3 Ağu 2016

Lucky Romance / Kore Dizisi


16 bölümden oluşan Lucky Romance 2016 yılının eğlenceli romantik-komedilerinden biri. Dizinin konusu; Shim Bu Ni küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiştir. Hemen akabinde kız kardeşi trafik kazası geçirerek komadadır. Çaresiz kaldığı bir anda kendini falcı da bulur. Falcı onun üzerinde büyük bir lanet olduğuna inandırır. Kardeşinin uyanması için 1986 yılında doğmuş bir erkekle bir gece geçirirse kız kardeşinin uyanacağı konusunda hurafelere inandırır. Falcının belirttiği kriterlerde birini aramaya koyulan Bou Ni tesadüf eseri Soo Ho ile karşılaşır. Aralarında tatsız olaylar gelişmesine rağmen Soo Ho'nun kaplan yılında doğduğunu öğrenmesiyle ibre ikisinin arasında gidip gelmeye başlar.

Hwang Jung Eum; dizide Sim Bou Ni karakterini canlandırıyor. Can You Hear My Heart, Full House 2, Secret Love, Endeless Love, Kill Me, Heal Me, She Was Pretty dizilerden hatırlayacaksınız. Sim Bou Ni; küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş, hayattaki tek varlığı olan kız kardeşi bitkisel hayattadır. Bou Ni bu durumdan kendini suçlamaktadır. Çünkü gittiği falcı onun doğuştan lanetli olduğunu söyler. Durum böyle olunca yıllarca hayatına kimseyi almayı bırakın, kimseyi yanına bile yaklaştırmayan batıl olan ne varsa inanan birine dönüşmüştür. Sim Bou Ni, oyun tasarımı yaparken aynı zamanda yarı zamanlı işlerde çalışarak kardeşinin hastane masraflarıyla ilgilenmektedir.

Ryoo Joon Yeol; dizide Jee Soo Ho karakterini canlandırmaktadır. Nam-ı değer Kim Jung Hwan Reply 1988 dizisini izleyenler kendisini yakından tanır. Lucky Romance dizisinde hayat verdiği Soo Hoo, Zeze Oyun Şirketinin Ceo'su olmasıyla beraber IQ'sunun yüksek olmasıyla övünen oyun tasarımcısıdır. Küçük yaşta yaşadığı sorunlar yüzünden ailesinden uzakta, sevgisiz büyümüştür. Bu durum ise karakterinin kibirli ve soğuk birine dönüşmesine sebep olmuştur. Aynı zamanda küçüklüğünde babası yüzünden yaşamış olduğu tramva sonucu sudan korkar. Bu durum ailesinden uzaklaşmasına sebep olmuştur.
Lee Soo Hyuk; dizide Choi Gun Wook (Gary) karakterini canlandırmaktadır.Daha önce King of High School Life Conduct, Valid Love, Scholar Who Walks the Night, Local Hero dizilerinden hatırlayacaksınız. Gary; Shim Bou Ni'nin çocukluk arkadaşıdır. Küçük yaşta anne ve babası ayrıldıktan sonra Kanada'ya gittiği için Bou Ni ile irtibatı kopmuştur. Yıllar sonra ünlü bir tenisçi olarak Kore'ye döndüğünde soluğu çocukluğunu geçirdiği apartmanda alır. Gary'nin başarı öyküsünün ardında yatan hikayeyi öğrendikçe bağrınıza basacağınız bir karakter oluveriyor. Özellikle Shim Bou Ni'ye olan bağlılığından dolayı ona özlediği aile duygusunu yaşatmasıyla pek sever hale geliyorsunuz.



Lee Chung Ah dizide Han Seol Hee karakterini canlandırmaktadır. Flower Boy Ramen Shop dizisini izleyenler hatırlar. Seol Hee; Gary'nin menajerliğini yapmaktadır. Aynı zamanda So Hoo Amerika'da okuduğu sırada   aşık olduğu kızdır. Bir gün aniden terketmek zorunda kalır. Yıllar sonra karşılaştıklarında Seol Hee her şeyin eskisi gibi olduğunu zanneder. Fakat bir sorun vardı. Ne o eski Seol He ne de So Hoo eski gibidir. Seol Hee'nin Gary'le olan yakınlıkları hoşuma gitti . Gary'i kardeşi gibi sahiplenip ona yaklaşımları ve aralarındaki uyumu sevmemek mümkün değil.


Konu biraz değişik olsa bile işleniş bakımından klişelerle dolu bir senaryoya sahip. Ana karakterlerin birbirini bir şekilde tanıyor ve karşılaşıyor oluşu bu duruma en büyük örneklerden biri diyebiliriz. Doğruya doğru dizinin ilk bölümleri izlerken sıkılıyorsunuz fakat biraz sabredip konunun özü anlaşılınca dizi bir anda evrimleşerek sizi gülme krizlerine sokar bir hale getiriyor senarist Tabi bu durumun etkisi en çok oyuncuların sergiledikleri performanstan geçiyor.

Hwang Jung Eum hayranlığımı izlediğim her dizisinden sonra dile getiriyorum.Girdiği her rolün hakkını veren aktirstlerden biri. Oyuncunun canlandırdığı Shim Bou Ni'nin yaşadığı çaresizlik, korku gibi insani duyguları karşı tarafa güzel bir şekilde yansımasını sağlıyor. Jung Eum'un mimikleri, duygu hallerine göre ses tonunu değişmesi ve ağlama öncesinde konuşurken boğazının düğümlenmesi gibi ayrıntıları izledikçe oyunculuğu daha çok seviyorum. Ryoo Joon Yeol, Reply 1988 dizisindeki performansıyla beğeni kazanmış olan aktör. O dizideki karakteriyle bir çok kişiyi kendine hayran bırakmış, gözleri üzerine toplamıştı. Oyuncunun ise  Jee Soo Ho karakteriyle kendini bulduğunu düşünüyorum. Diziyi izlerken "o nasıl mimik kullanmaktır vicdansız " demeden kendimi alamaz oldum

Gelmiş geçmiş en güzel ifadelerden sadece biri

Gary rolünde izlediğimiz Lee Soo Hyuk King of High School Life Conduct dizisiyle dikkatimi çekmiş, sevdiğim aktörler arasında yerini almıştı. Oyuncu rol aldığı dizilerin her birinde farklı karakterleri canlandırarak oyunculuğunun hakkını verdiği kanaatindeyim Bunlardan biri de Scholar Who Walks the Night dizisindeki kötü karakteriyle harikalar yarattı diyebilirim. Lee Soo Hyuk'un başrol olduğu dizileri izlemek istiyorum. Bir de Soo Hyuk'un ses tonuna hayranlığım daha çok artıyor desem gülmezsiniz umarım :)

Uzakdoğu yapımlarını yakından takip edenler kiraz ağaçları çiçeklenmeye başladığın anda yönetmenler, oluşan harika manzarayı değerlendirmeyi ihmal etmiyorlar. Tıpkı Lucky Romance dizisinin yönetmeni Kim Kyung Hee gibi. Bou Ni ve Gary'nin aşağıdaki sahnesi dizinin en güzel mekanı olarak kayıtlara geçsin.

Dizinin yardımcı karakterleri Dal Nim ve Han Ryang  Ha karakterleri sürprizlerden biriydi diyebilirim. Dal Nim karakterini Lee Cho Hee canlandırdı. My Lovely Girl, Who are You: School 2015 dizilerini izleyenler oradan hatırlayabilir. Ha Ryang Ha karakterini ise Jung Sang Hoon canlandırdı. 1976 doğumlu oyuncuyu ilk kez bir yapımda izledim. Dizinin net en komik oyuncularıydı. Dal Nim, Bou Ni'nin en yakın arkadaşı olarak So Hoo'nun asistanlığını yapmaktadır. Bir nevi Bou Ni'nin Zeze'de başlamasına sebep olan kişidir. Başkan Han ise Zeze'nin en büyük ortağıdır. Aynı zamanda So Hoo'nun en yakın arkadaşıdır. İkisinin bir araya geldiği her sahne keyiflendirdi. Aralarındaki şifreli konuşmalar, nefret etmeleri, mimikleri falan dizinin en çok göze batan tarafıydı.
Herkesin kendini rahatlatma stilleri farklı olabiliyor.
IQ'su yüksek biri de ancak çarpım tablosunu ezbere sayarak olur adlı çalışma.

Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi?
Utanmasa saliseleri de sayacak aşık bir adam.


Senaristin vermek istediği mesajlarda biri hurafelere inanmayın. Shim Bou Ni'nin falcı tarafından lanetli olduğuna inandırılması, yanında tuzu ve büyü kağıtlarını ayırmıyor oluşunu, her şey kaderden ibarettir şeklinde bağlaması hoşuma gitti. Düşünsenize çalışıyorsunuz ve masanızı kenarına tuz serpen bir arkadaşınız var. Hem sinir bozucu hem komik bir durum. Ben kesinlikle işi dalgaya vururdum. Zira bizimde hayatımıza giren saçma sapan hurafeler yok mu? Var. İnsanların inanmak istedikleri şeylere uydurdukları olaylar işte. 

Je Soo Ho ve Bou Ni arasındaki etkileşimi izlerken keyif aldım. İki oyuncu arasında yaş farkı olmasına rağmen şahsen ben hissetmedim. Aksine Jung Eum'un saçlarını kısa kestirmesi yerinde bir karar olmuş. Ryo Joon Yeol'unde çok küçük durduğu söylenemez tabi. Hayatı matematik hesaplarıyla geçmiş bir dahinin aşık olma serüvenini izlerken eğlendim.

İzafiyet teorisi hiç bu kadar anlamlı olmadı

Shim Bou Ni; ayaklarını yere basan bütün zorluklara rağmen ayakta durmasını bilen aynı zamanda zeki oluşu alışılmışın dışındaki bayan karakterlerde biri. Mesela onca klişenin içinde gördüğüm en tatlı aşık olan çift diyebilirim.

