Marvel'in ünlü karakteri şimşek tanrısı Thor'un ikinci filmi "Thor: The Dark World" 1 Kasım 2013 tarihinde Türkiye'de vizyona giriyor. İlk filmi izleyenler bilir Thor rolünde Chris Hemswort, Loki rolünde Tom Hiddleston, Jane rolünde Natalie Portmanı ve Odin rolünde ise Anthony Hopkins'in olacağı bu filmin yönetmeni ise; Alan Taylor bulunuyor.
Nail Shop Paris 10 bölümlük mini bir dizi. Fantastik dizileri oldum olası sevdiğim için dizi bana sıcak ve sevimli geldi. Dizinin bölüm sayısı düşük olduğundan olsa gerek giriş hızlı gelişme kısa sonuç harika oldu. En azından benim beklediğim gibi son buldu. Bayan başrol oyuncusunu KARA grubunda Gyu Ri(Bunny)oynuyor. Yazar olarak hayatını idame ettiren bu kız, hikaye yazmak için türlü türlü yollar arıyor. Çünkü yazmaya kalkacağı hikayenin orjinal bir konu olmasını istiyor. Dizinin konusu da bu şekilde şekillenmeye başlıyor. Gyu Ri'nin oyunculuğunu düşünürsek onun yerine başka biri canlandırabilirdi diye düşünüyorum. Sebebi ise; soğuk ve itici olması. Kesinlikle oyunculuk adına bir şey göremedim. He sen mi çok biliyorsun diye düşünebilirsiniz. Fakat izlediğinizde yanı fikirde olacağınızı düşünüyorum. Dizinin diğer oyuncularına gelecek olursak; üç yakışıklı erkek onun aksine oyunculuklarıyla Gyu Ri'nin soğukluğunu kamufle edebilmiş diyebilirim. Alex (Jun Ji Hoo), Kay (Song Jae Rim), Jin (Cheon Doong dayrıca MBLQ grubunun şirin üyesi).. Bu üç erkeğin çalıştığı yer ise Nail Shop Paris yani manikür dükkanı. Evet yanlış duymadınız manikür dükkanı. Böyle bir manikür dükkanı olsa ben heralde oradan çıkmazdım. Bu sadece manikür dükkanı değil ayrıca oraya gelen müşterilerin, sorunlarını, dertlerini dinledikleri sıcak bi yer. Her bölüm ayrı konuları ele almaları kesinlikle güzeldi. 10 bölümden fazla olabilirdi diye düşünüyorum. Bunny ile bu üç oğlanın ortak ne olabilir diye düşüne durun bende size açıklayayım. Yazması gereken hikaye arayan kızımız Alex ile tesadüf karşılaşır ve onu takip eder. Paris'e girdiğini görünce onu izler ve ne yaptığını anlamaya çalışır. Kapıda ki ilanı görür, erkek asistan manikürcü ararlar. Kızımız erkek kılığına girer ve burada işe başlar. (gördüğüm en kötü erkek kılığına girmiş kişiydi, kız olduğu çok belliydi). Alex'i hikayesi için takip eden Bunny farkeden Kay ise onun peşine düşer. Çünkü o da benim gibi düşünür bu çocukta bir gariplik var diye.Onu sürekli takip ederken aslında ondan hoşlanmaya başlar Kay, belli etmeyeceğim derken sürekli kötü davranıyor kıza. Tabi bizim kız Alex'in gizemini çözeceğim derken ondan hoşlanmaya başlar. Bir aşk üçgeni oluşur. Bu aşk üçgeni oluşurken Jin nerde diye düşünüyor olabilirsiniz. Jin Bunny'nin en yakın arkadaşına aşık olur. Kız olduğunu yakalayan ilk kişi ise Jin olur. Onun o sevimliliği dizeye güzellik katmadı desem yalan olur. Aşk üçgeni içinde onu görmediğimde iyi oldu. Ben en çok Kay'in Bunyy'e duyduğu aşkı sevdim. Bir an Alex'i seçecek diye beklediğim inşallah öyle bir şey olmaz diye cok dua ettim.:) Neden Kay derseniz, ben de derim ki onun erkek haliyle bile sevebileceğini, Alex'i sev ya da sevme bundan vazgeçmeyeceğim demesi ve Jin'in rahatlığıyla kıza sarılmasını falan kıskanması falan çok iyiydi. Kay öğrendikten sonra Paris'i terketmesi ve Alex'in arkadaşı için aşktan vazgeçmesi Bunyy'e yerini söylemesi onun yanına gitmesi ilişkiye başlamaları, çift yüzüğü takmaları, didişip durmaları cidden güzeldi. Alex ise kız olduğunu öğrendikten sonra ona karşı bir şeyler hissetmesi samimi gelmedi. Gönül ister ki öyle bi yakışıklı eli boş dönmesin ama ne yaparsın bir kızı sadece bir kişi alır dostum. Bu çocuk gizemli birini çok güzel oynamış. Jin ve Ji Soo arasında aşka gelecek olursak bence diziye güzel hava katmış. Birbirlerine aşk böcükleri gibi vıcık vıcık olmaları ve Bunyy'nin sürekli onları eleştirmesi iyiydi. Onlarda bu kısacık dizide bile sınandı aşklarıyla neyse ki mutlu sonlandı. Final için, gelişme gibi hızlı oldu. Kızımız kimi seçecek derken son sahnede ufak bir kız anne anne diye etrafta dolaşırken baban gelsin dedi içeri gireken Alex ve Kay idi. Hangisi derken Kay'i seçmiş olması falan içimi rahatlattı. Dizinin fanstastik kısmı güzel olabilir fakar Gumiho kısmı gereksizdi diye düşünüyorum. Gerçi şöyle de düşünebiliriz, kızımız da Alex'de Gumiho olduğunu düşünürsek aslında Alex'de kaybetmedi. Kay normal bir insan olduğu için ölüm onu bulacak ondan sonra Alex ve Bunyy sonsuza kadar birlikte yaşamış olacak. Bu dizinin bir kaybedeni olmadı :) Dizinin final bölümünde gizemli patronun aslında Bunny'nin annesi olduğunun ortaya çıkması beklemediğim birşeydi :)
Bu diziyi 1 günde bitirdim, nasıl anlatacağım bilmiyorum. O kadar sürükleyiciydi ki başında kalkamadım. Resmen dramayı izledikçe yaşadım. Sinirlendiğim yerlerde sövdüm, duygusal anlarda ağladım, komik olaylarda güldüm o kadar içine aldı beni. Bir diziyi daha izlerken "bunu izlemeyi nasıl ertelersin?" sorusunu binlerce kez sordum kendime.. Bir sürü intikam dizisi veya filmi izlemişimdir bu kadar etkilendiğim olmamıştır heralde.
