18 Haz 2016

High Society / Kore Dizisi



Sung Joon, Park Hyung Sik gibi sevdiğim oyuncuların yer aldığı High Society dizisi senaristliğini Ha Myung Hee yaparken yönetmen koltuğuna ise Choi Hyeong Hun oturuyor. Dizinin konusu; Jang Yoon Na, Chaebol denilen Kore'de aile şirketinin varislerinden biridir. Fakat kendi ayakları üzerinde durabileceğine inandığı için abisi hariç ailesinden gizli olarak yarı zamanlı bir işte gerçek kimliğini gizleyerek çalışmaktadır. Tek hayali parası yerine kendisi olduğu için sevebilecek bir adamla tanışıp evlenmek. 

Diziyi yayınlandığı sıralarda izlediğimde yarım bırakmıştım. Bir şeye başladığımda yarım bırakmayı sevmediğimden aylar sonra izleme gereği duydum. O sıralarda yarım bırakmamın sebebi dizinin beni şaşırtmamış olmasıydı. Dizinin daha ilk bölümden finalinin nasıl olacağını kestirebiliyoruz. İki ayrı aşk hikayesine tanık oluyoruz. Bir tarafta zengin kız fakir olan diğer tarafta fakir oğlan zengin oğlan. Her iki ilişkide engeller zengin olanların aileleri. 

Jang Yoon Na ve Choi Joon Gi arasındakiler ikinci çiftimizin aşkı kadar masum değildi ne yazık ki. Yoksul ama mutlu bir ailenin çocuğu olan Joon Gi'nin hırsı uğruna Yoon Ha'yı kullanmak en büyük hatası oldu. Ben Uee ve Sung Joon arasındaki uyumu sevmedim. Uee'nin oyunculuğunu donuk buluyorum. Golden Rainbow dizinde izlediğimden bu yana oyunculuk konusunda pek bir şey katmamış kendine. Sung Joon için aynı duyguları paylaşmıyorum tabi ki de. Diziyi bir nevi onun için izledim diyebilirim.

Dizinin kendi adıma dikkat çeken ismi Lee Ji Yi karakteriyle fakir kızımızı canlandıran Lim Ji Yeon oldu. Daha önce rol aldığı filmler olmasına rağmen çıkış yaptığı ilk dizi High Society oldu. Park Hyung Sik ile olan uyumunu sevdim. Hyung Sik ise Nine: Times Time Travel I, Heirs, Whats Happens to Family dizisinden sonra güzel bir çıkış yakaladığını düşünüyorum. 

High Society dizisini sevmeme nedenlerimden biride Yoon Ha'nın ailesi oldu. O kadar sinir bozucu karakterler ki izlerken bile insanı çileden çıkardı. Senaristin en büyük hatası kesinlikle duygusuz bir aile yaratması olmuş. Kardeşleri, babayı her şeyi geçtim anne karakterini o kadar ruhsuz yaratmış. Bu da diziden soğumama sebep oldu. Fakat Chang Soo karakterinin annesini de bir o kadar sevmedim. Senarist ortayı bulamamış.

Dizinin müzikleri arasında en çok Jung Yup "Dazzling Day" Park jHyung Sik "You're My Love" şarkıları dikkatimi çeken şarkılarıydı. İzleyecek olanların bir şey kazanmayacağı izleyenlerin de bir şey kaybetmeyeceği bir dizi. İşin aslı Sung Joon ve Park Hyung Sik izlemek istiyorsanız, ben sizi tutmayayım. 

2 Şub 2016

Whats Happens to My Family? / Kore Dizisi


Güney Kore dizileri bir sezonda kısa bölümleriyle biliniyor. Fakat bir sezonda 50-150 bölümleri arasında yayınlanan aile dizilerini unutmamak lazım. Whats Happen to My Family dizisi de onlardan biri. Yayınlandığı dönemde reytinglerde üst sırada yer alan dizi bir ailenin çevresinde geçen acı,tatlı olayları ele alıyor.
Bir baba, üç çocuk, bir kardeş, bir yeğen, bir damat ve bir anda karşılarına çıkan bir genç kız aynı evde yaşamaya başlarsa neler olur? Senaryo, net bu düşünce üzerine kurulu. 



