11 Haz 2017

Chicago Typewriter / Kore Dizisi



Bir tvN klasiği daha; Chicago Typewriter. Üzerine uzun uzun yazılar yazabileceğim dizi. O kadar derin hisler içindeyim ki yazacağım her kelime dizi için anlamsız kalacakmış gibi geliyor. Uzun süredir kalbime bu kadar derinden dokunan bir dizi olmamıştı. Dizinin senaristliğini The Moon Embracing The Sun ve Kill Me Heal Me dizilerinden hatırladığımız Jin Soo Wan yaparken yönetmen koltuğunda ise Emergency Couple dizisinden hatırladığımız Kim Cheol Kyu oturuyor.Dizi, 1930’lu yıllarda Japon sömürgesi altında yaşayan ve reenkarnasyon ile günümüzde tekrar dünyaya gelen yazarların etrafında dönmektedir. Günümüzde bu yazarlardan biri kitapları çok satan bir yazar, biri  gizemli bir hayalet yazar ve diğeri ise kitapları çok satan yazarın anti-fanı olarak yaşamaktadır.


Yoo Ah In; dizide Han Se Joo karakterini canlandırıyor. Daha önce Sungkyunkwan Scandal, Fashion King, Jang Ok Jung, Living by Love, Six Flying DragonsDescendants of the Sun (konuk oyuncu) dizilerinde izledim. Han Seo Joo kitapları çok satan bir yazar. Film yıldızlarını aratmayacak bir görünüme sahip olduğu için ona 'Edebiyat Dünyasının İdolü' denmektedir. Onun karakteri melankolik, hassas ve çekingen bir kişiliğe sahiptir ve huysuzun tekidir. Yoo Ah In, son yılların en başarılı aktörlerinden biri. Six Flying Dragons dizisiyle yakaladığı eşsiz başarının üzerine Chicago Typewriter sergilediği performans takdire şayandı.


Lim Soo Jung, dizide Jeon Seol karakterini canlandırıyor. Daha önce Sorry, I Love You dizisinde izlemiştim. Uzun yılar sonra onu bir yapımda izlediğim için mutluyum. Dizide Han Se-Joo’nun çok büyük bir fanı olan aynı zamanda fan kulübünün başkanıdır.O, bir veterinerlik bölümünü bitirmiş olmasına rağmen kendi işini yapmak yerine yarı zamanlı işlerde çalışmaktadır. Onun yapmaktan en çok keyif aldığı şey kitap okumaktır.



Go Kyung Pyo; dizide Yoo Jin Oh karakterini canlandırıyor. Daha önce Flower Boy Next Door, Naeil's CantabileWarm and CozyReply 1988, Jealousy Incarnate dizilerinde izledim. Hayalet yazarı olan Yoo Jin O karakteri hiç kuşkusuz dizinin en çok dikkat çeken karakteri oldu. Onun gizemi diziye müthş bir hava kattı diyebilirim. Go Kyung Pyo'nun Reply 1988 ile başlayan yükselişi hızla devam ediyor ve bu dizinin ardından başrolü kaptı. 

Yoo Ah In, ilk izlediğim yapımından bu diziye kadar her yapımını hiç kaçırmadan izlemeye çalıştım. Hepsi bir yana fakat Six Flying Dragon bir yanaydı. Bir tarihi dizide başarabilecek her şeyi başarmış bir aktör Yoo Ah In. Onu 1930/2017 yılları arasında geçişler olan bir yapımda izlemek aşırı keyif verdi. Tarihi dizilere çok yakışıyor olabilir fakat bir sonraki yapımı kesinlikle dönem dizisi olmalı. Müthiş bir performans sergiledi diyebilirim. Six Flying Dragon diziyle yükselttiği çıtasını bu diziyle uzaya çıkardı. Bir sonraki yapımıyla arşa çıkaracağını düşünüyorum. Go Kyung Po'ya gelecek olursam; Reply 1988 ile yükselişe geçtiği kariyerine Jealousy Incarnate iyi bir seçim yapmış olan oyuncu kesinlikle bu dizinin ardından kimse onu durduramaz artık. Öyle de oldu ilk başrolünü aldı. Yakışır. Söylemeden edemeyeceğim bir şey var ki; Geçmiş ve gelecek arasındaki bağlantının bu denli etkileyici olmasındaki en büyük etken; kesinlikle Yoo Jin Oh/Shin Yul karakterinin aktardığı güzel duygulardı. Lim Soo Young; Seol karkateriyle ilk bölümler rolüne oturmadığını düşünsem 1930'da ki Soo Hyun'un ile çok iyi iş çıkardı diyebilirim. Beni orada kendine bağladı. Oyuncular arasındaki etkileşimi en çok Yoo Ah In ve Go Kyung Po arasında hissettim. İkisinin birbiriyle olan uyumu takdire şayandı.

Senaryo, oyuncular, mekanlar, müzikler, karakterler çok başarılıydı. Teknik açıdan geçmişteki atmosfer renkler ve sinematografi günümüzdekinden daha başarılıydı.Oyunculuk konusunda üç başrol için övgü dışında söyleyeceğim bir şey yok ama ben daha çok Yoo Ah In için başladığı diziyi Go Kyung Pyo için devam ettim diyebilirim ve bundan sonra başrol oynayacak olmasına ayrı sevindim. Günümüz sahnelerinde de kütüphaneler harikaydı. Hemen gidip yüksek tavanlı ev, kütüphane ve kitaplar sipariş etme isteği veriyordu insana.

Diziyi 2 kısımda inceleyebiliriz..1930lar ve günümüz. 1930larda oyuncular rolüne çok iyi oturmuş.İlk hayatları üzerine bir dram çekilseymiş bile dizi kesinlikle başyapıt olabilirmiş. Dönem dizilerine bayılıyorum. Ülkemizde bir Hatırla Sevgili, Çemberimde Gül Oya hayranı olarak donem dizilerine ayrı bir ilgi duyuyorum. Hatta örgüt liderinin kim olduğunu ögrendiğim anda Kurşun Yarası dizisi de zaman zaman aklıma geldi. Dizi 1930'ları mükemmele resmetmiş. Dizinin en merhametlisi Hui Young, en sadığı So Hyeon, en pişmanı ise tabi ki Shin Yul dü. Se Joo olarak bile hala liderliğini koruyan Hui Young'u bir 20 bölüm daha izleyebilirdim. Çok güçlü, özgüvenli, güvenilir, sağlam bir profildi. So Hyeon ise mükemmeldi. Gerçekten diziyi baştan sona hayranlıkla izledim


Bu nasıl güzel bir dizayndır okunmak üzere birçok kitap içinde çifte aşk resmen. Kitap kurdu değilim ama kitap kurdu olan arkadaşlarım varsa eminim ağızlarının suyu akıyordur. Zira o evde bulunan kitaplar Seul Şehir kütüphanesinde bile yoktur. 