Kang Ma Roo diye bir çocuk var sevdiği kadının hayalleri uğruna kendi hayallerini hiçe saydı. Oysa ki tıp okuyan ve geleceği parlak olan bir öğrenciydi. Hasta ve ona muhtaç kızkardeşini bile düşünmeden sırf aşkı uğruna sevdiği kadının suçunu üstlendi. Neymiş efendim o hayalleri olmadan yaşayamazmış, öyle de bir yaşadı ki işte onca zaman bir hiç uğruna hayallerinden, kardeşinden, özgürlüğünden vazgeçtiğini anlayan Kang Ma Roo nun intikam hikayesi..
Kang Ma Roo; tıp fakültesi 3. sınıf öğrencisidi. Çocukluk arkadaşı muhabir olan Han Jae Hee nonnasına aşıktır. Daha ilk bölümden uyuz olmuştum bu aşka, hasta olan kardeşini bırakıp şu kadının yanına gidip suçu üstüne falan alması beni deli etmedi desem yalan olacak. Hatta çıldırdım.. Neyse; hiç temiz yürekli bu adamın aslında intikam uğruna taş yürekli birine dönüşünü hatta bunun uğruna bir insanın nasıl değişebileceğini gösterdi bize Kang Ma Roo. Kesinlikle Song Joong Ki daha önce izlediğim dizilerinden farklı bir rolle karşımızdaydı. Düşündüğüm zaman onun dışınsa heralde bu intikam hikyesini başkasının oynamasını istemezdim.Çünkü kendi bunu bize çok güzel işledi. Yalnız taş kalpli olduğu an ki bakışları, konuşması tavırlarıyla mest etti beni. Bende onunla beraber resmen intikam aldım...
Seo Eun Gi; Zengin bir ailenin hırslı kızı.Babasının ikinci evliliğinden bir kardeşi vardır ama üvey annesiden o kadar nefret ediyor ki çocuğa bile başlarda kötü davrandı. Eun Gi ise; kendini beğenmiş, hiç bir şekilde duygularını belli etmeyen, işi söz konusu ise sonuna kadar savaşan bir kadın. Babasıyla kötü gibi görünse de aslında iyi bir ilişkileri vardır. Çünkü babası da duygularını belli etmeyen kızını kendi gibi yetiştirmiş bir adam olduğu için kimseye güvenememiştir. Moon Chae Won oyunculuğuna gelecek olursak zaten sevdiğim biriydi. Bu diziyle kendini de daha fazla sevdirdi İlk başlarda ki sinir bozucu tavırları ile başına gelen olaylardan sonra ki halleri arasında dağlar kadar fark vardı. Bunun üstesinden çok iyi geldiğine inanlardanım.
Han Jae Hee; Kang Ma Roo nun uğruna bütün hayatını, hayalleri hiçe saydığı kadın. Hani kötü kalpli kadınlar olur ya bunu hakkıyla yerine getirmiş bir kadın diyebilirim. Para, mevki, ün için herşeyi yapabilecek karakterde. Bu kadına dizi boyunca hiç inanmadım. Yeri geldi Kang Ma Roo yu seviyorum söyleyip ağladığı zamanlarda bile. Çünkü; karşısında onun için hayatını verecek bu adamı kaybetme korkusundan sevdiğini düşündüm. Ayrıca bu kadın Eun Gi üvey annesidir. Hayat işte nerden nereye...
Kötü olabilecek her şey vardı bu kadında, yeri geldi kendini bile dövdü ağzını burnunu patlattı sırf Kang Ma Roo yu kendi tarafına çekebilmek için, salak kadın bir düşün bunları yaşatmışsın çocuğa inanır mı sana kimseye bile güveni kalmamış biri yer mi bunları.. Sinirlendim yine.. Mesela; Kang Ma Roo nun kardeşi Çokomuzun dediği gibi;
Dizinin bir diğer kötü karaketeri Av. Ahn... Bu adam kesinlikle aşkı için her türlü kötülüğü yapabilecek karakterdeydi. Han Jae Hee nin bildiğiniz erkek versiyonuydu. Nefret tohumları attım her konuşmasında, sövdükçe sövdüm. Hele o kendine güveni yok mu beni benden aldı. Dizinin sonunda yaptığı o hareket keşke içerde çürüyip gitseydi diye bekledim resmen.. Resmen Han Jae Hee ye göre daha fazla kin doldum adama..
İyilerin yanında yani bizim tarafımızda olan Avukat Park; daha ilk bölümden Eun Gi ye olan aşkını hissettirdi bana. Hatta bizim kız onu gay olarak biliyordu. Neyse daha Teasanın başkanı yanı esas kızın babası ölmeden önce bir şeyler sezmeye başlamıştı. Ölmeden önce kızını ona "Yanında kimse olmayacak durumda bile olsa onu yalnız bırakma" diyerek emanet etti. O zaman babasının taş kalpli olmadığı sadece duygularını belli etmediğini anladım. Bu da insanmış dedim kendi kendime.. Av. Park cidden öyle yaptı son ana kadar iyi kalbini bozmadı. Eun Gi kaza geçirip hafızasını kaybettiğinde bile istese çok şeyi bozabilirdi o bunu yapmadı. Konuşmalarıyla Kang Ma Roo nun damarına bir çok kez basmış olsa da Av. Park bile Eun Gi ye değer verdiğini anladı ve girmedi araya hatta yeri geldi Eun Gi ye Kang Ma Roo için yalan söyledi. Benim en çok takdir ettiğim davranışı ise benim sevmediğim diğer av.Ahn verdiği ibretlik ayar oldu. Ben bunu gördükten sonra işte adamım diye resmen bağırdım :D
Dizinin bir diğer ikilisi vardı ki işte onlar diziye güzel anlar kattılar. Ma Roo nun kardeşi Çoko ve en yakın arkadaşı Jae Gi idi. Çokonun ilk aşkıydı, oppa diyerek sürekli çevresindeydi. Jae Gil bir insanın sahip olacağı dost diyebilirim. Hele bir sahne vardı ki bende onunla beraber ağladım. Hangisi mi? Kang Ma Roo nun hasta olduğunu öğrendiğinde ki hali falan içimi bitirdi nasılda yalvardı ona ameliyat olması için . Canım yaa.. Çoko ile dizinin sonunda evlenmeleri ohh be bizim kız muradına erdi sonunda demekten alıkoyamadım kendimi.. Ma Roo intikam almak için Eun Gi ye yaklaştığında yapma bunu ya falan desem de kendimi bir süre sonra böyle bir aşkı izlediğim için iyi ki onu da intikamına katmış dedim.. Eun Gi ye karşı duygularının sonradan oluştuğunu düşünmüyorum bence onu tanıdıkça daha bir sevmeye başladı onu. Bir sahne vardı yağmur yağdığında evinin önüne gelen Eun Gi duygularını onu açtığında ona sarıldığında bir şeyler