Dizide yer alan oyuncuların bir çoğunu daha önce görmüş geçirmiştik. Dizi yayınlandığı tarihlerde başlama sebebim Park Hyung Sik ve Seo Kang Joon. Bununla birlikte diziye devam etme nedenim tecrübeli oyuncu Yoo Dong Geun oldu. Tecrübesini konuşturarak efsane bir baba karakteri ortaya çıkardı demek yerinde olur. Benim gibi bir çok izleyicinin fikrinin bu şekilde değiştiğini düşünüyorum. Dizide dikkat çeken oyunculardan biri Seo Wool karkateriyle Nam Ji Hyun oldu. Daha önce Angel Eyes adlı dizinin ilk dört bölümden yer aldı. Angel Eyes dizisinin yazımda belirttiğim gibi ilk dört bölüm Nam Ji Hyun ve Kang Ha Neul sergilediği oyunculuk sonrası dizi sarmadı. Çünkü, çıtayı çok yükseğe çıkardılar. Durum böyle oyuncu Nam Ji Hyun'un bu dizide ki oyunculuğu kendi açımdan merak uyandırıcı oldu. Beklediğimin üstünde harika bir oyunculuk sergiledi. 

Dal Bong-Seo Wool-Eun Ho arasında gelişecek aşk üçgeni. 

Cha ailesinin büyük kızı Kang Shim karakteri hayatını işine adamış bir kadın. Müdürü Tae Joo arasında geçen her diyalog çok komik olurken başarılı bir doktor olan ailenin zeki ortanca oğlu Kang Jae ve Hyo Jin arasında gelişen diyaloglar bir o kadar ilginç. Dizi ve karakterler hakkında anlatacak yazacak çok şey var. Bununla birlikte spolier adına fazla karakterleri derinlemesine işlemek yerine yüzeysel anlatmayı tercih ettim.

Senarist; 53 bölüme kızgınlık, kırgınlık, üzüntü, nefret duygusu gibi insana ait duyguları sığdırmasıyla beraber bir dolu kahkaha, aşk, sevgi, bağlılık gibi unsurları da ihmal etmeden harika bir iş ortaya koydu. İlk bölümden son bölüme kadar dizide yer alan karakterlerin gelişimini, olgunlaşmasına tanık oluyoruz. Bu süreç içinde zaman zaman gözyaşlarınız tutmakta zorlanacağınız anda olacak gülme krizlerine girdiğiniz anda.  Dizi de baba figürü Cha Soon Bong'u canlandıran başarılı oyuncu Yoo Dong Geun   efsane karakter olmakla birlikte bir çok ebeveynin duygularına tercüman oldu. Hayat gailesine dalmış evlatların ebeveynlerine olan 
davranışları sonucu yaşanan kırgınlıkları ele alan dizi finale doğru aile olmanın önemini, güzelliğini çok iyi derecede ekrana yansıttı. Sevdiklerimiz hayattayken gereken değeri vermemiz gerektiği konusunda ciddi uyarılarda bulundu. 

Whats Happens to My Family şu sıralarda ülkemizin TRT kanalında "Baba Candır" isimli dizi olarak ekranlarda. Güney Kore yapımı bu dizi kadar ülkemizde dikkat çektiğini belirtmek isterim. 

27 Oca 2014

Nine: Time Travelling Nine Times / Kore Dizisi

2013 yılına dair izlemediğim dizileri arka arkaya izlemeye başlayınca kendine nasıl kızdım anlatamam. Önerilen diziler arasında en çok "Nine: Time Travelling Nine Times" öneri listelerinin başlarındaydı.İzlemek bu haftaya nasip oldu. İşte kendime kızma olayım burada devreye girdi. Nasıl gözümden kaçar bu dizi dercesine sürekli kendime söylendim durdum. İşin içinde bir de fantastik olunca 3 günde bitirdim diziyi. Paralel evren ile alakalı dizilere filmler kaliteli olmadıkça izleme taraftarı olmuyorum. Buna sebep olan ise "Fringe" dizisi oldu. Onun üzerine hala paralel evren konusunda hiçbir yapımı tanımam. Nine: Time travelling Nine Times paralel evren konusunda harika işler başardığında benim için fantastik türünde vazgeçilmez dizilerim arasında yerini almaya başardı.

