15 Kas 2017

Criminal Minds / Kore Dizisi


TVN kanalının yayınladığı Criminal Minds dizisini senaristliği Hong Seung-Hyun yaparken yönetmen koltuğunda IRIS dizisinden tanıtığımız Yang Yun-Ho veHeartless City dizisinden hatırladığım Lee Jung Hyo oturuyor. Konu olarak, aralarında dahi profilcilerinde bulunduğu bir grup ajanın seri cinayet davalarını suçluların bakış açısıyla bakarak çözmesini konu almaktadır.


Lee Joon Gi (Lee Jun Ki); dizide Kim Hyun-Joon karakterini canlandırıyor.Daha önce Arang and the Magistrate, Two WeeksScholar Who Walks the Night, Moon Lovers: Scarlet Heart Ryeo dizilerinde izledim. İkinci nesil bir polis memuru olan Kang Ki Hyung'un önerisi üzerine NCI'ye katıldı. Başlangıçta, EOD konusunda uzmanlaşmış bir SWAT subayı olarak, bir olay sırasıdan patlayan bomba yüzünden astlarından birinin ölümüne tanık olduktan sonra, soruşturma sorumlusu olarak Şiddet Suçları Birimine geçti. Çocukluğunda babasının şüpheli tarafından öldürüldüğüne tanık oldu ve suçlular için çok az sempati duyan birisidir.Doğası gereği ne kadar küstah olursa olsun işinden başarılıdır. Kendisi detay, keskin içgüdüler ve doğru profillendirme becerileri ile hızla kanıtlamış birisidir.  Lee Jun Ki; tarihi dizilerin oyuncusu derler. Ama ben onu Two Week dizisinde izlediğimde kendisine hayran olmuştum. Bu tür dizilerin en çok yakıştığı aktörlerin başında geliyor. Bir de romantik-komedide tekrar izlesek ne hoş olurdu.

Son Hyun Joo; dizide Kang Ki-Hyung karakterini canlandırıyor. Daha önce 3 Days ve Signal dizilerinde izledim. O kriminoloji üzerine bir kitap yayınlayan ekip lideri ve usta bir NCI profileridir. Kendine has ve dışavurumcu dış görünüme rağmen, ikinci ailesi olarak gördüğü takımına derinden önem veriyor. O ve eşi Seo Hye Won'un Han Byul adlı bir oğlu var.  O, bir suçlunun aklından geçenleri anlayabilen ve böylece suç vakalarını büyük bir soğukkanlılıkla çözen Kore’nin en iyi profilcilerinden biridir. Usta oyuncu müthiş bir ekran yüzü var. Bu tür dizilere de fazlasıyla yakışıyor. 
Moon Chae Won; dizide Ha Sun Woo karakterini canlandırıyor. Daha önce My Fair Lady, Nice Guy, Good Doctor Goodbye Mr. Black dizilerinde izledim. Bir NCI temsilcisi ve davranış analisti, mütevazi tavırları ve titizliği onunla Hyun Joon arasında bir sürtüşmeye neden olan bir unsur. Hyun Joon'un aksine, protokolü takip etme eğilimindedir. Hyun Jun gibi eski bir polis memurudur.Onun karakteri, kanuna ve ahlaka aykırı olduğunu düşündüğü hiçbir şeyi yapmayan bir yaşam prensibine sahiptir. O, işini büyük bir tutkuyla yapmaktadır ve tereddüt etmeden kendisini tehlikeli durumlara atmaktadır. Chae Won özlediğim oyunculardan biri. İlk Nice Guy dizisinde izlemiş soğuk tavırlarına hayran kalmıştım. Öyle her dizide yer almıyor ama yer aldı mı da hakkını veriyor.
Lee Sun Bin; dizide Yoo Min-Young karakterini canlandırmaktadır. Daha önce Madame Antoine, Squad 38Missing Nine dizilerinde izledim.  NCI'nın medya irtibat görevlisidir ve basın konferanslarını yönetir. Kız kardeşi ve kayınbiraderi ölümünden beri yetim kalan yeğeni Ha Eun'un koruyucusudur:  Lee Sun Bin'e bu tür diziler ve roller çok yakışıyor. Bir bayan olarak biçilmiş kaftan. Karizmatik bir kadın haline dönüşüyor.  Yeni nesil oyuncular arasında dikkatimi en çok çeken oyunculardan biri.

Yoo Sun; dizide Na Na Hwang karakterini canlandırıyor. Kendisini izlediğim ilk yapımı oldu. O, bilgisayarından destek sağlayan NCI'nin kabarık teknoloji analistidir. Ben bu kadını görsem harika bir hacker olacağı aklıma hiç gelmezdi. Orjinal karaktere benzetilmeye çalışılmış fakat pek başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim. Belki de ilk o kadını izlediğim için olabilir. Fakat bu demek değil ki oyunculuğu kötü, hayır iyiydi. Sadece karakteri orjinal değildi.


Go Yoon dizide Lee Han karakterini canlandırıyor. Daha önce IRIS 2, Hotel KingMr Baek dizilerinde izledim.  O, biriminin en genç ajanıdır ve davranış analizinde bir dahidir. Çift anadal yapmış bir psikolog ajandır. Ben Goo Yoon'u izlerken karşımda gerçekten uzman biri varmış gibi hissediyordum. Bir çok kişi orjinal karaktere benzemediğinden gem vurmuş. Evet onunla birebir aynı olmasını beklemek saçma. Birbirinden farklı kültürlerde çekilen iki farklı yapım. Bence benzememesi gayet normal.


