12 Ara 2014

IRIS 2 / Kore Dizisi


IRIS serisini izlemeye başlamıştım. İlk yapımı izledikten sonra filmi de tamamladım, yakın zamanda onu da yazacağım. IRIS serisinin her birinde yeni bir kadroyla yola devam ediyorlar. Tabi, serinin kadrosununda bir kaç oyuncuyu bir sonraki yapımlarda görmek mümkün. Serinin her birini düşünecek olursa IRIS 2 hepsini geride bırakır. Temelde hepsinde benzerlikler var ama bütün bu işlerin hepsinde inanılmaz aktör ve aktristler yer alıyor ve bence hepsinin kendine özgü oyunculuk stili var. IRIS 2'de önceki işlere göre casusluk daha çok ön planda.  IRIS 2'nun oyuncu kadrosunu daha çok sevdim. Her bir oyuncuyu farklı boyutlarda beğendiğim için daha farklı geldi gözüme. Belkide bu sebepten IRIS 2 daha güzel geldi gözüme


Kim Hyun Jun'un ölümünden üç yıl geçmesinin ardından yeni NSS ajanları göreve atanmıştır. Yoo Gun (Jang Hyuk) ile Ji SooYeon (Lee DA Hee) küçüklükten beri birlikte büyümüş iki arkadaştır. İkiside başarılı birer polistir. Çok geçmeden farkedilirler. NSS'e ajan olarak seçilirler. IRIS adında ki örgüt yine ortaya çıkmıştır. Güney Kore toprakları sınırları içinde bulunan nükleer bomba ele geçirip, Güney Günet Kore topraklarında patlatıp ortamı kızıştırmaktır. Ancak örgütün bunları yapabilmesi için Beak San'a ihtiyacı vardır. Onu tutuklu bulunduğu yerden kaçırmak için göreve atılırlar.Görevde başarılı olduklarını zanneden IRIS ögütü Beak San'ı elinden kaçırır. Dizinin bundan sonra ki olayı ise Beak San'ı ele geçirim nükleer bombaya ulaşmak olacaktır.
Dizinin ilk bölümü beklediğimden iyi başlıyor. Özellikle IRIS'in kaçırma operasyonunda yer alan aksiyon sahneleri işte istediğim bir dizi demeden kendimi alamadım. 
Dizinin ana karakterlerine gelecek olursak Yoo Gun karakterini Jang Hyuk canladırıyor. Onu bu senenin güzel dizisi Fated To Love You güzel dizisiden hatırlayabilirsiniz. O diziye ilk başlayanlar saç stili ve gülüşünden dolayı yarım bırakanlar olmuştu. Orada ki rolünün aksine gülüşünü çok fazla görmediğimiz, başarılı NSS ajanını canlandırıyor. NSS denilen bu kuruluşta takım liderliğini sürdürüyor.  Diğer serilerde olduğu gibi bu dizide de bir çok casusla karşı karşıya kalacak. Ray ile kapışmaları izleme değer Daha çok çok fazla dizisine tanık olmadığım için izlediğim iki dizi arasında en iyi  IRIS 2'da ki performansı derim. 

Lee Da Hae; NSS'in başarılı ajanı Ji Soo Yeon'u canlandırıyor. Yoo Gun ile çocukluklarından beri beraberdir. NSS denilen yapının en başarılı ajanlarından biridir. İlk bölümde kaza kurşununa kurban gidince acaba öldürecekler mi diye düşünmedim değil. Neyse ki olmadı öyle bişey. Şimdi neden bunu açıkladın diye sormayın zaten dizinin binde birinin bile ayrıntısı değildi. Lee Da Hae bu role uygun olur mu diye çok düşündüm. Fakat düşündüğümün aksine beni fazlasıyla şaşırttı. Özellikle aksiyon ve çatışma sahnelerinde bayan olarak hakkını verdiğini düşünüyorum. Bir çok aksiyon sahnelerinde izlemek adına ne kadar dizisi varsa başlama kararı aldım. Zaten dram-aile dizisi olan Hotel King'de kendine hayran bırakmıştı... 


Kpop dünyasında hem sevgi beslediğim hem saygı ile baktığım gruptur BEAST grubu. Yoon Doojoon'da bu grubun lideri. IRIS 2'da oynayacağını öğrendiğimde çocuklar gibi şen olmuştum. Fakat yayınlandığı tarihte izlemeye fırsatlar el vermedi. Kısmet bu günlereymiş diyelim. Doojoon IRIS 2 dizinde Seo Hyun Woo adındaki ajanı canlandırıyor. Ji Soo Yeon ve Jung Yoo Gum ile yakın arkadaşlar. Ji Soo Yeon'a platonik olarak aşıktır. Aşkımı kalbime gömerim hesabı özgür bıraktı onu. Gerçi dizi aksiyon ağırlıklı olduğu için çok fazla aşk beklemeyin derim.  Biraz da Dujun'un performansında bahsedelim. Kpop sektöründen gelen idoller oyunculuğa atıldığında genelde bir tek düzelik söz konusu olabiliyor. Doo Joon'da (Dujun) bunu görmedim. Oynadığı türün aksiyon olduğunu düşünürsek iyi iş çıkardığını düşünüyorum. Görev için Komboçya'ya gittiği sahnelerde bildiğiniz aksiyon akıyordu. Bir de keskin nişancı olarak görev alması o silahı tutuş tekniği güzeldi. IRIS '2da oynayacağı kesinleştiğinde Amerikan dizisi olan 24'ü  hatta ne kadar polisiye dizi varsa bilgi almak adına izlemiş. Oyunculuğunu karakterini beğendim. İyilerin mi kötülerin mi safında olacak izleyin derim.

