şekilde rollerini gerçekleştirdiler. Senaryonun mesajı güzel olmasına rağmen kurgusu güzel değildi. Fakat konusu itibariyle tam bir dram filmi diyebilirim.

Birbirlerine delicesine düşkün olan dört arkadaşın yaşadıkları olaylar ve çaresizlikler sebebiyle, sözde o çok güçlü bağlarının paramparça oluşunu güzel bir şekilde izleyiciye aktarmışlar. Dikkatimi çeken başka bir konu ise dizilerde gördüğümüz o süslü dedektifçilik oynayan polislerin gerçekle hiçbir alakası olmayışını çok doğru bir şekilde yansıtmalarıydı. abartılı film ve dizilerde gördüğümüz dünyayı daha güzel bir yere çevirmek isteyen mesleğine ölümüne bağımlı polisler, haksızlık ve kötülük gördüğü her olaya burnunu sokup kahraman olan yakışıklı aktörler... demek istediğim bu film her şeyden öte her şeye o kadar gerçekçi yaklaşmış ki. başarılı bir yapım olmuş.

Filmin sonunda kendi kendinize "dostluk neydi?" sorusunu sorarken bulacağınız, derin anlamı olan bir filmdi. şu sıralar bir şeyleri sorgulatan birçok film izliyorum. izlediğim filmler genelde psikolojik filmler olduğundan, kendimi sorguluyorum her gün. ama çok önemli bir şeyi atlamışım film seçerken, arkadaşlık. güven. dostluk; gençlik hevesiyle beraber eğlenip çılgınlıklar yapmak mı? yoksa yaşadığın en kötü anda, içinde boğulduğun o düşüncelerin ve çaresizliğin içinde bile olsan, kendini boğulmaktan kurtarmak uğruna dostundan vazgeçmek mi?

Filmde hayatımızı kuşatan birçok acı-pis gerçeklere değinildi. Herkesin de farkettiği gibi en çok hissettiğiniz o, güçsüzleşince, baş sıkışınca nasıl canavarlaştığımız. Nasıl yalancı ve çıkarcı varlıklara dönüştüğümüz. En çok dikkatimi çeken şeylerden bir tanesi d, her zaman dizilerde gördüğümüz o uğraşmalı, çetrefilli ve maceralı soruşturmaların aslında çoğu zaman yalan olduğu. Soruşturma? Kim uğraşacak ki şimdi onunla? Bu veletler için o kadar uğraşsalar ne kazanacak bu memurlar? Zaten büyük bir ajans da dava çabuk kapansın diye baskı yapıyor. Ne yapabilirler ki yani? Yolla gitsin. En kolayından bir hikaye yaz gitsin. Soruşturulursa aylar hatta yıl boyunca bile sürebilir. Ne gerek var? İnsan "Ben olsaydım ne yapardım?" diye düşünüyor. Gerçekten. Biz olsaydık ne yapardık? O şiddeti durdurur muyduk? Açıkça ifade verir miydik? Ya da soruşturma için rütbemizi tehlikeye atar mıydık? Adaletin, gerçeklerin peşinden koşar mıydık hakikaten?

En çok içimi acıtan replik 'Ben askerdeyken bir şey olursa arkadaşlarım gelir. Telaşlanma.' oldu sanırım. Ne arkadaşlık ama, değil mi? Young Bi'den hiç beklenmeyecek bir durumdu bence bu yaptıkları. Ama hayat işte, korku insana neler yaptırmıyor.

Arkadaşlar anlamasını bilene gerçekten derin ve gerçek hayatı anlatan bir filmdi bence. Konusunu üstün körü takip ettiğim sırf oyuncular için izlediğim bir yapım olacaktı.İzledikten sonra konusu gerçekten farklı geldi. Filmin en büyük dezavantajı senaryosunun kötü kurgulanmış olmasıydı. Fakat içinde vermiş oldu mesajdan ötürü pek de umursamadım açıkçası.

23 Ara 2013

Miracle İn Cell No.7


Dün akşam canım sıkılıyordu hangi film ya da diziyi izlesem diye gezinirken, canım arkadaşım Çikom ile konuşmaya başladık. O da Park shin Hye'nin filmini izleyeceğini söyledi. Hangi film falan derken aynı anda izlemeye başladık. Aslında uzun süredir izleme listemde olmasına rağmen bir türlü nasip olmamıştı izlemek. Sonunda dün izledim...