  • Amerikan versiyonunu izlemeyenler için ufak bir bilgilendirme yapıyım dizide bol bol 'profil' lafını duyacaksınız çünkü bu ekip seri katillerin davranış şekillerinden, aile yapısından, nasıl bir çocukluk geçirdiğinden onların profilini oluşturuyor ve şu an ne yaptığını, gelecek hamlesini, kaçırdığı insanları henüz öldürüp öldürmediğini, ne zaman öldüreceğini gibi tahminlerde bulunuyorlar.
  • 12 sezonu yayınlanan 13. sezonunun onayını almış Criminal Minds dizisinin 20 bölümlük hızlandırılmış kursu gibi düşünebilirsiniz. Özellikle akılda kalıcılığı yüksek olan bölümleri ele almışlar. Bu nedenle izleyenler dizinin sonunda ne olduğunu hatırlayabilir. Şu şekilde anlatayım, senarist  rahat bir üç bölümü tek bölüme sığdırmaya çalışmış.  Hızlı bir fragman izlemiş gibi olacaksınız. Fakat hiç izlemeyen biri, dizi yi tartışılmaz derecede güzel bulacaklarına eminim.
  • Her bölüm ayrı bir suç ve suçlu üzerinden ilerliyor. Fakat dizinin ilk bölümünden başlayıp devam eden asıl bir olay daha mevcut. Konu olarak sürükleyici oluşu ön planda. 
  • Konu suçlular üzerinden ilerlediği için konuk oyuncular as karakterlerden daha ön planda oluyor. Doğru olanı da bu diye düşünüyorum. Fakat bir kesim bu durumdan rahatsız olmuş. Ana karakterlerin konuk oyuncu gibi durduğuna dair yorumlar okudum. Belki de bu tür çok dizi izlediğimden olacak bu durum bana garip gelmedi. Zira olayı, suçu, nedenini açıklayabilmeleri için tabi ki suçlu üzerinden ilerlemesi gayet normal diye düşünüyorum. 
  • Dizinin konuk oyuncuları öyle tanımadığınız oyuncularda değil. Her biri kendini kanıtlamış oyuncular. Durum böyle olunca izlerken keyif alıyorsunuz.
  • Müziklerine gelecek olursam; N.Flying grubundan Yoo Hwe Seung "Another Day" Flowsik "Feat.강Davichi "Higher Plane" benim dikkatimi çeken şarkılar oldu. 
  • Her ne kadar karakter ve tip ortaklığı olsa da Amerikan Criminal Minds gibi olmasını beklemek biraz saçma geliyor bana. Orjinaller her zaman farklı olur. Bu tip dizileri ön yargıları bir kenara koyup yeni bir kitaba başlar gibi izlemeniz gerekiyor. Onların elinde ve onların kaleminde yine onların istediği gibi şekillenmesi gayet normal. Hatta bundan daha normal bir şey yok. Bunları gözardı ederek izlerseniz seyir zevki yüksek bir yapımı izlemiş olacaksınız.


Dizi için puanım; 7,8/10

23 Oca 2017

Moon Lovers: Scarlet Heart Ryeo / Kore Dizisi


SBS son zamanlarda güzel dizilere imza atmaya başladı. Moon Lovers: Scarlet Heart Ryeo onlardan bir tanesi. Dizi Çin dizisinden uyarlama. Mantık aynı fakat içerik farklı. Kore tarihini, Goryeo'nun kuruluş yıllarını ele alarak kurgulanmış. Zaten iki dizide de farklı tarihlerde geçiyor. Goryeo 918–1392; Çin dizisi ise Quing Dynasty 1644–1912 yıllarında ele alınıyor. Senaristleğini Joo Yoon Young yaparken yönetmen koltuğunda IRIS, That Winter, The Wind Blows It's Ok, This is Love gibi dizileriyle bilinen Kim Kyu Tae oturuyor.

Hikaye, Goryeo rejiminin erken dönemlerinde geçmektedir. Modern çağda yaşayan 25 yaşındaki Hae Soo (IU) tam güneş tutulması yaşandığı sırada zamanda geri gitmek suretiyle kendini Goryeo devrinde bulur ve Wang Hanesi'nin prensleri arasındaki çatışmalar ve mücadeleler arasında kapana kısılır. Orada diğer insanların korkudan titremesine sebep olan Wang So'ye âşık olacaktır.

Bundan sonrası ağır spolier içerir.

"O, güneş olmak istemedi ancak parlıyordu"
Lee Joon Ki (Junki); dizide Taejo'nun 4.oğlu olan Wang So'yu canlandırıyor. Daha önce Arang and the Magistrate, Two WeeksScholar Who Walks the Night ve She Was Pretty(konuk oyuncu) dizilerinde izledim. 4. Prens olan Wang So,  buz gibi soğuk bir kişiliğe sahiptir. O, dikkatleri üzerine çekmek istemeyen birisidir fakat doğduğu ayrıcalıklardan dolayı bu imkansızdır. Annesinin yüzünden kral Taejo onu  4. Prensin  böyle olmasının sebebi anne ve babası tarafından sevilmiyor olması. Korkutucu olmasının sebebi insanların yüzündeki yara yüzünden ona acımalarındansa korkmalarını tercih ediyor. Anne babaları tarafından sevilmeyen çocuklar mutsuz, hırçın olur ve dikkat çekmek isterler. Wang So yu izlerken öyle birini gördüm. Lee Joon Ki'nin oyunculuğunu her zaman beğendiğimi dile getiriyorum. Özellikle tarihi dizileri fazlasıyla yaktığını düşünen kesimdeyim. Geleneksel kıyafetler herkesin üzerinde hoş duruyor fakat Joon ki'de bir başka duruyor. Dövüş sanatlarındaki marifetlerini de göz önünde bulundurursak dizideki kılıç ve dövüş sahneleri göz dolduruyordu.

Eğer bu hiçbir şeyin değişmeyeceği anlamına
 geliyorsa yaşamak istiyorum


IU; dizide şimdiki zamanda yaşarken geçmişe giden Hae Soo karakterini canlandırmaktadır.  Daha önce Dream High ve Pretty Boy dizilerinde izledim. Güneş tutulması olduğu sırada suya düşmesiyle geçmişe gider.  Wang Wook'un eşi Hae'nin kuzeni olarak rekarne olmuştur. Bir anda kendini 9 yakışıklı prensin arasında bulmuştur. Diziye başlarken IU'nun oyunculuğuna dair bir çok kötü yorum okudum. Ben IU'nun oyunculuğunu sevimli bulanlardanım. Evet çok başarılı oyunculuğu yok ama sevimliliğinin vermiş olduğu enerjiyle o açığı kapattığını düşünüyorum. Netizenlerin abarttığı kadar kötü bir oyunculuğu yok. Lee Joon Ki'de dediğim gibi geleneksel kıyafetlerle güzelliğine güzellik katarak görsel bir şölen sergilediler.8. prensimiz aşkı için eşine yalvarmaya bile gitmiş.ee Hae Soo bu girmediği kalp huzur vermediği hayat yok gibi tüm prensler ona hayran ..bu hayranlık onun samimiyetinden,cesaretinden ve kararlılığından geliyor..ve onlara her bölüm yeni yheni kelimeler öğrettiğinde çocukların halerine kopuyorum 

"Aşk ve güç, ikisi de yüreğindedir."

