24 Şub 2017

Goblin / Kore Dizisi

Gözümde efsaneleşmiş dizilerin kanalı TVN güzel dizi Goblin'e ev sahipliği yaptı. Goblin gerek kadrosu gerek senarist, yönetmeniyle merakla beklendi. Senaristliğini, Descendants of the Sun, The Heirs, Gentleman's Dignity, Secret Garden dizilerin senaristliğini yapan Kim Eun Sook yaparken, yönetmen koltuğuna Descendants of the Sun, Secret Love, School 2013, Dream High 2, Dream High yönetmenliğini yapan Lee Eung Bok oturdu. İşin içinde Kim Eun Sook varsa o işin kötü olma ihtimali yok diyebilirim. Bu sebeple yüksek beklentiler içine girdim. Her zamanki gibi beni yanıltmadı.

Gong Yoo, dizide  Kim Shin karakterini canlandırıyor. Daha önce Coffee Prince, Big dizisi, Train to Busan filminde izledim. Running Man'e katıldığı bölümleri de kaçırmadım. Kore masallarında geçen yakalaşık 900 küsur yaşında olan mitolojik varlık Goblin, geçmiş yaşamında başarılı bir komutanı canlandırıyor.  Yüzyıllardır bu dünyada dolanan Goblin'e yaşamaktan artık gına gelmiş durumda. Her şey ona aynı görünüyor. Bu sıkıcı hayattan onu kurtaracak tek kişi olan "Goblin'in Gelini" ise hiçbir yerde görünmüyor. Ancak ne vakittir bilinmez 19 yaşında bir kız olan Eun Tak tarafından çağrılıp duruyor. Kalbini delip geçen kılıcı görebiliyor olmasıyla, Goblin gelinini buldu. Gong Yoo kendini kanıtlamış başarılı bir oyuncu. Train to Busan ile zirveyi zorlarken Goblin dizisiyle nirvanaya ulaştı. Mimikleri, gülüşü, ciddiyeti ve buğulu gözleriyle sevgisini hissettiren bir adamı izleyiciye derinlemesine hissettirdi.
Kim Go Eun; dizide Eun Tak karakterini canlandırıyor. Cheese in the Trap dizisindeki Hong Seol'un aksine hayat dolu bir kızı canlandıran başarılı oyuncu Eun Tak karakteriyle harikalar yarattı diyebilirim. Euntak: Uzun zaman önce ölmesi gerektiği için yaklaşık on senedir ölüm meleğinden saklanıyor. Küçük yaşlarından beri ölüleri görebildiği için ölüm meleğinden kaçabildi bu sayede. Her zaman pozitif ve kendine güvenen ve her durumda cesaretini yitirmeyen biri. Goblin'in gelini olacak kadar cesaretlidir. Kim Go Eun sen nasıl güzel bir oyuncusun. Güldüğünü her sahnede yanaklarını sıkasım geldi. Bir film veya dizide Kim Go Eun yer alıyorsa o işte kalite vardır.
Lee Dong Wook; dizide ölüm meleği (Grim Reaper) canlandırıyor. My Girl, Wild Romance, Hotel King, Blade Man, Bubblegum dizilerinde, Roommate programında izledim. Roommate programında kişiliğine hayran kalmamak mümkün değil. Oldukça çalışkan, prensip sahibi biri. Ölüm meleği olarak kayıp ruh olduğu için Euntak'ı alıp götürmek istiyor ya da görevi gereği onu alıp götürmesi lazım. Euntak'ın yeni bir yere taşınmasından sonra durmadan onu aramaya başlar. Nihayet yüz yüze geldiklerinde ise Goblin onun hamiliğini yaptığından ona bir şey yapamaz. Fırsat kollarken Goblin ile yaşamaya başlar. Ve bir gün Sunny ile tanışır. Lee Dong Wook izlediğim dizileri arasında en çok Hotel King'de canaldırdığı ketum karakteri sevmiştim. Fakat Goblin'de ki ölüm meleği karakteriyle hepsini sildi süpürdü diyebilirim.