oluşmaya başlamıştı... İntikam için kullanuldığını öğrendiğinde bile sevdi kızımız, oğlumuzu.. Ondan ayrılması bile çok asildi.. Ayrılığın asili mi olur diyorsunuz da oluyor, cidden oluyor. Zaten ne başladıysa ondan sonra başladı.. Babasının ölüm haberi aldığında geri dönen karşıdan gelen arabaya çarpmasıyla.. O arabanın içinde ise Ma Roo vardı.. Dizi bir anda neredeyse bir yıl ileriye gitti bütün görünüşü ile değişmiş bir Ma Ro karşımızdaydı. Bir tek görünüşü değildi hayata küsmüş kardeşini hayatını sağlama alacak kadar para toplayıp ölmek istiyordu. Yaşama sebebi kalmamış gibiydi. O büyüdüğü evden taşınmıyordu, beklediği biri vardı. Bir gün Eun Gi hafızasını kaybetmiş bir şekilde çıkageldi sekreteriyle. Herkes onun kaybolduğunu ya da öldüğünü düşünüyordu. Ma Roo onu görünce çok mutlu oldu belli etmesede çünkü ona bakışı çok farklıydı çok başkaydı izlerken hissetmemek elde değildi.. Sekreter bir tek ona güveniyordu. Bir tek ona çünkü eun gi hafızasın kaybetmeden önce ona aşıktı. Ma Roo kabul etmedi çünkü bir daha onun hayatına girip üzmek istemiyordu.. Taa ki kötü kadın Jae Hee nn onu ortadan kaldırmak için abisini Eun Gi yi kaçırdığını öğrendiğinden sonrasına kadar. İşte o zaman Eun Gi yi bu çakalların arasında bırakamazdı. Artık taşınma sırası gelmişti aslında beklediği kişi gelmişti.. Bunu Jea Gil ise şöyle dile getirdi;
Ma Roo için aslında hayat yeni başlamıştı, yaşadığını hissetmeye başlamıştı. İntikam ile yola çıksa da ilk başta çok pişman oldu. Sevdiği kadının hafızası yerine geldiğinde yine pişman olacaktı çünkü seviyordu Eun Gi yi, affetmeyecekti, gitmek zorunda kalacaktı. Bir gün uykusundan gözlerini açamadı. Rüyada olduğunu düşünüyordu, kardeşi, arkadaşı sevdiği kadın yemek yapıyor gülüyordu evin içinde. Mutluydu.. İlk defa mutluydu..
Ve o gün geldi "Eun Gi uyandı" işte o zaman Eun Gi için aşk bile yetmedi. Ma Roo ise; onun mutluluğu için kalbime gömerim giderim durumundaydı. Ama onun hedeflediği yere varabilmesi için onu yalnız bırakamazdı bu iyi adam. Hastalığı yüzünden ölüm yaklamış bile olsa kadını için savaşıyordu hala.. Maru ise "Yaşayacağım" diyordu..
Jae Hee sadece bir konuda işe yaradı. O da Eun Gi ye Ma Roo nun hastalığını söylemesi oldu... İşte dizinin son bölümünde olan beni ve eminim bir çok kişiyi etkileyen o sahne;
Beni neden mi çok etkiledi; sevmediğim o gıcık avukat Eun Gi yi bıçaklayacakken onu farkeden Maru yu bıçakladı baktırmadan yaptı resmen. Bizim esas oğlan ise bir şey belli etmedi. Çünkü uzun süredir beklediği bir andı onun için Eun Gi ona gelmişti. Sabredip beklediği.. Ameliyat olur hafızasını yitirse de aşk her yerde bulur onları, güzel bir sonla bitti bu drama..
Senaryonun başarısı dışında ben OST lara bayıldım. Şarkıların devreye girdiği her sahneyi izlerken yaşattı. Jansunun söylediği " Love is like Snow" şarkısı benim favori ostlarımdan biri oldu. Bir dizi için ostlarının önemi çok başka oluyor özellikle kdramalarda.. şarkıyla beraber sahneyi oyuncukluklarıyla tamamlıyorlar.
Bir çok favori dizim olsa bile; Nice Guy benim için zirveyi zorlar artık...
İzlediğim en eğlenceli dizilerden biriydi diyebilirim. Gerek konusu gerek kurgusuyla sıkılmadan izleyebileceğiniz bir Kdrama diyebilirim. Konusu tarih ve günümüz arasında gidip gelen bir hikaye. 1694 yılında hükümdar olan Kral Suk Jong, bir kaç yıl önce tahtan indirdiği Kraliçe In Hyuk korumakla ant içmiş Kim Boong Do ve günümüzde Kore güzellikl yarışmasında birinci olmuş, dizi oyunculuğu yapan Choi Hee Jın arasında geçen hikayeyi el almış bir dizi. Ee siz şimdi diyorsunuz ki hem 1694 hem günümüzde nasıl olur diye. Bende diyorum ki arada zaman yolcuğu var. Kim Doong Do için koruması bir tılsım verilir ve bu tılsımı sadece tehlikede olduğu zamanlarda kullabilecektir.
KIM BOONG DO/Jİ HYUN WOO
Pratik zekalı, bir gördüğü asla unutmayan bilgili, kibar soylu bir aileden gelen bir erkektir. 19 yaşında kraliyet sınavlarına girip birincilik kazanmıştır. Başarılı bir hayat sürmüş saraya ise müsteşar olmuştur. Kralın en güvendiği adamlardan biridir. Fakat bunu çekemeyen insanlar olduğundan zamanında ailesine iftira atılmış. Annesi, babası, karısı ve hiç doğmamış çocuğunu idam etmişlerdir. Boong Do ise hayatını intikam almaya ve kraliçe In Hyunu korumaya adamıştır. Kesinle rolünün hakkınını sonuna kadar verdiğini düşünüyorum. Özellikle ciddi iken bir anda gülüşü falan oldukça etkileyiciydi. Kendisi şu an Korede mecburi askerlik görevini yerine getiriyor.
CHOİ HEE JİN/YOON IN NA
Eski Miss Kore birincisi, dizisi oyuncusudur. Kişiliği Boong Donun tam tersidir. Hayatının her anında bile gülmeyi başarabilen bir yapısı vardır. Kendinin zeki olmadığını düşünsün de aslında zeki bir kadındır sadece bunun farkında değil. Erkekler ona güzel sözler söyledi mi çok kolay kanabilecek bir potansiyeli de var hani neyse ki bizim geçmişten gelen esas oğlan bunun bu huyunu aşkıyla yok etti. kızın dizide en çok geçmişten gelen Boong Doya söylediği yalanlara güldüm. Ondan hoşlandığını söyleyemediği için ayrılırken ona "insanlar ayrılırken böyle yapar diyerek öpmesi falan çok iyiydi. Sevdiğim unnilerden biri olduğu için beni izlerken eğlendirdi O da şu an asker yolu beklemekte. Evet doğru okuduğunuz dizi aşkı gerçek olanlardan onlarda..
