21 Oca 2015

It's Ok, That's Love / Kore Dizisi


2014'ün izlediğim en iyi yapımlarından biriyle daha karşınızdayım. Güney Kore dramaları arasında ilk psikiyatrist dizisi olan It's Ok That's Love uzun yıllar türünün en iyisi olarak kdrama sektöründe yer alacak diye düşünüyorum. Dizi yayınlandığı dönemde bir çok kişi tarafından gerek oyuncuları gerek konusu gerek müzikleriyle sevilip, sayıldı.. Dizinin konusundan oyunculardan bahsederek bahsetmek istiyorum.

Gong Hyo Jin; Ji Hea Soo karakterini canlandırıyor. Daha önce Pasta dizisiyle tanıyıp, Master Sun dizisinde ki karakteriyle sevmiş ve It's Ok That's Love dizisiyle gönlüme taht kurmuştur. En sevdiğim aktirstlerden biri. Girdiği her karakterin hakkını sonuna kadar veriyor. Bu sebeple tarzını seviyorum. It's Ok, This is Love dizisinde Hae Soo; üniversite hastahanesinin psikiyatr kliniğinde uzman doktor olarak görev yapmakta. Küçük yaştayken ablasıyla birlikte, annesini başka bir adamla yakalaması sonucunda birlikte olduğu erkekler konusunda "yakınlaşamama" sendromuna girmiştir. Çocukluğunda yaşadığı bu olay sonucu tramva yaşayan Hae Soo doktor olmasına rağmen kendisini tedavi edemez. "Kelin ilacı olsa" misali..
Zo In Sung; Jang Jae Yeol karakterini canlandırıyor. That Winter, The Wind Blows dizisinde ilk kez izledim. O diziyi izlediğimde ve yazdığımda dile getirdiğim gibi "bir erkeğe ağlamak bu kadar yakışır". Bu sözümün hala arkasındayım. Sadece iki dizisini izlemiş olmama rağmen gözümde ki en iyi aktörlerden biri. Önceleri aşk romanı yazan sonrasında polisiye/gerilim türünde roman yazmaya devam eden ünlü bir yazardır. Hobi olsun diye djllik yapmaktadır. Kendine has sırları vardır. Fakat bu sırlar hakkında bilgi vermeyeceğim zira verdiğim takdirde izlediğinizde bir anlamı olmayacaktır. Jae Yeol ve Hae Soo'nun yollarının kesişme noktası ikisinin aynı programa katılmış olmalarıdır. Bu programda psikolojik tramvalar hakkında fikir ayrılığına düşerler. Fakat, çapkın yazar boş durur mu? Psikiyatrist Hae Soo'ya yanaşmak için elinden gelenin fazlasını yapacaktır. Hae Soo, Soo Kwang ve Dong Min ile kendini aynı evde yaşıyor bulacak. Aslında hikayenin komik bölümleriydi. Bu iki oyuncunun performansı ise kendine hayran bıraktıracak kadar iyilerdi. 
Usta oyuncu Sung Dong II; Jo Dong Min karakterini canlandırıyor. Bu jenerasyon aktörler arasında en sevdiğim. İzlediğim her yapımında farklı rollerle insanı hayretler içinde bırakıyor. My Girl Friend is Gumiho, IRIS 2,  Reply 1997, Reply 1994, Gap Dong ve daha niceleri. It's Ok, That's Love dizisinde ki oyunculuğuyla kendini bir kez daha sevdirdi. Hae Soo ve Park Soo Kwang ile aynı evi paylaşıyor.Ünivertsite hastanesinin Psikiyatri Kliniğinin en başarılı doktorlarından. Çözmediği vak'a yok. İlgisini en çok çeken olay ise; Jang Jae Yeol'un abisi Jang Jae Bom olduğunu düşünüyorum. 
Lee Kwang Soo; Park Soo Kwang karakterini canladırıyor. İzlediğim tek dizisi Nice Guy. Fakat daimi izleyicisi olduğum Running Man'in Asya Prensini yakından takip ediyorum. Soo Kwang rolüne gelecek olursak; dizide Hae Soo'nun ev arkadaşıdır. Evin en küçük olmasının yanı sıra Troutte sendromuna sahip, ailesi tarafından reddedilmiş biridir. Nedir bu troutte sendromu? diye soracak olursanız. Anlatayım; tekrar tekrar meydana gelen istemsiz, hızlı, ani hareketler veya sesler içeren tiklerle karakterize edilen nörolojik veya nörokimyasal kalıtsal bir rahatsızlıktır.  Troutte sendormu daha çok müstehcen veya küfürlü sözlerin uygun olmayan ortamlarda söylenmesi ile karakterize edilen nadir ve garip bir sendromdur. Kwang Soo ise bu sendroma dair mimiklerini oldukça iyi kullanmakla birlikte harika bir oyunculuk sergiledi.

Bir dizinin kadrosu ne kadar güzel olursa olsun birbirleriyle olan uyumunu izleyenlere yansıtmıyorsa o iş çok fazla başarı sağlayamaz. It's Ok, That's Love dizisinin başarısının altında yatan en büyük pay, oyuncuların birbirleriyle olan uyumu sonrasında senaryo, müzik geliyor diye düşünüyorum. 
Dizi boyunca güleceğiniz bu tarz bir çok sahneyle karşılaşacaksınız.
Jae Yeol ve Kang Woo arasında ki iletişimi iki oyuncu o kadar iyi yansıttı ki; dizinin kopma noktalarından ilkiydi..
EXO'nun güçlü solisti D.O; dizide Han Kang Woo karakterini canlandırıyor. D.O'nun gerçek anlamda oynadığı ilk dizi. Aslında daha önce To The Beautiful You dizisinde sınıfta yer alan sahnelerin bir çoğunda repliği olmadan görünüyor. Bu sebeple gerçek anlamda ilk dizisi olduğunu dile getirdim. İlk oyunculuğu olmasına rağmen bir çok idole nazaran harika oyunculuk sergiledi. Müzik piyasası dışında oyunculukta da varım dedi. Kang Woo lise öğrencisidir. Tek hayali yazar olur annesini, babasının elinden kurtarmaktır. Bu yüzden kendine rol model seçtiği Jae Yeol'un peşini asla bırakmaz. 

 Güney Kore dizilerini ele alırsak bu türde çekilen ilk yapım. Gerçi tam emin değilim. Senaryonun çok iyi olduğunu düşünsem de ufak tefek mantık hataları da yok değildi. Fakat çok göze batmadı.Dizinin ilk yarısı olaylar ve olayların sıralanışı hızlı bir şekilde ilerlerken dizinin son yarısından sonra olaylar sadece tek bir konu üzerinde işlenmeye başlandı. Benim için her iki tarafta etkileyiciydi. İlk bölümler yazar ve psikiyatrist kızımız arasında ki aşk ve kızın yaşadığı tramvanın çözümlenmesi etkileyiciydi. Fakat beni en çok etkileyen olay dizinin ikinci yarısı oldu. Buradan sonrasını izlemeyen arkadaşları okumasa daha iyi olur. Hae Yoo'nun Jang Yeol'ün şizofren olduğunu öğrendiği ve hastane süreci tam bir dram tadındaydı. In Sung ve D.O'nun vedalaşma sahnesi oldukça trajikti. İkisine hayran kaldım.
Dizinin afişleri çok güzel. Yazımın başında paylaştığım afiş aslında bir çok şeyi anlatıyor. İlk başlarda neden bu şekilde diye düşünmüş olsam da dizi bittikten sonra taşlar bende yerine oturdu.  Psikolojik türdü çekilmiş bir dizinin afişi de böyle olmalı demekten kendimi alıkoyamadım. Zira aslında afiş bir çok şeyi anlatıyormuş.Dizinin finali tatmin ediciydi. Aslında insanlara verdiği"psikolojik sorunları olan insanları dışlamayın" mesaj kesinlikle yerine geldi diye düşünüyorum. 
Dizide küçük ama güzel ayrıntılarda yakalamadım değil hani. Ev ahalisini Running Man izlerken görmek.. Güzel ve hoş ironilerden biriydi. 