 Haber bülteni sunucusu Park Sun Woo, abisinin ölüm haberiyle Onun kalan eşyalarını ve teşhis için Nepal'e gider. Ölümün arasındaki sır perdesini aralamaya başlayınca ilginç gelişmelere tanık olur. Abisinin bir tütsü çubuğu olduğunu fark eder. İlk başta ne olduğu anlamasa da kullanmaya başladıkça aslında bu tütsü çubuğun zamanda yolculuk yapabildiğini, abisinin bu amaç için öldüğü fark eder. Günlüğünü okuyarak zamanda yolculuk yapmasını sağlayan 9 tılsımlı tütsü çubuğu olduğunu anlar. Peşine düşer.. Park sun Woo'nun bir sorunu daha vardır. Beyninde bulunan tümör yüzünden en fazla 6 ay kadar yaşayabilir. 5yıldır aynı yerde çalıştığı Joo Min Young'a aşıktır. Nepal'de bulunan bu kıza evlenme teklifi eder. Tabi balayının beraber Nepal'de geçirirler. Seul'e dönen Park Sun Woo tütsü çubuklarını kullanamaya başlar.

İlk amacı abisinin mutlu bir yaşam sürmek olduğunu düşünür. 20 yıl öncesi 1993'e giderek abisinin o zamanlar aşık olduğunu sevdiği kadına kavuşmak olduğunu düşünür. O zaman ki olayların seyrini değiştirir.. 2013'e geldiğinde hiç beklemediği olaylarla karşılaşır.. Sevdiği kadın Joo Min Young, abisinin evlendiği kadının kızıdır. Bu durumda aralarında amca-yeğen ilişkisi doğar.. Abisinin ölmediği bu kızın babası olduğu gerçeğiyle yüzleşir. Zamanda yolculuk yapabildiğini ilk başlarda en yakın arkadaşı Dr. Han Young Hoon bilmektedir. 1993'e ilk gidip olayları değiştiğini fark ettikten sonra ki tepkileri harikaydı. Dizi boyunca en çok sevdiğim karakter kendisi oldu. Allah herkese öyle dost nasip etsin.Bir tane olsun temiz olsun..Dr. Han karakterinden bahsetmek istedim ana karakterimiz kadar övgüye layık. Sun Woo kendini düşünmezken onun her seferinde onu düşünmesi, olaylara verdiği tepkiler olağanüstüydü.
Her değişen olayın ardından yaşadığı şaşkınlıklar, iyi ki varsın DR. HAN!!!
Lee Jin Wook-----Park Hyung Sik 
Park Sun Woo karakterini canlandıran iki oyuncumuz yer alıyor. Lee Jin Wook daha önce I Need Romance 2 dizisinden tanışıklığımız var. Fakat ben dizide ki oyunculuğuna hayran kaldım. Ciddi olduğu zaman ki tavırları ne kadar iyiyse güldüğünde bir o kadar etkileyiciydi. Hatta bu performansı ile "en güzel gülen aktör" arasında benim nazarımda ilk sıralara yükselebilir.. Park Hyun Sik'i diziler arasında ilk tanışıklığım Heirs ile oldu. Heirs bu diziden sonra yayınlandı diyenleriniz olabilir. Fakat ben bu diziyi daha yeni izledim :( Heirs'da ki performansını zaten seviyordum.. Burada Sun Woo'nun 1993'de ki halini canlandırıyor. İkisi arasında geçen olaylar arasında genç Sun Woo'nun 20 yıl sonra ki kendine gitara,pervazlara, kapıya not yazması çok zekiceydi. Paralel evren mantığı işte...
Gelecekte ki ben; bu şekilde benimle irtibata geçse dalga mı geçiyosun
kardeşim der suratına teli kaparım heralde :)
Paralel evren karmaşasını ne kadar anlatmaya çalışsam da bir yerlerde eksiklikler bırakırım diye sadece dizide ki ayrıntılar hakkında yeterli bilgiyi verdiğimi düşünüyorum. İzlerken mantığınıza saçma geleceğini düşünebileceğiniz olaylarla karşılaşabilirsiniz. Fakat olaylara bu şekilde bakarsanız diziden zevk almazsınız. Çok düşününce nasıl olur bu? diyebilirsiniz de en iyisi işin kurgusuna bırakın. Bilim adamlarının bile hala hem fikir olmadığı çok konu var bu konuda... Ben yazımın başında da dile getirmiştim. Amerikan dizisi Fringe'den sonra geçmişe yolculuk konusunda zevk aldığım tek dizi oldu.