Şu durumu yaşamayan insan evladı olduğunu sanmıyorum :)

Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi?

Dizinin izlerken en çok keyif aldığım sahnelerin bir kısmı. Her fırsatta birbirlerine kur yapan, aşık halleri fazlasıyla güldürdü. İki oyuncuyu eğlenceli karakter olarak görmek güzeldi. Reply 1988 dizisindeki sessiz hallerinin aksine bir role karşımıza çıkan Ryoo Yeol efsaneydi. 


Dizinin müziklerini sevdim. Sistar grubundan Soyou "Tell Me" Jansu'dan "Lean on me" Park Hye Su "Sad Fate" Dawon " Taeyoon "Than Anyone Else" Cosmic Girl'den Dawon "Shalala Romance" Sweetpea "True to you" şarkıları dikkatimi çekenler oldu. Hiç kuşkusuz ön planda olan şarkıda Soyou'nun şarkısıydı. Dizi için beklentinizi yüksek tutmayıp izlerseniz benim gibi aşırı keyif alabilirsiniz. Canınız sıkılıyor, izleyecek bir şeyler arıyorsanız Lucky Romance tam size göre.

26 Tem 2016

Signal / Kore Dizisi


TVN kanalı sayesinde harika bir diziyi daha geride bıraktık.  Signal isimli dizinin senaristliğini 3 Days dizisinde tanıdığım Kim Eun Hee yaparken yönetmenliğini Misaeng, Sungkyunkwan Scandal ve Monstar gibi dizilerden hatırladığımız  Kim Won Suk oturuyor. Yönetmen Misaeng gibi bir dizide yer aldıysa o iş tamamdır.

2016 yılında kendinde oldukça söz ettiren polisiye/fantastik Kore dizisi Signal, Profil çıkarma konusunda uzman polis Park Hae Young'un tesadüf eseri bulunduğu karakolda garip sesler duyar, sesin geldiği telsiz aracılığıyla 2000 yılında polis olan Lee Jae Han ile bağlantı kurar.  Çocukluğunda sınıf arkadaşının kaçırılma davasına tanık olan Hae Young, iletişime geçtiği bu polis sayesinde geçmişinde yaşanan bu olayı aydınlatmak için telsiz aracılığıyla birbirlerine yardım ederler. Dizinin olay örgüsü ve kurgusu bu davanın ardında başlar.

Lee Je Hoon; dizide Park Hae Young karakterini canlandırıyor. Daha önce Fashion King dizisinde izledim. Park Hae Young, profil uzmanı bir genç bir polisi canlandırmaktadır. Kendisi de bir polis olmasına rağmen polislerden nefret etmektedir. Küçük yaşta tanık olduğu bir davanın çözülmesinde etkisi olmasıyla başlayan serüvenden sonra çözülemeyen davalar ekibine profil uzmanı olarak atanır.  Lee Je Hoon'un, PArk Hae Young karakteriyle harikalar yarattığını düşünüyorum. Bir karakter hem soğuk hem sıcak nasıl olur derseniz Park Hae Young derim. Açık konuşmak gerekirse Fashion King dizisinde izlediğim de oyunculuğunu pek beğenmemiştim Fakat Signal dizisiyle beraber kendisine olan hayranlığım üst sıralara kadar yükseldi.
Kim Hye Soo; dizide Cha Soo Hyun karakterini canlandırıyor. İzlediğim ilk yapımı. Cha Soo Hyun cinayet suçları masasında başarılı bir polis olarak görev yaparken, kendini Çözülemeyen Davalar Ekibinin takım lideri olarak bulur. Kim Hye Soo'nu dizinin ilk iki bölümü izlerken bu diziye uygun olmadığını düşünerek sıkıldığımı itiraf ediyorum. Fakat geçmiş ve günümüz arasın hikayeler işlendikçe .
onun hikayesi derinden etkiledi diyebilirim. Bununla beraber Cha Soo Hyun karakteriyle beraber, Hye Soo beni daha fazla içine alabildi diyebilirim.
Cho Jin Woong, dizide Lee Jae Han karakterini canlandırıyor. Başıma bir şey gelmeyecekse eğer itiraf ediyorum, izlediğim ilk yapımı. Lee Jae Han gerçek bir polisin yapması gereken her şeyi gözü kırpmadan yapan gözü kara, cesaretli bir polistir. Suçlularla mücadele etmesinin dışında polis camiasının içindeki çürük elmalar karşıda kendine temiz bir dünya çizmeyi hedeflemiş bir polistir. Onun mottosu "sonuna kadar mücadele et, vazgeçme". Bu durumu dizide sonuna kadar yaşatan Cho Jin Woong harikalar yarattı diyebilir. İzlerken işte adalet bu olmalı gibi bir çok şey söylerken buldum kendimi.

Çocuk oyuncusundan başrolüne kadar müthiş oyunculuklara tanık oldum. Harika oyunculukların yanına tadından da yenmez bir kurgu eklersek kaliteli bir dizi ortaya çıktığını söyleyebilirim. Tek tek bütün oyuncuların performansını yazarsam unuttuğum her bir oyuncunun performansı çöpe atmışım gibi hissedebilirim. Konuk oyuncularında kalitesi konusunda hakkını veren bir dizi. Bir çok polisiye dizi izlemişimdir.  Fringe dizisinde Waltep Bishop dışında Lee Jae Han, unutamayacağım karakterler arasına adını altın harflerle yazdırdı. 


Zaman kavramı geçmiş, şimdiki ve geleceğin aynı anda yaşandığı teorisi üzerine kurulan dizi, bir telsiz aracılığıyla geçmiş ve gelecek arasında bağlantı kurarak iletişime geçen iki polisin hikayesine tanık oluyoruz. Fikir olarak orjinal değil fakat türünün kayda değer yapımlarından olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. TVN kanalının 2013 yılında yayınlanan  Nine: Time Travelling Nine Times dizisi de zaman kavramı ve paralel evren üzerine izlediğim en iyi fantastik dizilerden biri. İki dizide de benzer olaylara tanık oluyoruz. Fakat iki zaman arasındaki bağlantının nasıl olduğuna dair açıklama Nine:Tİme Travelling Nine Times dizisinde daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Bu demek değildir ki Signal dizisi kötü. 

Tabi ki hayır. 

Singal; polisiye ve zaman kavramını uygulama konusunda gayet başarılı. Çocuk istismarları, faili meçhul davalar, seri cinayetler ve adalet uğruna savaş verenlerin hikayelerin 1986-1991 yıllarında Hwaseong bölgesinde yaşanan gerçek olaylardan uyarlama olduğunu düşünecek olursak; gerçek olaylarla bağlantılar kurarak, kurguya dönüştürmesi senaristin harika bir iş çıkardığının göstergesi. Özellikle en büyük etkenlerden biri de müzikleri doğru yerde kullanarak dramatik etkiyi daha fazla ortaya çıkarırken, heyecanı canlı tutmayı da başarıyor dizi.  Kore dizilerinin geneline baktığımızda kendini beğenmiş karakterlerle dolu yapımlar arasında reel hayatta karşımıza çıkabilecek tiplemeler ve iyi kotarılmış zaman-mekan olay örgüsüyle Signal dizisi gerçekten parıldayan bir yapım olarak dizi tarihine adını altın harflerle yazdırdığını kanaatindeyim.

-Dizinin en temel olgusu bir şey değişirse her şey değişir olgusuydu. Geçmişle gelecek arasındaki değişiklikler ve senaristin kimsenin aklında soru işareti bırakmadan dizi boyunca verdiği mesajların cevabını çok güzel bir şekilde verdiği düşüncesindeyim. Dizi hakkında ayrıntılara girmek istemedim sadece yüzeysel bilgiler üzerinden düşüncelerimi paylaştım. Zira bu tür dizileri izlerken keyif alacağınızı düşünüyorum. 

Dizinin müzikleri en az kurgusu kadar güzeldi. Kim Yuna "The Road" INKI "Person That Should Leave" Jang Beom Jung "Recal" Jo Dong Hee "Happy Person" Lee Seung Yul "As Flowers Bloom" şarkıları benim dikkatimi çeken şarkılarıydı.

Albümü dinlemek için; TIKLA

18 Tem 2016

Another Miss Oh / Kore Dizisi

TVN kanalı Reply 1997, 1994,1988, Misaeng, Signal, I Need Romance serisi gibi bir çok dizilere imzasını atan kanal yine harika bir yapımla buluşturdu. Another Miss Oh, 2016 yılın en iyi dizileri arasına adını altın harflerle yazdırdı. Senaristliğini PArk Hae Young yaparken yönetmen koltuğuna Marrige not Daiting dizisinden hatırlayacağımız Song Hyuk Wook oturuyor.

Hayatları tamamiyle farklı aynı ismi taşıyan iki kadının hakkındaki romantik-gizemli hikayesi. Oh Hae Young ortalama zekada, sakar bir kadındır. Liseden beri süreli daha popüler, yetenekli ve iyi bir zekası olan diğer Oh Hae Young'un gölgesinde kalmıştır. İronik olan yıllar sonra aynı iş yerinde çalışacak olmalarıdır. Bu iki kadının arasında çok farklı bir bağ vardır. Bu olayların merkezinde ise başarılı bir ses yönetmeni olan Park Do Kyung vardır. 
Shinhwa grubundan tanıdığım Eric dizide Park Do Kyung karakterini canlandırıyor. Daha önce Dicovery of Love dizisinde izledim. Anorher Miss Oh kesinlikle oyunculuk konusunda zirve yaptığı yapımlardan biri olarak kayıtlara geçebilir. Park Do Kyung, ülkesinde ünlü bir ses yönetmenidir. İşinde mükemmeliyetçi olduğu kadar özel hayatında da aynı şekildedir. Ablası ve erkek kardeşiyle aynı evi paylaşmaktadır. Park Do Kyung; düğün gününde terk edilmiş kalbi kırık bir adam. Yüreğinde oluşan bu sızı yüzünden soğuk bir adama dönüşmüştür.
Seo Hyun Jin dizide; Oh Hae Young karakterini canlandırıyor. Daha önce Let's Eat 2 dizisini izleyenler oradan hatırlayabilir. İzlemeyenler için ise şiddetle tavsiye edilir. Oh Hae Young; bir restaurant işletmesinde müdür yardımcısı olarak çalışmaktadır. Okul yıllarında kendi kabuğundan dışarı çıkarılmayan, zorlu bir dönemden geçmiştir. Kendiyle aynı ismi taşıyan Oh Hae Young ile okul hayatı boyunca kıyaslanmış. Fazlasıyla çekmiştir. Hayatının en zor anlarından biri ise evleneceği adam tarafından "senin yemek yemene katlanamıyorum" şeklinde terk edilmesi. Kırgın, mutsuz ve üzgün olan karakterimiz o kişiden tek bir şey istiyor. Ailesine Oh kendisinin ayrılmak istemesini söylemesidir. Bu bir nevi gururunu ailesine karşı korumadır. Düğün günü terk edilen bir kadının yaşayacağı her türlü duyguyu derinlenmesine yaşıyor, yaşattırıyor.