Kang Ha Neul; dizide Taejo'nun 8.oğlu olan Wang Wook karakterini canlandırıyor. To The Beautiful You, Monstar, The Heirs Angel Eyes, Misaeng dizilerinde izledim. O, prens Wang So ile aynı babadan ama farklı annelerden dünya gelmiştir. Onun karakteri, edebiyatta ve dövüş sanatlarında yetenekli olduğu kadar da sekizinci oğul olmasına rağmen tahtın varisi olma gibi bir arzusu olduğunu görmemek imkansız. Dizinin ilk bölümleri aşırı sevdiğim şartlardan dolayı bile olsa değiştiği için sinirlendiğim karakterlerden biri oldu kendisi Rengi belli etme konusunda donuk mimiklerine hayran kalmamak elde değil. Kısacası Kang Ha Neul oyunculuğunu konuşturduğu bir yapıma daha imzasını attı. İkinci adam ya da oyuncuların gençlik yıllarını izlemek yerine onu artık başrolde görmek istiyorum. İzlerken dramın dibine vurmak istiyoruz.










"Onun hayali Goryeo’nun kralı olmak"


Hong Jong Hyun;dizide Kral Taejo'nun 3.oğlu Wang Yoo karakterini canlandırıyor. Daha önce Her Lovely Heels dizisinde izledim. Wang So ile aynı anneden dünyaya gelmiştir. Kraliçe olan annesi onu çok küçük yaşından itibaren bir kral olması için eğitmiştir. Bu durum onun kibirli ve hırslı biri olmasına sebep olmuştur.  Gel gelelim fasülyenin faydalarına. Dizi boyunca rengi en net şekilde beli eden karakter. Hareketleri, konuşmalarıyla açık açık "Ben kral olacağım" diyordu. O yüzden kötü bile olsa dizideki en dürüst karakterdi. Sırf annesi onu sevsin diye her dediğine peki diyen bir Prens. Ne yazık ki annesinin gölgesinden kurtulamadı. Hong Jong Hyun çiçek oğlan gibi olduğu bir dizide izlemiştim. Fakat sert yüz hatları ve mimikleriyle kesinlikle kötü karakter oyunculuğuna adını altın harflerle yazdırabilir. Kesinlikle düşünmeli.




Haylaz bir genç kan.

EXO üyesi Beakhyun; dizide Kral Taejo'nun 10.oğlu Wang Eun'u canlandırmaktadır. Oyunculuk çıkışını bu diziyle gerçekleştirdi. Wang Eun karakteri diğer prenslerin aksine şaka yapmaktan hoşlanan haylaz kişiliği vardır. Tahta gözü olmayan Prensi vatana ihanet suçundan öldüren 3.Prense ne desem bilmiyorum. Bıraksaydın çocuk, eşiyle mutlu mesut yaşasaydı. Eun'un en komik halleri Hae Soo'ya aşkını itiraf sahneleriydi. Beakhyun, çok iyi oynadı. Sevecen halleriyle bizi güldüren sonrasında da hunharca ağlatan bir karaktere can verdi.Diziyi izleyip Eun karakterini çok sevmeyen yoktur. Bu yeterli bence oyunculuğunun iyi mi kötü mü olmasını göstermesi açısından. Beakhyun'u bir çok dizide görmek istiyorum.

Derinliği ve zarafeti ile


Nam Jo Hyuk dizide Kral Taejo'nun 13.oğlu Wang Wook'u başka bir deyişle Beak Ah'ı canlandırıyor. Daha önce Surplus Princess Who Are You: School 2015 Cheese in the Trap dizilerinde izledim. Diğer prenslerin aksine sanata karşı doğuştan yeteneklidir. Wang So'nun en çok güvendiği kardeşidir. Taht kavgaları arasında kimsenin arkasından iş çevirmeyen iki prensten biriydi. Diğeri tabi ki Eun'du. Onun tek iş çevirdiği kişi Woo Hee oldu. Beak Ah bir de Hae Soo ile yakın arkadaş olmayı başaran biri olmayı başardı. Son anına kadar kararlarından hep ona destek çıktı. Nam Jo Hyuk büyük bir çıkış yakalayacağını önceki dizilerinde dile getirdim diye hatırlıyorum. Her girdiği role kendinden bir şeyler katmayı ihmal etmiyor. Onun hamurunda aktörlük var. Korelilerin bir tabiri var ya "Çiçek oğlan" tam da öyle .
Her zaman kardeşlerinin genci
Ji Soo dizide Kral TaeJo'nun 14.oğlu Wang Jung'u canlandırmaktadır. Aynı zamanda prenslerin en küçüğüdür. Wang So ve Wang Yo ile aynı anneden dünyaya gelmiştir. Daha önce ; Angry Mom, Cheer Up!Page TurnerDoctors, Fantastic dizilerinde izledim. Yaramaz bir kişiliğe sahip olmasının yanında savaş sanatlarına ilgilisi oldukça fazladır ve bu konuda oldukça yeteneklidir. Wang Jung kötü kraliçe ve kötü ağabeyinin dolduruşları arasında temiz kalmayı başaran bir Prens.  Hae Soo ona ilk sarıldığında, kalbi ilk kez onun için attı. Onun tek derdi Hae Soo'nun mutlu olmasıydı. Onunla arasındaki mesafeyi sevmesine rağmen her zaman korudu. Aralarında en şanslısı da oydu. Sevdiği kadın yanındaydı. Onun çocuğuna sahipti. Tutunacak tek dalı oydu. Ji Soo son yılların aranan oyuncusu. Bundan sonraki yapımlarda onu başrol görmek istiyorum.




Kalbimi istiyorsun?
İstediğiniz kadar gümüş alın.