KİM JOON WO/DONG MIN
Dizi ve kpop starlarından biridir. Hallyu starı olduğundan her yaptığına dikkat etmesi gerekirken bunu asla yapmayan biridir. Skandalları yüzünden başı hep belaya girmiştir. Terkedilmeyi asla kabul edemez. Bizim esas kızın eski sevgilisidir. Hatta onu tekrar gördüğünde peşinden koşar. Ama aynı anda başkalarınada aynı muamele yapabilecek kapasite de olduğu için arada ciddi mi dediğim oldu. Şımarık starlardan biri işte.
PARK YOUNG RİN/YOON NA JUNG
Bizim esas kızın hem en yakın arkadaşı hem de menajeridir. Bu kızın komplo teorileri beni çok güldürdü. Choi Hee Jin skandallara karışmasın diye kendini her fırsatta siper etmeis hep bir adım ötesini düşünmesi falan harikaydı. Ama en çok güldüğüm şey ise; Boong Do her geçmişten günümüze geldiğinde young rın ile karşılaşsa aynı dialoğu yaşamaları ve bunu boong donun hatırlayıp gülmesi falan çok iyiydi hatta dizinin finalinde bunu işlemiş olmaları güzeldi.
Öncelikle zaman yolculuğuyla alakalı dizileri kurguları önemlidir. Eğer o kurgu doğru ayarlanamazsa bir süre sonra sıkmaya başlar. Bu diziyi bu kadar geç izlememin sebebi de kurgu olayıydı. Tabi pişman olmadım desem yalan olur. Özellikle geçmişten geleceğe yada gelecekten geçmişe geçişler falan mekanlara kadar düşünmüş olmaları güzeldi. Ayrıca çiftlerin uyumunu da beğenmemek elde değil o duyguyu verebilmeleri büyük başarı zaten sonradan da aşk doğmuş aralarında. En çok etkilendiğim sahne ise; boong donun gelecekte kalmaya karar verdikten sonra bir anda ortadan kaybolup bir yolunu bulup geri dönerken karşı karşıya gelipte
öbür tarafa geçemediği an çok üzücüydü. Bir de kızın sürekli onu öpmeye çalışması falan cidden güldürdü. Genel olarak tavsiye olarak mutlaka izlemediyseniz izleyin derim. Gerçi heralde bir en son ben izlemişimdir bu diziyi..
Kısa bir süre önce Cnblue grubunun albümleri, aktiviteleri ve ödülleri hakkında bilgilerde bulunmuştum. Bu sefer ki yazımın konusu üyeler hakkında olacak. Üyeler aynı zamanda grubun dışında da projelerde yer almakta.
LEE JONG HYUN
Burning; Lee Jong Hyun 15 Mayıs 1990 yılında doğmuştur. Grubun ana gitaristi ve vokalistidir. 4 Yaşına kadar yabancı bir ülkede yaşamıştır. 8 yaşına geldikten sonra Kore'ye dönüş yapmışlardır.Bildiğiniz üzere bir çok kpop yıldızının da okuduğu Sahne Sanatları bölümünde mezun oldu.Judo ve Teakwondo'ya karşı ilgisi çok yüksektir. Hatta Judo'da ödüllere bile sahiptir. Başarılı bir öğrencilik hayatı olduğundan bütün öğretmenleri de ona karşı sevgi dolu olduğu söyleniyor. Şarkı söylemeye ilgisi de o zamanlarda başlamış. FNC müzik seçmelerine giderken Yong Hwa ile bir araya gelir aynı zamanda Min-Hyuk seçmelere katılır. Grubunun bu üç üyesi de seçmeleri kazanır. Ve eğitimleri başları. Lee Jong Hyun ise Bas eğitimini alır. Yong Hwa'nın dışında grubun bestecilerinden biridir. Bir çok şarkı ve Ost yazmıştır. "Blind Love", "No More", "Rain of Blessing ", "Kimio", "My Miracle", "Come On", "These Days" gibi şarkıları besteledi. Oricon Haftalık listede iken "come on"5. Blind Love şarkısı 4. yer aldı. Ayrıca Amerikanın sevilen dizisi Gossip Girl "Get Away" kullanılmıştır. 2012 yılında yayınlanan geçen senenin ses getiren "A Gentleman Dignty" dizisinde rol aldı. Bu dizinin OST'u olan "My Love" seslendirdi. İlk solo çalışması da bu şarkı oldu. Bu şarkı Kore müzik listelerinde bayağı başarı sağladı. 2010 yılında Acoustic filminde görünmüştür. Aynı yıl içerinde gruptan arkadaşı min-hyuk ile "Bakery Attack" filiminde oynadı.
2012 yılında "A Gentleman Dignity" dizisinde "My Love" şarkısıyla 5. Kore Drama Ödüllerinde ve 14.Mnet Asya Müzik Ödüllerinde(MAMA) ve 4. MelOn Müzik ödüllerinde En iyi OSt ödülünü almıştır.
2012 yılında 4.MelOn Müzik ödüllerinde TSORE En iyi şarkı ödülünü almıştır.
2012 yılında SBS Drama Ödüllerinde En yeni Star ödülünü almıştır.
2013 Yılında 22. High1 Seul müzik ödüllerinde "My Love" ile En iyi Ost ödülünü almıştır.
KANG MİN-HYUK
28 Haziran 1991 yılında doğmuştur. Grubun davulcusu (bataristi).Batarinin dışında piyano ve flüt de çalabiliyor. Gruba 2010 yılında dahil olmuştur. 2007 yılında FNC müzik seçmelerine katılmıştır. Hatta bu seçmelerde Yonh Hwa'yı da etkilemiştir. Minhyuk Kore idol gruplar arasında davulcu ve destek vokalist hizmeti vermektedir. Kendisinin bateri çalarken sevimli görüntüsünden asla ödün vermiyor. CNBLUE'nun "Sweat Holiday" şarkısını yazmıştır. Bu özelliklerinin yanı sıra oyunculuk kariyeri de tam hızıyla devam ediyor. 2010 yılında Acoustic filmde gruptan arkadaşı Jong Hyun ile beraber oyanmıştır. 2010 yılında Dady's Girl dizisnde rol almıştır. 2011 yılında Yonh Hwa'nın başrolünü paylaştığı Heartstrings dizisinde batarist olarak rol aldı. 2012 yılında ise, "My Husband Got a Family" oynadı. Bu hafta başlayan "Heirs" dizisinde yer alıyor.
