26 Ağu 2016

HilalKafe : Zihin Haritaları Aşkına ...

HilalKafe : Zihin Haritaları Aşkına ...: Zihin haritaları yla aramdaki aşkı bilen bilir. 10 yılı aşkın süredir kişisel dünyamın bir parçası zihin haritaları. Bir kitap okusam, bi...

15 Ağu 2016

Me Before You

2012 yılında Jojo Moyes'in kaleme aldığı roman Me Before You (Senden Önce Ben) aynı adlı filimin yönetmen koltuğunda Thea Sharrock oturuyor. Kamera arkasında, yaratıcı ekibin içerisinde Oscar adayı görüntü yönetmeni Remi Adefarasin yer alıyor. Başrolleri Emilia Clarke ve Sam Claflin paylaşıyor. Her iki oyuncunun aksanına hayran kaldığımı filme geçmeden belirtmek istiyorum.

Tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşamını sürdürmek zorunda olan felçli genç adam Will Traynor ile bakıcı olarak küçük bir kasabada yetişmiş olan genç kadın Louisa'nın hikayesine tanık oluyoruz .İkisinin bir araya gelişi onları yeni bir yola sürükleyecektir. İlk başta birbirlerinden hoşlanmayan ikili, farklılıkları konusunda yakınsa da zamanla hayatla ilgili bilmedikleri şeyleri birbirlerine öğretmeye başlarlar. Bu süreçte birbirlerine aşık olan karakterleri zorlu süreci aslında daha yeni başlayacaktır.

Filmleri kitaplarla kıyaslamanın her ne kadar doğru olmadığını düşünsem de kitapta sayfalarca anlatılanı hissettikten sonra izlerken aynı hissi yakalama ihtiyacı duyuyor. O sebepten sahenler çok hızlı geçirilmiş gibi geldi. Tam olarak kitaba bağlı kalınmamış yani bundan kastım son bölümlerde Will, kendi ölümünü istemesiyle alakalı dava kısmını filmde yer vermedikleri gibi anne ve babasının bu olaydan kısa bir süre sonra boşanmış olması gibi küçük ayrıntıları atlamışlar.  Evet, küçük bir ayrıntı olarak gözükebilir fakat dikkatli bir kitap okuyucusunun gözünden kaçmayacak önemli detaylar. Bunların yanı sıra Me Before You'da yer alan manzaralar, mekanlar  karakterlerle resmen bütünleşerek izleyiciyi moda sokmasını başarıyor.

Milyonlarca okuyucu tarafından kabul gören Senden Önce Ben kitabı ufak tefek sıkıntılar dışında uyarlaması hayal kırıklığı yaşatmıyor. Aşk/dram türünde film seviyorsanız, kaçırmayın derim.

11 Ağu 2016

Pride and Prejudice / Kore Dizisi


Dizinin konusunu kısa ve öz açıklayacağım. Dizi kendini beğenmiş bir dünyaya ve önyargılı savcılara karşı savaşan savcılar arasındaki ilişkiyi anlatıyor. Savaşın içindeki gizem, korku ve heyecanı işlemeyi ihmal etmemişler. Dizi 20 bölüm olarak kararlaştırılmıştı. Olay örgüsünün çözülmesi adına bir bölüm daha eklendi. Toplam 21 bölümden oluşuyor. School 2013 dizisinin senaristliğini yapan Lee Hyun Joo yaparken, yönetmen koltuğundan Kim Min Jin oturmaktadır.


Choi Jin Hyuk; dizide Koo Dong Chi karakterini canlandırıyor. I Need Romance, Panda and Hedgehog, Gu Family Book, The Heirs, Emergency Couple, Fated to Love You dizileriden hatırlayabilirsiniz. Koo Dong Chi karakteri, Incheon Bölgesinde savcı olan Koo Dong Chi karakterini canlandırmaktadır. Doktor olmak isterken savcılığa yönelen karakter, liseden hemen sonra baro sınavını geçerek 21 yaşında genç bir savcı olur. Koo Dong Chi'nin olaylara yaklaşımı son derece realist olmasıyla birlikte işinde oldukça titizdir.

Beak Jin Hee; dizide Han Yeol Mo karakterini canlandırıyor. Daha önce Emperess ki, Triangle dizilerinde izleme fırsatı yakaladım. Incheon Bölge Savcılık ofisinde stajyer savcı olarak görev yapmaktadır. Her zaman gerçeğin ve adaletin peşinde olan savcımızın dizinin gerçeklerden uzak kalmayan karakteri diyebiliriz. Kardeşinin ölümünün ardından üzeri kapatılan davanın sonucunda savcı olmaya karar vermiştir. Beak Jin Hee'yi bir çok kez izlemiş olmama rağmen hala soğuk ve itici buluyorum. Bu yanını rollerine fazlasıyla taşıdığını düşünüyorum. Eğer konusu ve diğer oyuncu kadrosu dikkatimi çekmeseydi izlemezdim gibi geliyor.


Oyuncu-idol grubu 5urprise grubunun başarılı üyesi Lee Tea Hwan dizide, Kang Soo karakterini canlandırıyor. King of High School Life Conduct, Come Back Mister ve şu sıralar W dizisinde yer alıyor. Kang Soo savcılık ofisinin araştırmacısı olarak görev alıyor. Bir nevi savcının yardımcısı gibi. Koo Dong Chi'nin hem yakın hem ev arkadaşıdır.




Savcılık ofisinin çalışanları olarak ekrana gelen Choi Woo Sik ve Junh Hye Seong'u es geçmemek lazım. Choi Woo Sik, Rooftop Prince ve Fated To Love You dizilerinden hatırlayabilirsiniz. Sevimli mizacını oynadığı savcı karakterine harika yansıttı. Jung Hye Seong To Do Beautiful You, Oh My Venüs, Remember dizilerinde yer aldı.  


Diziyi genel hatlarıyla ele aldığımda türünün iyi örneklerinden biri diyebilirim.Olayların içindeki gizem, oyuncuların performansları, heyecanlı bölümleriyle iyi işler çıkardı. Gözle görülür sorunlarından biri ise finale doğru temposunun düşmesi oldu. Yayınlandığı sırada Healer'ın başarısını düşünecek olursak reytingleri o kadar iyi değildi. Şansızlık diyelim.

Mükemmel başlattıkları dizinin finali beklediğimden kötü bitti. Yani; dizi güzel başladı fakat soruların bir kısmını cevaplamadan son buldu. Finali biraz daha açıklayıcı olabilirdi. Bazı noktalar tam olarak açıklığa kavuşmadı. Bununla birlikte mesajları olan bir diziydi. En önemlisi görevleri, kanunları uygulamak olan insanların bile, suç işleyip bu gücü gerektiğinde kötü işlerinde kullanabileceklerini göstermek açısından iyi düşünülmüş bir senaryo. Varoluş amaçları adaleti sağlamak olan insanların nasıl adaletsiz be kötü olabildiğini görmek insana iyi gelmiyor. Her meslekte kötü insanlar olabilir ama bazı mesleklerde bu tür insanların olmaması gerektiği kanaatindeyim. Özellikle hukuk alanındaki acımasızlıklara tanık oldukça insanın canı sıkılmadan edemiyor. Senarist Han Byul hikayesi insanın içini burkan ve acıtan türden ele almış. Bu konuda oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum. 

Dizi gizem dolu olduğu için yüzeysel olarak bilgi vermek istedim. Zira izlerken büyüsü bozulsun istemem. Bölümleri finaline kadar  soluksuz izleyeceğiniz bir dizi. 

