Güney Kore, Tavırlarıyla, aile içi yaşamlarıyla, akrabalık ilişkileri ve büyüklere saygı gibi unsurlar ile onları kendimize yakın hissetmemizi sağladığı için, ülkemizde popülaritesini günden güne arttırmaktadır. Durum böyle olunca Güney Kore sinema sektörü Türkiye'nin de dahil olduğu, dünyanın bir çok ülkesinde popüler hayran kitlesine sahip ülkelerden biri olmaya hızla devam ediyor.
Uzakdoğunun arabesk milleti olarak bilinen Güney Koreliler ağlatmayı, aksiyonu, dozunda komediyi yani duyguları yansıtma konusunda ki başarıları ile hollywood sinemasının soğuk ve bencil karakterlerinden sıkılanlara rahatlık sağlar. İnsani duyguları yerli yerine koyar. Bel altı vurmaya şartlamadan güldürür. Ele alınan senaryonun en uç türlerini sizin karşınıza film olarak çıkarırlar. Aşk, nefret, intikam, onur, korku, sevgi, ihtiras gibi insana ait bütün duyguların en aşırı uçlarına şahitlik etmemiz mümkün. Örneğin; silah kullanılmayan mafya filmleri, hıçkıra hıçkıra ağlatan dram filmleri, başrollerin de öldüğü müthiş aksiyon filmlerine rastlamak Güney Kore sinemasında olası. Ülkemizde bu kadar revaçta olan Güney Kore sinemasının en iyi 10 filmiyle sizlerleyim.
The Man From Nowhere-Mazisi Olmayan Adam (2010)
2010 yapımı olan bu film hem gişede başarılı olmuştur. Hem de çok sayıda ödüle layık görüşmüştür. Biz buna müthiş kurgulanan senaryo, oyunculuk ve yönetmenlik başarısı diyebiliriz. Bir rehin dükkanının sahibi olan Cha Tae Shik (Won Bin) kimsenin geçmişi hakkında bir şey bilmediği esrarengiz fakat sorun yaratmayan bir adamdır. Komşusunun ufak kızı So Mi(Kim Sae Ron) ile aralarında garip ve içten bir bağ vardır. Tae Shik kimseyle konuşmaya gerek duymasa da ufak kıza sürekli öğütlerde bulunur. Annesi sorun çıkardığında evinde kalmasına dahi izin verir. Annesinin karıştığı bir olay sonucu kız kaçırılır ve durumu öğrenen Cha Tae Shik'in de, bu işe dahil olmasıyla başlayan harika bir kurgunun içinde buluyorsunuz kendinizi. Başta durgun başlayan hikaye gelişme bölümüne geldiğinde aksiyonun dibine dibine vurup finale doğru drama bağlamasıyla harika bir yapım ortaya çıkıyor.
A Moment To Remember- Hatırlanacak Bir An (2004)
Oyuncu kadrosu sınırlı, iki kişi üzerinden baz alınarak anlatılan hikayenin konusu, unutkan karakterimiz Su Jin'in (Son Ye Jin) bir gün markette çantasını ve aldığı içeceği unuttuğunu fark edip markete geri dönmesiyle,o esnada marketten çıkan bir müşterinin kendi içeceğini yürüttüğünü düşünüp ilginç bir harekette bulunur. Hatasını fark eden genç kız bu duruma geç kalıyor olsa da iş içten geçer. Soo Jin'in babasının yanında çalışan adamlardan birinin Cheol Su (Jung Woo Sung) yani markette gördüğü kişi olduğunu öğrenir. Sonrasında olaylar farklı bir yönde ilerliyor. İzlerken mendilleri hazırda bulundurmayı ihmal etmeyin. Ana hikaye başta çok sıradan ve arabesk gelse de, detaylara ve içinde ki etkileyici küçük hikayelerinin yanına bir de oyuncuların başarılı performansını da eklersek, seyirciyi etkisi altına almakta zorlanmıyor.Film; 2001 yılında Japon dizisi temel alınarak uyarlanarak 2004 yılında vizyona girmiştir. İlk bir saat boyunca ağlamaya hazırlık aşaması ve son yarım saatte dramın dibine dibine vurduğu Güney Kore filmi romantik/dram izlemek isteyenler için ideal bir yapım.