Yoon Sun Woo dizide Kral Tae Joo'nun 9.oğlu Wang Won'u canlandırmaktadır. İzlediğim ilk yapımı. Wang Won'un annesini ailesi sayesinde çok zengindir.Prensler arasında en iyi anlaştığı ve sözünden çıkmadığı kişi Wang Yo'dur. Dizide karakter olarak sevmediğim tek Prens. Çünkü bir duruşu yok. Sürekli birilerinin arkasından iş çeviren her an herkesi satabilecek potansiyele sahip.Prens Won sadık bir insan olmadığı sürekli ikili oynamasının cezasını aldı. Bunun sonunda da hak ettiği ceza ona kesildi. Hae Soo'nun ''Bir gün Chae Ryung yüzünden çok pişman olacaksınız'' lafı da gerçek oldu. Ölmeden önce kızın ona ne hissettiğini bilerek öldü. Üzülmedim.
Ben kraliçe olacağım.
Eğer olamazsam o zaman
kim Majestelerini koruyacak?


Kang Ha Na dizide Kral Taejo'nun kızını yani prenses Hwangbo Yeon-Hwa karakterini canlandırıyor. Mirror of the Witch dizisinde izlemiştim. Wang Wook ile aynı anneden dünyaya gelmiştir.Abisinin aksine oldukça hırslı birisidir. Onun en büyük planı kraliçe olmaktır. Kralın onca çocuğu arasında en fettan olanı Prenses çıktı. Kraliçe olacak diye kötülüklerin en sağlamlarını yaptı. Kendi öz abisini sattı. Oysaki, o ölmesin diye sevdiği kadından vazgeçmişti. Wook "besle kargayı oysun gözünü" sözünün net en büyük örneği oldu. Kang Ha Na; geleceği parlak oyuncular arasında yerini alır. Bu tür karakter rollerinin hakkını vereceği kanaatindeyim. 




IU'nun sırf şu bölümdeki oyunculuğu bile yeterliydi. 
Küçük Görsel

Wang So'nun aski çok başkaydı. Başta "bir daha yanıma yaklaşma,seni öldürürürüm" diyen adam ne güzel sevdi Soo'yu Hae Soo; Wang So'nun yapayalnız, acılarla, kırgınlıklarla dolu dünyasına ilk ve tek dahil olan insan oldu. Onu dinleyen,onu düşünen, nasihat veren, onun için endişelenen, ona yardim eden, ondan korkmayan ilk insan oldu.Hae Soo, bu yaptığı bu davranışların adını "arkadaşlı" koydu Wang So "Ben sevginin o dediğin türlerinin hiç birini tatmadım. İster sevgi olsun, ister arkadaşlık hepsi ayni kapıya çıkıyor benim için" diyerek noktayı koydu. Tüm hayatı boyunca yalnızlık içinde yaşayan bu insanın tek varı yoğu bu kız oldu. Zamanla ve yavaş yavaş, ince ince aşık oldu 4.Prens...Endişelendi ve endişesini gözleriyle anlattı hep. Krallığı bile bir kenara atıp Hae Soo varsa onunla çıkıp gideceğini söyledi. Sevdiği kız suçlanmasın,ona bir şey olmasın diye 3 bardak zehir içti. Herkes sevdiği için bir şeylerden vazgeçer. Wang So canından vazgeçti sonra onun için ölümden vazgeçti.Tam iyileşmeden kızın yanına koştu. Soo idama götürülürlerken kılıcıyla engel olmaya çalıştı. Ve hiç bir prens kralın korkusundan kızın yanına yaklaşamazken bir tek o kol kanat gerdi. Onun yanında oldu. Hiçbir şeyi düşünmeden sadece ve sessiz sedasız yanında oldu...
Wang So güzel sevdi.

Wook'un aşkı ilk bölümler eşine rağmen göz doldursa da benim istediğim aşk değildi. İlk fırsatta arkasını dönmüş gibi olsa da aslında Wang Wook çok zor durumda kaldığı için böyle davranmak zorunda kaldı. Eğer kız kardeşininde işin içinde olduğu ortaya çıkarsa hain ilan edilecekler ve belki de ailecek öldürülecekler. Wang WooK un kaybedecek çok şeyi vardı. Wang WooK'un kızı gerçekten sevdiğini düşünüyordum. Prensler arasında taht hırsı yok olmayan tek kişiydi dizinin başlarında..Tabi biz senarist ne yönde yazarsa o yöne doğru bakış açımızı değiştirmek zorunda kalıyoruz.  Dizinin bir çok romantik sahnesi Wook ve Soo arasında geçtiğini düşünüyorum. Karısı öldüğünde aslında ben onu seviyormuşum diyerek tekrar Soo'nun peşinde olması gibi ayrıntılar olmasa daha hoş olurdu gibi geliyor.

Dizinin hiç kuşkusuz en asil kadını 4.Prensin eşi ve  Hae Soo'nun kuzeni olan Lady Hae'ydi. Ona kızı gibi baktı sahiplendi. Çocuğu olmamasına rağmen ona bir anne şefkati gösterdi. Onu hiç sevmeyen bir eş ile hep ilgilendi. Buna rağmen çizgisini bozmadı. Wang Wook' ise eşini kaybedene kadar onu sevdiğinin farkında değildi. Onu kaybettiği gün ben aslında onu seviyormuşum demesine rağmen bir kaç gün içinde unutması bence senaryonun gereksiz oyunlarından biriydi. Lady Hae oda gariban ta başından hiç eşinden sevgi görmedi, zorunlu bir evlilikti ama oda yinede sevdi, hep eşini düşündü eşi için yapmiyacak hiç birşey yoktu. öyleki eşinin başkasını sevdiğini anladığını ramen ses etmedi o yetmedi sırf eşi mutlu olsun diye sevdiğine kavuşmasi için yollar açtı şükür ömrü vefa etmedi o görüntüleri görmeye. Ne kadar sevsede çok zor olurdu be sevdiğini başkasiula baş göz etmek. Şu son sahne iç parçalayan cinsten..

Taht kavgaları için şu kardeşliği bitirdiniz be, vicdansızlar!

