26 Ara 2014

Hi! School Love On / Kore Dizisi


Bu senenin en sevimli dizisi Hi School! Love On oldu. Her hafta birer bölüm yayınlanarak daha da merakta bıraktırdı kendini. İlk bir kaç bölümü izledikten sonra final yapmasını bekledim ve kaldığım yerden devam ettim. Bu diziyi sevmemde ki yegane sebep Infinite'den Woohyun ve Sung Yeol'un başrolde olmasıydı. 
Lee Seul Bi insanların hayatlarını kurtarmakla görevli bir melektir. Bir gün Woohyun intahar etmekte olan bir kızı kurtarırken çatıdan düştüğünü görür görmez kurtarır. Fakat ortada bir sorun vardır melek olan Seul Bi insana dönüşür. İnsanlargibi acı, mutluluk, hüzün gibi duyguları hissetmeye başlar. İnsanların olduğu dünyada kimsesi olmadığı içinde WooHyun'la yapışık ikiz gibi dolaşır.. İnsanlar gibi yaşamaya başlayan Seul Bi; 
meleklikten vazgeçip insan olmaya karar verir.. Dizinin konusu "My Girlfriend Gumiho" andırıyor. 


Lee Seul Bi karakterini 2000 doğumlu Kim Sae Ron canalndırıyor. Can You Hear My Heart dizisini izleyenler Woo Ri karakterinin çocukluğunu canlandırdığını hatırlar. Ona dair hatırladığım en net "Oppa opaa" diye etrafta dolaşmasıydı. Infinite'den WooHyun ve Sung Yeol aynı dizide oynayacaklar haberleri yayınlandığında sıralarda rol arkadaşlarının Kim Sae Ron kesinleştiğinde ilk tepkim "Yok artık!" olmuştu. Bende oluşan bu tepki "yaş farkından" dolayıydı. Dizide ki rolüne gelecek olursam; Seul Bi karakterini başarıyla canlandırdığını düşünüyorum. Melek olmaktan vazgeçip insan olmaya karar verdi. İnsan olduktan sonra bile bu halinden hiç vazgeçmedi. Ona kötülük yapana iyilikle yaklaştı. Tam melekti melek.. 
Infinite grubunun ana vokalisti Shin Woo HyunDizide karakter Nam Woo Hyun. Diziyi izlediğim sıralarda "1991'li  Woo Hyun nasıl 2000'li biriyle oynuyor, şaşırtıcı!" şeklinde bir çok yorum karşılaşmıştım. Ben de yaş farkından dolayı diziye başladığımda ön yargılıydım. Fakat yanlış düşündüğümün farkına kısa zamanda vardım. Infinite'yi takip edenler bilir. Woo Hyun ve Sung Yeol grubun en çocuksu ve en komik üyeleri. Dizide ki karakterine oldukça yansıtmış Woo Hyun. Biraz karakterden söz edelim. Woohyun'u annesi küçük yaşta terk etmiş, babası sahiplenmemiştir. Onu bu yaşa kadar getiren kişi ise Büyük annesidir. Büyük annesinin pirinç keki dükkanıyla geçimlerini sağlıyorlar.. Bir gün küçük ailelerine Seul Bi'de katılınca olaylar olaylar..Woo Hyun'un ilk dizi değil fakat ilk başrolü. Dizide rol yapıyor fakat daha çok kendi gibi davrandığını söyleyebilirim.. Sung Yeol ile olan karakterlerine daha sonra değineceğim.
Infinite grubunun neşe kaynağı 1991'li Lee Sung Yeol; dizide Hwang Sung Yeol karakterini canlandırıyor. Grubun en sevdiğim üyelerinden biri. Ortamda Sung Yeol varsa gülmek garanti derim. "This Is Infinite" programında bunu bolca görmüş bulunduk. Sung Yeol'ün de ilk dizisi değil fakat ilk başrolü. Oynadığı Sung Yeol karakteri ise bazen kendi gibi olsa da bazen de kendisinden oldukça farklı biri haline gelebiliyor. Soğuk kişiliğine büründüğü tavrında çok karizmatik olabiliyor. Sung Yeol anne babasının ayrılmasından dolayı her ikisinde tepkilidir. Bir de bunun üzerine babası başka bir kadın ile evlenmiş. İşte burada devreye Sung Yeol'ün soğuk ama sevgiye aç kişiliği devreye giriyor. Seul Bi ile karşılaşma anı ise tipik kore dizilerinden fırlamış bir sahneydi. Woo Hyun ve Seul Bi ile yolları aynı okula gitmeleriyle kesişecektir.
Çok net; rol değil. Gerçek hayatlarında bile bu şekilde eğleniyorlar.
En alıcı sahnelerden biriydi. Sung Yeol ve Woohyun'un dostluğunun tohumlarının attığı yerlerden biri
(Fakat; senelerdir birlikte aynı evi paylaşan bu iki çocuk için aslında rolden daha fazlasıydı)
Seul Bi yorulmasın diye girdikleri tripler. 
Dizi de dostluklar, arkadaşlıklar, ihanet ve aşk işlenmiş. Lise temalı dizilerde olduğu gibiydi her şey ne fazlası vardı ne azı. Fakat benim için tek sorun başrollerin yaş farkı oldu. Göze batmayacak gibi değildi.Buna rağmen Sae Ron sevimli halleri bu durumu örtmeyi başarıyordu. Tabi bazı ifadeleri ise yapmacık olmasa daha iyi olurdu, genel olarak iyiydi.Woohyun ile Seul Bi arasında aşk yaş farkı dışında göze batmıyordu. Aksine; çocuğun girdiği kıskançlık krizleri ve kendini övdüğü sahneler daha izlenebilir hal olmasına neden oluyor.

 Dizide canımı sıkan olaylardan biriyse ilk 10 bölüm melek gibi olan çocuk Sung Yeol'ü bir anda çekilmez, ihanet eden, kötü bi çocuk haline dönüştürmüş olmaları. O ara senaristler farklı bir şey deneyelim dediler heralde. İşte bunu anlamıyorum. Her şey normal giderken neden çocuğu kötü yaptınız ki?  Kız başından beri insan olmayı WooHyun için istemiş siz bunu yansıtmışsınız. Ne diye çocuğu bu ikisinin arasına sokmaya çalışıyorsunuz ki, SAÇMA! Sadece iki resim geriye gidin, o hallerinden sonra çizdikleri imaj kesinlikle fiyaskoydu. Bunun sebepleri tabi ki de vardı. Fakat bunu kötülük yapmadan çözülebilirdi diye düşünüyorum.
Ben Sung Yeol'ün soğuk ve vurdumduymaz halleri gördükçe daha çok sinirlendim. Neyse ki dizinin son iki bölümü az da olsa toparladılar. Sung Yeol'ü istediğimiz kıvama getirdiler. Bu konuya ayrıca değinicem.
Bu kadar güzel ağlama be çocuk!
Dizinin yan karakterleri, olmazsa olmazları. İki kişi hariç her birine ayrı ayrı hem uyuz oldum hem sevdim. Nefret bile doldum. Arkadaş bu Güney Kore'de ki okul ortamları böyle mi?! diye düşünmeden alıkoyamıyor insan. Dizinin olmazsa olmazları; erkeklerden oluşan üç kişi bir olup gözüne kestirdikleri kişi döver de döver. Kızlardan oluşan ekipte okulda dedikodu çıkarır ya da kendi menfaatleri dışında yaşanan olaylarda kızı düşman bellerler. Fakat hepsinin ortak noktası okula yeni geleni gözlerine kestirmek. Bu konu; şu ana kadar izlediğim Güney Kore gençlik dizilerinde fazlasıyla yer alıyor. Hi School Love On dizisi de aynı bu şekilde ilerliyor. Kötü karakterde ki çocuklar melek gibi oluyor.

