Şimdi dönüp arkanıza baktığınızda; tüm bir yaşamınızı değiştiren kararsızlığınızı gözden geçirebileceğiniz "o güne'e geri dönmek ister miydiniz? Yoksa her şey önceden yazılmıştır da; biz o günlerde oynayıp hiçbir şeyi değiştirmeden sıramızı mı savacağız ? Aslında gidişatı değiştirecek kudretimiz yok ve tam da bu nedenle yaşamak güzel! 15 Temmuz 1988 günü; Edinburgh'da üniversiteden mezun oldukları gün kontrol delisi Emma ve uçuk kaçık Dexter için ölümüne kadar sürecek ve giderek derinleşecek bir aşkın başlangıcını filizlendirecek bir gün olacak..
David Nicholls'ın "Bir Gün" romanından sinemaya uyarlanan senaryoda seyircinin kendi tarihine bakmasını sağlayıp artık kaç yıl yaşamışsa her yılın o gününü anımsama gücünü harekete geçiriyor. Her yıl tek bir günü ele alarak, iki on yılda fiziksel ve ruhsal olarak sürekli değişip buluşan iki insanın hayatını anlatma yönünde iddialı bir yapıt sunuyor. Empati anlamında; özellikle belli bir olgunluğa varmış seyirci için en az bir anı yakalayıp kendi hikayesiyle örtüşebileceği bir yapı söz konusu. Başarı, çöküş, evlilik, ihanet gibi sıradan olayların yanı sıra dünyanın gündeminde ciddi yer işgal eden bazı kavramlarla tanışacaklardır. Global düzen, yükselen kanser gibi...
Geriye kalan; işte o öpücük. Afişte ve kitabın kapağında yer alan, o karedeki öpücük. Filmi izlemeye başladığınız zaman duygularınızı dışarıda bırakmıyorsunuz. Film duyguları sömürmüyor, sağlam bir kadro doğru dürüst bir aşk hikayesini anlatıyor. Başrolleri; Anne Hathaway ve Jim Sturgess paylaştığı film sizi çok uzak olmadığınız duygulara sürükleyecek. Ben kitabını okuduktan sonra izlemiştim filmi olayların seyrini bilmeme rağmen oyunculuklarıyla hikayenin içine çektiler. İzleyip pişman olmayacağınız filmlerden biri..
Öyle etkileyici bir dille anlatmışsın ki filmi izleyesim geldi :)
YanıtlaSilİzlemediysen ya da okumadıysan tavsiye ederim. Aşk temalı filmlerin duyguyu verebilmesi benim için önemli . Bir de kitaptan uyarlama olursa birinden birini mutlaka yetersiz bulurum. Bir gün filmi gayet iyiydi canım :)
Silkore dizilerinde romantiklik ve aşk vardır lakin ne avrupa nede abd de tutku=sex=aşk olmuş alaca karanlık kuşağı tüm abd filmlerinin ana temasını işler. aşk romantiklik tir ve her zaman sex aşkın bir parçasıdır asla eşiti değildir.her aşkta o olacak diye bir şey yoktur. bedenin arzusuyla ruhun arzusu nasıl eşitlenebilir ki.
YanıtlaSil