Jeon Hye Bin dizide Oh Hae Young karakterini canlandırıyor. İzlediğim ilk dizisi Another Miss Oh oldu. Park Do Kyung'u arkasında hiç iz bırakmadan, bir şey söylemeden düğün günü terk eden sevgilisiydi. Ana karakerimiz Oh Hae Young'un lisede sınıf arkadaşı okul hayatları boyunca birbirleriyle kıyaslanmışlardır. Bu durumun kazanını dizideki ayrımla güzel olan Oh Hae Young olurken, ana karakterimizin ergenliği bu olaylar yüzünden zorlu geçmiştir. Güzel olan Oh Hae Young yıllar sonra terk ettiği ülkesine döner hem sınıf arkadaşı Oh Hae Young hem eski sevgilisi PArk Do Kyung'un hayatına bir şekilde dahil olur.
Lee Jae Yoon dizide Han Tae Jin karakterini canlandırıyor. Golden Rainbow. Heart to Heart dizilerinde izleme fırsatı yakaladım. Han Tae Jin; Baş karakterimiz Oh Hae Young'u düğüne bir gün kala seni yemek yemeni görmeye dayanamıyorum diyerek ilişkisini bitiyor. Ayrılıklarının nedenini bir kaç bölüm sonra öğrendiğimde deli gibi sövdüm diyebilirim. Uzun bir süre ortalarda görünmeyen Han Tae Jin bir gün ansızın Oh Hae Young ile karşılıyor. Sonrası spolier bölümünde..

Eric Moon ve Seo Hyun Jin arasındaki uyum harikanın da ötesinde diyebilirim. Oyunculuk bazında ele aldığımda Seo Hyun Jin harikalar yarattı. Oh Hae Young karakterine büründüğünde ise çektiği aşk acısını derinlemesine izleyiciye yansıttı. Let's Eat 2 dizisinde Seo Hyun Jin'in nasıl iştahla yemek yediğini bildiğimden dolayı olacak "Senin yemek yemene dayanamıyorum" şeklinde sevgilisinin ondan ayrılması harika bir ironiydi. Jeon Hye Bin sevimli bir gülüşe sahip olmasına rağmen dizideki rolünden dolayı mı bilmem oyunculuğunu aşırı yapmacık buldum.

Dikkat! Bundan sonrası spolier içeriyor. İzlemediyseniz sakın okumayın!

Oh Hae Young nasıl güzel bir kadın. Kalbimi aldı götürdü. Karakterlerin lise dönemleri tam bir skandal. Aynı ismi taşıyan iki farklı kadın, biri diğerinin altında tabiri caizse eziklenmiş diğeri ise etrafındakilerin pohpohlanması sonucu bulunmaz hint kumaşı muamelesi görmüş. Geriye dönük yılları gösterdiklerinde  Oh Hae Young'un tramvası kesinlikle güzel Oh Hae Young olduğunu anlamak zor değil. Çünkü onunla aynı ortamda bulunduğu her an çirkin muamele görerek ayırt edilince ister istemez bilinçaltına bu durum etki ediyor. İşler böyle olunca nasıl baş edeceği konusunda bilgiye sahip olmadığından tekrar karşılaştıklarında ne yapacağını bilemez duruma geliyor. İzlediğim en iyi kadın karakter Oh Hae Young, kesinlikle ezik değil. Aksine ayakları üzerinde sağlam duran bir kadın. Müdürüne lakap takıyor yakalansa da taviz vermiyor. İş arkadaşlarıyla arası iyi, üstüne üstük kendinde ki özgüveni seviyor, bunu söylemekten hiç çekinmiyor. Onun talihsizliği diğer Oh Hae Young etrafındayken çevre baskısıyla karşılaşmış olması. Zorbalık görmesi de bunlara dahil.

Park Do Kyung dizide ses yönetmeni birini canlandırıyor. Bu konuyla alakalı çok şey öğrendim. Ses yönetmenlerinin yapımlarda bu kadar önemli bir role sahip olmaları konusunda zerre fikrim yoktu. Sesleri çıkarmak için gösterdikleri çabayı izlerken hem şaşırdım hem çok eğlendim. Acayip saygı duydum. Emeklerine sağlık. Karakterimize geri dönecek olursak, dizide yaşanan bütün olayların başı, Do Kyung'un Oh Hae Young ikilisini karıştırmasıyla başlıyor..Yanlış Oh Hae Young'un düğünü bozarken aslında hayatına yeni bir soluk sokacağını bilmiyordu. Park Do Kyung bu olayların ardından bir süre sonra bizim Oh Hae Youngla karşılaşmadan hemen önce kadınla alakalı vizyonlar görmeye başladı. Gördüğü bu vizyonların aynısını yaşadığını anlamasıyla beraber bu kadınla farklı bir bağı olduğunu anlaması zaman aldı.

Han Tae Jin ve güzel Oh Hae Young açıklama yapmadan kaçmayı tercih ettiler. Her şeyi açıkça konuşup gitmek doğru olandı. Fakat onlar kolayı seçtiler. Biri sevdiği kadına "senin yemek yemene dayanamıyorum" dedi ve kalbini parçalara ayrılarak kendinden uzaklaştırdı. Bir diğeri de sevdiği adama hiç bir açıklama yapmadan düğün günü terk edip gitti. Tabi ikisininde düşününce kendi açılarından haklı sebepleri mevcut. Fakat tek sorun araya giren zaman ve insanlar. Döndüklerinde ise hiç bir şey olmamış gibi hayatlarına girmeleri kesinlikle çok iticiydi.

Dizinin finalini tatmin edici buldum. Park Do Kyung'un öngörülerini psikiyatrist şuna bağladı. Olay bizde ki kader inancı gibi. İnancımıza göre doğduğumuz anda kaderimiz hatta alacağımız nefes sayısı bile belli. Psikiyatriste göre de bilincimiz kaderimizdeki yaşadığımız, yaşayacağımız her şeye muktedir. Bazı ruhlar zamanın ötesine gider bilincindekileri ortaya çıkarır. Park Do Kyung, Oh Hae Young'a o kadar aşık ki öleceğini düşündüğü anda kadını o kadar özlüyor ki onu tanımadığı zamanlarda ona ait vizyonlar görüyor. Yani bu vizyonlar onu kaderindeki insanla buluşturuyor. Dizinin başından bu yana senarist Do Kyung'un kazada öleceğinin mesajını gönderdi. Fakat o kazada ölmek kaderi değildi ama kaza kaderiydi. Yaptığı seçimlerle kaza olmasını engellemeyemedi sadece seçimlerinin sonucundaki durumlar ve kişiler değişti.

Biraz daha açacak olursam; Do Kyung ve Oh Hae Young'un tanışması kaderdi. Finalde ki evlilik ise kendi seçimleriyle gerçekleştirdiği kaderdi. Görmüş olduğu vizyonlarda seçimlerinden dolayı kadın kendinden uzaklaştırmıştı. O yüzden kaza olduğunda kadını özlüyor ve yapmış olduğu seçiminden pişmanlık duyuyordu. Öngörüler sayesinde her zaman yaptığının tersini yaptı ve cüz'i kaderini belirledi. Sonuç olarak kaza kaderiydi sadece oluş şeklini değişti. Şarkıcı ile kaderleri bir olmadığını  görmüş olduk. O adamın kaderinde de intihar etmek vardı ama  pskiyatrist Park Do Kyung'un öngörülerinden sayesinde onu da kurtarabildi. Haziran ayı boyunca Do Kyung kaza olmasın diye dışarı dahi çıkmadı. Hesap edemediği bir şey vardı ki kaza kaderiydi ve oldu. İntiharda o şarkıcının kaderiydi o da oldu. Sonuca bağlayacak olursam kaza ve intihar kaderinde vardı ama ikisinde bunlardan ölmek yoktu.

Do Kyung en yakın arkadaşı Ji Sang karakterini Kim Ji Suk canlandırıyor. Personel Taste, I Need Romance 2, I Need Romance 3, Angel Eyes, Cheer Up! gibi dizilerden hatırlayacaksınız. Saymış olduğum dizilerdeki rolleri düşünecek olursak hepsi birbirinden farklı. Oyunculuğunu sevdiğim aktörlerden biri. Başarılı bir avukat olan Ji Suk her akşam farklı kadınlarla gününü gün eden bir karakter. Do Kyung'un ablası rolünü Ye Ji Won canlandırıyor. Daha önce Naeil's Cantabile, Page Tuner dizilerinde izledim. Kesinlikle en iyi PArk Soo Kyung karakteri. İçip içip kendinden geçmesi, sokağı bekleyen bekçi kadınlara sarması, dans etmesi ve sarhoş olmadığı zamanlardaki ciddiyetine hayran kaldım. Efsane yan karakter arasında yerini aldılar.

