29 Oca 2016

Reply 1988 / Kore Dizisi

Sokakta delicesine oynayan son nesil olarak doksanlara  karşı zaafımı her fırsatta dile getiririm. TVN kanalının sırasıyla Reply 1997 ve Reply 1994 dizilerinde o yılları tartışmasız efsane yaşatmasının ardından seksenlere de el atarak Reply 1988 yayınlandı. O dönemi yaşamış, özlemiş olan herkesin içinde bir parça burukluk yaşatacağına emin olduğum bir dizi.

Dizi ilk olarak şu sözlerle başlıyor.
"Yıl 1988. Soğuk günlerdi fakat yüreğimiz yanıyordu. Çok fazla şeyimiz olmasa dahi halkımızın yüreği sıcacıktı. Elbette günümüzdeki şeylerle kıyaslarsak tam bir "analog çağı"ydı. Yine de, 18. yaşımızın son demlerini yaşıyorduk. Spor ayakkabı ve elbette bir sürü koy giyiniyorduk. Yeni şarkıları walkmanlerimiz ile dinliyorduk."


Reply 1988 diğer bir adıyla Answer Me 1988 olarak biliniyor. Dizi, bir mahallede yaşayan beş farklı ailenin hayatı, dostlukları, aşkları, komşuluk ilişkileri ve aile bağlarını esas alıyor. 1988'i diğer iki seriden ayıran iki fark var. Biri komşuluk ilişkileri bir diğeri ise drama daha fazlasıyla yer vermiş olması

Dong Ryong-Taek-Duk Sun-Jung Hwan-Sun Woo
Duk Sun karakterini Girls Day grubunun üyesi Hyeri canlandırıyor. Hyeri daha önce Hyde Jekyll, Me dizisinden hatırlayabilirsiniz. Duk Sun karakteri; Reply 1997 ve 1994 dizilerinin de vazgeçilmez teması olan "başrol kızın ileri ki yıllarda eşi kim olacak?" sorusu üzerine kurulu bir senaryonun ana karakteri. Duk Sun; Sung Dong Il ve Lee Hwa Il ailesinin 3 çocuklu ailesinin ortanca çocuğu.Beş arkadaş arasında tek kızdır.

Jung Hwan karakterini 1986'lı oyuncu Ryoo Joon Yeol canlandırıyor. Kim Sung Kyun ve Ra Mi Ran ailesinin iki çocuğunun en küçüğü. Jung Hwan; çevresinde sevgisini belli etmeyen ve bu huyuna rağmen ailesine ve arkadaşlarına düşkün bir karakter. Beş arkadaş arasında sözünü esirgemeyen kişidir.

Teak karakterini Park Bo Gum canlandırıyor. Cantabile Tomorrow ve Hello Monster dizisinden hatırlayabilirsiniz. Taek; beş arkadaş arasında en sakin, IQ'su çok yüksek bir baduk oyuncusunu canlandırıyor. Annesini kaybetmiş babası Go Gil Dong ile  yaşayan tek çocuktur.

Sun Woo karakterini Go Gyung Po canlandırıyor. Daha önce Flower Boys Next Door ve Cantabile Tomorrow dizilerinden hatırlayabilirsiniz. Babasını kaybetmiş annesi Kim Sung Yoon ve kız kardeşi Jin Goo yaşamaktadır. Beş arkadaş arasında en olgun ve zeki olanıdır.

Dong Ryong karakterini Lee Dong Hwi canlandırıyor. İzlediğim ilk yapımı ama son olmayacak. Yoo ailesinin en küçük oğludur. Beş arkadaş arasında gereksiz bilgilere sahip olandır.

Mahalleye sonradan taşınan Taek'in ekibe katılımı;

"Annesi öldükten sonra onun kokusuyla dolu memleketindne ayrılıp Seul'e gelmişler.Bu baba ve oğlun neden bu özellikle burayı seçtiğini kesinlikle bilmiyoruz. Ama eminim ki buranın dört kafadarı kendilerine yeni bir arkadaş buldular. Teak sessiz bir çocuktu. Bu yüzden bu taşkın çocuklar ona fazla geliyor olabilir. Yaramazlıklar yapsak bile hep bizim yanımızdaydı.Her zaman ifadesiz yüzü vardı tabi. Ama yine de hep bizimleydi. Hala burada zamanın gücüyle yeni arkadaşlıkla kuruluyor. Böylelikle suskun çocuk dört gürültücüyle arkadaş oldu. Beş kişi haline geldik.

Sung Bo Ra karakterini; Ryoo Hye Young canlandırıyor. Sung ailesinin bir numaralı kızları, Duk Sun ve No Eul'un zeki ablası. Sert mizacının altında sevgi pıtırcığı yatan ama babası gibi sevgisini belli edemeyen karakter.

Sung Ne Eul karakterini Choi Sung Won canlandırıyor. İzlediğim ilk dizisi Sung Bo Ra ve Sung Duk Sun'un küçük kardeşleri. Fakat ablası rolünde ki iki kızdan yaşının büyük olduğunu belirtmek isterdim. Dizi boyunca yaptığı tahminler, sürekli tv başında olması ve ablalarından yediği dayaklara bayıldım.

Kim Jung Bong karakterini Ahn Jea Hong canlandırıyor. Sung Jung Hwan'ın  abisi. Dizide ki en sevdiğim karakterlerden biri kendisi. Özellikle son bölümlere doğru mutlu olmalı dediğim karakterlerden biri.
Kim Sung Kyun-Ra Mi Ran-Lee Hwa Il-Sung Dong Il-Choi Moo Sung-Kim Sun Young
Dizinin gençleri kadar ebeveynlerin yaşamlarını da ele alan dizi her birinin çocuklarına olan düşkünlükleri, aile yaşantıları ve birbirleriyle olan dostluklarını nasıl uzun yıllar sürdürdüklerinin kanıtı gibiydi. Anne ve babalar bu şekilde dostluk kurunca çocuklarının kuracağı sağlam arkadaşlıkların bir nevi temeli atıldı diyebiliriz. Her bölüm birisinin hikayesine tanık olduk. Çocuksu tarafına tanık olduğumuz Kim Sung Kyun, sevgisini içinde yaşayan Taek için iyi bir baba olan Moo Sung, tek bir maaş ile çocuklarını kadın başına büyüten Sun Young, çocuklarının mutluluğunu kendi hislerinin önünde tutan Hwa Il ve ong Il, eşi ve çocuklarından sevgi bekleyen Ra Mi Ran'ın hikayelerine tanık oluyoruz. Onların hikayelerini izlerken gözyaşları sel olup giderken, samimiyetin dibinde bulacaksınız kendinizi.
Sung Bo Ra karakterinin dilinde şu sözler etkileyen sahnelerden biri diyebilirim. "Bazen annemin beni utandırdığını düşünürdüm. Bazı zamanlarda gururu da kendine güveni kaybettiği zamanlar oluyor. Kendisinden çok bizi koruma iç güdüsüyle didindiği o zamanlar anlamazdım. Ve benim yüzümden böyleydi. Gerçek sevigiyi diğeri için duyduğun endişe kendi gururunun üstüne çıkmasına bir köşeye fırlatıp atmasına bu yüzden anneler güçlüdür." 
"Annemizi teselli edebilecek yaşa geldiğiniz zaman sadece "seni seviyorum" "teşekkür ederim" demenin yetmediği zamanlar olur. Şu an annenizin gönlünü hoş tutmak istiyorsanız "anne, san a ihtiyacım var" demeniz yeterli olacaktır. 

"Bazen insanı en çok kendi ailesi ihmal eder. Fakat asıl önemli olan nedir? Nihayetinde önümüze çıkan engelleri aklımızla değil, elimizi tutup asla bırakmayacak birinin yardımıyla aşabiliriz.İşte o eli uzatan kişi ailemizdir.En cesur kahramanlar bile günün sonunda ailesinin yanına döner." Duk Sun
"Zaman akıp gidiyor bu yüzden zaman vedaları yaratır ve insanlar pişmanlıklarıyla bırakır. Eğer birini seviyorsanız ona bunu şimdi söyleyin. Yoksa geçen zaman pişmanlığa  dönüşebilir. Bazen zamanın bize bıraktığı en büyük hediye sevdiklerimizin anılarıdır." Duk Sun  
Taek ve babası arasındaki ilişki gözler kalbin aynasıdır misali, birbirlerine sevdiklerini dile getirmeseler bile her hareketleriyle belli eden babao-oğul. Bu yüzden senaristin şu sözleri derinden etkiledi
"Duygular kelimelerle ile ifade edilebilirler. Sıcacık açıklamanın sebebi de budur. Bu soğuk acımasız dünya sıcaklığı ve hayatın kendisinin bir hediye olduğunu hatırlayabilmek boş laf şaka ya da klişe değildir. Bir kişinin olduğu gibi karşısındakine sıcaklığı saf haliyle hatırlatabilmesidir. " 

Uyarı: Bundan sonraki paragraf sadece spolier içeriyor.