Bundan sonrası spolier içerir.

Senarist, Kill me Heal Me yazarı olunca böyle harika bir dizi ortaya çıkması çok normal.15.bölümün ardından 16. bölümü hemen izleyince hele o ilk mektup sahnesi beni bitirdi. Yul çok masum duruyor her ne kadar liderin ismini verse de ölümü de kendi kadar masum oldu. Birçok pişmanlığı vardı ve hepsini geri ödeyip öyle tekrar geri gitti. Dostlukları harikaydı hem geçmişte hem günümüzde üçü çok naif ve güzeldi.

Dizi o kadar fazla şey anlatıyor ki. Bir sürü ihtimali içinde barındırıyor. Bunlardan biri bence; genel anlamda yazarın yaratma sorununu, ilhamını yitirmesi, mesleki rekabet, kıskançlık, hatta 'aşırma' olgularını irdeleyerek, türlü güçlüklerle karşılaştıktan sonra kendini toparlaması ve bir noktada ilham perisinin geri gelmesi sonucu, yazarın yeniden yazım sürecine odaklanabilme mücadelesini işleyen bir yapımdı. Chicago Typewriter'i, yazarlar, kitaplar ve kitaplıklar için izledim. Başlardaki kopukluk ve dağınıklık, yazınsal duraksama dönemine girmiş bir yazarın duygu durumunu gözler önüne sermek amacıyla bilinçli olarak kurgulanmış gibi gözükse de, tüm Stephen King değinmelerinin ve 'Misery' parodisinin kurgu bütünlüğü içerisinde hangi amaca hizmet ettiğini doğrusu çözemedim. Tek açıklama senaristlerin Stephen King hayranlığı olabilir.Yazarın tasarladığı öyküyü reenkarnasyon temasıyla ilişkilendirmek, harmanlamak stilize bir biçim denemesi sadece. Böylelikle dizi ilginç bir temele oturmuş oldu. Yoksa gerçekte reenkarne olmuş insanlar ,hayalet yazar yok, bunların hepsi yazarın kafasındaki kurgu yani yazdığı öykü .Düz anlatımla verilse gayet yavan olurdu. Zaten son bölümde Yoo Jin Oh/Shin Yul gördüğü rüyadan söz etti, bu da bir ipucu olarak yorumlanabilir.  

Shin Yul giderken ki hissettiklerim Shin Se Gi giderken hissettiklerimle aynı oldu. Üzdün be Shin Yul. Son ana kadar Hui Young liderlik ruhundan asla ödün vermedi ve hayatını vatanının bağımsızlığına adadı. doğru kelimemi kullanıyorum bilmiyorum ama çok karizmatik bir şekilde oldu vedası da. Boğazım düğümlenerek izledim. Akıllara kazınan bir sahne oldu. Sonu mutlu bitseydi bu kadar etkilemezdi beni. Goblin de benim için öyleydi, Goblin değince aklıma yok olduğu sahne ve kızın hıçkırıkları geliyor. Hep öyledir ya zaten, hüzünlü hikayeler daha akılda kalıcıdır. Bu zamana kadar içinde tuttukları aşkı böyle hazin bir sonla resmetmeleri hele kızın gitme diye bağırması yok mu of orada ağlamayan net duygusuzdur ya sonra son nefesinde liderin özledim seni demesi. Harikaydı.






Keşke her ihanet eden bu kadar pişman olsa. Shin Yul çok ağlattın bizi nasıl bir dostluksa beklemiş yıllarca verdiği sözü yerine getirip başı dik döndü arkadaşlarının yanına. Dizinin baştan sona kadar dönemler arası geçişleri o kadar ustaycaydı ki insanın gözüne batan hiçbir şey yoktu. Aşk çok yoktu ama arkadaşlık dostluk vatan için verilen mücadele çok güzel aktarıldı. Sanki dün başladım bu gün bitirdim gibiydi. Dizi favorilerimden biri oldu. Mücadele dönemlerine ait çok fazla dizi yok hep saray hayatını izliyoruz böyle diziler olsa çok güzel olur. Yaşasın dönem dizileri!

Soo Hyun'un ölümünü basit bulan izleyiciler olmuş. Onu ölümü çok etkiledi. Ailesini kaybetti. Kısa sürse de Carpe Diem'de hem vatanı için savaştı hem aşkını buldu hem dostunu.İşkencelere maruz kaldı sonra birini kaybetti, diğerini yemini için öldürmek zorunda kaldı. En zor şeyleri yaşayan oydu. Ölümü de kalbi gibi su gibi oldu. Onca şey atlattıktan sonra "uykum geldi" deyip gitmesi, beni o kadar etkiledi ki. Oyuncular öyle kaliteli ve iyilerdi ki. Sanki tüm olanları ben yaşamışım gibi içim burkuldu. 

Dostlukları, aşkları ve en çokta özgürlük uğruna canları pahasına savaşmaları beni etkiledi. Tereddüt edenler varsa eğer etmesinler pişman olmayacaklar her ne kadar ilk bölümler beni fazla etkilemese de 1930'lu dönemler ve dizi biraz ilerledikten sonra iyi ki izliyorum dedim ve dizi bitince de iyi ki izlemişim dedim. Genelde dizilerde verilmek istenilen mesaj olmaz ama bu dizi de kesinlikle verilmek istenilen mesajlarla doluydu.  İkinci erkeğe mi yanarsın yoksa Birinci erkeği mi seversin bilemem ama bu dizi de ikisini de bize sevdirdiğin için sağol be senarist!. Dostluk - Aşk - Özgürlük - Mücadele hepsini bir arada tattık. Özgür olun. Herşeye herkese rağmen özgür. 

Dizinin müziklerine gelecek olursam; Bir ost var ki dizide izlerken canınız acıyor. Karakterlerle birlikte acı çekiyorsunuz.  SG (SG WANNABE) "Writing Our Stories" tek kelimeyle harikaydı. Yerin Baek"Blooming Memories" SALTNPAPER "Satellite" Boni Pueri "Time Walk" Boni Pueri  "Come With Me" Kevin Oh "Be My Light"  şarkıları en az dizinin konusu ve oyunculuklar kadar harikaydı. Dizide Soo Hyun'un seslendirdiği şarkının orjinali Park Dan Ma "Wind
Soo Hyun'un şarkıyı seslendirdiği sahneyi de buraya bırakıyorum.