Ji Sang ve Soo Kyung arasındaki olaylar son bölümlere doğru hem güldürdü hem üzdü. Ji Sang'ın sigara içerken yerde duran kavunu görmüş evlenme kararı aldığını düşünmemiştim. Soo Kyung'un onu serbest bıraktığı ve vicdanla karışık bir ruh haliyle ağladığını düşünmüştüm. Fakat aralarındaki durumun utanç verici bulduğunu öğrenince o sahne gözümde başka bir boyut kazanırken, Ji Sang'ın ilk bölümlerdeki gevşekliği ile finale doğru geçirmiş olduğu evrimle beraber Do Kyung ile sarılması ince ve güzel detaylardı.

Soo Kyung ve Ji Sang dizinin normal olmayan iki karakteri ve onları bir paydada toplarsan neler olur adlı çalışma. Her seferinde bir araya geldiklerinde gülme krizlerine giren ikili. İzlerken fazlasıyla keyif aldım. Soo Kyung'un sarhoş olduktan sonra Fransızca konuşması ve Ji Sang'ın ona eşlik edip kendi aralarında Fransızca konuşmaları güzel ayrıntılar olarak düşünülmüş.

Dizinin bir diğer çatlak çifti olan Park Hoon ve Yoon An Na karakterleriydi. Do Kyung'un kardeşi Park Hoon karatekerini Heo Jeong Min canlandırdı. Marriage Not Dating dizisinde izlediğim oyuncu dizideki karakterine yakın bir rolü canlandırmıştı. Yoon An Na karakterini ise Kara grubunun son üyesi Heo Young Ji canlandırdı. Young Ji Roommate 2 adlı programı izleyenler yakından hatırlayabilir. Sevimliliğini dizideki karakterine başarıyla yansıttığı düşüncesindeyim. Genel olarak ikisinin uyumunu sevdim. İzlerken hak vereceksiniz. Park Hoon'un abisini terk eden Oh Hae Young'un ismi geçtiğinde verdiği tepkileri çok severken, ablası ve Jin Sang arasında yaşanan olaylara esprili yaklaşımlarına ise çok güldüm.
Bir çok kore dizisi izlediğim hayran kaldığım anne Hwang Duk Yi karakteriyle Kim Mi Kyung oldu. Sunghyunkwang Scandal, Faith, I Miss You, 7st Grade Civil Servant, The Heirs, It's Ok, That's Love, Age Ending in Nine Boy, Healer, Yong Pal gibi bir çok dizide kendini izleme fırsatı buldum. Heirs, Healer dizilerinde harikalar yaratmasına rağmen Another Miss Oh dizisindeki anne karakterine hayran kalmamak elde değil. Bu hayranlık Türk annesi havasını bize dibine kadar hissettiği için olabilir.  Kızı hasta olduğundan ona kızması, sinirlendiğinde soyunması, kızdığı vakit hiç acımadan tartaklaması, deli gibi kızgın olsa da çaktırmadan elini üstünden ayırmaması, her koşulda arkasında durması gibi bir çok şey sayabilirim. Beni en çok deriden yaralayan sahne kızını düğünü iptal etti diye kendince cezanlandıran annenin, aslında kızın terk edildiğini öğrendikten sonraki pişmanlığı, kızına söyledikleri film şeridi gibi gözünün önünden geçmesiyle yaşattığı o hissi hiç bir zaman unutamayacağım sanırım. Harika bir anne karakteri yaratmış senarist. Oh Hae Young'un baba rolünde Lee Han Wi her alıyor. Warm and Cozy, Modern Farmer, The Primer  Minsiter and I, 7st Grade Civil Servant, School 2013, To The Beautiful You, Fashion King gibi dizilerin başarılı oyuncusu. Biz çok dizinin konuk oyuncusu olarak karşımıza çıkabilir. Dizide ki baba karakteri kızı için içi yanan ama onu üzmemek adına tek bir kelime etmeyen bir figür.


Dizinin en güzel ayrıntıları kesinlikle ses ekibinin birbirlerini takip etmeleriydi.
Aşırı sevimli bir sahnelerdi.



Çok uzun zamandır dizi izleyicisiyim. Yerli dizilerle pek aram olmuyor olsa da bir çok yabancı diziye hakim olduğumu düşünüyorum. İzlediğim kadın karakterlerin arasında ne istediğini bilen, kendi ayakları üzerinde durabilen en iyi karakter kesinlikle Oh Hae Young'du. Daha iyisi gelene kadar en iyisi OH HAE YOUNG

Sevmekten korkma; çok sev, hep sev!

Dizinin anafikri: sevin, daha çok sevin ki ölürken pişmanlık içerisinde bu dünyaya veda etmeyin olarak özetlenebilir. Böyle basit bir çıkış noktası olan senaryo düz anlatımla kurguya dönüştürülse bir esprisi olmayacağı için dolambaçlı bir anlatımla izleyicileri fikir jimnastiğine yönlendirip, Do Kyung olacakları önceden mi gördü yoksa ölürken hayatı film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti mi diye tartışmak, ilgi çekmek ve ilgiyi canlı tutmak iyi düşünülmüş diyebilirim. Zayıf bulduğum çok küçük bir nokta var sadece; dizinin eni çeken o karanlık, hüzünlü ve mistik havası son final bölümünde yoktu, başka bir dizinin finali gibiydi. Dediğim gibi dizinin genel hatlarına baktığımda minicik ayrıntı sadece. Bütün cevaplarımı aldığım harika bir dizi.

Bazen yaşamlarımızda kötüye giden olaylar olur, sanki tüm dünya başımıza yıkılmış gibi hissederiz ama bir zaman sonra bakarız ki hiç düşünmeyeceğimiz güzellikteki olaylar karşımıza çıkar. Bu durumu biraz kurcaladığımızda bu güzelliklerin karşımıza çıkabilmesi için bizim o karmaşayı ve üzüntüleri aşmamız gerektiğini görürüz. Bu dizinin de temelinde hikaye aslında bu düşünce üzerine dayalı olduğundan karşımıza çıkacak her türlü olayı sevgiyle kucaklamayı ihmal etmeyelim.

Dizinin müziklerine ba-yıl-dım. Favorim olan iki şarkı; Başrol oyuncumuz Seo Hyun Jin ve You Seung Woo seslendirdiği "Whats love"  diğeri ise Roy Kim'in harika sesinden "Maybe I", Ben "Like a Dream" Lee Seok Hoon "I'll be There" Jung Seung Hwan "If It is You" The Black Skirt "Wait More" Kim EZ (GGot Jam Project) "Scattered"

Albümün tamamını dinlemek için; TIKLA


Dizi için puanım; 10/10

15 Tem 2016

Outcast / Dizi Tanıtım


Walking Dead'in yaratıcılarından Robert Kidman'ın yeni dizisi Outcast 10 bölümden oluşacak sezonuyla görücüye çıktı. Daha yayına girmeden ikinci sezon onayını bile alan dizinin ilk bölümü tüm dünyada ile aynı anda 61 ülkede eş zamanlı olarak yayınlandı. İlk kez bir televizyon dizisi için Avrupa ve Afrika ülkelerine aynı anda yapıldığı da bilgiler arasında. İlk bölümün yayınlanmasıyla kendi kanalının reyting rekorunu kırgını belirtmeden olmaz.

Peki ne anlatıyor bu dizi?

Aynı ismi taşıyan çizgi romandan uyarlanan dizinin konusu; Bedeni sekiz yaşından beri şeytan tarafından ele geçirilen ve buna rağmen normal bir hayat sürmeye çalışan Kyle Barnes'ı ele alıyor.Karakterimize Reverend Anderson isimli bir vaizin yardımıyla kafasındaki soruların cevaplarını alacak.

Çocukluğundan itibaren şeytani bir güç tarafından rahatsız edilen Kyle Barnes rolünü Patrick Fugit canlandırırken ona Philip Glenister ve Wernn Schmidt eşilik ediyor. Korku-gerilim unsurlarına, insani ilişkiler ve psikolojisine odaklanmayı ihmal etmiyor.

Dizide oynayan çocuğundan yaşlısına, her biri çok büyük performans sergiliyor. Ana konuyu da bir yere bağladıklarında tadından da yenmeyecek. Şimdilik dizinin dört bölümü yayınlandı. Sezon finalinin ardından, değerlendirme ile tekrar karşınızda olacağım.

13 Tem 2016

The 100 // 3. Sezon


Lost, Battlestar Galactica, Revolution dizilerinin karması olmasına rağmen daha izlenir olmasının sebebi olayların hızlı bir şekilde gelişmesi, ağır mistizmle kendince mantıklı bir noktaya bağlanması. Hem her sezon kendi içinde, hem de bütün sezonların kendi içlerinde bir gelişiminin sonucunda varmış olduğu noktalar olduğu aşikar

Dizinin hem sevdiğim hem sevmediğim yanı, herhangi bir karaktere "bu iyi" veya "bu kötü" diyemiyorsun. Herkesin içinde başka insanların ölümüne sebep olabilecek kötülük mutlaka var. Dizinin en iyi karakteri de Lincoln sanırım, hiç bir yanlışı olmadı dizi boyunca.

Dizinin başrol oyuncusu Bellamy'i fazlasıyla severim. Herkesi bir arada tutmak için savaş veren bir karakter için gelgit oluşturmaları bence olmadı. Senaristler adeta Finn gibi terminatöre dönüştürdü çocuğu. Aslına bakacak olursak dünyaya verdiği zayiat oldukça fazla, biraz geriye dönüp düşünelim. Birinci sezonda bir telsiz sahnesi vardı hatırlarsanız, devreye aldığında 320 kişi gemide, İkinci sezonun ana konusu olan Dağ adamlarının yaşadığı Weather dağını patlattığında 381 kişi şimdiye kadar bu ikisi için geçerli sebepler vardı. Bu sezonda dünyalılarla barış yapılmış, onlara yardıma gelen 300 kişinin ölümüne sebep olması konusunda saçmaladılar. Durum böyle olunca sezon başın a 300 300 zayiat vermekten hiç çekinmedi. Neyse ki Bellamy'nin sonu Finn gibi olacak derken, direkten döndü.