Öncelikle filmin konusundan bahsetmek istiyorum. Zihinsel özürlü bir baba yanlışlıkla bir suç ile suçlanır ve cezaevine gönderilir. Sonrasında hukuk fakültesini bitirip avukat olan kızı Ye-Seung babasının adını temize çıkarmak için çalışır. 1997 yılında Yong Goo ve kızı Ye-seung babası zeka özürlü olmasına rağmen mutlu yaşarlar. Onlar her gün bir dükkana uğrarlar ve orada kızına sarı Ay Savaşçıların çantasını alacağına söz verir. Bir gün otoparkta sarı ay savaşcıları çantası almış kız gelir o çantanın başka bir mağazada daha satıldığını söyler. Yong Goo kızı takip eder. Kısa bir süre sonra kız bilinçsizce yere yığılır. Onu öyle gören adam ilk yardım yapmaya çalışır. Yanlarından geçen bir kadın ise polis çağırır. Yong Go ise çocuk kaçırmak ve cinayet ile suçlanır. Hapishanede 5 mahkum ile bir hücreyi paylaşır. Bir gün bu mahkumların liderinin hayatını kurtarır. Ona borçlu olduğundan isteğini yerine getirir ve ufak kız Ye-Seung'u içeri sokabilmek için plan yaparlar.. Olaylar bundan sonra güzel ve dramatik bir hal almaya başlar....
Kal So Won

Filmi izlemeden önce okuduğum yorumlar az bile kalmış. Etkileyici dram filmi olmasına rağmen komedi unsurları oldukça fazlaydı.Özellikle Park Shin Hye'nin küçüklüğü oynayan Kal So Won'un oyunculuğunu ise kaç kez takdir etsem az bile.. O yaşta nasıl rol kesmektir diye düşünmedim değil. Hatta ilk işim Çikom'a bu kız ödül falan almış diye sormak oldu.. Eğer almasaydı büyük hayal kırıklığı yaşardım..
"Medical Top Team" dizisinde oynayan ufaklık olduğunu sonradan fark ettiğim için kendime kızıyorum.Park Shin Hye en çok sevdiğim kadın oyunculardan biri. Dizi ve film konusunda 2013 onun yılı olduğunu düşünüyorum. Fakat bu filmde çok az kadraja girmesine rağmen göründüğü her sahnede oyunculuğu ile duygusal anlar yaşatmayı başarıyor.. Onlarda benim gibi düşünmüş olacaklar ki bu filmle o da ödül alanlardan biri olmuş..Filmin bir diğer kahramanı ise zeka özürlü bir babayı canlandıran Ryu Seung-Ryong. zeka özürlü oluşunu öyle bir yaşamış ki kendi içinde, karakterin vermek istediği bütün duygular içimize kadar işledi... Kısa göz dolduran bir kadro, mükkemel bir hikaye ve müthiş oyunculuklar.. Dram gibi görünse de aslında yeri geldiğinde güldüren dozunda bir film..

İyi Seyirler..

5 Kas 2013

Penny Pinchers (2011)


Bu ara hem işlerimden dolayı hemde izlediğim dizilerin yoğunluğundan olacak daha önce izlediğim dizilerinde yazılarını yazamaz oldum.Göz gezdirdikçe özellikle uzak doğu yapımları için izlemediğim çok dizi ve filmin olduğunu fark ettim. Amerikan dizilerinin bir çoğuna hakim olmama rağmen izlediğim dizilerinde yeni sezonları başlayınca onlara ara vermek zorunda kaldım. Neyse ki en azında Kore yapımı filmlere göz gezdirebiliyorum. Geçenlerde yazdığım gibi Song Joong Ki filmlerine göz attım. 2012 yapımı olan "A Werewolf Boy" filmini izlemiştim. Biraz daha geriye gidip 2011 yapımı "Penny Pinchers" filmini izledim. Her izlediğim filmde farklı rollere bürünen Song Joong Ki bu rolündede güzeldi. Yalnız en başta dile getireyim filmi çok sevdiğim söylenemez.