 Duk Sun gelecekte kiminle evlendi sorusunun cevabını senarist dizi boyunca bas bas bağırdı. İzleyicilerin bir kısmı dizinin içinde yer alan küçük ayrıntıları kaçırdıklarından büyük ayrıntıların içinde kayboldular. Aslında dizinin başından sonuna kadar bir çok ipucuyu gözler önüne serdi fakat kabullenmek biraz zor oldu sanırım.  Dizi boyunca bir çok kişi Jung Hwan olacağı gerçeğini gözleri kapalı gördükleri düşüncesindeyim. Bununla birlikte aslında başından beri ayrıntıları göz önünde tutarsak Taek olduğu belliydi. Benim için hangisi olsa üzüleceğim için taraf tutmadım. Sadece anlam veremediğim diziyle alakalı iki şey söz konusu, ilki son iki bölüm Jung Hwan'ın az gösternmiş olmaları. İkincisi ise; diğer reply serisinde olduğu gibi bu dizide beş arkadaşın son halleri bir arada gösterilmediği oldu. Onun dışında dizide eksik ya da yanlış bulduğum bir sahnesi olmadı.


Güney Kore dizilerinde  School ve Reply serisinde yer alan oyuncular, bu diziler sonrasında şansları açılıyor, başarı elde ediyorlar. Bu dizilerin oyuncu seçimini kim yapıyorsa harika bir iş çıkardığı düşüncesindeyim. 1988'in oyuncu kadrosu şekillenmeye başladığı sırada Hyeri'nin başrol olacağı konusu fazlasıyla tartışıldı. Bununla birlikte dizi yayınlanmaya başladığı andan itibaren "ondan oyuncu olmaz" diyenlere oyunculuğu ile efsane cevap vermiş oldu. Duk Sun karakterine hayat veren Hyeri kesinlikle bu senenin parlayan bütün ödüllerinin sahibi olacak. Özellikle Jung Hwan ile olan bir sahnesinde(ne olduğunu açıklamayacağım)gerçekten ağladığı ve uzun bir süre o sahneyi çekemediklerinin haberini okudum. 
Reply 1988 dizisinin klişe haline gelen selamlaşması.
Bu dizinin parlayan oyuncularından biri de Jung Hwan karakteriyle Ryoo Joon Yeol. Geç keşfedilmiş bundan sonra bir çok yapımda göreceğimiz şansı açılan oyunculardan biri. Park Bo Gum; üzerine konuşulacak bir oyunculuk sergiledi. Bir önceki yapımında seri katil olarak rol alan oyuncu bu sefer temiz kalpli bir baduk oyuncusu olarak karşımızda. Onun oyunculuğunu seviyorum.
Çocukları yemek yerken mutlulukla izleyen ebeveyn:)
Bundan delicesine keyif alan çocuk :) 
İzlerken Teak karakteri kadar eğlendim

Reply 1988'i diğer serilerden ayıran en güzel özellik komşu bağları idi. Ben sitede büyümüş bir çocuğum. Çocukluk yıllarım doksanların son yıllarıydı. Okula servisle giderdim. O servis gelmeden 1 saat önce bütün arkadaşlarım ve ben oyun oynamak için dışarı çıkardık. Analog çağının son demlerini yaşadığı bu dönemde hatırladığım komşuluk ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri daha samimiydi. Reply 1988'de komşuluk ilişkilerine bayıldım. Kendimi  çoğu zaman dizinin içinde buldum. 80'lerde yaşamış olmasam bile senaristin vermek istediği duyguyu, arkadaşlıktan öte dostluğu, her daim birlikte geçirdiğin komşularınla aile olabilmeyi,  fedakarlık, saflık gibi insani duyguları derinlemesine yaşatan bir dizi. 

İki kız kardeşin kıyafet kavgası, gizli günlük okumalara kadar yaptıkları çekiştirmelere bayıldım. Ablamın bu yazımı okuyacağını bildiğim için sırası gelmişken itiraf edeyim; Ablacığım, senin günlüklerini, şiirlerini gizli gizli okurdum. Serinin bu dizisinde, güldürmekten daha çok drama ağırlık verildiği için her bölüm mutlaka bir gözyaşı döktüm. Taek'in yaşadığı anne özlemini dindirmek isteyen çocukluk arkadaşlarının annelerinin çocukluklarından çok onu düşünmesi harikaydı. Sun Woo'nun annesine olan şefkati, saygısı, üzmemek için çırpınışları, Jung Hwan'ın soğuk ve umursamaz görüntüsünün altında gizli olan sahip çıkışı, Dong Ryong'un yanlarında olmasına rağmen ailesine olan özlemini, Bo Ra'nın sert mizacının içinde ki yumuşak yüreğinin derinliklerindeki samimiyeti izlerken yaşamamıza sebep oldular.

Diziyi izlemek isteyenlere önerim; İZLEYİN. Çünkü bu dizi de sende varsın. Annen, kardeşin, arkadaşların hatta komşuların da var. Öylesine içten öylesine dostane. Her bölüm ayrı bir mesaj içeren bu dizide, eğer 80'li dönemlerde yaşamışsanız nerede o eski günler şekilde düşündürür,  80'ler de yaşamamış biriysen şayet keşke o dönemlerde yaşama şansımız olsaymış şeklinde zamana yakınırken bulursunuz kendinizi. Her yaşa her kesime hitap eden, zaman zaman gözyaşı sebebi, kimi zaman gülmekten karnınızı ağrıtan, bazen derin düşüncelere daldıran bazen de umudunu asla kaybetme diye bas bas bağıran bir serinin içinde olacaksınız. Teknoloji çağının içinde gençliğini geçiren biri olarak nerede o analog çağında ki aşklar diyerek şiddetle önerdiğim bu dizi hayatınıza çok şey katacak.

Dizinin müzikleri kendi kadar harikaydı. Feel Kim "Youth" Oh Hyuk "A Little Girl" Park Boram "Hyehwadong" Kihyun "As time goes time" Girls Day Sojin "Everyday with You"
Albümü dinlemek için; TIKLA

Reply 1997: istediğim gibi ilerleyen bir seri ve istediğim çift
Reply 1994: En çok güldüğüm hatta serinin komedi bakımından birincisi.
Reply 1988: Aile ortamı ve komşuluk ilişkilerini izlerken ağladım, serinin bu konuda en iyisi

Dizi için puanım; 10/10

25 Oca 2016

Gülümsemeye dair şaşırtıcı gerçekler: Hangi gülümseme ne anlama geliyor?