Bu sezonun iyi mi ? kötü mü? olarak tahmin edemediğim karakter Pike oldu. Aslında onun ideolojini gözlemlediğimde, kendi halkını korumak uğruna dünyalılara güvenmemekte haklı sebepleri vardı. Arktan dünyaya geldiklerinde sırada yerlilerin hiç gözlerini kırpmadan, ilk olarak çocukları öldürmesi ve ardından onlar tarafından ağır zulme uğrayan arklıları düşününce davasının haklı bir yönü mevcuttu. Bu da güven duygusunu yitirmiş olması haklı bir sebep. Tabi iş diktatörlüğe gelince amacını unutarak ve iş güç savaşına dönmesiyle kaybeden oldu. Onunda cezasını sezon finalinde Octivia efsane kesti. Dizininde işte bu yönünü seviyorum. Hiç çekinmeden elini gösteriyor, hak edene hak ettiği cezayı veriyor. Tıpkı Octivia'nın verdiği gibi.. Bu dizide herkes ölebiliyor. En kilit isimler bile.

Clarke karakterini iki sezon boyunca sevdim ve savundum. Fakat bu sezon için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sürekli tüm dünyayı kurtarır pozisyonda olması, gerçekçi gelmiyor artık. Diziyi süper kahraman dizisi haline getiriyor, halbuki bilim kurgu dizisi izliyoruz. Ayrıca bir anda çok iyi dövüşebilen birine dönüşmesi de ayrı muamma. Bu bir tek Clarke için geçerli değil tabi. Bir tek Octivia'yı anlarım Lincoln  ve Indria sayesinde sağlam bir eğitimden geçti ve kızın içinden resmen savaşçı bir hatun çıktı. 

Dizinin en çarpıcı iki karakterini ölmesi benim için kesinlikle bir yıkım oldu. Dizinin en asil karakterleri olarak gördüğüm Lincoln'un kendini arkadaşları için feda etmesi, efsanevi bir davranış olarak kayda geçsin lütfen!

Bir diğer karakter ise savaşı ruhunu dibine kadar hissettiğimiz Lexa'nın ölümü. Bu resmen beklenmedik oldu. Senaristlerin yaptıkları en büyük hata. Lexa'nın diziye kattı hava tartışmasızdı. Bir kere tam bir görev nasıl yapılıyor, iyi beceriyordu. Işık şehrine Clarke yardım için gelen Lexa gözümde efsanevi oldu.  O nasıl savaş ruhu o nasıl dövüşmektir. Lexa geri gel!


Maya'nın ölümünden sonra, Jasper yaşama sevinci, mücadeleci ruhu bir kenara itmiş, en yakın arkadaşı Monty'i bile gözü görmeyen, Buz Ulusundan gelenlere kendini öldürtmeye çalışırken takındığı psikopat gülüşüyle farklı bir Jasper'ı izleyeceğimiz sinyalini daha ilk bölümden verdi. Monty-Jasper cehpesi bu sezon beklediğim gibi değildi, ne yazık ki senaristlere kurban gitti.İkisi arasındaki bağı seviyordum. Monty hep fedakar, kendinden çok arkadaşını düşünen taraf. Jasper, Maya'nın ölümünden Monty ve Clarke sorumlu tuttuğu için bir türlü eskisi gibi olamadılar. Dizinin bu tarafını sevmedim. Monty; bu sezon annesine kavuştu ve bir o kadarda çabuk kaybetti. Ne yalan söyleyeyim annesini sevemedim. Mesela; Monty, Pike'ın gerçek yüzünü gördüğünde arkadaşlarına yardım ettikten sonra annesinin onu ele vermedim süsü vererek oğlunu kandırması kesinlikle gerçek dışıydı. Hiç bir anne, yapmaz. O yüzden ölmesine üzülmedim.Murphy karakterini ilk sezondan beri severim. 

Murphy'nin "hayatta kalmak için yaptığım şeyler" cümlesi dizinin kısa bir özeti gibiydi. 

Murphy'nin hikayesini öğrendik. Zor bir hayat geçiren bu çocuk için hayatta kalmak kesinlikle önemli. Üç sezon boyunca dayak yedi, yılmadı. Işık şehri muhabbetinde kıskançlık, ihanet bunlar beni ben yapan özellikler demesi  gerçekliği yansıtan tek karakter olduğunun kanıtıydı. Benim naçizane fikrim dizinin bu sezonun kilit isimlerinden biri kesinlikle Murphy'di. 

3.sezonun finalinde Indria'nın elinde ateşli silah Octivia'nın elinde palayı görünce farkettim ki bu dizi kadar mantıklı taraf ve fikir değişikli olan başka bir yapım yok. Resmen değişkenliğin dibine dibine vurdular. Karakterlerin ruh hallerinden ve taraflarını seçmelerindeki değişim de bir kaç örnek dışında iyi olduğundan dolayı çok yerinde ve dozundaydı. Indria'nın Pike'ı öldürmemesi, Bellamy ve Monty'nin ortak iş yapması gibi.. 

İlk sezonun ergenliğinden sıyrıldıktan sonra olayların akışı ikinci sezonda bir ivme kazanmıştı. Bildiğin ergenlikten olgunluğa geçmiş ve "yetişkin" bir dizi olmuştu. 2.sezonun finalinde ayyuka çıkan yapay zeka ise 3.sezonda daha bir ayrıntılı olarak karşımıza çıktı. Bununla birlikte Dünyalılar ile savaşa ara verip, hayatta kalma mücadelelerinden uzaklaşıp, dizinin başında bir nükleer patlama sonucu dünyanın nasıl bu hale geldiğine dair bu sezonda güzel bir biçimde cevabı veriliyor. Sezon finalinde ki olaylar sonucunda 4.sezonun yeniden hayatta kalma olayına dönmesi sevindirdi. 

24 Haz 2016

Şimdi Benimsin- Güneş Demirel


"Kötü bir başlangıçtı onlarınki. Ne Elif hak etmişti başına gelenleri, ne de Fırat istemişti böyle olmasını. Bir gecede hayatlar değişmiş, hayaller yıkılmıştı. Zaman unutturabilir miydi kötü anıları? Affedebilir miydi günahı? Haksızlıkların en büyüğünü yaşayan Elif, ailesi tarafından dışlanırken, felaketi olan insanlar tarafından sarılıp sarmalanır. Her geçen gün nefret ateşiyle bilense de, hayata tutunmaya çalışır. Fırat ise pişmanlıkları ve vicdanı ile savaşırken, Elif'in masumiyetine ve güzelliğine yenilir. Gün geçtikçe ilmek ilmek her hücresine işler Elif. Artık Fırat için hayatın amacı, affedilmek ve kara sevdasına karşılık bulabilmektir. "
Fırat aşiret ağasının oğludur. Aşiretten olan Beril ile nişanlı olduğu halde Cemal ile evlenir. Fırat bunu yanlarına bırakmaz. Ya onları öldürecek ya da Elif ile karşılık verecektir. Bu hikayenin en masumu Elif; üniversitede hemşirelik okuyan güzel kız. Hiç beklemediği bir günde törenin kurbanı olur.  Bir de  kendi suçuymuş gibi ailesi ona sırt döner Kayseri'de başka biriyle evlendirmeye çalışacaktır. Fakat buna engel olan Fırat, Elif'i de alarak ailesinin yanına dönerek, onunla evlenir. Fırat günler geçtikçe güzel karısını tanıdıkça ona yaptıkları için pişmanlık duyar. Kendisini affettirmek için hayatı boyunca mücadele verecektir 

Güneş Demirel'i okuduğum ilk kitabıydı. Şimdi Benimsin kendisininde kaleme aldığı ilk kitap olduğundan olacak hem yazım hataları hem de kurgusal hatalar mevcuttu. Kitap çok güzel başlamasına rağmen ortalarından sonra akıcı olan anlatımı bir süre sonra sıkmaya başladı. Fırat'ın yaptığı büyük hatanın ardından  Elif'in de onu affetmemesi çok normal geldi. Bunların üzerine Fırat'ın sürekli ona aşkını dile getirmesi okurken biraz yordu diyebilirim.  Kitabın kurgusal sıkıntılarından biri Fırat'ın ailesi. Bir diğeri Elif'in ailesi idi. Fırat'ın ailesi değil miydi Fırat'ı zorlayan? "Törelerimiz oğul" diyerek evlenmeden önce Elif'e bu denli büyük yaralar aça.. Konağa ilk geldiğinde Elif'i hemen bağrına basmaları, kızları gibi sahiplenmeleri ve Elif'in de Fırat dışında onun ailesinden kimseye bir şey söylememesi kesinlikle saçmaydı. Bir diğeri ise Elif'in ailesi.. Sanki kızları bilerek bu duruma düşmüş gibi yıllarca affetmemiş olmaları saçmanın da ötesinde bir durumdu. Kurguda bu şekilde sıkıntılar mevcut iken kitabın konusu da uzadıkça finalde özensiz olmuş diyebilirim.

Güneş Demirel'in kalemine sağlık. İlk iş diğer kitaplarına da göz atmak olacak. Şimdi Benimsin kurgusal hatalara rağmen kendini bir solukta okutturan bir kitap. Tavsiye edebileceğim kitaplar arasında. 

Şimdiden iyi okumalar.

20 Haz 2016

Entertainer / Kore Dizisi



2016 yılının eğlenceli yapımlarından biri daha ne yazık ki final yaptı. Miracle in Cell No.7, As One ve No Breathing gibi başarılı filmlerin senaristi Yoo Young A, yönetmenliğini ise Hong Sung Chang yaptı Dizi; KTOP Entertainmet şirketinin yöneticisi olarak çalışan Shin Suk Ho'nun yeni bir müzik şirketi kurar.  Tesadüf eseri Ha Neul ile karşılaşması sonucunda bir band grubu kurmaya karar verir. Her şeye yeni başlayan Shin Suk'u neler bekliyor? sorusunun cevabı dizide gizli.