Jo Yeon Hee-Jo Min Young
Park Sun Woo'nun 5 yıl boyunca sevdiği kadın..Jo Yeon He ile ilk tanışıklığımız. İlk başta bu kadının saçları beni benden aldı. Başka model bulamamış mı demekten kendimi bir türlü alıkoyamadım. Dizi bitti fotoğrafları incelediğimde aslında çok hoş güzelliği olduğunu fark ettim. Dizide ki rolüne diyecek sözüm yok. En çok güldüğüm sahne Park Sun Woo ile tanıştıkları gün.. İzlediğiniz de eminim bana hak vereceksiniz :)

Dizinin konusunu anlatmam için biraz spolier vermek zorunda kaldım. Genelde yazılarımın çoğunda spolier kullanırım. Fakat bu dizinin seyir zevkini sizler için kaçırmak istemedim. Diziyi izleyenlerin bana hak vereceğini biliyorum. Aranızda izleyenleriniz varsa yorumlarınızı bekliyorum. Dizinin Ostlarını unutmamak gerek; Lee Ji Hye'nin "Nine Scents" Kim Yeon Woo "Because; It's You" Dizinin ostları kadar başrollerimizin fotoğraflarını incelemeyi unutmayın. Ben çok beğendim.. İzledikten sonra sizde memnun kalırsınız inşallah..


Dizi için puanım; 8,5/10

17 Ara 2013

The Heirs / Kore Dizisi


2013 yılının en iyi dizilerinden biri olacağı daha tanıtımlar başladığında tahmin ediyordum. Zira Lee Min Hoo, Park Shin Hye, Kim Woo Bin, Choi Jin Huk gibi başarılı oyuncuların kadrosunda yer aldığı bir dizinin kötü olmasını beklemek acımasızlık olur. Dizinin kadrosunun geniş oluşunun dışında senaristin Kim Eun Sook olması en azından benim açımdan " Bu dizi yılın draması" olur dedirten olay diyebilirim. Neden böyle düşündüğüme gelirsek; Secret Garden, Gentleman's Dignity gibi dramalara imza atan bu kadının kötü bir iş yapacağını düşünmek saçma olur. Dizinin konusu; Zengin  varislerin girdikleri rekabeti anlatıyor. Ana karakter; Cha Eun Sang, annesi İmparatorluk grubunun sahibi olduğu evde kahyalık yapan kadının kızı ve kendisini de fakirlikten kurtulamayacak biri olarak gören bir kız ..Kim Tan; annesi İmparatorluk grubunun başkanının sevgilisi olan ve bir yanı tutkulu bir yanı karanlık gibi görünen tacı giyip giymeyeceği aşikar varis... annesi küçük yaşta terk etmiş, egosu yüksek babası ile yaşamak zorunda olan Choi Young Do.. Büyük miraslara sahip olmak gerektiğinde o kadar kolay olmayacak onlar için. Bazen babaları ile bazen abileriyle edecekleri rekabet onları genç yaşında olgunlaştıracak bir serüven Mirasçılar dizisi..

İlk bölüm başladığında oyuncuların tanıtımları bu şekilde gerçekleşti.
Lee Min Ho- Kim Tan (Empire Group mirasçısı)
Park Shin Hye-Cha Eun Sang (Yoksulluğun mirasçısı)
Kim Woo Bin- Choi Young Do (İşletme Yönetimi Mirasçısı)
Jung Soo Jung (Kristal)- Lee Bo Na ( Menkul Kıymetler Mirasçısı)
Kang Min Hyuk-Yoon Chan Young (Entellektüel Mirasçı)
Kim Ji Won- Rachel (İşletme Yönetimi Mirasçısı)
Park Hyung Sik-Jo Myung Soo - Kang Ha Neul- Lee Hyo Shin ( Onur Mirasçısı)

Eun Sang'ın annesi için yapmayacağı şey yoktur. Kahya olan ajummanın konuşma engeli bulunduğundan toplum arasında annesi ile işaret diliyle konuşurken baş başa olduklarında ise yazışarak anlaşıyorlar. Daha 18 yaşında olan Cha Eun Sang annesinin zengin bir ailenin yanında hizmetçi gibi çalışmasından hoşnut olmasa da şartları ne yazık ki değiştirebilecek bir güce sahip değil. Her ne kadar neşeli ve güçlü bir kız gibi duruyor olsa bile kalbinin derinliklerinde herkese küsmüş kırgın bir yanı var Amerika'da olan ablasının zengin bir adam ile evleneceğini, annesinin ablası için hazırladığı parayı teslim etmek için Amerika'ya gitme şansını havada karada kapmasıyla olaylar zinciri baş gösteriyor..Onun asıl amacı Kore'ye dönmemektir. Aslında işlerin hiç de beklediği gibi olmadığını farkına vardığını görünce iş işten geçmiş olur kendi adına...

