Dizinin yönetmen koltuğunda ise 2012 yapımı "
Nice Guy" ve 2014 yapımı "Wonderful Days" dizilerinin yönetmeni Kim Jin-Won oturmaktadır. Dizinin senaristliğini ise 2013 yapımı "
Secret" dizisinin kaleme alan Yoo Bo-Ra yapmaktadır.
Lee Gang Doo'nun hayali futbolcu olmaktır; fakat bir kaza bu hayalini yerle bir eder. Kazada babası ölür, onunsa bacağı kırılır. 3 yılı rehabilitasyon tedavileriyle geçer. Artık iyileşmiştir fakat yıllarını kaybetmiştir. Bu sırada Ha Moon Soo ile karşılaşır.Ha Moon Soo mimari modeller üretmektedir. O da kardeşini kaybettiği bir kazanın izlerini taşımaktadır. Geride kalan olmanın suçluluk duygusu omuzlarındadır. Tüm bu duyguları bastırarak hayatını ciddiyetle yaşar. Lee Gang Doo ile karşılaştıktan sonra baştırılmış duyguları dışa vurmaya başlar.
Şimdiden uyarıyorum yazı spolier içerir.
2pm grubunun üyesi Lee Junho; dizide Lee Gang Doo karakterini canlandırıyor. Daha önce Memory, Chief Kim dizilerinde Twenty, Cold Eyes filmlerinde izledim. Gang Doo Onun karakteri anne ve babası vefat etmeden önce el üstünde tutularak rahat bir şekilde büyümüştür ve hayali birgün futbolcu olmaktır. Ancak geçirdikleri talihsiz bir olay sonucu babası ölür ve kendisinin de bacağı kırılır. 3 yıl boyunca rehabilitasyon görür. Hiçbir ağır yükü taşıyamaz haldedir. Bir gün, annesini de kanserden dolayı kaybeder. Böylece annesinin borçları ile kardeşiyle yalnız kalır. Mümkün olduğunca her şeyi yaparak para kazanmaya çalışır. Ancak Moon Soo ile tanıştıktan sonra hayatı tamamen değişir.Ondan sonra geçmişinde sıkışıp kalmış adam ilk kez yarınını planlayan biri olur. Ben Junho'nun oyunculuğunu severim
Won Jin A; dizide Ha Moon Soo karakterini canlandırıyor. İzlediğim ilk yapımı oldu. mimari modeller yapan Ha Moon Soo, geçirdikleri bir kazada küçük kardeşini kaybetmiştir. Bu kazadan sağ kurtulduğu için suçluluk duymaktadır. Suçluluk duygusunu bastırmaya çalışarak yaşamını sürdürür ve annesine bakarken güçlü kalmaya çalışır. Bir gün, Kang-Doo ile tanışır ve bastırıp gizli tuttuğu duygularını açığa vurmaya başlar. O, acılara göğüs germiş kadın olarak ilk kez geçmişi ile yüzleşecektir. ileride çok iyi işlere imza atacak bir aktirst olacak.
Lee Ki Woo, dizide Seo Joo-Won karakterini canlandırıyor. Daha önce
Flower Boy Ramen Shop, Miss Korea, Memory,
Doctors dizilerinde izledim. dizide bir mimarlık firmasında müdür olarak çalışan Seo Joo-Won, nazik ve kibar bir karaktere sahiptir. Moon Soo'nun mimarlık üzerine yeteneğini fark edip şirketinde çalıştıracak. Uzun zamandır ekranlarda göremiyorduk bu dizide naif tarafını izliyor olmak hoştu.