IRIS ilk sezonunda asker olarak yer alan Ray son filmde fazlasıyla ön planda yer alıyor. Ray rolünü kore asıllı Amerikalı aktör David Lee Mclnnis  canlandırıyor. İnan oynadığı rolle insanı kendinden nefret ettirmeyi başarıyor. Sinema sektöründe izlediğim en iyi terörist olma ünvanını eline geçirdi Ray çok net kimsenin gözünün yaşına bakmadan çekiyor tetiği tek bir kişi için yapmak istemediğini anlayacaksınız. Bu kişinin kim olduğunu izleyince görün. Çok net o sarı saçlarıyla bile dizinin en karizmatik aktörlerinden biri. Her ne kadar kötü karakter içinde yer alsa da olması gerektiği gibiydi. Yani; bu kadar ajanın içinde sağlam bir düşman karşılarında olmalı ki izlerken zevk versin değil mi?
Mblaq üyesi Lee Joon NSS ajanı Yoon Shi Hyuk karakterine hayat verdi. İlk bende bıraktığı izlenim gizemli oluşu oldu.Mblaq'den oyunculuk kariyerine odaklanmak için ayrılacağı dedikoduları hala gündemde. Her ne kadar Mblaq grubunu seviyor olsam bile Lee Joon'un oyunculuğu es geçemem. Yakın zamanda Gap Dong'a başladım. Kesinlikle üzerine gitmeli diye düşünüyorum. Fakat Mblaq'ten ayrılmadan yapabilir diye düşünüyor. Hele bi askere gidip gelsin de.. Bu karakter hakkında çok bilgi vermekten kaçınıyorum, anlayışla karşılayacağınızı düşünüyorum. Diyeceğim tek şey var Lee Joon'a yakışan bir rol. 
Dizinin ağır toplarından Lee Bom Soo; dizide Kuzey Kore ajanı Yoo Joong Won karakterine hayat verdi. AKTÖR kavramının yaşayan efsanesi Lee Bom Soo. DAha önce izlediğim Triangle, The Prime Minister and I dizilerini düşünecek olursam her rolü kendi kılıfına uyduran bir aktör.  IRIS 2'da iyi mi kötü olacak diye beklerken bir baktım dizisinin ana karakteri haline geldi. Kuzey Kore ajanı olarak yer aldığına göre tabi ki bir çıkar meselesi olacak diye düşünüyorsunuz. Onun her seferinde Kim Yeon Hwa'ya karşı yenik düşse de davasının amacından hiç vazgeçmedi. Kamboçya'da ki rahat hallerini gördüğümde lütfen böyle bir rol ile karşımızda olmasın dedim. Fakat senaristler güzel ters köşe yaptı.
Lim Soo Hwang; Kim Yeon Hwa karakterini canladırıyor. İlk dizide yer alan Kuzey Koreli ajanın kız kardeşi olarak görüyoruz onu. İlk başta soyadından dolayı çözmüş olsam da sonradan "umarım ablan iyidir" cümlesinden sonra kesinlik verdim.  Yeon Hwa'ya dizide kızsam mı üzülsem mi bilemediğim bir yerdeydi. Aslında Kuzey Kore'ye ablasının başına gelenler yüzünden kin besliyordu. IRIS ajanı olarak yer aldı. Kuzey Kore'nın onlarla iş birliğinden sonra durdurduğu yerin yanlış olduğunun farkına vardı. Ray'in omuzlarına çıktığı efsane bir sahne vardı. Hatuna bak be! diye içinizde geçireceksiniz. Onun yönünden dizisinin güzel bitmesine sevindim. Fakat final sahnesinde bu dizinin devamı gelecek bu kız orada yer alacak diye düşünüyorum.
Oh Yeon Su; Choi Min karakterine hayat veriyor. Triangle izleyenler onu ordanda tanıyabilir Choi Min NSS'nin başkan yardımcısıdır. Başarılı bir ajan olduğu yaptığı hamlelerden belliydi. Bir kadının karizmatik oluşunu bile gösterdi. Özellikle Lee Bom Soo ile karşı karşıya geldiği sahnelerde birbirlerine yaptıkları küçük oyunlar dizinin sürükleyici kısımlarıydı. Dizide herkes Güney Kore veya Kuzey Kore için hainlik yapıyor. Fakat sorsanız hepsi ülkesinin çıkarları için olduğunu söyler. Bir bu kadın yanşlış yolda yürümedi.
Dizinin finali çok muamma şekilde bitti. Devamı gelir mi  diye düşünmeden edemiyorum. Dizinin finali beklediğimden farklıydı, gözlerime inanamadım. Keşke bitmese dediğim devamını sabırsızlıkla bekleyeceğim serilerden biri oldu IRIS. Bir Yüzüklerin Efendisi bir de The Hobbit serisini günler sayarak beklemiştim. IRIS serisiyle geç tanıştığım için üzgünüm.Eğer  izlemediyseniz bir an önce izlemelisiniz. 


Dizinin ostlar harika ötesiyd. Davichi "Don't you know" Dizi de kpop idolleri olunca benim biricik grubum BEAST "Black Paraside" ve MBLAQ "What fool I am" "Ami" Sohyang "Do forget me"  Noel "How Is It Going" gibi etkileyici şarkılar yer alıyor. Bu şarkıların bir çoğu şarkı listemin en başında yer alıyor. Dizinin genel hatları hakkında bilgi vermeye çalıştım. İşin içinde polisiye olaylar söz konusu olduğu için merak uyandırması gerekli. Dizinin içinde kim dost kim düşman diye çözmeye çalışırken bir bakmışsınız dizinin sonuna gelmişsiniz. Güzel bir son güzel bir başlangıç olacakmış gibi duruyor. İzlemenizi tavsiye ederim.

10 Ara 2014

Cindirella 2015


Çocukluğumuz da Sindirella hikayesine dair çizgi film, dizi, ya da film izlemişizdir. Yaşım kaç olursa olsun izlemeye de devam edeceğim gibi görünüyor. Sindirella hikayesi de 2015'te tekrardan hayat buluyor. Filmin yönetmen koltuğunda ise tiyatro konusunda oldukça yetkin bir isim olan Kenneth Branagh yer alıyor. Filmin başrollerinde Lily James ve Richard Madden bulunuyor. Yan rollerde işe yine özel isimlerin olduğuna tanık oluyoruz. Bunlar Helena Bonham Carter, Cate Blanchette ve Ben Chapllin'de bulunuyor.
 Cate Blanchette hayranıyımdır. Yüzüklerin efendisinde benim gözümde çığır atladım. Harika bir kadın.

Fantastik ögelerin bolca göründüğü fragmanda ayrıca, masalda yer alan bir çok efsanevi anlatımların yer aldığı sahnelere de rastlamak mümkün. 
 Sindrella filmi; Ella'nın tüccar babasu, annesinin trafjik ölümü üzerine başka bir kadınla evlenir. Çok sevdiği babasına destek olmak için Ella üvey annesi Tremaine'i ve üvey kız kardeşleri Anastasia ve Drizella'yı kabul eder. Fakat Ella'nın babası da aniden ölünce, genç kız zalim üvey anne ve kız kardeş ile baş başa kalacaktır. Kısa zaman içinde kendi evinde bu üç kadının hizmetçisi durumuna düşer. Umutsuzluğa kapılan geç kadının tek kurtuluşu, kentte düzenlenen ve tüm genç kızların katılacağı balodur. Konusu klasik Sindrella hikayesi bu modern uyarlamasını merakla bekleyen kesimlerden biriyim. 
 Film 13 Mart 2015'te vizyona girecek
İlk Fragman; TIKLA

9 Ara 2014

Cantabile Tomorrow / Kore Dizisi

Şükür kavuşturana! Son zamanlarda yoğunluğum nedeniyle blog sayfama uğrayamadım. Neyse ki; kısa sürelik ayrılığa izlediğim en güzel müzikal dizilerinden biriyle son veriyorum. Kendi alanında tartışmasız en iyilerinden biri Cantabile Tomorrow dizisi. Dizinin son haftasını bekledim izlemek için iki günde finalini yaptım Anlayacağınız müziğe doydum.
Dizi 16 bölümden oluşuyor. Bir müzik kolejinde okuyan başarılı piyanist Cha Yoo Jın ve tuhaf olmasının yanı sıra enerjik bir müzik öğrencisi Seol Nae Il arasında geçe aşk hikayesini konu alıyor. Birbirlerine tamamiylezıt olan bu iki insan müziğe duydukları aşk ile yakınlaşmaya başlayacaklar. 
Joo Won; 1987'li yakışıklı oyuncu Cha Yoo Jin karakterine hayat veriyor. Good Doctor dizisini izleyenler bilir oyunculuğu konusunda bir çok ödülün sahibi oldu. Gelelim Cantabile Tomorrow dizisinde ki performansına. Çocukluğundan beri müzikle iç içe yaşamış hayatının odak noktası yapan bu çocuk; soğuk kişiliğe sahip, duygularını belli etmeyen ve bu sebepten hiç kimseye güvenmeyen biri haline gelmiştir. Bunun temelinde babası ve küçük yaşta yaşamış olduğu tramva yatmaktadır. Bir sabah kendisini bir çöp evde uyanmış olarak bulur. Bu ev kapı komşusu, aynı okulda piyano öğrencisi olan Seol Nae Il'den başkası değildir. Onun için hayat hiç olmadığı kadar eğlenceli ve sevgi dolu geçmeye başlayacaktır. Piyano bölümünden ayrılıp orkestra şefliğine geçmek isteyen Yoo Jin için her şey daha yeni şekillenmeye başlayacaktır. Onun için bu bölüme geçmek sancılı ve güzel olacaktır. Gerçek dostlukları, gerçek aşkı bulacaktır.