10 Ağu 2016

High-End Crush / Kore Dizisi


Her bölümü 15 dakikadan oluşan 20 bölümlük bir dizi olan High end Crush, Güney Kore-Çin ortak yapımı olarak ekranlarda yerini aldı. Başrollerinde Jung Il Woo ve Jin Se Yeon yaparken yardımcı oyuncu olarak Sistar grubundan Bora Lee Shi Un yer alıyor.

Jung Il Woo'yu Night Watchman'den bu yana dizi çevirmesini bekliyordum. Mini bile olsa bir diziyle dönmüş olması mutluluk verici. Her ne kadar tarihi yapımlara farklı bir hava katıyor olsa bile romantik-komedi temalı yapımlarda olması kanaatindeyim. Choi Se Hoon karakterini canlandırmaktadır. Se Hoon karakteri; Flower Boy Ramen Shop dizisindeki karakterine fazlasıyla benzemektedir. Aileden zengin, kendini beğenmiş ve hayatta her şeyi elde etmiş biridir. Se Hoo, oyuncu ve şarkıcı yetiştiren bir eğlence şirketinin CEO'sudur.

Jin Se Yeon; daha önce Inspring Generetion, Bridal Mask ve Doctor Stranger dizilerinde izledim. Jung Il Woo ile uyumuna bayıldım. Dizide Yoo Yi Ryeong karakterini canlandırıyor. Zarif ve nazik bir kadın olan Yo Yi Ryeong televizyon bile olmayan bir evde doğayla iç içe yaşamaktadır. Onun hayatı kitap okumaktır. Tesadüf eseri yaşadığı olaylar sonucunda Se Hoon'un eğlence şirketinde kendini bulur. 

Birine tek taraflı aşık olduğun zaman böyle olur. Kendi kendine hayal ettikçe bütün gardını indirirsin, bütün sınırlarını aşarsın. Saçlarına dokunmuş gibi gelir. Dudaklarını hissediyormuş gibi gelir. Ellerine dokunmuşsun gibi hissedersin. İşte böyle yavaş yavaş delirirsin.

Senaryo açısından derin bir olay örgüsü olmamakla birlikte senarist izleyicilere naif bir hikaye sunmakla birlikte, finalinde ikinci sezon olabilir mesajını vermeden bitirmiyor. Farklı bir Jung Il Woo ile karşınızda olmadığı gibi izlerken mimiklerine ve tepkilerine gülerken buluyorsunuz kendinizi. Dizinin tartışılmaz en iyisi de asistan rolünde izlediğimiz Lee Shi Un. Onun Jung Il Woo ile olan komik uyumu izlemeye değer. Sistar BoRa ve Monsta x grubununa dizide yer aldığını söylemek gerek. Mini dizi kategorisinde tartışmasız şu ana kadar en çok eğlendiğim diziler arasında ilk üçe girdi bile. İzlerken keyif alacağınız için izleyin derim.

9 Ağu 2016

Page Turner / Kore Dizisi



KBS dizisinin yayınladığı Page Turner dizisi 3 bölümden oluşuyor. Başrollerini Kim So Hyun, Ji Soo ve Shin Jae Ha paylaşıyor. Kim So Hyun'un oyunculuğuna methiyeler dizebilirim. Harika bir aktirst olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Ji Soo; ise Angry Mom ile yakaladığı çıkışı devam ettiriyor. Oyuncunun sevimli, farklı ve temiz bir havası var. Shin Jae Ha; Pinocchio ile yaptığı çıkışın ardından bir çok başarılı dizinin kadrosunda yer almaya devam ediyor.  Biraz da dizinin konusunda bahsedelim.

Yoo Seul yetenekli bir sanat lisesi öğrencisidir. Annesi vakti zamanında piyanist olmak isteyip, olmadığı için yapmak istediği her şeyi kızına dikta etmektedir. Bir gün Yoo Seul kaza geçirir. Bu kazanın ardından başarılı piyanisti zor zamanlar bekler. Kazanın ardından tanıştığı Cha Sik ve okuldaki rakibi Seo Jin Mok ile yaşadığı zorlukların üstesinden gelmek için mücadele eder.

Diziyi yeni izleyecek olan arkadaşlara tavsiyem; bu dizi salt aşk üzerine değil, aşkla ilgili bir muhabbet de dönmüyor. Arkadaşlık, sorumluluk, başarı ve güven üzerine bir dizi. Ona göre izleyin.


3 Ağu 2016

Lucky Romance / Kore Dizisi


16 bölümden oluşan Lucky Romance 2016 yılının eğlenceli romantik-komedilerinden biri. Dizinin konusu; Shim Bu Ni küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiştir. Hemen akabinde kız kardeşi trafik kazası geçirerek komadadır. Çaresiz kaldığı bir anda kendini falcı da bulur. Falcı onun üzerinde büyük bir lanet olduğuna inandırır. Kardeşinin uyanması için 1986 yılında doğmuş bir erkekle bir gece geçirirse kız kardeşinin uyanacağı konusunda hurafelere inandırır. Falcının belirttiği kriterlerde birini aramaya koyulan Bou Ni tesadüf eseri Soo Ho ile karşılaşır. Aralarında tatsız olaylar gelişmesine rağmen Soo Ho'nun kaplan yılında doğduğunu öğrenmesiyle ibre ikisinin arasında gidip gelmeye başlar.

Hwang Jung Eum; dizide Sim Bou Ni karakterini canlandırıyor. Can You Hear My Heart, Full House 2, Secret Love, Endeless Love, Kill Me, Heal Me, She Was Pretty dizilerden hatırlayacaksınız. Sim Bou Ni; küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş, hayattaki tek varlığı olan kız kardeşi bitkisel hayattadır. Bou Ni bu durumdan kendini suçlamaktadır. Çünkü gittiği falcı onun doğuştan lanetli olduğunu söyler. Durum böyle olunca yıllarca hayatına kimseyi almayı bırakın, kimseyi yanına bile yaklaştırmayan batıl olan ne varsa inanan birine dönüşmüştür. Sim Bou Ni, oyun tasarımı yaparken aynı zamanda yarı zamanlı işlerde çalışarak kardeşinin hastane masraflarıyla ilgilenmektedir.

Ryoo Joon Yeol; dizide Jee Soo Ho karakterini canlandırmaktadır. Nam-ı değer Kim Jung Hwan Reply 1988 dizisini izleyenler kendisini yakından tanır. Lucky Romance dizisinde hayat verdiği Soo Hoo, Zeze Oyun Şirketinin Ceo'su olmasıyla beraber IQ'sunun yüksek olmasıyla övünen oyun tasarımcısıdır. Küçük yaşta yaşadığı sorunlar yüzünden ailesinden uzakta, sevgisiz büyümüştür. Bu durum ise karakterinin kibirli ve soğuk birine dönüşmesine sebep olmuştur. Aynı zamanda küçüklüğünde babası yüzünden yaşamış olduğu tramva sonucu sudan korkar. Bu durum ailesinden uzaklaşmasına sebep olmuştur.
Lee Soo Hyuk; dizide Choi Gun Wook (Gary) karakterini canlandırmaktadır.Daha önce King of High School Life Conduct, Valid Love, Scholar Who Walks the Night, Local Hero dizilerinden hatırlayacaksınız. Gary; Shim Bou Ni'nin çocukluk arkadaşıdır. Küçük yaşta anne ve babası ayrıldıktan sonra Kanada'ya gittiği için Bou Ni ile irtibatı kopmuştur. Yıllar sonra ünlü bir tenisçi olarak Kore'ye döndüğünde soluğu çocukluğunu geçirdiği apartmanda alır. Gary'nin başarı öyküsünün ardında yatan hikayeyi öğrendikçe bağrınıza basacağınız bir karakter oluveriyor. Özellikle Shim Bou Ni'ye olan bağlılığından dolayı ona özlediği aile duygusunu yaşatmasıyla pek sever hale geliyorsunuz.