Albümü dinlemek için; TIKLA 

Gerçekten kelimelerle ifade edilemeyecek kadar muhteşem bir dizi. Bazıları ilk bölümlerde sıkıldı, hatta bırakmış da olabilirler. Bazılarına hitap etmeme ihtimali de var. Fakat çok çabuk sıkılan, özellikle aynı şeylerin tekrar tekrar gösterildiği dizilere katlanamayan ben bu dizide hiçbir şeyi atlamadan, büyük bir istekle her anını izledim bitsin istemiyorum. Oyuncular müthiş, özellikle beyefendilerimizin ikisi de çok tatlı, çok yakışıklı, çok sempatik ve karizmatikler.  OST'ları desen beni benden aldı, sürekli dinliyorum. Geçmişle gelecek arasındaki bağlantılar harika. Sürekli kafalarda soru işareti bırakıyor ve teoriler üretip duruyorsunuz, ama ilk başta aklınıza gelen şeylerle çok alakasız şeylerin olduğunu, ama bu olanların daha mantıklı şeyler olduğunu, yani orijinal, güzel bir kurgusu olduğunu görüyorsunuz. Durum böyle olunca her bölümü heyecanla bekliyorsunuz. Şu an gerçekten güzelliğini tarif edecek kelimeleri bulamıyorum ve o yüzden bunlar dışında söyleyebileceğim tek şey: Hiç vakit kaybetmeden, kararsız kalmadan hemen başlayın.



Dizi için puanım; 10/10

2 Haz 2017

Tunnel / Kore Dizisi


Polisiye, aksiyon, suç türü dizilerin vazgeçilmez kanalı OCN'in Bad Guys dizisinden sonra en iyi dizilerinden biri Tunnel'in senaristliğini  Lee Eun Mi yaparken yönetmenliğini Shin Yong Whee, Nam Ki Hoon gerçekleştirdi. Senaristi takdir ediyorum. Müthiş bir iş ortaya koymuş. Dizinin konusu; 1986 yılında Park Gwang Ho, Umutsuzca bir katili yakalamaya çalışır, bu esnada bir tünelden geçerken zamanda yolculuk yapar ve kendini 2017 yılında bulur. Detektif Park katilin yine 30 yıl önce işlediği cinayetleri tekrarladığını görür. Bunun üzerine Dedektif Kim Sun Jae ve Adli psikoloji profesörü Shin Jae Yi ile birlikte katili yakalamaya çalışırlar.

Choi Jin Hyuk; dizide Park Kwang Ho karakterini canlandırıyor. Daha önce I Need Romance, Panda and HedgehogGu Family BookThe Heirs, Emergency CoupleFated To Love YouPride and Prejudice dizilerinde izledim. Park Kwang Ho dizide 1986 yılında yaşayan cinayet masasında görev yapan başarılı ve mükemmel bir dedektiftir. Agresif bir dedektif gibi görünüyor olsa da sıcak kalpli biridir. Cinayet zanlısını yakalayacakken bir tünelden geçer ve kendini 2017 yılında bulur. Zaman yolculuğu yapan Kwang Ho'yu canlandıran Choi Jin Hyuk, askerliğinden sonraki ilk yapımı olarak karşımıza çıktı. Açık konuşmak gerekirse onun ekranda görmeyi özlemişim. Choi Jin Hyuk romantik komedi dizilerinden ziyade aksiyon, polisiye türü dizilere ağırlık vermeli diye düşünüyorum. Zira oyunculuğuna bayıldım.

Yoon Hyun Min; dizide Kim Sun Jae karakterini canlandırıyor. Daha önce Cruel City, Inspiring Generation, Witch's Romance, Discovery of Love, Falling for Innocence dizilerinde izledim. Kim Sun Jae teğmen olarak görev almaktadır. 2017 yılına yolculuk yapan Kwan Ho'nun ortağı olarak görev yapmaktadır. Onun karakteri, zeki ve becerileri ile birinci sınıf elit bir dedektiftir. İhtiyaç dahili dışında konuşmayan bir dedektiftir. Yoon Hyun Min şu ana kadar kötü diyebileceğim yapımlarda oynamadı. Aksine kendisine fazlasıyla yakışan rollerin sahibi oldu. Beğendiğim aktörlerden biri olduğunu söylemeden geçemicem.
tunnel Lee Yoo-Young gif ile ilgili görsel sonucuLee Yoo Young; dizide Shin Jae Yi karakterini canlandırıyor. İzlediğim ilk yapımı. 2017 yılında bir öğretim görevlisi olan Shin Jae Yi, İngiltere’de doğup büyümüştür. Doktorası için seri katiller üzerine yazdığı bir tezden yüksek puan almıştır. Güney Kore’de öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Ayrıca polis ekibiyle beraber profilci olarak görev almaktadır. Lee Yoo Young karakterin için öyle bir dalmış gerçek bir suçlu profili çıkarma konusunda profesyonel birini izliyor gibiydi. 

Jo Hee Bong dizide Jeon Sung Sik karakterini canlandırıyor. Daha önce Good Doctor, My Love From the Star, 3 Days, My Lovely GirlThe Girl Who Sees SmellsSix Flying Dragons, Love in the Moonlight dizilerinde izledim. Jeon Sung Sik 2017 yılında Kwang Ho'nun yer aldığı ağır suçlar biriminin şefidir. Hee Boong; tarihi ve bu tür dedektif rolleri fazlasıyla yakışıyor. Senaristlerin gözünden kaçmadığı belli, çoğu rolü bu şekilde.

Kim Byung Chul; dizide Kwak Tae Hee karakterini canlandırıyor. Daha önce Descendants of the Sun, Love in the Moonlight, Goblin dizilerinde izledim. Tae Hee 2017 Ağır suçlar birimi dedektiflerinden biridir. Ekipten Song Min Ha ile ortaktır. Byung Chul'un tepkileri net çok güzel.



Kang Ki Young; dizide Song Min Na karakterini canlandırıyor. Daha önce  King of High School Life ConductOh My Ghost, Let's Fight Ghost, WWeightlifting Fairy Kim Bok-JooRomance Full of Life dizilerinde izledim. Song Min Na ekibin en küçüğüdür. Kwak Tae Hee ile ortaktır. Kang Ki Young son zamanlarda izlediğim dizilerde yer aldı. Bence bütün dizilerde yer alabilir. Onu izlemek aşırı keyif veriyor. Çok başarılı olmasını istiyorum.