Shim Eun Kyung; 1994'lü oyuncu Seol Nae Il karakterine hayat veriyor. Çocukluğu piyano derslerinde hocasının baskısı yüzünden yaşadığı tramva sonucu dersleri eğlenceli hale getirecek şekilde davranmaya başlamış. Mesela; piyano çaldığı vakit notalardan çok duygularını ön plana çıkaran bir öğrenci. Bir müziği sadece dinleyerek piyano ile hayat verebiliyor. Onunda hayatı Cha Yoo Jin ile karşılaşınca değişecek. yakışıklı piyaniste ilk gördüğü anda aşık olan Nae Il, tavırları, peşinden koşması, her saniye yanında bitmesi falan ilk başta izleyicilere abartı gelse de beni rahatsız etmedi. Ben izlerken eğlendi benim için önemli olan da bu.


Seol Nae Il karakteriyle Shim Eum Kyung çok fazla eleştiri almış. Oynadığı karakter konusunda abartıyla kaçıldığı düşünmüş bir çok kişi. Fakat ben böyle düşünmeyen kişilerden biriyim. Zira; birbirine zıt iki karakterin müzik sayesinde kendilerini bulmaları dışında yaşadıkları sevginin farklı boyutlarda ele alındığını düşünüyorum. İki karakter arasında ki aşk güncel dizilerde gördüğümüz aşklardan çok farklı. Birbirlerine hayran olan bir çift. Ona her şeyiyle aşık olan bu kız da, Kimseye yan gözle bakmayan, Yoo Jin'in evine izin istemeden girip yemek yiyen ona aşık olduğu kadar müziğine de aşık bir kız gördüm ben. Yoo Jin'in Kıza bakışları ve güldüğünde ortaya çıkan gamzeleri insanın içini eritecek seviyede. Victor Hugo'nun  bir sözü var " Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh kalbi bağlayamaz mı? " Yoo Jin'in hali tam da bu alıntıyla açıklanabilir. Kıza sırılsıklam, çocuklar gibi aşık oldu. Bir dediğini iki etmedi resmen.  Onun sayesinde bir çıkar olmaksızın başkalarına değer vermeyi, saygı duymayı, fedakarlık yapmayı öğrendi. En güzeli de herkesin önünde değil yan yana yürüyerek dostlarının yanında olmayı başardı. "Benim orkestram değil bu orkestrada beraberiz sözüyle" bunu kanıtladı.


Beni mutlu eden olay ikinci karakterlerin yerini bilmesiydi. Yani iyi olan kişiliklerine zarar gelmemesi oldu. Gerçi Yoo Jin'in eski sevgilisinin tavırları ara ara ortaya çıksa da o da bu iki insanın arasında giremeyeceğini anladı. O an annesine "Hani İtalya'ya yerleştiğimizde hiç bir dil bilmezken, çocukların oynadığı oyunlara bile katılmak için çabaladığım o an vardı ya işte yine zaman içindeyim" tarzında bir şeyler söylemişti. İki karakter için yapılacak en iyi benzetmeydi.

Nae Il'e aşık ikinci karakteri Lee Yoo Ho'yu Park Bo Gum canlandırdı. Joo Won ile ikinci yapımı.Ünlü çellist olan Lee Yoo Ho; Sol elinden dolayı çello çalmayı bırakmak zorunda kalacağından ısrarla ameliyat olmayı red eder. O da diğer başarılı öğrenciler gibi her insan rakibimdir mantığıyla büyümüştür. Neyse ki; o da bunu aşıyor. Yoo Jin ve Nae Il arasındaki bağı koparamayacağını anlayacaktır. Onun için ne kadar sancılı olursa olsun senarist onu kötü bir karaktere dönüştürmediği için sevindim. S orkestrasına şeflik yaptığı klasik müzikte şefliğiyle devleştiğini düşünüyorum.

Dizinin en sevdiğim karakteri Yoo Il Rak. Bu karakteri Go Gyung Pyo canlandırıyor. Daha önce Flower Boy Next Door dizisinde Park Shin Hye'nin kapı komşusu çicek çocuklardan birini canlandırmıştı. O dizide sevmiş olmama rağmen burada kendini daha fazla gösterdiğine inanıyorum. Kemal bölümü öğrencisidir. Yeni gelen maestro tarafından kurulan S Orkestrasının başkanıdır. Onun için dostluk çok önemli. Nea Il ve Yoo Jin ile kurduğu güzel dostluğa bir de Choi Min Hee (Min Do Hee) ve Ma Soo Min (Jang Se Hyun) eklenince tadında yenmedi. Orkestra başkanı olarak girdiği havalar Yoo Jin'de bile yoktu siz düşünün. O değilde Yoo Il Rak ile babasının arasında ki diyalog harikanın ötesindeydi. Güney Kore dizilerinden alıştığımız sert baba imajının dışına çıkılmış. Aksine küçük yaşta annesiz kalan çocuğuna hem anne hem baba olan Yoo Wang Sang'ın oğlunun bi dediğini iki etmemesi çok güzel düşünülmüş. Hele ilk aşkını bulan oğlunun sevgilisine kaynana edasıyla kıskanmasını gülerek izledim. İnce ve güzel ayrıntılardı.

 Hem orkestrasını hem kendini orkestra şefi olarak kanıtlayan Yoo Jin ve S Orkestrası


S orkestrası Fransz Stresemann tarafından kurulmuş artıklardan (okul yöneticilerinin oluşturduğu isim) oluşan grubun bir de büyük bir rakibi vardır, A orkestrası. Okulun köklü ailelerinin çocukları ve yeğenlerinden oluşan bu grubun öğrencileri bebek yaştab bu yana müzik eğitimi alan çocuklardır. İşte bu yüzden rakipler sağlam. Tabi orkestrada ön plana çıkan üç öğrenci vardı. Bu üç kişiden ikisinin ilk yapımı bunlardan biri Jung Si Won karakterini Bae Min Jung canlandırıyor. Bir diğeri ise; Goo Sun Jae karakteriyle 1995'li Lee Joo Hyung canlandırıyor. Ve bir çok dizide yüzünü gördüğümüz Lee Jae Yong karakterine 1991'li Joo Yoon Woo hayat veriyor. Daha önce Flower Boy Ramen Shop, Kpop The Ultimate Audition, Hotel King, The Heirs gibi dizilerde görebilirsiniz.