Lee Chung Ah dizide Han Seol Hee karakterini canlandırmaktadır. Flower Boy Ramen Shop dizisini izleyenler hatırlar. Seol Hee; Gary'nin menajerliğini yapmaktadır. Aynı zamanda So Hoo Amerika'da okuduğu sırada   aşık olduğu kızdır. Bir gün aniden terketmek zorunda kalır. Yıllar sonra karşılaştıklarında Seol Hee her şeyin eskisi gibi olduğunu zanneder. Fakat bir sorun vardı. Ne o eski Seol He ne de So Hoo eski gibidir. Seol Hee'nin Gary'le olan yakınlıkları hoşuma gitti . Gary'i kardeşi gibi sahiplenip ona yaklaşımları ve aralarındaki uyumu sevmemek mümkün değil.


Konu biraz değişik olsa bile işleniş bakımından klişelerle dolu bir senaryoya sahip. Ana karakterlerin birbirini bir şekilde tanıyor ve karşılaşıyor oluşu bu duruma en büyük örneklerden biri diyebiliriz. Doğruya doğru dizinin ilk bölümleri izlerken sıkılıyorsunuz fakat biraz sabredip konunun özü anlaşılınca dizi bir anda evrimleşerek sizi gülme krizlerine sokar bir hale getiriyor senarist Tabi bu durumun etkisi en çok oyuncuların sergiledikleri performanstan geçiyor.

Hwang Jung Eum hayranlığımı izlediğim her dizisinden sonra dile getiriyorum.Girdiği her rolün hakkını veren aktirstlerden biri. Oyuncunun canlandırdığı Shim Bou Ni'nin yaşadığı çaresizlik, korku gibi insani duyguları karşı tarafa güzel bir şekilde yansımasını sağlıyor. Jung Eum'un mimikleri, duygu hallerine göre ses tonunu değişmesi ve ağlama öncesinde konuşurken boğazının düğümlenmesi gibi ayrıntıları izledikçe oyunculuğu daha çok seviyorum. Ryoo Joon Yeol, Reply 1988 dizisindeki performansıyla beğeni kazanmış olan aktör. O dizideki karakteriyle bir çok kişiyi kendine hayran bırakmış, gözleri üzerine toplamıştı. Oyuncunun ise  Jee Soo Ho karakteriyle kendini bulduğunu düşünüyorum. Diziyi izlerken "o nasıl mimik kullanmaktır vicdansız " demeden kendimi alamaz oldum

Gelmiş geçmiş en güzel ifadelerden sadece biri

Gary rolünde izlediğimiz Lee Soo Hyuk King of High School Life Conduct dizisiyle dikkatimi çekmiş, sevdiğim aktörler arasında yerini almıştı. Oyuncu rol aldığı dizilerin her birinde farklı karakterleri canlandırarak oyunculuğunun hakkını verdiği kanaatindeyim Bunlardan biri de Scholar Who Walks the Night dizisindeki kötü karakteriyle harikalar yarattı diyebilirim. Lee Soo Hyuk'un başrol olduğu dizileri izlemek istiyorum. Bir de Soo Hyuk'un ses tonuna hayranlığım daha çok artıyor desem gülmezsiniz umarım :)

Uzakdoğu yapımlarını yakından takip edenler kiraz ağaçları çiçeklenmeye başladığın anda yönetmenler, oluşan harika manzarayı değerlendirmeyi ihmal etmiyorlar. Tıpkı Lucky Romance dizisinin yönetmeni Kim Kyung Hee gibi. Bou Ni ve Gary'nin aşağıdaki sahnesi dizinin en güzel mekanı olarak kayıtlara geçsin.

Dizinin yardımcı karakterleri Dal Nim ve Han Ryang  Ha karakterleri sürprizlerden biriydi diyebilirim. Dal Nim karakterini Lee Cho Hee canlandırdı. My Lovely Girl, Who are You: School 2015 dizilerini izleyenler oradan hatırlayabilir. Ha Ryang Ha karakterini ise Jung Sang Hoon canlandırdı. 1976 doğumlu oyuncuyu ilk kez bir yapımda izledim. Dizinin net en komik oyuncularıydı. Dal Nim, Bou Ni'nin en yakın arkadaşı olarak So Hoo'nun asistanlığını yapmaktadır. Bir nevi Bou Ni'nin Zeze'de başlamasına sebep olan kişidir. Başkan Han ise Zeze'nin en büyük ortağıdır. Aynı zamanda So Hoo'nun en yakın arkadaşıdır. İkisinin bir araya geldiği her sahne keyiflendirdi. Aralarındaki şifreli konuşmalar, nefret etmeleri, mimikleri falan dizinin en çok göze batan tarafıydı.
Herkesin kendini rahatlatma stilleri farklı olabiliyor.
IQ'su yüksek biri de ancak çarpım tablosunu ezbere sayarak olur adlı çalışma.

Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi?
Utanmasa saliseleri de sayacak aşık bir adam.


Senaristin vermek istediği mesajlarda biri hurafelere inanmayın. Shim Bou Ni'nin falcı tarafından lanetli olduğuna inandırılması, yanında tuzu ve büyü kağıtlarını ayırmıyor oluşunu, her şey kaderden ibarettir şeklinde bağlaması hoşuma gitti. Düşünsenize çalışıyorsunuz ve masanızı kenarına tuz serpen bir arkadaşınız var. Hem sinir bozucu hem komik bir durum. Ben kesinlikle işi dalgaya vururdum. Zira bizimde hayatımıza giren saçma sapan hurafeler yok mu? Var. İnsanların inanmak istedikleri şeylere uydurdukları olaylar işte. 

Je Soo Ho ve Bou Ni arasındaki etkileşimi izlerken keyif aldım. İki oyuncu arasında yaş farkı olmasına rağmen şahsen ben hissetmedim. Aksine Jung Eum'un saçlarını kısa kestirmesi yerinde bir karar olmuş. Ryo Joon Yeol'unde çok küçük durduğu söylenemez tabi. Hayatı matematik hesaplarıyla geçmiş bir dahinin aşık olma serüvenini izlerken eğlendim.

İzafiyet teorisi hiç bu kadar anlamlı olmadı

Shim Bou Ni; ayaklarını yere basan bütün zorluklara rağmen ayakta durmasını bilen aynı zamanda zeki oluşu alışılmışın dışındaki bayan karakterlerde biri. Mesela onca klişenin içinde gördüğüm en tatlı aşık olan çift diyebilirim.

Şu durumu yaşamayan insan evladı olduğunu sanmıyorum :)

Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi?

Dizinin izlerken en çok keyif aldığım sahnelerin bir kısmı. Her fırsatta birbirlerine kur yapan, aşık halleri fazlasıyla güldürdü. İki oyuncuyu eğlenceli karakter olarak görmek güzeldi. Reply 1988 dizisindeki sessiz hallerinin aksine bir role karşımıza çıkan Ryoo Yeol efsaneydi. 


Dizinin müziklerini sevdim. Sistar grubundan Soyou "Tell Me" Jansu'dan "Lean on me" Park Hye Su "Sad Fate" Dawon " Taeyoon "Than Anyone Else" Cosmic Girl'den Dawon "Shalala Romance" Sweetpea "True to you" şarkıları dikkatimi çekenler oldu. Hiç kuşkusuz ön planda olan şarkıda Soyou'nun şarkısıydı. Dizi için beklentinizi yüksek tutmayıp izlerseniz benim gibi aşırı keyif alabilirsiniz. Canınız sıkılıyor, izleyecek bir şeyler arıyorsanız Lucky Romance tam size göre.