Kim Young Jae; Choi Jae Suk okulun bir numaralı serserisi. Çok zengin olmasına rağmen sevgi ve ilgi görmeyen bir çocuk. Sung Yeol ile ortaokulda çok yakın arkadaşlarmış. Sonradan araları falan bozulmuş. Fakat bir tek ona bir tek ona sataşmıyor. Nedenini dizi boyunca merak etmiştim. Sebebini son bölümlere doğru öğrenmiş bulunduk. 

Choi Soo Rin; Etik dersi hocası Sung Yeol'ün üvey annesi An Ji Hye Dizinin bana kalırsa kilit ismi. Çok fazla bir şey söylememek adına bu kadını tanıtmaktan kaçındım. Ama bu bilgi burada bir dursun.


Dizinin finaline doğru başroller ve yan karakterler arasındaki bütün gelişmelerin cevapları birer birer ortaya çıktı. Fakat öyle bi olay oldu ki finalde tekrar ne gerek var demeden alıkoyamadım kendimi. Bu konu dışında final beklediğimden iyiydi. Daha kötü finallere denk gelmişliğimiz var. Yalnız finalde yüzümü güldüren bir kişi var ki o da Sung Yeol. Bir kaç bölüm önce insanlara kök söktüren çocuk gitti yerine "çiçek oğlan" imajıyla karşımıza çıktı. Bazı ipuçları vermemek için konuyu kısa kesip dizinin şarkılarına geçiyorum.  Öncelikle söylemden geçemicem dizide çok güzel OST'lar yer alıyor. Infinite F "My Heart Is Beating", Afternight Project "For You", Crayon Pop "C'mon C'mon" Junggigo feat Minwoo "Too Good" (En sevdiklerimden biri), LeL.&Linzy "What My Heart Wants Say You" efsane şarkılarla sona erdi.
Woo Hyun için aslında kendini oynadığını yazımın başında dile getirmiştim. Eğlenmeyi çok sevdiği için her bir fırsatı kaçırmadan yaparDiziden bi görüntü. Bu görüntüyü görür görmez aklıma;
This Is Infinite programın ilk bölümlerinde oynadıkları bu oyun geldi :) İzleyenler eminim benim gibi düşünmüşlerdir.

Hi! School Love On / Kore Dizisi


Bu senenin en sevimli dizisi Hi School! Love On oldu. Her hafta birer bölüm yayınlanarak daha da merakta bıraktırdı kendini. İlk bir kaç bölümü izledikten sonra final yapmasını bekledim ve kaldığım yerden devam ettim. Bu diziyi sevmemde ki yegane sebep Infinite'den Woohyun ve Sung Yeol'un başrolde olmasıydı. 
Lee Seul Bi insanların hayatlarını kurtarmakla görevli bir melektir. Bir gün Woohyun intahar etmekte olan bir kızı kurtarırken çatıdan düştüğünü görür görmez kurtarır. Fakat ortada bir sorun vardır melek olan Seul Bi insana dönüşür. İnsanlargibi acı, mutluluk, hüzün gibi duyguları hissetmeye başlar. İnsanların olduğu dünyada kimsesi olmadığı içinde WooHyun'la yapışık ikiz gibi dolaşır.. İnsanlar gibi yaşamaya başlayan Seul Bi; 
meleklikten vazgeçip insan olmaya karar verir.. Dizinin konusu "My Girlfriend Gumiho" andırıyor. 


Lee Seul Bi karakterini 2000 doğumlu Kim Sae Ron canalndırıyor. Can You Hear My Heart dizisini izleyenler Woo Ri karakterinin çocukluğunu canlandırdığını hatırlar. Ona dair hatırladığım en net "Oppa opaa" diye etrafta dolaşmasıydı. Infinite'den WooHyun ve Sung Yeol aynı dizide oynayacaklar haberleri yayınlandığında sıralarda rol arkadaşlarının Kim Sae Ron kesinleştiğinde ilk tepkim "Yok artık!" olmuştu. Bende oluşan bu tepki "yaş farkından" dolayıydı. Dizide ki rolüne gelecek olursam; Seul Bi karakterini başarıyla canlandırdığını düşünüyorum. Melek olmaktan vazgeçip insan olmaya karar verdi. İnsan olduktan sonra bile bu halinden hiç vazgeçmedi. Ona kötülük yapana iyilikle yaklaştı. Tam melekti melek.. 
Infinite grubunun ana vokalisti Shin Woo HyunDizide karakter Nam Woo Hyun. Diziyi izlediğim sıralarda "1991'li  Woo Hyun nasıl 2000'li biriyle oynuyor, şaşırtıcı!" şeklinde bir çok yorum karşılaşmıştım. Ben de yaş farkından dolayı diziye başladığımda ön yargılıydım. Fakat yanlış düşündüğümün farkına kısa zamanda vardım. Infinite'yi takip edenler bilir. Woo Hyun ve Sung Yeol grubun en çocuksu ve en komik üyeleri. Dizide ki karakterine oldukça yansıtmış Woo Hyun. Biraz karakterden söz edelim. Woohyun'u annesi küçük yaşta terk etmiş, babası sahiplenmemiştir. Onu bu yaşa kadar getiren kişi ise Büyük annesidir. Büyük annesinin pirinç keki dükkanıyla geçimlerini sağlıyorlar.. Bir gün küçük ailelerine Seul Bi'de katılınca olaylar olaylar..Woo Hyun'un ilk dizi değil fakat ilk başrolü. Dizide rol yapıyor fakat daha çok kendi gibi davrandığını söyleyebilirim.. Sung Yeol ile olan karakterlerine daha sonra değineceğim.
Infinite grubunun neşe kaynağı 1991'li Lee Sung Yeol; dizide Hwang Sung Yeol karakterini canlandırıyor. Grubun en sevdiğim üyelerinden biri. Ortamda Sung Yeol varsa gülmek garanti derim. "This Is Infinite" programında bunu bolca görmüş bulunduk. Sung Yeol'ün de ilk dizisi değil fakat ilk başrolü. Oynadığı Sung Yeol karakteri ise bazen kendi gibi olsa da bazen de kendisinden oldukça farklı biri haline gelebiliyor. Soğuk kişiliğine büründüğü tavrında çok karizmatik olabiliyor. Sung Yeol anne babasının ayrılmasından dolayı her ikisinde tepkilidir. Bir de bunun üzerine babası başka bir kadın ile evlenmiş. İşte burada devreye Sung Yeol'ün soğuk ama sevgiye aç kişiliği devreye giriyor. Seul Bi ile karşılaşma anı ise tipik kore dizilerinden fırlamış bir sahneydi. Woo Hyun ve Seul Bi ile yolları aynı okula gitmeleriyle kesişecektir.
Çok net; rol değil. Gerçek hayatlarında bile bu şekilde eğleniyorlar.
En alıcı sahnelerden biriydi. Sung Yeol ve Woohyun'un dostluğunun tohumlarının attığı yerlerden biri
(Fakat; senelerdir birlikte aynı evi paylaşan bu iki çocuk için aslında rolden daha fazlasıydı)
Seul Bi yorulmasın diye girdikleri tripler. 
Dizi de dostluklar, arkadaşlıklar, ihanet ve aşk işlenmiş. Lise temalı dizilerde olduğu gibiydi her şey ne fazlası vardı ne azı. Fakat benim için tek sorun başrollerin yaş farkı oldu. Göze batmayacak gibi değildi.Buna rağmen Sae Ron sevimli halleri bu durumu örtmeyi başarıyordu. Tabi bazı ifadeleri ise yapmacık olmasa daha iyi olurdu, genel olarak iyiydi.Woohyun ile Seul Bi arasında aşk yaş farkı dışında göze batmıyordu. Aksine; çocuğun girdiği kıskançlık krizleri ve kendini övdüğü sahneler daha izlenebilir hal olmasına neden oluyor.