LEE JUNG SHİN
15 Eylül 1991 yılında doğmuştur. 2009 yılında FNC müzikte eğitim almaya başladı. 2009 Eylül ayında gruptan ayrılan Kwon Kwang Jin yerini aldı. Bas gitar çalmasına rağmen rap ve yedek vokal olarak görev yapmaktadır. Grubun en genç üyesi olmasıyla beraber en uzun üyesidir. 2010'da Seul Moda Koleksiyonu zamanı Song Hye Myung için modellik yapmıştır. 2012 Singapur Erkekler moda haftasında yer alacaktı fakat CBBLUE programı nedeniyle katılamamıştı. 2012 yılında "My Husband God A Family" dizisinde konuk oyuncu oldu aynı sene "My Daughter Seo-Young" yer aldı. 2013 yılında "Blade And Petal" dizisinde oynadı.
JUNG YONG-HWA
22 Haziran 1989 yılında doğmuştur. Şarkıcı, söz yazarı,müzisyen,aktördür. 2009 yılında Japonya'da bantmates eğitimi aldı ve sokak gösterileri ve bağımsız bir albüm çıkardı. Bu sektöre girmeden önce hem Busan'da hem internet üzerinden tanınıyordu. FNC müzik ajası ise Üniversite sınavlarına girmeden önce onunla temasa geçti. Uzun bir süre Yong Hwa'yı ikna etmeye çalıştılar. Tabi ki de ikna oldu. Grubun ir çok şarkısının söz yazarıdır kendisi. "I'm Loner" şarkısı Kore'de büyük hit olmuştur. 2011 yılında dijital "For First Time Lover" solo albümünü yayınladı. 2 hafta üst üste zirvede kalmayı başarmıştı. Jung kendi grubu dışında da bir çok şarkıcıya şarkı yaptığını bilmeyen yoktur heralde. Şov dünyası içinde 2009 yılında "You're Beautiful" dizisinde "Kang Shin Woo" rolünde oynamıştır. Bu dizide sessiz sakin sıcak bir rolü varken, 2011 yılında ise "Heartstrings" dizisinde baş rol oynamıştır dizinin başlarında Lee Shin rolüyle soğuk bir kişiliği de çok güzel canladırabileceğini görmüş bulunduk. İki rolünde hakkını verdiğini düşünüyorum. Heartsring dizisinin üç adet OST'unu seslendirdi. "You've Fallen For Me", "Because I Miss You", "Confort Song" gibi..2010'da Dream Team programına konuk olarak katılmıştır. 2010-2011 yılları arasında "We Got Married (YongSeo) ile birlikte çift olarak katılmıştır. Yong Hwa grubun en faal üyesi olduğunu az çok biliyoruz. Bir çok programa konuk oldu, bir çok dizide misafir oyuncu olmuştur. Ödülleri ise; 2009 yılında; You're Beautiful dizisi rolüyle SBS Drama Ödüllerinde "En iyi yeni oyuncu" 2010 yılında; We Got Married programıyla MBC Eğlence Ödüllerinde "Popülerlik Ödülünü 2010 yılında ; Inkigayo "SBS Variety Yeni Yıldız ödülünü" 2010 yılında; "You're Beautıful" 3. Kore Drama Ödüllerinde "Popülerlik ödülü" 2011 yılında; 3.Melons Muzic Awards "Heartstrings" (you2ve fallen for me) en iyi ost ödülünü 2011 yılındaİ MBC Drama Ödüllerinde "En iyi erkek oyuncu" ödülünü 2012 yılında 48.Peaksang Art awards "Popülerlik ödülü" Heartstrings dizisiyle 2013 yılında 1.Kdrama Star ödülleride "Heartstrings"dizisiyle "Hallyu star" ödülünü almıştır. Bütün üyelerin geneli müziklerinin dışında da oldukça aktif olarak da sinema, şov programlarında yer almaktadır. Bana göre aralarında Lee Jong Hyun diğerleri kadar aktif olmadığını düşünüyorum dramalar konusunda tabi Onu Kdramalar da daha çok görmek istediğimi düşünüyorum. Jong Hwa yeni bir diziye başlıyor hatta yakınlarda yayınlanacak. Lee Jung Shin'in de bu sene bir dizide gördük. Grubun sevimlisi Kang Min-Hyuk Heirs dizisinde şu an rol alıyor. O zaman Jong Hyun'u da görmek istiyoruz :)
Konu: Won Ryu-Hwan Kuzey Kore Özel Kuvvetleri'inde eğitim almıştır. Beş dil konuşabiliyor ve aynı zamanda ölüm makinası olabilir. İki yıl önce casus olarak Güney Kore'ye gitmesi için emir almıştır. Güney Kore'nin bir kasabasında aptal biri rolünü gerçekleştirir. Kasaba halkını gözlemler ve görevi için sabırla bekler. Kasabanın aptalı rolün oynamasından 2 yıl sonra bir gün, elit casuslar sıradan öğrenci kılığındaki Hae-Rang ve rock yıldızı kılığındaki Jae-Jin, Ryu-Hwan 'nın bulunduğu kasabaya gönderilir. Ryu-Hwan diğer iki casusun yerşlemesine ve Güney Kore işlerinin nasıl yürüdüğünü öğrenmesinde yardımcı oluır. Bu sırada Kuzey'de aniden iktidar değişikliği olur ve üç casusbir görev verilir. İNTİHAR ETMELERİ!
Filmin konusunu size az çok anlatmaya çalıştım. Secretly and Greatly uzun süredir beklediğim bir filmdi. Sonunda fırsat bulup dün akşam izleyebildim. Bu kadar süre beklediğime değecek bir yapım olduğunu söyleyebilirim.
Bundan sonrası spolier içerecek şimdiden söylüyorum. ( Bu sayfada genelde spolier var ama filmler için vermek doğru olmaz diye düşündüğüm için uyarıda bulundum :)
Won Ryu Hwan (Kim Soo Hyun); kesinlikle oyunculuk konusunda her geçen zaman kendini daha çok geliştiren oyunculardan biri. Özellikle bu filmde ki casus rolünün hakkını tamamıyla verdiğini söyleyebilirim. Özellikle aptal rolünü canlandırdığı sahnelerden bir anda ciddileştiği ajan haline geçişleri mükemmel olmuş. Dövüş sahnelerinde daha bir hayran bıraktı kendine. Bir de filmin sonlarına doğru olan dramatik duygu dolu sahnelerin hakkını çok iyi vermiş. O aptal çocuk bir anda ciddileşince 2 yıl boyunca yanında kaldığı "anne" dediği kadından ayrıldığı son sahne ve bu kadın iç sesiyle onun ajan olduğuna inanmadığını ondan sadece bir haber geldiğini duymak istiyorum dediği anda duvara asılı olan fotoğrafın arkasında "anne hasta olma" yazısını görünce yemin ederim ben bile ağladım :(
Ti-Jin (Park Gi-Woong); Ryu Hwan ile aynı dönemde eğitilmiş ölüm makinalarından biri daha. 2 yıl sonra özel görev diye sıradan bir rock yıldızı gibi Ryu Hwan yoldaşının yanına gelir. İkisinin karşılaşmalarında ki dövüş sahneleri tek kelimeyle güzeldi. Filmin belli bi yerinden sonra ortaya çıkıyor. Vurdum duymaz gibi görünse de aslında tam tersi duygularını daha geride bırakan bir yapısı vardı. Gerçi aldıkları eğitimde bunu gösterse de filmin final sahnesinde iki yoldaşı için kendi hayatını hiçe sayması ve "ölümün bile yakışıklısı" olsun diyerek kendini feda etmesi bir de o sahnede ağladım :(
Bu oppanın Full House 2'de ki performansını da sevmiştim, söylemeden geçemiyeceğim.