26 Tem 2016

Signal / Kore Dizisi


TVN kanalı sayesinde harika bir diziyi daha geride bıraktık.  Signal isimli dizinin senaristliğini 3 Days dizisinde tanıdığım Kim Eun Hee yaparken yönetmenliğini Misaeng, Sungkyunkwan Scandal ve Monstar gibi dizilerden hatırladığımız  Kim Won Suk oturuyor. Yönetmen Misaeng gibi bir dizide yer aldıysa o iş tamamdır.

2016 yılında kendinde oldukça söz ettiren polisiye/fantastik Kore dizisi Signal, Profil çıkarma konusunda uzman polis Park Hae Young'un tesadüf eseri bulunduğu karakolda garip sesler duyar, sesin geldiği telsiz aracılığıyla 2000 yılında polis olan Lee Jae Han ile bağlantı kurar.  Çocukluğunda sınıf arkadaşının kaçırılma davasına tanık olan Hae Young, iletişime geçtiği bu polis sayesinde geçmişinde yaşanan bu olayı aydınlatmak için telsiz aracılığıyla birbirlerine yardım ederler. Dizinin olay örgüsü ve kurgusu bu davanın ardında başlar.

Lee Je Hoon; dizide Park Hae Young karakterini canlandırıyor. Daha önce Fashion King dizisinde izledim. Park Hae Young, profil uzmanı bir genç bir polisi canlandırmaktadır. Kendisi de bir polis olmasına rağmen polislerden nefret etmektedir. Küçük yaşta tanık olduğu bir davanın çözülmesinde etkisi olmasıyla başlayan serüvenden sonra çözülemeyen davalar ekibine profil uzmanı olarak atanır.  Lee Je Hoon'un, PArk Hae Young karakteriyle harikalar yarattığını düşünüyorum. Bir karakter hem soğuk hem sıcak nasıl olur derseniz Park Hae Young derim. Açık konuşmak gerekirse Fashion King dizisinde izlediğim de oyunculuğunu pek beğenmemiştim Fakat Signal dizisiyle beraber kendisine olan hayranlığım üst sıralara kadar yükseldi.
Kim Hye Soo; dizide Cha Soo Hyun karakterini canlandırıyor. İzlediğim ilk yapımı. Cha Soo Hyun cinayet suçları masasında başarılı bir polis olarak görev yaparken, kendini Çözülemeyen Davalar Ekibinin takım lideri olarak bulur. Kim Hye Soo'nu dizinin ilk iki bölümü izlerken bu diziye uygun olmadığını düşünerek sıkıldığımı itiraf ediyorum. Fakat geçmiş ve günümüz arasın hikayeler işlendikçe .
onun hikayesi derinden etkiledi diyebilirim. Bununla beraber Cha Soo Hyun karakteriyle beraber, Hye Soo beni daha fazla içine alabildi diyebilirim.
Cho Jin Woong, dizide Lee Jae Han karakterini canlandırıyor. Başıma bir şey gelmeyecekse eğer itiraf ediyorum, izlediğim ilk yapımı. Lee Jae Han gerçek bir polisin yapması gereken her şeyi gözü kırpmadan yapan gözü kara, cesaretli bir polistir. Suçlularla mücadele etmesinin dışında polis camiasının içindeki çürük elmalar karşıda kendine temiz bir dünya çizmeyi hedeflemiş bir polistir. Onun mottosu "sonuna kadar mücadele et, vazgeçme". Bu durumu dizide sonuna kadar yaşatan Cho Jin Woong harikalar yarattı diyebilir. İzlerken işte adalet bu olmalı gibi bir çok şey söylerken buldum kendimi.

Çocuk oyuncusundan başrolüne kadar müthiş oyunculuklara tanık oldum. Harika oyunculukların yanına tadından da yenmez bir kurgu eklersek kaliteli bir dizi ortaya çıktığını söyleyebilirim. Tek tek bütün oyuncuların performansını yazarsam unuttuğum her bir oyuncunun performansı çöpe atmışım gibi hissedebilirim. Konuk oyuncularında kalitesi konusunda hakkını veren bir dizi. Bir çok polisiye dizi izlemişimdir.  Fringe dizisinde Waltep Bishop dışında Lee Jae Han, unutamayacağım karakterler arasına adını altın harflerle yazdırdı. 


Zaman kavramı geçmiş, şimdiki ve geleceğin aynı anda yaşandığı teorisi üzerine kurulan dizi, bir telsiz aracılığıyla geçmiş ve gelecek arasında bağlantı kurarak iletişime geçen iki polisin hikayesine tanık oluyoruz. Fikir olarak orjinal değil fakat türünün kayda değer yapımlarından olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. TVN kanalının 2013 yılında yayınlanan  Nine: Time Travelling Nine Times dizisi de zaman kavramı ve paralel evren üzerine izlediğim en iyi fantastik dizilerden biri. İki dizide de benzer olaylara tanık oluyoruz. Fakat iki zaman arasındaki bağlantının nasıl olduğuna dair açıklama Nine:Tİme Travelling Nine Times dizisinde daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Bu demek değildir ki Signal dizisi kötü. 

Tabi ki hayır. 

Singal; polisiye ve zaman kavramını uygulama konusunda gayet başarılı. Çocuk istismarları, faili meçhul davalar, seri cinayetler ve adalet uğruna savaş verenlerin hikayelerin 1986-1991 yıllarında Hwaseong bölgesinde yaşanan gerçek olaylardan uyarlama olduğunu düşünecek olursak; gerçek olaylarla bağlantılar kurarak, kurguya dönüştürmesi senaristin harika bir iş çıkardığının göstergesi. Özellikle en büyük etkenlerden biri de müzikleri doğru yerde kullanarak dramatik etkiyi daha fazla ortaya çıkarırken, heyecanı canlı tutmayı da başarıyor dizi.  Kore dizilerinin geneline baktığımızda kendini beğenmiş karakterlerle dolu yapımlar arasında reel hayatta karşımıza çıkabilecek tiplemeler ve iyi kotarılmış zaman-mekan olay örgüsüyle Signal dizisi gerçekten parıldayan bir yapım olarak dizi tarihine adını altın harflerle yazdırdığını kanaatindeyim.

-Dizinin en temel olgusu bir şey değişirse her şey değişir olgusuydu. Geçmişle gelecek arasındaki değişiklikler ve senaristin kimsenin aklında soru işareti bırakmadan dizi boyunca verdiği mesajların cevabını çok güzel bir şekilde verdiği düşüncesindeyim. Dizi hakkında ayrıntılara girmek istemedim sadece yüzeysel bilgiler üzerinden düşüncelerimi paylaştım. Zira bu tür dizileri izlerken keyif alacağınızı düşünüyorum. 

Dizinin müzikleri en az kurgusu kadar güzeldi. Kim Yuna "The Road" INKI "Person That Should Leave" Jang Beom Jung "Recal" Jo Dong Hee "Happy Person" Lee Seung Yul "As Flowers Bloom" şarkıları benim dikkatimi çeken şarkılarıydı.

Albümü dinlemek için; TIKLA

18 Tem 2016

Another Miss Oh / Kore Dizisi

TVN kanalı Reply 1997, 1994,1988, Misaeng, Signal, I Need Romance serisi gibi bir çok dizilere imzasını atan kanal yine harika bir yapımla buluşturdu. Another Miss Oh, 2016 yılın en iyi dizileri arasına adını altın harflerle yazdırdı. Senaristliğini PArk Hae Young yaparken yönetmen koltuğuna Marrige not Daiting dizisinden hatırlayacağımız Song Hyuk Wook oturuyor.