Kendi açımdan bakınca dizinin senaryosu ve oyunculukları dışında şarkıları da efsaneydi. . EXO'yu severim. Grupta Chen ve D.O'nun sesini ayrı severim. Dizinin ilk ost'u Chen "Best Luck" oldu. Sevdiğim kız gruplarından Davichi "It's Alright This is Love" dinlediğim en duygu yüklü şarkı. Her dinlediğimde tüylerim diken diken oluyor. Bir de Cursh feat Punch "Sleepless Night" Sunboat "Little Suns" Yoon Mi Rae "I Love You" dinleyip sevdiğim şarkılar. Diziyi sevdiğim kadar şarkılarını da sevdim.
Dizinin tanıtım toplantısında dikkatimi çeken en güzel fotoğraf karesi.En sevdiğim afişte ki duruş sıralamasıyla sahnedeki sıralamanın sıralamasıyla birlikte yakalanan bu kare çok hoşuma gitti

13 Oca 2015

Kim Jonghyun'dan İlk Solo Albüm!


SMTown gün geçmesin ki bünyesinde ki gruplardan solo albümü çıkarmasın. Henry, Teamin, Kyuhyun ve Zhoumi'nin ardından SHINee'nin güçlü sesi Jonghyun'un ilk mini albümü 12 Ocak tarihinde yayınlandı.
Daje Boo şarkısı Jonghyun ve Zion T. tarafından bestelenen retro-funk tarzında bir şarkı. "Base" albümünde Younha, Wheesung ve Iron gibi isimlerle çalışmış.

İlk solo albümünün çıkış parçası ise "Crazy(Guilty Pleasure)"nin müzik videosu 8 ocak tarihinde yayınlandı.


Jonghyun'un Zion ile yaptığı düet şarkısı Daje Boo'nun koner görüntülerinden oluşan video klibi de yayınlandı.


Bu hafta Music Bank, Music Core ve Inkigayo'da performansını sergileyecek. Sonuçlar merakla bekleniyor. Teamin'in yakaladığı başarıyı Jonghyun'dan bekliyorum.. İyi şanslar..

Güncelleme: Jonghyun Show Chanpion da haftanın birincisi oldu.

12 Oca 2015

Misaeng / Kore Dizisi

2014 yılının en iyilerinden yapımlarından biri "Misaeng" TVN kanalı dizi yapar da güzel olmaz mı? Şu ana kadar izlediğim dizilerinde pişman olduğum olmadı. Kablolu kanalı olmasına rağmen bu diziyle reyting rekoru kırdı "bu iş bitti" demenin başka versiyonu.

Dizinin konusundan bahsetmeden önce kısa bir bilgi vermek istiyorum. Senaristin açıklamalarını okuduğumda diziye karşı saygım daha çok arttı. Beast grubunun üyesi Hyunseung aslında bir YG stajyeriydi. Hatta Big Bang grubuyla çıkış yapacaktı fakat çıkış yapmamıştır. Bir süre sonra onun yerine Seung Ri onun yerine dhahil oldu gruba. Şirketten ayrıldı, beast ile çıkış yaptı. Senaristin bir röportajında bundan bahsettiğini Misaeng konusunun Hyunseung'un durumundan etkilenerek yazdığını dile getirdi. Neden bundan bahsettin şimdi diye düşünenler olabilir. Fakat bu bilgi dahilinde dizinin ana fikrinini daha çok hissedeceksiniz...