Vücut dili kullanımının en belirgin özelliklerinden olan gülümsemenin farklı çeşitleri, altında farklı anlamlar barındırıyor. Tıpkı hissederek gülümsemenin ve mutlu olmadığımız halde gülümsemenin karşımızdaki kişiler tarafından hissedilebiliyor olması gibi, nasıl güldüğümüzün de karşımızdaki kişiler tarafından algılanış biçimi farklılıklar gösterebiliyor.
Dudakları kapatarak gülümsemek
Dudaklar kapalı şekilde gülümsemek, gülümsemenin en yaygın olarak kullanılan çeşitlerinden biri. Kolay yapılabiliyor olması, gülümsemek istemediğimiz ancak gülümsememiz gereken durumlarda karşı tarafa kibar ve nazik bir tepki vermeyi daha kolay hale getiriyor. Dudaklar kapalı olarak gülümsemek, çoğunlukla samimi algılanmayan bir gülümseme biçimi. Gerçekten hissederek gülümseyen kişilerden dişlerini göstererek gülümsemelerini bekliyoruz. Her ne kadar orta dereceli bir samimiyet belirtisi olarak algılansa da, karşımızdaki kişinin gülümserken dişlerinin beyazlığına güvenmiyor oluşunun ya da dişlerindeki problemleri gizlemek isteyişinin de dudaklarını sıkı şekilde kapatarak gülümsemeyi tercih etmesinin sebebi olduğunu da aklımızın bir köşesinde bulundurmakta fayda var.
Kendini beğenmiş gülümseme
Kendini beğenmiş ve odağın kendisinde olmasını isteyen insanların çoklukla kullandığı bu gülümseme çeşidinde, dudaklar genelde kapalı ve gülümseme sağa ya da sola çekilmiş olarak bulunuyor. Zaman zaman dudakların aralık olduğu ya da üst dudağın biraz daha kalkık tutulduğu durumlarda da gözlenebiliyor. Dudaklarla birlikte kaşlarda da bir tarafı kaldırmak gülümsemeyi tamamlayıcı olarak kullanılabiliyor.
Kendini beğenmiş şekilde gülümseyen insanların bir çoğu bulunduğu ortamda lider konumunda olmak isteyen ve odak noktası olmak isteyen kişiler. Kalabalık bir ortamda iletişim kurduğunuz kişilere bir süreliğine bu şekilde gülümsemeye devam ettiğinizde sizinle konuşurken çok daha dikkatli ve gergin olduklarını hissedebilirsiniz.
Yarım gülümseme
Kendini beğenmiş gülümsemeye oldukça benzeyen bu gülümseme türü, asimetrik bir görüntü yarattığı ve tam olarak ne yaptığınızın anlaşılmaması nedeniyle en karmaşık ve en farklı tepkiler alabileceğiniz gülümseme çeşidi. Kendine güven, utanma, ilgi, kızgınlık, dominantlık gibi birbirinden çok farklı duyguları yansıtabiliyor.
Ağız açık gülümseme
Ağız açık olarak gülümseme, dişlerin tamamının gösterildiği gülümseme çeşidinden farklı olarak, kahkaha atarken çekilmiş bir fotoğraf görüntüsünü andırır. Bu gülümseme de, şaşırtıcı şekilde çoğunlukla yapay ve samimiyetsiz bir imaj yansıtır. Her ne kadar yapay olsa da, bu şekilde gülümseyen kişiler çoğunlukla umursamaz, ben merkezci ve eğlenceli kişiler olarak tanımlanır. Özellikle fotoğraflarda fotojenik görünmenin en kolay yollarından biri, tüm dişleri göstermek ve ağzınızı olabildiğince açmak. Tabii ki öğle yemeğinde dişinizde maydanoz kalmadığından ve dişlerinizin yeterince beyaz olduğundan emin olduktan sonra:)
Bu içerik http://www.uplifers.com/ tarafından hazırlanmıştır.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

22 Oca 2016

Bu Ara Neler Dinliyorum? /4

Çok uzun süredir müziğe ve çıkışlara dair yazı yazmadığım konusunda farkındalık yaşadım. Yazamasam da yakından takip ettim. Bir kere uzun süredir beklediğim  İKON'un çıkışı geçen senenin ikinci yarısına gerçekleşti. Bununla birlikte geçen sene MONSTA, Seventeen, Gfrend ve Twice grupları da çıkışlarıyla iddasını ortaya koyarak gerçekleştirdi.  Tabi bunların arasında Who is Win? programıyla bilinen B takımında yer alan  lider B.I, Bobby, Kim Jihwan, Junhoe, Yunhyeong,Donghyuk bilinen B takımına Mix&Match programıyla Heirs'ta Lee Min Hoo'nun çocukluğunu canlandıran Chanwoo dahil oldu. Programın ilk bölümünde grubun adı ise İKON olarak belirlendi.
İlk olarak My Type, Airplane, Ryhthm Ta ardından daha çok solistlerin ön planda olduğu Apology ve  B.I ve Bobby'nin seslendirdiği Anthem yayınlandı.Bir süre sonrada Dumb&Dumber ve What's Wrong? şarkılarıyla albümde yer alan bütün şarkılara hakim olduk. Bütün şarkıların sözlerini üyeler yazdı. Lider BI'n bu konuda fazlasıyla yeteneği olduğu gerçeğini unutmayalım. Junhoe'nin sesi Big Bang grubunun güzel sesi T.O.P'u andırdığını düşünüyorum. Apology şarkısı dinlediğim en iyi şarkılardan biri diyebilirim.

Bütün bir sene WİNNER grubunun dönüş yapacağını bekle bekle ciğerimiz soldu. En sonunda bir süre önce geri dönüşü için hazırlıklar başladığı açıklandı. Resmen çocuklar gibi şen durumdayım. YG; "Exit Movement: E" albümünden şarkılar yayımlanmadan önce cover olarak çıkacağını duyurdu. İlk olarak Winner'ın ana şarkısı olan Baby Baby için Lee Hi'nin coverı yayımlandı. Sesi zaten harika, şarkıyı merak etme kat sayım tavan yaptı. Bir de bunun üzerine sabah Yine Baby Baby şarkısını Taeyang seslendirince şarkıyı bıraktım albümü aşırı merak etmeye başladım. Sırada kim var merak içindeyim. Bir an önce 1 Şubat gelmeli, WİNNER geri dönüşünü gerçekleştirmeli.

Yaklaşık üç ay önce sesini aşırı sevdiğim Girls Generetion üyesi Taeyeon solo çıkışını gerçekleştirdi. İlk olarak hiphop sanatçısı Verbal Jint ile birlikte seslendirdiği "I" şarkısı gönlümde başka bir yere sahip oldu. Fakat albümün tamamı efsane. TIKLA!

BEAST yazın geri dönüş yaptı her gün "Yey" ve "Gotta go to Work" dinlendim, dinlettim. Genel olarak baktığımızda Ordinary mini albümün bütün şarkıları dinlemeye değer. Beast'in her şarkısı ayrı güzel. Kendilerini çıkışlarından bu yana aşırı geliştirdiler. Özellikle canlı performansları harika.

2015 yılında dinlemekten en çok keyif aldığı gruplardan biri BTS. İlk çıkış şarkılarından bu yana bıkmadan usanmadan dinlediğim müzik listemde her daim yer alacak bir grup. Kaliteli şarkının yanı sıra efsanevi performansa sahip grup, yer aldıkları her ödül töreninden ödül ile ayrılmayı başardı. Bu kadar kısa sürede geniş bir hayran kitlesine sahip olan BTS'nin hangi şarkısını seviyorsun? deseniz ben size bir tanesini ayırt edemem. N.O ,Just One Day, Boy In Luv, No More Dream, War of Harmone, Danger, Dope, I need You, A House of CardBoyz with Fun son olarak 2015'in son zamanlarında "Run" şarkısıyla  geri dönüş yapan grup bir çok ödülleri almayı başardı.Son albümden Autumn Leaves, Butterfly, Whalien 52, Ma City, Baebase gibi bir sürü şarkıyı önünüze serebilirim.

En iyi dans performanslarından biri.

Gelen güzel haberlerden biri de Crayz şarkısına aşık olduğum 4Minute geri dönüşünü gerçekleştirecek. Acayip mutluyum!

Bu kız sürekli kpop müzik mi diye aklınızda geçirebilirsiniz. Günümüz şarkılarının bir çoğunda duygu kalmadığı için benelde yabancı şarkıları tercih ediyorum. Bunun birlikte ender bile olsa dinlediğim Türkçe şarkılarda mevcut. Fakat ben 90'lar çocuğu olduğum için o dönemin hayal meyal hatırladığım, dinlemekten keyif aldığım bir çok şarkısı mevcut tabi ki. Herhangi bir tür dinlemiyorum kulağıma hoş gelen her müzik başımın tacı.
Mesela yeri geldiğinde Mabel Matiz dinleyip yeri geldiğinde Serkan Kaya dinleyen insanım. Geçen sene en çok dinlediğim; Mabel Matiz-Sarışın şarkısıdır.
Mesela bir dizide rast gelip dinlediğim Nilüfer ve Afet şarkılarını aşırı seviyorum;
 "Çünkü sen çölüme yağmur oldun.
Sen geceme gündüz oldun
Sen canıma yoldaş oldun
Sen kışıma yorgan oldun"
işte bir kpop şarkısında aradığım ilk şey duygu oluyor. Sözlerinin çevirisine baktığımda o duyguyu yakaladığım her şarkı benim bebeğim.