Hae-Rang (Lee Hyun Woo); Dizide iki yoldaş abilerinin ardından gelen bir diğer casusumuz. İlk ortaya çıkışı çok havalı biçimdeydi. İlk başta Ryu Hwan onu hatırlamasa da söylediği bir sözden dolayı bir zamanlar aslında hayatını kurtardığı çocuk olduğununu anımsar. Hyun Woo gerçekten rolünün hakkını verenlerden. Bir çok dizisini izledim kesinlikle bu filmde çok iyiydi.(sevdiğimden değil valla) Onun da finalde elinde silahla Ryu Hwan'ı Kuzey Koreli ajanlardan ve Güney Koreli polislerden korurken kendini feda etmesi kaç kez vurdular hatırlamıyorum ama onun onun önüne atlayan Ryu Hwan sırtından vurulurak binadan aşağıya atlayarak ölmeleri allahım bu nasıl bir son dedim :(
Başlarda da dedim ya film Ryu Hwan'ın aptal rolüyle güldürse de sonlara doğur beni darmadağın etti. Beklemediğim bir son olduğu için etkilenmiş olabilirim. Aslında bu üç asker intihar etmiş oldular. Ve final sahnesinde ki konuşmaları ve anne dediği kadının iç sesinde ki konuşlar falan güzeldi. Diyeceğim o ki hiç bir kötü yoruma bakmaksızın izleyin derim. Belki istediğiniz gibi çıkmayabilir fakat bir şansı hakkedecek filmlerden biri...
Yazar olma basamaklarını tırmanan Nick Carraway 1920'lerde eğlence hayatının gözdesi konumuna yükselen New York'a gelir. Kendi Amerikan rüyasının peşindeyken tesadüfen milyoner Jay Gatsby ve onun çevresiyle yolları kesişir. Carraway'nin alkolün su gibi aktığı, göz kamaştırıcı partilerle tanışması fazla zaman almaz. Öte yandan bu büyülü Amerikan rüyasının çöküşü de yaklaşmaktadır. Dışarıdan görkemli görünen bu hayatın örtbas etmeye çalıştığı gerçekler su yüzüne çıkacaktır.Bilindiği üzere bu yazın vizyona girem filmleriden olan Muhteşem Gatsby anca yazabilme fırsatım olacak. F. Scott Fitzgerald'ın; The Great Gatsby adlı romanından uyarlama olan bir film. Birinci Dünya Savaşı sonrasında toparlamada güçlük çeken Amerika'yı ele alıp o romanında da bahsettiğii gibi "caz devri" olarak adlandırdığı o dönemde sevdiği kadını kazanabilmek için uzun süreli planlarla başlayan bu gizemli Komşu Mr. Gatsby'i Nick Carraway'in ağzından dinliyoruz.
Film başından sonuna kadar sürükleyici geldi benim adıma. Romanı okuduğumda daha farklı hayal etsem de yine de beklediğime değecek kapasitede çünkü romana fazlasıyla sadık kalabilmiş sevgili yönetmenimiz. Baz Luhramann'ın mizahı, mükemmel eğleneceli o görkemi ortam ve şık kıyafetlerle güzel kombin etmiş. Ünlü rapçi Jay-Z'yi bilmeyen yoktur. Bu filmin yönetmenlerinden biri olmasının dışında ayrıca filmin müziklerine de el atmıştır. Bay Gatsby rolünün Lenardo Di Caprio hakkından gelmiş. Şu kadarını söyleyeyim Dicaprio rolünü yaptıkça ben daha fazla içine girdim filmin sanki yaşadım gibi..Kostümlerle olsun, evlerin şaşasıyla olsun film kendinden söz ettirmeye yetecek derecede idi.Carey Mulligan için aynı şeyi dile getiremeyeceğim. Filmin hemen hemen yarım ilk yarım saatine kadar göremiyoruz kendisini. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki; Muteşteşem Gatsby herkesin beğeneceği tarzda bir film değil.Bu filmi yazın ilk vizyona girdiğinde izlemiş olamama rağmen şu zamana kadar bir çok eleştiri okudum. Kitap ve film uyuşmuyor diye bir çok şey okudum. Ben kitabını da okuyan biri olarak bence son zamanlara göre güzel uyarlama olmuş. Şu an vizyonda olmadığı için size derim ki hiç bir eleştiriyi okumadan açın izleyin en azından fikir sahibi olmuş olursunuz :)
Güney Kore 2009 yılında çıkış yapan rock grubudur. Bu iddaalı grup dört üyeden oluşmaktadır. "CNBLUE" adı olan grubun; "CN" Code Name'in kısaltılması iken "BLUE" her üyenin temsil ettiği profil isimlerinin baş harflarınden oluşur. Burning Lee JongHyun Lovely Kang Min Hyuk Untouchable Lee JungShin Emotional YongHwa şeklindedir.
Bu rock grubunun ilk çıkış Japonya'da 19 Ağustos 2009 yılında "Now or Never" ile yapmıştır. İlk mini albümleri olan Bluetory içim 6,8,11 ve 13 Ocak tarihleri 2010'da Jonghyun, Minhyuk,Jungshin,Yonghwa sıralaması şeklinde her videoda sadece bir üye görünecek şkeilde 4 farklı teaster yayınlanmıştır. Sırasıyla şu şekildedir.
İzlediğim farklı bulduğum en güzel teaserlerden biri ne yalan söyliyim. Bu mini albümün çıkış şarkısı ise; "I'm Loner" olan şarkıdır.
Bu grubu sevmemde ki en büyük sebeplerden biri farklı tanıtımlar yapması, kesinlike orjinal ve güzel fikirlerle yapıyor olmaları. Mesela; 2009 yılında Japonya'da canlı müzik kulüplerinde ve sokaklarda performans sergilemesi gibi. Bu mini albümün tamamı ingilizcedir. Oricon listesine girmeyi başaran bir gruptur. 2009 yılının Eylül ayında "Voice" albümleri yayınlandı ve Oricon lisetesinde yaklaşık 2 hafta lisete yer aldı. ,
Grup Kore'de ki çıkışını ise 2010 Ocak ayında FNC müziğin teaser fotoğraflarıyla ile yapmıştır. Aynı albüm "Gaon Listesi"nde zirvede kalmıştır bu da yaklaşık 2 hafta sürmüştür.Sırasıyla; KBS Musıc Bank'de ilk müzik şov başarılarını elde etmiştir. Inkago Mutizen ödülünü almıştır. En kısa zamanda Kore televizyon müzik listelerinde 1. sıraya yükselen grup olmuştur.