Dizinin konusu;Jang Geu Rae ondan beri go oyunu(kore satrancı) profesyonel olarak oynamaktadır. Lisedeyken babasının vefatı üzerine hem annesı hem kendisi için yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kalır fakat eğitimini bir şekilde tamamlar.. Bir gün annesinin CV'sini "One International" şirketinden yetkili birine vermesi sonucunda şirkete "torpilli" sıfatıyla stajyer olarak Satış 3 ekibine alınır. Ekibin takım lideri Oh Sang torpille alındığını öğrenince çocuğun daha çok üstüne gider.. Bir de şirketin personeli olabilmesi için aşması mülakatı "lise" mezunu biri olmasına rağmen yöneticileri yaptığı sunum ile etkiler ve çaylak olarak şirkette işe başlayan dört stajyerden biri olur. Fakat tek bir farkla "sözleşmeli" eleman olarak devam eder.. Kendini kanıtlama ve kabullendirme çabasını iliklerinize kadar hissedeceksiniz..
Dizinin karakter afişleri
Ze:A  grubu üyesi Im Siwan;  Jang Gue Rae karakterini canlandırıyor. Daha önce The Moon That Embraces The Sun, Waiting For You, Triangle dizilerinde rol aldı. Rol aldığı dizilerde günden güne üzerine ekleyerek iyi işler başarıyor. Özellikle Triangle ve Misaeng ile bunu taclandırdığını düşünüyorum. Jang Gue Rae rolüne gelecek olursam; dizinin ilk bölümünde Ürdün'de olan bir koşuşturma ile başlıyor. Siwan'ın karizması harikaydı. Sadece bakışlarıyla hissetmeniz gereken bütün duyguları yaşayacaksınız. Jang Gue Rae'nin en büyük özelliklerinden biri go oyununu ustası olması. İş hayatının içinde yer alan bütün olayları go oyununda ki hamleleri, gerçek hayat ile bağdaştırabilmesi. Başarıya giden yolda en büyük yardımcılarından biri oldu. Jang Siwan'ın oyunculuğunu seviyorum. İlk bölümden son bölüme kadar yükselen performansı bir çok otoritenin dikkatini çektiğini düşünüyorum.
Lee Sung Min; Oh Sang Sik karakterini canlandırıyor. Can You Hear My Heart, Monstar ve The 2 King Heart dizilerinde izledim. The 2 King Heart dizisinde Kral rolüyle gönlümüze yer etmişken, Oh Sang Sik rolüyle taht kurdu. Bir karakterden bu kadar etkilendiğim olmamıştı, uzun süre etkisinden çıkmadım. Lee Sung Min'i her izlediğim yansıttığı her duyguyla kendine hayran bıraktı. Sadece Jnag Gue Rae'nin torpilli olarak girdiğini öğrendiği vakit ona çıkardığı zorluklar sebebiyle kızdım. Fakat iş hayatını düşününce onu da normal karşıladım. O kadar yıl emek verdiği One International şirketine torpille biri girsin o da onun ekibine düşsün. Eyvah! Jang Gue Rae'de ki cevheri farketmesiyle ona olan düşünceleri, duyguları değişti. Kesinlikle hayran olunacak bir karakter. Çok fazla duygu esinlenmesi yaşadım, kelimelere bile dökemiyorum.
Kim Dae Myung; Kim Dong Sik Satış 3 ekibinin vazgeçilmez elemanı. Oynadığı ilk tv dizisi. Jang Gue Rae'ye en çok o destek oldu. O kadar güzel bir rolün içindeydi ki insanın her gördüğünde sevesi geliyordu. Özellikle o kıvırcık saçlarıyla ve bekar olması yüzünden üstüne gelinmesi güzel ve komik ayrıntılardı. Jang Gue Rae'nin yaşadığı ortam ve yaşadığı zorlukları öğrendikten sonra ona karşı olan davranışları "abi"den farksız değildi. "Beni twitterdan" takip et olayı da güzel düşünülmüş. En sevdiğim karakterlerden biri..
Kang So Ra; An Young Yi karakterine hayat veriyor. Dream High 2 ve Doctor Stranger dizilerinde rol alan So Ra'nın tarzına en çok yakıştırdığım dizi Misaeng oldu. Stajyerke harika bir sunum yaparak şirketin Kaynak(yazı işleri) bölümünün elemanı olmuştur. Fakat bayan olmasının verdiği zorluklar bir türlü yakasını bırakmamıştır. Fakat hiçbir zaman şikayet etmeden üstlerinin gözüne girebilmek için elinden gelenin fazlasını yaptı. Yeri geldi herkesin içinde aşağılandı, kamyon sürdü yeri geldi tartaklandı ama kimseye minnet etmedi. Asla "keşke" demedi.. Azmine hayran olunacak bir karakter.
Kang Ha Neul; Jang Beak Ki karakterini canlandırıyor. To Do Beautiful You, Monstar, Heirs, Angel Eyes dizilerinde rol aldı Oynadığı her yapımın ardından Siwan gibi yükselişe geçtiğini düşünüyorum. Özellikle Angel Eyes ilk dört bölümünde sergilediği oyunculukla otoritelerden tam puan aldı. Jang Beak ; kibirli, herşeyi kendi bilen ve kimseye  boyun eğmeyen bir üniversiteyi başarılı bir sonuçla bitirmiştir karakterlerimizden Yaptığı sunumla bir çok yöneticiyi kendine hayran bırakmıştır. Fakat; şirketin tam zamanlı çalışanı olduktan sonra işler onun için beklediği gibi olmadı ne yazık ki.. Stajyer olduğu zamanlarda lise mezunu diye küçük gördüğü Jang Gue Rae'nin hayranı oluverdi.
Byun Yo Han; Han Suk Yool karakterini canlandırdı ve izlediğim ilk yapımı oldu. "One International" şirketinin kesinlikle neşe kaynağı. Şirket içinde gerçekleşen her olaydan haberdar, dedikodu kısmını temsil eden çalışanımız. Dizide ilk karşımıza Jang Gue Rae ortak sunum yapacakları vakit çıkıyor. Sürekli saha çalışmalarında yer aldığı için onun ofiste çalışmak ona ölüm gibi..Proje hazırlamanın aksine sunum teknikleriyle yöneticileri kendine hayran bırakarak, tam zamanlı çalışan olarak şirkete giriş yapmıştır. Fakat Jang Beak Ki gibi üstüyle sorun yaşayacak onun için işler istediği boyutta gitmeyecektir.
Bir araya gelmek için buldukları her fırsatı değerlendiren dört çalışan. Aynı dönem "çaylak" olduklarının verdiği aralarında ki iletişim diğerlerine göre oldukça farklı bir hal olacaktır. Tıpkı üstlerinin aralarında ki dostluklar gibi.. 
Her zaman dizilerde çirkin olan birinin nasıl güzelleştiğine tanık oluruz bu dizi de hiç bir iş deneyimi olmayan vasıfsız bir insanın kendini yavaş yavaş geliştirerek harika donanımlı bir iş karakterine sahip olduğuna tanık olduk. İlk defa kore dizileri arasında bu tarz bir diziye rast geldim. Dizi gerçek yaşamla birebir örtüşen konulardan ibaret.. Jang Gua Rae'nin adım adım başarıya giden yolda ki mücadelesini, An Young Yi'nin kadın olmasından kaynaklı yaşadığı sorunların üstesinden gelmesini, Beak Ki'nin yaptığı yanlışlarla yüzleşmesinin yanı sıra kendinden aşağı gördüğü birinin başarısını kıskanması yerine başarıya doğru yürümesini, Han Suk Yool'un doğru bildiği ideolojisinden ödün vermemesi ve Bölüm şefi Oh Sang Sik'in çalışanlarını kendi çocukları gibi gibi görmesini  ve doğru bildiğinden şaşmaması ve ürkek yüreğinin içinde ki şövalye ruhunu gördüm her bölüm..
Diziyi izlemeye karar vermeden önce yorumlara göz gezdirirken izleyip izlememe arasında kararsız kalmama rağmen. Kimsenin düşüncesine aldırış etmeden izledim. İzleyen bir çok kişi gibi ilk bölümler bana da sıkıcı geldi. Fakat olayın içeriğini çözmeye başladığımda düşüncemin yanlış olduğunun farkına vardım. Kesinlikle izlediğim en iyi dizilerden biri! Dizide geçen her hikaye günlük yaşamın birebir izlerini taşıdığı için reyting rekoru kıracak kadar sevdik karakterleri.. 
Siwan'ın oyunculuğuna dair düşüncelerimi bir çok kez dile getirmişimdir. Her geçen zaman da kendini geliştiren bazen şarkıcı olduğunu unuttuğum oyunculardan biri. Jang Gue Rae karakteriyle insanların kalbine taht kurdu genç oyuncu. Kang So Ra'yı çok seviyor olsam da oyunculuğu konusunda her zaman yavan kaldığını düşünüyordum fakat "An Young Yi" karakteriyle kendini bulduğunu düşünüyorum. Byun Yo Han; ilk kez izledim. Han Suk Yool karakterine hayranlığım arttıkça arttı. Dizide güldüğüm her sahnenin içinde o vardı. Dört çaylak gencin bir arada olmasının, dostluklarının temellerinin atılmasında en büyük etkeni Han Suk Yool. 
Park Hae Joon; Doctor Stranger'da ki rolünü sevmesem de burada ki Chun Gwang Woong; Kim Dong Sik ile aynı dönem çaylakları fakat ondan daha üst pozisyonda. Satış 3 ekibinin son üyesi olarak katıldı ekibe. İlk başlarda iyi mi kötü diye çözemediğim karakterlerden biriydi malum müdürle arasının iyi olmasından dolayı. Jang Gue Rae'ye ön yargılı bakan, onda ki cevheri çok görmeden kabul etmek zorunda kalan ve sonunda onun için savaş veren ekip üyesi..
Oh Min Seok; Menajer Kang rolüyle Jang Beak Ki'yi hizaya getiren üstü. İş hayatının üniversiteden öğrenilen bilgilerin dışında yaşayarak öğrenilmesi düşüncesinde olan Bay Kang; Beak Ki gibi kibirli birine hissettirebilmesi bir kaç bölüm kadar sürdü. İzlerken neden bu çocuğa bu şekilde davranıyor diye düşünebilirsiniz.. Fakat bu şirkette her olayın mantıklı bir açıklaması var. En güzel tarafı ise kaçıncı bölümdü hatırlamıyorum, Türkiye fiyatları hakkında telefonda konuşmasını es geçmeyelim..
Jun Suk Ho; Menajer Ha Sung Joon kaynak ekibinin huysuz üstlerinden. An Young Yi'nin yanlarında çalışıyor olmasını kabullenmesi uzun sürdü. Gerçi bizim kız da elinden gelenin fazlasını yaptı. En büyük dezavantajı "kadın" olmasıydı. Üstleriyle girdiği mücadele de bu dezavantajı kendi lehine çevirmeyi başardı.  "kadınlar bu işi yapamaz" mantığını sürekli dile getirmesinden dolayı bir çok kez Sung Joon karakterine çok sinirlendim. Fakat; Jang Gue Rae'yi şirkette tam zamanlı eleman olabilmesi için An Young Yi'ye verdiği "tepki verin" fikrinden dolayı affettim onu.
Tae In Ho; Tekstil bölümünün asistan menajeri Sung Joon Sik; Han Suk Yool'ün üstü. Misaeng kadrosunda karakter olarak sinir olduğum tek ekip üyesi. Ekip dediğin birlikte hareket eder. Bütün işleri Suk Yool'ün üzerine iter nerede sabah orada akşam misali gezer tozar. Ertesi gün her işi kendi yapmış gibi üstlerine sunar. Kısaca başkasının üzerinde prim yapan kişilerden nefret ederim.Neyse ki herkes ektiğini biçer. Gerçi dayak yediğinde ne sevindim..
Shin Eun Jung; Sung Ji Young karakterini canlandırıyor. Bride Og The Century dizisinde ki cadı anneyi hatırlayanlar vardır. Ji Young karakteriyle melek gibiydi bölüm şefi Oh Sang Sik'in yetiştidiği çalışanlardan. Güzel bir ailesi çok sevimli bir kız çocuğu var. Ji Young karakteri iş kolik bir anne ve eşlerin temsilcisi dizide.. 
Stajyer dönemlerinde birbirlerine rakip olan dört genç. Üçü şirkete tam zamanlı çalışan olarak biri iki yıl sözleşmeli olarak sıfırdan başladı hayata. Günden güne artan dostlukları ve paylaşımlarıyla kendilerinin bile inanamadıkları bir ortamın içinde buldular.. Aslında onlar çoktan birbirlerine sahip çıkmaya başlamışlardı. Jang Gue Rae gibi lise mezunu bir çocuğun akıl almaz işlere imza atması,  onun gece gündüz çalışmasıyla, aslında kendilerinden daha fazla tam zamanlı çalışan olması gerektiği düşüncesi oluştu hepsinin aklında.. Bölüm şefi Oh Sang Sik gibi bir şey yapmaları gerekti..