Hyun Min'de dikkatimi çeken en büyük özelliklerden biri birlikte rol aldığı oyuncularla olan uyumu. Cruel City, Witch's Romance, Falling for Innocence  rol arkadaşlarıyla olan uyumları özellikle dikkatimi çekmişti. Tunnel dizisinde Choi Jin Hyuk olan uyumu da gözümden kaçmadı. Choi Jin Hyuk naif, eski usul polis rolüyle harikalar yarattı ama Teğmen rolündeki Yoon Hyun Min de ondan aşağı kalmıyor zaman zaman birbirlerinden rol bile çalıyordu. Ekip olarak uyumlarını çok beğendim. Hyun Min ve Shin Jae Yi arasındaki çekimi umarım bir tek ben fark etmemişimdir :)

Choi Jin Hyuk'un dizi boyunca Yeon Sook diye ağlamasını hiç unutmayacağım. Yeon Sook demişken bu rlde karşımıza Lee Shi A çıkıyor. Daha önce My Lovely GirlRemember, Signal (konuk oyuncu) dizilerinde izledim. Yeon Sook ve Kwnag Ho'nun aşkıda çok başka güzeldi


Kim Min Sang; dizide adli tıpta çalışan Prof. Mok Jin Woo karakterini canlandırıyor. Cruel City, Gap Dong,Something About 1% dizilerinde izledim.Sun Jae'nin en çok güvendiği adamlardan biridir:


Tunnel dizini bir başka güzel dizi olan Signal ile karşılaştırmışlar. Benzer yönleri var elbette. İkisi de başyapıt evet,  ikisinde de suç ve polisiye konuya sahip evet, ikisinde de 'zaman' olayı var evet ama bu kadar yani. Bunda polisimiz zaman yolculuğu yapıp geleceğe geliyor, Signal dizisinde ise telsiz aracılığıyla gelecekle bağlantı kuruyordu. Polisiye kısmındaki olaylarda bambaşka boyutta. Ben Signal'i de çok sevmiştim, üstelik o biraz sönük kalmıştı -reyting olarak-. İkisini kıyaslamak çok yanlış bence. İki dizinin de hakkını yemeyelim lütfen. Çünkü dizilerin çıkış noktaları aynı benzerlik olması çok normal. Mesela Gap Dong dizisini izleyenler bilir Signal gibi benzerlikler var. Ufak bi not düşmek isterim. Gap Dong'da Kore'de henüz çözülememiş gerçek seri cinayetlerden esinlenilmişti. Bu dizi de o vakadan esinlenmiş olabilir. Çünkü Güney Kore'de çok bilinen bir seri katil vakası sonuçta. Yanlış hatırlamıyorsam katil hala yakalanmadı. 2006'da zaman aşımına uğradığı halde ününden dolayı dava dosyası hala kapatılmamış. Esinlenlen film ve diziler de şu şekilde; 
-Memories of Murder (2003)
-Confession of Murder (2012)
-Gap Dong (2014)
-Signal (2016)
-Tunnel (2017)


Bundan sonrası spolier içerir.

Bizim hukukumuzda da geçerli olan zaman aşımı kavramı faili meçhul cinayetlerde 30 yıldır.B u süre içerisinde suçlu bulunamazsa dava düşer. Dr.Mok bu yüzden o kadar pervasızca davranıyordu çünkü 30 yıl önceki cinayetlerden sorumlu tutulmayacağını biliyordu. Böylelikle Kwang Ho'nun zaman yolculuğunun 30 yıl sonraya olması kesinlikle tesadüfi değildi. Senarist bu hukuk garabetine dikkat çekmek istemiş olabilir diye düşünüyorum.

Aslında fantastik yanı olan bir hikayeydi ama karakterler ve ilişkileri o kadar iyi anlatılmıştı ki seyirci olarak onlarla bağ kurmamı sağladı. Bu da izlediğimiz hikayeyi gerçekçi kıldı. Daha iyi kotarılabileceğini düşündüğüm bir iki yer dışında eleştirebileceğim bir mantık hatası olmayan nadir dizilerdendi. Ufak detayların atlanmaması, senaryonun açılan kollarının mutlaka bir şekilde bağlanması diğer takdir ettiğim yanı oldu. Senaryo kadar oyuncular da çok iyi iş çıkarttılar bence. Karakterlerin hayatlarındaki değişimleri çok iyi yansıttıklarını düşünüyorum. Heyecanlandıran, ağlatan, güldüren sahneleriyle çok güzel bir diziydi. Finalini de çok iyi bağladıklarını düşünüyorum. Kaç bölüm önce Profesör Shin'in evindeyken zil çalmıştı ve kapıyı açtıklarında kimse yoktu, o detayı bile unutmayıp bağladılar ya senarist resmen gönlüme taht kurdu. Ayrıca Genç Park Hwang Ho'nun nasıl kurbanın abisine kadar gittiği kısmına da cevap verdiler ve adının nasıl Park Kwang Ho oluşunu bu şekilde izlemek çok hoştu. Her karakter acılı bir geçmişe sahipti bu acıyı bir karakter üzerinden geleceğe taşımak ve çözmek çok zekiceydi. Bu açıdan da senaristi tebrik etmek istiyorum. 
Görevini yapmak, bir işi tamamlamak, başarmak günümüz koşullarında tamamen farklı algılanırken, polislik gibi bir işte kurbanların bir insan olduğunu, ailelerinin acı çektiğini unutmamak gerektiğini Kwang Ho'nun yaklaşımlarıyla çok güzel anlattılar. Geçmiş değerlerle, günümüz değerleri arasındaki farkı bir bakıma çoğu yerde işlediler aslında gözümüze sokmadan ve mesaj veriyoruz diye bağırmadan. Dizinin en sevdiğim yanlarından biri de buydu. Ucu açık bırakılsa da Kwang Ho'nun bir önceki geçmişe gidişinde katil doktorun anılarında değişiklik olduğunu bize göstermişlerdi. Bir de bu zamanda yolculuk olayları biraz karışık, geçmişteki değişikliklerle gelecek değişirse Kwang Ho 1987'de 2017'ye gittiğinde bambaşka bir 2017'ye gitmiş olacak. O yüzden senaristler katili gelecekte yakalamayı tercih ettiler ve de geçmişte sonlandırdılar diziyi. Park Kwang Ho ise geride bıraktıklarına geçmişte kavuştu yani her haliyle dizinin kendi naifliğine yakışan güzel bir son oldu. Yeon Ho her ne kadar gelecekte babasından ayrılmak istemese de geçmişte kavuştu ve geleceğin mutlu sonla şekilleneceği de açıkça belirtildi.Sun Jae ise çok daha mutlu bir çocukluk geçirip hayata daha az acıyla devam edecek belli ki. Ayrıca Yeon Ho'yla çocukluk aşkı olarak büyüyecekler 

Dizi son iki bölümde olayların tamamen birbirine bağlanması ve açığa kavuşması açısından çok başarılıydı. Davada ölen kişilerin yakınlarını ziyaret ettikleri sahne duygusallığı zirveye çıkardı. Kimi geçte olsa bulunduğu için teşekkür etti kimi keşke biraz daha erken gelseydiniz dedi kiminin yakını hastanede kiminin arkasından üzüleceği kimsesi kalmamış ne kadar acı nasıl verdiler o duyguyu helal olsun hem senariste hem oyunculara..