Yoo In Na; dizide Sunny karakterini canlandırıyor. Secret GardenQueen In-Hyun's ManMy Love From the StarMy Secret HotelOne More Happy Ending, Bubblegum dizilerinde izledim. Işıl ışıl parlayan her şeyi sevdiğinden kendisine Sunny diyor. Harika bir dış görünüşe sahip olan Sunny erkekler tarafından oldukça çekici bulunan bir kadın. Ve bu durumu kendi faydasına kullanmayı da pek iyi bilmekte. Yolda karşılaştığı ölüm meleğinin oldukça saf birisi olduğunu fark eder. Hayatında ilk kez ona hayranlık duymayan bir adamla karşılaşmış ve bu durum oldukça ilgisini çekmiştir. Yoo In Na çok farklı bir kız. Bu tür rollerin hakkını veriyor vermesine de  One More Happy Ending dizisindeki performansını ve imajını çok sevmiştim diyebilirim. Fakat bu dizideki çapkın tavırları ona çok yakıştığı inkar edilemez bir gerçek.
BTOB grubunun naif sesi Yook Sung Jae; dizide Yoo Duk Hwa karakterini canlandırıyor. Reply 1994, Age Ending in Nine Boy, Who Are You: School 2015The Village: Achiara's Secret dizilerinde izledim. Büyük bir şirketi yöneten bir ailenin torunudur. Onun ailesi Gobline hizmet eden 13.nesildir. Asi karakteri kadar tam bir baş belası olabiliyor. Amcası olaran bildiği Kim Shin sayesinde zengin bir hayat yaşamaktadır. Yook Sun Jae Who Are You: School 2015 dizisinde yakaladığı çıkışını her yeni projede daha da üst seviyelere çıkarmak için çabalan idollerden biri. Yook Sung Jae'yi daha çok büyük projelerde göreceğimizi düşünüyorum.

Bundan sonrası spolier içerir.


Oyuncular arası uyum fazlasıyla iyiydi. Bu da dizinin başarılı olmasındaki en büyük sebep. Gong Yo-Kim Go Eun aralarında o uyumu yakalayan, çift olarak vermek istedikleri mesajı veren iki karakter ile karşımızdaydı. Arada yaş farkı olmasına karşın Gong Yoo sevimliliğiyle aradaki farkı en aza indirgedi bu da izleyicilere olumlu olarak etki etti. Beni rahatsız etmedi. Lee Dong Wook- Yoo In Na arasında uyum yakalayan bir başka çiftti. Lee Dong Wook'un soğuk bakışları Yoo In Na'nın sıcak bakışları birbirine değince ortaya sıcacık bir aşk ortaya çıkardı. Lee Dong Wook-Gong Yoo arasındaki uyum diğer iki çiftin önüne geçti diyebilirim. İki ayrı karakter iki ayrı sıfat bir evde dost olabiliyormuş. Aralarındaki dostluğu ekrana öyle bir yansıttılar ki yeri geldi güldürdü yeri geldi hüzünlendirdi ama en güzeli sevdirdi. Yook Sung Jae'nin tecrübeli oyuncularla olan uyumu ise takdire şayandı. Tecrübeli oyuncuların arasında idol-oyuncu olarak rolünün hakkını vererek aralarında hiç sırıtmadı.


Genç kralımız ile Kim Shin'in hikâyesi işte böyle başlamıştı dönüp bakacak olursak her şeyin başlangıcı bana en çok bu gibi geliyor. Sarayın bitmek bilmez entrikaları, güç savaşları, güçlü olmak isteyen insanların sonu olmayan hırsları; tarihi dizlerden aşina olduğumuz bu keşmekeş elbet dizimizde de mevcuttu ve Goblinimizi gobline çeviren yolu döşeyen en büyük taşlar da onlar oldu belki de. Kralını korumak için kız kardeşini onunla evlendirip askeri gücü ile ona kol kanat germek isteyen Kim Shin, kralın yılan dilli danışmanının kışkırtmaları ve kralın gençliğin getirdiği kıskançlık, güvensizlik ve Kim Shin'in halkın gözündeki yerinden korkması sebebiyle korumak için yemin ettiği adamın kılıcıyla can verdi. Bir tek o olsa belki içi bu denli yanmazdı. Harp meydanında sırt sırta vatanları için savaştığı silah arkadaşları, onun akrabası ve hizmetkarı olmak dışında hiçbir günahı olmayan insanlar ve en en önemlisi kız kardeşi hepsi onunla birlikte can verdi ve Goblinimiz bu acıyla öbür dünyaya göçmüşken yine bu acıyla yeniden Goblin olarak dünyaya geri geldi. Kaderine böğrüne saplı kılıcı çıkaracak bir gelin yazıldı.