Franz Stersmann; ünlü orkestra şefi. Bu karakteri; Beak Yoon Sik canlandırıyor. Onun adına söylenecek çok şey var fakat yorumsuz bırakmayı tercih ediyorum. Sebebi onu izlerken çözmelisiniz..

Ben müzikleri seçilen her parçanın bölümünde ki ana duygu ile pekiştirilmesini çok sevdim sadece son vurucu parça Nae Il'in piyano da çaldığı beni pek heyecanlandırmadı. Oysa ki ilk bölümde seçilen parçalar muzzam keyif verdi. Klasik müzikten hoşnut olmayan insanları bile içine çekebilecek güçlükte olduğunu düşünüyorum. 
Joo Won'un sergilemiş olduğu oyunculuğa lafım yok. Orkestra şefliği yaptığı sahnelerde karşımda gerçek bir şef varmış hissi uyandırdı. Her oyuncunun tek tek harika işler çıkardığını düşünüyorum. Shin Eum Kyung'un rolünü yadırgamayın, izleyin. Senaristin vermek istediği mesaj farklıydı. Bunu'da 15. bölümde Yoo Jin çok güzel dile getirdi. 
"Gerçekten güzel mi yoksa güzel mi görünüyor gözüme"
Dizinin güzel olan yanlarından biri de klasikleşmiş "durun siz birlikte olamazsınız" sözünü kullanan anne-babaların olmayışıydı. Aksine Yoo Jin'in annesinin farklı bir tavrı vardı. Güzel ve hoştu.
Dizinin bir mangadan çekildiğini daha önce Japon dizi ve filmleri yer almakta. Bana kalırsa hepsi güzel. Orjinale sadık yapımları hep sevmişimdir.
İtiraf ediyorum ilk defa bir dizide ostlar ilgimi çekmedi. Klasik müziğe o kadar doydum ki dizi müziklerine ihtiyaç duymadım. Hatta bu dizinin ostu var mı diye düşünüp açıp baktığımı da itiraflarımın arasına ekleyiniz. Joo Won'un seslendirdiği "Innocente" ve Melody Day "Listen To My Heart" şarkılarını dinleminizi tavsiye ediyorum.

28 Kas 2014

Birleşen Gönüller


Türk sineması adına izlediğim en güzel dönem filmlerinden biri "Birleşen Gönüller". 
2003 yılında yayınlaşmış olan Niyazi Sanlı imzalı Aşka Son Bakış adlı romanda beyaz perdeye aktarıldı. Kitabın gerçeklere dayanan ana hikayesinin yanı sıra yan hikayelerde sinemaya aktarılmış. Filmin yönetmeni Hasan Kılıç. Onunda ilk sinema filmi deneyimi. Fakat ilk olmasına rağmen yüksek bütçeli oluşuyla 2014 yılının en iddialı yapımlardan biri olarak görülüyor.  İi ayrı dönemi  konu alan filmi için özel dekorlar ve kostümler hazırlandı. Filmin çekimleri ise Bulgaristan'da gerçekleşti.

1990'lı yıllarda evli olan Dilek(Yağmur Kaşifoğlu) ve Yunus (Atılgan Gümüş) Yunus'un görevi nedeniyle Kazakistan'a yerleşirler. Yunus okulu olmayan bölgeye okul inşa edip öğretmenlik yapacaktır. Dilek ise; kocasına aşık Kazakistan konusunda tereddütlü ve mutsuzdur. 70 yaşlarında ki Cennet teyze (Sema Çeyrekbaşı) ise kendi hikayesini anlatarak Dilek'e güç olur. Kuzey Kafkasya Türkü olan Cennet, Niyaz (Fikret Hakan) ile evlendiğinin ertesi günü sevdiği adamı savaşa yollamıştır. 2. Dünya savaşının zorlu şartlarında hamile olan Cennet ise sevdiği adam Niyaz birbirlerine söz verirler, ne olursa olsun Niyaz geri dönecektir ne olursa olsun Cennet onu bekleyecektir. 

Niyaz'ın gençliğini Serkan Şenalp, Cennet'in gençliğini ise Hande Soral canlandırıyor. Bana sorarsanız ikisi de çok iyi işler başarmışlar.

Film teknik açıdan başarılı. 2. Dünya Savaşı sahneleri, Nazi işgaline yer alan sahnelerer, çalışma kampı, gerçekten hem kostüm, hem mekan, hem efektler etkileyici. Türk sinemasında Nazi işgalinin Kuzey Kafkasya tarafından anlatıldığı başka bir film var mı bilmiyorum. Fakat izlediğim en güzel dönem filmlerinden biri. Fakat, her güzel işin mutlaka bir kaç tane kusuru da oluyor tabi. Konusu okuduğunda iç acıtan hikayesi varken filmde bu temaların üzerine düşülmesi biraz abartı olmuş.Genele yaydığımızda izlerken sizi tatmin edecek bir film olarak görüyorum. 

26 Kas 2014

Abnormal Summit / Kore Programı

Güney Kore dizi-filmlerini kaçırmadan izliyorum. En az onlar kadar televizyon programlarından eksik kalmıyorum. Programlarının içerikleri güzel olduğu kadar farklı oluyor. Strong Heart çok izlerdim keşke bitmeseydi dediğim programlardan biridir kendisi. Running Man, Roommate 1 ve 2.sezon , Radıo Star, Weekly Idol (sevdiğim kişiler olursa kaçırmam) şu sıralar düzenli olarak takip ettiğim programlar. Birde bu özel programlara izlemekten keyif aldığım Abnormal Summit programı eklendi. Genele yaydığımızda izlediğim en iyi program dersem yeridir.

Abnormal Summit; farklı ülkelerden gelen temsilcilerin bir araya gelip kendi kültürlerine, düşüncelerine göre her hafta seçilen farklı konular hakkında fikirlerini dile getirmesini konu alıyor. Araya kültürel kavramlar girince fikir ayrılıkları fazlasıyla oluyor. Fakat bu konular tartışılırken espiriler havada uçuşuyor desem yeridir.
Temsilciler hakkında bilgi vermeden önce programın sunucularından bahsetmezsek olmaz. Onlar Güney Kore'nin en iyi sunucuları , şarkıcıları benimde en sevdiklerim desem yeridir.
Jun Hyun Moo-Yoo Seo Yoon-Sung Shi Kyung
1977'li Jun Hyun Moo SMTown şirketin bağlı. Düzenli olarak olmasa bile bir çok programda sunuculuğuna tanık olmuşluğum var. EXO:902014, Ultimate Group gibi programlarda izlemişliğim var. Sivri diline ve keskin zekasını seviyorum.Abnormal Summit'de G11 zirvesinin Genel Başkanı olarak bulunuyor 1980'li Yoo Seo Yoon ise G11 zirvesinin Genel Sekreteri olarak yer alıyor. En sevdiği sunuculardan olur kendisi. İlk defa onu Radıo Starda dikkatle izledim fakat ondan önce  Barefoot Friends programında takip etmişliğim var. Running Man'e katılmasını çok istiyorum. Fakat bu programdaki tespitlerini çok beğeniyorum.1979'lu  Sung Si Kyung Abnormal Summit başkan olarak görev alıyor. Kariyerine bir çok albüm, Ost ve drama sığdıran sunucumuz sizce de çok karizmatik değil mi? Programı izleyenler ya da yeni izleyecek olanlar fark edecekler ki başkanlık görevinden dolayı mı bilinmez aşırı ciddi ve karizmatik. Jun Hyun Moo, Yoo Seo Yoon ve Sung Si Kyung arasında ki uyum çok iyi. İzleyince bana hak vereceksiniz. Her konuda nokta atışı yapıyorlar. 
G11 zirvesinin temsilcileri kimlermiş? Hadi o zaman.