JK Kim Dong Uk "Circle Of Life" ben dizide dikkatimi çeken şarkılardan biri oldu. Zaman yolculuğu teması düşünüldüğünde, sağlam senaryosu,mükemmel oyunculukları ve bir noktadan sonra suçlunun kim olduğunu öğrenmemize karşın düşmeyen temposu, katilin 'anatomisini' didik didik etmesiyle ve kurban yakınlarının psikolojisine yer vermesiyle akıllarda kalacak olan Tunnel 2017'nin en iyi yapımlarından biriydi. Polisiye suç temalı diziler seviyorsanız kaçırmayın derim.

Dizi için puanım: 10/10

1 Haz 2017

Strong Woman Do Bong-Soon / Kore Dizisi


JTBC kanalının şu zamana kadar yayınlanan dizileri arasında reyting rekoru kıran dizisi Strong Woman Do Bong Soon. Dizinin senaristliğini My Love Eun Dong dizisinden hatırladığımız Baek Mi Kyung yaparken yönetmen koltuğunda ise  Lee Hyeong Min oturuyor. Dizi, olağanüstü güçlere sahip Do Bong Soon'un ile An Min Hyuk arasındaki macerayı anlatıyor. 

Park Bo Young; dizide Do Bong Soon karakterini canlandırıyor. Daha önce Oh My Ghost dizisi, A Werewolf Boy, Hot Young Bloods filmlerinde izledim. Nesillerdir anneden kızlarına geçen bir güç silsilesi vardır. Do Bong Soon'a annesinden geçen bu güç dikkat etmezse dokunduğu her şeyin kırılmasına sebep oluyor. Do Bong Soon'un en büyük hayali oyun tasarımcısı olmaktır. Park Bo Young ilk A Werewolf Boy filminde izlemiş hayran kalmıştım. Fakat onun Oh My Ghost dizisindeki karakteriyle gönlüme taht kurdu diyebilirim. Özellikle seçtiği yapımlar kaliteli ve güzel işler oluyor. Bu konuda onu fazlasıyla takdir ediyorum.


Park Hyung Sik; dizide An Min Hyuk karakterini canlandırıyor. Daha önce Nine: Nine Times Time TravelThe HeirsWhat Happens to My Family?High Society ve Hwarang dizilerinde izledim. Zengin bir ailenin varisi olmasına rağmen kendisi bir oyun şirketi kurarak onun başkanlığını yapmaktadır. Oturduğu koltuktan dolayı sayısız tehditler almaktadır. Bu sebeple kendine yakın koruma birini aramaktadır. Park Hyung Sik büyük yol kat etti. İlk dizilerinden buna canlandırdığı karaktere +1 şeyler katarak kendini geliştirdi. Bildiğim tek bir şey var, o da Park Hyung Sik'in kariyerine bal sürdü bu dizi. Efsane teklifler alacak, çok daha sağlam işlerle karşımıza çıkacaktır. Malum ajansı da değişti, daha iyi oldu + kanallar, direktörler herkes adamın oyunculuğu konusunda iyice tatmin oldu. 

Ji Soo; dizide In Gook Doo karakterini canlandırıyor. Daha önce Angry MomCheer Up!Page TurnerDoctorsMoon Lovers: Scarlet Heart RyeoWeightlifting Fairy Kim Bok-Joo dizilerinde izledim. Gook Doo, Bong Soon ve Bong Yi'nin çocukluk arkadaşıdır. Aynı zamanda ağır suçlar biriminde polis olarak görev yapmaktadır. Tam bir görev adamıdır. Ji Soo, hemen hemen izlediğim bütün dizilerde yer alıyordu. Onun yılıydı diyebilirim. İlk Angry Mom dizisinde izlediğimde böyle olacağını o günlerden tahmin etmiştim. Yüzü ekrana yakışıyor. Çok başarılı olacağı aşikar.



Park Hyung Sik ve Ji Soo'yu seviyor olmama rağmen diziye başlama nedeni kesinlikle Park Bo Young. Çok fazla yapımını izlememiş olmama rağmen izlediğim yapımlarıyla beni kendine hayran bırakmayı başardı. Oh My Ghost dizisindeki müthiş oyunculuğuyla beni benden almış Park Bo Young,  Bong Soon karakteriyle hakkını verdi mi? Tabi ki!  Park Hyung Sik, High Society ve Hwarang dizilerindeki karizmasına karizma katarak Min Min olarak karşımıza çıktı.  Üstelik oyunculuğunu da geliştirmekle kalmamış nirvanaya çıkarmış!
İnkar edilemez bir gerçek var ki Park Hyung Sik ve Park Bo Young'un uyumuydu. Dizi ileriye götüren kesinlikle senaryosundan ziyade ikisinin arasındaki çekim oldu. Hyung Sik, hiç kuşkusuz rol arkadaşlarıyla uyum içinde oluyor fakat Park Bo Young ile olan çok başkaydı. Diziyi izleyenler beni çok iyi anlayacaklar. 



Min Min'in şaşkın hallerini dizinin her bölümünde bir kez göreceğinize garanti verebilirim. İnsanın ağzına burnuna vurası geliyor. 

Ji Soo'ya polis rolü fazlasıyla yakışmıştı. Gook Doo karakteriyle bütünleşmiş bir Ji Soo vardı. Bir sonraki projesinde onu bu tür rollerde görmeyi tercih ediyorum. Onun rolüyle uyumunu çok beğendim. Ji Soo'nun Park Bo Young ile uyumundan daha çok Park Hyung Sik ile uyumunu çok sevdim. Birbirlerinden haz etmeyen ama bir amaç uğruna hiçbir şeyi düşünmeyen iki insan. Onların birbirleriyle olan uyumsuzluğu hiç kuşkusuz dizinin en komik sahnelerini barındırıyordu.

                                    İtiraf etmeliyim ki bu ikisini aynı karede daha çok görmek isterdim.



An Woo Yeon, dizide Do Bong Soon'un ikizi Do Bong Ki karakterini canlandırıyor. Daha önce Bubblegum ve Jealousy Incarnate dizilerinde izledim. Şu sıralar Circle isimli dizide yer alıyor. Do Bong Ki gücünün aksine kendi halinde bir doktordur. Do Bong Soon'un en büyük destekçilerinden biridir. An Woo Yeon geleceği parlak oyuncular kervanında emin adımlarla ilerliyor. 



"SÜPER KAHRAMAN OLARAK DOĞUP KAHRAMAN OLMAKTAN SAKINAN BİR KIZ." Yani kahramanın kadın karakter olmasına o kadar sevindim ki. Feminist damarlarım kabardı. Hikaye içindeki kadına şiddet mesajları da bir o kadar duygulandırdı.Finali de enfesti.