Saray hanımı Oh çok asil bir karakterdi zamanında kendi çocuğunu kaybetmişliğin verdiği acıyı biraz olsun Hae Soo'yu sahiplenerek giderdi sanki ve bir anne şefkati ile de onun yerine ölmeyi göze aldı. Keşke ölmeseydi ..Lady Oh kralın kimbilir kaç eşi arasında onun gönlüne taht kuran tek kadın. Nedimesi olarak neler çekti kralın kaç eşini onun için hazırladı ama yinede sevdi, çocuğundan ettiler yinede sevdi çok sevdiki o kadar acıya , izdiraba, kraliçenin işkencelerine dayandı pes etmedi (birileri gibi başını alıp gitmedi😒😒) sonuç kendisi gibi olmasını istemediği Hae Soo için feda etti

Wang Jung, canım benim. Mantıklı düşünemese de iyi çocuktu, Soo'yu sevse de ne başına dert oldu, ne üzdü, ne sıkıntı çıkardı, uzaktan sevdi ve sadece bekledi. Evlendikten sonra da ona iyi bakması, hâlâ arkadaşız merak etme demesi ve tabi en sonunda Hae Soo öldükten sonra Baek Ha'ya onu sevdiğini söylemesi, ağlaması, kıza hayattayken zaten kavuşamadı, aşkı ciddiye alınmadı üstüne bir de küllerini bile elinden aldılar.Dizinin güzel seven adamlarından biriydi Prenslerin en küçüğüydü.


1000 yıl öncesinin Kore'sinde devletin sürdürebilirliği adı altında bu günün deyimiyle ensest evlilik varsa bizim tarihimizde de 'Devletin Bekası' (devamlılığı) için pek çok cinayet işlenmiştir ki bu günün bakış açısıyla kabullenemeyiz ama olmuştur ve gerçektir. Birazcık tarihimizi okuyanlar Kanuninin öz evladını öldürttüğünü bilir.Bu gelenek Kardeş katli Fatihten başlayarak devam edip gitmiştir (taht üzerinde hak iddia eder diye özellikle kardeşler kan akıtılmadan boğdurulmuştur) ta ki hanedanın en yaşlı üyesi tahta çıkar kuralı getirilene dek. Doğudan Batıya her monarşinin tarihinde böyle kara sayfalar vardır. İğneyi başkasına batırırken çuvaldızı da kendimize batıralım ve olayları tarihi bağlamından koparmayalım. Adamlar tarihi gerçekleri dizilerinde kurgulamışlardı, bunu tartışmak dünyanın en saçma olayı.  Prensese gelince,küçüklüğünden beri veliaht olan yarı-kardeşlerinden biriyle evlenmeye programlanmışsa, soylular arasında ensest diye bir kavram yoksa, abisini kardeş değil de erkek olarak görebilecektir haliyle.
Bu günün mantığıyla ne taht uğruna işlenen cinayetleri ne de bu tür kardeşler arası evlilikleri onaylamamız mümkün değil ama gerçekler tarihte yerini almış, ne yazık ki bu durum böyle..

Dizinin finaline gelecek olursak;

Jung'un neden Hae Soo'nun el yazısı yüzünden mektupları kendi el yazısıyla değiştirdiğini anlamayanlar için kısaca açıklayayım. Kral, fermanları kendisi yazar ve sonra da kraliyet mührünü basar. Elinizde kralın el yazısını taklit edebilecek birinin olduğunu düşünsenize... Ülkeyi ele geçirmek isteyen ya da kraliyet emirlerini lehine kullanmayı düşünen art niyetli insanlar bunun için Hae Soo'yu kullanmaktan çekinmeyeceklerdi. Jung'un önüne geçmeye çalıştığı şey de buydu. Çünkü kralın el yazısını taklit etmek o dönemlerde suç olarak kabul ediliyor.Jung'un hata ettiği nokta mektubu kendi adıyla göndermek oldu. Eğer mektupta Hae Soo'nun adı yazsaydı olay çok daha farklı neticelenebilirdiki So'yla yüzleşirlerken Jung'un da yaptığı hatanın farkına vardığını görebiliyoruz.
Wang So ile kızının karşılaşmasında acaba Wang So küçük kızın kendisinden olduğunu anladı mı diye şüpheye düşenler olmuş. Evet, anladı. Hatta o an Hae Soo'nun neden onu bırakıp gittiğini de anladı. Muhtemelen Wang So'nun bunca yıldır kafasında oturtamadığı tek nokta buydu ve alması gereken cevabı da Jung'dan aldı. Bugüne kadar Hae Soo'nun her dileğini yerine getirdiği için bu dileğini de karşılıksız bırakmadı ve belki de onu mutlu edebilecek son şeyden de kızlarının iyiliği için vazgeçti. Sonuçta kendisi görmeyecek olsa bile bir yerlerde Hae Soo'dan bir parçanın yaşadığını bilmek Wang So'ya az da olsa bir teselli olmuştur.
Baek Ah ile Wook'un kızının karşılaşması biraz kafaları karıştırmış ve Woo Hee ile bağlantı kurulamamış. Wook'un kızı Baek Ah'nın gelecekteki eşi arkadaşlar. Dizide de muhtemelen Woo Hee'nin reenkarnasyonu gibi gösterilmeye çalışılmış. Sanırım ikisinin oğlu ilerde tahta çıkıyor. Bununla ilgili bir yazı okumuştum ama aklımda ancak bu kadarı kalmış.
Wang So ve Wook'un Hae Soo'nun yokluğunda fark etmeden birbirlerine tutunduklarını gördük. Nasıl oluyor o iş derseniz, şöyle izah edeyim. Sevdiğiniz biri artık bu dünyada olmadığında, onun da sevdiği birilerinin olduğunu hatırlayarak teselli bulursunuz. Sevdiğiniz kişinin bir zamanlar yanı başınızda olduğunun kanıtıdır bu. Wook'un merakla So'nun saltanatını takip edişi ve yaptığı işlerle içten içe gururlanışı ya da Baek Ah, Wook'un öldüğünü söylediğinde So'nun yüzünde beliren acı dolu ifade bunun bir kanıtı. Her ikisinin de içleri soğumuş, her ikisi de Hae Soo'nun gidişinin acısını birbirlerinden başka kimsenin anlayamayacağını fark etmiş. Bir şekilde sözsüz bir kader ortaklığı yapmışlar aslında. En çok içime oturan sahnelerden biri de bu oldu o yüzden.
Wang So ve Hae Soo'nun gelecekte karşılaştıkları sahne kesilmiş. Aslında böyle bir sahnenin var olduğu hem LJG hem de Jisoo tarafından onaylandı. Artık DVD'lerden mi öğreniriz yoksa bir özel bölüm gelir mi orası meçhul. Ama karşılaşmalarını muhtemelen göreceğiz.