Kang Ha Na; dizide Jung Yoo-Jin karakterini canlandırıyor. Daha önce Miss Korea ve
Moon Lovers: Scarlet Heart Ryeo dizilerinde izledim. Dizide bir inşaat şirketinde ekip lideri olarak çalışan Jung Yoo-Jin kendine güvenen birisidir ve büyüleyici bir hayat yaşamaktadır. Ancak, yalnızlık çeken biridir. Onun Gang Doo ile olan uyumunu çok sevdim diye bilirim. Moon Lovers: Scarlet Heart Ryeo dizisinden sonra onu böyle bir dizide izlemekte ayrı keyif verdi. Farklı bir havası var. Onu biraz daha cıvıl cıvıl olacağı rollerde görmek isterim
Çıkış noktasında delikanlı yaşta hayatı kararmış,desteksiz kalmış, haliyle dışı kabuk bağlamış ama içi yumuşacık, kırılgan bir genç adam vardı. Bir de ortak geçmiş ve yazgılarının farkına varmaksızın,unutulmuş bir eski şarkının izinde hayatının aşkını bulan bir genç kız. Hem somut hem soyut bağlamda yaraları sağaltma,sevginin gücüyle arınma ve her şeye karşın yaşama tutunma öyküsü vardı. İhmallerin, kazanın yaşamdan alıp kopardığı 48 kişiye adanmış, geride kalanların acılarını kendi sözcükleriyle ve böylesi faciaların bir daha yaşanmaması dileğiyle ölümsüzleştirdikleri anlamlı bir anıt projesi vardı. Çok güzel,anlamlı diyaloglar,replikler vardı. Son tahlilde organ bağışının önemine ilişkin mesajlar vardı. Dizinin geçtiği ortamlar dizinin rengi falan kore filmlerine benziyor dizilerinde genelde her şey renkli güzel olur fakirse bile evi sevimli olur ama bu dizi film gibiydi pis ve kenar mahalle olması çok gerçekçi buldum. Gang Doo'nun bize geçirdiği buram buram ıssızlık hissi bolca empati kurmamızı sağladı ve normalde es geçmemiz muhtemel ayrıntılar dikkatimizi çekti. Farkındalık oluşturdu. Dizi ve film seyretmenin bu yanını seviyorum. Bazen başınıza gelmeden hayata dair yeni şeyler keşfediyorsunuz.. Hele ki böyle önemli meseler güzelce işlenince hedef tam on ikiden vuruluyor, o yüzden ayrı bir takdir ediyorum yapımcıları, tutması kuvvetle muhtemel ve çok daha kolay işlenebilir konulardansa, başarı ihtimali kesin olmayan ve hassas bir konuya bulaşma cesareti gösterip altından kalkmayı başarmışlar.
Dizinin içindeki o sakinlik, sessiz ama sorgulatan çığlıklar ve tüm o karakterlerin Kore dizi dışına çıkmış orijinal ve renk renk katmanları tüm diziyi heyecanla izlememe sebebimdi. Klişelerden uzaktı. Moon-Soo Gang Doo'nun omzunda uyuduğu sabah Gang Doo'nun uzattığı eli gerçekten tutmak için uzatmış olması, kadın başrolün bu denli dobra ve cesur olabilmesi, yılışıkça değil kararlılıkla sevdiği adama destek olması, uzun zaman sonra bir Kore dizisinde özgüveni bu kadar az olan bir erkek başrole hayat verilmesi.. Gerçek hayatta karşılaşmamızın çok zor olduğu tesadüflerin bu dizide keyifle işlenmesi, Halmoni ve Sang-Man karakterlerinin verdiği mesajlar ve filozofiler, organ bağışı farkındalığı ve psikolojik sağlığın öneminin vurgulanması.
Senaryo iyi çatılmış, her şey bir başka şeye bağlanmıştı. Örnekse Gang Doo'nun hastalığı durduk yerde ortaya çıkmadı, geçmişteki göçük kazasının gencecik bir bedeni sakatlamasından temelleniyordu. Klişelerden olabildiğince uzak durulmuştu. En beklenilir olanın tersine, Gang Doo'nun hastalığının ciddiyetini kavradığında Moon Soo'dan kaçmayıp sıkı sıkıya sarılması K-Drama evreninde pek görülmüş bir şey değildi. 'Şimdi elimi tutarsan bir daha bırakmam' sözüne sonuna kadar sadık kaldı.Ya da Gang Doo Halmoniden kalan arsayı sattığında ancak tefeciye olan borcunu ödeyebildi. Zengin olmadı çünkü burada sihirli değnek yoktu. Tersi olsaydı hiç mi hiç hoşuma gitmezdi. Moon Soo ise yılmayan, kendince haklı nedenlerle kısa bir süreliğine duraksar gibi olsa da uzatmayıp hep aşkının arkasında duran küçük ama güçlü genç bir kadındı.
Sang Man'dan Gang Doo'ya, Seo Joo Won'dan Tae In Ho'ya, Halmoni'mizden Moon Soo'ya kadar her karakter o kadar çok anlamlıydı ki. Hepsinin taşıdığı bir mesaj vardı. Saf kötü ya da saf iyi karakterlerden ziyade bir insanın hem karanlık hem de aydınlık yanlarının olabileceğini çok güzel gözler önüne serdi bu dizi. Her iyiliğin iyilik doğuramayacağı ya da her kötülüğün kötülük gütmeyeceği gerçeğiyle yüzleştirdi seyirciyi. Bir nevi Yin Yang anlayışı gibiydi bana göre. Karakterlerin yanlışlarına da doğrularına da empati kurmamızı sağladı ve bence bu yapımı özel kılan da buydu. Nefret ettiğim kimse yoktu dizide. İlk bölümde Gang Doo'yu dövüp sonrasında ateşkes sağlayan Ahjussi dahil olmak üzere.