Hayatları tamamiyle farklı aynı ismi taşıyan iki kadının hakkındaki romantik-gizemli hikayesi. Oh Hae Young ortalama zekada, sakar bir kadındır. Liseden beri süreli daha popüler, yetenekli ve iyi bir zekası olan diğer Oh Hae Young'un gölgesinde kalmıştır. İronik olan yıllar sonra aynı iş yerinde çalışacak olmalarıdır. Bu iki kadının arasında çok farklı bir bağ vardır. Bu olayların merkezinde ise başarılı bir ses yönetmeni olan Park Do Kyung vardır. 
Shinhwa grubundan tanıdığım Eric dizide Park Do Kyung karakterini canlandırıyor. Daha önce Dicovery of Love dizisinde izledim. Anorher Miss Oh kesinlikle oyunculuk konusunda zirve yaptığı yapımlardan biri olarak kayıtlara geçebilir. Park Do Kyung, ülkesinde ünlü bir ses yönetmenidir. İşinde mükemmeliyetçi olduğu kadar özel hayatında da aynı şekildedir. Ablası ve erkek kardeşiyle aynı evi paylaşmaktadır. Park Do Kyung; düğün gününde terk edilmiş kalbi kırık bir adam. Yüreğinde oluşan bu sızı yüzünden soğuk bir adama dönüşmüştür.
Seo Hyun Jin dizide; Oh Hae Young karakterini canlandırıyor. Daha önce Let's Eat 2 dizisini izleyenler oradan hatırlayabilir. İzlemeyenler için ise şiddetle tavsiye edilir. Oh Hae Young; bir restaurant işletmesinde müdür yardımcısı olarak çalışmaktadır. Okul yıllarında kendi kabuğundan dışarı çıkarılmayan, zorlu bir dönemden geçmiştir. Kendiyle aynı ismi taşıyan Oh Hae Young ile okul hayatı boyunca kıyaslanmış. Fazlasıyla çekmiştir. Hayatının en zor anlarından biri ise evleneceği adam tarafından "senin yemek yemene katlanamıyorum" şeklinde terk edilmesi. Kırgın, mutsuz ve üzgün olan karakterimiz o kişiden tek bir şey istiyor. Ailesine Oh kendisinin ayrılmak istemesini söylemesidir. Bu bir nevi gururunu ailesine karşı korumadır. Düğün günü terk edilen bir kadının yaşayacağı her türlü duyguyu derinlenmesine yaşıyor, yaşattırıyor.

Jeon Hye Bin dizide Oh Hae Young karakterini canlandırıyor. İzlediğim ilk dizisi Another Miss Oh oldu. Park Do Kyung'u arkasında hiç iz bırakmadan, bir şey söylemeden düğün günü terk eden sevgilisiydi. Ana karakerimiz Oh Hae Young'un lisede sınıf arkadaşı okul hayatları boyunca birbirleriyle kıyaslanmışlardır. Bu durumun kazanını dizideki ayrımla güzel olan Oh Hae Young olurken, ana karakterimizin ergenliği bu olaylar yüzünden zorlu geçmiştir. Güzel olan Oh Hae Young yıllar sonra terk ettiği ülkesine döner hem sınıf arkadaşı Oh Hae Young hem eski sevgilisi PArk Do Kyung'un hayatına bir şekilde dahil olur.
Lee Jae Yoon dizide Han Tae Jin karakterini canlandırıyor. Golden Rainbow. Heart to Heart dizilerinde izleme fırsatı yakaladım. Han Tae Jin; Baş karakterimiz Oh Hae Young'u düğüne bir gün kala seni yemek yemeni görmeye dayanamıyorum diyerek ilişkisini bitiyor. Ayrılıklarının nedenini bir kaç bölüm sonra öğrendiğimde deli gibi sövdüm diyebilirim. Uzun bir süre ortalarda görünmeyen Han Tae Jin bir gün ansızın Oh Hae Young ile karşılıyor. Sonrası spolier bölümünde..

Eric Moon ve Seo Hyun Jin arasındaki uyum harikanın da ötesinde diyebilirim. Oyunculuk bazında ele aldığımda Seo Hyun Jin harikalar yarattı. Oh Hae Young karakterine büründüğünde ise çektiği aşk acısını derinlemesine izleyiciye yansıttı. Let's Eat 2 dizisinde Seo Hyun Jin'in nasıl iştahla yemek yediğini bildiğimden dolayı olacak "Senin yemek yemene dayanamıyorum" şeklinde sevgilisinin ondan ayrılması harika bir ironiydi. Jeon Hye Bin sevimli bir gülüşe sahip olmasına rağmen dizideki rolünden dolayı mı bilmem oyunculuğunu aşırı yapmacık buldum.

Dikkat! Bundan sonrası spolier içeriyor. İzlemediyseniz sakın okumayın!

Oh Hae Young nasıl güzel bir kadın. Kalbimi aldı götürdü. Karakterlerin lise dönemleri tam bir skandal. Aynı ismi taşıyan iki farklı kadın, biri diğerinin altında tabiri caizse eziklenmiş diğeri ise etrafındakilerin pohpohlanması sonucu bulunmaz hint kumaşı muamelesi görmüş. Geriye dönük yılları gösterdiklerinde  Oh Hae Young'un tramvası kesinlikle güzel Oh Hae Young olduğunu anlamak zor değil. Çünkü onunla aynı ortamda bulunduğu her an çirkin muamele görerek ayırt edilince ister istemez bilinçaltına bu durum etki ediyor. İşler böyle olunca nasıl baş edeceği konusunda bilgiye sahip olmadığından tekrar karşılaştıklarında ne yapacağını bilemez duruma geliyor. İzlediğim en iyi kadın karakter Oh Hae Young, kesinlikle ezik değil. Aksine ayakları üzerinde sağlam duran bir kadın. Müdürüne lakap takıyor yakalansa da taviz vermiyor. İş arkadaşlarıyla arası iyi, üstüne üstük kendinde ki özgüveni seviyor, bunu söylemekten hiç çekinmiyor. Onun talihsizliği diğer Oh Hae Young etrafındayken çevre baskısıyla karşılaşmış olması. Zorbalık görmesi de bunlara dahil.

Park Do Kyung dizide ses yönetmeni birini canlandırıyor. Bu konuyla alakalı çok şey öğrendim. Ses yönetmenlerinin yapımlarda bu kadar önemli bir role sahip olmaları konusunda zerre fikrim yoktu. Sesleri çıkarmak için gösterdikleri çabayı izlerken hem şaşırdım hem çok eğlendim. Acayip saygı duydum. Emeklerine sağlık. Karakterimize geri dönecek olursak, dizide yaşanan bütün olayların başı, Do Kyung'un Oh Hae Young ikilisini karıştırmasıyla başlıyor..Yanlış Oh Hae Young'un düğünü bozarken aslında hayatına yeni bir soluk sokacağını bilmiyordu. Park Do Kyung bu olayların ardından bir süre sonra bizim Oh Hae Youngla karşılaşmadan hemen önce kadınla alakalı vizyonlar görmeye başladı. Gördüğü bu vizyonların aynısını yaşadığını anlamasıyla beraber bu kadınla farklı bir bağı olduğunu anlaması zaman aldı.

Han Tae Jin ve güzel Oh Hae Young açıklama yapmadan kaçmayı tercih ettiler. Her şeyi açıkça konuşup gitmek doğru olandı. Fakat onlar kolayı seçtiler. Biri sevdiği kadına "senin yemek yemene dayanamıyorum" dedi ve kalbini parçalara ayrılarak kendinden uzaklaştırdı. Bir diğeri de sevdiği adama hiç bir açıklama yapmadan düğün günü terk edip gitti. Tabi ikisininde düşününce kendi açılarından haklı sebepleri mevcut. Fakat tek sorun araya giren zaman ve insanlar. Döndüklerinde ise hiç bir şey olmamış gibi hayatlarına girmeleri kesinlikle çok iticiydi.