"Ben kumaş ekibinden Han Suk Yool.
Burada çalışmaya başlayalı neredeyse 2 yıl oldu. Tatsız bir olay yüzünden sizinle daha önce iletişime geçmiştim. Öncelikle bu yüzden özür dilerim.Özür dilememin sebebi; insanlar sırf adım geçiyor diye pencereleri kapattılar. Bugün sizden çok önemli bir ricada bulunacağım. Jang Gue Rae;2 yıl önce benimle burada sözleşmeli çalışmaya başladı.O satış 3 ekibinde çalışıyor.Onun tam zamanlı bir eleman olmasını umuyorum.2 yıl önce benimle röportaj yaparak sunumunda başarılı oldu.Satış 3 ekibine katıldı.Üst yönetimlerin bile takdirini alan sunumla bir ilk oldu. Bu radikal sunum Ürdün araba satışı işinde başarı getirdi. Jang Gue Rae'ye bunu borçluyuz.Evet insanlar onu liseli diye Jang Gue Rae'nin bağlantılı ile işe alındığını söylediler.Yani hepimiz tam zamanlı olarak işe alındığımız zaman 2 yıl sözleşmeli olarak katıldı aramıza. Stajyer döneminde ki aşağılamalar yüzünden çeşitli acılar çekti.Ama "One International" bizim şirketimiz diye düşünerek Herkesten daha çok çalıştı.İşe bizden önce gelip ve bizden sonra ayrılıyor.Deneyim eksikliğini doldurmak için o kadar çok çalıştı ki bir işi planladığı zaman, değerlendirmeye bile alınmadı. Çünkü o  sözleşmeli elemandı. Hiç şikayet etmeden işi bıraktı. Bende öyle hissediyorum.Nasıl teknik özellikleri yüzünden birinin davranışı diğerine göre farklılıklar gösterildi. Bir kişinin çabası nasıl diğerlerinden farklı muamele görür.Birinin iş hayatına uyumu değerlendirme temel bir meseledir. Başlangıçta tek başına, bunu kanıtlaması zor olmasına rağmen son iki yılda yeterince başarılı bir performans sergiledi. Jang Gue Rae tam zamanlı bir çalışan olmalı. "Seninle beraber bu kumaşı satacağım" Suk Yool. bunu söyledi Banada bu sözü tutmak için yardım edin. Yaşadığım en utanç verici anlar var. Fakat bu sözü tutmak istiyorum. Lütfen.."

Jang Gua Rae için ellerinden gelenin fazlasını yapmak için için uğraştılar..  
Senaristi tebrik ediyorum. Baştan sona kadar muhteşem bir kurgunun içinde buldum kendimi. Klasik Güney Kore dizilerinden çok farklı ve alıştığımız aşk üçgemlerinden uzak, kendine özgü büyüsü olan bir dizi. Her bölümü ayrı bir keyifle izledim. Farkettim ki dizi tamamiyle samimiyet içeriyor. Her sahnesinde doğallık var. Sıradan insanlar, derin ilişkiler ve hayatta başarmak için dökülen terin önemi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Ve bu kadar güzel senaryonun finali de bu kadar güzel olmalıydı. Dizinin ilk bölümde olan koşuşturmayı finalde bağladılar. Ürdün'de geçen hikayenin en güzel tarafı "ezan" sesini izleyicilere duyurmuş olmaları.. 
Finalin ardında görünen "kaderin birleşmesi" olayı işin içine daha büyük bir anlam katmasıyla son buldu.. İlk kez bir dizinin finalini izlerken içim burkuldu.. Fakat dizinin ikinci sezonu geleceğine dair dedikodular ortada dolanıyor. Umarım aynı ekiple devam ederler!!
Dizinin oyuncusu Siwan olur da şarkı söylemez mi? "Be Allright" Rose Motel-"Romang", Lee Sung Yeol "Fly" Han Hee Jung "Tomorrow" REd Cheek Puberty "Covered Up Road" Lee Seung Chul "Yes We Can"dinlemeye değer bir sürü şarkı daha sizlerlerle..

8 Oca 2015

The Originals 1.Sezon

The Vampire Diares dizisini ilk günden beri takip eden biri olarak dizide neredeyse işlemedikleri konu kalmadı. Bir çok oyunu girdi çıktı hiçbiri köken vampirler kadar ses getirmedi. Senarit Julie Plec'in de dikkatinden kaçmamış ki The Vampire Diares dizisinden ayrılarak köken vampirler üzerinden uyarlama "The Originals" adına diziyi oluşturdu. The Vampire Diares 4.sezon 20. bölümü The Originals dizisinin ön gösterimi oldu. Bol Klaus bol Elijah izleyip durduk. O bölümde belliydi dizisinin büyük olay olacağı..

The Originals; Klaus, Elijah ve Rebekah Mikaelson köken kardeşlerin 1919 yılından bu yana ilk kez New Orleans şehrine dönmesiyle başlıyor. Bu şehrin temellerini atanlar köken kardeşlerdir fakat kindar babalarından kaçmak için şehri terk etmişlerdir. Aslında bu terk edilme olayı zorunlu olmuştur. Onların yokluğunda New Orleans şehrinin yönetimi Marcel adından bir vampire kalmıştır.. Klaus'un ilk hedefi şehrin yönetimi ele geçirip özlediği dönemlere geri dönmektir.