Goblin,senaryo açısından olmasa da, sinematografi yani görsellik açısından benim izlediğim K-Dramaların içerisinde şu ana kadar en etkileyicisi.Yönetmenle birlikte çalışan görüntü yönetmeni de iyi iş çıkarmış,onun da hakkını teslim etmeli. Her bölüm bağımsız film tadında. O yüzden diziyi teori üretmeksizin, fantastik olduğu için mantıklı neden-sonuç ilişkileri üzerine fazlaca kafa yormadan, kimi sahneler biraz ağır aksa da sinematografinin ve oyunculukların keyfine vararak izlemeyi yeğledim.



Çekim açıları,müzikler,mekanlar,tarzlar; en ince ayrıntısına kadar planlanmış. Olağandan farklı konuları her zaman severim ama fantastik olaylar işin içine girince gerçek hissettirmesini isterim. Bir 90 dakikada resmen beni olaylara bağladı ve kendi gerçekliğine inandırdı. Şaşırtıcı derecede verilen her ayrıntıyla ilk bölümü kafamda soru işareti olmadan atlattım. 

Kim Shin ve Ji Eun Tak aşkını tam da kendi deyimlerinde olduğu gibi -Hüzünlü Aşk- bize yansıtmalarını kendi adıma çok sevdim. Bu hikayenin tam olarak mutlu sonla bitmeyeceğine, izleyenleri hüzne boğup en sonunda az da olsa yine gözleri hafif yaşartacak kadar mutlu biteceğine dair işaretleri bölümlerin içerisinde sıkça verdiler. Final sahnesi de öyle oldu. Ji Eun Tak'ın ölmeyeceğini, Kim Shin'in ölüp birkaç sene sonra yeniden yaşama döndürüleceğini düşünmüştüm fakat sevgili yazarımız beni kendi hikayesiyle şaşırttı ve bol bol hüzne boğdu izleyenleri. Fakat en sonunda dediğim gibi biraz bile olsa mutlu olmalarını, bu ikilinin yıllar sonra reenkarnasyon aracılığıyla olsa da yeniden yollarının kesişmesine, Quebec'te yeniden Goblin ve Goblin'in ilk ve son gelini olarak devam etmelerini çok sevdim...  Peki, mutlu son muydu?  Hem öyle hem değil diyebiliriz buna içinde bir sürü ama olduğu için. Ama hayat da öyle değil midir en tatlı anların bile ilk cümleden gelen sonra ikinci cümlesi hep amadır.... Kar güzeldir ama soğuk, güneş sıcaktır ama kavurur, buzlu su güzeldir ama boğazı üşütür.... Eun Tak ile goblin bir araya geldiği için mutluyuz ama Eun Tak yine ölecek yine ölecek yine gelecek.... Ama neticede bir arada olacaklar. O an o saniye mutluluk belki de budur, biteceğini bildiğiniz için güzeldir, o anın kıymetini bilmek için biteceğini de bilmek gerekir.  Ölüm meleğimizin nasıl ki bir gün cezasının biteceğini bilmiyorduk goblinimiz için de öyle bir son kendi senaryomuzda yazmamız mümkün olabilir. Hayatlarını aldıklarının karşılığı olarak hayatlarına ışık getirecek, bir umut verecek anları denkleştirdiğinde belki de bizim goblinimiz de Eun Tak'ın son hayatında onunla insan olarak geçirip beraber göçerler cennete kim bilir.