Kim Tan için Kore'den gelen bu kız gizemli gelir, birazda onun yüzünden absürt olaylar yaşar. Fasülye tozunun ne olduğunu bilmediği polisin onu uyuşturucu madde sanıp pasaportuna el konması  ile Kim Tan ile yolları kesişir... Kim Tan'ın Amerika'da yaşıyor olması tamamıyla ailesi tarafından sürgünde olmasında kaynaklı  İlk gördüğü anda aşık oldu. Dizinin başından sonuna kadar takdir ettim Tan'ı. Hiç vazgeçmedi, duyguları değişmedi. İlk nasıl aşık olduysa sonuna kadar öyle devam etti sevgisi. Amerika'da Eun Sang'ın deyimiyle "Bir yaz gecesi rüyası" gibiydi her şey.

Kim Tan'ın yıllardır sürgünde olduğu Amerika'dan dönüşüne, abisi ne tepki verecek, babası ne diyecek oluşlarına aldırış etmeden hayatına devam etmesi gibi..
İlk etkilendiğim an.. Nİye dinliyordun diye Eun Sang'a sorar. Tehlikedeysen üçe kadar sayıp seninle beraber koşacaktım cevabına karşılık "öyleyse neden yapmadın izlediğin süre boyunca tehlikedeydim" cevabını vermesine çok etkilenmişti. Keza o an Tan, abisi ile konuşuyordu.
Kim Tan Amerika'ya gelen abisini görmeye gidince dönüşte araba bozulur. Eun Sang ile aralarında ki komik diyalog


Eun Sang Amerika'dan Kore'ye dönebilemesi için yardım eden en yakın arkadaşı
Chan Young..
 Nişan sadece gösteriş amaçlıydı. Çünkü Kim Tan gayri meşru bir çocuk olduğundan babası için Rachel sadece garantiydi.. Dizinin buzlar kraliçesi..  Dizinin sonuna kadar mimiklerini kullanmadan tamamlaması iyi oyuncu olduğunu gösterse de ben sevemedim bu karakteri..Nişanının bozulması falan derken bir kez ağladığını gördüm o da ilerleyen annesinin nişanı bozmasıyla oldu.

Kaderin cilvesi mi dersiniz ne derseniz bilmiyorum. Eun Sang'ın annesinin İmparatorluk grubun evinde hizmetçi olarak çalışması kızı Amerika'ya gidince o evde Tan'ın öz annesinin yardımcısı hatta hiç konuşamamasına rağmen eli ayağı olması dizinin en güzel ayrıntılarından biri.. Eun Sang, Kore'ye dönünce o evde yaşamak zorunda kaldı kalmasına da Kim Tan'ın o evde yaşadığını sonradan öğreneceği gerçeği ve Kim Tan onu her yerde ararken aslında burnunun dibinde olması..  Zaten ileri ki bölümler için romantizm kokusu vermeye başlamıştı

 Bir de Tan'ın baba faktörü var ki o adama son bölümlere doğru az sövmedim ona. . Eun Sang ve öğretmen Jeon Hyun Joo ile görüştüklerini öğrendiğinden Öğretmenin yolunu bir şekilde kesmiş olsa da abi bu konuda babasına karşı çıkmakta pasif kaldı ne yazık ki Kim Tan o konuda çok yürekli oldu. Tam çocuklar kavuştur derken onları ayırması sanırım 16-17-18 bölümler sırf acı çekerek geçti. Onlar ağladı biz ağladık.Onlar güldü biz güldük öyle bir tablo oluştu dizi boyunca.. İkisinin birbirlerine olan aşkları zorlu bir yola girecekti.Önce Tan, Rachel ile ilgili nişanı atmaya zorlayacaktı bunun bir yolu da gayrimeşru çocuk olduğunu açıklamaktan geçecekti. Böyle bir şey yapınca baba rahat durur mu? Tabi ki de durmaz.. Önce Tan'ı zorla eve kapattırdi. Onun bu durumda kalmasına dayanmayan yardım eden kişi ise Young Do..
Kim Tan duruşu :))
 o asi hali bir anda kayboldu şu tipiyle, saç stilini değiştirmişti..
Sarılıyorsun ondan sonra tekrar özlüyorsun. Adını koyamadığın duygular yaşatıyor sana.. Nedensiz alışıyorsun. Tümüyle sevmene gerek yok parça parça sevsen yeter. Mesela; bir gün ellerini tut; sonra tekrar ellerini tur. Kimse senin gibi tutmasın ellerini.. Elmacık kemiğinin üstünden öp mesela, dudakları yokmuş gibi davran, herkesleşme.. Farklı olmaya çalışma, sadece onunla mutlu olduğunu ama onsuz da olabileceğini hissettir. Hayatta herkesin bir eyvallh hakkı vardırç Onu bu haktan mahrum et. Gitmek için değil, sevmek için benimle ol..  der gibiydi bu sahne
Eun Sang'ın Kim Tan'ı terk etmek zorunda kaldıktan işler sarpa sardı.. Acaba kavuşacaklar mı? acaba senarist bize ters köşe mi yapacak falan derken. Biz bunları düşündükçe senarist Lee Min Ho'yu ağlatmasıyla reytingler rekor kırdı..