Dizinin finalini tatmin edici buldum. Park Do Kyung'un öngörülerini psikiyatrist şuna bağladı. Olay bizde ki kader inancı gibi. İnancımıza göre doğduğumuz anda kaderimiz hatta alacağımız nefes sayısı bile belli. Psikiyatriste göre de bilincimiz kaderimizdeki yaşadığımız, yaşayacağımız her şeye muktedir. Bazı ruhlar zamanın ötesine gider bilincindekileri ortaya çıkarır. Park Do Kyung, Oh Hae Young'a o kadar aşık ki öleceğini düşündüğü anda kadını o kadar özlüyor ki onu tanımadığı zamanlarda ona ait vizyonlar görüyor. Yani bu vizyonlar onu kaderindeki insanla buluşturuyor. Dizinin başından bu yana senarist Do Kyung'un kazada öleceğinin mesajını gönderdi. Fakat o kazada ölmek kaderi değildi ama kaza kaderiydi. Yaptığı seçimlerle kaza olmasını engellemeyemedi sadece seçimlerinin sonucundaki durumlar ve kişiler değişti.

Biraz daha açacak olursam; Do Kyung ve Oh Hae Young'un tanışması kaderdi. Finalde ki evlilik ise kendi seçimleriyle gerçekleştirdiği kaderdi. Görmüş olduğu vizyonlarda seçimlerinden dolayı kadın kendinden uzaklaştırmıştı. O yüzden kaza olduğunda kadını özlüyor ve yapmış olduğu seçiminden pişmanlık duyuyordu. Öngörüler sayesinde her zaman yaptığının tersini yaptı ve cüz'i kaderini belirledi. Sonuç olarak kaza kaderiydi sadece oluş şeklini değişti. Şarkıcı ile kaderleri bir olmadığını  görmüş olduk. O adamın kaderinde de intihar etmek vardı ama  pskiyatrist Park Do Kyung'un öngörülerinden sayesinde onu da kurtarabildi. Haziran ayı boyunca Do Kyung kaza olmasın diye dışarı dahi çıkmadı. Hesap edemediği bir şey vardı ki kaza kaderiydi ve oldu. İntiharda o şarkıcının kaderiydi o da oldu. Sonuca bağlayacak olursam kaza ve intihar kaderinde vardı ama ikisinde bunlardan ölmek yoktu.

Do Kyung en yakın arkadaşı Ji Sang karakterini Kim Ji Suk canlandırıyor. Personel Taste, I Need Romance 2, I Need Romance 3, Angel Eyes, Cheer Up! gibi dizilerden hatırlayacaksınız. Saymış olduğum dizilerdeki rolleri düşünecek olursak hepsi birbirinden farklı. Oyunculuğunu sevdiğim aktörlerden biri. Başarılı bir avukat olan Ji Suk her akşam farklı kadınlarla gününü gün eden bir karakter. Do Kyung'un ablası rolünü Ye Ji Won canlandırıyor. Daha önce Naeil's Cantabile, Page Tuner dizilerinde izledim. Kesinlikle en iyi PArk Soo Kyung karakteri. İçip içip kendinden geçmesi, sokağı bekleyen bekçi kadınlara sarması, dans etmesi ve sarhoş olmadığı zamanlardaki ciddiyetine hayran kaldım. Efsane yan karakter arasında yerini aldılar.

Ji Sang ve Soo Kyung arasındaki olaylar son bölümlere doğru hem güldürdü hem üzdü. Ji Sang'ın sigara içerken yerde duran kavunu görmüş evlenme kararı aldığını düşünmemiştim. Soo Kyung'un onu serbest bıraktığı ve vicdanla karışık bir ruh haliyle ağladığını düşünmüştüm. Fakat aralarındaki durumun utanç verici bulduğunu öğrenince o sahne gözümde başka bir boyut kazanırken, Ji Sang'ın ilk bölümlerdeki gevşekliği ile finale doğru geçirmiş olduğu evrimle beraber Do Kyung ile sarılması ince ve güzel detaylardı.

Soo Kyung ve Ji Sang dizinin normal olmayan iki karakteri ve onları bir paydada toplarsan neler olur adlı çalışma. Her seferinde bir araya geldiklerinde gülme krizlerine giren ikili. İzlerken fazlasıyla keyif aldım. Soo Kyung'un sarhoş olduktan sonra Fransızca konuşması ve Ji Sang'ın ona eşlik edip kendi aralarında Fransızca konuşmaları güzel ayrıntılar olarak düşünülmüş.

Dizinin bir diğer çatlak çifti olan Park Hoon ve Yoon An Na karakterleriydi. Do Kyung'un kardeşi Park Hoon karatekerini Heo Jeong Min canlandırdı. Marriage Not Dating dizisinde izlediğim oyuncu dizideki karakterine yakın bir rolü canlandırmıştı. Yoon An Na karakterini ise Kara grubunun son üyesi Heo Young Ji canlandırdı. Young Ji Roommate 2 adlı programı izleyenler yakından hatırlayabilir. Sevimliliğini dizideki karakterine başarıyla yansıttığı düşüncesindeyim. Genel olarak ikisinin uyumunu sevdim. İzlerken hak vereceksiniz. Park Hoon'un abisini terk eden Oh Hae Young'un ismi geçtiğinde verdiği tepkileri çok severken, ablası ve Jin Sang arasında yaşanan olaylara esprili yaklaşımlarına ise çok güldüm.
Bir çok kore dizisi izlediğim hayran kaldığım anne Hwang Duk Yi karakteriyle Kim Mi Kyung oldu. Sunghyunkwang Scandal, Faith, I Miss You, 7st Grade Civil Servant, The Heirs, It's Ok, That's Love, Age Ending in Nine Boy, Healer, Yong Pal gibi bir çok dizide kendini izleme fırsatı buldum. Heirs, Healer dizilerinde harikalar yaratmasına rağmen Another Miss Oh dizisindeki anne karakterine hayran kalmamak elde değil. Bu hayranlık Türk annesi havasını bize dibine kadar hissettiği için olabilir.  Kızı hasta olduğundan ona kızması, sinirlendiğinde soyunması, kızdığı vakit hiç acımadan tartaklaması, deli gibi kızgın olsa da çaktırmadan elini üstünden ayırmaması, her koşulda arkasında durması gibi bir çok şey sayabilirim. Beni en çok deriden yaralayan sahne kızını düğünü iptal etti diye kendince cezanlandıran annenin, aslında kızın terk edildiğini öğrendikten sonraki pişmanlığı, kızına söyledikleri film şeridi gibi gözünün önünden geçmesiyle yaşattığı o hissi hiç bir zaman unutamayacağım sanırım. Harika bir anne karakteri yaratmış senarist. Oh Hae Young'un baba rolünde Lee Han Wi her alıyor. Warm and Cozy, Modern Farmer, The Primer  Minsiter and I, 7st Grade Civil Servant, School 2013, To The Beautiful You, Fashion King gibi dizilerin başarılı oyuncusu. Biz çok dizinin konuk oyuncusu olarak karşımıza çıkabilir. Dizide ki baba karakteri kızı için içi yanan ama onu üzmemek adına tek bir kelime etmeyen bir figür.


Dizinin en güzel ayrıntıları kesinlikle ses ekibinin birbirlerini takip etmeleriydi.
Aşırı sevimli bir sahnelerdi.