Hae Soo'nun şarkısını duyduğumda ağladım, Wang So'nun Hae Soo'nun ölüm haberini aldığında "Benden bu kadar çok nefret ediyor olamaz değil mi?" deyişine ağladım, Jung'un küllerle bir başına oturuşuna ağladım, Wang So'nun küllere sarılıp yaralı bir kurt gibi inlemesine ağladım ama en çok da Hae Soo'nun Wang So'yu yapayalnız bıraktığını fark ettiğindeki pişmanlığına ağladım. Kim ne derse desin bana göre dört dörtlük bir dizi oldu Scarlet Heart. Eksikleri gözüme batmadı, aksine o eksiklerle daha da çok sevdim sanki. Finalin üzerinden bir hafta geçti ama hala duygulanmadan dizinin müziklerini dinleyemiyorum. Bu dizi kalbimde öyle bir yer etti ki, kolay kolay kimse yerini dolduramayacak bu gidişle. Bir ihtimal yeni sezon gelirse azıcık teselli bulurum ama o da pek mümkün görünmüyor. Yine de pozitif düşünelim ki gerçek olsun.Gerçi yeni sezon olmasa da dizinin sonu beni tatmin etti açıkçası, mutlu anları döndürüp döndürüp izlesem bana yeter.

Z.Hera diziside Park Soon Deok karakterini canlandırıyor.Bir güzel sevende 10.Prensesi çocukluğundan beri seven, generalin savaşçı kızı. Muradına eriyor ermesine Eun'un eşi oluyor. Hiç bir zaman çocukluk aşkından vazgeçmedi.Sevilmedi ama o pes etmedi  hep sevdi hep sevdi. Kocasının gönlü başkasındaydı yine sevdi. okadar sevdik sevgisi eşine de geçti:Bir güzelde o sevdi. Onun için kendini feda etti. Mutlu etti, mutlu oldu.
En acısı generalin kızının ölümünün ardından çektiği acı. Güçlü kudretli bir komutan ama tek kızını bile koruyamıyor. Bu da aslında makam mevki sahibi olmanın bile bazen hiçbir anlamı olmadığını gösteriyor. Böyle olacağını bilseydim ona mani olurdum. Gerçi bunun olacağını bilse bile yolundan dönmezdi o. Soon Deok'um öyle bir kızdı işte. Neyse o ve değişmek nedir bilmeyen.

Girl Generetion grubunun güzel sesi Seohyun Woo Hee karakteriyle karşımıza çıktı. Woo Hee karakteri hakkında pek bilgi vermek istemiyorum. Dizideki gizemini çok sevdiğim için. Onur bir Prenses. Beak Ah ile sonsuza kadar mutlu olsunlar isterdim.

Dizinin müzikleri harikaydı. EXO-CBX "For You"  "Ost Kraliçesi Taeyeon "All With You" " Locco&Punch "Say Yes" I.O.I "I Love You, I Remember You" Baek A Yeon "A Lot Like Love" EPIK HIGH&Lee Hi  " Can You Hear My Heart " Lee Hi "My Love" "Sun Hae Im "Will Be Back" SG Wannabe "I Confess" Jung Seung-Hwan "Wind" DAVICHI "Forgetting You" şarkılarını sizler için seçtim.

Albümü dinlemek için; TIKLA

İlk bölümler genel olarak eğlenceli olsa da sonra öyle bir drama bağlıyor ki bir daha çıkamıyorsunuz dramın içinden, bundan daha üzücüsü olamaz, bundan daha fazla ağlayamam diyorsunuz, sonraki bölümde daha çok ağlarken buluyorsunuz kendinizi. Fakat tavsiyem final de dahil dram olan bir dizi olsa da dram sevmeyenler için bile izlenmesi gereken bir dizi. Çok etkileneceksiniz, diziyi tüm benliğinizle hissedeceksiniz, yaşayacaksınız..

Dizi için puanım; 9/10

23 Eyl 2016

Scholar Who Walks The Night / Kore Dizisi


2012 yılında web çizgi romanı olan dizinin orjinal yazarları Jo Joo He, Han Seung Hee yaparken senaristliğini ise Jang Hyun Joo yapmaktadır. Yönetmen koltuğunda daha önce The Moon Embracing The Sun dizisininde yönetmenliğini yapan Lee Sung Joon oturuyor. Dizi 2015 yılında yayımlandı. 20 bölümden oluşan tarihi dizidir.
Güç ve hırsın insanların gözünü canavar gibi bürüdüğü bir dönemde asil bir aile inanılmaz bir komplonun kurbanı olur. Ailenin kızı Yang Sun erkek kılığına girerek kitap satıcılığı yapmaya başlar. Yine günün geceye devrildiği bir günde Yang Sun yaşına göre oldukça entelektüel kişiliğe sahip bir adam ile rastlaşır. Lakin devir iyi bir devir değildir. Siyaseti yönlendiren asiller arasında çekişmeler yaşanmakta bu da halkı ister istemez rahatsız etmektedir Gece vakti yaşanan bazı olayalar da halk arasında kulaktan kulağa dolaşan bir hikayenin doğmasına neden olur. Saray otoritesinin sarsılması için bu olaylara vahşi hayvanların sebebiyet verdiğini söyler anacak kötülüğün en büyüğün sarayın içine çoktan girmiştir bile.

Lee Joon Gi (Lee Jun Ki); dizide Kim Sung Yeol karakterini canlandırıyor. Daha önce Arang and The Magistrate, Two Weeks dizilerini izleyenler oradan hatırlayabilir. Kim Sung Yeol karakteri kendini prense adamış, yakında sevdiği kadınla evlenecek olan yakışıklı bir bilgindir. Fakat kaderleri buna izin vermedi hem kendini adadığı efendisini hemde sevdiği kadını bir vampir yüzünden kaybetti. Kaderi ise onun vampire dönüşmesine yol açar. 120 yıl boyunca kendini bu konu için suçlar Lee Joon Gi tarihi dizilere oldukça yakışan bir aktör. Özellikle Kore'nin geleneksel kıyafeti olan Hanbok'un içinde karizmasına karizma katıyor.  Çok fazla yapımını izlemediğim halde oyunculuğunu fazlasıyla beğendiğim aktörler arasında yerini alıyor. Bir çok vampir dizisinden bildiğimiz üzere soğuk ve sessiz takılan tipler olurlar. Lee Joon Gi bu ruh halini ekrana çok iyi yansıttığı düşüncesindeyim.