Filmin konusu; Ji- Woong üniversite mezunu olmasına rağmen, annesini para istemek için arayan bir adam. İşsiz ve 5 aydır parasono ödemediği için küçük bir çatı katında yaşamını sürdürmekte. Aynı zamanda da büyük bir çapkındır. Kadınların dikkatini çektiği sürece söylediği yalanlar pek umrunda değil. Hong Sil ise biraz garip bir kadındır. Hiç arkadaşı yok ve hayatını oradan buradan para kazanmaya adamış. Şişeleri biriktirip geri dönüşüm için parasını alan, kafelere gittiğinde avuç dolusu şekeri cebine dolduran bir kişilik. Bunu yapmasında bir amacı vardır elbet. Bu kadın aynı zamanda Ji Woong'un komşusudur. Konu para kazanmaya gelince ikilinin yolları kesicektir.

Oyunculuklara gelecek olursam; Song Joong Ki  kendini kanıtlayan aktörlerden biri. Girdiği her rolün hakkını  verdiği düşünüyorum. Skyunwan Scandal kendine hayran bırakan oyuncluğu, Werewolf Boy filminde hiç konuşmadan oluşturduğu mimikleri , Nice Guy'da intikam ve aşkı  bir arada hissettirmeyi başarmış olması yeterli Bu filmle de güldürmeyi çok iyi başarmış. "Beautiful Spy" dizinden hatırlayacağımız aktirist Han Ya Seul kesinlikle bu filmle onu daha çok sevdim diyebilirim. Cimrilikle tutumluluk arasında ki ince çizgiyi çok güzel anlatmış bizlere :)

Film beklentimin biraz altında olduğu için ve durağan ilerlediğinden az da olsa hayal kırıklığı syaşadım. Duygusal sahneler yer alıyor fakat güldüren kısımlar olmasa heralde bitiremezdim. Sizi drama yerine güldüren Song Joong Ki'yi izlemek istiyorsanız, kaçırmayın. İyi seyirler.

31 Eki 2013

A Werewolf Boy (2012)



Dizilerden fırsat bulup ara ara filmlere de göz atmaya başladım. Başarılı bulduğum aktörlerden Song Joon Ki'nin filmi 2012 yapımı olan   "A Werewolf Boy". 


Filmin konusu; bir kızın uzak bir yerde olan bir evde kurt adam bulması ve ona aşık olmasını anlatıyor. Anlaşılacağı üzere kurt adam rolünü Song Joon Ki canlandırıyor. Kurt adamı bulan kızı ise Park Bo Yeong canlandırıyor. Amerikan sinemasında kurt adam konulu bir çok film, dizi izlemişimdir. Hiç birinde Song Joon Ki'nin bana verdiği duyguyu hissetmedim. Yaklaşık iki saat süren filmde zerre sıkılmadım. Konunun akıcılığı ve oyuncuların sergiledikleri performansın etkisi çok fazlaydı. Hepsi iyi olmasına rağmen biri var ki cidden mest etti diyebiliri. Song Joon Ki'yi seviyorum diye torpil geçmiyorum. Gerçekten izleyince sizde fark edeceksiniz oyunculuğunu. Film boyunca hiç konuşmadan sadece mimikleri ile ve hareketleriyle vermek istediği bütün duyguları bizlere geçirebildi. Bu da bana göre harika bir oyuncu olduğunun göstergesidir. "Nice Guy" dizisinde aynı şeyleri yazmıştım bu genç aktör için. "Bir tek Song Joon Ki mi iyiydi?" diyeceksiniz Elbette hayır! Filmin geneli ciddi manada çok iyiydi. Kaçırmayın izleyin derim. Hem gülüp hem duygusala bağlayabileceğiniz güzel bir yapım

Film vizyonda kaldığı süre boyunca 7 milyon kişi izlemiş. Bu rakam bir film için mükemmel. "The Thieves ve Masquerade gibi gişe rekorları kıran filmlerden sonra 3. sırada yer almış. 2012 yılının en çok satab 4. film olmayı başarmış. 4.12 milyon dolarlık gişe hasılatına sahip olmasından dolayı Kore'de tüm zamanların en başarılı melodram filmi olarak kabul görmüş. Dünya prömiyeri 2012 Toronto film festivalinde "Çağdaş Dünya Sineması" bölümünde yapıldı. Ayrıca "Asya Sinema İzleyici ödülünü" ve "5. Terracotta Uzak Doğu Film Festivalinde" verilen üç seyirci film ödülünü kazandı. En acıklı genç, fantezi romantik filmine layık görüldü.