Klaus; İlk vampir-kurtadam melezidir. Yüzyıllar boyu avcı olan babasından kaçarak, nefret dolu bir yaşam sürmüştür. New Orleans şehrine geri döner. Fakat Klaus'un buraya dönmesinde bir neden vardır. Kendisine karşı komplo kurulduğuna dair düşünceleri vardır.Fakat kendi kurdukları şehire geri döndüklerinde hiç bir şey eskisi gibi değildir. Ona bildiği her şeyi adeta bir baba gibi baktığı Marcel şehrin yönetimini ele geçirmiştir. Klaus egosu yüksek olan bir vampir olduğu için bir çok düşmana sahiptir. En büyük silahı kesinlikle kini! Elijah; köken kardeşlerden bir diğeri. Klaus'un Mystic Fall'dan ayrılıp New Orleans'a dönüşünün perde arkasındaki hikayeyi öğrenmek için peşinden gider. Tabi bu sırada New Orleans şehrinde ailesinin bıraktığı mirası geri alabilmek için şehirde kalmaya karar verir. Elijah'ın en büyük silahı kesinlikle sakinliği! Rebekah; Köken kardeşlerin tek kızıdır. Bu aileden hala çözemediğim tek kişi. Rebekah bazen iyi bir kız çocuğu gibi olabiliyorken bazen çekilmez biri haline gelebiliyor. Aslında Klaus'un kız versiyonu desem yersiz olmaz. Sürekli birbirlerineihanet eden fakat bir o kadar arkalarını kollayan kardeşler. Elijah olmazsa şu ana kadar heralde Rebekah yaşıyor bile olmazdı. 
The Vampire Diares dizisinin 4. sezonunda karşımıza çıkan kurt Haley; Klaus'la tek gecelik ilişkisi sonucu hamile kalmıştır. New Orleans'a hiç bilmediği ailesinin izini bulabilmek için gelmiştir. Fakat işler onun için hiçte kolay olmayacaktır. Klaus'tan hamile olduğunu duyan cadı Sophie Devaraux'un eline düşer. Aslında Sophie'nin onu gözüne kestirmesinin nedenleri birazdan..
Marcel Gerard unutmamak gerek Vampire Diares dizisinde 4.sezon 20. bölümünde karşımıza çıktı. Kimdir bu Marcel? Klaus'un yüzyıllar önce koruması altına aldığı belli bir süre sonra vampir yaptığı çocuk. İhanetleri karşısında nasıl Rebekah'a müsamaha gösteriyorsa Marcel'e de bi o kadar gösteriyor. Adeta bir baba şefkati gibi.. Cadıları pis eylemelerine karşı Nw Orleans şehrini vampirleriyle kontrol altına almıştır. Onun egemenliği altında şehirde yalnızca vampirleri sözü geçmektedir. Cadıların yaptığı her hangi bir büyüde ibreti alem olsun diye herkesin için öldürüyor. Açık konuşmak gerekirse Marcel'in bu yönünü sevmiştim. Cadılara gününü gösterdi, net!
Klaus'un bitmek bilmeyen egosu! (Yakışır!)
The Originals dizisi her ne kadar The Vampire Diares dizisinden uyarlama gibi gözüküyor olsa da başlı başına bir yapıt haline geldi. Bunda en büyük etken Klaus karakteriyle Joseph Morgan. Şu sıralar dizinin ikinci sezonu yayınlanıyor. Klaus'un akıllıca planları, Elijah'ın soğukkanlı planları, Haley ve hamileliği, cadıların kumpasları, vampirlerin ihanetleri derken harika bir sezon geride kaldı. Bu sezon bi nevi Klaus ve kardeşlerinin; cadılar ve vampirlerle olan mücadelesini izledik.

Dizinin ilk yarısının çok iyi hazırlandığını düşünüyorum. Fakay ikinci yarıda tempo ara ara fazlasıyla düştü. Fakat o temponun yükselişi Klaus ve kardeşlerinin uyguladığı planlar sayesinde yükselişe geçti. Klaus'un dediği gibi her zaman bir B plan vardır. Dizinin bir de karakter sorunsalı olduğunu düşünüyorum. Köken kardeşler dışında bir tane sevdiğim karakter olmadı. Özellikle Cami gibi karakteri gerçekten gereksiz buldum. Marcel'den hoşlanmadım. Bir Davina'ya da bir türlü alışamadım. Fakat bu dizisinin kötü yada izlenmeyecek bi bir dizi olduğunu söylemiyorum. Kesinlikle izlemelisiniz!

Olay örgüsüne gelecek olursak; olayların çokluğu ve dallandırıp budaklanması The Vampire Diares dizisinden alışık olduğumuz özelliklerden biri olduğu için heyecan ve beklentilerim yüksek izledim. Hatta heyecan bakımından The Originals'ı daha iyi buldum.
Klaus'un her daim verecek cevabı vardır!
Dizide en çok görmek istediğim olaylardan biri The Vampire Diares dizisiyle aralarında oyuncu geçişi olması. En çok istediğim ise Caroline'nin diziye girmesiydi. İlk sezon karşımıza çıkmadı ileride ne olur bilemiyoruz tabi. Fakat; Klaus'tan ölümüne nefret eden Tyler karşımıza çıktı.

Klaus'un hem çok sevdiği hem nefret ettiği bir kız kardeşi var. Her türlü ihanetine rağmen ona güveni hep sonsuz.Aralarında ki diyaloglar zaten efsane. Hele Klaus'un "sister" derken aksanı sözün bittiği yer..
Sezon finali beklediğimden daha güzel ve heyecanlıydı. Eshter cadıların kurucusu annesi kendi çocuklarını bile öldürmek için yüzyıllardır uğraşan bir cadı. Sezonun finalini taçlandıran kumpas tam da onun planlayacağı türden. Klaus'un plan yapma konusunda kime çektiği belli oldu. İkinci sezonda köken kardeşlerin ikisinin ortaya çıkacağı sinyalini vermeleri. Hatta Finn'in bi ara mezarlıkta görünmesi bunun habercisi.. Davina'nın Klaus'un ölümüne kaçtığı babasını yaşadığı tavan arasına getirmesi.. En önemlisi Hayley ve Klaus'un doğan bebekleri "Hope".. Herkes bu bebeğin öldüğünü zannediyor.Fakat her şey plan dahilinde.. Artık, Klaus, Rebekah, Elijah ve Hayley ailedir! Onların düşmanları artık bir.. Her şey "Hope" için.. ikinci sezon bitiminde görüşmek dileğiyle..

2 Oca 2015

Özledik be!

O kadar çok dizi izledim ki; bir çok artık tek düze geliyor. Bundan sebep olacak ki; bir çoğu ikinci, üçüncü vs gibi sezon onaylarını almıyorlar. Aslında bir çoğu güzel başlamış olsa bile.. 
Bi Merlin bi Fringe gibi değil tabi hiç biri.. Bunda etken senaryo mu? Oyuncular mı? diye sorsam ne düşünürdünüz?
Bence her ikisi de. Senaryo ne kadar güçlü olursa olsun oyunculardan o hissiyatı almazsak o yapımdan başarı bekleyemem. Her iki etkeni de bir arada bulunduran çok az yapım var. Bunların bir kaçı devam etmekte Game Of Thrones, The Walking Dead, The Orignals gibi... Bir çoğu da final yaptı... 
Merlin, Fringe gibi.. Ben bu diziler gibi dizileri artık göremiyorum. Resmen zirvede final yapan diziler bunlar.