 Dizide canımı sıkan olaylardan biriyse ilk 10 bölüm melek gibi olan çocuk Sung Yeol'ü bir anda çekilmez, ihanet eden, kötü bi çocuk haline dönüştürmüş olmaları. O ara senaristler farklı bir şey deneyelim dediler heralde. İşte bunu anlamıyorum. Her şey normal giderken neden çocuğu kötü yaptınız ki?  Kız başından beri insan olmayı WooHyun için istemiş siz bunu yansıtmışsınız. Ne diye çocuğu bu ikisinin arasına sokmaya çalışıyorsunuz ki, SAÇMA! Sadece iki resim geriye gidin, o hallerinden sonra çizdikleri imaj kesinlikle fiyaskoydu. Bunun sebepleri tabi ki de vardı. Fakat bunu kötülük yapmadan çözülebilirdi diye düşünüyorum.
Ben Sung Yeol'ün soğuk ve vurdumduymaz halleri gördükçe daha çok sinirlendim. Neyse ki dizinin son iki bölümü az da olsa toparladılar. Sung Yeol'ü istediğimiz kıvama getirdiler. Bu konuya ayrıca değinicem.
Bu kadar güzel ağlama be çocuk!
Dizinin yan karakterleri, olmazsa olmazları. İki kişi hariç her birine ayrı ayrı hem uyuz oldum hem sevdim. Nefret bile doldum. Arkadaş bu Güney Kore'de ki okul ortamları böyle mi?! diye düşünmeden alıkoyamıyor insan. Dizinin olmazsa olmazları; erkeklerden oluşan üç kişi bir olup gözüne kestirdikleri kişi döver de döver. Kızlardan oluşan ekipte okulda dedikodu çıkarır ya da kendi menfaatleri dışında yaşanan olaylarda kızı düşman bellerler. Fakat hepsinin ortak noktası okula yeni geleni gözlerine kestirmek. Bu konu; şu ana kadar izlediğim Güney Kore gençlik dizilerinde fazlasıyla yer alıyor. Hi School Love On dizisi de aynı bu şekilde ilerliyor. Kötü karakterde ki çocuklar melek gibi oluyor.

Kim Young Jae; Choi Jae Suk okulun bir numaralı serserisi. Çok zengin olmasına rağmen sevgi ve ilgi görmeyen bir çocuk. Sung Yeol ile ortaokulda çok yakın arkadaşlarmış. Sonradan araları falan bozulmuş. Fakat bir tek ona bir tek ona sataşmıyor. Nedenini dizi boyunca merak etmiştim. Sebebini son bölümlere doğru öğrenmiş bulunduk. 

Choi Soo Rin; Etik dersi hocası Sung Yeol'ün üvey annesi An Ji Hye Dizinin bana kalırsa kilit ismi. Çok fazla bir şey söylememek adına bu kadını tanıtmaktan kaçındım. Ama bu bilgi burada bir dursun.


Dizinin finaline doğru başroller ve yan karakterler arasındaki bütün gelişmelerin cevapları birer birer ortaya çıktı. Fakat öyle bi olay oldu ki finalde tekrar ne gerek var demeden alıkoyamadım kendimi. Bu konu dışında final beklediğimden iyiydi. Daha kötü finallere denk gelmişliğimiz var. Yalnız finalde yüzümü güldüren bir kişi var ki o da Sung Yeol. Bir kaç bölüm önce insanlara kök söktüren çocuk gitti yerine "çiçek oğlan" imajıyla karşımıza çıktı. Bazı ipuçları vermemek için konuyu kısa kesip dizinin şarkılarına geçiyorum.  Öncelikle söylemden geçemicem dizide çok güzel OST'lar yer alıyor. Infinite F "My Heart Is Beating", Afternight Project "For You", Crayon Pop "C'mon C'mon" Junggigo feat Minwoo "Too Good" (En sevdiklerimden biri), LeL.&Linzy "What My Heart Wants Say You" efsane şarkılarla sona erdi.
Woo Hyun için aslında kendini oynadığını yazımın başında dile getirmiştim. Eğlenmeyi çok sevdiği için her bir fırsatı kaçırmadan yaparDiziden bi görüntü. Bu görüntüyü görür görmez aklıma;
This Is Infinite programın ilk bölümlerinde oynadıkları bu oyun geldi :) İzleyenler eminim benim gibi düşünmüşlerdir.

22 Ara 2014

7th Grade Civil Servant / Kore Dizisi


7st Grade Civil Servant; komedi-aksiyon türünün örneklerinden biri. NIS adlı gizli servisinin olmazsa olmaz ajanları. Eğitim aldıkları dönemde birbirleriyle didişmeleri yüzünden almadıkları ceza kalmıyor. Özellikle eğitim zamanları gülme krizine girdim. Dizide dramda yer alıyor. Fakat ben bu bölümü seneryoda gereksiz buldum. Bu iki ajanın komik ama güzel aşkına tanık olacaksınız.
Erkek başrol oyuncusu Moon Joo Won; Han Gil  Roo karakterine hayat veriyor. Good Doctor ve Cantabile Tomorrow dizisinde ki rollerinden tam anlamıyla farklı bir Joo Won karşımızda. Zengin bir ailenin tek çocuğudur. Durum böyle olunca annesi tarafında el bebek büyütülmesine rağmen asi kişiliğinden ödün vermemiştir. Onun tek hayali küçük yaşta izleyip hayran olduğu James Bond gibi ajan olmaktır. Annesinin ısrarları üzerine görücü usulu randevularına çıkar. İstemediği için kızları kaçırmak için elinden geleni yapar. Fakat bir kişi hariç onun kişiliğinde, parasında, tipinde gözü olmayan biri...
Choi Gang Hee; Kim Seo Wan karakterini canlandırıyor. İlk kez Protect The Boss dizisinde izlemiştim. Uzun zaman önce izlediğim için sanırım hala hakkında bir şey yazmadım. Her neyse orada ki rol arkadaşı Ji Sung ile aralarında bir uyum vardır. Fakat; Joo Won ile aynı uyumu içinde olmadığını bunun sebebinin aralarında ki yaş farkı diye düşünüyorum. Biraz soğuk bir oyunculuk sergilediğini bir tek düşünmüyorum sanırım. Kim Seo Wan; hayatı boyunca yarı zamanlı işlerde çalıştığı için her koreli gibi devlet sınavlarına giriyor. Görücü usulü randevuya para için katılıyor. Fakat bu randevu onun hayatında büyük değişikliklere sebep olacak..
2PM grubunun maknesi Chansung; Kong Do Ha karakterine hayat verdi. 2PM'i senelerdir takip ettiğim için Chansung'u ayrı severim. Onu böyle ciddi bir rolde izlemek keyif verdi.İkinci başrol erkek oyuncumuz  Do Ha; Seo Wan'ı ilk görüşte sevdi. Hatta o kadar çok sevdi ki onu deli gibi seven Sumi'nin ona olan aşkın görmezden geldi. Çok sinir bozucuydu.Bunun dışında idollerin oyunculukları genelde beğenilmez. Fakat Chansung oyunculuğun ender yakıştığı kişilerden biri olduğunu kanımca gösterdi.