Çok uzun zamandır dizi izleyicisiyim. Yerli dizilerle pek aram olmuyor olsa da bir çok yabancı diziye hakim olduğumu düşünüyorum. İzlediğim kadın karakterlerin arasında ne istediğini bilen, kendi ayakları üzerinde durabilen en iyi karakter kesinlikle Oh Hae Young'du. Daha iyisi gelene kadar en iyisi OH HAE YOUNG

Sevmekten korkma; çok sev, hep sev!

Dizinin anafikri: sevin, daha çok sevin ki ölürken pişmanlık içerisinde bu dünyaya veda etmeyin olarak özetlenebilir. Böyle basit bir çıkış noktası olan senaryo düz anlatımla kurguya dönüştürülse bir esprisi olmayacağı için dolambaçlı bir anlatımla izleyicileri fikir jimnastiğine yönlendirip, Do Kyung olacakları önceden mi gördü yoksa ölürken hayatı film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti mi diye tartışmak, ilgi çekmek ve ilgiyi canlı tutmak iyi düşünülmüş diyebilirim. Zayıf bulduğum çok küçük bir nokta var sadece; dizinin eni çeken o karanlık, hüzünlü ve mistik havası son final bölümünde yoktu, başka bir dizinin finali gibiydi. Dediğim gibi dizinin genel hatlarına baktığımda minicik ayrıntı sadece. Bütün cevaplarımı aldığım harika bir dizi.

Bazen yaşamlarımızda kötüye giden olaylar olur, sanki tüm dünya başımıza yıkılmış gibi hissederiz ama bir zaman sonra bakarız ki hiç düşünmeyeceğimiz güzellikteki olaylar karşımıza çıkar. Bu durumu biraz kurcaladığımızda bu güzelliklerin karşımıza çıkabilmesi için bizim o karmaşayı ve üzüntüleri aşmamız gerektiğini görürüz. Bu dizinin de temelinde hikaye aslında bu düşünce üzerine dayalı olduğundan karşımıza çıkacak her türlü olayı sevgiyle kucaklamayı ihmal etmeyelim.

Dizinin müziklerine ba-yıl-dım. Favorim olan iki şarkı; Başrol oyuncumuz Seo Hyun Jin ve You Seung Woo seslendirdiği "Whats love"  diğeri ise Roy Kim'in harika sesinden "Maybe I", Ben "Like a Dream" Lee Seok Hoon "I'll be There" Jung Seung Hwan "If It is You" The Black Skirt "Wait More" Kim EZ (GGot Jam Project) "Scattered"

Albümün tamamını dinlemek için; TIKLA


Dizi için puanım; 10/10

15 Tem 2016

Outcast / Dizi Tanıtım


Walking Dead'in yaratıcılarından Robert Kidman'ın yeni dizisi Outcast 10 bölümden oluşacak sezonuyla görücüye çıktı. Daha yayına girmeden ikinci sezon onayını bile alan dizinin ilk bölümü tüm dünyada ile aynı anda 61 ülkede eş zamanlı olarak yayınlandı. İlk kez bir televizyon dizisi için Avrupa ve Afrika ülkelerine aynı anda yapıldığı da bilgiler arasında. İlk bölümün yayınlanmasıyla kendi kanalının reyting rekorunu kırgını belirtmeden olmaz.

Peki ne anlatıyor bu dizi?

Aynı ismi taşıyan çizgi romandan uyarlanan dizinin konusu; Bedeni sekiz yaşından beri şeytan tarafından ele geçirilen ve buna rağmen normal bir hayat sürmeye çalışan Kyle Barnes'ı ele alıyor.Karakterimize Reverend Anderson isimli bir vaizin yardımıyla kafasındaki soruların cevaplarını alacak.

Çocukluğundan itibaren şeytani bir güç tarafından rahatsız edilen Kyle Barnes rolünü Patrick Fugit canlandırırken ona Philip Glenister ve Wernn Schmidt eşilik ediyor. Korku-gerilim unsurlarına, insani ilişkiler ve psikolojisine odaklanmayı ihmal etmiyor.

Dizide oynayan çocuğundan yaşlısına, her biri çok büyük performans sergiliyor. Ana konuyu da bir yere bağladıklarında tadından da yenmeyecek. Şimdilik dizinin dört bölümü yayınlandı. Sezon finalinin ardından, değerlendirme ile tekrar karşınızda olacağım.

13 Tem 2016

The 100 // 3. Sezon


Lost, Battlestar Galactica, Revolution dizilerinin karması olmasına rağmen daha izlenir olmasının sebebi olayların hızlı bir şekilde gelişmesi, ağır mistizmle kendince mantıklı bir noktaya bağlanması. Hem her sezon kendi içinde, hem de bütün sezonların kendi içlerinde bir gelişiminin sonucunda varmış olduğu noktalar olduğu aşikar

Dizinin hem sevdiğim hem sevmediğim yanı, herhangi bir karaktere "bu iyi" veya "bu kötü" diyemiyorsun. Herkesin içinde başka insanların ölümüne sebep olabilecek kötülük mutlaka var. Dizinin en iyi karakteri de Lincoln sanırım, hiç bir yanlışı olmadı dizi boyunca.

Dizinin başrol oyuncusu Bellamy'i fazlasıyla severim. Herkesi bir arada tutmak için savaş veren bir karakter için gelgit oluşturmaları bence olmadı. Senaristler adeta Finn gibi terminatöre dönüştürdü çocuğu. Aslına bakacak olursak dünyaya verdiği zayiat oldukça fazla, biraz geriye dönüp düşünelim. Birinci sezonda bir telsiz sahnesi vardı hatırlarsanız, devreye aldığında 320 kişi gemide, İkinci sezonun ana konusu olan Dağ adamlarının yaşadığı Weather dağını patlattığında 381 kişi şimdiye kadar bu ikisi için geçerli sebepler vardı. Bu sezonda dünyalılarla barış yapılmış, onlara yardıma gelen 300 kişinin ölümüne sebep olması konusunda saçmaladılar. Durum böyle olunca sezon başın a 300 300 zayiat vermekten hiç çekinmedi. Neyse ki Bellamy'nin sonu Finn gibi olacak derken, direkten döndü.

Bu sezonun iyi mi ? kötü mü? olarak tahmin edemediğim karakter Pike oldu. Aslında onun ideolojini gözlemlediğimde, kendi halkını korumak uğruna dünyalılara güvenmemekte haklı sebepleri vardı. Arktan dünyaya geldiklerinde sırada yerlilerin hiç gözlerini kırpmadan, ilk olarak çocukları öldürmesi ve ardından onlar tarafından ağır zulme uğrayan arklıları düşününce davasının haklı bir yönü mevcuttu. Bu da güven duygusunu yitirmiş olması haklı bir sebep. Tabi iş diktatörlüğe gelince amacını unutarak ve iş güç savaşına dönmesiyle kaybeden oldu. Onunda cezasını sezon finalinde Octivia efsane kesti. Dizininde işte bu yönünü seviyorum. Hiç çekinmeden elini gösteriyor, hak edene hak ettiği cezayı veriyor. Tıpkı Octivia'nın verdiği gibi.. Bu dizide herkes ölebiliyor. En kilit isimler bile.

Clarke karakterini iki sezon boyunca sevdim ve savundum. Fakat bu sezon için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sürekli tüm dünyayı kurtarır pozisyonda olması, gerçekçi gelmiyor artık. Diziyi süper kahraman dizisi haline getiriyor, halbuki bilim kurgu dizisi izliyoruz. Ayrıca bir anda çok iyi dövüşebilen birine dönüşmesi de ayrı muamma. Bu bir tek Clarke için geçerli değil tabi. Bir tek Octivia'yı anlarım Lincoln  ve Indria sayesinde sağlam bir eğitimden geçti ve kızın içinden resmen savaşçı bir hatun çıktı. 