16 bölümün son sahnesi.. Babası yüzünden Kim Tan'ı terk etmek zorunda kalan Eun Sang'ın ardında böyle ağladı. Lee Min Ho ağladı reytingler fırladı.. Youtube da özel olarak hazırlanan bir klip ile beraber izleyin.. Bu klip Kim Tan ile Eun Sang aşkını çok güzel ifade etmiş
"Birbirimizi tanımıyormuş gibi davranmalıyım"






"Lütfen tanıdığım herkesi mutlu et" 

 Bir yandan Kim Tan'ın aşkı bir yandan Young Do'nun karşılıksız aşkı.. En çok sana üzüldüm be Woo bin..
Gelişine sevmek lazım; düşünmeden... Eun Sang'ı ilk gördüğü an ki ifade..
Bir de hem Kim Tan için hem de Eun Sang için Young Do cephesi vardı ki; ilk başlarda asi kişiliği Woo Bin'e ne kadar yakışmış olsa da ona kızmadan kendimi alıkoyamadım. Zaten dizi sonrası yorumlarında bile Kim Tan ve Eun Sang konusunda haksız olduğunu dile getiriyordu. Tan'a olan kızgınlığın Amerika'ya sürgün edilmeden öncesine dayanıyor. Young Do'nun annesi onu terk etmek zorun da kalmış. Son bölüme kadar neden, niçin yok bu kadın ortada sorunun cevabını alamadık.

Young Do'nun Eun Sang'a duyduğu karşılıksız aşk onu olgunlaştırdı. Aşk ile nefret duygusu arasında çok ince bir çizgi olmasına rağmen bu kez dostluk kazandı... Kim Tan tek bir insana gayrimeşru bir çocuk olduğunu söyledi o da Young Do.. O bunu kendine çıkar olarak kullandı kimi zaman ama asla açıklamayı düşünmedi. Sadece yeltendi ama orada ki amacı sadece aşk içindi..  Bir çok dizinin ikinci adamı ya da kadını sevdiği kişiye kavuşamayınca kötü olmuştur. Young Do karakteri bana göre kötü değildi, sadece Kim Tan konusunda ona kızgındı.. Tabi acı çekmedi mi tabi ki de çekti.. Kim Tan ile Eun Sang'ın o tarifsiz ayrılığında  ben bu kızla beraber olayım deyip fırsat kollamadı. Kendi içinde bir ilişki yaşadı sevdi kendi karar verdi kendi bitirdi. Kim Woo Bin'in canlandırdığı bu karakteri Kim Tan gibi çok sevdim. İlk aşkını kazanamadan kaybetmiş aslında hayatında olabilecek en güzel şey oldu. Herkes mutlu mesut hayatına devam edecek derken Young Do gözü yaşlı bitmesin istedim.bu dizide ki performansından sonra onu başrolde görmek istiyorum. Özellikle o sert kişiliğiyle :)
Kendini ifade etme şekli bile bir faklıydı  Young Don'nun
Dizinin en efsane diyaloğu :)))))

Kim Tan ile Eun Sang'ın birlikte olduğunu öğrendikten sonra sırf Eun Sang'ı görebilmek için okulun hopörlerinden Kim Tan'ı kızdırması gibi

Young Do'nun ince espirileri :)))