Bir Merlin klasiği vardı ki; efsaneydi benim için. Ailece, Merlin ile Arthur'un maceralarını izlerdik. O ara Kral Arthur ve Merlin'e dair ne kadar efsane varsa hem okuyup hep izlemiştim.
Merlin zamanın en büyük büyücülerinden biri olmasına rağmen Arthur
bunu hiç bir zaman bilmedi Taa ki! o ana kadar.. O zamana kadar geçen sürede Arthur'un yakaladığı başarının mimarı aslında yanı başında her yere götürdüğü, görünürde uşağı olsa da  onun en yakın arkadaşı Merlin'di. Bir dizinin finaline içli içli ağladığım olmamıştır.. Özellikle son sahnede Teşekkür ettiği an! Senaristler efsaneye bağlı kalmışlardı. İzlediğim en güzel efsanevi diziydi..

Bilim kurgu türünde bir çok dizi veya film izlemişliğim var. Özellikle dizi kategorisinde "Fringe"dizisinin üzerine hala onun tadında bir bilim-kurguya denk gelmedim. Bunun en büyük sebeplerinden biri çatlak profeser Walter Bishop!

Fringe diziden öte bişeydi. İzlerken neredeyse her bölümü ağzının açık iziliyosunuz, bitince de boşluğa düşmüş gibi hissediyorsunuz. Abartmıyorum gelmiş geçmiş en iyi dizilerin başında gelir. Özellikle bilim kurgu kategorisinde yeri hala doldurulamadı.  Diziyi benim gözümde güzel yapan ilk şey; Walter Bishop karakteriyle John Noble'un kendi aşmış oyunculuğu. Öyle güzel bir oyunculuk sergilemiş ki o üzülür siz üzülürsünüz, o ağlarken ağlarsınız, o sevinince de sevinirsiniz. Dizide zengin kadro olmamasın rağmen sadece 3 ana karakter üzerinde hitleri yaşatan bir yapım. 
Hangi sezonu daha çok sevdin derseniz ilk sezon derim! Bilim-kurgunun sınırlarını zorlayıp her bölümde "yok artık" dedirtmişlerdir. Benim aklıma gelecek gelemeyecek bütün bilim-kurgu konusunu işlediler. Zaman yolculuğu, paralel evren, rüyalar boyut kavramı gibi olaylar..
Uzun lafı kısası bu efsanevi diziyi izlemediyseniz çok şey kaçırmışsınız demektir.

ÖZLEDİK BE!

30 Ara 2014

Bu Ara Neler Dinliyorum? / 3

Müzik benim için tam bir hastalık. Yolda, iş yerinde çalışırken, boş vakit bulunduğum her daim müzik dinlemekten keyif alıyorum. Yeri geldiğinde yerli yeri geldiğinde yabancı daha çok kpop müzikleriyle hayat buluyorum. Tam bir Sıla aşığı biriyim. Onun şarkılarıyla yansıttığı her duygu insanı başka diyarlara sürükleyecek seviyede. Hele o "Yabancı" şarkısı of be of!
"Göre göre hata da yaptım. pişmanlığım çok,
Bile bile aldattım da, aldandığım çok"
Son yılların revaçta  gruplarından biri de "Zakkum grubunun her şarkıda başka hikaye, başka sevda, başka ayrılıkların anlatıldığı "Gökyüzünde" bu ara popüler şarkılarımdan
Bir BEAST sevdalısı olarak. 5. yıllarının şerefine çıkardıkları albümlerinin çıkış parçası 12:30 şarkısı hiç kuşkusuz yayınlandığı günden beri her gün dinlemeden duramıyorum. Kpop sektöründe hem dans edip hem canlı performansları arka arkaya sergileyen ve seslerinde hiçbir şekilde değişiklik olmayan ender gruplardan. Kendim dışında bir çok kişiye bu şarkının güzelliğini aşıladım.
Beast//12:30

Super Junior'ın maknesi Kyuhyun çıkardığı solo albümünü bütün sonbahar başucumda olacak demiştim. Kyuhyun'un sesinin net oluşunu seviyorum. Grupta ne kadar dans ederse etsin sesinin tınısı hiç değişmiyor. Nasıl başladıysa o şekilde bitiyor. Bu yüzden onu dinlemeyi seviyorum..  Bu benim baş ucu albümüm dinlenir. TIKLA
Kyuhyun//At Gwanghwamun


Teen Top bu sene yayınladıkları bütün şarkıları seve seve dinledim. Gruğ üyelerini birbirleriyle aşırı samimi ve içten buluyorum. Son zamanlarda önce Missing  dinlerken keyif alırken bir ay önce  I'm Sorry yayınladılar fena sarmış durumdayım. Müziklerini duyduğumda istemsiz olarak eşlik ettiğimi fark ediyorum. I'm sorry I'm sorry I'm Sorry My girl" falan demeleri her şey dozunda. Dinlemek keyif veriyor.
 Kpop'un kraliçesi desem sanırım fazla büyük konuşmam. Fakat zaten konuşsam bile bu benim düşüncem. Tabi ki Aliee'den bahsediyorum. Bu sene neredeyse bütün solo ödüllerini topladı. Bence hakketti. Aliee "Don't Touch Me" sesinin kalitesi ortada..
Hem dinlemekten hem izlemekten keyif aldığım;
2PM "Go Crayz! (en iyi klip ödülünün sahipleri)
Winner'ı unutamam Empty şarkısını başka bir kefeye koyuyorum. Şarkının başında Mino'nun sesinin tokluğu, güzelliği "kesinlikle beni dinlemelisin" diyor zaten. Her sesini duyduğumda BigBang'ten Top sesini anımsıyorum daha çok seviyorum. Bigbang demişken geçen ay GD ve Taeyang "Good Boy" şarkısı  geri dönüş yaptı. İkisini birlikte izlemeyi seviyorum. Taeyang bu sene çıkardığı solo albümle bütün ödülleri sildi, süpürdü! HAKETTİ! Daha sene bitmeden GD ile bu performansı olay oldu olay! Hele o MAMA ödüllerinde ki sahneleri, tek geçiyorum! 
Hi! School Love On dizisinin Ostunu seslendiren Afternight Project "For You"
My Lovely Girl dizisinin Ostu; Kim Tae Woo'nun harika sesiyle "Only You" hala dinliyorum bıkmadan usanmadan.

29 Ara 2014

#Mim/En Sevdiğiniz Yan Karakterler

Sevgili Şems'imin #Mim/En sevdiğiniz yan karakterler yazısını okurken beni mimlediği fark ettim. Böyle bir konuda beni mimlediği için ona teşekkür ediyorum ve yazıma başlıyor. Güney Kore dramalarında başroller kadar hatta onlardan bile çok ön plana çıkan yan karakterler olduğunu düşünüyorum. Bazen neden o adamı seçtin ? diye isyanlara bile girdiğimiz oluyor. 
Benim aklımda kalan yan karakterler kimlermiş bir göz atalım :)
Can You Hear My Heart, My Secret Hotel ve I Need Romance 3 dizilerinde başroller kadar harikalar yaratana atam Nam Goong Min. 
Can You Hear My Heart-Bong Ma Roo
Nam Goong Min; oynadığı en güzel aile dramalarından olan Can You Hear My Heart dizisinde canlandırdığı Bong Ma Roo karakteriyle harikalar yarattığını izleyenlerin  bilir.  Özellikle kardeşim diyerek bağrına bastığı Cha Joong Joo ile olarak abi-kardeş ilişkileri benim gibi bir çok kişinin hafızasında yer ettiğini düşünüyorum.