Lee Yoo Bi; dizide Yang Sang karakterini canlandırıyor. Nice Guy, Gu Family Book, Pinnocchio dizilerinden hatırlarsınız. Lee Yoo Bi dizide 21 yaşındaki bir asilzadenin kızı Jo Yang Sun karakterini canlandırmaktadır. Zeki ve neşeli bir karaktere sahiptir. Ailesini geçindirmek için erkek kılığına girerek kitap satmaktadır. Lee Yoo Bi ilk başrol olarak çıkışını bu diziyle gerçekleştirmiş oldu. Kore dizisi sektörünü yakından takip edenler bilir. Sektörde kızların erkek kılığına girdiği bir çok yapım yer alıyor. Lee Yoo Bi girdiği her rolün hakkını verdiği düşüncesindeyim. Erkek kılığına giren en iyi aktristlerden biri diyebilirim. Özellikle sevimli hareketleri ve mimikleri rolüne iyi bir şekilde giydirdiğini düşünüyorum.


TVXQ grubunun üyesi Shim Chang Min; dizide Prens Lee Yeon karakterini canlandırmaktadır. Paradise Punch ve Mimi dizilerinde izleme fırsatı buldum. Lee Yeon karakterine geçmeden önce top sakal dizideki kişiliğine çok yakışmıştı. Hayatı dolu dizgin yaşayan bir Prens gibi görünüyor olsa da babasının ölümünün ardındaki sır perdesini aralamak için pençelerini çıkarır. Fakat amacını gerçekleştirmek adına gizli ve derinden gitmeyi tercih eder. ChanMin'in sevilesi efendi kralardan biri oldu. Canlandırdığı karakteri sevdim.




Lee Soo Hyuk, dizide Gwi karakterini canlandırıyor. Oyuncuyu daha önce King of High School Life Conduct, Valid Love, Local Hero ve son olarak Lucky Romance dizisinde izleme fırsatı buldum. Gwi, görünüşüyle kendine hayran bırakan bir vampirdir. İnsanların dünyasında gizli bir hükümdardır. Vampir oluşunun gücünü insanların üzerinde sonuna kadar kullanan bir karakterdir. Onun kötü biri olmasının temeline sevgisizlik yatmaktadır. Gwi karakterine hayat veren Lee Soo Hyuk hakkında iki kelam edeyim. Bir çok kişiye nazaran Lee Soo Hyuk'un oyunculuğunu ve kendisini seviyorum. Girdiği rolün hakkını veren aktörlerden biri. İyi veya kötü olsun her karaktere uyum sağlamayı başarıyor. Bunun üstüne  izlerken gerçekten iyi veya kötü biriymiş hissini yaşatıyor.

Lee So Eun;  dizide iki karaktere hayat veriyor. İlk bölümlerde 150 sene öncesindeki Kim Sung Yeol'ün ölen nişanlısı Lee Myeong Hee, 150 sene sonra Lee Yeon'un nişanlısı soylu bir ailenin kızı olan Hye Ryeong karakterlerine hayat vermektedir. Hye Ryeong soylu oluşunun vermiş olduğu şıklıkla beraber soğuk bir karakterdir. Kim So Eun'u ilk Boys Over Flower sonrasında We Got Married programında izleme fırsatı yakaladım. Programda izlerken aşırı sevmiştim. Lee So Eun'un romantik komedilerde yer almasını daha çok istiyorum. Soğuk karakterler onun güzel suratına ters geliyor. Tabi bu demek olmuyor ki oyunculuğu kötü aksine ben kendi gibi olduğu rollere daha çok yakıştırıyorum. Kraliçe olduktan sonraki süreç rolünü daha çok sevdim. Asil bir görünüşe sahip olduğu için kraliçe rolü de fazlasıyla yakıştı.

Dizi yayınlandığı zamanlarda başlayıp başlamama konusunda kararsız kalmıştım. İlk beş bölümü zar zor izledim. Bırakmak istesem de sevdiğim oyuncuların hatırına devam ettim. Gwi karakteriyle Lee Soo Hyuk ve Sung Yeol karakteriyle Lee Jun Ki'nin performansının hakkını vermek adına devam ettim. Kendi adıma dizinin ilk yarısı sıkıcıydı. Fakat ikinci yarısı için aynısını şeyi düşünmüyorum. Aksine bir sonraki bölümde ne olacak düşüncesiyle final yaptım.

Lee Jun Ki ve Lee Yoo Bi arasındaki uyumunu beğenmeyen bir kesim vardı. Fakat ben aralarındaki uyumu aksine beğendim. Lee Jun Ki'nin canlandırdığı Kim Sung Yeol, Yang Sun'ı çok başka sevdi. İzlerken onun duyduğu aşkı hissetmenizi sağladı. Bu sebeple Jun Ki'nin girdiği her rolünün hakkını veriyor olması, onu daha çok sevmeme sebep oluyor. Lee Soo Hyuk'a gelecek olursam günden güne kendini geliştiriyor. Her yapımında farklı rollerde yer alıyor. Kötü olan birini canlandırmak oldukça zor. Lee Soo Hyuk'un bir kötü karakter nasıl olunur gösterdi. Dizinin öne çıkan karakteri varsa o da kesinlikle Gwi'ydi

Dizinin konusundan çok müzikleri de harikaydı. Beast "Without You" BTOB grubundan Yook Sung Jae "Love You Again" Jang Jae In "Secret Paradise" G.NA "Don't Cry" benim dikkatimi çeken şarkılar oldu.

Albümü dinlemek için; TIKLA

İlk bölüm sıkılsanız dahi bırakmayın sonrasında güzel bölümlere tanık olarak final yapıyorsunuz.Tarihi diziler arasında en iyiler arasına giremez. Ancak izlenebilir diziler arasında yer alabilecek yapımlardan biri olarak düşünebilirsiniz.

Dizinin ilk bölümü velihat prens olarak karşımıza çıkan Hyun Woo'nun hakkını teslim etmek lazım. 