Sende ilk aşkını geride bıraktın be Young Do..
Eun Sang ortadan kaybolduğunda onu bulmak için sahibi olduğu otelin sitesine onun ağızından "Young Do'nun sevgilisi" diye mesaj atması, yöneticiyi arayıp benim güzel yüzüm yine başımın bela oldu diyerek konuşması ve polise onu bulmak için başvurması.. Onu o karakolda görüp de sarılması falan iyiydi be.
hayatının rolünü oynadı..
Ortaya çıktığın için teşekkür ederim Eun Sang.. 
Dizinin sonlarına doğru dram hem Kim Tan- Eun Sang cephesinde artış gösterirken; Young Do cephesinde işler hiç de güllük gülistanlık olamadı ne yazık ki.Annesini özlediğini farkına varmaya başladığı zaman ise; Eung Sang'ı bulmak için evine gittiğinde ajummanın ona yemek hazırlaması, gözlerinden yaş aka aka o yemeği yemesi canım tak etmişti çingular. 


aslında o ilk aşkına kavuştu..
Birde bizim iki yakışıklı başrollerimizin birbirlerine girdikleri sahneler vardı ki dillere destan. Bu kavganın bir galibi yok. Sadece sevdiği kız için kavga eden iki genç, yıllarca birbirinden uzak kalmış iki dost..

Hayatımda hiç bu kadar rahat dövüşen tipler görmedim :)
sınav sıralamasında sonunculuk için yarışan ikiliyi ders çalıştırmak için yöntemler
Kim Tan, Eung Sang, Young Do ve Rachel'den (birazcık) bahsettikten sonra dizinin başından sonuna kadar en sevimli çiftinden bahsetmeden geçmek olmaz.  Lee Bo Na ve Chan Young fotoğraf karelerinde de göreceksiniz dizinin olmazsa olmaz sevimli çifti. Lee Bo Na'nın çocuksu halleri, Chan Young ile Eun Sang'ın çocukluk arkadaşı olduklarından yakın olmalarını kıskanması, Kim Tan ile eskiden sevgili olmalarına rağmen Tan'ın onu sevdiğini düşünmesi  ilk zamanlar beni yemiş bitirmiş olsa da sonraları aşırı sevmeye başladım. Özellikle ikisinin çok çok kısa ayrılığında okulun radyosunda Chan young'ı özlediğini söylediği anda Hyorin ile Eun Sang'ın mikrofonun sesini açması bütün okulun konuştuğu her şeyi duyması eğlendirdi. Lee Bo Na aslında özünde ne kadar iyi bir kız olduğunu az çok belli etmeye başlamıştı..  Eun Sang ile Kim Tan'ın ilişkileri ortaya çıkınca kızımızın onun evinde kalması karşılığında Chan Yoıung'ın sadece çocukluk fotoğrafını istemesi  saf ya çok sevdim ikisini de..

2013'ün en sevimli çift ödülünü size veriyorum

Hiyorin cephesine bakacak olursak. Dizinin bir diğer karşılıksız aşkını da öğretmenine aşık olarak o yaşadı. Kız allah için çok saf güzelliği olan bir hatun. Fakat Hyorin kardeşimizin hiç şansı yoktu ve rakibi Tan'ın abisi Kim Won olması. Yalnız işin ilginci bu aşk üçgeninde kazanan olmadı.. Hyorin'in anasına, Tan babasına uyuz olduğum kadar olmuşumdur. Ne yazık ki günümüzde özellikle sınava hazırlanan gençler için hiç de yabancı bir durum değildi yaşadıkları... Gerçi senaristin son dakika onu askere göndermesi beni üzdü. En azından Rachel ile aralarındaki o hisleri havada bırakmasaydı güzel olurdu diye düşünüyorum.
muhabbetinizi seveyim sizin
En çok güldüğüm dizinin neşe "kaynağı" Jo Myung Soo 
Dizinin hem komik hem en miskin tipi. Eminim ki benim gibi düşünen çok insan vardır. Myung Soo'nun elinden fotoğraf makinesi düşmedi. Dizide hemen hemen herkesle samimiydi ama Young Do ile daha samimiyeti gereği ona ilk aşk ile ilgili tüyolar falan vermesi beni daha çok güldürdü.. Paintbol oynadıkları bir bölüm vardı ki orda ki şebekliği yeterdi. Kim Tan ile Eun Sang'ın onun stüdyo evinde kaldıkları akşam şifreyi değiştirdiler diye sabaha kadar kapının önünde evde kim var düşüncesi ile kapıda bekleyip donması falan harikaydı..
 Myung So olurda komik bir diyalog olmaz mı diyenlere :)


Myung Soo'nun tepkisi :))))