Kim Min Seo; Sun Mi karakterini canlandırıyor.Good Doctor dizisinde izlemiştim. Bu dizide aşırı sevimliydi. Do Ha'nın kız versiyonu. Onun Seo Wan'a olan aşkına  rağmen bıkmadı, usanmadı onu sevmekten. Karşılarına çıkan olumsuzluklara rağmen vazgeçmedi. Sevgiliymiş gibi yaptığı tripler tatlı niyetineydi.. belki bu sebeplerden ötürü daha çok sevdim SunMi karakterini. Fakat bir ayrıntıyı söylemezsem yapamayacağım. Ajan eğitimi aldıklarında her seferinde Seo Wan'a sürekli sataşması ve ardından ondan küçük olduğunu söylediği o an çok güzeldi. İzlerken güzeleksiniz garanti veriyorum.
Buraya kadar her şey romantik-komedi tadında olan bölümüydü. Özellikle ilk bölümlerde Joo Won'un güldüren taraflarını görmek iyi geldi. Oyunculuk konusunda girdiği her rolün hakkın veren oyuncuları her zaman sevmişimdir. Bana o duyguyu yaşatıyorsa yeterlidir. Joo Won'da hem güldüren hem ağlatan oyunculardan. Bu dizide daha çok güldüren tarafını görüyoruz. Bu halini sevsem de diğer yönlerini izlemek daha çok keyif veriyor. Dizinin romantik-komedi tarafına aksiyon eklemiş senaristler. Bu aksiyon daha çok bir intikamı konu alıyor. Küçük yaşta ailesini kaybeden üç çocuğun NIS ajanlarından yardım istemesi üzerine onlara sırtlarını dönen bütün ajanlardan intikam almalarına kurulu senaryo. Uzun yıllar Güney Kore'den uzak kalana üç kardeşin ülkelerine geri dönmesiyle başlıyor. Daha mücadelenin başında abilerini kaybediyorlar..
JJ karakterini; Im Yoon Ho.. Mi Rae karakterini; Kim Soo Hyun canlandırıyor. Bu iki oyuncuyu ilk kez izliyorum. Onları finale doğru her şey açığa çıktığı kesmiş oldukları rolleriyle daha çok sevdim. 

Dizide özellikle bahsetmek istediğim bir oyuncu daha var. Kim Won Seok karakteriyle; Ahn Nae Sang canlandırıyor. Bir insan girdiği her rolün hakkını veren üstadlardan. Sungkyunkwan Scandal, Golden Rainbow,Protect The Boss, The Moon Embracing The Sun, May Queen, Medical Top Team, Monstar gibi dizilerde sevdiğim bütün rollerin sahibiydi kendisi. 7st Grade Civil Servant dizisnde NIS ajanalarını eğiten kıdemli ajan. Bu intikam için yemin eden çocukların azılı düşmanı haline gelmiştir. Onun için neler olacak kim bilir..

Dizinin konusu ve oyuncu seçimleri genel olarak iyiydi Yazımın başında belirttiğim gibi başrollerin birbiriyle olan uyumu olmamış. Yaş farkından mı yoksa başka bir şey mi bilemiyorum ama izlerken  Choi Gang Hee ve Joo Won arasında olması gerek aşk bana yansımadı. Bunun dışında gelişen olaylar, geçişler, dövüş sahneleri , Joo Won'un sevimli halleri ve Chansung'un ciddi tavırları dizinin izlemesi için bir sebep oluşturuyor. Fakat izlerken çok fazla bir şey beklemeden izlerseniz eminim zevk alacaksınız.
Dizinin ostları harikaydı. Her zamn olduğu gibi Joo Won dizisi için şarkı söyledi. "Don't Know How To Love" Dizide Chansung oynarda 2PM üyeleri şarkı söylemez mi Taecyeon ve kadife sesiyle Junho "Way To You" seslendirdi. Dizinin en sevdiğim şarkısı. Led Apple "I'll Be There For You" gibi şarkıları benim dikkatimi çekenler. Tabi bu biraz zevk işi. Umarım sizde benim gibi bu şarkıları seversiniz.

16 Ara 2014

MBLAQ'te Ayrılık!


Mblaq'te ayrılık rüzgarları kısa bir süre önce başlamıştı. Sözleşme tarihi bitene kadar bu konu hakkında yorum yapmayacaklarını dile getirmişlerdi. Bu haberler ortaya çıktığından beri birlikte kalmalarına dair hislerim olsa bile ayrılacakları çok belliydi. Mblaq'in bu duruma gelmesinde en büyük hatanın şirketinde olduğunu düşünüyorum. İlk başlarda Bi Rain'in grubu olarak anılmaları güzel olsa da yıllar geçtikçe özellikle Bi Rain'in askerlik süreci ve dönüşünden sonra ki dönemde grubu ikinci planı attığını, son yıllarda geri dönüş yapan kpop grupları gibi promosyon konusunda sınıfta kaldığını düşünüyorum. Bu tür sıkıntılar grubu tabi ki etkilemiştir. En çok beni üzen kısım ise; son konserlerinde üyelerin gözyaşlarını tutamamış olmaları. O zaman "sanırım buraya kadarmış" Bir de geçenler Lee Joon'un Key East şirketiyle anlaşmaya vardığına dair dedikodular çıkmış, yalanlamışlardı. Az çok bir şeylerin olacağının habercisiydi.
 Lee Joon oyunculuk kariyerine Thunder ise müzik konusunda eğitimi sürdürmek istediği için Mblaq grubundan resmen ayrıldıkları açıklandı.
Şirketin açıklaması şu şekilde;

"Üyeler ve şirket arasında sözleşme yenileme ile ilgili uzun görüşmeler sonunda Lee Joon ve Thunder ayrılmaya karar verdiler, biz de buna saygı duyuyoruz ve onlar kendi yollarına gidecekler. İki üye kişisel aktörlük ve müzik kariyelerine odaklanmak istediklerini dile getirdi ve iz içtenlikle kendileri hakkında hayırlısının olmasını umut ediyoruz. Gruptan 2 üye ayrılsa da grup aktivitelerine devam edecek. MBLAQ önümzdeki yılın ilk yarısında 3 üyeli grup olarak albüm çıkaracak, solo albüm ve kişisel aktivitelerine devam edecek. Bir kez daha MBLAQ'i destekleyen herkese teşekkür ederiz. MBLAQ'e olan ilginiz ve sevginizin devam etmesini diliyoruz"
Bugün şirket temsilcisi Hae Sol olayla ilgili açıklama yaptı. Açıklama şu şekilde;

"Merhaba. Lee Joon ve Thunder'in gelecek planları yanı sıra kendi özel sözleşmeleri hakkında bilgi verip rapoalr ve son sepelülasyonlara hakkında sorunları açığa kavuşturmak istiyorum. 

İlk olarak Lee Joon ve Thunder J.Tune Camp be Curtain Call konser faaliyetleri ayrıca MBLAQ grubu faaliyelerini sonrasında Kasım ayı sonunda sözleşemeleri sona erdi. Şu an ise Thunder müzik konusunda eğitimine odaklanarak gelecekte yapacağı faaliyetleri düşünüyor, Lee Joon ise "Mr Back" drama filmi için çalışmlasrını sürdürecek.

Son olarak onlara destekleriniz ve sevgilerinizi son 5 yılda çok güzel bir şekilde gösterdiğiniz için tün fanlara teşekkür ederiz. Onlar fanlarına daha güçlü ve olgun görünüşleri ile ödeyeceklerdir. Teşekkür ederim.