Turkey, Enes Kaya; 1984 doğumlu. Güney Kore dizilerini, filmlerini ve programlarını yakında takip edenler tanırlar.  Üniversiteyi Güney Kore'de bu program olmaksızın çok popülerdi. 2002 Dünya Kupası hatırlayanlar bilir. Şenol Güneş'in tercümanlığını yapmıştır kendisi. Üniversite yaşamına Güney Kore'de başlayan Enes yaklaşık 12 senedir orada ikamet etmekte. Güney Kore eğlence programlarını takip edenler bilir.Bir çok sunucu sivri dilli oluşuyla popüler. Abnormal Summit programının bu konuda hakkı veren kesinlikle ENES KAYA. Programda ki düşüncelerine gelecek olursam; Türkiye'yi güzel temsil ediyor. Mesela her program atasözlerimizi, örf ve adetlerimiz konusunda bilgilendiriyor. Fakat bazı konuların fazla abartı olduğunu düşünüyorum. En çok güldüğüm Çıkma teklifi bölümüydü. "At, avrat ve silah" mevzusunu Yoo Seo Yoon'un unutmamış olması ardından espiriyi patlatması dahice geldi. Sunucuların bizim çocuk için "Programımızın hazinesi" demesi gururlandırdı. Enes Kaya; bir çok reklam ve eğlece programlarında yer almaya başladı. Umarım Türkiyeyi en güzel şekilde duyurmaya devam eder. En güzeli de Türkiye diye tezahurat etmeleriydi. Yola gelin çocuklar :) 


Ghana (Gana) Sam Okyere; 1991'li Sam Abnormal Summit programının haylaz çocuğu. İtiraf ediyorum; Abnormal Summit programına başlamadan önce Sam'i ilk Running Man'in 203. bölümünde izlemiştim. Programda kim var kim yok herkesi kırıp geçirmişti. Böyle bi çocuk Güney Kore eğlence sektöründe yer almalı diye düşünmüştüm. Dileğim gerçek oldu. Abnormal Summit programında görmek mutlu etti. Afrika ülkeleri hakkında pek bi bilgim yok. Hatta tek bilgim Fenerbahçe'ye gelen giden futbolculardan ibaret. Sam sayesinde aslında kabile kabile yaşadıklarını hatta örf ve adetlerinin yer aldıkları kabilelere göre değiştiğini öğrendim. Sam; kesinlikle Enes Kaya hayranı. Genelde; düşünce tarzları aynı oluyor. Enes ile Sam arasında ki kapışmalarında gülmek garanti. Programda hangi ülke olursa olsun başta sunucu dostlar olmak üzere takılmayan kişi yok. Konuşulan her konuya kendine has tepkileri onu daha sempatik görmemize neden oluyor. Bir bakmışsınız şarkı söylerken , bir bakmışsınız kırk yıllık aktöre taş çıkarabilir ya da  kendi ülkesi hakkında anlattığı hikayelerde ki tepkilerini görürsünüz. Sam bitanedir ama. Çünkü kuşkusuz aralarında en çok Sam Türkleri seviyor, hissettiriyor.
Belgıum (Belçika) Julian Quintart; 1987'li Julian tam bir Avrupalı düşünce yapısına sahip. Bilin bakalım en çok kiminle düşünce yapıları ters? Tabi ki; Enes Kaya. Gerçi Enes'in programda vermiş olduğu örneklerin bir kısmı yeni nesil jenerasyon ile alakası olmadığını açıkça görülüyor. Julian bu düşünceler karşısında Türkiye'nin tutucu bir ülke olduğu kanaatinde olduğunu açık açık dile getiriyor. Hatta bölümlerin birinde Türkiyeye gelsek bizi öldürürler tarzında konuşması canımı sıktı (Enesin söyledikleri karşısında böyle düşünmesi normal) Resmi facebook adresinde İngilizce mesaj dahi yolladım." Türk insanları düşündüğün gibi değil" diye. Çok üzülmüştüm. İnsanların algısında farklı bir toplum olarak anılmak istemem. Program dışında en çok Enes ile takılıyorlar. Beraber bir sürü fotoğrafı bulunmakta. Hatta beraber bir çok reklam filminde yer aldı. Benim Sam'den sonra programda en çok güldüğüm, en çok saçmalayan ama en çok sevdiklerimden biri Julian. Enes'le kapışmaları izlemek keyif veriyor. Özellikle konuşma diliyle alakalı söyledikleri en efsanesiydi. Julian, Robin ve Danıel üçlüsünün şarkıları :) 
Bi ara Enes ara vermek zorunda kaldı ve Julian için söyledikleri :)



Italy (İtalya) Alberto Mondi; 1984'lü Alberto evli. İtalyan erkeklerin  bir kez daha Türk erkeklerine benzediklerine ne tanık oldum. Aile yapısı olarak Türklere en yakın toplum İtalyanlar olduğunu bu programla beraber öğrendim. Fakat bunu bilmeyen bir ben varmışım.  Geniş aile onlar için çok önemli. Erkek çocuklar evlendikten sonra ailesinin yanında yaşamaya devam ediyor. Avrupa'da yer alan ülkeler arasında düşünce yapısı olarak Enes ile genelde aynı safta yer alıyor Alberto. Bu da benim daha çok onu sevmeme sebep oluyor tabi ki de. Sunucu Hyun Moo'nun Alberto'yu her gördüğünde İtalyan şivesi şeklinde her "Lazanya" dediğinde ilk duymuşum gibi gülüyorum. Alberto'nun anlattığı plaj macerası da aile kavramının onlar için önemini görebilirsiniz. Alberto büyük bir şirketin araba satış temsilcisi. Konuşmaya başladı mı bir bakmışsınız araba sahibi olmuşsunuz



France (Fransa) Robin Deiana; 1990 doğumlu bizim Fransız. İtira ediyorum fransız erkeklerin yakışıklı olduklarını düşünmezdim. Tani bu düşünce Robin'i görene kadardı. Yakışıklı mı bilinmez ama çok karizmatik. Kullandığı mimiklerin hakkını fazlasıyla veriyor. Bizim Enes'le pek kapıştıklarına tanık olmadım. Fakat İtalyan ve Fransızlar arasında ki moda bizim ülkemizde tartışmasını mutlaka izleyin , gülmek garanti. Robin ile Julian arasında ki muhabbet kırıp geçiriyor. Robin sevgilisine borç para verirse ne olur? Kafa yapısı olarak Robin Julian ve Daniel ile fazla birebir geliyor. Kendi ülkelerinde ki süper kahramanaları tanıttıklarında Fransız yapımı Rahon'u anlatırken,  Julian ve Daniel ile söyledikleri şarkıda yapmış olduğu rap gibi bi sürü yeteneğini çıkacaktır. Bizim robin Trot şarkı söylerse, buyrun. AŞırı karizmatiksin be çocuk! Robin için hatırladığım en komik olaylardan biride birbirleri hakkında yazdıkları yorumlarda her arkadaşına aynı şeyi yazmasıydı :)







Canada (Kanada) Guillaume Patry; 1982'li Guillaume G11 temsilcilerinin en büyüğü. Profesyonel Starcarft şampiyonu bu adam. Gerçi artık bırakmış hobi olarak devam ediyormuş. Programda fikirlerine en çok saygı duyduğum kişilerden biri. Belki de deneyimlerinin vermiş olduğu olgunlukta diyebiliriz. Kanada; insana "insan" gibi değer veren ülkelerin en başında. Biri bana Guillaume gibi anlatsa belki inanmayabilirdim. Fakat ablam Kanada'da yaşıyor. Onun bize anlatığı şartları düşündüğümde gerçekten yaşadıklarını hissediyorum. O yüzden bana yabancı gelmedi anlattıkları. Guillaume Sunucu Sung Shi Kyung hayranı bunu her fırsatta belli ediyor. Durum böyle olunca espiriler havada uçuşuyor. 