Sunny ile ölüm meleğimizin aşkını da ta içimde hissettim. Senarist zayıf bırakmdı bu aşkı. Hayatta onların bir geleceği yoktu, Sunny onu ne kadar sevse de Wang Yeo'yu bağışlayabilmesi mümkün değildi, aşk her şeye yetmiyor bazen, yürek acıları, telafisi olmayan yaralar vardır ve onları kimi zaman aşk bile tedavi edemez. Duyguyu mükemmel bi şekilde izleyiciye geçirdiler. Ve nihayet her şeyi geride bırakacakları temiz bir sayfa açtılar dizinin sonunda.

''Unutmuşluğum benim huzurum olacağını düşünen sana.. Gözlerimiz buluştuğu an anlamıştım senin de bütün anıları hatırlıyor olduğunu. Kendi mutlu sonlarımızdayken bu trajedinin farkında değilmişiz gibi davranmalıyız. Dilerim bir sonraki hayatımızda beklemenin anlık görüşmeninse çokça sürdüğü bir kaderimiz olur. Bahane olmaksızın da birbirimizin yüzünü görebiliriz. Bu dünyada tek bir tanecik olan içten bir isimle. Tesadüfen karşılaştığımızda birbirimizi selamlaya bileceğimiz bir bağımız olur. Kimi zaman Kim Woo Bin, kimi zaman Wang Yeo olan sen.. Lütfen upuzun ve mutlu bir hayat sür. ''
Kim So Hyun ve Kim Min Jae tekrar bir arada görmek çok mutlu etti.

Bu diziyi Kore mitolojisi olarak düşünün ve ona göre izleyin. Hatta bunun bir peri masalı olduğunu. Kore mitoloji ve efsaneler açısından çok zengin bir kültüre sahip. Yani mitoloji/söylencelerin harmanlandığı, tümüyle fantastik, din-dışı bir kurgunun ve başka kültürlere ait hayali figürlerin bizim dini inancımıza ve kültürümüze dayandırarak eleştirmek çok mantıklı değil. Senaristlerin efsanelerden esinlenerek yazdıkları bir kurgu, hayal dünyası. Bu da diziyle alakalı bir dip not olsun.
Descendants of the Sun dizisinden sonra arkadaşlık bağını en çok hissettiğim ikili. Gong Yoo ve Lee Dong Wook'un arasındaki uyum ve kimya efsaneydi. Bir çok kez dizide ki aşkları izlemek yerine bu ikilinin tatlı tatlı atışmalarını izlemek istedim.

Goblin,senaryo açısından olmasa da, sinematografi yani görsellik açısından benim izlediğim K-Dramaların içerisinde şu ana kadar en etkileyicisi.Yönetmenle birlikte çalışan görüntü yönetmeni de iyi iş çıkarmış,onun da hakkını teslim etmeli. Her bölüm bağımsız film tadında. O yüzden diziyi teori üretmeksizin, fantastik olduğu için mantıklı neden-sonuç ilişkileri üzerine fazlaca kafa yormadan, kimi sahneler biraz ağır aksa da sinematografinin ve oyunculukların keyfine vararak izlemeyi yeğledim.

Çekim açıları,müzikler,mekanlar,tarzlar; en ince ayrıntısına kadar planlanmış. Olağandan farklı konuları her zaman severim ama fantastik olaylar işin içine girince gerçek hissettirmesini isterim. Bir 90 dakikada resmen beni olaylara bağladı ve kendi gerçekliğine inandırdı. Şaşırtıcı derecede verilen her ayrıntıyla ilk bölümü kafamda soru işareti olmadan atlattım. Lee Dong Wook'u ilk gördüğümde şapkalı haliyle Fringe deki gözcülere benzettim ,çok hoşuma gitti. Nedenini anlayamadığım tanıdık bir his vardı. O an kaptırdım kendimi.
Kim Go Eun güldükçe o yanakları sıkasım geldi. 
Şu tipe bakın :)

Ciddi takılan goblinin şımarık halleri dizinin en çok güldüğüm sahneleri desem yeridir.