19 Oca 2016

Splash Splash Love / Kore Dizisi



Splash Splash Love dizisinin oyuncu kadrosu şekillenmeye başladığından bu yana beklediğim dizilerinden arasındaydı. 2 bölümden oluşan bu mini dizinin başrollerinde BEAST grubunun lideri Yoon Doo Joon  ve Oh My Ghost dizisiyle müthiş bir çıkış yakalayan Kim Seul Gi yer alıyor. Jang Dan Bi (Kim Seul Gi)  üniversite giriş sınavına hazırlanmaktadır. Bu süreç içinde kendini yetersiz hisseder. Sınavın olduğu gün kendini bir anda Jeseon Döneminde bulmuştur. O dönemde kuraklık yaşanmakla birlikte genç kral Lee Doo bu süreci sonlandırmak için bir çok seçeneği denemeye devam etmektedir. Dan Bi'nin o döneme gitmesiyle beraber hikaye başlamaktadır. 

2 bölümden oluşan bu harika dizinin hem senaristliğini Kim Ji Hyun hem  yönetmenliğini yapmaktadır. Ortalama 16 bölümde işlenen entrikaları iki bölüme sığdıran senaristin iyi bir iş çıkardığı kanısındayım. Zira; dizi bittiğinde neden bu kadar kısa bu dizi? izlenimi iliklerinize kadar hissettiriyor. Fakat konu klasik kore dizilerinde işlenmiş olmasına karşın neden bu hissiyat içindesiniz derseniz. En büyük etken Yoon Doo Joon ve Kim Seul Gi arasındaki uyum diyebiliriz. Dizi o kadar çok sevildi, öyle bir yerde son buldu ki ikinci sezon mutlaka olmalı düşüncesi hakim oldu.

Bu harika mini dizinin şarkıları da en az kendisi kadar harika. Albümü dinlemek için; TIKLA

29 Ara 2015

Star Wars:The Force Awankens


Filmde seriye yeni katılan Rey ve Finn karakterlerini çevresinde şekillenen, Karanlık Taraf olan ilk Düzenden (First Order) kaçarak hayatta kalma ve droid BB-8'e verilen gizli görevi yerine getirme öyküsü, Güç'ün yeni sahibine seslenmesiyle de farklı boyut kazanıyor. Baş karakter rollerinde oyuncular Daisy Ridley ve John Boyega'yı gördüğümüz filmde serinin fenomen karakteri de geri dönüyor. Kadrosunda Ridley ve Boyega'nın yanı sıra ayrıca Oscar Isaac, Lupita Nyong'o, Gwendoline Christine, Adam Driver'ın da yer aldığı filmin orjinal kadrosunda bulunan Harrison Ford, Carrie Fisher, Mark, Hamil, Peter Mayhew de bu filmle birlikte geri dönüyor.

Lucas Film'in yapımcılığında hayata geçirilen filmin yönetmen koltuğunda ise J.J. Abrams oturuyor. Abrams'ın Star Trek filmiyle yola çıktığı alt düzey uzay seremonisinde kendini kanıtlamasıyla bir de bir üst düzey olay Star Wars'ı deneyeyim diyerek çıktığı yolda yer yer serinin efsane yönetmeni George Lucas'ı aramış olsak dahi aslında Abrams'ın eski ve yeni arasında kurduğu bağlantı filmi olan The Force Awakens özgünlüğü kaybetmediği için iyi  bir iş çıkardığı düşüncesindeyim. Zira; bir çok Star Wars hayranı gibi aklımdaki tek bir soru var idi. Yönetmenlik koltuğunu George Lucas'dan devralan J. J. Abrams'ın nasıl bir iş çıkaracağı düşüncesiydi. Film izlerken anlıyorsunuz ki başarılı yönetmen Star Wars serisinin son yıllarda çekilen filmlerine iyi çalışmış ve bir çok izleyiciyi tatmin edecek şekilde isteklerini yerine getirmiş. Özelikle Lucas'ın eski filmlerde oluşturduğu kendine özgü dokusunu beyazperdeye harika bir şekilde yansıttığı kanaatindeyim.

Hikayesi ve kurgusu kuvvetli fimleri takip eden biri olarak Star Wars serisinin 4-5-6'yı kendi içinde, 1-2-3'ü kendi içinde değerlendiriyorum. Star Wars'un son üçlemesi o dönemin detay ve felsefe harikası olmasının yanında aynı zamanda dönemimin çok ötesinde öngörülere sahip özel bir film. Star Wars 1-2-3 ise 4-5-6'nın bazı hususlarını detaylandırıldı kanaatindeyim.


Star Wars filmlerinin konu itibari ile en çok yoğunlaştığı, clon savaşlarından bir miktar öncesi ve bir miktar sonrası, bu döneme ait 6 film, 9 cilt çizgi romanın arasında bir kitap, müstakil yazılmış kişileri anlatan kitaplar ve bunların toplamı neredeyse 40 seneye sığan bir dönem. Bu hikayeleri bilmeden veya anlamadan film hakkında esaslı yorum yapması oldukça zor. SW4 öncesi hikayede Jedi külliyatı sıfırlanmış idi. Sonrasında ise artık gücü öğrenmeye çalışan ellerinde neredeyse hiç bir belge ve bilgi olmayan bir grup Jedi talebesini yeni üçlemenin ilk filmi  ancak bu kadar iyi işleyebilirdi.

The Force Awankes, 6. filmin 30 yıl sonrasında geçiyor. Bizi yıldızlar arası savaşa tekrardan sürüklüyor. Bu sefer İlk Düzen adıyla karşımıza çıkan kötü tarafta lider olarak Kylo Ren karakterini görüyoruz. Star Wars filmlerinde kült kötü karakterler arasında adını yazdırmış olan Darth Vader evrene tehdit saçıyordu. Vader gibi kötü bir karakterden sonra afişlerde ve fragmanda Kylo Ren'i görünce ondan da bir Darth Vader olmasa da onun ayarında bir kötü karakter çıkacağını düşünmüştüm. Fakat beklediğimin altında vasat buldum diyebilirim. Bu filmde diğer filmlerle kıyaslanmayacak kadar espiri ve komedi vardı. Bunu sağlayan başlıca karakter ise Finn idi. Seriye bu film ile dahil olan karakterimiz yerinde ve dozundaydı. Bir diğer yeni nesil karakter ise Rey, yüksek olasılıkla direnişin lideri olarak yer alacağı düşüncesindeyim.

star wars


Efsaneleşmiş Star Wars filmlerini tekrar tekrar izleyen, kitaplarını, çizgi romanlarını okuyarak her daim bu oluşumun bir hayranı olarak filmin senaryo açısından eksikliği, hikaye derinliği idi. Star Wars'ın bu kadar hayran kitlesine sahip olması gözümüzle gördüğümüz ana hikaye değil. Arka planda biraz işlendikten sonra genişçe hayal gücümüze şekil verdiğimiz bu muazzam evren; sonsuz sayıda ve harika yaratılabilecek gezenler, ırklar, politikalar, olay görgüleri vs. The Force Awankens ile bu duyguyu yakalayamıyoruz. Bunun nedenin ise, geçiş filmi olduğu düşüncesinin hakim olması. Bu şekilde düşünmemize sebep olan ise; Star Wars daha önceden bildiğimi geçiş filmi olan The New Hope filminin devamı gibi hissettirmesi. Bu şekilde hissetmemizin temelinde aslında JJ Ambrams'ın bir nevi stratejisi olduğu aşikar. Zira serideki benzer olguları işleyip o duyguları yakalayarak eski hayranları memnun edip onları kazanarak fazla risk almadan yoluna devam etmesi oldu.

Film güzel, görseller harika, yeni karakterleri sevdik. Biz Star Wars sevenler ikinci film çıkana kadar onlarca kez daga seyredip tüm detaylara vakıf olacağız. Star Wars evrenini 3D olarak görmek oldukça hoştu. Gerek uzay savaşları gerek ışın kılıcı dövüşleri 3D olarak çok güzel bir tat bıraktı ve görsellik olarak muhteşem bir şov sundu. Eski serilere kıyasla artısı olarak kesinlikle teknolojinin verimli kullanılmasını örnek gösterebilir ve filmi mümkünse 3D olarak izlemenizi  tavsiye ederim. Güç sizinle olsun.olsun.