Ji Sung dizide Shin Suk Ho karakterini canlandırıyor. Ji Sung daha önce Protect The Boss, Secret Love, Kill Me,Heal Me dizilerinden hatırlayacaksınız. Shin Suk Ho, KTOP Entertainmet şirketinin yöneticisi olarak görev yaparken hiç beklemediği bir şekilde ihanete uğrar. KTOP Ent. şirketinde iken yaptığı hataların farkına varır. Sıfırdan başlayarak Mango Entertainmet adında yeni bir müzik şirketi kurar. CEO'su olduğu müzik şirketine yetenekli insanlar toplamaya başlar. Kendini çeşitli olayların içinde bularak farkında olmadan yaptığı hataların telafisini yapabilmek için büyük bir çabaya girer. Bunları yaparken başarılı bir grup kurmayı ihmal etmez.
CNBlue grubunun üyesi Kang Min Hyuk; dizide Ha Neul karakterini canlandırıyor. Daha önce Heartstrings, Heirs gibi dizilerinden hatırlayabilirsiniz. Çiçek çocuk yakıştırmasını sonuna kadar hak eden idol-aktör. Ha Neul, abisini daha sonralarda anne ve babasını kaybetmiş bir çocuktur. Hayatında sadece ablası Geu Rin vardır. Ha Neul'un hayatı olumsuzluklarla dolu iken karşısına çıkan Shin Suk Ho sayesinde tamamıyla değişecektir. Ailesinin isteği üzerine şarkı söylerek hayallerinden uzak duran Ha Neul, Ddanddra isimli bir grubunun solisti olarak hayatına devam edecek.
Hyeri, dizide Geu Rin karakterini canlandırmaktadır. Hyde Jekyll, Me ve Reply 1988 dizilerinden hatırlayacaksınız. Reply 1988 ile yakaladığı çıkışı layıkıyla yerine getiren güzel oyuncu kendine yakışır şekilde Geu Rin karakterine hayat verdi. Geu Rin'in hayatta sahip olduğu tek kişi Ha Neul'dur. Okulu dondurarak onun sorumluluğunu üstlenmiştir. Çeşitli yarı zamanlı işlerde çalışarak geçimlerini sağlarken kardeşinin başına gelen olaylar sonucu onun mutlu olabilmesi için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Shin Suk Ho, kardeşi kadar onunda hayatını değiştirerek ivme kazanan bir hayatın içinde kendin bulacak.
İlk idol-aktörü grubu olan 5urprise grubunun üyesi Gong Myung, dizide Kayle karakterini canlandırıyor. Gong Myung'u izlediğim ilk dizisi fakat asla son olmayacak. Kayle, ünlü Juilliard Müzik okulunu kendince sebeplerden dolayı bırakmıştır. Shin Suk Ho ile karşılaşmasının ardından Ddanddra grubunun gitaristi olarak gruba dahil olur. Onun karakteri her şeye sızlanmasına rağmen yumuşak bir kalbe sahip olması. Dizinin beni güldüren oyuncusu Kayle oldu. 
Lee Tae Sun; dizide Na Yeon Soo karakterini canlandırıyor. 1993'lü oyuncunun çıkış yaptığı dizi Entertainer oldu. Yeon Soo Ddanddra grubunun gitaristi olarak gruba dahil oldu. Onun kişiliği izleyicilere hayranlık uyandıracak seviyede. Gerçek hayatta böyle insanlar var mı acaba diye düşündürecek kadar iyi bir karakter. O bir kez birini sevdi. O kadından Chan Hee adından bir oğlu var. Onlar hikayesi en derin olanıydı.

Teen Top grubun rapçisi L.Joe dizide Seo Jae Hoon karakterini canlandırıyor. L.Joe'yu ilk kez bir yapımda izledim. Teen Top grubunu takip eder onu da severim. Bu dizide oynayacağını duyduğumda mutlu olmuştum. İlk bölümler onu görmeyi beklemeyin. Shin Suk Ho'nun keşfi üzerine gruba baterist olarak dahil oluyor. Gruba dahil olana kadar hayatını annesinin isteği üzerine şekillendirmiş olan Seo Jae Hoon kendi ayakları üzerinde ilk kez duracaktır. Annesi ile müzik arasında gidip gelen genç müzisyenin hikayesi de bir çok aileye örnek olacak şekildeydi.


Dizi geçmişi çok fazla olmayan senaristin daha önce Miracle in Cell No.7, As One ve No Breathing gibi filmlerini izleme fırsatı yakaladım. İzlediğim bu üç filmin ortak noktası "insan olabilmek" gibi bir olguyu temel alıyor. Bana göre bu dizi basit bir müzik grubu kurma dizisi değildi. Bazılarımıza göre dizi çok güzel, bazılarımıza göre izlenip geçilecek her hangi bir dizi, bazılarımıza göre beklentinin altında kalan bir dizi. Bana göre büyük keyif ve haz alarak izlediğim bir dizi olarak kayıtlara geçti. Bir çok insanın beklentisinin altında kaldığı düşüncesindeki sebep, Ji Sung'ın oluşturduğu Kill Me, Heal Me etkisinin hala sürüyor olması. Oyuncu belki kişilik bölünmesi yaşamadı fakat duygular arası geçişleri kendine yakışır şekilde ekrana yansıttı. Ji Sung'ı kayırıyorum fakat dizinin ön çıkan oyuncusu kesinlikle Kang Min Hyuk oldu. Heartstrings ve Heirs dizilerinde iyi performans sergilemesine rağmen Entertainer dizisi onun için kariyerindeki dönüm noktalarından biri. Zira sergilemiş olduğu Ha Neul karakteriyle hayran kaldım. 

Kayle karakteriyle diziye renk katan Gong Myung'un oyunculuğunun yanı sıra mimiklerini kullanması, çocuk gibi dudak büzmesi aşırı sevimliydi. Chan Hee ile olan kapışmaları grubun büyüğü olmasına rağmen çocuk ruhuyla dizinin vazgeçilmez karakteriydi. L. Joe çok fazla ekranda görünmedi fakat buna rağmen ortalama bir oyunculuk sergiledi.

Ji Sung ve Hyeri arasındaki uyumu dizinin konusundan çok merak ediyordum. Fakat, ikisinin arasındaki kimyayı sevdim. Romantik-komedi türüyle karşımıza çıkmış olsalardı kesinlikle zirveyi zorlayan bir çift olurlardı.

 Ahn Hyo Seop Jinoo karakterini canlandırdı. Daha önce One More Happy Ending dizisinde izledim. Jinoo; Shin Suk Hoo'nun KTOP Entertainmet şirketinde çalışırken çıkış yaptırdığı grubun üyesi. Abi-kardeş ilişkisiyle Suk Ho için önemli bir karakter olarak karşımızda.Hikayenin kilit isimlerinden biri.


Dikkat Spolier içerir.

Öncelikle senariste üç konu üzerinden yüklenmek istiyorum. Bunlardan ilki, Ha Neul ve Geu Rin arasındaki abla-kardeş bağını her an bozulacakmış gibi hissettirmesi. Ha Neul'un, ablası gibi ona sahip çıkan Geu Rin'e aşık göstermeleri bence senaryoyu basitleştiren bir unsurdu neyse ki hatasını çok fazla uzatmayıp erken sonlandırması bir facianın son bulması oldu. İkinci ise, dizinin finalinde baterist Seo Jae Hoon eğitimine devam etmek istiyorum deyip gruptan ayrılması olayı kesinlikle sen gereksiz olaydı . Üçüncüsü  biraz kendi adıma eksiklik hissettiğim için olacak ama Ji Noo'nun finalde görünmesi gerekirdi. Eğitimi için yurt dışına gittin aradan bir sene geçti ve göstermemeleri olmadı.

Shin Suk Ho ve Geu Rin arasınki duygusal etkileşimi ileri ki boyuta geçmeyip flörtleşme aşamasında bırakmaları harika olmuş. Gizli gizli bakışmalar, ikisinin anladığı konuşmalar gibi bir çok durumu diziye güzel güzel serpiştirdikleri için her şey dozunda geldi.

Ha Neul'un abisi Jo Sung Hyun'un yaşadıkları içimi parçaladı. Ailesinin karşı gelmesine rağmen müzik ile hayatta tutunan Sung Hyun'un nefesinin kesildiği nokta kendi şarkısını başkasınınmış gibi piyasaya sürmeleri üstüne üstük görünüşünü bahane ederek. Bu ağır durumu kaldıramayıp intihar etmesi ve gerçeği ailesinden bile gizlemeleri hikayenin kilit noktasıydı. Shin Suk Ho'nun yakın arkadaşı Sung Hyun'un hakkı için kardeşi Ha Neul'e söylediği sahne dramın dibine dibine vurdukları andı. Kang Min Hyuk'un hem öğrendiği hem abisinin videosunu izlediği anda ki oyunculuğu kesinlikle izlediğim en iyi dram sahnesiydi. O sahneyi ikinci kez izleyebileceğimi sanmıyorum. Ben o duyguyu hissettim. İçim acıdı. Ji Sung'ın oyunculuğuna edecek tek kelimem yok. Onu tarif edeceğim kelimeler bile kifayetsiz kalacak. Harikasın sen.

Hikayesi derin olan bir diğer kişi Yeon Soo ve Chan Hee.
Oğluna iyi bir baba olabilmek adına içinde melek taşıyan adam. Chan Hee annesini gördükten sonra arkasından ağlaması içimi parçalayan bir diğer sahneydi.
Dizi bile olsa çocuklar ağlamasın!

5uprise grubundan arkadaşı olan aşarılı aktör Seo Kang Joon , grup arkadaşını Gong Myung'u dizide yalnız bırakmayarak konuk oyuncu oldu.