Sonra sırf kıskançlığı için, sırf ona sevgili bulmak istediği için en yakın arkadaşının çantasını kesmesi





Lee Dong Wook'u boşuna sevmiyorum. Adam her haliyle karizmatik olmayı başarıyor. Girdiği her rolün hakkını veriyor. Hotel King dizisinde yer aldığı diziler ortalamaydı .Ölüm Meleği karakteriyle efsane geri döndü hissiyatını bizlere yansıttı. Bu şapkanın aynısını istiyorum. Lee Dong Wook'u ilk gördüğümde şapkalı haliyle Fringe deki gözcülere benzettim ,çok hoşuma gitti. Nedenini anlayamadığım tanıdık bir his vardı. O an kaptırdım kendimi. 


Dizi kadar müzikleri de harikaydı. CHANYEOL&PUNCH "Stay With Me . Benim en çok etkilendiğim şarkı "Crush"Beautiful" idi. Sam Kim "Who Are You"  Soyou"I Miss You" URBAN ZAKAPA"Wish" Ailee"I will go to you like the first snow" Eddy Kim "You are so beautiful" Jung Joonil "The first snow" Heize  "Round and round" MAMAMOO"Love" Roy Kim, Kim EZ "Heaven"  10cm "My eyes" . Angel Eyes dizisinden hatırlayacağımız Lasse Lindh'in  "Hush" şarkısı da dizinin naif şarkılarından biriydi

Albümü dinlemek için; TIKLA

Yıllar geçiyor, mevsimler değişiyor, ömürler değişiyor, dünyadaki konumları, meslekleri değişiyor, yaşları değişiyor, kar yağıyor, bahar geliyor, ama aşk hiç yok olmuyor.Hani bazı diziler filmler vardır ya, müziğini duyduğunuz an boğazınız düğümlenir, öküz oturur yüreğinize, gözleriniz dolar. Bu da onlardan biri oldu benim için.Hem bu kadar güldürüp, hem de bi o kadar ağlatıp nasıl bu kadar güzel bi şey çıkardılar ortaya anlamadım. Senaryosunu, kurgusunu zaten hiç söylemiyorum bile.Kolay kolay 10 üzerinden 10 vermem. Goblin, sen benim için 10 üzerinden 10'sun. Ve çok özelsin.


Dizi için puanım; 10/10

15 Ara 2016

Train to Busan


Uzun zamandır yoğunluğumdan dolayı dizi veya film izlemeye vaktim olmuyordu. Fakat bugün o eşiği geçip sonunda dün izlemeye fırsat bulduğum Train to Busan filmiyle geri döndüm. Film vizyona girmeden önce film hakkında bir çok haber okudum. Açık konuşmak gerekirse filmin başrollerinde Gong Yoo ve Ma Dong Seok'un olacağını öğrendiğimden anda beklentimi çok yüksek tuttum. Train to Busan filminin senartistliğini ve yönetmenliğini Yeon Sang Ho yaptı. Filmin konusu; Yıkıcı bir virüs Güney Kore’yi etkisi altına alır. Bu sırada Seul’den Busan’a gitmekte olan trendeki yolcular hayatta kalma mücadelesi verir.

Film gişede rekorlar kırdı, festivallerde gösterildi ve herkesin takdirini kazandı. Durum böyle olunca bizdeki beklenti de tavan yaptı.Yönetmenin kalitesi, büyüğünden küçüğüne oyuncuların yeteneği, araya sıkıştırdıkları dramatik ögeler filme bağlanmanıza vesile oluyor.

Güney Koreliler bir zombi filmine el atmamıştı ona da el attılar iyi ki de attılar. World Z, Ölümcül Deney vs. bu türdeki bütün zombi filmlerini unutun çünkü bu film başka onlar kadar efektif kurgusal değil ama bu türe bile adamlar duygularını katmışlar. Bir zombi filminde duygulanma oranı yada ağlama ihtimali nedir? Bazı filmler vardır boğazınıza bir yumru gibi gelip dayanır, içinizden bir parça kopar gider, zihniniz allak bullak olur bir süre kendinize gelemezsiniz. Şimdi zombili filmde ne alaka diyeceksiniz ki ben bu tarz filmlerden gram etkilenmem ama bu Güney Koreli arkadaşlar yine rahat durmamış dramı sıkıştırmışlar araya İşte bu film o yüzden farklı bu tarz G.Kore filmlerinin reklamı yapılmıyor ülkemizde pek bilinmiyor benim gibi Güney kore sinema, dizi sektörünü seven veya araştırıp didikleyen izleyiciler ancak izleyebiliyor. 