U.S.A (Amerika birleşik Devletleri) Tyler Rasch; 1988 doğumlu Tyler için kitap kurdu desek yeridir. Amerika'lı olmasına rağmen Korece diline çok hakim. Hatta G11 temsilcilerinin bile unuttuğu kelimelerin anında korece karşılığını söyleyebiliyor. Enes'in atasözleri nasıl vazgeçilmez ise Tyler içinde dipnotlar aynı şekilde. Tyler; insanların kafasında çizdiği Amerika insan tipinin oldukça dışında. İzleyince bana hak vereceksiniz. Bir kere aşırı sempatik bir suratı var. Enes'le genelde aynı konularda fikir birliğine varıyorlar. Hatta biri birinin cümlesini tamamladığı bile oluyor Mesela; örümcek ağı muhabbeti. Tyler'in fikir sahibi olmadığı konu yok. Atalarımızın söylediği "Çok gezen mi bilir çok okuyan m?" sözünü çürüten adam. Tyler, Takuya ve Zhang Yuan ile şarkı söylerse adlı köşemiz, ee o zaman buyrun! Sesi güzel bir de üzerine o komik dansı ondan güzel.. 





Austurila (Avusturalya) Daniel Snoeks; G11 ülkelerinin maknesi 1994 doğumlu asi çocuk. 17. bölüme kadar yer aldı. bir kaç bölümdür ortalarda yok yerine misafir ülkeler geliyor. Enes Kaya ne kadar muhafazakar Daniel bir o kadar serbest görünüyor. Özellikle programın ilk bölümlerinde Enes ile zıtlaşmalarını iliğinize kadar hissediyorsunuz.Zira Enes'in; onun babası için söylediklerini duyduğunda ki bakışında bile anlaşılabiliyor. Ama bu kadar zıtlaşmaya rağmen birbileriyle güzel dostlukları olduğunu düşünerek kendimi avutuyorum. Yalnız Enes'in anlattıklarından "Türkiye'ye gelsek bizi öldürürler" kavramını düşünmeleri beni gerçekten üzdü. 17.bölümden sonra ayrıldı bizim çocuk Avusturalya'ya döndüğünü aralık ayında Kore'ye geri döneceğini yazmıştı hesabından, umarım bir an önce programa geri döner. Kapışmalarını özledim! Bu areda AOA kızlarının Like A CAt şarkısının klibinde oynadı. En çok güldüğüm mevzulardan biri Enes'ten intikam alışıydı.Fakat enes onunla kafa buldu gibi :)







Japan (japonya) Takuya Tereda; 1992'li Takuya Cross Gene isimli kpop grubunun idolü. Japonların mütevazi ve asil bir ırk olduğunu düşünürüm hep. Bu düşüncemi Takuya'nın programda ki hallerini gördüğümde haklı olduğumu gördüm. Kendi ülkenizde kızlara nasıl teklif edersiniz muhabbetinde ya da evlilik muhabbeti olduğunda ne kadar duygusal çocuk olduğunu anlayabilirsiniz. İdol olduğu için sesinin güzel olduğunu az önce paylaştığım Tyler şarkı söylerse köşesinde görebilirsiniz. Zira o videoya Çinli arkadaşımızı anlatırken üzerine düşeceğim. Takuya'nın program boyunca kendini çok ön plana çıkarmadığını düşünüyorum. Bence biraz daha kendini gösterse pek güzel olur. Boşuna sevmiyorum bu asil çocuğu "Teşekkürler Türkiye"  :) 


China (Çin) Zhang Yuan; 1984'lü Çinli spiker. Harika doğaçlama yapıyor. Zhang Yuan'ı ilk izlediğimde aklımda beliren ilk şey "Egosu" oldu. Her konuda onların ülkesi mükemmel tavırlarını aralıksız her bölümde görmeniz mümkün Ona sorulan her soruyu ciddiye alarak cevap veriyor. Bu iyi bişey diyeceksiniz. Evet! iyi bir şey fakat eğlence programında politik duygularla kin güdmek ayrı bir şey. Birbirleri hakkında yazdıkları görüşleri isimsiz yazdılar. Mesela; Japonları sevmem ama Takuya'yı severim demesi yada aynı şekilde Amerikalı Tyler'a çıkışması falan tam bir ego delisi desem yeridir. Politik olaylara girmediği sürece aşırı karizmatik olabiliyor. Çünkü harika mimikleri var. Hyun Moo özellikle onu sıkıştırıyor o zaman ne diyeceğini bilemiyor suratında komik bir ifade beliriyor. Birde karizmatik davranacağım diye girdiği tripler Tyler ve Takuya ile birlikte söylediği Happy şarkısında izleyince bana hak vereceksiniz.






United Kingdom (İngiltere) James Hooper; 1987'li olduğuna inanamamıştım. Enes gibi Koreli bir bayanla evli. Davranışları, yaşayış tarzı tipik James Everest dağına tırmanan insanlardan biri. Bunu başarabilmiş olması müthiş bir olay. James 4. bölümden sonra ortalarda görünmedi. Fakat içinde bulunduğu bölümler boyunca hem güldü hem güldürdü. Güney Kore 2011 güzeli tarafında beğenildi. Hatta hemen parmağındaki yüzüğü çıkarıverdi. En çok merak ettiğim olay ise eşinin tepkisi ne oldu :)















Germany (Almanya) Daniel Lindemann;  1985'li Daniel beşinci bölümden sonra kalıcı üye olarak yer almaya başladı. Kim yerine geldi derseniz İngiliz James'in yerini aldı. Gelir gelmez gözüne Enes'i kestirmiş. En çok onunla zıtlaşacağını açık açık dile getirdi. Keza öyle de oluyor. Bu ikisinin kapışmaları da çok komik. Bu adamın tepkilerini görür görmez "arkadaş hala mı alışamadın Türklere" demekten alıkoyamıyorum kendimi. Almanlarda tipik düşünceler içindeler anlam veremiyorum. Vizeler konsuunda sorun çıkınca sanırım şovmen vizesi alabilmek için işçi vizesinden vazgeçen adam bu. Gözleri kara :)






Abnormal Summit programına başlarken bu kadar ses getireceğini düşünmemiş yapımcılar. Hatta programda yer alan temsilcilerin vize sorunları bile çıkmış. Kimisi iş kimisi okul vizesi olduğundan Adelet Bakanlığı tarafından sınır dışı edilme olayına kadar varmış durumlar. Çünkü programda yer alabilmeleri için Şovmen vizesi almaları gerekliymiş. Hatta Daniel Sonneks'in kısa süreliğine ayrılması konusunda bu sorunun yer aldığı söylentileri aldı başını gitti. Hatta Avusturalya'ya sınavlarını verebilmek için döndüğü açıklandı. Tabi buna kimse inanmadı. Sebebi programın başında çalışmayı sevmediği için ortaokulu bırakan çocuk için uydurulan hikaye. Tabi program bu kadar tutunca vize konusunda bu işlere bakan devlet kurumuna cezayı ödeyerek halletmeye çalışmışlar. Bu temsilciler arasında en rahatı Enes, ne de olsa eşi Güney Koreli. 