Eleştirilecek çok yer var ama romantik komedi olarak izlenen diziler arasında en iyilerinden biri diyebilirim. Romantiklikten daha çok insanı cidden güldürüyor. Özellikle Min Hyuk gibi bir karakter, nasıl desem bakışları konuşuyor adamın. Gook Doo'ya üzülsem de bir miktar saçma bir nedenle duygularını açıklamadığını düşünüyorum. Cidden orayı da biraz saçmalamışlar. Bir diğer konu Bong Ki ve Gong Doo'nun eski sevgilisi... Madem ikisini ayıracaklardıysa neden boşuna böyle bir şey yaptılar. Yani bende sandım kız gerçek aşkını buldu, en azından mutlu olur diye ama onuda mahvettiler. Senarist yan hikayeleri başta ciddiye alıp alıp sonra öylesine boşluk doldurmak için sallayarak yazdı sanki. Ji Soo'nun sevgilisi,şirket varisliği, mahallenin bitirim liselileri, mafya.. Senaristin başrol üçlünün duygu evrilmesine zaman ayırması çok yerindeydi. Bong Soon'un direkt süpermen kesilmemesi en başta da. Böyle bir gücün sorumluluk ve belayla geleceği kızımıza iyi anlatıldı o da iyi anladı. Min Min de kahramanın yanına Lois Lane'den daha iyi oldu. Min Min köstek değil desteğin alasıydı.

Diziyi alıp götüren Pak Hyung Sik ve Park Bo Young'un performansı olabilir. Bununla birlikte diziye hava ve neşe katan Kim Won Hae'yi unutmamak lazım. Birbirinden farklı iki rolle karşımıza çıktı. Bunladan ilki mafya üyesi olan Kim Gwang Bok. Bir diğeri ise oyun tasarımcısı Oh Dol Byung. Birbirine zıt iki ayrı karakter. Oh Dol Byung olarak gösterdiği performans, ağzındaki sakızı çıkarma şekillerine varana kadar ince detay çalışılmış bir karakter. Kim Won Hae müthiç bir oyunculuk sergiledi diyebilirim .

Dizinin müzikleride en çok hoşuma giden taraf oldu. Dizinin başrol oyuncusu Park Hyung Sik sesinde "Because of You" A Pink grubun güzel sesi Jung Eun Ji "You Are My Garden" Kim Chung Ha (I.O.I) "Pit A Pat " MAMAMOO "Double Trouble Couple" SURAN "Heartbeat" Standing Egg "How Would It Be" Vromance&Obroject "Am I In Love" EVERY SINGLE DAY "SUPER POWER GIRL" şarkıları benim dikkatimi çeken şarkılar oldu. Benim favori şarkım Jun Eun Ji'nin söylediği şarkı diyebilirim.

Albümü dinlemek için; TIKLA

Senaryo ilk bölümler tadında olsa da sonlara doğru eksiklikleri vardı tabi. Bununla birlikte ne sıktı ne de baydı. Sıkılmadan, atlamadan, fenalık geçirmeden, tek oturuşta izleyip sürekli kahkahalara boğulacağınız yer yer ağlayacağınız bir dizi. Ben izlerken keyif aldım. Umarım sizde beğenirsiniz.

Dizi için puanım; 7,5/10

5 Nis 2017

Quenn of Ring / Kore Dizisi


Naver&MBC işbirliği ile ortaya çıktı. Üç renk fantastik serisinin ilki olan altın rengi Queen of Ring dizisini kaleme alan senarist Kim A Jung, yönetmen koltuğunda ise One More Happy Ending  dizisinden hatırlayacağımız Kwon Sung Chan oturuyor. Dizi çirkin bir kız olduğunu düşünen Mo Nan Hee aile sırrına sahip büyülü bir yüzüğü takmasıyla gelişen olayları konu alıyor. 6 bölümden oluşan bu mini dizinin her bölümü 30 dakikadan oluşuyor.

Kim Seul Gi; dizide Mo Nan Hee karakterlerini canlandırıyor. Daha önce Flower Boy Next DoorReply 1994,  Surplus Princess, Discovery of Love, Kill Me, Heal Me(konuk),Oh My Ghost , The Legend of the Blue Sea(konuk)Weightlifting Fairy Kim Bok-Joo(konuk)Splash Splash Love  dizilerinde izledim. Seul Gi çok farklı bir oyuncu. Canlandırdığı her karakterin hakkını veriyor. Bir de kendine hayran bırakıyor. Oyunculuğuna, samimiyetine, her şeyine bayılıyorum. Umarım mini değilde uzun metrajlı dizilerin başrolü olarak izleyebiliriz. Ahn Hyo Seop; dizide Park Se Gun karakterini canlandırıyor. Daha önce One More Happy EndingEntertainer dizilerinde izledim. Günden güne oyunculuğunu geliştiriyor. Ahn Hyo Seop'un önü çok açık. İleride iyi dizilerin başrollerin de göreceğimize eminim. Lee Tae Sun dizide Byun Tae Hyun karakterini canlandırıyor. Daha önce Entertainer izledim. Yoon So Hee dizide Kang Mi Joo karakterini canlandırıyor. Daha önce Let's Eat, Marriage Not Dating, My Love Eun Dong dizilerinde izledim. Bu iki karakter Mo Nan Hee'nin yakın arkadaşlarıdır.  

Çok güzel bir konuya parmak basmış senarist. Tam da düşündüğüm gibi dış güzelliğe önem veren gençlere anlamlı bir mesaj vermek istemiş. Herkes çok güzel olmaya bilir ama siz güzel baktığınız süreçte karşınızdaki güzeldir Dış görünüşe aldanmamalı. Aşk, sevgi, değer, anlayış, güven, saygı çok önemlidir. Olgunlaştıkça aslında insanların aşık olduğu şeyin kalpleri olduğunun farkına varıyorsunuz..Evet kız çokta güzel değildi(sözde) belki ama aşık olduğu yer görünüşü değil kalbiydi..Kızın çocukluk arkadaşı  TaeHyun onu kendi haliyle sevmişken Park Se Gun ise ilk başta görünüşüyle sevdi. Bu adil değil üzüldüm ama onun da cesur olması gerekirdi.  Bir başka ayrıntıda kızın annesinin ve babasının hikayesinin çözülüşü daha sempatik geldi. Hiç yüzüğün etkisi olmadan evlenmişler. Bunu da dizide açıklamış olmaları güzel ayrıntıydı.Oyunculuklar da güzeldi,müzikler olsun, çekimler alanları olsun iyiydi. Serinin 3. mini dizisiydi. Sevimli bir mini dizi izlemek isteyenler için ideal bir 3 saat.