21 Ara 2015

Yeni Yıl İçin Alınabilecek En Güzel Hediye


Şimdi yazının başlığına bakıp hemen uçak, araba, sonsuz para diyeceğimi düşünüyorsunuz biliyorum ama bu sefer başka bir hediyeden bahsedeceğim. Yılbaşı yaklaşırken evde aile üyeleri tarafından gizli gizli işler çevrilmeye başlar. Herkes kendi hediyesini en güvenli yere saklamaya çalışır aynı zamanda diğerlerinin hediyelerini bulmaya çalışır. Bu yıl evde yılbaşı için hediyemi biraz erken buldum. Gardırobun en arkasında hışırdayan bir torba içerisinde hediye saklanırsa olmaz.
Neyse ben şu hediye kısmına geçeyim. Daha gelmeyen yılbaşının hediyesi: Oral-B şarjlı diş fırçası. Denemeye çekiniyordum ama hediye gelince keşke daha önce alsaymışım dedim kendi kendime.
Oral-B, profesyonel diş temizleme aletlerinden esinlenerek tasarlamış bu şarjlı diş fırçaları ile mükemmel bir temizlik deneyimi sunuyor. Diş plaklarını temizlemekte manuel fırçalardan çok daha etkili bir sonuç veriyor, ilk kullanımdan sonra bile daha önce sanki hiç bu kadar iyi dişlerimi fırçalamamışım gibi hissettim. Üç boyutlu oynar başlık sayesindeyse normal bir fırçanın yapamayacağı kadar hareket edip, normalde ihmal ettiğimiz ulaşamadığımız yerlere bile ulaşıyor. Fırça başlıkları dişleri tamamen sararak birçok noktaya temas ediyor ve muhteşem sonuçlar almamı sağlıyor.
Ağız bakımına çok önem veren birisi olarak bu benim için en iyi yılbaşı hediyesi oldu. Siz de yeni yılda sevdiklerinize Oral-B şarjlı diş fırçası hediye ederek onları mutlu edebilirsiniz.
Ürünleri incelemek ve yılbaşı indiriminden yararlanmak için tıklayınızBu arada, Burcu Esmersoy'lu videosunu da paylaşmadan duramadım :)

Bir boomads advertorial içeriğidir.

12 Ara 2015

The Village: Achiara's Secret / Kore Dizisi


SBS kanalında yayınlanan 16 bölümden oluşan The Village Achiara's Secret dizinin senaristliğini Do Hyun Jung yaparken yönetmen koltuğunda Lee Young Seok oturuyor. Achiara küçük, huzurlu ve olaysız bir köydür. Bir gün Han So Yoon köye İngilizce öğretmeni olarak taşınır. Öğretmenlik görevinin ilk gününde ormanda gömülmüş bir ceset bulur. Cesetin bulunuşu, soruşturma aşaması ve kurban ile bağlantılı kişilerin hayatları değişmeye başlandıkça  So Yoon ve polis memuru Park Woo Jae ile birlikte gerçeğin peşine düşerler. Gerçeklerin ortaya çıkmasıyla aslında Achiara köyünün aslında sırlarla örülü bir köydür. Dizinin konusu ilgi çekici ve gizemi, insanı şüphe ve meraka sevk ediyor. 

Moon Geun Young; dizide Han So Yoon karakterini canlandırıyor. Çocukluğunda anne, babası ve kız kardeşini trafik kazasında kayben Soo Yoon, büyük annesinin yanında Kanada'da yaşamıştır. Aldığı bir mektup sonucu kendini Achiara'nın gizemli olaylarının içinde bulacak. Moon Geun Young'un gerilim sahnelerinde ki tepkilerinden yola çıkarsak oyunculuğunu beğendim. 


BTOB grubunun güzel sesi Yook Sung Jae; dizide Polis Memuru Park Woo Jae karakterini canlandırıyor. Sung Jae daha önce Reply 1994, Age Ending in Nine Boy, Who Are You: School 2015 dizisinde hafızalara yer etti. Hiç kuşkusuz oyunculuğunu gösterdiği ilk dizi Who Are You: School 2015 oldu. Orada ki gerçekleştirdiği oyunculuk ona bir çok dizinin kapısını açacağı aşikardı. Bunlardan ilki The Village: Achiara's Secret dizisi oldu. Sung Jae çok özel yerlere gelecek bir oyuncu olacak. Dizide Achiara'ya  polis olarak atanan ve köyde oldukça sevilen bir memurdur. Olaysız bu köyde ceset sonucu merakına yenik düşer filmlerde gördüğü kriminal memurlar gibi araştırmaya koyulur.
Oh Joo Wan; dizide Seo Gi Hyun karakterini canlandırıyor. Surplus Princess dizisinden hafızalarda yer etti. Achiara kasabasının zengin ailesinin tek erkek evladı ve varisidir. Aynı zamanda Han So Yoon'un sınıfında olan Seo Yoona'nın abisidir. Yurt dışından Achiara'ya ailesinin yanına döner. Onun kişiliğini dizi boyunca çözmek oldukça zor.




Dizinin yıldızı, oyunculuğuyla Kim Hye Jin karakterini canlandıran Jang Hee Jin oldu. Hem çok güzel hem de harika rol yeteneğine sahip. Senarist öyle bir senaryoya imza atmış ki kurgunun tamamı Kim Hye Jin'in ölümünün arkasındaki sır perdesi üzerine kurulu. Durum böyle olunca merak uyandırıcı ve ilgi çekici olduğu gereğini gözler önüne seriyor. Fakat, Jang Hee Jin'in bakışlarına hayran kaldım. 16 bölüm boyunca bakışlarıyla ne çok şey anlattı.

Köyün halkı fazlasıyla tuhaf olduğundan çoğu kendi çıkarları peşinde. Özellikle senarist son bölümlere kadar dizide bulunan her karakteri şüpheli göstererek hedef şaşırttığı için konuyu nasıl bağlayacağı hususunda oldukça meraklıydım. Çünkü yapacağı bir hata dizinin güzelim kurgusunu mahvetmek demekti. 

Final bölümü etkileyici olması adına biraz duygusal yapmayı tercih etmiş senarist. Mükemmel ya da müthiş bir dizi değildi ama sonuna kadar merak ettirip izlettiren bazen heyecanlandıran, gerilmemize sebep olan ve akıcı anlatımı olan bir dizi olarak geride kaldı. İlk bir kaç bölümden sonra senaryosunun oturduğu kanaatindeyim. Dizide yan karakterler ana karakterlere göre daha cezbedici ve baskındı. Başından sonuna kadar merak uyandıran bir konuya sahip olduğu için aşkı kaldırabilecek türden bir dizi değildi. Bu tür diziler de genelde aşk olmuyor eğer olsaydı işler biraz daha farklı gelişebilirdi.

Shin Eun Kyung; dizide meclis üyesinin eşi, Yoona'nın öz annesi ve Gi Hyun'un üvey annesi Yoon Ji Sook karakterini canlandırıyor. Oh My Ghost dizisinde Sun Woo'nun annesi rolünden hatırlayabilirsiniz. The Village: Achiara's Secret senaryosunun kesinlikle kilit ismi. Her bölüm kadına kızdım her bölüm affettim ama en çok onun hikayesi acıttı.


Uyarı:  Bir sonra iki paragraf spolier içeriyor.

Kim Hye Jin'in annesinden birazcık şefkat görseydi yalnızlığının verdiği yaraya merhem olurdu. Belki de yıkıcı kin ve öfkesi ile trajedik olaylara yol açmayabilirdi. Annesinin yaşadığı talihsiz olaydan sonra dengesiz ruh haliyle, yaptıklarını anlamamak elde değil ama evladını öldüren kişiye yardım etmesi kabul edilecek gibi değildi. Kızı en son ölürken elini tutmasını gibi duygusal bir sahne beklemeyi umuyordum.  

Dünyanın neresinde olursa olsun her çocuk mutlu ve sağlıklı yaşamayı hak eder. Bu dizi başından beri adeta insanı uyarıcı mesajlarla doluydu. Belki yeri geldi anneden nefret ettim ama onu anlamayı, hak vermeyi finale bıraktık. Küçük yaşta hayatını karartan, çocukluğunun masumluğunu yok eden olayı yaşamamış olsaydı belki bugün hayata ve insanlara bakışı farklı olacaktı. Asıl canavarın ona ve evladına yaşattığı cehennem asıl onun için gerekliydi. Kim Hye Jin hayatı boyunca anne sevgisini bulmaya gelmişti belki küçükken kendisini evlat edinen Han So Yoon'un ailesiyle yaşamış olsaydı buna ihtiyaç dahi duymazdı. 