İkinci Albümleri olan "Thank U" hazırlıklarını Japonya'da yapmaya başlamışlardır. Yeni iki şarkıyla beraber Oricon listesinde 90. sıraya kadar yükselerek Japonya'da en büyük başarısını o tarihte elde etmiştir. Grubun fan kulüp adı ise; blue ve voice kelimelerinin birleşimden "Boice" resmi fan kulüo ismi ilan edilmiştir. Kore'ye geri döndüklerinde ise; yeni single şarkısı olan "Love Light" yayınladı. Şarkı ise, Kore ulusal listesinde 10. sıraya yerleşmişti. Şarkıyı dinleyelim canlarım :)
Grup ikinci albümlerini ise; 19 Mayıs tarihinde çıkarmıştır. Albümün adı ise; "Bluelove". Grup M!Countdown'da geri dönüş yapaarak albüm şarkısı olan "Love" ikinci sıraya yükselmiş ve albüm ise 3. sıraya yükselmişti yanlış hatırlamıyosam. Bu albümle beraber ınkigayo'yu kazanmıştır. İşte bu da o şarkı cingular. Bu şarkıyı çok sevdiğimi söylemeden geçemicem.
Japonya'da ilk singellerı olan "The Way" şarkısını yayınladırlar. Bu güze şarkı ile birlikte Oricon Top 40 listesinde 26. sıraya yükselmişlerdir Bunun ardından ise grup "I Don't Know Why" şarkısını yayınlamış ve Oricon günlük listesinde 8 sıraya kadar yükselmiştir ve en büyük başarılarını elde etmişlerdir. Haftalık lisetede 15. sıraya yükselmiş, bağımsız Japon listesinde ise 1. sırada yerini almıştır.
Grup 2011 yılının Ocak ayında ise; Japon single olan "Re-maintenance" yayınladı. Kore'de ki şirket olan FNC Müzik ise geri dönüş teaserını yayınlandı. Bu albüm sefer daha sert sound olan bir konsept kullanıldığını şarkıyı dinleyince daha iyi anlıyoruz zaten. Çıkış şarkısı ise; "Intuition" ilk büyük albümü First Step yayınlandı. Bu albümle beraber satış ve listelerde büyük başarı sağlamıştır. Bu başarının ardında KBS müzik, Inkigayo, M!Countdown, Muzic Bank gibi mecralarda ödüller başarılar kazanmıştır. "Love Girl" şarkısı promosyonları başlamıştır.
Kore'de ki promosyonlar bittikten sonra grup Japonya'da ikinci ve bağımsız albümleri olan "392" ile geri dönüş yaptı. Oricon haftalık müzik listesindesinde 6. sıraya yükselmiştir. "In My Head" singlelarıyla büyük başarılara imzalarını atmışlardır.
2012 Ocak ayında ise Japonya'da "Where Are You" singelerı Oricon listelerinin hepsinde 1 numaraya yükselmiştir.Bu da onların ilk birinciliği olmuş oldu.
Amerika'da sahne alan ilk grup olmuşlardır tabi FTISLAND grubuyla birlikte.Kore'de ki geri dönüş ise 3. Mini albüm olan "Ear Fun" yayınlandı, çıkış şarkısı ise "Still in Love" ve "Hey You" oldu. Bu albümde bir çok başarıya imza atmıştır.
Hey You şarkısı dinleyin derim cingular.
2012' de ki hayran buluşmasında Jung Yong Hwa'nın yazdığı 3. singeları olan "Come On" şarkısı yayınlandı. Bu şarkıda yayınladığı gibi listeleri altüst etti o dönem.Dineleyin Cingularım:)
Japonya'da ilk büyük Japonca albümleri olan 3. albümleri "Code Name Blue" yayınlandı. Bu albümün yayına geçmesiyel beraber Japon müzik listelerinde 1.sıraya yerleşmiştir.Grup ilk Avrupa konseri "CNBLUE live in London" 2012 yılında gerçekleştirdi.
Grup 2013 yılında ise Kore'De "Blue" albümünü yayınlamıştır. Grup üyelerinin tekrar kendilerinin oynadığı tek tek yer aldığı teaserlar yayınladı. Hepsi birbiriden güzel :))
Bu albümün çıkış parçası olan "I'am Sorry" şarkısı ilk yayınladığı günden bütün müzik listelerini altüst etti ve başarılarına yeni başarılar daha eklemişti bu senenin başında.Grup bu senenin başında 27. Samsung Golden Disk Awards töreninde sahne aldı. Bilmeyenler için dile getireyim bu yarışma Kore Medyasında ve Müzik Dünyasında oldukça prestijli bir yere sahip. Ayrıca "I'am Sorry" şarkısı Dünya Billborad albüm listesinde bu sene başında 1. sıraya yükselmiştir.Şarkını klibi ise 191 ülkede izlendiği bile açıklandı.
Bu yılın nisan ayında Japon mini albümleri olan "Blind Love" yayınlamıştır. FNC ceosu Han SEung Ho burada Dünya turu ihtimalini belitmişti. Bu albüme ise Grubun gitaristi şeker çocuk Lee Jong Hyun'un bestelediği şarkı "With Greedy Man" şarkısını da albümde yer alıyor. Bu sene nisan ayında Cnblue ve Binbang grubunun albüm satış yarışı da yer aldı Japonya da büyük başarı bu Kore için. Grup bu yılın ortasında itibaren "Blue Moon World Tour" adı altında turnesi başlamıştı bilindiği üzere. Seul, Bangkok,Sapporo,Nagoya,Fukuoka,Tokyo,Osaka,Honkong,Melbourne,Taipei,Filipinler(Manila), Avusturalya,Pekin gibi aklıma gelen şimdilk bunlardı. Bu yılın temmuz ayında ise grup 6. albümü "Lady" daha satışa Japon listelerini altüst etmişti. Bu albümde "Lady" dahil olmak üzere üç şarkı daha çıktı "Don't Care" ve "Monday" şarkıları da albümde yer aldı.
Grup Samsung Galaxy için "Feel Good" adlı şarkıyı yazdı ve bununla alakalı klipleride çekildi.Çok eğlenceli izlemenizi tavsiye ederim cingular buyrun :)
Grup Avusturalya turnesindeyken çektiği fotoğraflardan oluşan foto-kitap "Blue Travel" 26 Eylülde satışa çıktı. Bu kitap 180 sayfadan oluşan bu kitaba ek olarak çekim sürecini barındıran dvd ve üyelerin el yazısıyla bıraktığı notlar yer alıyor.