Miracle In Cell No: 7. Koğuştaki Mucize (2013)
Kızı Yesung (Kal So Won) ile mutlu bir hayat süren zihinsel engelli baba Yong Goo'nun (Ryoo Seung Ryo) 1997 yılında işlemediği bir suç yüzünden cezaevine girmesiyle başlayan serüven hapishanede azılı suçlularının 7 nolu koğuşa düştükten sonra yaşanılan dramın ardından yıllar sonra babasının adını temize çıkarmak için avukat olan Yesung’un (Park Shin Hye) adalet için savaşına tanık olacağınız baş yapıt denilebilecek filmlerden biri Miracle In Cell No: 7. Dozunda komedi, dibine kadar dram ve mükemmel iki oyunculuğu harmanlayarak göz pınarlarınızı kurutana kadar ve doğrudan yüreğinize ve vicdanınıza işleyen harika komedi-dram türünün örneklerinden biri.
Old Boy- İhtiyar Delikanlı (2003)
Uyandığında kendini özel bir hücrede bulan Oh Dae Su (Choi Min Sik) 15 yıl tutsak olarak yaşadıktan sonra karısının ölümünü onun üzerine yıkmalarının ardından serbest bırakılır. Dae Su, kendisine bu kötülüğü yapanları bulup intikam almasını konu alan bu film, 2004 yılında Cannes Film Festivalinde büyük ödülün sahibi olmuştur. İnce zeka oyunlarıyla kurgulanmış Old Boy, hem teknik hem de üslubu olarak kendine has bir film olarak biliniyor. Bilinçaltınıza şiddet, intikam, aşk, cinsellik, ara ara derinlemesine felsefi, bazen de olduğu gibi basit temalarda bulunan zekice yapılmış bir başyapıt. Filmin müzikleri deseniz harika ötesinde. 2013 yılında Hollywood versiyonu uyarlanmasına rağmen ne yazık ki orjinali kadar sükse yapmamıştır.
My Sassy Girl-Hırçın Sevgilim (2001)
Gyun Woo (Cha Tae Hyun) bir akşam evine döndüğü sırada metro istasyonunda- güzel ama bir o kadar sarhoş Ji Hyun Jun'a (Gianna Jun) rastlar. Kız o kadar sarhoştur ki trenin önüne düşmekten Gyun Woo kurtarır. Çevredeki herkes onların sevgili olduğunu düşünüğü için Gyun Woo ses etmez. Tesadüf sonucu karşılaşan iki gencin hikayesini konu alan filmin çıkış noktası aslında şu şekilde; Kim Ho Sik adında bir gencin, kız arkadaşına karşı duygu ve düşüncelerini kendi blog sayfasında yazması sonucu ile başlayan serüven büyük ilgi görünce önce senaristlerinin ilgisini çeker daha sonrasında roman olur. O romandan uyarlama yapılan Sassy Girl ise, Güney Kore'nin romantik-komedi türünün en iyilerinden biri olarak kabul edilir. Aşkın her evresini konu alan, güldüren, eğlendiren ve duygulandıran bir film olmakla beraber, Cha Tae Hyun ve Gianna Jun'un hafızalarımızda yer ettiği filmlerden biri olarak yerini almış bulunmakta.
Only You-Sadece Sen (2011)
Sakin bir hayat sürek eski bir boksör olan Chul Min (So Ji Sub) ile gözleri görmemesine rağmen hayata sıkı sıkı tutunan Jung Hwa (Han Hyo Joo) arasında geçen aşkın hikayesini konu alıyor. Klişe bir hikayenin içinde kendimizi buluyor olsak da Han Hyo Joo ve So Ji Sub'un iyi oyunculuklarıyla harikalar yarattığı film Only You; ne dram ne de romantizm abartılacak boyutta olmamasına rağmen iki öğenin güzel kaynaştırılmasıyla izlerken duyguları içinizde yaşayıp karakterleri kabulleniyorsunuz. Film, ülkemizde "Sadece Sen" adlı film olarak uyarlanmış olup orjinali kadar sükse yapmamıştır.