Dizi için puanım; 7,5

20 Nis 2015

Two Weeks/ Kore Dizisi


Two Weeks 2013 yılında yayınlan Güney Kore dizilerinden. Konu hem dokunaklı hem macera dolu. Hayatının baharından sevdiği kadından ayrılmak zorunda kalan, yıllar sonra o kadından lösemi hastası çocuğu olduğunu öğrenen Jang Tae San'ın ibretlik kaçışını ele alıyor.  Bu tür dizileri yayınlandığı dönemde izlemek yerine final yaptıktan sonra izlemeyi tercih ederim. Malum; bölümlerin bittiği andan itibaren bir hafta beklemek zorunda kalırsınız. 
Lee Joon Gi; Dizinin ana karakteri Jang Tae San karakterini canlandırıyor. İlk izlediğim yapımı Arang and the Magistrate dizisi. Two Weeks ile kendisinin oyunculuğunu sevmemek mümkün değil. Jang Tae San; annesini küçük yaşta kaybetmiş, genç yaşta hayatın zorluklarıyla karşılaşmış bir karakter. Bir gün işlemediği bir suçla ile itham edilir. İki hafta boyunca kaçak olarak yaşamak zorunda kalan şanssız bir adamdır. Jang Tae San'ın, dünya da en sevdiği kişinin hayatını kurtarmak ve suçsuzluğunu ispatlamak için sadece iki haftası vardır.. Lee Joon Gi'nin oyunculuğuna laf yok. Özellikle "baba" karakterinin hakkını verdiğini düşünüyorum. Güney Kore dizi sektörü oldukça geniş fakat iyi oyuncular ender. Two Weeks dizisiyle görüyoruz ki Lee Joon Gi rolünün hakkını sonuna kadar verdi.
Park Ha Sun; Dizide Jang Tae San'ın ilk ve son aşkı, kızının annesi Seo In Hye karakterini canlandırıyor. Park Ha Sun'u daha önce Three Days ve şu sıralar izlediğim Temptation dizisinden tanımaktayız. Seo In Hye'nin kızının hastalığından dolayı yüzüne bile bakmayacağı eski sevgilisi Jang Tae San'dan yardım istemesi dizinin başlangıç noktası oluyor. Olaylar bir süre sonra karmaşık bir hal alacaktır. Park Ha Sun'un kadar izlediğim yapımlarını da göz önünde bulundurursak oyunculuğunu vasatın üstünde buluyorum. In Hye karakterinin içine giremediği gözden kaçmıyor. Kızı hasta olan bir anneyi canlandıran bir oyuncu o  duyguyu hissettirmeli diye düşünüyorum.
Lee Chae Mi; Seo Soo Jin karakterini canlandırdı. Daha önce Golden Rainbow, Lovers Of Music, It's Ok, That's Love, The Night Watchman, Age Ending İn Nine Boy dizilerinde rol aldı. Bu ufaklık, küçük boyuna rağmen büyük oyunculuk sergiledi. O bitmek bilmeyen gülüşüyle ekrana kitledi. Kiminle karşılıklı oynadıysa üst seviyede oyunculuk sergiledi. Çocuk oyuncular arasında geleceği parlak olanlardan. 
Lee Joon Gi-Lee Chae Mi; baba-kız rollerinin hakkını verdiler.  Jang Tae San'nın kızını yaşatabilmek için döktüğü gözyaşı, çektiği sıkıntı, verdiği mücadelede tek dayanağı kızın hayaliydi.
Dizinin ana karakterleri kadar, yardımcı karakterlerde kendinden söz ettiriyor. Dizide savcı Park Jae Kyung rolünde izlediğimiz, Kim So Yeon'un aksiyon-macera türlerinde başarısını IRIS serisini izleyenler hatırlar. Two Weeks dizisinde ki savcı rolü onun için biçilmiş kaftan. Fakat romantik-komedi türünde ki başarısını da göz ardı etmemek lazım. Bakınız: I Need Romance 3. Savcı Park Jae Kyung'un tek bir amacı vardır. Babasının ölümüne sebep olduğunu düşündüğü  kişilerden adaletin önünde intikam almaktır. 
Seo In Hye'nin nişanlısı dedektif Im Seung Wo karakterini, Ryu Soo Young canlandırıyor. Two Weeks, karakterleri arasında en çaresiz, en suçsuzu. Seo Soo Jin'in sağlığına kavuşması ve sevdiği kadınla mutlu, mesut yaşamaktır. Kim Chae Mi küçük yaşına rağmen sergilediği dev oyunculukla, Ryu Soo Young'un tecrübesi bir araya geldiğinde ortaya çıkacak işi siz düşünün.. 

16 bölümden oluşan dizinin yönetmen koltuğunda Son Hyun Suk ve Choi Jun Kyung yer alırken, senaryosunu  So Hyun Kyung yapmıştır.. 
Dizinin senaryosunu başarılı buldum. İlk bölümde başlayan heyecanı son bölüme kadar hissediyorsunuz. "Acaba bundan sonra ne olacak?" sorusunu olay örgüsü çözülene kadar bir kaç defa kendinize soracaksınız. İyiler ve kötüler arasında ki savaşın karşılıklı ataklarıyla, heyecanı üst noktaya hissedeceksiniz. Bir çok dizide olduğu gibi mantık hatalarına rastlıyoruz. Fakat, senaryoda ki gel gitler sayesinde göz ardı edilebiliyor. Senarist aksiyon ve duygusal öğeleri birbirinden bağımsız bir o kadar dozunda kullandığından dolayı seyir zevki yerinde bir yapım ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Ayrıca senaryo da geçmiş ile gelecek arasında ki bağıntıyı dozunda bırakmış senarist.
Oyuncuların birbirleriyle uyumunu sevdim.  Chae Mi'nin başrol oyuncularıyla olan uyumunu en iyisiydi. Benim dizi hakkında olumsuz tek düşüncem Park Ha Sun'un yapay oyunculuğu oldu. Bunun dışında senaryo dozundaydı.

"Nell Run" Lee Bo Kyung "Heart Hit", Yoo Seung Woo "The Day You Come", Ahn Ye Seul "Love Leaves" şarkıları dizinin dikkat çeken şarkıları.Bir babanın kızının geleceği için kendi adını temize çıkarmak ve onun yaşaması için verdiği mücadeleyi izlemek isteyenler için ideal yapım.