Gönül gözüyle gören bilge bir Sang Man, ahde vefa diyen bir Madam, Gang Doo'daki cevheri görüp destekleyen bir Halmoni gibi derinlikli karakterleri tanıdık ve sevdik. Kendi hesabıma,defolu Direktörü ve Madama olan aşkını bile katlanılır buldum.
Bir bina çöktü,çok sayıda insan öldü. Bir deprem oldu çok sayıda insan öldü.Bir sel oldu çok sayıda insan öldü.Sadece bu cümlelere tutunan anmalarımızla, her sene tekrarlanan acılı söylemlerimizle ve ardından gelen günlük hayatlarımızın acılarımızın yasını tutmaya bile izin vermediği bir yaşam savaşında bir dizi izledim.
Bu dizi ölenlerin yasını değil kalanların ''sessiz sitemsiz'' acısını serdi gözlerimizin önüne. Kapı önünde yevmiyeci torununu bekleyen ve öldüğünü bile kimselerin fark etmediği nine. Enkaz altında günlerce kalıp da çıkış fırsatını ilk gördüğünde yanındakini önce yollayan yeni yetme bir delikanlı. Aldıkları tazminatın utancıyla birbirlerinin yüzüne bakamayan karı,koca. Enkaz kaldırma çalışmasının maliyetini düşünüp, çıkmamış cesetlerin üstüne yeniden aynı kusurlarla bina yapmaya kalkışan inşaat firması.
99 depremini hatırlayan biri olarak benim için şu sahne çok anlam içeriyor.
Duygulanmadan edemediyorum.
Senaryo, reji, sinematografi, oyunculuk, müzikler, kamera, kurgu, ekip çalışması diyorum. Fazla söze gerek yok,mükemmele yakındı.
Ağır bir melodram değil, yürek parçalayan acılı feryatlar değil, bu yıkımla yaşamları farklılaşmış, genel nedenin ötesine geçip aile içi bireysel acılar gibi yaşadıkları bir rutine dönen mutsuzluklarıyla sizler ve bizler. Herkes durduğu yere göre yaşamış/yaşıyor acısını. Kocası kendini sorumlu tutup intihar eden bir kadın asıl sorumlu olan inşaatçı oğlunu okutup büyütmek için evlenip hatta onu sevebiliyor. Kızkardeşinin doğumgünü pastasını aldın ve inşaatta işi uzayan babanı bekliyorsun etrafındaki güzel spor ayakkabılar ya da rujunu süren bir kız tüm ilgini çeken.Ve bir an da enkaz altında günlerce kalıp ardında acı dolu tedaviler ve hiç bitmeyen travmalarınla kimsesiz bir serseriye dönüşüyorsun. Ah be ne güzel oynadın Junho.
İki kişi arasında olup biteni yanı başlarında olsalar da kimse bilemez. Bir yanını gördüyse şayet, mümkün değil öte yanını göremez. Oysa bizler çok şanslıydık, adeta her noktaya serpiştirilmiş gizli kameralarla, türlü çeşit açılardan, yakından uzaktan sadece aşıklar arasında olan bitene bir bir tanık olduk. Lee Gang Doo ve Ha Moon Soo bir yerlerde gerçekten yaşıyorlar, bizim gibi nefes alıp veriyorlardı sanki. Paralel evrendeymiş gibiydik.Gün oldu, birlikte sevindik, gün geldi onlarla birlikte üzüldük. İşin tuhafı, hüzünlü ama insanı karamsarlığa garketmeyen bir öyküydü, iyimserliğimi ve umudumu hiç yitirmedim.Dışı sahte yaldıza bulanmışcasına özentili,lakin içi 'kof ve fos' bir yapım değildi. Her birimiz dizide kendimizden ya da çevremizden bir şeyler bulduk.
Albümü dinlemek için;
TIKLA
Kişisel dramların yanı sıra toplumsal dramların da es geçilmediği bir kurgu. Junho rolünün hakkını kat be kat fazlasıyla verdi. Won Jin Ah da işte yetenek dedirtti. Resmen dizi yavaş yavaş tüm benliği sarıyor. İlk başladığımda bu kadar saracağını düşünmedim ama her bölümde daha fazla bağlandım. İçinde çok güzel mesajlar var. Karanlığa girmeden ışık görünmez. Bilinen her şeyi anlatmak yerinen zamana bırakmak en iyi çözümdür. Zamanla karşıdakinin durumu çözmesi.Kendi özel hapishanelerimiz. Dışarı bakan yüzümüzün gülmesi içimizde ağlamamız. Daha çok acı çekmiş insanın daha az acı çekeni teselli etmesi.Her bir bölüm bu sıradan iki insanın yaşadıklarında kendimize ait bir parça bulunabilir. Kısacası izleyin izlettirin.
Dizi için puanım;
10/10