Cingular grup bu kadar iyi olunca doğal olarak albümleri, ödülleri, konserleri, klipleri geniş yer tutmak zorunda kaldım. Aslında birazda grubun üyelerinden bahsetmek isterdim fakat bu yazımı burda noktalayıp CNBLUE adı altında ki başlığımı ikiye bölüm bir sonra ki yazımı üyerlerinden bahsederek geçirmek istiyorum .
Uzun süredir yazmak isteyip de bir türlü yayınlayamadığım dizilerden biri daha "A Gentleman's Dignity". 2012 yılının en çok ses getiren yapımlarından biri olduğunu duymuştum fakat ben o zamanlar nedense izleyemedim pişmanlığını yaşamaktayım. Kesinlikle izlenmesi gereken dramalardan biri diyebilirim. Gerek yazar kadrosuyla gerek yönetmenleriyle zamanına damgasını vuran Secret Garden dizisinin yaratıcıları olduğunu duyunca daha bir pişman oldum.
Bu dizide 4 yakışıklı adamın 40 yaşına kadar yaşadıkları anlatılıyor. Bu Ajussilerin arkadaşlıkları lise yıllarından başlıyor, dostlukları, aile yaşantıları, aşkları, çapkınlıklarını anlatan çok güzel bir yapım.
Bu ajuusilerin tavırları falan evlere şenlik derler ya aynen öyle. 40 yaşında olsalar da hala içlerinde yaşayan çocuğu öldüremedikleri aşikar. Yeri gelince lise öğrencileriyle kavga ederler yeri geldiğinde olgun tavırlarıyla herkesi kendilerine hayran bırakan cisten bu ajussiler..Bir erkeğin asla büyümediğini, bir erkek ne kadar severse sevsin gözleri mutlaka başka kadınlarda olabileceği gerçeğini komik bir dille çok güzel anlatmışlar bu dizide.Bu ajussilerin birbirlerine bağlılıklarına hayran kalmadım değil. Dizi de bir güzel olay ise bir çiftin üzerinde yoğunlaşmamış olması yani bir çiftimiz var Kim Do Ji ve Seo Yi Soo'nun üzerinde durulmuş ama diğer 3 ajussinin ilişkileri, kavgaları, ayrılıp, barışmaları, kıskançlıkları da yerinde ve dozunda olması istesem de ben bu dizide herhangi kötü bir şey bulamam :)
Kim Do Jin- Seo Yi Soo
Im Tea Sun-Hong Se Ra
Choi Yoon-Mi Ah Ri
Lee Jung Hyuk-Park Min Sook
Kim Do Jin- Seo Yi Soo ilişkileri; Bizim yakışıklı çapkın ajussi öğretmen olan Seo Yi Soo'yu ilk gördüğünde aşık oldu. Öğretmen Seo'da aslında ilk görüşte aşık oldu sadece bunu kendine söylemesi biraz uzun sürdü. Do Jin ajussinin kendine güveni ve kendine hasta kibarlığının hastasıyız. Im Tea Sun-Hong Se Ra ilişkileri; bir küs bir barışık halleriyle geçti gitti dizi. Se Ra her erkeği parmağında oynatacak kapasite de bir hatun olsa da Im Tea Sun'un da bunu gerçekleştiremedi çünkü onu sevdiğini anlaması da güzeldi. Lee Jung Rok-Park Min Sook ilişkisi; Bu çift beni en çok güldüren çift diyebilirim. Ajussi ve Ajumaların arasında evli olan tek çiftimiz. Boşandılar boşanacaklar derken birbirlerinin değerini anladılar diye mutlu oldum. Yalnız Jung Rok dizilerde gelmiş geçmiş en çapkın ajussi olarak yarışır herkesle :) Choi Yoon-Mi Ah Ri ahh bu küçük kız ilk aşkı olan Yoon'un peşinde az koşmadı. Yalnız Im Tea Sun'un kardeşi olduğu için sevgisini uzun bir süre arkada bıraktı. Neyse ki bizim kız hiç vazgeçmedi derken sonunda pes etti..Ne mi oldu bence izleyip görün :) Biri daha vardı bu centilmen ajussilerin dizisinde kim mi ?
Sevilesi insan CNBlue grubunun solo ve gitaristi olan Lee Jong Hyun. Bu dizinin ilk başlarında Colin olarak yer aldığı bu dizide, Japonya'dan elinde bir fotoğrafla çıktı ortaya neden mi ? 4 ajussinin ilk aşkının oğluydu. O da babasını bulmak için Kore'ye geldi. Kaçıncı bölümdü hatırlamıyorum aşağıdaki gibi gitar çalıyorken;
Etrafında toplanan herkes gittikten sonra bu çocuğun ilk aşkının çocuğu olduğunu bilen ajussiler; Colin'in onlara "4'nüzden biri benim babam" derken hepsinin surat ifadesi :)
Colin'in babası bizim romantik ajussi Kim Do Jin çıktı. Diğer üç ajussi ise Colin'e amcalık yapmak için kolları sıvadıkları bölüme çok güldüm. Gençler nerde takılıyor ki diye düşünürken Colin'in hiç de takılmadığı bir mekanda buluşmaları beni gülmekten öldürdü :)
Bu adam benim favorimdi, her sahnesine güldüm tartışmasız hemde :) Dizinin haylaz öğrencilerinide unutmamak gerek biri Colin Do Jin'nin oğlu diğeri ise Öğretmen Seo'nun sorumlu olduğu yakışıklı öğrencisi. Do Jin'in adamın kafasına vurmasına çok güldüm deli gibi güldüm :)
Hepsinin yaşlarına göre replikleri çok güzeldi.Oyuncuların sergilediği performansı ise çok beğendim.Gülmek, ağlamak, mutlu olmak için izlenecek en mükemmel diziler arasında benim için yerini aldı. Bu ajussiler BOF'da ki F4'ün 40 yaşında ki halleri diyebilirim. Dostluk bağları güçlü olan bu ajussilerin gerçek hayatta böyle de dostluklar oluyor mu? sorusunu aklımıza getirdi. Dizinin en çok eğlendiğim kısımları ise dizinin başında ajussilerin lise yıllarından olgunlaşma dönemine kadar gelen bölümlerdi.
Delikanlılar bazen hiç neden yokken kavga ederler ve hiç neden yokken birden ''biz'' oluverirler.
Ergenler ''biz'' oldukları zaman, başka bir deyişle ''arkadaş''ta olurlar.
Yalnızca o zaman özel olurlar ergenler.
Delikanlılar asla olgunlaşmazlar.
Sadece yaş alırlar.
Ancak yaşlı delikanlılar bilirler.
Farklı bir yoldan nasıl gidileceğini
ve farklı bir renkle nasıl parlayacağını.
Alelade adamlar olmak yerine bizlere beyfendi olma fırsatı verdikleri için