Dizinin müziklerinden bahsedelim birazda Tantara'nın çıkış şarkısı olarak izlediğimiz şarkı Kang Min Hyuk'un seslendirdiği "I see You" Aliee&Truedy"I Can't Live Without you" Han Seo Yeon "A Stay Child" SURAN "To Your Dream" Gaeko "Send Me Your Pictures" A Pink'in güzel sesi Ji Sung'ın büyük hayranı Jung Eun Ji "I Love Before" Gary&Minwoo "Tantara" dizinin göze çarpan şarkıları oldu. Fakat benim için en iyisi Ha Neul'un abisi rolünde izlediğimiz Jo Bok Rae'nin seslendirdiği "It's Ok to Cry/Go Ahead Cray" oldu

Dizi kimine göre basit bir hikaye olurken kimine göre özel bir hikaye. Arkadaşlık, dostluk ve kardeş olma bağını en ince ayrıntısına kadar hissettirdiği için benim için özel bir hikaye olarak kalacak. Hiç vakit kaybetmeden izlemenizi tavsiye eder. Sonrasında siz hikayenin neresinde kalacaksınız?

Dizi için puanım; 8,5/10

18 Haz 2016

Seviyor Sevmiyor // Uyarlama Hakkında

Mart ayında She Was Pretty dizisinin uyarlama furyasına dahil olduğundan bahsetmiştim. "İlk Aşkım" diğer bir adıyla "Seviyor Sevmiyor" olarak geçen çarşamba günü ekranlara geldi. She Was Pretty izlerken çok keyif aldığım için uyarlaması konusunda tereddütlerim söz konusuydu. Seviyor Sevmiyor dizisinin reklamları dönmeye başladığında ister istemez "galiba senaryoya sadık kalacaklar" düşüncesine hakim oldum. 

Dizinin ilk bölümünü izlediğimde She Was Prrety dizisiyle bire bir uyarlamasını gördüm diyebilirim. Repliklerden mekana kadar her şeyi birebir uygulamaları, yapboz, şemsiye, jackson çorapları gibi bir çok ayrıntıyı es geçmemeleri açıkçası mutlu etti.


Benim tereddüt ettiğim tek bir şey var. She Was Pretty dizisnde Kim Shin Hyuk karakterini canlandıran Choi Siwon'un dizide sergilemiş olduğu oyunculuğu izleyenler hatırlar. Mimiklerini çok iyi derecede kullanarak rolüne entegre ederek eğlenceli bir hal almasını sağlayarak bir üst seviyeye çıkarmış olmasıydı. Burada onun karakterini canlandırarak Yiğit Kirazcı'ya büyük bir pay düşüyor diyebilirim. Belki onun gibi Jackson (Jeksıın) diyemeyecek ama en azından onun kadar duygu yansıtabilir diye düşünmek istiyorum. Aksi halde benim için başarısız bir dizi olarak kalabilir.

High Society / Kore Dizisi



Sung Joon, Park Hyung Sik gibi sevdiğim oyuncuların yer aldığı High Society dizisi senaristliğini Ha Myung Hee yaparken yönetmen koltuğuna ise Choi Hyeong Hun oturuyor. Dizinin konusu; Jang Yoon Na, Chaebol denilen Kore'de aile şirketinin varislerinden biridir. Fakat kendi ayakları üzerinde durabileceğine inandığı için abisi hariç ailesinden gizli olarak yarı zamanlı bir işte gerçek kimliğini gizleyerek çalışmaktadır. Tek hayali parası yerine kendisi olduğu için sevebilecek bir adamla tanışıp evlenmek. 

Diziyi yayınlandığı sıralarda izlediğimde yarım bırakmıştım. Bir şeye başladığımda yarım bırakmayı sevmediğimden aylar sonra izleme gereği duydum. O sıralarda yarım bırakmamın sebebi dizinin beni şaşırtmamış olmasıydı. Dizinin daha ilk bölümden finalinin nasıl olacağını kestirebiliyoruz. İki ayrı aşk hikayesine tanık oluyoruz. Bir tarafta zengin kız fakir olan diğer tarafta fakir oğlan zengin oğlan. Her iki ilişkide engeller zengin olanların aileleri. 

Jang Yoon Na ve Choi Joon Gi arasındakiler ikinci çiftimizin aşkı kadar masum değildi ne yazık ki. Yoksul ama mutlu bir ailenin çocuğu olan Joon Gi'nin hırsı uğruna Yoon Ha'yı kullanmak en büyük hatası oldu. Ben Uee ve Sung Joon arasındaki uyumu sevmedim. Uee'nin oyunculuğunu donuk buluyorum. Golden Rainbow dizinde izlediğimden bu yana oyunculuk konusunda pek bir şey katmamış kendine. Sung Joon için aynı duyguları paylaşmıyorum tabi ki de. Diziyi bir nevi onun için izledim diyebilirim.

Dizinin kendi adıma dikkat çeken ismi Lee Ji Yi karakteriyle fakir kızımızı canlandıran Lim Ji Yeon oldu. Daha önce rol aldığı filmler olmasına rağmen çıkış yaptığı ilk dizi High Society oldu. Park Hyung Sik ile olan uyumunu sevdim. Hyung Sik ise Nine: Times Time Travel I, Heirs, Whats Happens to Family dizisinden sonra güzel bir çıkış yakaladığını düşünüyorum. 

High Society dizisini sevmeme nedenlerimden biride Yoon Ha'nın ailesi oldu. O kadar sinir bozucu karakterler ki izlerken bile insanı çileden çıkardı. Senaristin en büyük hatası kesinlikle duygusuz bir aile yaratması olmuş. Kardeşleri, babayı her şeyi geçtim anne karakterini o kadar ruhsuz yaratmış. Bu da diziden soğumama sebep oldu. Fakat Chang Soo karakterinin annesini de bir o kadar sevmedim. Senarist ortayı bulamamış.

Dizinin müzikleri arasında en çok Jung Yup "Dazzling Day" Park jHyung Sik "You're My Love" şarkıları dikkatimi çeken şarkılarıydı. İzleyecek olanların bir şey kazanmayacağı izleyenlerin de bir şey kaybetmeyeceği bir dizi. İşin aslı Sung Joon ve Park Hyung Sik izlemek istiyorsanız, ben sizi tutmayayım. 

14 Haz 2016

Remember:War of the Son / Kore Dizisi


2015'in sonlarında başlayan  Remember: Wat of the Son 2016 yılında başarılı bir grafik çizen dizinin senaryosunu  The Attonery filmin senaristi Yoon Hyun Ho yaparken yönetmenliğini ise Lee Chang Min yaptı. konu olarak bir çok intikam dizileriyle benzerlik taşımasına rağmen oyuncular ve olay örgüsü sayesinde izleyiciyi ekrana kitleme konusunda başarılı oldular. Dizinin konusundan kısaca söz edecek olursam; Seo Jin Woo fotoğrafik hafızaya sahip başarılı bir öğrencidir. Anne ve abisini trafik kazasında kaybeden Jin Woo babasıyla mutlu bir hayat sürmektedir. Bir akşam komşuları olan Jun A öldürülmüştür. Cesedi ise Jin Woo'nun babası Seo Jae Hyuk bulmuştur. Bununla birlikte bir gün önce sabaha kadar çalışan Jae Hyuk ormanlık alana nasıl geldiğini ve cesedi nasıl bulduğunu hatırlamamaktadır. Durum böyle olunca cinayet babanın üzerine kalmıştır. Babasının suçsuz olduğuna emin olan Seo Jin Woo ise babasını adını temize çıkarmak için büyük savaşın içinde kendini bulacaktır.
Yoo Seung Ho; dizide Seo Jin Woo karakterini canlandırmaktadır. Arang and the Magistrate, I Miss You, Imaginary Cat dizilerinden hatırlayabilirsiniz. Jin Woo; lise yıllarında mutlu bir hayat sürerken babasının cinayet ile suçlanması sonucu ölüm cezasına çarptırılmasının ardından, fotoğrafik hafızası sayesinde en genç avukatlardan biri olarak hayatına devam etmektedir. Onun tek bir amacı vardır gerçek suçlunun cezasını çekmesidir. Yoo Seung Ho'yu I Miss You dizisinden sonra ilk kez bir yapımda izleme fırsatı yakaladım. Askere gittiği için Seung Ho'nun oyunculuğunu uzun süre bekledik. I Miss You yapımını izleyenler bilir dramın en derine kadar işlenen bir diziydi oradaki oyunculuğuna bir tık yukarı taşıyarak iyi bir iş çıkardığını düşünüyorum.
Park Min Young; dizide Lee In A karakterini canlandırıyor. Sungkyunkwan Scandal, City Hunter, Healer dizilerinden hatırlayacaksınız. Jin Woo ile üniversitede hukuk öğrencisiyken tanıştı. Jin Woo'nun babasına haksız yere ölüm cezası verilmesi üzerine savcı olmaya karar veren In A bu davaya kendini adayacaktır. Farklı ve asil bir havası olduğundan mı bilemem ama oyunculuğunu seviyorum. Remember: War of the Son gibi ağır  dram temalı yapımlardan daha fazla görmek istiyor olmama rağmen bundan sonraki dizisinde romantik komedi temasıyla görmek istiyorum.


Namgung Min; dizide Nam Gyoo Man karakterini canlandırıyor. Can You Hear My Heart, I Need Romance 3, My Secret Hotel, The Girl Who Sees Smells dizilerinden hatırlayacaksınız. Nam Gyoo Man dizinin burnu havada, her şeyi parayla çözebileceğine inanan, babasının gözüne girmek için her haltı yapabilecek karakterimiz. Öfeksiyle ilgili problemleri yüzünden başına açılmayan iş kalmayan karakterin en büyük düşmanı ise Jin Woo'dur.
Park Sung Woong, dizide Park Dong Ho karakterini canlandırıyor. Onu hatırladığım ilk dizisi Bridal Mask idi. Geçen sene yayımlanan Hidden Indentity dizisinde etkisinde kaldığım oyunculardan biri. Park Dong Ho başarılı bir avukattır. Küçük yaşta babasını trafik kazasında kaybetmiştir. Babasının yakın arkadaşı ona sahip çıkmış, okutmuş ve iyi yerlere gelmesini sağlamıştır. İşinde başarılı olduktan sonra yardıma ihtiyacı olan insanlara avukatlık yapmaya başlamıştır. Jin Woo'nun babasının davasını alarak ana karakterimizle yolları kesişmiştir.