Mantık hataları yok mu?
Var. 
Kurguda sıkıntı yok mu ? 
Var.
Senaryo çok mu iyi? 
Değil. 

Önemli olan bu türde bile duygusal olarak bir şeyler verebilmesi ve izleyiciyi etkileyebilmesi.Film oldukça heyecanlı ilerliyor öyle ki durup düşünmeye vakit bırakmıyor. Kızıyorsunuz, gülüyorsunuz, ağlıyorsunuz, korkuyorsunuz yaşayabilecek tüm duyguları yaşıyorsunuz. Film bu gerilim dolu anların yanı sıra ailede bitmeyen sevgi, kazanılan dostlara olan bağlılık ve verilen sözlere olan aşinalığı içeriyor. Kalite kokan bir film olduğunu söyleyebilirim. . Konunun bütünlüğü öyle bir güzel korunmuş ki sağlam olmasının temeli buraya bağlanıyor. Trenden bir türlü kaçışın olamaması ve arda gelen mantıklı fikirler filmi "Film" yapan etken oluyor. Bu dramın önünde duran asla bitmeyen bir aksiyon var tabi ki. Hollywood'un elbet harika zombi konulu filmleri var. "Ben Efsaneyim, Dünya Savaşı Z, 28 gün Sonra, 28 Hafta Sonra..." Fakat bu Güney Kore yapımının da en iyiler arasına girmesi gerektiğini düşünmekteyim. 


Gong Yoo'nun oynadığı yapımlar arasında şu ana kadar en iyisi Train of Busan oldu.  Böyle kaliteli yapımlarda yer alması onun adına harika olur. Bu filmle beraber yerini sağlamlaştırdı. Şu anda Goblin dizisinde oynuyor. Dizi hakkında bir çok olumlu yoruma denk geliyorum. Filmde ki oyunculuğunu beğendim. Özellikle finalde sergilediği oyunculuk harikaydı. Dizide Kim So Ahn, Gong Yoo'nun kızını canlandırıyor. Güney Kore'de çocuk oyuncuların sergilediği oyunculuklar bir çok aktör ve aktiristler daha iyi. Filmi izlediğinizde bana hak vereceksiniz. Ma Dong Seok'un daha çok dövüşlü dizi ve filmlerde izlemek istiyorum. Filmde genç oyuncular Cho Woo Sik ve Wonder Girls grubundan Ahn So Hee'de yer alıyor.

Ayrıca Hollywood  filmi uyarlayacak. "Train to Busan" filminin birincil yatırımcısı, NEW Şirketi bu konu ile ilgili, "Çeşitli uluslararası yapımlarda büyük başarılar elde etmiş olan en iyi Fransız film stüdyosu Gaumont'la işbirliği yapmaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Bu fırsat sayesinde, Kore filmlerinin uluslararası izleyicilerle daha fazla buluşmasını umut ediyorum.” dedi.Gaumont şirketinden bir delege, 69. Cannes Film Festivali’nde izledikleri "Train to Busan" filmine âşık olduklarını ve benzersizliği ile Amerikan sinemaseverlerini büyüleyeceğini belirtti. Yapılan Antlaşma dün gerçekleştiği için henüz filmin Amerikan uyarlaması hakkında (filmin adı, gösterim tarihi vb.) herhangi bir bilgi verilmedi.

Bir filmi film yapa unsurlardan biri de müzikleri Bu yapımın da müzikleri güzeldi. Bir kriz anında insanların birbirlerine nasıl davrandığını gerçekçi şekilde göstermiş, dram-aksiyonu güzel harmanlamış, Bir kaç mantık hatası vardı tabi ki ama izleyin derim heyecanı yüksekte tutmayı başarıyor.