Kadro güzel, senaryo sürükleyici ama reytingler düşük. Mantıklı düşündüğümüzde böyle bir hikayeyi takip edebilecek, kafa yormak isteyen izleyici olması normal. Gerilim, polisiye ve korku türünü sevmeyen, kafa patlatmak istemeyen insanlar vardır. 2015'te SBS kanalı izleyiciye art arda kaliteli diziler sundu. Mask, Yong Pal ve The Village: Achiara's Secret gibi..

Diziyi benim gibi dikkatli izleyen ve BTOB'u yakından takip edenler, Sung Jae'nin bir sahnesinin arka tarafında yer aldıklarını görebilirler :)

Sassy Go Go / Kore Dizisi


Sassy go go dizisini yazarlığını The Fugitive of Jeseon dizisinin senaristliğini yapan Yoon Soo Joon yaparken yönetmen koltuğunda ise Lovers of Music dizisinden tanıdığımız Lee Eun Jin oturuyor. 

Gençlik ve okul temalı olan dizi lisede ki iki ayrı okul kulübünün üyeleri bir grup gencin tutkuları uğruna verdikleri mücadeleyi ele alıyor. Bir tarafta okulun çalışkan öğrencileri diğer tarafta dans için yanıp tutuşan öğrenciler. İki grubu bir araya getiren sevgili öğretmenler ve hırslı veliler. Senaryonun en can alıcı noktası ise öğrencilerin yaşadığı türlü türlü sorunlara mesaj vermesi.
A Pink grubunun mükemmel sesi Jung Eun Ji; dizide Kang Yeon Do karakterini canlandırıyor. Reply 1997, The Winter, The Wind Blows, Reply 1994(konuk oyuncu) Trot Lovers dizilerinden akıllarda yer etti. Özellikle Reply 1997 dizisinde ki oyunculuğuyla ben dahil bir çok izleyicilerin kalbini fethetti. Kang Yeon Do karakteri, Sebit Lisesine en yakın arkadaşı Ha Dong Jae için yazılan ve okulda "Real King" adı verilen dans kulübünün üyesidir.. Okuldaepopüler bir kişiliğe sahip olsa da akademik açıdan oldukça yetersizdir. Onun felsefes, "Bir daha mı dünyaya geleceğiz" şeklinde hayatın tadını çıkarmaktır. Eğlenceli kişiliğinin yanında arkadaşlarına fazlasıyla düşünmektedir.
Lee Won Geun; dizide Kim Yeol karakterini canlandırıyor. The Moon Embracing The Sun, Secret Door, Hyde Jekyll, Me dizilerinden hafızalara yer etti. Kim Yeol karakteri zengin bir aileden gelen akademik olarak kendine fazlasıyla güvenen aynı zamanda Sebit Lisesinin çalışkan öğrencilerinden oluşan "Beak Ho" kulübünün üyesidir. Okulun birincisidir.  Alışık olduğumuz okul birincisi olan öğrencilerden tamamıyla farklı olan Kim Yeol'ün çocukluğunda yaşadığı derin yaraya rağmen kendini iyi yetiştirmiş bir karakter.  Dizinin yürüyen egosu olarak görev alsa da gülüşüyle kalplerimizde yerini sağlama aldı.
Ji Soo, dizide Seo Ha Joon karakterini canlandırıyor. Angry Mom dizisinde yakaladığı başarıyla kendini sevdiren oyuncu gelecekte iyi bir oyuncu olacağının sinyallerini vermeye başladı. Bir dizi bitmeden diğerinin tekliflerini aldığını belirtmek isterim. Seo Ha Joon karakteri, Beak Ho kulübünün üyesi ve Kim Yeol'ün çocukluk arkadaşıdır. Sert görünüşünün ardında yatan merhameti karaktere fazlasıyla sempatik hava kattı. Onun kalbinde yaşadığı derin acının çözümünü bir an önce ekrana yansıtsınlar diye dizi boyunca fazlasıyla bekledim. 
Chae Soo Bin; dizide Kwon So A karakterini canlandırıyor. Spy diziyle tanıdığımız oyuncu Sassy, go go dizisiyle iyi bir çıkış gösterdiği kanaatindeyim. Kwon So A karakteri, Beok Ho kulübünün üyesi, okul ikincisidir. Annesinin gözünde iyi bir çocuk olabilmek adına, o ne derse yapan, en iyi üniversite de okuyabilmek için var gücüyle savaşan ve buna rağmen okul birinciliğini alamadığı için annesinin gözünden düşen bir kızdır. Onun dizide ki mottosu kesinlikle  "savaşta her yol mübah" diyebiliriz. Hatta bu sözün öncü lideri bile seçebiliriz.

VIXX grubunun lideri N yani Cha Hakyeon dizide Ha Dong Jae karakterini canlandırıyor. Hotel King ve The Family is Coming dizilerinden hatırlayabilirsiniz. Ha Dong Jae,  Kang Yeon Do'nun en çocukluk arkadaşı olmasının yanı sıra Sebit Lisesinin basketbol takımındadır ve oldukça popüler bir kişiliktir. Haptofobi yani dokunulmaktan korkma hastalığına sahiptir. Bu hastalığın sebebi içimi acıtsa da çözümü bir o kadar mutlu etti. Cha Hakyeon'un dizi boyunca ifadesiz bakışları, tepkileri ve Jng Eun Ji ile olan kimyasına bayıldım. 

Dizinin izlemekten keyif aldığım sahneleri hiç kuşkusuz
Kang Yeon Do ve Ha Dong Jae'nin kıskanılası dostluğu.

Ve tabi ki çilekli süt kardeşliği 

Senarist bir lisede yaşanabilecek ne kadar olay varsa ağırlıklı olarak Kwon So A üzerinden 12 bölüme başarıyla sığdırdı. Özellikle sınava aile baskısıyla hazırlanan gençlerin yaşadığı problemleri bir nebze gözler önüne sererek mesaj verme güdüsünü ön planda tuttuğu senaryoda kötülerin her zaman kaybettiği fakat iyilerin kazandığını açık açık her bölüm belli etti. Bununla birlikte ilk bölümler Ji Soo'nun son bölümlerde Cha Hakyeon'un ekranda az görünmeleri ya da repliklerinin azlığı senaristin bu konuda eksiği olduğu düşüncesindeyim. Senaryonun bir diğer dezavantajı da Kwon So A karakterinin 10 bölüm boyunca yaptığı kötülükleri göz önünde bulundurursak son iki bölüm melek gibi olması senaristin kendi içinde çelişki yaşadığının göstergesi olabilir düşüncesini akıllara getiriyor.

Sassy Go Go dizisinin güzel özelliklerinde biri ise Kang Yeon - Ha Dong Jae ve Kim Yeol-Seo Ha Joon arasındaki güçlü arkadaşlık bağını işleyiş biçimiydi. Ortada bir lise varsa orada aşk üçgeni mutlaka söz konusu olduğundan Kim Yeol, Kan Yeon Do ve Seo Ha Joon arasında oluşabilecek en kötü senaryo yerine;  "gerçekleşebilecek en iyi senaryo" ile dostlukların daha da kuvvetlendiği farklı bir yaklaşım seçmesi hoş olmuş. 
Aşkını itiraf ederken veda edebilmek bu olsa gerek;

Kırmızı ayıcık yeşil ayıcığı hiç sevmiyormuş normalde.
Car car ötmesine, herkesin işine burnunu sokmasına uyuz oluyormuş.
Ama yeşil ayıcık git gide ona yaklaşır olmuş
Ne zaman yaralansa yara bandı, merhem vermiş.
O yüzden ona karşı bir şeyler hissetmeye başlamış.
Acıtsa da sevmeyi öğrenmiş.
Kırmızı ayıcık dememi istedi ki;
Minettarmış..