Jeon Kwang Leol, dizide Jin Woo'nun babası Seo Jae Hyuk karakterini canlandıyor. Hello Monster dizisindeki baba karakterini canlandırmıştır. Cinayetle şuçlanan Jae Hyuk talihsiz bir olay yaşar ve alzhemir olmuştur. Olay anına dair bir şey hatırlamakla kalmaz kendi oğlunu bile anımsamamaktadır. Ekrana her geldiğinde içimin acıdığı karakter.

Dizinin senaristi ve yönetmenini tebrik etmek lazım. Ortaya harika bir yapım çıkardılar. Dizi ilk yayınlandığında daha ilk bölümde yaşananlarla kendini belli etti. Remember: War of the Son dizisini izlerken  Miracle in Cell No:7 filmini anımsamadan edemedim. Bir çok ortak noktası söz konusu olmasıyla beraber  masum babalarını şereflerini tekrardan geri kazanmalarını sağlamak için verdikleri savaş harikaydı. Senarist Yoon Hyun Ho hikayeyi abartmadan bölümleri sürükleyici bir şekilde ekrana yansıttılar.

Dikkat! Bundan sonrası spolier içerebilir. İzlemediyseniz okumanızı tavsiye etmem.
Dizinin hikayesine el atmadan önce oyuncular için bir şey yazmak istiyorum. Seung Ho'nun oyunculuğunu seviyorum Her fırsatta dile getiriyorum fakat Seung Ho'nun oyunculuğunu seviyor ve beğeniyorum. Jin Woo karakterinin babasıyla karşılaştığı sahnelerde rolünün hakkını sonuna kadar verdiğini düşünüyorum. Özellikle son bölümler zirvede bir oyunculuk sergiledi. Park Min Young Ve Yoo Seung Ho arasındaki uyumu sevemedim. Yapbozun eksik bir parçası varmış gibiydi hep bir şeyler eksik. Park Dong Ho karakterini canlandıran Park Sung Woong mahkeme sahnelerine bayıldım.

Namgung Min öyle bir oyunculuk sergiledi ki rol yapmadı adam ruhuyla karaktere can verdi. Öfkesi yüzünden girdiği nöbetler, mimikleri, psikopat bakışları ve gülüşlerini izlerken ondan nefret eder hale getirdi. Şu zamana kadar zengin, umursamaz, aşık, seri katil gibi karakterlere hayat vermesine rağmen Nam Gyoo Man rolüyle bu türün en iyisi diyebilecek kadar büyük konuşabilirim. Çünkü ilk defa "baba" diye ağlayarak kendini astığı sahnede kötü karakter için içim acıdı. Fakat üzülmedim yaptığı kötülüklerin cezasını çekmesi gerekiyordu.

Dizinin senaryosunda her şey güzel hoştu bununla birlikte Nam Kyu Man'in babasına karşı olan tutumunun ve davranışlarının arkasında yatan nedenin ne olduğu hakkında bir açıklama ve onu bu duruma itmiş olabilecek geçmişini flashbacklerle göstermiş olsalardı harika olmaz mıydı? Babasını hayal kırıklığına uğratmaktan bu kadar çekinmesinin ve babasına bu denli düşkün olmasının altındaki bir nedeni vardı kuşkusuz. Bu tabi sadece bir düşünce. Dizinin harika ve izlenebilir olma gerçeğine gölge düşünen bir nedende değil.

Lee Wong Jun dizide Suk Joo Il karakterini canlandırıyor. Ben bu aktörün oynadığı her rolü severdim. Fakat bir tek Dong Ho'ya sahip olması dışında sevmedim. Daha önce Emperes Ki, Hidden Indentity, The Girl Who Sees Smells izlediğim şu hatırladığım dizileri. Kötü karakter ona yakışmamış, sevmedim.

Dizinin müzikleri;K.Will "Cold" Jooyoung "Can You Hear Me" Jang Jane"Don't You Know" Boby Kim "Cuz I Could say I Love You" Frozen Epica  Last Set şarkıları dizinin ilgi çekenleri.

İlk bölümden son bölüme kadar "adalet"i arayana karakterler haksız yere işlemediği bir suçun cezasını çeken alzheimer hastası olan bir babanın adını temize çıkarmak için oğlunun haksızlığa karşı verdiği mücadeleye şahit olduk. Bir tarafta babası için mücadele eden Jin Woo diğer tarafta para ve mevki ile her şeyi kazanabileceği düşüncesinde olan aslında elinde bir şeye sahip olmayan Nam Gyo Man. Birbirine zıt olan iki karakterinin ağır dramla birleştirilmiş hikayesini izlemek isteyenler için ideal bir yapım. Kesinlikle izleyin.

Dizi içi puanım; 9,7/10

13 Haz 2016

Fantastic Duo / Kore Programı


Güney Kore dizileri kadar programlarıyla da dikkat çekiyor. Son zamanlarda dikkatimi çeken programlardan biride Abnormal Summit programının sunuculuğundan hatırlayacağımız Jun Hyun Moo'nun önderliğini yaptığı Fantatic Duo programı. 

Kore'de ki en iyi sanatçıların hayranlarıyla yaptıkları düeti konu alıyor. Akıllı telefona indirilen programla belirlenen şarkıyı seslendiriyorlar. Katılım sınırsız. Fakat bu katılımın arasından sadece üç kişi seçiliyor. Bu kişiler arasından bir tanesi de düet hakkını kazanıp o hafta gelen üç ünlü sanatçı ve hayranlarıyla ayrıca bir önce ki programın galibiyle yarışacak. Programın seyri bu şekilde ilerliyor.Her hafta bir tema seçip gelen sanatçılar hayranlarıyla o tema üzerinden şarkılarını seslendiriyorlar. Ayrı özel düetler yayınlanıyor. Müzik evrenseldir sözünü kanıtlar sonuna kadar kanıtlayan bir program. Aynı dili konuşmasak dinlerken yaşatıkları o duyguyla zaten kendimizden geçmiş oluyoruz.

İlk bölümlerde Big Bang grubundan Taeyang yer aldı. Sesinin güzelliğine zaten hayranım. Big Bang'in Loser şarkısıyla telefon üzerinden yapılan düete dünya üzerinde çok fazla insan katıldı. Bunların arasına Winner üyeleride yer almdı. Buyrun. Katılanlar arasında seçilen üç kişi arasındaki mücadelede güzeldi. Kazanan Lim Chang Jung oldu.

Final'de seslendirdikleri Eyes,nose,lips şarkısıyla etkiletyici performans sergilediler. 
Taeyang'ın daha önce bir bayanla düeti olmamış. İlk kazer Lim Chang Jung ile deneyimlemiş oldu.

İlk bölümden bu yana haftalardır birinciliği kimselere kaptırmayan Kraliçe Lee Sun Hee ve Lee Yi Jin'in seslendirdikleri her şarkıda duygu patlaması yaşadım. İlk bölüm seslendirdikleri "I Always Miss You" harikaydı. Fakat beni etkilen sekizinci bölümdeki "I Want to Know" düetleri oldu. 
Lee Sun Hee'nin yaptığı en güzel düet Kyuhyun ile olan. Kyuhyun'un en büyük hayalide gerçeklemiş oldu.

Geçen bölümlerin birinde Aliee yer aldı. Programın şu zamana kadar seslendirilen en iyi performanslarını gerçekleştirdiler. Sevilen şarkısı Heaven ile üst düzey bir performans olan düeti gerçekleştirdiler.

10 Haz 2016

Gus - petit oiseau, grand voyage / Minik Kuş


Orjinal adı Gus-petit oiseau, grand voyage olan Fransız yapımı animasyon İngilizce adı Yellow Bird olurken biz de ki çevirisi Minik Kuş olarak yapılmıştır. Filmin senaristliğini Cory Edwards ve Antonie Barraud yaparken yönetmen koltuğuna ise Christian De Vita oturmuştur. 

Filmde yer olan kuşlar Ornitolog Guilhem Lesaffre'nin kitabındaki anekdotlardan yola çıkılarak yapılmıştır. Bir baba ve oğlunun yanlış yönde olan bir kuşu izleyerek görseller oluşturduğunu ve aynı hafta içerisinde Ornitolog Guilhem Lesaffre2nin kuş göçleri hakkında konuşmalarına denk gelen senarist bu durumu işaret olarak kabul ederek bu filmi yazmaya karar vermiş.

Soğuk ve korkunç kışın yaklaşması ile sıcak ülkeleri yollarını tutan göçmen kuş sürüsü, liderleri Darius'un peşinden bir bir havalanmaya başlar. Uzak bir yolculuğun ardından mola bahanesi ile yere inen ve bir kaç yemek ile karınlarını doyuran kuşlar, liderleri Darius'un hastalandığı ve yola devam edemeyeceğini öğrenirler. Bu durumda aralarından en güçlü ve zeki kuşu lider seçmeleri gereken kuşlar, tamamen şans eseri sakar ve bilgisiz bir kuş olan Gus'u lider kabul ederler.Bu karar sürüyü bir bilinmezliğe sürüklerken Gus'a bu yolculuk kendisini keşfetmesi için büyük bir şans olacaktır.

Film eğitici ve öğretici mesajlar içeriyor. Göç eden kuşların avcılardan kaçış sürecini izlediğimde içim burkuldu. Üzüldüm. Filmde bunlar gibi eğitici bir çok mesaj içeriyor. Yetişkin ve çocukların sıkılmadan rahatlıkla izleyecekleri orta seviyede bir animasyon. animasyonu tavsiye ederim.