Dizi için puanım; 8,5/10

Serinin diğer dizileri;
Beyaz renk  : The Universe's Star
Yeşil renk    : Romance Full of Life

4 Nis 2017

Marriage Contract / Kore Dizisi


MBC bu sene güzel dizilere imza attı. Marriage Contract onlardan biri. Başrollerini Uee ve Lee Seo Jin'in paylaştığı dramanın senaryosunu Jung Yoo Gyung kaleme alırken, Kim Jin Min yönetmen koltuğunda oturuyor. Yönetmeni Pride and Prejudice dizisinden hatırlayabilirsiniz. Dizinin konusu kısaca şu şekilde; Bir kadının kocası bir kaza sırasında kaybetmiştir. Kızını tek başına büyüten anne, beyninde tümör olduğunu öğrendikten sonra kızına vasi bulmak için kalan zamanında bir adamla evlilik anlaşması imzalar. Dizinin türü; drama ve16 bölümden oluşuyor. Konu klasik fakat işlenişi ve izleyicilere yansıttığı duygular harika. 
UEE; dizide Kang Hye Soo karakterini canlandırıyor. Daha önce You're Beautiful, Golden RainbowHigh Society dizilerinde izledim. Kang Hye Soo; eşini trafik kazasında kaybetmiş kızını tek başına büyütmek zorunda kalmış genç bir anne. Bir gün beyninde bir tümör olduğunu öğrenir. Daha sonra Han Ji Hoon ile tanışır. Kızı ve kendisi için en doğru kararı vermek adına çabalar. UEE ilk Golden Rainbow dizisinde izledim. O dizideki oyunculuk ortalama düzeyde olmasına rağmen dram olan sahnelerde başarılı olduğunu düşünüyorum. Şiir gibi canlandırdı karakterini. Çocuğu için endişelenen anne karakterini dibine kadar hissettirdi. Kendi gibi oyunculuğunu da olgunlaştırdı.
Lee Seo Jin, dizide Han Ji Hoon karakterini canlandırıyor. Daha önce Wonderful Days dizisinde izledim. Han Ji Hoon, varlıklı bir ailenin başarılı ikinci oğludur. Gününü gün eden bir adamken bir gün annesinin rahatsızlandığını öğrenir. Onun için çareler ararken, onun işlettiği restaurantta yardımcı şef olan Kang Hye Soo ile tanışır.  Genç anne olan bu kadının hayatına girmesiyle Han Ji Hoon'da değişmeye başlar. Lee Seo Jin'e bu diziyi izlerken hayran kalmamak elde değil. Kalbi taş tutmuş bir adamken bir anda merhametli bir adama dönüşünü inanılmaz bir şekilde canlandırdı. Hele o gamzeleri yok mu, efsaneydi. 
Shin Rin Ah; dizide Cha Eun Sung karakterini canlandırdı. Daha önce The Legend of the Blue SeaMy Love Eun Dong ve Endless Love dizilerinde izledim. Cha Eun Sung, Kang Hye Soo'nun kızıdır. Han Ji Hoon'un kalbini yumuşatacak olan kesinlikle Cha Eun Sung'un sevimli tavırlarıydı. Shin Rin Ah, geleceği parlak çocuk oyuncu olarak emin adımlarla ilerliyor.O nasıl bir sevimliliktir taşı bile yumuşatır bu kız. Süper oynadı. Büyükleri bırak sırf bu küçük kızın oyunculuğunu izlemek için bu dizi izlenebilir. Çocuk da ne yetenek var, çok doğal ve abartmadan sevimli tavırları.. 

Uee ve Lee Seo Jin arasındaki yaş farkını düşünecek olursak uyumsuz iki çift gibi görünme olasılıkları çok yüksekti. Hatta her ikisinden de böyle bir performans beklemiyordum. Aralarındaki uyuma bayıldım. Bu tür dizilerde samimi duyguları hissettirmek çok zor. Fakat Uee ve Lee Seo Jin dibine kadar yaşattı. Uee'nin bir önceki dizisi High Society'de ne ağladığı sahneler bu kadar ağırdı, ne de güldüğü sahnelerde aynı zamanda hüznü hissettirmeye çalışması gereken anlar vardı. Ama bu dizideki rolü gerçekten de zordu ve layıkıyla yerine getirmiş kendisini ayakta alkışlıyorum. Bazı arkadaşlar zaten eski dizilerde de iyi olduğunu söyleyebilir. Bende aksini söylemiyorum, bir kaç duygu hariç, sadece oyunculuğunu donuk buluyordum. Bu dizideki oyunculuğuna şapka çıkartıyorum. Mükemmeldi. Gerek anne rolü gerek hasta rolü gerek çaresizliği her şeyi her duyguyu bana geçirdi önemli olanda benim için buydu. Ben bir de Shin Rin Ah ve Lee Seo Jin dizinin hiç şüphesiz en uyumlu karakterleriydi. İzleyenler yada izleyecek onlar eminim benimle aynı fikirde olacaklar.
Han Ji Hoon'un bu tavırlarını izlerken hem üzüldüm hem eğlendim. 
Koca adam ne hallere girdi :)

Bundan sonrası spolier içerir.


Klişeler var ama hep farklı işleniyor.Normalde dizilerde metreslerin oğlu ezilir, baba onları sevmez. Burada metresin oğlu seviliyor hatta el üstünde tutuluyor. O da ezik davranır sürekli. Fakat iki iki dört tadında herkese çatır çatır neyse onu söylüyor. Mesela annesi için ciğer bulmaya çalıştı ama ağzına geleni de saydı normalde bu şekilde işlenmiyor böyle olunca gerçekliğini kaybediyor dizilerde ama bu dizide normal bir durum gibi herkes her şeyi dillendiriyor. Senarist, kesinlikle hayatın içinden, gerçekçi ve tabi maalesef trajik bir konu ele almış. Kadının ilk başlarda kimsesiz olması, borcunun olması, para için ciğerini satmayı kabul etmesi, ölümcül hastalığından kimseye bahsetmemesi, gururlu ve dik duruşu ve başına gelenler kesinlikle gerçek hayatın içinden yaşanmış veya yaşanabilecek gerçekçi olaylar. Şüphesiz bu diziyi izleyen herkes çok üzüldü ama başına benzeri şeyler gelenlerin izlerken hissettiklerini sadece başına gelenler tahmin edebilir. 