The Heirs- Young Do 
Heirs; 2013 yılının gerek oyuncu kadrosu gerek konusuyla en çok konuşulan dizilerinden biriydi.Gerek oyuncu kadrosu gerek konusu itibariyle. Young Do; bir çok insanın kalbine dokundu bir Eun Sang'ın kalbine dokunamadı. İkinci adam karakterleri üzülmesin be arkadaş! Woo Bin'in oyunculuk kariyeri açısıdan zirve yaptığı performanslardan biriydi.
The Moon That Embraces The Sun- Prens Yangmyung
Tarihi ve dönem dizileri sevdiğimi her fırsatta dile getiriyorum.Güneşi Kucaklayan Ay izlediğim en iyi tarihi dramalarından biri. Ana karakterlerin hüzünlü hikayesi bir çok kişiyi derinden etkilemiştir. Jung Il Woo hayranı biri olarak; her ne kadar ana karakterlerin kavuşmasını istesem de oynadığı ikinci adam karakteriyle aşkta kaybetmesi derinden yaraladı. Senaristler neden üzdünüz bu çocuğu diye düşünürüm Haketmedi. Hele o finalde ki oyunculuğuyla zirveye ulaşmıştır.
Gu Family Book- Yoon Seo Hwa/Goo Wol Ryung
Bir tarihi drama ve unutamadığım yan karakterler. Gu Family Book dizisinin can alıcı aşk hikayesi Lee Yoon Heuzy arasında ki aşke ve Choi Jin Hyuk'un canlandırdığı bu aşk. Kdramalarda izlediğim efsane karakterlerin ikisiydi. Başrollerin aşkınının önüne geçer nitelikteydi. 

Reply 1994- Chilbong
Reply serisinde oynayan her oyuncu benim için unutulmaz karakterler. Reply 1994 dizisini izleyeneler benim gibi Chilbong'u bağrına basmıştır. Gerçi seride bulunan oyuncuların hiçbirini yan karakter olarak düşünmedim. Fakat ilk defa başrolde ki karakterin kaybetmesini istedim.. Çok net.
"Benim için Beysbolun her şey olduğu zamanda. Kalbimi beysboldan daha çok ısıtan ve hızla çarpıtan biri geldi. Tarihinin en sıcak yazı başlamıştı ve 20 yaşımda hayatım da tıpkı mevsim gibi sıcaktı. 1994 yazıydı bu.."

Reply 1997-Kang Joon Hee
Reply 1997 benim gözümde Romantik-Komedi türünü tartışmasız birincisi. Kurgusuyla, oyuncularıyla geçmiş ve gelecek arasında ki geçişleri dört dörtlük olan hala bir dizi izlemedim. Serinin her bir oyuncusu bir kenara hepsini tek tek yazmak işi zorlaştırır diyerek seride dikkat çeken yan karakterlerden sadece bir tanesini temsili olarak yayınlamaya karar verdim. Infinte'nin üyesi Hoya Kang Joon Hee karakteriyle büyük işler başardı. "Aşkın kalpten gelen bir duygu olduğunu" gösteren en büyük örneklerinden biriydi..
Missing You-Harry
Dram dizilerini bir çok kişinin aksine seviyorum. Bir de içinde Yoon Eun Hye var ise o dizi kesinlike güzeldir. Missing You onlardan biri. Şartların kötü adam yaptığı  karakterlere çok üzülüyorum. Bu çocuklar aslında pamuk gibi, başrol kızlarımızın ellerini sıcak sudan soğuksuya sokmayan karakterler. Yoo Seung Ho'ya hem üzüldüğüm hem de oyunculuğun zirve yaptığı dizilerden biridir. Unutmadık seni Harry!
Sungkyunkwan Scandal-Yong Ha
Başrol, yardımcı, konuk oyuncu olsun fark etmez. Song Joon Ki olsun yeter. Bana göre onun kariyerinin dönüm noktası bu dizide ki performansı. Tıpkı benim gibi bir çok kişiye kendini hayran bıraktığına eminim. Hele o giydiği tarihi kıyafetlerin güzelliği ve zeki oluşuyla diziden daha çok keyif olmama sebep olduğu için kesinlikle tek geçiyorum.

Bir Mim'in daha sonuna geldik. Bir çok dizi izlediğim için aklımda gelen ilk oyuncuları yazdım. Yoksa Kdrama sektöründe vazgeçilmez, kendine hayran bırakan bir çok karakter olduğunu söyleyebilirim. 
O zaman bende Nabrut, Düda'm ve Seyhan'ı mimliyorum. 
Yapmak isteyen kim varsa onları da mimlemiş sayıyorum :)

26 Ara 2014

Hi! School Love On / Kore Dizisi


Bu senenin en sevimli dizisi Hi School! Love On oldu. Her hafta birer bölüm yayınlanarak daha da merakta bıraktırdı kendini. İlk bir kaç bölümü izledikten sonra final yapmasını bekledim ve kaldığım yerden devam ettim. Bu diziyi sevmemde ki yegane sebep Infinite'den Woohyun ve Sung Yeol'un başrolde olmasıydı. 
Lee Seul Bi insanların hayatlarını kurtarmakla görevli bir melektir. Bir gün Woohyun intahar etmekte olan bir kızı kurtarırken çatıdan düştüğünü görür görmez kurtarır. Fakat ortada bir sorun vardır melek olan Seul Bi insana dönüşür. İnsanlargibi acı, mutluluk, hüzün gibi duyguları hissetmeye başlar. İnsanların olduğu dünyada kimsesi olmadığı içinde WooHyun'la yapışık ikiz gibi dolaşır.. İnsanlar gibi yaşamaya başlayan Seul Bi; 
meleklikten vazgeçip insan olmaya karar verir.. Dizinin konusu "My Girlfriend Gumiho" andırıyor. 