Dizi boyunca gülmeyen Kim Woo; Kim Tan ile Eun Sang'ın aralarındaki diyaloğundan sonra böyle şapşik bir hal aldı
Kim Won'u en çok kardeşini kabul ettiğini belli ettiğinde sevdim. "Doğum günün kutlu olsun" demesi bile sonunda be demekten alıkoyamadım kendimi. Aslında küçük kardeşi "sevgi" dersi verdi. Aslında şu hayatta hiçbir şeyin para, şan, şöhret olduğunu gösterdi.. "O kızın hayatını ben mahfettim, benden ve babamdan koru hisselerimi sana vereceğim, ne istersen yapacağım demesi" abinin ona o bakışını unutamam heralde.. Küçük kardeşinin sevdiği kadın için her şeyden vazgeçmesi.. İşte orda aldı dersini. Tan'ın gösterdiği cesareti gösteremedi. Tan'ın da dediği gibi aslında onun sürgünü yalnız başına kaldığı odasıydı..


Dizinin çifti ne Kim Tan-Eun Sang ne Lee Bo Na- Chan Young dizinin tek geçeceğim çifti bu ajummalar.. Kesinlikle bu ikisini yılın çifti seçiyorum. Hele özel hizmetçisini başka hiç kimseyle paylaşamaması ardından dünür olmalı falan harikaydı.. Tan'ın annesi kocasının evini terk ettikten sonra ajumaya kavuşması falan izleyince bana hak vereceksiniz ya da izlediğinizde :)



Final ise benim adıma beklediğim gibi dolu dolu bitmesi mutlu etti. İzlediğim bir çok Güney Kore dizisine göre havada kalmayan, sonunu seyirci nereye çekerse oraya gidecek şekil de değilde; herkes için belirleyici bir son ile ekranlara veda etti..

Karakterlerimizin yaşadığı sevinç, üzüntü, acı gibi duygularını bize yansıtması için söylenen OSTlardan bahsetmemek olmaz.. Ostlar; Lee Hong Ki "I'am Saying" , Bromance "Love is" , 2AM grubunun solistlerinden Changmin'in seslendirdiği "Moment" ..  Ken ost part 3; Bromance "Ramake(two people)",  2Young "Serendipity"; Esna ost 4 ; Park Shin Hye dizi için seslendirdiği "story" Lee Min Ho'nun seslendirdiği "Painful love" Choi Jin Hyuk "Don't Look Back".. görüldüğü üzere bir tek oyunculuk yapmadılar dizinin müziklerinden eksik kalmaldılar... Söyleyen herkesin ağzına sağlık..

Lee Min Ho'nun oyunculuğu konusunda bir sürü eleştiri okudum. Ben Min Ho'nun aşırı bir fanı değilim ama oynadığı dizilerin hepsini seviyorum. Nedeni onun sıcaklığını bana oyunculuğu ile verebilmesi. O kadar acımasız eleştiriler çok saçma geliyor. İlk başlarda Heirs dizisine herkes yüksek bir beklenti ile başladı. Hem kadro son yılların en iyi kadrosuna sahip oluşu hem de senaristin şu zamana kadar çektiği bütün dizilerin zirveye ulaşmış olması.. 10 bölüme kadar yaşanan olaylar sıradan olaylar diye insan bu şekilde düşünmüş olabilir. Senaristin özelliği bu duruyor duruyor arka arkaya olayları patlatıyor. Heirs'da ikici yarıdan itibaren bana her duyguyu kattığı için mutluyum.. Gerek Myung Soo karakterine, Kim Tan- Eun Sang ilişkisine güldüm. Young Do'nun karşılıksız aşkına, annesini özlemesine, babasının vermediği sevigisizliğe, Kim Won'un kavuşamadığı aşkına, kendi hayatını feda etmesine üzüldüm.. Bana bu duyguları verebildiyse bu oyuncular bana göre bu dizinin olayı bitmiştir bendim adıma.. Bir tek benim düşüncem olduğunu düşünmüyorum. Nedeni ise; reytingler. Kore dizilerinin son yıllarda reyting rekoru kıran dizisi.. Daha ne olsun be dostlar.. Kim Woo Bin'in oyunculuğunu bu dizi ile kanıtladığını düşünüyorum.Onu başrolde aşkına kavuşan bir rolde görmek istiyorum...

En sevdiğim dizi ekibi :)

Diziye çok özendiğim için uzun sürdü yazmam.. 

Fakat bir çok ayrıntıyı atlamış olma ihtimalim çok yüksek. Umarım
beğendiğiniz bir yazı olmuştur. Şimdiden iyi seyirler..