Finali içinde iki kelam edelim. Ucu açık bitirilen yapımları bende sevmiyorum ama bu dizininin sonunun böyle bitmesi daha iyiydi.Kadın ölümcül bir hastalığa yakalanmıştı, iyileşme şansı da çok azdı artı tedaviye başlamakta geçikmişti. Hastalığının seyrinin kötüye gitmesinin tedavide gecikmesi de etkiledi.Sonunda ölmüş göstermediler, seyirci onları nasıl istiyorsa(mutlu da)öyle hayal edebilsin diye. Son anlarında aşkı, çocuğu, onu seven dostları ,yakınlarıyla mutluluk içinde hayatın acı ve gerçek yüzü ölümü gencecik yaşında yavaş yavaş karşıladı.

Adamın  söyledikleri zaten açık uçlu da bitse kötü sonu bu kadar anlatamazdı. Elde zaten geriye bir şey kalmıyor. Geçirdiğiniz son dakikalar. Sadece bu kadar...
''Eğer biri hayatımda ki en mutlu anı sorarsa cevap her zaman aynıdır şimdi, burada, bu an..Birlikte ne kadar zamanımız var bilmiyorum belki bir yıl, belki de bir ay, belki yarında olabilir ama pişmanlık duyarak yaşamayacağız bu yüzden şimdi yapabileceğim tek şey seni seviyorum Hye Soo bir dakika bir saniye bile durmadan SENİ SEVİYORUM "

Finaldeki kelimelerin oluşturduğu cümlelerden fazlasıydı bir adamın bu denli çok ve hiç bir karşılık beklemeden sevmesi.. Sonunu bildiği ama yürümekten çekinmediği kısa ya da uzun bir yol.. geleceğimizi görür müyüz? bir dakika sonramızı bile bilemezken yaşamaktan vazgeçer miyiz? sevdiğimiz insanları bir dakika sonra göremeyeceğimizi bilsek ellerini tutmaktan vazgeçer miyiz peki? Hiç sanmıyorum. Anı yaşamaktan vazgeçmeyelim.O yüzden anı yaşayıp hayatımızda ne küslükler kalsın ne de bu zamana kadar söylemek istediğimiz sevgi sözcükleri. İçimizde kalan sözcüklerin ne denli acıttığını ve her defasında hiç kapanmayacak bir yara gibi kanadığını da bilmeliyiz, o yüzden geç kalmayalım hiç bir şeye.

Jung Dong Ha "To You Again" Jisoo "Hold On" benim dikkatimi çeken iki şarkısı oldu. Albümü alttaki linkten dinleyebilirsiniz.

Albümü dinlemek için; TIKLA

İzlemek için ertelediğim diziler arasındaydı. Açıkçası aralarındaki yaş farkından dolayı tereddütlüyüm. Ama o nasıl bir oyunculuktu.. Adam duygularını gözleriyle de çok güzel ifade etti. Böyle adamlar var mı cidden diye sorgulamaya başladım. Konusu belki klasik ama gerçekten çok iyi bir dramdı. Sonunu tabi ki sevdim. Aklımda çok farklı finaller vardı ama böylesi daha iyi. Çocuğundan, annesine, babasına hepsinin oyunculuğu güzeldi. Çift de uyumluydu. İzlemek isteyen herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Tek bir bölümde bile sıkılmadan izledim. Umarım sizde beğenirsiniz.

Dizi için puanım; 19/10

3 Nis 2017

Romance Full of Life / Kore Dizisi



Naver&MBC işbirliği ile ortaya çıktı. Üç renk fantastik serisinin ilki olan yeşil renk  Romance Full of Life mini dizinin senaristleri Hwarang dizisinden tanıdığımız Park Eun-Young ayrıca Park Hee-Kwon'dur. 4 yıldır polislik sınavına çalışan So In Sung, 8 kere sınavı kaybetmesine rağmen hala pozitif bir kişiliğe sahiptir. Daha sonra yüksek bir maaş verilen yarı zamanlı iş olan “Deney” adlı bir yerde çalışmaya katılmaktadır. Bu süreçte ayrıldığı kız arkadaşına kendini ispatlama çabasını konu alıyor.

So In Sung karakterini Yoon Si Yoon canlandırıyor. Daha önce Me Too, Flower!Flower Boy Next Door, The Prime Minister and IMirror of the Witch dizilerinde izledim. Yoon Si Yoon ciddi rollerin adamı değil. Kesinlikle romantik-komedi dizilerinde yer almalı diye düşünüyorum. So In Sung'un kız arkadaşı rolünde Wang So Ra karakterini Joo So Hyang canlandırıyor. Daha önce Who Are You: School 2015 ve Weightlifting Fairy Kim Bok-Joo dizilerinde izledim. Şu role kadar canlandırdığı roller kötü karakterler oldu. Buradaki dizide iyi bir karakterde izledim. Bana kalırsa kötü karakterleri daha iyi canlandırdığı düşüncesindeyim. So In Sung'un en yakın arkadaşı Jo Ji Seob karakterini Kang Ki Young canlandırıyor. Her zamanki gibi fırlama bir karakterle karşımızda. Kang Ki Young son zamanlarda her dramada yer alıyor. Daha önce King of High School Life ConductOh My Ghost, Let's Fight Ghost, WWeightlifting Fairy Kim Bok-Joo dizilerinde izledim. Onu izlemek keyif veriyor.

Dizi ne çok iyi ne de kötü bir diziydi. Mesaj verilerek bir senaryo ortaya çıkarmışlar. Finali beğenmeyenler olmuş ama son derece anlaşılır ve yerindeydi. Bence Yoon Si Yoon'unun oyunculuğuyla ayakta kalan ortalama bir dizi olmuş diyebilirim. Deneyde kullanılan ilaç kendini ne kadar harika bir şeymiş gibi gösterse de onu ele geçirdi. Kendisine muhtaç hale getirerek onsuz bir hiçmiş gibi hissettirdi Un Sung'a. Dizide onun bu değişimini izlerken ne kadar güzel, harika desek de aslında kız söyleyene kadar farkındaydık. In Sung o halinin aslında o olmadığını, her insan başarılı, çekici, etkileyici, isteklerine kavuşabilen olmak ister. Bunun içinde ne kadar sinir bozucu olsa da çok çabalamak gerekir. Bunların sonucunda kazanmakta var kaybetmekte. Önemli olan gösterilen çaba. İnsanı insan yapan ortaya koyduğu çabadır. İlaç da o çabayı ortadan kaldırıp bir de üstüne istenilenden fazlasını veriyor. Bedelsiz güç elde edilmiş oluyor. Kızla olan o duygusal konuşmaları durumu kolaylaştırıyor. Dizide hep çocuk üzerinden konu işlenmiş olsa da, kız da bu zamana dek çocuk sayesinde dayanmış sınav sürecine. İzleyecek dizi olmadığında çerezlik izlenecek bir dizi. 

Dizi için puanım; 5/10 (Mini dramalar arasında)

Beyaz renk: The Universe's Star