Bu açıklamanın ardından grup dağılacak mı sorusunun cevabını öğrenmiş bulunduk. Ben şahsen o kadar dedikodunun ardından böyle bir habere hazırlıklıydı. Açık konuşmak gerekirse çokta üzüldüm fakat gerçekçi olmak gerekirse bunun en büyük sebebi şirketleri oldu. 5. yıllarını dolduran bir grubun birbirlerine daha çok kenetlenmesi gerekirken iki üyenin ayrılık kararı alması şirketin ihmalkarlığı, onların hedeflerini göz ardı etmesi diye düşünüyorum.  Lee Joon'u anlarım oyunculukta gayet başarılı. Hatta bir çok sinemada yer almasını istiyorum. Oyunculukta devam etmesinde bir sakınca görmüyorum. Aksine onun adına alınmış en güzel karar olduğunu düşünüyorum. Fakat Thunder'ı anlamış değilim. Onu da severim fakat kpop camiasında soğuk bulduğum tek idol. Müzik kariyerine odaklanıp ablası Sandra Park gibi iyi yerlere gelir diye umuyorum. Bildiğim bir şey var ki Lee Joon'un yerinin belli olacağı..Gerek dansıyla gerek sesiyle gerek o saf halleriyle..Bundan sonra Mblaq 3 kişi yoluna devam etsinmeli. Ben yeni üye gelmesi taraftarı değilim. Mblaq beş kişi tanıdım Lee Joon, Seung Ho, Mir, G.O ve Thunder olarak. Umarım her üye kendi alanlarında gerek grup gerek solo aktivitelerinde başarılı olurlar. 2015'in yarısında yeni albümleriyle MBLAQ'i beklemeye geçtim.
Umarım tekrar grup olarak görebiliriz sizleri...

15 Ara 2014

Gangnam 1970// Bekleniyor!


Lee Min Ho-Kim Rae Won
Gangnam Blues olarak bilinen film "Gangnam 1970" olarak değiştirildi.

Lee Min Hoo filmde Jong Dae isimli karakteri canlandıracak Hikaye "Seul Şehit Planlaması" adlı kitaptan esinlenmiş. Kore Savaşından sonra Güney Kore'nin yeniden yapılanmasına odaklanılan beş bölge vardır. Bölge 3 Gangnam semtinin modernleşmesine odaklanır. Böylece 1970'de 20'leride olan Kim Jong Dae ve yakın arkadaşı Yong Ki bir gecekondu mahallesinde yaşan yetimler olarak büyümüşlerdir. Üç yıl birbirlerinden ayrı kalan yakın arkadaş daha sonra birbiriyle karşılaştıklarında farklı suç örgütlerinin parçaları olmuşlardır... 

Lee Min Ho'nun ilk kez bir filmde başrol olarak yer alıyor oluşu ve yayınlanan dizilerinde alışık olduğumuz çiçek çocuk imajının dışına çıkacağı için mutluyum..
Boys Over Flowers
City Hunter
(İntikam temalı bile olsa Gangnam 1970'de ki imajından farklı olacağını düşünüyorum)
Personel Taste
Faith
(Faith tarihi drama olabilir fakat yine de çiçek çocuk imajı mevcut diziydi)
Heirs
Yeterince bu tip rollerde izlediğimizi düşünüyorum. Çicek çocuk imajının dışına çıkarak oyunculuğu konusunda bir kademe daha atlayacağı aşikar. Filmin fragmanları ve fotoğrafları bu konuda beni heyecanlandırdı.


İkinci fragmanda AOA'nin güzel üyesi SeolHyun'u görüyoruz. SeolHyun filmde Lee Min Ho'nun kız kardeşini canlandıracak.
Gangnam 1970'in bir an önce vizyona girmesini, izlemeyi çok istiyorum. 

A CASE OF YOU


Oyuncu olarak tanınan Justin Long'un ilk senaristlik deneyimi olan A Casse Of You filmi sosyal medya üzerinden yaşanan aşkı konu almış. Sosyal medya üzerinden yaşanan aşklar derken ne demek istedi bu kız dediğinizi duyar gibi oluyorum. Eski zamanlarda birinden hoşlandığımız da ortak o kişi kimdir? diye ortak arkadaşlarımızı sefer ederken şimdilerde ise "Facebook'un tanıyor olabileceğin kişiler" sekmesiytle bulup iletişime geçiliyor. Peki sosyal medyada ki her şey sizi yansıtabiliyor mu? düşüncesine cevap vermeye çalışan bu filmin kaybolduğum bir filmin başrollerini Justin Long ve Evan Rachel Wood paylaşıyor. Yönetmen koltuğunda ise üçüncü uzun metraj filmiyle Kat Corio oturuyor.

Popüler filmleri kitap haline getiren bir uyarlama yazarı olan Sam; İkili ilişkilerde kendine güvebi olmayan genç bir adamdır. Tam da bu sırada kendi kitabını yazmak isteyen Sam için bir ilham kaynağı gereklidir. Her zaman gittiği kafede çalışan Birdie'ye aşık olur. Oldukça utangaç olan Sam arkadaşının tavsiyesi üzerine Facebook üzerinden kızı etkileyebilmek için sahte profil hesabı açar. Birdie'nin hayalinde ki erkeğe dönüşmek için çabalar. İş, görüşme aşamasına geldiğinde karışıklık başlar. Birdie'yi etkilemeyi başarır, onu kendine aşık eder., ancak sorun vardır; Onun aşık olduğu adam Sam değildir; Sam'in yaratmış olduğu hayali insandır. Bu durumu açıklamak ve açıklamamak arasında gidip gelirken, olduğu fibi davranmadığı için büyük suçluluk duymaya başlar... Sam ve Birdie için işler nasıl devam edecektir?

A Case Of You'nun çıkış noktası başarılı. Fakat; Facebook'un insan ilişkileri etkilerini ortaya koyabilecek iken, sıradan vir romantik komediye dönüşüyor. Filmin bende bıraktığı izlenim  hem oyunculukların vasat oluşunun yanı sıra çıkış noktası güzel olmasına rağmen senaryo daha güçlü olabilirdi düşüncesi oluyor. Vasat bir film.  

Filmin fragmanı; TIKLA

12 Ara 2014

IRIS 2 / Kore Dizisi


IRIS serisini izlemeye başlamıştım. İlk yapımı izledikten sonra filmi de tamamladım, yakın zamanda onu da yazacağım. IRIS serisinin her birinde yeni bir kadroyla yola devam ediyorlar. Tabi, serinin kadrosununda bir kaç oyuncuyu bir sonraki yapımlarda görmek mümkün. Serinin her birini düşünecek olursa IRIS 2 hepsini geride bırakır. Temelde hepsinde benzerlikler var ama bütün bu işlerin hepsinde inanılmaz aktör ve aktristler yer alıyor ve bence hepsinin kendine özgü oyunculuk stili var. IRIS 2'de önceki işlere göre casusluk daha çok ön planda.  IRIS 2'nun oyuncu kadrosunu daha çok sevdim. Her bir oyuncuyu farklı boyutlarda beğendiğim için daha farklı geldi gözüme. Belkide bu sebepten IRIS 2 daha güzel geldi gözüme