Programa yoğun işleri sebebiyle ara vermek zorunda olanlar oldu. Enes bir bölüm yoktu. Dönüşü muhteşem oldu. Onun yerine Mısırlı arkadaş geldi. Onu tanıdıkça enesin muhafazar olmadığını düşünemeye başladılar. Özellikle Sam'in tepkisi efsaneydi. İtalyan bir arkadaş daha yer aldı Alberto'nun yerine, Kolombiya falan derken dünya ülkelerinin temsilcileri yer yer değişeceğini göreceksiniz. Ben programın kemik kadrosunu tanıttım bilginize..

G11 ülke temsilcileri 
Enes'in sivri dilli olması anında atasözlerini dile getirmesi beni bile güldürüyor. En çok güldüğüm "Öğretmen osurursa, öğrenci sıçar" oldu.  Bu program yer alan ülke temsilcilerin hepsine yaradı. Yayınlandığı günden itibaren üyeler reklam filmleri, eğlence programları ve fotoğraf çekimlerinde yer alıyor. Hepsi için farklı bir kariyer haline geldi. 




En çok güldüğüm resimlerden biri bu oldu. Enesî kendine rakip gören herkesin verdiği tepkilerle oluşan resim efsane olmamış mı sizce de ?

Program esnasında birbirleriyle her konuda kapışan temsilciler aslında birbirine düşman değil. Bir kere burada anlaşalım ki saçma sapan tartışmalar gebe kalmayalım. Özellikle izlediğim sitedeki yorumları görünce böyle bi açıklama yapma gereği duydum. Zira; Güney Kore eğlence programlarının hepsi bir senaryo üzerine kurulu. Hangi konu işlenecekse onun için çalışıyor herkes. Enes'in düşüncelerinin bir kısmını onaylamasam da böyle bir programda Türklerin hazır cevap bir toplum olduğunu görmeleri hoşuma gitti. Her konuda rakip görmeleri de ayrı güzel. 

Böyle güzel programın böyle güzel ekibi olur
Ben severek takip ediyorum. Son bölüme kadar izlemeye devam edeceğim. Umarım sizde sever bu eğlenceli, eğitici olan bu programı izlemeye başlarsınız. 


20 Kas 2014

Aktör-İdol Grubu "5urprise"

"5urprise" grubu 2013 yılında Seo Kang Joon'un liderliğiyle "Fantaigo" adındaki ajan sayesinde "After School Bokbulbok" mini dizisiyle çıkış yaptı. Diğer idol grupların aksine bir şarkı ile değilde bir dizi ile çıkış yaptı. Çünkü 5urprise grubu Güney Kore'nin ilk aktör grubu olma özelliğini taşıyor. Grup  5 kişiden oluşuyor. Her biri kişisel faaliyetler içinde. Aslında onların görevi şarkı söylemekten çok oyunculuk üzerine kendilerini geliştirmek. Kişisel olarak üyelerinin hepsini farklı yapımlarda görmüş olasılığınız çok yüksek. Fakat bu beş üyenin de sesi güzel. İlk albümlerini After School Bokbulbok isimli diziyle çıkardılar, beğeni topladılar. Bu çocuklar hem iyi dans ediyorlar hem de güzel şarkı söylüyorlar. Daha ne olsun!
Grup bir yıl önce çıkış yaptı. Aralarından en çok lider Seo Kang Joon dikkat çekti böyle olmasında etken Roommate programına katılması olduğunu düşünüyorum. Bana göre bu gençler kariyeri parlak gözüken aktörler.
5urprise grubunun "After School Bokbulbok" diziyle aktör olarak çıkış yaptıkları dile getirmiştim. Birde bu dizinin ostu  "Hey You Come On" şarkısını söyleyerek çıkışlarını gerçekleştirmişlerdi. Çıkışlarından bir yıl sonra ilk singleşarkıları From My Heart ile geri dönüş yaptılar. Önce her zamanki gibi teaser videosu yayınlandı. 
1. Single şarkıları "From My Heart" ile çıkışlarını yapan grup iyi oyunculukları dışında seslerinin ne kadar güzel olduğunu fark etmemizi sağladılar. En azından ben bu kadar iyi olduklarını bilmiyordum. Beni az çok takip edenler bilir ballad tarzı şarkılarına sempatim bir başkadır. Çıkış şarkıları "From My Heart" tam da bu kıvamda. Grup olabilmek için uyum çok önemli. Dinleyince fark edeceksiniz seslerinin uyumunu. Şarkının sözleri çok duygusal. 
"Böyle günlerde, ağlayacak gibi olduğumda, halsizlikle fısıldıyorum kalbimin en derinlerde seni seviyorum Bir yerde bir şekilde hayatta kalıyorum sayende işte bu kadar önemlisin benim için (seni özleyeceğim)"
 Şarkının basın toplantısı izlemek için TIKLA
Şarkının klibini izlemek isteyenler için

1. Single şarkıları  "From My Heart" için yayınlanan teaser fotoğraflarında üyeleri cezbedici görünüşlerini es geçmemek lazım değil mi?
LEE TAE HWAN
YOO II
 Lee Tae Hwan; 1995'li oyuncu yakın zamanda yayınlanan King Of High School Life Condut dizisinde yer almıştı. Kendisini izlediğim ilk yapımıydı. Şu sıralar yayınlanan "Pride And Prejudice" adlı dizide rol alıyor. Grubun en çok öne çıkan ismi Seo Kang Joon olsa da yakın zamanda Lee Tae Hwan oyunculuk konusunda alıp başını gidecek diye düşünüyorum. Sesinin de harika olduğunu düşünürsek bence bu tezi yakın zamanda gerçekleşecek. Bekleyip görelim.







 Yoo II 1990'lı grubun en büyüğü. Grup üyeleriyle beraber After School Bokbulbok dizisinin hem birinci hem ikinci sezonunda yer alıyor. Wonderfull Mama dizisindee konuk oyuncu yer aldığını biliyorum. Yoo II grubun en iyi dans eden üyelerinden. Ayrıca Roommate programını izleyenler bilir ilk sezonunda Seo Kang Joon'un arkadaşları olarak eve misafir olarak gelenlerde biriydi. Özellikle birinci katta koridorda bulunun kamerayı takip etmesi çok sevimliydi.
GONG MYUNG







1994'lü Gong Myung; kendini daha çok film sektöründe göstermiş. If You Were Me 6, A Girl At My Door, Futuruless Things filmlerinde yer aldı. Diğer grup üyeleri gibi After School Bokbulbok mini dizisinin hem ilk hem ikinci sezonunda yer alıyor. Bana kalırsa grubunun sevimli üyesi. After Scholl Bokbulbok ikinci sezonunda aşırı sevimli bir tiple karşımıza çıkmış. 