Dizinin en çarpıcı iki karakterini ölmesi benim için kesinlikle bir yıkım oldu. Dizinin en asil karakterleri olarak gördüğüm Lincoln'un kendini arkadaşları için feda etmesi, efsanevi bir davranış olarak kayda geçsin lütfen!

Bir diğer karakter ise savaşı ruhunu dibine kadar hissettiğimiz Lexa'nın ölümü. Bu resmen beklenmedik oldu. Senaristlerin yaptıkları en büyük hata. Lexa'nın diziye kattı hava tartışmasızdı. Bir kere tam bir görev nasıl yapılıyor, iyi beceriyordu. Işık şehrine Clarke yardım için gelen Lexa gözümde efsanevi oldu.  O nasıl savaş ruhu o nasıl dövüşmektir. Lexa geri gel!


Maya'nın ölümünden sonra, Jasper yaşama sevinci, mücadeleci ruhu bir kenara itmiş, en yakın arkadaşı Monty'i bile gözü görmeyen, Buz Ulusundan gelenlere kendini öldürtmeye çalışırken takındığı psikopat gülüşüyle farklı bir Jasper'ı izleyeceğimiz sinyalini daha ilk bölümden verdi. Monty-Jasper cehpesi bu sezon beklediğim gibi değildi, ne yazık ki senaristlere kurban gitti.İkisi arasındaki bağı seviyordum. Monty hep fedakar, kendinden çok arkadaşını düşünen taraf. Jasper, Maya'nın ölümünden Monty ve Clarke sorumlu tuttuğu için bir türlü eskisi gibi olamadılar. Dizinin bu tarafını sevmedim. Monty; bu sezon annesine kavuştu ve bir o kadarda çabuk kaybetti. Ne yalan söyleyeyim annesini sevemedim. Mesela; Monty, Pike'ın gerçek yüzünü gördüğünde arkadaşlarına yardım ettikten sonra annesinin onu ele vermedim süsü vererek oğlunu kandırması kesinlikle gerçek dışıydı. Hiç bir anne, yapmaz. O yüzden ölmesine üzülmedim.Murphy karakterini ilk sezondan beri severim. 

Murphy'nin "hayatta kalmak için yaptığım şeyler" cümlesi dizinin kısa bir özeti gibiydi. 

Murphy'nin hikayesini öğrendik. Zor bir hayat geçiren bu çocuk için hayatta kalmak kesinlikle önemli. Üç sezon boyunca dayak yedi, yılmadı. Işık şehri muhabbetinde kıskançlık, ihanet bunlar beni ben yapan özellikler demesi  gerçekliği yansıtan tek karakter olduğunun kanıtıydı. Benim naçizane fikrim dizinin bu sezonun kilit isimlerinden biri kesinlikle Murphy'di. 

3.sezonun finalinde Indria'nın elinde ateşli silah Octivia'nın elinde palayı görünce farkettim ki bu dizi kadar mantıklı taraf ve fikir değişikli olan başka bir yapım yok. Resmen değişkenliğin dibine dibine vurdular. Karakterlerin ruh hallerinden ve taraflarını seçmelerindeki değişim de bir kaç örnek dışında iyi olduğundan dolayı çok yerinde ve dozundaydı. Indria'nın Pike'ı öldürmemesi, Bellamy ve Monty'nin ortak iş yapması gibi.. 

İlk sezonun ergenliğinden sıyrıldıktan sonra olayların akışı ikinci sezonda bir ivme kazanmıştı. Bildiğin ergenlikten olgunluğa geçmiş ve "yetişkin" bir dizi olmuştu. 2.sezonun finalinde ayyuka çıkan yapay zeka ise 3.sezonda daha bir ayrıntılı olarak karşımıza çıktı. Bununla birlikte Dünyalılar ile savaşa ara verip, hayatta kalma mücadelelerinden uzaklaşıp, dizinin başında bir nükleer patlama sonucu dünyanın nasıl bu hale geldiğine dair bu sezonda güzel bir biçimde cevabı veriliyor. Sezon finalinde ki olaylar sonucunda 4.sezonun yeniden hayatta kalma olayına dönmesi sevindirdi. 

24 Haz 2016

Şimdi Benimsin- Güneş Demirel


"Kötü bir başlangıçtı onlarınki. Ne Elif hak etmişti başına gelenleri, ne de Fırat istemişti böyle olmasını. Bir gecede hayatlar değişmiş, hayaller yıkılmıştı. Zaman unutturabilir miydi kötü anıları? Affedebilir miydi günahı? Haksızlıkların en büyüğünü yaşayan Elif, ailesi tarafından dışlanırken, felaketi olan insanlar tarafından sarılıp sarmalanır. Her geçen gün nefret ateşiyle bilense de, hayata tutunmaya çalışır. Fırat ise pişmanlıkları ve vicdanı ile savaşırken, Elif'in masumiyetine ve güzelliğine yenilir. Gün geçtikçe ilmek ilmek her hücresine işler Elif. Artık Fırat için hayatın amacı, affedilmek ve kara sevdasına karşılık bulabilmektir. "
Fırat aşiret ağasının oğludur. Aşiretten olan Beril ile nişanlı olduğu halde Cemal ile evlenir. Fırat bunu yanlarına bırakmaz. Ya onları öldürecek ya da Elif ile karşılık verecektir. Bu hikayenin en masumu Elif; üniversitede hemşirelik okuyan güzel kız. Hiç beklemediği bir günde törenin kurbanı olur.  Bir de  kendi suçuymuş gibi ailesi ona sırt döner Kayseri'de başka biriyle evlendirmeye çalışacaktır. Fakat buna engel olan Fırat, Elif'i de alarak ailesinin yanına dönerek, onunla evlenir. Fırat günler geçtikçe güzel karısını tanıdıkça ona yaptıkları için pişmanlık duyar. Kendisini affettirmek için hayatı boyunca mücadele verecektir 

Güneş Demirel'i okuduğum ilk kitabıydı. Şimdi Benimsin kendisininde kaleme aldığı ilk kitap olduğundan olacak hem yazım hataları hem de kurgusal hatalar mevcuttu. Kitap çok güzel başlamasına rağmen ortalarından sonra akıcı olan anlatımı bir süre sonra sıkmaya başladı. Fırat'ın yaptığı büyük hatanın ardından  Elif'in de onu affetmemesi çok normal geldi. Bunların üzerine Fırat'ın sürekli ona aşkını dile getirmesi okurken biraz yordu diyebilirim.  Kitabın kurgusal sıkıntılarından biri Fırat'ın ailesi. Bir diğeri Elif'in ailesi idi. Fırat'ın ailesi değil miydi Fırat'ı zorlayan? "Törelerimiz oğul" diyerek evlenmeden önce Elif'e bu denli büyük yaralar aça.. Konağa ilk geldiğinde Elif'i hemen bağrına basmaları, kızları gibi sahiplenmeleri ve Elif'in de Fırat dışında onun ailesinden kimseye bir şey söylememesi kesinlikle saçmaydı. Bir diğeri ise Elif'in ailesi.. Sanki kızları bilerek bu duruma düşmüş gibi yıllarca affetmemiş olmaları saçmanın da ötesinde bir durumdu. Kurguda bu şekilde sıkıntılar mevcut iken kitabın konusu da uzadıkça finalde özensiz olmuş diyebilirim.

Güneş Demirel'in kalemine sağlık. İlk iş diğer kitaplarına da göz atmak olacak. Şimdi Benimsin kurgusal hatalara rağmen kendini bir solukta okutturan bir kitap. Tavsiye edebileceğim kitaplar arasında. 

Şimdiden iyi okumalar.