Lee Seul Bi karakterini 2000 doğumlu Kim Sae Ron canalndırıyor. Can You Hear My Heart dizisini izleyenler Woo Ri karakterinin çocukluğunu canlandırdığını hatırlar. Ona dair hatırladığım en net "Oppa opaa" diye etrafta dolaşmasıydı. Infinite'den WooHyun ve Sung Yeol aynı dizide oynayacaklar haberleri yayınlandığında sıralarda rol arkadaşlarının Kim Sae Ron kesinleştiğinde ilk tepkim "Yok artık!" olmuştu. Bende oluşan bu tepki "yaş farkından" dolayıydı. Dizide ki rolüne gelecek olursam; Seul Bi karakterini başarıyla canlandırdığını düşünüyorum. Melek olmaktan vazgeçip insan olmaya karar verdi. İnsan olduktan sonra bile bu halinden hiç vazgeçmedi. Ona kötülük yapana iyilikle yaklaştı. Tam melekti melek.. 
Infinite grubunun ana vokalisti Shin Woo HyunDizide karakter Nam Woo Hyun. Diziyi izlediğim sıralarda "1991'li  Woo Hyun nasıl 2000'li biriyle oynuyor, şaşırtıcı!" şeklinde bir çok yorum karşılaşmıştım. Ben de yaş farkından dolayı diziye başladığımda ön yargılıydım. Fakat yanlış düşündüğümün farkına kısa zamanda vardım. Infinite'yi takip edenler bilir. Woo Hyun ve Sung Yeol grubun en çocuksu ve en komik üyeleri. Dizide ki karakterine oldukça yansıtmış Woo Hyun. Biraz karakterden söz edelim. Woohyun'u annesi küçük yaşta terk etmiş, babası sahiplenmemiştir. Onu bu yaşa kadar getiren kişi ise Büyük annesidir. Büyük annesinin pirinç keki dükkanıyla geçimlerini sağlıyorlar.. Bir gün küçük ailelerine Seul Bi'de katılınca olaylar olaylar..Woo Hyun'un ilk dizi değil fakat ilk başrolü. Dizide rol yapıyor fakat daha çok kendi gibi davrandığını söyleyebilirim.. Sung Yeol ile olan karakterlerine daha sonra değineceğim.
Infinite grubunun neşe kaynağı 1991'li Lee Sung Yeol; dizide Hwang Sung Yeol karakterini canlandırıyor. Grubun en sevdiğim üyelerinden biri. Ortamda Sung Yeol varsa gülmek garanti derim. "This Is Infinite" programında bunu bolca görmüş bulunduk. Sung Yeol'ün de ilk dizisi değil fakat ilk başrolü. Oynadığı Sung Yeol karakteri ise bazen kendi gibi olsa da bazen de kendisinden oldukça farklı biri haline gelebiliyor. Soğuk kişiliğine büründüğü tavrında çok karizmatik olabiliyor. Sung Yeol anne babasının ayrılmasından dolayı her ikisinde tepkilidir. Bir de bunun üzerine babası başka bir kadın ile evlenmiş. İşte burada devreye Sung Yeol'ün soğuk ama sevgiye aç kişiliği devreye giriyor. Seul Bi ile karşılaşma anı ise tipik kore dizilerinden fırlamış bir sahneydi. Woo Hyun ve Seul Bi ile yolları aynı okula gitmeleriyle kesişecektir.
Çok net; rol değil. Gerçek hayatlarında bile bu şekilde eğleniyorlar.
En alıcı sahnelerden biriydi. Sung Yeol ve Woohyun'un dostluğunun tohumlarının attığı yerlerden biri
(Fakat; senelerdir birlikte aynı evi paylaşan bu iki çocuk için aslında rolden daha fazlasıydı)
Seul Bi yorulmasın diye girdikleri tripler. 
Dizi de dostluklar, arkadaşlıklar, ihanet ve aşk işlenmiş. Lise temalı dizilerde olduğu gibiydi her şey ne fazlası vardı ne azı. Fakat benim için tek sorun başrollerin yaş farkı oldu. Göze batmayacak gibi değildi.Buna rağmen Sae Ron sevimli halleri bu durumu örtmeyi başarıyordu. Tabi bazı ifadeleri ise yapmacık olmasa daha iyi olurdu, genel olarak iyiydi.Woohyun ile Seul Bi arasında aşk yaş farkı dışında göze batmıyordu. Aksine; çocuğun girdiği kıskançlık krizleri ve kendini övdüğü sahneler daha izlenebilir hal olmasına neden oluyor.

 Dizide canımı sıkan olaylardan biriyse ilk 10 bölüm melek gibi olan çocuk Sung Yeol'ü bir anda çekilmez, ihanet eden, kötü bi çocuk haline dönüştürmüş olmaları. O ara senaristler farklı bir şey deneyelim dediler heralde. İşte bunu anlamıyorum. Her şey normal giderken neden çocuğu kötü yaptınız ki?  Kız başından beri insan olmayı WooHyun için istemiş siz bunu yansıtmışsınız. Ne diye çocuğu bu ikisinin arasına sokmaya çalışıyorsunuz ki, SAÇMA! Sadece iki resim geriye gidin, o hallerinden sonra çizdikleri imaj kesinlikle fiyaskoydu. Bunun sebepleri tabi ki de vardı. Fakat bunu kötülük yapmadan çözülebilirdi diye düşünüyorum.
Ben Sung Yeol'ün soğuk ve vurdumduymaz halleri gördükçe daha çok sinirlendim. Neyse ki dizinin son iki bölümü az da olsa toparladılar. Sung Yeol'ü istediğimiz kıvama getirdiler. Bu konuya ayrıca değinicem.
Bu kadar güzel ağlama be çocuk!
Dizinin yan karakterleri, olmazsa olmazları. İki kişi hariç her birine ayrı ayrı hem uyuz oldum hem sevdim. Nefret bile doldum. Arkadaş bu Güney Kore'de ki okul ortamları böyle mi?! diye düşünmeden alıkoyamıyor insan. Dizinin olmazsa olmazları; erkeklerden oluşan üç kişi bir olup gözüne kestirdikleri kişi döver de döver. Kızlardan oluşan ekipte okulda dedikodu çıkarır ya da kendi menfaatleri dışında yaşanan olaylarda kızı düşman bellerler. Fakat hepsinin ortak noktası okula yeni geleni gözlerine kestirmek. Bu konu; şu ana kadar izlediğim Güney Kore gençlik dizilerinde fazlasıyla yer alıyor. Hi School Love On dizisi de aynı bu şekilde ilerliyor. Kötü karakterde ki çocuklar melek gibi oluyor.

Kim Young Jae; Choi Jae Suk okulun bir numaralı serserisi. Çok zengin olmasına rağmen sevgi ve ilgi görmeyen bir çocuk. Sung Yeol ile ortaokulda çok yakın arkadaşlarmış. Sonradan araları falan bozulmuş. Fakat bir tek ona bir tek ona sataşmıyor. Nedenini dizi boyunca merak etmiştim. Sebebini son bölümlere doğru öğrenmiş bulunduk. 

Choi Soo Rin; Etik dersi hocası Sung Yeol'ün üvey annesi An Ji Hye Dizinin bana kalırsa kilit ismi. Çok fazla bir şey söylememek adına bu kadını tanıtmaktan kaçındım. Ama bu bilgi burada bir dursun.


Dizinin finaline doğru başroller ve yan karakterler arasındaki bütün gelişmelerin cevapları birer birer ortaya çıktı. Fakat öyle bi olay oldu ki finalde tekrar ne gerek var demeden alıkoyamadım kendimi. Bu konu dışında final beklediğimden iyiydi. Daha kötü finallere denk gelmişliğimiz var. Yalnız finalde yüzümü güldüren bir kişi var ki o da Sung Yeol. Bir kaç bölüm önce insanlara kök söktüren çocuk gitti yerine "çiçek oğlan" imajıyla karşımıza çıktı. Bazı ipuçları vermemek için konuyu kısa kesip dizinin şarkılarına geçiyorum.  Öncelikle söylemden geçemicem dizide çok güzel OST'lar yer alıyor. Infinite F "My Heart Is Beating", Afternight Project "For You", Crayon Pop "C'mon C'mon" Junggigo feat Minwoo "Too Good" (En sevdiklerimden biri), LeL.&Linzy "What My Heart Wants Say You" efsane şarkılarla sona erdi.
Woo Hyun için aslında kendini oynadığını yazımın başında dile getirmiştim. Eğlenmeyi çok sevdiği için her bir fırsatı kaçırmadan yaparDiziden bi görüntü. Bu görüntüyü görür görmez aklıma;
This Is Infinite programın ilk bölümlerinde oynadıkları bu oyun geldi :) İzleyenler eminim benim gibi düşünmüşlerdir.