Kim Hyun Jun'un ölümünden üç yıl geçmesinin ardından yeni NSS ajanları göreve atanmıştır. Yoo Gun (Jang Hyuk) ile Ji SooYeon (Lee DA Hee) küçüklükten beri birlikte büyümüş iki arkadaştır. İkiside başarılı birer polistir. Çok geçmeden farkedilirler. NSS'e ajan olarak seçilirler. IRIS adında ki örgüt yine ortaya çıkmıştır. Güney Kore toprakları sınırları içinde bulunan nükleer bomba ele geçirip, Güney Günet Kore topraklarında patlatıp ortamı kızıştırmaktır. Ancak örgütün bunları yapabilmesi için Beak San'a ihtiyacı vardır. Onu tutuklu bulunduğu yerden kaçırmak için göreve atılırlar.Görevde başarılı olduklarını zanneden IRIS ögütü Beak San'ı elinden kaçırır. Dizinin bundan sonra ki olayı ise Beak San'ı ele geçirim nükleer bombaya ulaşmak olacaktır.
Dizinin ilk bölümü beklediğimden iyi başlıyor. Özellikle IRIS'in kaçırma operasyonunda yer alan aksiyon sahneleri işte istediğim bir dizi demeden kendimi alamadım. 
Dizinin ana karakterlerine gelecek olursak Yoo Gun karakterini Jang Hyuk canladırıyor. Onu bu senenin güzel dizisi Fated To Love You güzel dizisiden hatırlayabilirsiniz. O diziye ilk başlayanlar saç stili ve gülüşünden dolayı yarım bırakanlar olmuştu. Orada ki rolünün aksine gülüşünü çok fazla görmediğimiz, başarılı NSS ajanını canlandırıyor. NSS denilen bu kuruluşta takım liderliğini sürdürüyor.  Diğer serilerde olduğu gibi bu dizide de bir çok casusla karşı karşıya kalacak. Ray ile kapışmaları izleme değer Daha çok çok fazla dizisine tanık olmadığım için izlediğim iki dizi arasında en iyi  IRIS 2'da ki performansı derim. 

Lee Da Hae; NSS'in başarılı ajanı Ji Soo Yeon'u canlandırıyor. Yoo Gun ile çocukluklarından beri beraberdir. NSS denilen yapının en başarılı ajanlarından biridir. İlk bölümde kaza kurşununa kurban gidince acaba öldürecekler mi diye düşünmedim değil. Neyse ki olmadı öyle bişey. Şimdi neden bunu açıkladın diye sormayın zaten dizinin binde birinin bile ayrıntısı değildi. Lee Da Hae bu role uygun olur mu diye çok düşündüm. Fakat düşündüğümün aksine beni fazlasıyla şaşırttı. Özellikle aksiyon ve çatışma sahnelerinde bayan olarak hakkını verdiğini düşünüyorum. Bir çok aksiyon sahnelerinde izlemek adına ne kadar dizisi varsa başlama kararı aldım. Zaten dram-aile dizisi olan Hotel King'de kendine hayran bırakmıştı... 


Kpop dünyasında hem sevgi beslediğim hem saygı ile baktığım gruptur BEAST grubu. Yoon Doojoon'da bu grubun lideri. IRIS 2'da oynayacağını öğrendiğimde çocuklar gibi şen olmuştum. Fakat yayınlandığı tarihte izlemeye fırsatlar el vermedi. Kısmet bu günlereymiş diyelim. Doojoon IRIS 2 dizinde Seo Hyun Woo adındaki ajanı canlandırıyor. Ji Soo Yeon ve Jung Yoo Gum ile yakın arkadaşlar. Ji Soo Yeon'a platonik olarak aşıktır. Aşkımı kalbime gömerim hesabı özgür bıraktı onu. Gerçi dizi aksiyon ağırlıklı olduğu için çok fazla aşk beklemeyin derim.  Biraz da Dujun'un performansında bahsedelim. Kpop sektöründen gelen idoller oyunculuğa atıldığında genelde bir tek düzelik söz konusu olabiliyor. Doo Joon'da (Dujun) bunu görmedim. Oynadığı türün aksiyon olduğunu düşünürsek iyi iş çıkardığını düşünüyorum. Görev için Komboçya'ya gittiği sahnelerde bildiğiniz aksiyon akıyordu. Bir de keskin nişancı olarak görev alması o silahı tutuş tekniği güzeldi. IRIS '2da oynayacağı kesinleştiğinde Amerikan dizisi olan 24'ü  hatta ne kadar polisiye dizi varsa bilgi almak adına izlemiş. Oyunculuğunu karakterini beğendim. İyilerin mi kötülerin mi safında olacak izleyin derim.

IRIS ilk sezonunda asker olarak yer alan Ray son filmde fazlasıyla ön planda yer alıyor. Ray rolünü kore asıllı Amerikalı aktör David Lee Mclnnis  canlandırıyor. İnan oynadığı rolle insanı kendinden nefret ettirmeyi başarıyor. Sinema sektöründe izlediğim en iyi terörist olma ünvanını eline geçirdi Ray çok net kimsenin gözünün yaşına bakmadan çekiyor tetiği tek bir kişi için yapmak istemediğini anlayacaksınız. Bu kişinin kim olduğunu izleyince görün. Çok net o sarı saçlarıyla bile dizinin en karizmatik aktörlerinden biri. Her ne kadar kötü karakter içinde yer alsa da olması gerektiği gibiydi. Yani; bu kadar ajanın içinde sağlam bir düşman karşılarında olmalı ki izlerken zevk versin değil mi?
Mblaq üyesi Lee Joon NSS ajanı Yoon Shi Hyuk karakterine hayat verdi. İlk bende bıraktığı izlenim gizemli oluşu oldu.Mblaq'den oyunculuk kariyerine odaklanmak için ayrılacağı dedikoduları hala gündemde. Her ne kadar Mblaq grubunu seviyor olsam bile Lee Joon'un oyunculuğu es geçemem. Yakın zamanda Gap Dong'a başladım. Kesinlikle üzerine gitmeli diye düşünüyorum. Fakat Mblaq'ten ayrılmadan yapabilir diye düşünüyor. Hele bi askere gidip gelsin de.. Bu karakter hakkında çok bilgi vermekten kaçınıyorum, anlayışla karşılayacağınızı düşünüyorum. Diyeceğim tek şey var Lee Joon'a yakışan bir rol. 
Dizinin ağır toplarından Lee Bom Soo; dizide Kuzey Kore ajanı Yoo Joong Won karakterine hayat verdi. AKTÖR kavramının yaşayan efsanesi Lee Bom Soo. DAha önce izlediğim Triangle, The Prime Minister and I dizilerini düşünecek olursam her rolü kendi kılıfına uyduran bir aktör.  IRIS 2'da iyi mi kötü olacak diye beklerken bir baktım dizisinin ana karakteri haline geldi. Kuzey Kore ajanı olarak yer aldığına göre tabi ki bir çıkar meselesi olacak diye düşünüyorsunuz. Onun her seferinde Kim Yeon Hwa'ya karşı yenik düşse de davasının amacından hiç vazgeçmedi. Kamboçya'da ki rahat hallerini gördüğümde lütfen böyle bir rol ile karşımızda olmasın dedim. Fakat senaristler güzel ters köşe yaptı.
Lim Soo Hwang; Kim Yeon Hwa karakterini canladırıyor. İlk dizide yer alan Kuzey Koreli ajanın kız kardeşi olarak görüyoruz onu. İlk başta soyadından dolayı çözmüş olsam da sonradan "umarım ablan iyidir" cümlesinden sonra kesinlik verdim.  Yeon Hwa'ya dizide kızsam mı üzülsem mi bilemediğim bir yerdeydi. Aslında Kuzey Kore'ye ablasının başına gelenler yüzünden kin besliyordu. IRIS ajanı olarak yer aldı. Kuzey Kore'nın onlarla iş birliğinden sonra durdurduğu yerin yanlış olduğunun farkına vardı. Ray'in omuzlarına çıktığı efsane bir sahne vardı. Hatuna bak be! diye içinizde geçireceksiniz. Onun yönünden dizisinin güzel bitmesine sevindim. Fakat final sahnesinde bu dizinin devamı gelecek bu kız orada yer alacak diye düşünüyorum.
Oh Yeon Su; Choi Min karakterine hayat veriyor. Triangle izleyenler onu ordanda tanıyabilir Choi Min NSS'nin başkan yardımcısıdır. Başarılı bir ajan olduğu yaptığı hamlelerden belliydi. Bir kadının karizmatik oluşunu bile gösterdi. Özellikle Lee Bom Soo ile karşı karşıya geldiği sahnelerde birbirlerine yaptıkları küçük oyunlar dizinin sürükleyici kısımlarıydı. Dizide herkes Güney Kore veya Kuzey Kore için hainlik yapıyor. Fakat sorsanız hepsi ülkesinin çıkarları için olduğunu söyler. Bir bu kadın yanşlış yolda yürümedi.
Dizinin finali çok muamma şekilde bitti. Devamı gelir mi  diye düşünmeden edemiyorum. Dizinin finali beklediğimden farklıydı, gözlerime inanamadım. Keşke bitmese dediğim devamını sabırsızlıkla bekleyeceğim serilerden biri oldu IRIS. Bir Yüzüklerin Efendisi bir de The Hobbit serisini günler sayarak beklemiştim. IRIS serisiyle geç tanıştığım için üzgünüm.Eğer  izlemediyseniz bir an önce izlemelisiniz. 