SEO KANG JOON







Seo Kang Joon 1993 doğumlu.Grubun lideri olarak biliyorum. Onu ilk Roommate adlı programda keşfettim. Sonra ne kadar filmi dizisi varsa izlemeye başladım. Cunning My Single Lady, şu sıralar onu Hyung Sik ile beraber oynadığı My Happens to Family? dizisinde izliyorum. Bunlarda önce The Suspicious Housekeeper adlı dizide oynamış. Daha önce dile getirdiğim gibi Kdrama sektöründe aranan genç oyuncular arasına girdi. My Love, My Bride filminde oynadı. 2015 yılı için Summer Snow ve Beuty Inside isimli filmlerde yer alacak. Bir çok magazin dergisinde ondan kıdemli partnerleriyle çekildiği fotoğrafları es geçmemek lazım. Yüzünün güzelliğine, oyunculuğuna sesinin iyi olmasını da eklersek daha ne olsun. On parmağında on marifet.. After School Bokbulbok ilk sezonunda sarı saçlı haliyle yer aldı fakat ikinci sezonunda yer almayacak sebebi; O sıralarda Cunning Single Lady dizisinde yer aldığı için. Seo Kang Joon Cunningle Single Lady dizisinde ki rolüyle en iyi erkek oyuncu ödülünün sahibi oldu.
KANG TAE OH


Kang Tae Oh 1994 doğumlu. Miss Korea dizisinde rol aldı. Bu diziyi izliyordum ilk yayınlandığı zamanlarda fakat pek sarmadı bi ara bitirmeyi düşünüyorum. Dream  Couple Clınic love and War 2, Kore-Vietnam ortak yapımı Forever Young adlı dramada yer alıyorum. Beast grubun Gikwang'ın oynadığı mini dizi 20 Years Old dizisinde yer almıştı Tae Oh. Yaşından büyük duruyor. Aşırı karizmatik bir havası var. Bu havaya güzel roller gelirse değmeyin keyfimize. 





Onlar Kpop-drama sektöründe aktör olarak çıkış yapan ilk grup. Başta çok fazla tepki topladılar. O sektörün ileri gelmiş insanları sıcak bulmadılar bu fikri. Ajansları olan Fantagio onları ilk tanıttığında insanlar saçma tepkiler verdiler. Eee ne oldu o zaman? Hepsi iyi birer oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar. Bir de oyunculuğun üzerine güzel sesleriyle gruplarını süslüyorlar. Şirketleri onlar adına iyi işler yaptığı sürece bu sektörde iyi yerlere gelecekleri kanaatindeyim.

17 Kas 2014

IRIS / Kore Dizisi


Hep dram hep romantik-komedi nereye kadar. Biraz heyecan olsun dedim aksiyon dizilerine sardım. Uzun süredir dizi postu yayınlamıyorum bunun sebebi; IRIS serisini bitirmiş olmam. İlk seri 2009 yılında yayınlandı. Bir kere baştan uyaralım öyle çok fazla aşk meşk beklemeyin. Bu tür dizilerde aksiyon ve gizem daha baskın. Fakat aksiyon türünden hoşlanmayan biri izler mi? diye düşünürseniz Bence;  IRIS serisi bu tür dizileri bile sevdirebilecek kapasite bir yapım. İzlediğim en kalite yapımlardan. İşin güzel tarafı ikincisi yapım  birincisine katarak daha iyi bir iş çıkarmışlar, Net söylüyorum, BAYILDIM!

Kardeş gibi büyümüş iki arkadaşın NSS adına çalışmasıyla başlar. Nedi bu NSS derseniz? Güney Kore'nin Ulusal Güvenlik servisi oluşum hem hükümetten hem halktan gizlenmektedir. Bu iki yakın arkadaş NSS için seçildiklerinde zorlu aşamalardan geçiyorlar. Askerlikten ajanlığa terfi eden Kim Hyung Joon (Lee Byung Hun) ve Jin Sa Woo (Jong Jun Hoo) bir de NSS oluşumun içinden aynı aşık oluyorlar. Bu kıza yani Choi Seung Hee'ye aşık oluyorlar. Bu kızı Kim Tae Hee canlandırıyor. NSS'in bir amacı olmalı değil mi? Bu kötünde kötüsü IRIS adından terör örgütü ile mücadele içine girecekler. Nedir bu IRIS? Para ve gücü elinde tutabilmek için politik olsun olmasın savşa ve barıştan faydalanmak için kurulmuş bir örgüt.

Güney ve Kuzey Kore arasında yıllarca süren savaşı ve düşmanlığı bilmeyen yoktur. Dizi de bu konuyu yüzeysel olarak ele almış. IRIS ise bu iki ülkenin barış görüşmelerini engellemek adına yapmadıkları kötülük kalmıyor. Bu serinin anlatmak istediği mevzu sadece bundan ibaret. IRIS gibi dünyada Amerika başta olmak üzere bir çok ülkenin gerek ekonomik gerek politik açıdan Kuzey ve Güney'in birleşmesinden yana olmayacağını biliyoruz.

 Dizinin başrollerinin dışında yan karakterlerde efsaneydi. Kim Seun Woo; Kim Young Chul, Kim So Yeon ve BigBang'in yakışıklı üyesi T.O.P. yer alıyor. Yan rollerde ki demirbaşlar ikinci eride karşımıza çıkıyor. Seung Woo ve Kim Seo Yeon Kuzey Kore'nin ajanı olarak karşımıza çıkıyor bu seride en çok sevdiğim oyuncular desem yeridir. Fakat; T.O.P. oynadığı katil rolüyle kendine oyunculuk konusunda büyük işler başardığını net görüyorsunuz.

Dizide kendi çıkarları uğruna arkadaşını mı sırtından vuran, ülkesini mi satan fakat hepsine sorsanız ülkesi için yapıyor bunları. İyi diye bildiğiniz kişinin kötü yada kötü bildiğiniz kişinin kötününde kötüsü bir insan olduğunu göreceksiniz. Bu sebeple IRIS diziside olacak olaylarher an sizi şaşırtabilir. En azından benim tepkilerim "Hadi ordan sende mi? Yok artık bu kadarı da olmaz? Bu adam kesin iyidir. Oha bunu nasıl yaparsın!" gibi tepkilerle izlediğim için baştan uyarıyorum sizleri.

Güney Kore dizileri olur da efsane şarkıları olmaz mı? Dizi'de T.O.P oynarda BigBang olmaz mı "Hallelujah" kadife sesli Kim Tae Woo; "Dreaming Dream" Shin Seung Hun "Love Of Irıs" benim favori şarkılarım. Gizem dolu serinin ilk draması bu şekilde..  Keyifli bir şekilde izlemeniz açısından elimden geldiğince ana bilgilerin dışına çıkmak istemedim. Umarım seveceğiniz bir seri olur. Bu diziyle başlangıcı yaptığım gibi ikinci dramaya başladım..