Filmin için puanım; 8,5/10

17 Tem 2014

#mim Benim Çiftlerim

Renli Tırtıl 'ın mimlediği yazısıyla güne başladım. Öğrendiğimden beri düşünüyorum acaba kimleri aynı yapım içinde görmek isterim diye. İşin içine girdikçe bir sürü çift düşündüm.  O zaman başlayalım :)
  • Yoon Eun Hye ve Zo In Sung.. İkisini dizi projesinde birlikte görmeyi çok isterim. Fakat görmek istediğim dizinin türü kesinlikle dram olmalı. Yoon Eun Hye Missing You, Zo In Sung ise Winter Blows The Wind Blows dizilerinde ki oyunculuklarıyla bana kattıkları duyguları hatırladım da kesinlikle harika bir iş ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum.
  • Ha Ji Won ve Gong Yoo.. İkisininde kesinlikle bir projede yer almasını istiyorumÖyle romantik komedi falan olmayacak, aksiyon-polisiye olacak. İşte o zaman bu iki çiftimiz reytingleri altüst eder diye düşünüyorum. İkisini daha önce birlikte düşünmemiştim. Fakat bir kaç gün önce Ha Ji Won bir röportajında, Gong Yoo'nun beraber oynamak istediği oyunculardan biri olduğunu dile getirmişti.. Düşündüğümde, harika olur!
  • Park Shin Hye ve Lee Jong Suk.. Fotoğraf çekimlerinde birbirleriyle partner oldular fakat ikisini herhangi bir yapımda izleme fırsatım bulamadık.Okul temalı konular hariç romantik komedi türünde bizi şaşırtmasını istediğim çiftlerden sadece biri. 
  • Shin Min Ah ve Kim Woo Bin.. Bir derginin çekimlerinde gördüm ikisini. Uyumları aşırı beğenmiştim. Forum sitesinde arkadaşlarla muhabbet ettiğimiz vakit de dile getirmiştim. İkisini dizi ya da film projesinde birlikte görmek istiyorum diye.. Shin Min Ah'ın masum güzelliğiyle Kim Woo Bin'in erkeksi bakışlarını göz önünde bulundurursak neden olmasın diye düşünüyorum. 

Aslında daha bir sürü çift çıkarırdım birlikte dizilerde filmlerde görmek istediğim fakat biraz daha devam edersem işin içinden çıkamayacağımı fark ettim. Hazırlarken eğlendiğim bir mim oldu. Kim düşünüp yaptıysa ellerine sağlık. Beni mimleyen Renkli Tırtıl'a teşekkür ederim. Düda'nın Feneri, Çelen'in Sazı sizlerin çiftlerini de bekliyorum..