Dizinin ostlar harika ötesiyd. Davichi "Don't you know" Dizi de kpop idolleri olunca benim biricik grubum BEAST "Black Paraside" ve MBLAQ "What fool I am" "Ami" Sohyang "Do forget me"  Noel "How Is It Going" gibi etkileyici şarkılar yer alıyor. Bu şarkıların bir çoğu şarkı listemin en başında yer alıyor. Dizinin genel hatları hakkında bilgi vermeye çalıştım. İşin içinde polisiye olaylar söz konusu olduğu için merak uyandırması gerekli. Dizinin içinde kim dost kim düşman diye çözmeye çalışırken bir bakmışsınız dizinin sonuna gelmişsiniz. Güzel bir son güzel bir başlangıç olacakmış gibi duruyor. İzlemenizi tavsiye ederim.

10 Ara 2014

Cindirella 2015


Çocukluğumuz da Sindirella hikayesine dair çizgi film, dizi, ya da film izlemişizdir. Yaşım kaç olursa olsun izlemeye de devam edeceğim gibi görünüyor. Sindirella hikayesi de 2015'te tekrardan hayat buluyor. Filmin yönetmen koltuğunda ise tiyatro konusunda oldukça yetkin bir isim olan Kenneth Branagh yer alıyor. Filmin başrollerinde Lily James ve Richard Madden bulunuyor. Yan rollerde işe yine özel isimlerin olduğuna tanık oluyoruz. Bunlar Helena Bonham Carter, Cate Blanchette ve Ben Chapllin'de bulunuyor.
 Cate Blanchette hayranıyımdır. Yüzüklerin efendisinde benim gözümde çığır atladım. Harika bir kadın.

Fantastik ögelerin bolca göründüğü fragmanda ayrıca, masalda yer alan bir çok efsanevi anlatımların yer aldığı sahnelere de rastlamak mümkün. 
 Sindrella filmi; Ella'nın tüccar babasu, annesinin trafjik ölümü üzerine başka bir kadınla evlenir. Çok sevdiği babasına destek olmak için Ella üvey annesi Tremaine'i ve üvey kız kardeşleri Anastasia ve Drizella'yı kabul eder. Fakat Ella'nın babası da aniden ölünce, genç kız zalim üvey anne ve kız kardeş ile baş başa kalacaktır. Kısa zaman içinde kendi evinde bu üç kadının hizmetçisi durumuna düşer. Umutsuzluğa kapılan geç kadının tek kurtuluşu, kentte düzenlenen ve tüm genç kızların katılacağı balodur. Konusu klasik Sindrella hikayesi bu modern uyarlamasını merakla bekleyen kesimlerden biriyim. 
 Film 13 Mart 2015'te vizyona girecek
İlk Fragman; TIKLA

9 Ara 2014

Cantabile Tomorrow / Kore Dizisi

Şükür kavuşturana! Son zamanlarda yoğunluğum nedeniyle blog sayfama uğrayamadım. Neyse ki; kısa sürelik ayrılığa izlediğim en güzel müzikal dizilerinden biriyle son veriyorum. Kendi alanında tartışmasız en iyilerinden biri Cantabile Tomorrow dizisi. Dizinin son haftasını bekledim izlemek için iki günde finalini yaptım Anlayacağınız müziğe doydum.
Dizi 16 bölümden oluşuyor. Bir müzik kolejinde okuyan başarılı piyanist Cha Yoo Jın ve tuhaf olmasının yanı sıra enerjik bir müzik öğrencisi Seol Nae Il arasında geçe aşk hikayesini konu alıyor. Birbirlerine tamamiylezıt olan bu iki insan müziğe duydukları aşk ile yakınlaşmaya başlayacaklar. 
Joo Won; 1987'li yakışıklı oyuncu Cha Yoo Jin karakterine hayat veriyor. Good Doctor dizisini izleyenler bilir oyunculuğu konusunda bir çok ödülün sahibi oldu. Gelelim Cantabile Tomorrow dizisinde ki performansına. Çocukluğundan beri müzikle iç içe yaşamış hayatının odak noktası yapan bu çocuk; soğuk kişiliğe sahip, duygularını belli etmeyen ve bu sebepten hiç kimseye güvenmeyen biri haline gelmiştir. Bunun temelinde babası ve küçük yaşta yaşamış olduğu tramva yatmaktadır. Bir sabah kendisini bir çöp evde uyanmış olarak bulur. Bu ev kapı komşusu, aynı okulda piyano öğrencisi olan Seol Nae Il'den başkası değildir. Onun için hayat hiç olmadığı kadar eğlenceli ve sevgi dolu geçmeye başlayacaktır. Piyano bölümünden ayrılıp orkestra şefliğine geçmek isteyen Yoo Jin için her şey daha yeni şekillenmeye başlayacaktır. Onun için bu bölüme geçmek sancılı ve güzel olacaktır. Gerçek dostlukları, gerçek aşkı bulacaktır.

Shim Eun Kyung; 1994'lü oyuncu Seol Nae Il karakterine hayat veriyor. Çocukluğu piyano derslerinde hocasının baskısı yüzünden yaşadığı tramva sonucu dersleri eğlenceli hale getirecek şekilde davranmaya başlamış. Mesela; piyano çaldığı vakit notalardan çok duygularını ön plana çıkaran bir öğrenci. Bir müziği sadece dinleyerek piyano ile hayat verebiliyor. Onunda hayatı Cha Yoo Jin ile karşılaşınca değişecek. yakışıklı piyaniste ilk gördüğü anda aşık olan Nae Il, tavırları, peşinden koşması, her saniye yanında bitmesi falan ilk başta izleyicilere abartı gelse de beni rahatsız etmedi. Ben izlerken eğlendi benim için önemli olan da bu.