Dizinin yayınlandığı sırada bir çok yorumda School 2015: Who Are You adlı diziyle kıyaslama gbi gaflette bulunan arkadaşları gördüğümde açıkçası fazlasıyla şaşırdım. Okul teması olmasının dışında benzerlik ya da kıyaslama olmasını gerektiren bir unsura rastlamadım. Özellikle School 2015: Who Are You dizisinin yakaladığı başarı ve Sung Jae'nin gerçekleştirdiği oyunculuğu göz önünde bulundursak kıyaslama her ikisi dizi açısında saçma olacağı kanaatindeyim. Bu yorum kesinlikle kıyaslama değil daha çok iki dizi arasında ki farkın ortada oluşu diyebiliriz.

Öğretmenlik konusunda başka bir boyut.
Dizinin bir güzel yanı ise çocukların her daim yanlarında olan sınıf öğretmeni rolünde izlediğimiz Kim Ji Suk oldu. Personal Taste, I Need Romance 2, Angel Eyes gibi dizilerden hatırlayabilirsiniz. Öğrencilerine öğretmenden çok bir abi gibi yaklaşımda bulunan, iyi veya kötü her koşulda onları destekçisi olması rolünün getirdiği sevimliliği gözler önüne serdi.

12 bölümden oluşan Sassy Go Go dizisi konu hakimiyeti bakımında 16 bölümü kaldırırdı. Fakat; mini dizi kategorisinde yer almasına rağmen dolu dolu geçen bölümler ve tatmin edici finaliyle beklediğimden daha iyi bitirdi. 

Dizinin şarkıları en az dizi kadar sevimliydi. A Pink grubunun güzel sesi Jung Eun Ji'nin dizi için şarkı seslendirmemesi üzdü. Han Byul "Shooting Star" Lizzy&Kanto "Flower" şarkıları ilgimi çeken ostlar oldu. Fakat diğer şarkıları dinlemek isteyenler aşağıda ki bağlantıyı tıklayabilirsiniz.

Albümü dinlemek için; TIKLA

Büyüklerin "yarın mutlu olmak için bugün mutluluğu teğet geç" palavrasına aldanma sakın!
Bugün mutlu olmalısın ki yarının da mutlu olsun 
Bu gerçeği unutma.

10 Ara 2015

She Was Pretty / Kore Dizisi

Oyuncu kadrosu şekillenmeye başladığı andan itibaren ilgi odağı olan dizi MBC'nin bu sene yayınladığı en iyi romantik komedisi diyebiliriz. Özellikle Kill Me, Heal Me dizisinde Park Seo Joon ve Hwang Jung Eum iki kardeşi canladırarak aralarında ki uyumu izleyiciye göstermeleriyle birlikte, başka bir dizide başrol olarak görmek büyük ilgi topladı.

She Was Pretty dizisinin senaristliğini King of High School Life Conduct dramasından hatırlayacağımız Jung Sung Hee yaparken, yönetmen koltuğunda ise Cunning Single Lady, Arang and the Magistrate ve The 2 King Heart dizilerinden hatırlayacağımız tecrübeli isim Jung Dae Yoon oturuyor.

She Was Preety dizisinin konusunun temeli "ilk aşk". Ji Sung Joon çocukken şişman, asosyal bir çocukken yetişkin biri olduğunda karizmatik bir yönetici haline dönüşecektir. Kim Hye Jin ise; çocukken çok güzel bir kız olmasına karşın yetişkin olduktan sonra al yanaklı bakımsız birine dönmüştür. Yıllar sonra Ji Sung Joon, Kim Hye Jin'e ulaşır ve onunla görüşmek ister.
Hwang Jung Eum; dizide Kim Hye Jin karakterini canlandırıyor. Jung Eum daha önce Can You Hear My Heart,Full House Take2 , Secret Love, Kill M Heal Me dizilerinden hatırlıyoruz. Kim Hye Jin karakteri, küçüklüğünde zengib bir ailenin güzel kızıyken babasının iflas etmesi üzerine zorluklarla mücadele eden, yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kalan ve babasının genlerinden dolayı "al yanak" olarak yaşayan, maddi güçlüklerin üstesinden gelebilmesi için kendine harcama yapmayan bir kadındır. Çocukluk arkadaşı olan Min Ha Ri ile aynı evde yaşamaktadır.
Park Seo Joon; dizide Ji Sung Joon karakterini canlandırıyor. Dream High 2, Witch Romance, Kill Me Heal Me dizilerinden hatırlayabilirsiniz. Küçükken insanlarla iletişimi zayıf, arkadaşlarıyla dahi konuşmaya çekinen, şişman bir çocukken, yetişkin olduğundan görünümü ve kişiliği tamamıyla farklı biri haline gelir. Çocukluğundan Amerika'ya yerleşmesiyle ilk aşkı Hye Jin'den ayrılmak zorunda kalan Ji Sung Joon yıllar sonra Seul'e geri döner ve The Most isimli derginin yayın yönetmeni olarak göreve başlar. İlk işi ise ilk aşkı ve arkadaşı Kim Hye Jin'i bulmaktır.

Go Joon Heedizide Min Ha Ri karakterini canlandırıyor. Daha önce Can You My Heart dizisinden hatırlayabilirsiniz. Ha Ri karakteri, çocukluğunda ve yetişkinliğinde güzel bir kız olarak hayatına devam etmektedir. Zengin bir ailenin kızı olmasına rağmen en yakın arkadaşı Kim Hye Jİn ile küçük bir evde yaşamaktadır. En yakın arkadaşı yüzünden bir oyunun içinde kendini bulur

Choi Siwon; dizide Kim Shin Hyuk karakterini canlandırmaktadır. Super Junior grubunun üyesi olan oyuncu daha önce Oh My Lady, Athena: Goddess of War, The Lord Of Drama isimli dizilerde yer aldı. Kim Shin Hyuk karakteri, The Most dergisinin önemli editörlerinden biridir. Eğlenceli hallerinin yanı sıra kalbinin derinlerden birbirinden farklı duygulara yer vermektedir. Garanti veriyorum dizide sizi gülmekten kırıp geçirecek bir karakter.

Dizinin senaryosunu ele almadan önce oyunculuklardan kısaca bahsetmek istiyorum. Hwang Jung Eum'un oyunculuğuna bayılıyorum. İçine girdiği her karakteri başarıyla ekrana yansıtmayı başaran ender aktristlerden. Kim Hye Jin karakteriyle girdiği  al al yanakları, kabarık saçları, aksanlı konuşması tiplemesiyle harika bir iş çıkardığı düşüncesindeyim. Park Seo Joon orta seviyede olan oyunculuğunu Kill Me Heal Me ile geliştirirken She Was Pretty dizisiyle devam ettirdi. Dizinin oyunculuk bakımında ön planda olan ismi Siwon'du. Super Mimiklerini çok iyi kullandığı gibi şaka yapan bir kişiliği olduğunu Super Junior grubunu yakından takip edenler bilir. Dizide ki editör Kim Shin Hyuk karakterini kendi gibi oynadı. Ne bir eksik ne bir fazla.

Oyuncuların birbirleriyle olan uyumunu çok beğendim. Siwon ve Hwang Jung arasında ki uyum bi adım daha öndeydi. Bu uyum dizinin hemen hemen bölümde hissedildi. Ediöt Kim ve  Kim Hye Jin' arasında ki bu uyumu izleyenler kimi zaman iki yakın arkadaş kimi zaman abi-kardeş kimi zaman da iki sevgili gibi yakıştırdı. Ben ana karakterlerden daha çok Jackson ve editör arasında ki sahneleri dört gözle beklediğim için olacak izlerken keyif aldım.
Siwon ve mimikleri 

Daha önce Can You My Heart dizisinde birlikte oynayan Hwang Jung Eum ve Go Jung Hee yakın arkadaşlıklarını ekrana olduğu gibi yansıttılar. Kim Hye Jin ve Ha Ri çocukluğundan beri arkadaş olan ve o yıllardan beri kopmayan iki yakın arkadaş. Ha Ri ailesinden göremediği sevgiyi yıllar geçtikte Hye Jin'den gördüğü için ona asla ihanet etmemiştir. İki arkadaşın dostluklarını gıpta ile izlerken buluyorsunuz kendinizi. Birbirlerini olduğu gibi kabul eden iki kardeş onlar.

Uyarı:  Üç paragraf spolier içeriyor.