19 Haz 2014

Big / Kore Dizisi

Güney Kore dizilerinin bildiği üzere klişeleşmiş konuları var. Aslında bir Hong kardeşler klasiği. Bir kızın erkek kılığına girmesi, zengin oğlan fakir kız ve bedenlerin ruh değiştirmesi temalı diziler 2012'in en çok işlenen konuları arasında. Big; 16 bölümden oluşuyor. 18 yaşında lise öğrencisi Kang Kyung Joon'un geçirdiği kaza sonucu 30 yaşındaki Seo Yoon'un  Jae'nin bedenine girmesiyle başından geçen olaylar anlatılıyor. Kore dramalarını göz önünde bulundurursak dizi iddaalı başlıyor. Dizinin geneline yayılabilecek olaylar ilk bölümde gerçekleşiyor gibi düşünüyorsunuz. Dizinin ikinci yarısın ilk yarısına kadar oldukça yavan kalıyor. Dizinin akılda kalanları ise; aşk itirafları... 
18 yaşındaki Kang Kyung Joon karakterini Shin Won Ho canlandırıyor. Cross Gene adında bir grubun üyesiymiş kendisi. Amerika'da annesiyle yaşayan talihsiz bir olay sonucu annesini kaybeden bu genç Güney Kore'de yaşamak için döner. Yaşadığı trajik olay yüzünden insanlardan uzak durmayı tercih etmiştir. 
Gil Da Ran karakterini Lee Min Jung canlandırıyor.Boys Over Flowers dizisinde Jun Pyo'nun nişanlısı rolünden hatırlayabilirsiniz. Gil Da Ran bir lisede öğretmenlik yapmaktadır. Doktor Yoon Jae ile evlenmek üzeredirler. Evlilik hazırlıkları esnasında fedakarlık yapan Gil Öğretmen bir gün aklına eser. Yoon Jae'nin onun sevip sevmediğini sorar.. Yoon Jae karakterini Gong Yoo canlandırıyor. Ruh değişimi olayından dolayı iki rolde görüyoruz. Doktor Yoon Jae sadece ilk bölümde görüyoruz. Kyung Joon'un bedenine girdikten sonra ki Yoon Jae favorim oldu. Gong Yoo nasıl döktürmüş öyle..
Dizinin ilk bölümü film tadında olduğunu yazımın başında dile getirmiştim. Bir çocuk Amerika'dan gelir otobüste gördüğü bir kadının hareketlerinden etkilenir. Bu kadın Gil Da Ran'dır. Çocuğu görünce aslında etkilenir  evlenmek üzere olduğundan aslında pek de önemsemez. Evleneceği adamda doktordur bu kadınla tesadüf tanışırlar birbirlerinden etkilenirler. Gil Da Ran'ın merak ettiği bir soru vardır. Doktor olan Yoon Jae'nin onu sevip sevmediği. Bunun cevabını yüz yüze vereceğini söyleyerek yola çıkan Yoon Jae, Kyung Joon ile kaza geçirir.. Hastanede Yoon Jae'nin bedeninde gözleri açan çocuk neye uğradığını şaşırır. Bundan sonra olaylar olaylar olaylar.. Dizinin özeti gibi düşünebilirsiniz aslında değil bu sadece ilk bölümün özetiydi. 
Sevdiği adamın bedeninde tamda istediği gibi bir adam nazik, düşünceli, başarılı bir adam var. Sen hala Yoon Jae'de Yoon Jae diye ağla...Gong Yoo'nun sergilediği oyunculuk olağanüstü. Mimikleri, gülüşüyle kalpleri fethetmesini geçtim. Sevdiği kadının arkasından böyle bakacak adamdan istiyorum..
Dizinin diğper kahramanlarını es geçmesek iyi olur.  Jang Ma Ri karakterine Miss A grubunun güzel üyesi Suzy görüyoruz. Dream High ve Gu Family Book dizisiyle hatırlarsınız Ma Ri; Kang Kyung Joon'a saplantılı şekilde aşık. Düşünün o kadar aşık ki; Amerika'dan izini sürüyor onu buluyor. Fakat ortada Kang Kyung Joon'u hastane yatağında bulur. Yoon Jae'nin bedeninde olduğunu bilen iki kişiden biridir. Suzy'inin diğer rollerine göre oldukça farklıydı. İlk başlarda bir garip geldi sonradan alıştım. Gik Chong Sik rolünü Beak Sung Hyun canlandırıyor. Gil Da Ran'ın komik kardeşi. Bu çocuğun İngilizce konuşmaya çalışması içler acısıydı.Suzy ile Sung Hyun güzel bir uyum sağlamış dizide. Çok fazla sırıtmadılar.
Golden Rainbow dizisinin sevimli Young Won'unu burada daha küçük haliyle görüyoruz. 
Gamzesini sevdiğim nasılda tatlısın öyle

Dizinin giriş ve gelişme bölümleri güzel giderken finale doğru emin adımlarla ilerlerken hızlı bir çöküşe geçtiler. Benim için final hayal kırıklığından öteye geçemedi. Kore dizilerinin ortak özellikleri arasında izleyicilerin sinirini bozmak. Benim için fazla havada kaldı final. Kyung Joon mu yoksa Joon Jae mi siz izleyip karar verin.. Dizinin çok fazla içine girmek istemedim zira hakkını yemek istemediğim sahnelerin çokluğundan ötürü. Final hakkında yorumlarınızı bekliyorum.. Dizinin Ostlarını es geçemem geçmemeliyim. One person, Noel "If It's love" Benim biricik gruplarımdan biri BEAST "Hateful Person" Davichi "Because It's" gibi ilgimi çeken şarkıları tavsiye ediyorum.. Final konusunda yorumlarda buluşalım..