Seol Nae Il karakteriyle Shim Eum Kyung çok fazla eleştiri almış. Oynadığı karakter konusunda abartıyla kaçıldığı düşünmüş bir çok kişi. Fakat ben böyle düşünmeyen kişilerden biriyim. Zira; birbirine zıt iki karakterin müzik sayesinde kendilerini bulmaları dışında yaşadıkları sevginin farklı boyutlarda ele alındığını düşünüyorum. İki karakter arasında ki aşk güncel dizilerde gördüğümüz aşklardan çok farklı. Birbirlerine hayran olan bir çift. Ona her şeyiyle aşık olan bu kız da, Kimseye yan gözle bakmayan, Yoo Jin'in evine izin istemeden girip yemek yiyen ona aşık olduğu kadar müziğine de aşık bir kız gördüm ben. Yoo Jin'in Kıza bakışları ve güldüğünde ortaya çıkan gamzeleri insanın içini eritecek seviyede. Victor Hugo'nun  bir sözü var " Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh kalbi bağlayamaz mı? " Yoo Jin'in hali tam da bu alıntıyla açıklanabilir. Kıza sırılsıklam, çocuklar gibi aşık oldu. Bir dediğini iki etmedi resmen.  Onun sayesinde bir çıkar olmaksızın başkalarına değer vermeyi, saygı duymayı, fedakarlık yapmayı öğrendi. En güzeli de herkesin önünde değil yan yana yürüyerek dostlarının yanında olmayı başardı. "Benim orkestram değil bu orkestrada beraberiz sözüyle" bunu kanıtladı.


Beni mutlu eden olay ikinci karakterlerin yerini bilmesiydi. Yani iyi olan kişiliklerine zarar gelmemesi oldu. Gerçi Yoo Jin'in eski sevgilisinin tavırları ara ara ortaya çıksa da o da bu iki insanın arasında giremeyeceğini anladı. O an annesine "Hani İtalya'ya yerleştiğimizde hiç bir dil bilmezken, çocukların oynadığı oyunlara bile katılmak için çabaladığım o an vardı ya işte yine zaman içindeyim" tarzında bir şeyler söylemişti. İki karakter için yapılacak en iyi benzetmeydi.

Nae Il'e aşık ikinci karakteri Lee Yoo Ho'yu Park Bo Gum canlandırdı. Joo Won ile ikinci yapımı.Ünlü çellist olan Lee Yoo Ho; Sol elinden dolayı çello çalmayı bırakmak zorunda kalacağından ısrarla ameliyat olmayı red eder. O da diğer başarılı öğrenciler gibi her insan rakibimdir mantığıyla büyümüştür. Neyse ki; o da bunu aşıyor. Yoo Jin ve Nae Il arasındaki bağı koparamayacağını anlayacaktır. Onun için ne kadar sancılı olursa olsun senarist onu kötü bir karaktere dönüştürmediği için sevindim. S orkestrasına şeflik yaptığı klasik müzikte şefliğiyle devleştiğini düşünüyorum.

Dizinin en sevdiğim karakteri Yoo Il Rak. Bu karakteri Go Gyung Pyo canlandırıyor. Daha önce Flower Boy Next Door dizisinde Park Shin Hye'nin kapı komşusu çicek çocuklardan birini canlandırmıştı. O dizide sevmiş olmama rağmen burada kendini daha fazla gösterdiğine inanıyorum. Kemal bölümü öğrencisidir. Yeni gelen maestro tarafından kurulan S Orkestrasının başkanıdır. Onun için dostluk çok önemli. Nea Il ve Yoo Jin ile kurduğu güzel dostluğa bir de Choi Min Hee (Min Do Hee) ve Ma Soo Min (Jang Se Hyun) eklenince tadında yenmedi. Orkestra başkanı olarak girdiği havalar Yoo Jin'de bile yoktu siz düşünün. O değilde Yoo Il Rak ile babasının arasında ki diyalog harikanın ötesindeydi. Güney Kore dizilerinden alıştığımız sert baba imajının dışına çıkılmış. Aksine küçük yaşta annesiz kalan çocuğuna hem anne hem baba olan Yoo Wang Sang'ın oğlunun bi dediğini iki etmemesi çok güzel düşünülmüş. Hele ilk aşkını bulan oğlunun sevgilisine kaynana edasıyla kıskanmasını gülerek izledim. İnce ve güzel ayrıntılardı.

 Hem orkestrasını hem kendini orkestra şefi olarak kanıtlayan Yoo Jin ve S Orkestrası


S orkestrası Fransz Stresemann tarafından kurulmuş artıklardan (okul yöneticilerinin oluşturduğu isim) oluşan grubun bir de büyük bir rakibi vardır, A orkestrası. Okulun köklü ailelerinin çocukları ve yeğenlerinden oluşan bu grubun öğrencileri bebek yaştab bu yana müzik eğitimi alan çocuklardır. İşte bu yüzden rakipler sağlam. Tabi orkestrada ön plana çıkan üç öğrenci vardı. Bu üç kişiden ikisinin ilk yapımı bunlardan biri Jung Si Won karakterini Bae Min Jung canlandırıyor. Bir diğeri ise; Goo Sun Jae karakteriyle 1995'li Lee Joo Hyung canlandırıyor. Ve bir çok dizide yüzünü gördüğümüz Lee Jae Yong karakterine 1991'li Joo Yoon Woo hayat veriyor. Daha önce Flower Boy Ramen Shop, Kpop The Ultimate Audition, Hotel King, The Heirs gibi dizilerde görebilirsiniz.

Franz Stersmann; ünlü orkestra şefi. Bu karakteri; Beak Yoon Sik canlandırıyor. Onun adına söylenecek çok şey var fakat yorumsuz bırakmayı tercih ediyorum. Sebebi onu izlerken çözmelisiniz..

Ben müzikleri seçilen her parçanın bölümünde ki ana duygu ile pekiştirilmesini çok sevdim sadece son vurucu parça Nae Il'in piyano da çaldığı beni pek heyecanlandırmadı. Oysa ki ilk bölümde seçilen parçalar muzzam keyif verdi. Klasik müzikten hoşnut olmayan insanları bile içine çekebilecek güçlükte olduğunu düşünüyorum. 
Joo Won'un sergilemiş olduğu oyunculuğa lafım yok. Orkestra şefliği yaptığı sahnelerde karşımda gerçek bir şef varmış hissi uyandırdı. Her oyuncunun tek tek harika işler çıkardığını düşünüyorum. Shin Eum Kyung'un rolünü yadırgamayın, izleyin. Senaristin vermek istediği mesaj farklıydı. Bunu'da 15. bölümde Yoo Jin çok güzel dile getirdi. 
"Gerçekten güzel mi yoksa güzel mi görünüyor gözüme"
Dizinin güzel olan yanlarından biri de klasikleşmiş "durun siz birlikte olamazsınız" sözünü kullanan anne-babaların olmayışıydı. Aksine Yoo Jin'in annesinin farklı bir tavrı vardı. Güzel ve hoştu.
Dizinin bir mangadan çekildiğini daha önce Japon dizi ve filmleri yer almakta. Bana kalırsa hepsi güzel. Orjinale sadık yapımları hep sevmişimdir.
İtiraf ediyorum ilk defa bir dizide ostlar ilgimi çekmedi. Klasik müziğe o kadar doydum ki dizi müziklerine ihtiyaç duymadım. Hatta bu dizinin ostu var mı diye düşünüp açıp baktığımı da itiraflarımın arasına ekleyiniz. Joo Won'un seslendirdiği "Innocente" ve Melody Day "Listen To My Heart" şarkılarını dinleminizi tavsiye ediyorum.