Dizinin ilk bölümünde Ji Sung Joon'un çocukluğunda ailesiyle birlikte Amerika'ya taşınmak zorunda olduğundan ilk aşkı olan Kim Hye Jin ile iletişimleri kopmuştur. Yıllar sonra e postasına aldığı cevap ile Seul'e dönüp, onu görmek istemesi üzerine kurulu olan senaryo bir çok klişeye yer vermesine rağmen bir o kadar da göndermeler yapmıştır. Özellikle, Sung Joon'un çocukken yaptığı puzzle hikayesi gibiydi dizi. Dans eden çifti arkadan izleyen kızın tablosu olan bu puzzle'ın hikayesini senaristin abartmadan güzelce işlemesini sevdim. 

Hye Jin'in yıllar sonra çocukluğunun aksine gözle görülür değişimi sonucu çocuğun onu değilde daha farklı birini karşısında görmek istemesinden dolayı gurur kırıcıydı. Durum böyle olun yakın arkadaşı Ha Ri'yi kendiymiş gibi göstermesi bizim türk filmlerinde ki hikayeler gibi, fazlasıyla bizdendi. Fakat konu ne kadar sıcak olursa olsun kendi içinde çelişkilere yol açmadı değil. İlk bölümlerde kızı bu kadar ezmesi bana fazlasıyla saçma geldi. Şişman, içine kapanık biri olduğunda kız ona destek olduğu için yetişkin biri olduğunda insanların yanında olmanın ne kadar önemli olduğunu anlamış olması gerekirdi diye düşünüyorum. Bu sebeple ilk bölümler kıza eziyet etmesi hoş görünmedi.

Diziyi ana karakterlerden çok ikinci karakterlerin götürdüğü fikrindeyim. hem Ha Ri'nin hem Editör Kim'in platonik sevdası hoş değil miydi? Bir çok kişi Ha Ri'nin Sung Joon'a kalbinin kaymasına tepki verdi  fakat onun yaşadığı durum zor ve sancılıydı. Erkekler tarafından kaba tabirle eğlenilecek kız gibi görünürken bir adam çıkıyor ve ona daha önce görmediği muamele yapıyor. Bir anda hislerine hakim olamaması hiç sevgi görmeyen bir kız için normal. Dizide normal olmayan ise, Ha Ri'nin en yakın arkadaşı Kim Hye Jin'e ihanet etti düşüncesiydi. Fakat senaristi bu konuyu kimseyi kötü biri haline dönüştürmeden bitirmesi güzeldi. 
Editör Kim'in Kim Hye Jin'e olan aşkı daha duygusal, gerçekçi ve inandırıcıydı. İtiraf ediyorum! İlk bölümler Kim Hye Jin'in ilk aşkıyla değilde Editör Kim'i seçmesi taraftarıydım. Fakat son bölümler Kim Hye Jin ve Sung Joon arasındaki diyaloglar, şapşik hareketler, tepkileri görmeye başlayınca editör adına üzülsem de fikrim değişti.
The Most'un sevilesi ekibi :)


Dizinin müzikleri de kendi kadar samimiydi. Geçmiş dönemi gösterdikleri sırada çalan The Carpenters "Close to you" şarkısını kim düşünmüşse harika bir iş yapmış. Siwon"Only You" Park Seo Joon "Long Way" Zia "Sometimes" Monta X'tan KiHyun "One More Step" Sistar'dan Soyu&Brother Su "You Don't Know Me

Albümü dinlemek için; TIKLA


Dizinin en güzel yanı ise dizide kötü karakter var etmemiş olmaları. Ne ikinci kadın ne ikinci adam sevgisi uğruna kötü birine dönüşmedi. Hata yapan ve bunu düzeltmeye çalışan, kendi içinde hatalarının muhasebesini yapan bir karakterler söz konusuydu. Ha Ri ve Kim Hye Jin arasında ki sevgiyi, bağlılıkları ve birbirlerine seslenişleri izlenesi güzel sahnelerdi. Romantik komediyi seviyorsanız bayılacağınız türden bir dizi izlemek için hadi ekran başına!

11 Kas 2015

Şarj edilebilir diş fırçalarına dair doğru bilinen yanlışlar


Manuel diş fırçası şarj edilebilir diş fırçası kadar iyi temizler!

Yanlış.  İlk kullanımdan itibaren şarj edilebilir diş fırçaları manuel fırçalara oranla  2 kat daha fazla plak temizler. Bu özellik dişlerinizin yalnızca dış görünümü için değil, sağlığı için de oldukça önemli. Plak, dişin dış kısmını kaplayan bakteri tabakasıdır. Bakteriler yediğimiz yiyeceklerdeki şekerle beslendikleri için, zamanla asit oluştururlar. Bu nedenle bakterilerin diş yüzeyine yerleşmesi, diş ve diş eti hastalıklarının en önemli sebeplerinden biridir.

Oral-B’nin elektronik fırçalarının tamamında fırça başlıkları yuvarlak olarak tasarlanmıştır. Bu yenilikçi tasarım sayesinde her dönüşte farklı bir açıyla dişin tüm yüzeyinin temizlenmesine olanak sağlar. Küçük boyutuyla her bir dişin yüzeyine ve diş aralarına rahatlıkla ulaşabilir.

Şarj edilebilir fırçalar yalnızca ağız ve diş sağlığı konusunda problem yaşayan kişilere tavsiye edilmektedir!

Yanlış. Oral-B’nin yaptığı bir anket çalışmasında, katılımcıların %39’unun ancak dişleriyle ilgili herhangi bir problem yaşadıktan sonra şarj edilebilir diş fırçası kullanmaya başlayacaklarını belirttikleri görüldü.

Ağız sağlığında tedaviden çok koruma yöntemi izlenmesi tavsiye edilmektedir. Çünkü dışarıdan yapılan herhangi bir müdahale, ne kadar iyi olursa olsun kendi dişinizin sağladığı rahatlığı ve fonksiyonelliği sağlamaz. Dişleri korumanın en önemli yolu, ağız ve diş problemlerinin bir numaralı sorumlusu olan plak tabakasını ortadan kaldırmaktır. Şarj edilebilir diş fırçaları, plak temizliği konusunda manuel diş fırçalarından %100’e kadar daha fazla etkilidir. Plak, yapışkan bir madde olduğu için diş fırçanızdan da ayrılması zordur. Bu nedenle diş hekimleri ortalama 3 ayda bir diş fırçanızı yenilemeniz gerektiğini söylüyor.

Şarj edilebilir diş fırçası da kullanıyor olsanız, 3 ayda bir fırça başlığı  değişimini gerçekleştirmek durumundasınız. Oral-B, elektronik diş fırçanızı kolayca yenilemeniz için değiştirilebilir başlıklarla size sunuyor.

Nasıl bir diş fırçası kullanıyor olursanız olun, diş fırçalama süreniz aynı olduğu için aynı etkiyi yakalayabilirsiniz!

Yanlış.  Diş hekimleri, dişlerinizi günde en az iki kez, 2 dakika fırçalamanızı öneriyor. Ancak yapılan araştırmalar ve klinik deneyler, dişlerinizi 2 dakika şarj edilebilir diş fırçalarıyla fırçalamanızın çok daha etkili sonuçlar almanızı sağladığını gösteriyor. 

Şarj edilebilir diş fırçaları diş yüzeyine zarar verir!

Yanlış.  Yukarıda bahettiğimiz anketin bir başka ilginç sonucu da, anket katılımcılarının %5’inin şarj edilebilir diş fırçasının diş yüzeyine zarar verdiğini düşünmesi. Oral-B’nin şarj edilebilir diş fırçaları, basınç göstergesi sayesinde diş fırçasını dişinize çok fazla bastırdığınızda çalışmasını durduruyor.

Tüm şarj edilebilir fırçalar aynı özelliktedir!

Yanlış.  Herkesin diş yapısı birbirinden farklı. Bu nedenle Oral-B kullanıcılarına birbirinden çok farklı özelliklere sahip farklı şar edilebilir diş fırçaları sunuyor. Hassas dişetleri için, farklı büyüklükteki diş aralıkları için ya da sararmış dişleri beyazlatmak için birbirinden farklı bir çok diş fırçası modeli bulunuyor.

Detaylı bilgi almak için videoyu izleyebilirsiniz. Ürün alternatiflerini görmek için tıklayınız.

KAYNAK: www.uplifers.com

 

 

 

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.