Hansel&Gretel- Hansel ve Gretel (2007)
Lee Eun Soo (Chun Jung Myung) annesinin evine giderken ormanın kenarında kazar yapar. Uyandığında kendini bir evde bulan, 3 çocuk ile bu evde mahsur kalan kahramanımız her ne kadar kurtulmak için çabalıyor olsa da sürekli başladığı yere geri döner.Kısaca anlam veremediği bir gizemin içinde kendini bulur. Filmin adından da anlaşılacağı üzere Hansel ve Gretel masalını konu alıyor fakat bildiğimiz masalı farklı yönleriyle izleyiciye aktarıyor senarist.Pek fazla içinde korkuyu barındırmasa da yer yer gerilimi hissetmeniz mümkün. Filmin yönetmeni kadar görüntü yönetmenini de tebrik etmek lazım. Hiç kuşkusuz kendi alanlarında güzel işler sergiledikleri ortada olan bir film.
A Hard Day-Zorlu Gün (2014)
Polis olan Go Gun Soo (Lee Sun Gyun) annesinin cenaze töreninden dönerken bir adama çarparak, öldürür. Gecenin karanlığından faydalanıp suçunu gizlemek ister. Onu annesinin tabutunun içinde beraber gömer. Fakat yaptığı kazayı gören görgü tanığı vardır ve onu tehdit etmektedir. Klasik bir konu gibi klişelerle süslenmiş olsa da senaryonun kurgusu, kara mizah, suçluluk psikolojisi, karakterler arası geçişler başarılı bir şekilde yansıtılmış. Filmin ilk yarısı düşük olan tempo ikinci yarısında yerini heyecana ve aksiyona bırakıyor. Lee Sun Gyun'un oyunculuğu ise kendine muazzam, kendine hayran bırakan cinsten. Canlandırmış olduğu Gun Soo karakteriyle toplamış olduğu bütün ödülleri hak ettiği kanaatindeyim.
The Classic-Klasik (2003)
Üniversite öğrencisi olan duygusal bir kız olan Ji Hee(Son Ye Jin) küçük yaşta babasını kaybetmiş annesi ise çalışmak için yurt dışına gitmiştir. Hayatta ki tek varlığı olan annesini özlediğimi zamanlarda onun geçmişine ait hatıraları gün yüzüne çıkararak gidermektedir. Bu hatıralar, annesinin babasıyla tanışmadan önceki sevgilisi ve ilk aşkı olan Jun Ho(Cha Seung Woo) ile birbirlerine gönderdikleri mektuplardır. Ji Hee, içinde ki kopan fırtınalardan ancak bu şekilde kaçmaktadır. Senaryonun içinde ki detaylar, temiz aşk, yaşanan ve yansıtılan duygular o kadar içten ve samimi geliyor ki, kimi sahnede gözleriniz dolduğunu hissetmeniz mümkün olabiliyor
Daisy-Papatya (2006)
Amsterdam şehrinde yaşayan güzel ve yetenekli ressam olan Hye Young(Gianna Jun) şehrin işlek caddelerinde ilgisini çeken insanların resimlerini yaparak geçimini sürdürmektedir. Kore mafyası emrindeki kiralık katil olan Park Yi (Jung Woo Sung) bir gün papatyaların resimlerini yaptığı sırada Hye Young’u gören katil ona aşık olmasıyla başlayan olaylar silsilesini konu alıyor. Tesadüfler, muhteşem doğa manzaraları, şehir manzaraları, olan filmin en çarpıcı öğesi ise güzel anlatımı. Çok fazla ikili konuşmalara tanık olmadığımız daha çok iç sesleriyle geçen bir film olmasından kaynaklı romantik bir film olarak dünyanıza giriyor. Daisy, yağmurlu bir günde battaniyeye sarılıp izlemelik türden harika bir film.
Çok güzel bir bölüm olmuş. Devamının olması dileğiyle.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. En kısa zamanda yazacağım :)
SilEn iyi dizileri de yapabilir misin. Çok fazla ve farklı türlerden diziler izledigin için senin en iyi dizilerini merak ediyorum. Ost ve filmlerinden devamını bekliyorum.
YanıtlaSilAslında diziler için bir taslağım var ama bir türlü bitirmek nasip olmadı o kadar cok dizi izledim ayırt edemiyorum hangisinden başlayacağımı😇
SilOstlaro yakın zamanda bir post daha yayınlayacağım. Dizileride toparlayıp yayınlayacağım☺️
İnsanın evlatları gibi sevdiği diziler... 😅😆 ama ben heyecanla bekliyorum 😍
SilKolay gelsin şimdiden. 😊😊